Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 HAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Sarat özgürlüğü uğruna, kurallarla, baskılarla mücadele eden iki gencin aşk, dans ve başan öyküsü
'Rıtıııi yakala ve korkma!..'Dışarda gitgide kızgınlaşıp dayaml-
mazlaşan, nerdeyse havada eriyen hab-
beciklere dönüştüğümüz malum yaz sı-
caklan. bezdinci saltanatlanm kaynak
kaynarsürdürürken. biz içerde toplam 4
tanışık seyirci, bir dans yanşmasını ek-
sen alarak her zaman borusunu öttürme-
* leraklı otorite hazretlerinin tutucu,
• o
ürlüğü kısıtlayıcı ve baskıcı yanlan-
rıa baş kaldıran, hızlı, taze ve capcanlı bır
modern pen masalı nıtelığındeki, hoş ve
şırin bır Avustralya fılmini seyrederek
emnmize amade, püfîir püfür esen (üs-
telik de reklamsız) Maslak Mövenpkk
salonunun keyfmi çıkardık bir buçuk sa-
atliğıne.
Geçen yıl Istanbul'da düzenlenen
Avustralya Sineması Haftası'nın açılış
fılmi olan, yanşma bölümünde gösteri-
lip 'Gençlik Ödülü'nü kazandığı 1992
Cannes Festıvali'nde dikkati çekmiş, bol
ödüllü "Strictiy Ballroom - Dans ve
Aşk", dans çerçevesınde, başan, genç-
lik dûşleri, özgûrlük ve baskılara karşı
mücadele etmek üzerine sevımli bir ro-
manrik komedi denemesi sayılacak cins-
ten, yer yer gerçekten fişek gibi bölüm-
lere sahip, coşkulu ve taşkın bir 'dans-
sanat özgürlüğü' masalı, baştan belirt-
mek gerekirse.
Tabii işin içinde, Latin duyarlığına
şapka çıkaran şekilde, bir tutam aşk ve
tutku hikâyesi de var. Birtakım gözalıcı
figürlerle, Ispanyol topuk vepaçalann ri-
tim tuttuğu, hızlı dans numaralan da ca-
bası. 1980"lerin sonuna doğru "Flash-
dance", "Dirty Dancing", "Mambo
KraDan", «Salsa", "Fame" vb. gibi film-
lerle-televizyon dızileriyle modaya dö-
nüşen dans fîlmlen kervanına Avustral-
ya'dan katılan, hızlı, duygulu. esprili bu
taptaze fantezi, 1990 lı yıîlarda ikinci çı-
kışını yaşayan Avustralya sinemasının
yüzakı fılmlerinden biri olarak, dünya-
nın gösterildigi dört bir köşesinden ses
getirmiş. "Dans ve Aşk" gibısinden sı-
radan. hatta yavan bir Türkçe adla önü-
müze sunulan "Stricth Ballroom", sey-
redene, sonuçta mutluluk ve iyı duygu-
lar veren, eğlenceli, dinamik ve şipşınn,
modern bır masal.
Sevimli kangurunun sımgelediğı, ba-
kır, beşincı kıtanın banndırdığı, Anglo
Amerikan ağırhklı. çok renklı kültür mo-
zaiğini bütün dünya seyircisine ileten
Avustralya sinemasının son dönemdeki
parlak ürünlerinden biri olarak övgüye
ve alkışa boğulmuş "Strictly Ballro-
om",ömürlerini dansa hasretmiş anne-
babasının yönlendirmeleriyle 6 yaşm-
dan beri dans şampiyonu olmaya koşul-
landınlmış, bu uğurda çok emek sarfe-
dip ter akıtmış ve artık en büyük hayali
Dans ve Ask
(Strictly Ballroom)
Yönetmen:
Baz Luhrmann
Senaryo: B.Luhrmann,
Craig Pearce, Andrevv
Bovell /
Kamera: Steve Mason
/ Müzik: David
Hirschfelder /
Kostüm: Angus Strathie /
Koreografi: John
O'Connell / Oyuncular: Paul
Mercurio,
Tara Morice,
Bill Hunter,
Pat Thomson, Peter
Whitford, Gia Carides,
BarryOtto/1992
Avustralya yapımı
(WB-Filma)
Maslak
Mövenpick,
Beyoğlu
Emek,
Şişli Kent,
Kadıköy Kadıköy,
Bakırköy 74,
Prestij,
Altunizade
Capitol sinemalannda.
büyük Pan Pasifık dans yanşmasını ka-
zanmak olan genç yetenek Scott Has-
tings'ın (Bale ve dans alanında ülkesinın
parlak bir gelecek vaat eden genç yete-
neklerinden Paul Mercurio, ilk film de-
nemesinde "Dirty Dancing"in Patrick
Svvayze'i ya da "Cumartesi Gecesi Ate-
şi" - "Grease"in John Travolta'sıy la aşık
atan bir performans tutturarak rolünün
altından başanyla kalkıyor) öyküsü.
Amirlerini dinlemeyip kuraldışı figür-
lere yönelerek ısrarla kendine özgü, ba-
ğımsız bir tarzı geliştirdiği ve dans sıra-
sında giysisini yırttığı (!) gerekçesiyle
partneri tarafindan, tam da yanşma ön-
cesinde yüzüstü bırakılıyor Scott'umuz.
Ve güngörmüş, tombul Ispanyol büyü-
kannesinden öğrendıği, her çeşit baskı-
ya karşı çıkmayı vurgulayan (giderek fil-
SUNGU ÇAPAN
mın tanıtım kampanyalannda da kulla-
nılan). "Korkuyla yaşanmış, hayat ya-
nm yamalak yaşanmıştır" özdeyışini
sıkça tekrarlayarak dansçı delikanlıyı et-
kileyen ve Scott'a hıç bilmediğı coşku-
lu, duygu yüklü bambaşka bır âlemin ka-
pılannı aralayan, acemi çaylak dansçı bir
genç kız paldır küldür devTeye ginyor.
Kendine güvensız, cildi bozuk. bakım-
sız bu 'çirkin ördck vavnısu' genç kız,
yanşmadabaşanlı bırçift oluşturacakla-
nna inandınyor Scott'u derken Bütün
dans stüdyosunun arkasında olduğu
Scott'umuz. herkesın karşı çıkmasına al-
dırmadan bu çaylak kızı yeni partnen
olarak seçıyor, kjzın Ispanyol ailesınden
ve özellikle Pasa Doble'nm kitabını yaz-
mış hanka kayınpederden aldığı ateş ve
esinle.
Fran (Tara Morice) adlı bu Ispanyol
kökenli kızdan kaynaklanan Latin coş-
kusuyla, özgûrlük mücadelesini sonuna
dek sürdürüyor Scott. 'Korku-baskıyla
varunyamalak yaşamaktansa" bıldiğıni
okuyup kendi fıgürlerinı uygulayarak.
Annesi-babası hakkında yalan yanlış
bilgilerle Scott'u yolundan döndürüp
kendi binncisini ilan etmeye hazırlanan
yetkili ve etkili dans federasyonu başka-
nı, çıkarcı, kuralcı ve 'kötû' Barry Fi-
fe'ın (Bill Hunter) morardığı yanşma ge-
cesi, bütün engelleme çabalanna karşın
Scott-Fran çifti ortahğı ayağa kaldıran
fıgürlerinı döktürüyorlar ve salonu dol-
duran seyircilerin alkışlanyla kutsanan
başanlanna bizim de katılmamızı saglı-
yorlar.
Kaçınılmaz, mutlu sonlu bu masalsı
finalde. Ve perde iniyor...
George Miller ya da Beter Weir kadar
tanınmış ısımlerden olmasa da, Avustral-
ya sinemasının kalburüstü yönetmenle-
rinden John Duigan'ın ("Sirenler"). ol-
dukça şaırane isimli "\Vinter Our Dre-
ams" filminde Judy Davis'le birlikte rol
almış, 1990'da Avustralya operasında
sahneye koyduğu "La Boheme"le ilgi
toplamış, 1962 doğumlu, sanat eğitimin-
den yetişme yönetmen Baz Luhrmann,
Sydney Ulusal Dramatik Sanatlar Oku-
lu'nda öğrenciyken tasarlayıp sahneledi-
ği ve 1986'daÇekoslovakya'daki Dünya
Gençlik Tiyatrolan Festivah'nde kendi-
sine en iyi yönetmen ödülünü kazandı-
ran "Strictiy Ballroom" oyunundan sine-
maya uyarlamış bu ilk fılmini, yıllardır
birlikte çalıştığı 'yaraücı ekibi'yle.
Rumba'dan Samba'ya
Passa DoMe'den Tango'ya
Eşlerin gerçekten bırbirine âşık olma-
sını gerektiren Rumba'dan ınsanın kanı-
nı fikır fikır kaynatan Samba'ya ve Tan-
go'ya kadar Latin ruhunun bolca boca
edildiği, epeyi çahşılmışdans sahneleri,
devekuşu tüylü, işlemeli kumaşlardan
imal edihniş, bolero ceketlenn göz aldı-
ğı renkli, cümbüşlü kostümleri, yağ gı-
bı kayan, röportajımsı anlatımı, cıvıl cı-
vıf görüntüleri, zengın dans atmosferi,
yalın entnkası, çağdaş espnsı ve roman-
tikmüzikleri (Cevval şarkıcı CyndieLa-
uper'ın "Tîme After Time", John Paul
Young'ın hit bestesi "LoveisintheAir",
Doris Day'in Jak Hilton orkestrası eşli-
ğinde söylediği, NatKingCole'un ölürn-
süz kıldığı "Kiss us, Kiss us" vb. gibi şar-
kılar kulağa çalınıyor, filmin David
Hirschfelder tarafindan düzenlenen ve
yenı 'Hispanic' temalara dayanan filmin
'sound track'inde), bu şen şakrak, eğ-
lendirici ve farklı 'stilahştuması'nın baş-
lıca kozlan.
Flashdance ya da Dirty Dancing'leri
sollayan, keyifli seyirler sunan, kıpır kı-
pır enerjik, mizahi ve çağdaş "Strictiy
Ballroom", sonuçta çok önemsenmese
de, ilgiye değer, cümbüşlü, rengârenk ve
rengâhenk bir fantezi. Romantik, kafa
dinlendiricı, gönül tellerini titretici, ku-
lağa ve göze hitap eden, hoşnut edici,
keyifli ve salık verilecek cinsten bir se-
yirlik "Strictiy Ballroom".
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR
Erkek Yok, Problem Yok
Külrür Servisi- HerbertRoss'un
yönettığı, başrollennı Whoopie
Goldberg, Mar>- Louise Parker ve
Drew Barr>Tnore"un paylaştığı "Erkek
Yok, ProMem Yok" adlı fılm bugün
göstenme ginyor. Fılmın konusu şöyle:
Bağımsız kulüp şarkıcısı Jane
Deluca(Whoopıe Goldberg) hayattaki
son fırsahnı degerlendırmıştır. Bir ay
önce kız arkadaşı tarafindan terkedılmış
ve son çalıştığı yerden kovulmuştur.
Jane hüzünlü bir halde Los Angeles'a
gıder. Emlakçı olan Robin Nkkerson
(Mary- Louise Parker) Ne\v York'takı
yaşamından hoşnut değıldır. Çünkü bu
kentteki yaşam onun beklentilenne
yanıt vermemektedir. Robın, acımasız
New York'un gerçeklerinden kaçmak
ve çocukken annesı ve erkek kardeşiyle
birlikte gettığı San Dıego'ya nostaljik
bir dönüş yapmayı umut etmektedir.
Batı sahıllenne yapacağı bu yolculuğa
Jane Deluca da katılacaktır. Uyumsuz
ikıli Pittsburg'ta durarak Jane'ın taşkın
ve sorumsuz arkadaşı Holly'ı (Drew
Barrymore) zıyaret ederler. Holly de
Batı'ya yaptıklan yolculuğa katılmıştır.
Birdenbıre üçlü bır grup olurlar. Jane
ve Robın kısa zamanda Holly'nın iki
sırnnı öğrenır. Holly hamıledir ve
kanun kaçağıdır. Robin Jane'in farklı
cinsel tercihlerine hazırlıksız yakalanır
ve Jane ıle Holly, Robin'in annesınin
dahı bilmediğı bir sunnı öğrenır. Robın
ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır ve
bunu herkesten saklamaktadır. Yolculuk
boyunca Jane, Robın ve Holly
geçmişlerindekı hayal kınklıklannı
unutmaya karar verdıler. Tartışarak,
gülerek, ağlayarak ve birbirlerini
koruyarak arkadaşlıktan da öte bır ılişki
kurarlar. Filmin özelliklerinden biri de
daha önce "Yırnk Rahibe" fılmlerinde
şarkı söyleyen Whoopıe Goldberg'ın
bu fılmde de şarkı söylemesi.
SÎYAD'ın seçtiği filmler
'Mevsiıııin en iyfleri T
Mevsim içinde gösterildi-
ğınde herhangi bır nedenle
kaçıran sınemaseverleri özel-
likle ılgılendıren, sinema ya-
zarlannın seçtiği fılmlerin
göstenmi devam ediyor. Be-
yoğlu Beyoğlu Sineması'nın
bu haftakı programı da, St-
YAD'ın seçtiği, mevsımin en
ıyi ilk on filmınden oluşuyor.
Bugün Beyoğlu Sineması'nda
Frank Darabont'un yazıp yö-
nettiği, ahlak, erkek dostluğu
ve hapishane üstüne güzelle-
me nıtelığındeki, Tim Rob-
bins-Morgan Freeman'lı
"The Shawshang Redempti-
on-Esaretin Bedeli" var. 1
temmuz cumartesı günüyse,
bir görenin gönül rahatlığıyla
bır kez daha seyredebıleceğı,
'mevsımin en ıyi filmı' seçi-
len, Milko Manchevski'nın
j;azıp yönettığı "Yağmurdan
Once"başyapıtı perdeye gelı-
yor. Pazar'ın filmiyse. Nikita
Mikhalkov'un çağdaş tekno-
lojı ve uygarlıkla bozkır kül-
türünü kıyasladığı, şiırsel btr
tonda seyreden, kımilerince
'kılim gibi fılm!' diye burun
kıvnlsa da, yönetmenin fil-
mografısınde "Obtomov",
"Si>T»h Gözter" ya da "Güneş
Yanığı'" kadar ağır çeken.
1991 yapımı "Urga"sı. Pazar-
teşi, Krzysztof Kieslowski'nın
"ÜçRenk: Mavi"sı, salı dayı-
ne Kieskmîki'nın tt
Üç Renk:
Kırmızrsı var programda
peşpeşe. Çarşamba. Makedon
sinemacı Milko Manchevs-
ki'nin "Yağmurdan Önce"
başyapıtını seyrehnek ıçin
son bır firsat. 6 temmuz per-
şembe günüyse Beyoğlu Be-
yoğlu Sineması'nı, Hollywo-
od'un son 'hanka çocuğu'
QuentinTarantino'nun geçen
yıl Cannes'da Altın Palmı-
ye'yi götüren "Pulp Fîction-
LcuzRoman"ı şenlendırecek.
Alkazar-Avrupa salonlannda
'Sinema 100 Yaşmda'...
Beyoğlu Alkazar ve Avru-
pa sınemalan da, 'Sinema 100
Yaşmda' başlığı altında, son
yıîlarda sınemalanmızda gös-
terilmış önemlı fılmlerden
derlenmış programlanna bu
hafta da devam ediyorlar. Al-
kazar Sineması'nın bu hafta-
ki programı şöyle:
Jinı Sheridan'm "My Left
Foot- Sol Ayağun", 30 hazıran
cuma, Giuseppe Tornato-
ne'nin "Cinema Paradiso"su
1 temmuz cumartesı, Uli
Edel'ın "Brooklyn'e Son Çt-
laş"ı pazar, Jars Vbn Trier'in
"Avrupa"sı pazartesı, Steven
Spielberg'ın "Empire of the
Sun- Güneş Imparatorlugu"
salı. Fehmi Yaşar'ın "Cam-
dan Kalp"i çarşamba, Ang
Lee'nın "Dûğün Yemeği" per-
şembe ve David Lvnch'ın
1990 Cannes Festrvali* nde en
iyı fılm seçılen "Wild At He-
art-Vahşi Duygular"ı cuma
günü göstenlıyor.
Beyoğlu Avrupa Sineması
ise 30 hazıran cuma LawTen-
ce Kasdan'ın western merak-
lılannca es geçilmeyecek
uzun "\^attEarp"destanmı,
1 temmuz cumartesı Bernar-
do Bertolucd'nin "Çokfc
Çay"ını, pazar Rfchard Don-
ner'in "Ma\erick"ıni, pazar-
tesı Claude Miller'ın "Eşlikçi
Kız"mı, salı RogerSpottiswo-
ode'un "Ve Orkestra Durma-
dan Çaldı"sını. çarşamba
Stephen Eliot'un "Priscilla,
Çöl Kraliçesi"nı, perşembe
Vlncent Ward'ın "Insan Yû-
reğinin Haritası"nı ve cuma
da Danımarkalı yönetmen Bıl-
le August'un Isabel Allen-
de'nın romanından uyarladığı
"Ruhlaruı Evi"ni sunuyor.
Hasan Safkan'ın son uğraşı gezi yazarlığıydı
Akademi azizlerinin sonuncusuna dairGeçen pazar sabahı gazetelerim
açan.benım gibi 1960 ve 70'li yıîlar-
da Fındıklı Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi'nden feyz alarak hayata
atılıp bugünlere gelmiş olanlar bir
ölüm haberiyle sarsıldılar. Heykeltı-
raş Hasan Safkan (Heykeltıraş ol
arak anılmaktan da hiç hazzetmez-
di aslında) evinde ölü bulunmuştu.
AA kaynaklı bir sütunluk haberde.
Basmakaiıp deyışle şoke oldum.
Ölüm, acı, kesin, net, bizı kuşatan.
karşı konulmaz tek gerçek ve kuşku-
suz Hasan'ın ölümüyle ben-biz de
öldük o anda. kısa süreli de olsa.
Çok degıl, üç hafta kadarönce,ta-
ze yayımlanmış, 'Kuzey Afrika'dan
Porteldz'e, Ordan Eve™' adını ver-
diği,alışılmıştan çok farklı, nerdey-
se benzersiz bir defter-kıtapta, baş-
lıbaşına ürkütücü bir serüvenı andı-
ran yolculuklannın gezı notlannı bi-
raraya getirip yayımlayan Hasan'la
randevulaşıp buluşaraİc bır kaç saat
boyunca, kitabına ılişkin habıre ko-
nuşmuştuk Harbiye'deki evmde,
daldan dala atlayarak.
Son yıîlarda adeta varoluşunun
başlıca nedenı haline getirdiği. dün-
yayı motorsikletıyle gezip dolaşa-
rak tanıma isteğınin ürünü olan ve
sadece bin adet basılmış * Kuzey Af-
rika'dan Porteldz'e,Ordan Eve_' kı-
tabı hakkında birşeyler yazmak
amacıyla çalmıştım kapısını epeydir
görmedığim Hasan'ın. Çünkü hey-
kelin yamsıra ekmek parası için bü-
yüklü küçüklü vitraylar yapan, fo-
toğrafla da uğraşan Hasan'ın son ya-
ratıcılığı olan günce yazarlığının
eseri niteliğindeki gezi günlüklen,
Bülent'in (Erkmen) tasanmıyla, ki-
taptan çok heyecan verici bir sanat
eserine dönüşmüştü merakhsı ıçin.
Söyleşimızin giderek zaman tü-
nelindeki ortak geçmışimize doğru
yön alması kaçınılmazdı, nasılsa
defter-kitabı üstüne soracağımı sor-
muş, notlanmı almıştım. Hasan'ın
demlediği çaylareşliğinde, sigarala-
nmızı da tüttürerek (görmeyeli ba-
yağı çoğaltmıştı tütünü boşvermiş-
cesine) laflamış, sürekli birtakım sa-
rarmış solmuş, eprimiş haritalar, çi-
zimler, notlar, fotoğraflar ve kişisel
nesneleri ordan burdan çıkararak
önüme yığmış, tüm evrak-ı metru-
kesinı saçmıştı.
Sahra çölündeki kavurucu sıcak-
tan Ponekiz'deki Almodovar (ünlü
Ispanyol sinemacı Pedro Almodo-
var'la ilgisi yok) kasabasına, güze-
lim Dalmaçya kıyılanndan Akde-
olacağını laf arasma sıkıştırdığını
hatırlıyorum şimdi. Zaten sağlık so-
runlanndan söz etmeyi pek sevmez-
di. Doktoru, uzun uzadıya, iştahla
anlattığı Doğu yolculuğu hayalini
duyunca değil Doğu'ya gitmek. ke-
sinlıkle motora bile binmemesi ge-
rektiğini belirtmiş ve bu gerçek çok
canıni sıkmıştı anladığım kadanyla.
Çeyrek yüzyıl kadar önce Akade-
mi öğrencıliğimiz döneminde Şadi
hocanın (Çalık) bastırması ve itele-
mesıyle doktora göründüğünde or-
niz'le Atlas okyanusunun bırbırin-
den aynldığı. Afrika'yla Avrupa'nın
birbirine en yakm durduğu Spartel
Burnu'na kadar katettiği uzun me-
safelerle zorlu yolculuklar, görme-
yeli motorsikletlı, modern Evliya
Çelebi haline bürünmüş, bizim es-
ki, çıtkınldım, zarif Hasan'ı bayağı
değiştirip keskinleştırmişti. Ama
içindekı o naif, muzip ve çocuksu
yanı duruyordu olduğu gibi. tlk gö-
rüşte hemen karşısındakine kendıni
sevdıriveren ve hayatını sanat hali-
ne dönüştürenlerdendi o.
Konuşmamızda 15 temmuzda
Ankara'da hastaneye yatıp ameliyat
taya çıkan kalp kapakçığı sorunuy-
la gerektiğınce ılgilenmekten kaçın-
mıştı. Tıbbı müdahaleyi süreklı er-
teleyip ameliyat olmaktan kaçına-
rak, fazla yorulmamaya dikkat ede-
rek, hep az az yaşayarak bu hayati
sorunun üstesinden gelerek idare et-
mişti yıllarca. Ayağını yorganına
göre uzatmada, azla yetinmede onun
üstüne yoktu.
Bir zamaniar, çok değıl 10 yıl ön-
ce, Kjzkulesi'nden Üsküdar'a kadar
boğazı panoramık seyreden bir ko-
numda bulunan, henüz daha bugün-
kü yozlaşmış halinden ırak, huzur
verici, o eski Ortaköy'deki, motor-
siklet aşkma tutulduğu dükkanında,
ilk Yamaha SR 500'ünün selesine
oturduğu günü hatırlıyorum. Me-
ğerse bisiklete binmeyi bile bilme-
yen Hasan'ın on yılda ülkeden ülke-
ye, kıtalararası devr-i alemlere çıka-
rak dolu dolu yaşayacağını ve ya-
lın.içten, özenli bir anlatımın öne çı-
kacağı 'Kuzey Afrika'dan Porte-
kiz'e, Ordan Eve...' kitabıyla gezi-
lerine bizi de ortak edeceğini o gün
biri söyleseydi, zor inanırdım doğ-
rusu. Azmi ve şevkiyle kısa sürede
sıkı bir motorsikletçi haline gelen
arkadaşımızı Ortaköy'deki şimdi ye-
rini turistik bir cafe'nin aldığı, eski
dükkanına bakan Büyük Mecidiye
camiinden ikindi namazı vaktinde
alarak Yeniköy mezarhğına yolcu
ettik üç gün önce cümbür cema-
atKaranlıktan aydınlığa çıkmamış
kimi yanlanyla polisiye bir vakanın
esrannı da taşıyan Hasan'm ölümü
kuşkusuz sevenlerini, yakınlannı,
arkadaşlannı ve onunla aynı
frekanstan hayata yayın yapan biz-
leri acıya boğdu bir haftadır.
Yıllanfar birbirini gönneyen biz-
im kuşağı ve özellikle Şadi Çalık
atölyesi sakinlerini Ortaköy'de, es-
ki Akademi nhtımında toplaşır-
casına yeniden buluşturdu Hasan,
dramatik ve beklenmedik ölümüy-
le. Zaten hangi ölüm, beklenir ve
davetiye çıkanr ki? Kımi okulun
damından atlamış, kimi Galata
kulesinden zıplamış, herbiri efsane
olmuş, bizim kuşağin Ergin Kolbek,
Oğuz, Şener, Vedat Oğuzcan, Bur-
han ya da Idris vb. gibi azizleri
arasına katılan Hasan Safkan'ın ar-
dından yapılacak en iyi şey, sanınm
Tünel'e doğru, Odakule'nin kar-
şısındaki Robmson Crusoe
kitabevınde satılan 'Kuzey Af-
rika'dan Portekiz'a, Ordan Eve...'yi
edinip. sayfalan arasma şarap,sar-
dalye etiketleri,lokanta fafuralan,vb.
ıvırzıvırkatıştınlmış bu aynksı def-
ter-kitaba takılmak herhalde.
Edebiyatçriar Depneoi- Pir
Sultan /Ujdartf- " ıkmliği
• ANKARA (ANKA)- .ği. 37
aydının ölümüne neden Oıdı.. s
katlıamının yıldönümünde "Pir su ial'dan
Sıvas'a" adlı bir etkinlik düzenleyecek. ^ jebiyatçılar
Derneği Genel Başkanı Mustafa Şerif Onaran'ın açış
konuşmasıyla başlayacak etkinliğe: llhan Seiçuk,
Muzaffer llhan Erdost, Vecihi Timuroğlu, Alı Balkız
ve Orhan Ural katılacak. Bazı çevrelerce Sıvas
olaylanna benzer olaylann yeniden gündeme
getirilmek istendiğini belırten Onaran, "Etkinlikte,
tahriklere kapılmadan, kardeşçe ve banş içinde bu
ülkede yaşamanın mutluluğunu dıle getirmek
istiyoruz" dedi. Etkinlik, 2 temmuz günü saat 15.00'te
Şinası Sahnesi'nde başlayacak.
Hayal Kahvesi'nde King Masco
• Kültür Servisi -King Masco, 10 kışılıkgrubuyla
yann Hayal Kahveşi Çubuklu Limam'nda sahne
alacak. VVorld müziği Avnıpa'nm merkezi Londra'dan
yaymaya çalışan Masco, aynı zamanda oyuncu,
şovmen ve dansçı. 1983 yılında müzik yaşamına
başlayan Masco, "Take Me For What I Am" adlı
albümüyle Afrika müziğini tanıttı. 1992 yılında
"Beauty of Africa" adlı albümü çıkaran sanatçı, aynı
yıl "En Iyi Afrikah Sanatçı" ödülünün ardından.
müzikteki onuncu yılmın şerefine "From Africa With
Love"ı gerçekleştirdi.
Arevyan'm fotoğrafları, Parfs'te
• Kühür Servisi-
Profesyonel reklam
fotoğrafçısı Ani Çelık
Arevyan, sanat
fotoğraflanndan
oluşan bır dizıyle
dünyaca ünlü
Biblıotheque
Nationale De France
fotograf
koleksiyonuna kabul
edildi. Sanatçının
Gypsy, Angel,
natürmort ve nü
serilennden oluşan
dokuz adet fotoğrafı,
Bibhotheque
Nationale De France
arşivinde bulunuyor.
Türkiye'de reklam
fotoğraflanyla tanınan
fotoğrafçının dialan '
Vakko, Beymen Bes.
E.C.A, Serel, Selpak,
Lee Cooper, Akbank.
İGS, Vakkorama,
Cappy gibi birçok
fîrmanın
tanıtımlannda
kullanılıyor. 1961
yılında İstanbul'da
doğan Ani Çelik
Arevyan, resim ve
karanlık oda tekniklen
konusunda eğitim
gördü. Kişisel ve
karma sergilerde, çalışmalannı sergıleyen Ani Çelik
Arevyan için Paul McMillen, "Fotoğrafçılık kolay.
fotoğrafçı olmak zordur. Kımliğinı yitirmiş bir
dünyada, fotograf insancıl, güçlü ya da yalnızca güzel
olma umudu taşıyorsa, bu ancak fotoğrafçının konu
olarak kendisini seçmesiyle gerçekleşebilir. Her yerde
karşımıza çıkan ımgelerle dolu bir dünyada, sanatçı,
çalışmalannda, özgün ve gerçekten kendine ait olanı
ele almalıdır. Ani'nin çalışmalanna baktığımda, açık
bir şekilde onu görüyor. varlığını hissediyorum. lşine,
tam anlamıyla bağlı ve bu da onun ve yaptığı
çalışmalann çekirdeğini oluşturuyor" diyor.
PEN Yazarlar Denneği'nden
lafldiğe Saygı Günü'
• Kültür Servisi - PEN Yazarlar Derneği, 2 temmuz
1993 Sıvas toplukıyımının yıldönümü dolayısıyla, beş
ayn yerde "Laikliğe Saygı Günü" toplantılan
düzenleyecek. Yerel yönetimlerle işbirliği içinde
gerçekleştirilen etkinlikler, 1 temmuzda Bigadiç'te, 2
temmuzda Foça, Gebze, Sinop, Keşan ve Sinop'ta
izlenebilir. Bigadiç 9 Eylül Parkı'nda 16.00'da
Mustafa Atak, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Eren Aysan,
Alpay Kabacalı, Şükran Kurdakul ve Sedat Ulus, 2
temmuzda Foça'da saat 21.30'da Beşkapılar'da Ercan,
Karakaş, Fehmi Işıklar, Azız Nesin, Şükran Kurdakul,
Sedat Ulus, Gebze Osman Hamdi Bey Evi bahçesinde
16.00'da Prof. Dr. Toktamış Ateş, Keşan Erikli'de
16.30'da Prof. Dr Aydın Aybay. Mehmet Başaran, Dr.
Mustafa Esim, Aydın Hatıpoğlu, Sinop Yuvam
Tesisleri'nde 11.00'de Semra Armay, Turgut Kazan,
Aydın Öztürk ve Öner Yağcı konuşma yapacak.
(252 63 14)
Erkmen'in iki afişi
ukıstararası sergilerde
• Kültür Servisi -Bülent Erkmen'in Bosna ve AIDS
konulu afişleri Lahti ve Chaumont'da düzenlenen afiş
sergılerinde yeraldı. Erkmen'in "Bosna Yaşıyor"
başlıklı afişi, Finlandiya'nın Lahti kentinde
düzenlenen "Poster 95" sergisine kabul edildi. Lahti
kenti özellikle Afiş Müzesi'yle tanınıyor ve her yıl
düzenlenen uluslararası afiş sergisi, 15 ağustosa kadar
müzede açık kalacak. Erkmen'in Lambda Grubu için
gerçekleştirdiği AIDS afişi de Fransa'mn Chaumont
kentinde düzenlenen 5. Chaumont Afiş Festivali'nde
sergileniyor. 44 ülkeden 1300 aday afiş arasından
uluslararası jürinin seçtiği 124 afişın yer aldığı sergi, 3
haziranda açıldı.
23.ULUŞLARARASI İSTANBUL
MÜZtK FESTİVALİ
BUGÜN:
Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu: 19.00 Elif
Önal (piyano), Merve Kenet (viyola), Kevork
Tavityan (bas)
Aya trini Müzesi: 19.00 Gazeller (müzik yönetmeni
ve ney: Kudsi Erguner)
YARIN:
Atatürk Kültür Merkezi Konser Sakmu:
19.00 Melin Molla (piyano), Viyolonsel Dörtlüsü)
Aya trini Müzesi: 19.00 Ayangil Orkestra ve Korosu