14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 1995 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Uos. Dr. YILDİZ Bâ~fî7ZL Başlarken 27 Mayıs olayı genegündemde. Üzerinde en çok durulan yönleri; idam kararlan, Menderes'in mektubu, Gürsel Paşa 'nın rolü. Eski Milli Birlik Komitesi üyelerinden Suphi Karaman, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazı dizisindeyakınıyor: "Bugünedek, '27MaytsDevrimi'olarak adlandırdan tarihsei olayın oluşumunıtn ve sonuçlannın siyasal ve toplumsal değeıiendirilmesiyeterinceyapümamıştır. Yazdı vegörsel basında hep darağaçlannın önplana çıkardması dikkaderi özün dışına çekmiştin..." Saym Karaman 'ın yerden göğe kadar hakkı var. Ancak, bu satırlan okuyunca aklıma, 1969 yılında yayımlanan "Türldye'de UeridAkmtlar" başlıklı kitabım geldi. Zira ben ilkdoktora tezim olan oyapıtta, 27 Mayıs eylemini, Uerid akımlardan biri olarak ele almış, bir bilimsel değerlendirmesini yapmaya çalışmıştım. tarihimizin bu çok önemli sayfasınm, kamuoyuna gerçekten çokyapay ve hatta yanlış bir şekilde yansıtıldığına bakarak, bu kitaptan bazı aktarmalar yapmamn faydalı olacağını düşündüm. Yolsuzhık ve baskdara tepki1950'li yıllann sonuna doğru. çok partili rejimle be- raber, liberal ekonomiye ge- çişin bunalımı yaşanıyordu. Menderes hükümeti. para emisyonlanna dayanarak. büyük arazi sahiplerine ge- niş krediler açmış, tanmda makineleşme küçük ve orta çiftçiyi yıkıma götürmüş. toprak reformu ise askıda kaltruştı. Sanayii teşvikama- cıyla, devlet sektörünün önemli bölümleri; kömür, madenler, petrol, denizyolla- n vs özel teşebbüse açılmış, yabancı sermayeyi teşvik ederek. borçlara dayanarak kalkmma yolu tutulmuştu. Bütün bunlar Kemalizm'ın temel prensiplerine aykıny- dı. 1954'te çıkanlan bir ka- nunla. devletin petrol üzerin- deki tekeli kaldınlmış, Şhell. Ca!tex. Mobil Oil gibi şirket- ler, araştırma ruhsatlan al- mış. fakat petrolü işletme- mişlerdi. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'yla, bu ser- mayeye önemli ödüller veril- miş. devlet de gene para emisyonlanna dayanarak. yerli yabancı karma şirketle- re ucuz krediler açmıştı. NA- TO'ya bağlanan Türkiye'nin askeri masraflan da bütçede önemli bir delik açmıştı. Açık. halka yükletilen vergi- lerle kapatılıyordu. Enflas- yon hızla yükseliyor, orta ve az gelirlilerin yaşam düzeyi düşüyordu. Muhalefete baskı Derin sosyal, ekonomık dertlere çare bulamayan Menderes hükümeti muhale- fete karşı şiddet tedbirlerinı arttırdı. Buönlemlerin başlı- ca hedefı: Hükümetin zam- lar, para emisyonlan ve enf- lasyon gibi önlemlerine kar- şı bir kampanya açmış olan CHP'yi susturmaktı. Hükü- meti tenkit eden gazeteciler hapse atıldıgı gibi. 4 Mayıs 1959'da parti başkanı 1. İnö- nü'ye suıkast tertip edildi. 3 Nisan 1960'ta, lnönü'nün Kayseri'ye gitmesini önle- mek için polis ve ordu kuv- vetlen kullanıldı. Gıtgide kızışan bu iç kav- ga. 1960Nisanrndapatlama noktasınagelmişri. DP hükü- meti. 1961 seçimlerinden önce muhalefeti yıpratmak için. TBMM'de bir tahkikat encümeni (komisyonu) ku- rulmasına ve bu komisyona olağanüstü yetkiler verilme- sine dair bir kanun çıkardı. Amaç. "Milli güvenliği tehB- keyekoyuyor",gerekçesiyle. CHP aleyhine tahkikat açtır- mak ve muhalefet partisini ortadan kaldırmaktı. Henüz yeni kurulmaya başlamış olan çok partili de- mokratik rejımin böylece tehlikeye girmesi, üniversite çevrelerinde orduda ve ay- dınlar arasında geniş tepki- ler yaptı. lstanbul'da on bin- lerce öğrencinin yaptığı bü- yük gösterilere. profesörler, hukukçular, gazeteciler ve diğer aydınlar da katılmış... Gitgide büyüyen bu gösten- leri bastırmaya polis gücü yetmeyince, nihayet hükü- met ordunun müdahalesini istemişti. Ancak. eylemi bas- tırmakJa görevlendirilen su- baylar. tutuklanan öğrencile- ri kışlalannda birer misafır gibi kabul etmişlerdi. Ordunun kızgınlığı Eski Milli Birlik Komitesi üyelerinden Ahmet Yıldız, "Tedbirler Kanunu"nun or- duda yaptığı tepkiyi şöyle anlatıyor: "Bu sırada birçok subay rcjimin tehlikeye gjrdi- ği, korunması istenen birçok kurumun susturulmak tehli- kesinde olduğu fıkrindevdi- ler. Zaten genel olarak ordu içinde, ordunun alt ve ü$t ka- demelerinde Menderes ida- resine karşı derin bir hoşnut- suzlukvardı."(l) General Fahri Belen, 27 Mayıs hareketinden sonra yazdığı bir kitapta, bu hoş- nutsuzluğu şöyle belirtiyor: "Ordu, keyfi hareketkrden, DP'nin koruduğu adamlann orduya girmesinden mem- nun değildi. Fakat asıl derin yara maddhdi. Ordu efradı- nın eski kışlalardaki havatıv- la, iktisadi devtet teşekkülle- rindeki lüks hayat, bir çelişki oluşturuyordu."(2) Görüldüğü gibi. ekonomik bunalım orduyu da etkile- miş, orta tabakalann önemli bir bölümünü ohışturan ge- 1960'a geiindiğinde hükümete karşı tepkiler artmıştı. istanbul ve Ankara'da on binlerce öğrencinin yaptığı büyük göste- rilere, profesörler, hukukçular, gazeteciler ve diğer aydınlar da katılmış, gösteriler günden güne büyümüştü. niş bir subaylar zümresinın yaşam düze> inı düşürmüştü. Ekonomık dertlere çare bula- mayan, orduya gereksiz yap- tınmlaryapan Menderes ida- resinin siyasal özgürlükleri daha da kısmaya gitmesi, or- dudaki kjzgınlığı büsbütûn arttınmıştı. Bundan da öte. Kemalizm'in temel ilkeleri çigneniyor, yabancı serma- yeye yurdun bağımsızlığıyla bağdaşmayan ödüller verili- yordu. Bundan ötürü, burada bir yurtseverlık. mıllı çıkar- lan korumak, yurdu kurtar- mak sonınu \ardı. Milli Birlik Komitesi'nin yayımlamış oldugu. Türk Kültür Derneği Tüzüğü"nde, (3) eylemin ilke ve hedefleri şöyle belirtiliyordu: 1- Kemalist devletçiliği yeni koşullara göre uygula- mak. Yani devletin egemen olduğu bir karma ekonomı politikası gütmek. 2- Planlı ve dengeli bir devletçilik sistemi kurmak. Merkezi bir planla, bütün kaynaklan, milli ekonominin gelişmesini sağlayacak bi- çimde seferber etmek. 3- Kanunlar, sosyal re- fomnlar ve özellikle vergı re- formu ile sosyal adaleti sağ- lamak. Orta tabakalan ve iş- çi ile köylüyü korumak. 4- Topraksız köylüyü top- raklandıracak radikal bir top- rak reformu yapmak. 5- Çıkarlan milli çıkarlar- la bağdâşmayan büyük bur- juvazinin gücünü kırmak. Onlann, yurdu sosyal-eko- nomik yıkıma götüren sıya- setlerine yeni bir yön ver- mek. 6- Demokratik hak ve öz- gürlükleri sağlamak. 7- Dış siyasette, Mustafa KemaKin 'Yurtta banş, ci- handa banş' şiannı kabul et- mek._(4) 27 Mayıs eylemi. orta tabakalann. kendilerini ezen liberal ekonomiye ve demokratik hak ve hürriyet- lerin kısıtlanmasına karşı tepkılerini ıfade ediyordu. Yayımladıklan Türk Kültür Derneği Tüzüğü'nde şöyle deniyordu: "Gayrimeşru ka- zançlara \ol açacak ekono- mik koşullar hiçbir şekilde yaratılmamalıdır. Her türlü imkânlardan bütün vatan- daşlann adil koşullar altında yararlanmaları sağlanmalı ve sömürme kazançlanna engel olunmahdır." 27 Mayısçılann, Kemalist yoldan çıkılmasına, gayri- meşru yollarla büyük servet- ler edinen bir zümrenin, az gelirlileri ve orta tabakalan ezmesine, milli ekonomiyi batırmasına isyan ettikleri açıktır. Onlarca, iktidan eli- ne geçirmiş olan bu zümre ihanet içindedir. Bu nedenle, eski idarenin sorumlulan, Bayar. Menderes ve dığerle- ri muhakeme edılip, idama mahkûm edildikleri gibi, bü- tün yüksek gelirliler mal be- • 27 Mayıs eylemi, orta tabakaların, kendilerini ezen liberal ekonomiye ve demokratik hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasına karşı tepkilerini ifade ediyordu. • DP iktidarının yarattığı ekonomik bunalım orduyu da etkilemiş, orta tabakalann önemli bir böiümünü oluşturan geniş bir subaylar zümresinin yaşam düzeyini düşürmüştü. • Ekonomik dertlere çare bulamayan, orduya gereksiz yaptırımlar yapan iktidarın siyasal özgürlükleri daha da kısmaya gitmesi, ordudaki kızgınlığı büsbütûn arttırmıştı. yanına tabi tutulmuştur. Bu- nu da: Vergi Reformu Kanu- nu. Toprak Reformu Kanunu gibi düzenlemeler izlemiştir. Kavnaklar: 1- TBMM Tahkikat Encûme- ninın Vazife ve Salahiyetleri Hak- kında Kanun. Sabahat Erdemir. "Milli Birliğe Dogru". İstanbul 1962 2- Tahkikat Encümenı Bil- dirilen, lt»d. 3- Buyük Kurtuluş. "27 Mayıs Devrimrnin Açıkla- ması", İstanbul 1960 4- Fahri Be- len, "•Demokrasiden Diktatör- lüğe" istanbul, 1960 Yarın: Reform projeleri Dıtilalden iktidarın haberi vardı Demokrat Parti iktidan- nın ihtilalden haberi vardı. Bu görüşün en önemli ta- nıklanndan birisi 1960 ıh- tijali döneminde MİT Başkanı olan Celal Tevfık Karasapan'dı İhtilalden sonra yapılan ilk seçimler- de Afyon'dan milletvekili seçilen eski büyükelçileri- mizden Celal Tevfik Ka- rasapan. CHP Genel Başkanı Is- met İnönü başkanlığında kurulan koalisyon hükü- metınin Millet Partisi ka- nadından basın yayın ba- kanı olmuştu. Ben de ken- disinin özel kalem müdü- rü idim. Karasapan. o dönemde bakanlık müşaviri olarak çalışan Altemur Kılıç ile bana, ihtilalin nasıl yapıl- dığını en ınce aynntılanna kadar anlatmıştı. Bu açık- lamayı doğrulayan diğer bir anı da zamantn Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Rüştii Erdelhun'un. Prof Rrfkı Salim Burçak'a Kay- seri Cezaevfnde anlattık- lanydı. Her iki açıklama da Demokrat Parti iktida- rının 27 Mayıs ihtilalinin sorumlusu olduğunu. bü- tün uyanlara karşın ihtilali önleyici tedbirlere başvur- maması sonucu ülkenin başını büyük bir badireye soktuğunu ortaya koyuyor- du. Karasapan uyarıyor Eski Büyükelçi Celal Tevfik Karasapan şöyle diyordu: "İhtilalden önce Milli Emniyet Teşkila- tı'nın başında idim. Gerek İstanbul gerek Ankara'da üniversite öğrencilerinin her gün sokağa dökülme nedenlerinin gerçek yüzünü araşhnyorduk. İhtilale takaddüm eden günlerde bildiğiniz gibi harp okulu ögrencileri 21mavısta Kızıla\"da bir >ürü- viiş yaptılar. Üniversite öğrencilerini kimin tahrik ettigini bilivorduk. Zamanla bu ate- şin külleneceğine inanıyorduk. Bir gün ge- lecek mutlaka sağduyu sahibi olanlar, tah- rikin nereden geldiğini öğreneceklerdi. Ancak harp okulu öğrencilerinin hükümet aleyhine vürüyüşe gecmelerinin bir anlamı vardı. Çiinkü bilebildiğimiz kadanyla as- kerler bir emir almadıkça bir komuta zin- ciri içinde hareket etmeleri olanaksızdı. SUNUŞ: 27 Mayıs 1960 ihtilali konusunda şimdiye kadar çeşitli yayınlar vapıldı. genellikle asker kökenli ve Milli Birlik Komitesi nin çevresinden uzak durumda bulunan vazarlar, General Cemal Madanoğlu gibi çok az sayıda komite üyelerinin, ihtilali kendi görüşleri doğrultusunda değerlendirmelerine tamk oldum. Milli Birlik Komitesi 'nin son toplantıda, komite çahşmaları ve idam kararlarıyla ilgili tutanakların 50 vıl açıklanmaması konusunda verdikleri sözden dönmemeleri sonucu, 23 kişilik Milli Birlik Komitesi nden hiç kimse herhangi bir vayında bulunmadı. Ben 1945 yılında gazeteciliğe başlamıştım. Demokrasive geçiş döneminde Türkive nin en etkin gazetelerinden biri olan ve tstanbuldayayımlanan Vatan gazetesi ile Associated Press Ajansı 'nın Ankara tttCtttttfttttttt temsikiliği ve 1959 yılında da Washington Büyükelçiliğimizin Basın Ataşe Yardımcısı görevinde bulunduktan sonra 1960 yılının Ekim ayı sonlanndan itibaren komitenm sözcülüğüne getırildiğimden. ister istemez birçok olaya tamk oldum. O günün koşullarında ve bana duyulan giivenin sonucunda edindiğim bilgileri aradan belirli bir süre geçmeden yayımlamayı dürüst bir davranış saymadım. Şimdi aradan 35 yıl süre geçti. Hemen belirtmekte yarar gördüğiim bir husus var: İyisi ve kötüsüvle 1960 ihtilalinden sonra Milli Birlik Komitesi ndekilerin demokratik rejime geçip yönetimi sivillere teslim etmekte gösterdikleri olağanüstü çabayı burada anmadan geçemeyeceğim. Çok zor koşullar altında mükemmel bir anayasa ile dürüst bir seçımi gerçekleştirmek için verdikleri mücadeleyi, dünyanın hiçbir ülkesinde görmek mümkün değil. verdim. Adnan Mende- res'in nasıl tedbirler alın- ması lazım geldtgi yolunda sorduğu soruya da 'Önce tahkikat komisyonunu kal- dırdığınızı ilan edin. Hiç kimsenin tutuklanmadığını açıklayın. Seçim tarihini ilan edin. Başbakanlık'tan' ıstifa ettiğinizi söyleyın. Gerisini bize bırakın' de- dim. Başbakan Menderes hiç ses çıkarmadan odanın için- de gezinhordu. Bir ara dur- du ve özel kakm müdürüne Milli Savunma Bakanı Et- hem Menderes'in derhal Başbakanuğa gelmesini em- retti. Biraz sonra Ethem Menderes, Başbakan'ın odasındaidi. Ethem Menderes'in tepkisi C. Tevfik Karasapan. Celal Bayar. Hele hükümet aleyhine Kızılay'ın ortasın- da gösteride bulunmalan aklın alacağı şey değiidi. Harp okulunun Kızılay'da protesto gös- teri yürüy üşüne kimlerin izin verdiğini öğ- renmek bizim için zor olmadı. Genelkur- ma\ Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun yürü\üşten habersizdi. Emir, harp okulu komutanından da gelmemişti. Kısa bir araştırmadan sonra durum anlaşılmıştı. Ortada bir ihtilal hazıriıgı vardı. Hem de lasa bir süre sonra ihtilal gerçekleştirilme- ye çalışılacaktı. İhtilalin tarihi de 26-27 mayıs gecesi olarak seçilmişti. Başbakan Adnan Menderes'ten çok önemli ve son derece acil' gerekçesiyle bir randevu aldım. Menderes hemen geİmemi emir vermiş. Başbakanhğa geldiğimde Ad- nan Menderes'in beni büyük bir merak ve endişe>le beklediğine tanık oldum. Men- deres, "Celal Bey bu kadar önemli olan neymiş?...' diye endişeli bir sesle bana bir Adnan Menderes. Ethem Menderes. soru yöneltti. Ben de 'Başbakanım ihtilal döndü ve hazırlığı var. 26-27 mayıs gecesi harekete geçilecek' diye kesin bir şekilde konuşun- ca Adnan Menderes'in \üzü sapsan oldu. Ayağa kalktı \c odada dolaşmava başladı. İhtilali kim yapacakmış?' dive ikinci bir soru yöneltti. Kelimeler ağzından sanki zorla çıkıyordu. 'Harp okulu' yanıtını ver- dim. Menderes şaşırmıştı. 'Nasıl olur Ce- lal Bey, onlar henüz öğrenci. Bir dısıplin altında. Genelkurmay Başkanf nın ihane- tinden mi bahsediyorsunuz°'şeklinde bir çıkış >aptı. Hani ihtilalin gerçekleşmemesi için bahane anyor gibiydi. Arkasmdan ila- veetti: 'Siz ne öneriyorsunuz?' dedL 'Efendim eğer izin verirseniz alınması gereken ted- birleri sıralayayım. Daha doğrusu isteni- lenleri size arz edeyim. Eğer bunlan ya- parsanız ihtilal yüzde seksen önlenir. Diğer yüzde 20'sini de kendi yöntemle- rimizle yok etmeye çalışırız" karşılığını Menderes bana doğru döndü, 'Dunımu bir kere de Ethem Bey'e anlatın' dedi. AJdığım bilgileri ikinci kez Ethem Menderes'e naklettim. Ethem Mende- res gülmeye başladı. Şaşır- nııştım. Örtada bu kadar ciddi bir durum varken Milli Savunma Bakanı gü- lüyordu. Başbakan da ba- kanın bu durumuna benim kadar hayret etmişti. Biz bir ihtilalden bahsediyoruz, buna karşın Ethem Mende- res gülüyordu. Milli Savunma Bakanı Menderes, Başbakana Bu kadar telaş etmeye gerek yok. Harp Okulu Komutanı Sıtkı Ulay Pa- şa, Rifat Kadızade'nin yeğeni. Biz onu su başında bulunsun diye harp okulu komu- tanlığına getirdik. Kendisine son derece itimadımız var. Eğer Celal Tevfik Bey'ın dediği gibi bir şey varsa, harp okulunda bir şeyler dönü- yorsa mutlaka bizi haberdar ederdı. Celal Tevfik Bey. siz ünıversiteli gençlerin yü- rüyüşlerini de abartılmış şekilde bize ra- por ediyorsunuz. Sızin istihbaratınızda bir hata olsa ge- rek'diyerek beni Başbakan'ın huzunında küçük düşürmüştü. Başbakan Adnan Menderes, 'Buna ne dersin' gibisinden yii- züme baktı. Daha önceki endişe kaybol- muş, yüzünde bir ferahlama olmuş gibiy- di Oysa aldığıınız habeıier hiç de Ethem Menderes'in anlattığı gibi değiidi. SÜRECEK POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Kaçak Rakının Tarihi... Bizim Tekel içkilerinin içinde zehir varmış; çıkarı olanlar, içkilerimizi zehirliyorlarmış. Dedikoduyu or- taya bir saldılar, şimdi kendileri bile toparlayamı- yorlar. Tekel, büyük bir parti mal satmış, kimilerinin çı- karı bozulmuş, bu zehir dalgası böylece ortaya çıkmış. Dedikoduyu çıkaranlar için Tekel, yüklü bir tazminat davası açacakmış, bakalım altından nasıl kalkacaklar. Tazminat davalan da hayli yüklü olu- yor. İçinde milyarlık, trilyonluk olanları bile var. Pa- ra, değerini yitirdikçe tazminatı da böyle büyüyor. Gazetelerin zehir işini yazdığı gün Paşabahçe SSK Hastanesi'nde Başhekim Dr. Ergün Kaya Dizdaroğlu'nun yanındaydım. Ben tıkır tıkır işle- yen bu güzel hastaneye "Sağlık Fabrikası" derim. Göz ameliyatından sonra kendimize toptan bir baktıralım dedik. Yağ, şeker, asit ürik, öteki salgı- lar... Vücut, toptan bir kalafata çekildi. Şimdilik "idare" eder. Üzeyir güldü,"Eder mi?" dedi. Paşabahçe'ye gelmişken, bizim Doğan Katırcı- oğlu'nun dostudur. fabrika müdürü Esen Ataay'a da uğradık. Geçip gitmek olmaz. Söz içkilerin ze- hirinden açıldı. "Çıkan bozulanlar çıkanyor. Bakan demeç verdi 'terbiyesizler' diye kestirip atmadı mı? Tanırsınız değil mi bakanı?" Tanınm Nafîz Kurt'u, nasıl tanımam. Tanışhğımız Park Otelı günlerinden başlar. Park Oteli'nin bann- da az mı safalanmız vardır. Sonra politika günleri gelir. Hüseyin Alp'le Nafiz Kurt'la bir Karadeniz yol- culuğumuz olmuştur. Bende didon sakal. Seçim bölgesınde geziyoruz. Benim sakalı gören seçme- ne, "Ne diyeceksiniz?" diye soruyorum. "Kolayı var." "Ne diyecekseniz, gerçekten, merak ediyonım." "Kıbns Müftüsü Dânâ Efendi, beyefendiyi (De- mirel'i) karşılamak için bir delege gönderdi diye- ceğiz." Gerçekten de tuttu. Gezdiğimiz, dolaştığımız yerde beni Dânâ Efen- di'nin delegesi diye yutturdular. Rakıdan açıldı, bir de kaçak rakı çekme öyküsü vardır. Eskiler bilirler, solcuların gittiği meyhaneler- de bir Zühtü Baba vardı. Kuvayı Milliye dönemin- de, Güney cephesinde Kılıç Ali'nın yanında dö- ğüşmüş, Fransızlara karşı savaşmış... Gün gelince bunlar unutulmuş. Zühtü Baba ortada kalmış. Bir iş tutacak, ne yapsın? İçki sevıyor, içkiden anlıyor. Günün bırinde Zühtü Baba kaçak rakı çekmeye başlıyor. Kuruyor bir ımbik, başlıyor rakı çekme- ye... Epeyce bu işi yapıyor. Sonunda yakalanıyor. Dava başlıyor. Getiriyorlar rakıları, imbikleri.. "Benim rakılar Tekel'den daha iyidir" diye tuttu- ruyor. Konuyu bilirkişiye göndenyorlar. inceliyorlar. "Baba'nın rakısı Tekel'den üstün, içimi iyi, sağlı- ğa bir zaran yok." Baba rakı çekmekten aklanıyor, kaçak rakıdan suçlanıyor. Kuvayı Milliye döneminde rakı yasağında, rakıyı polis müdürü çekermış, el altından satarmış. "Nîm sun peymaneyi sâki" "Neden nîm (yarı)?" '. "Tadı gelsin!" ', Tadı, sulandırılmış ak rakıdadır... '• Gerisine boş ver! Bugün 27 Mayıs; hiç 12 Mart'a, 12 EyKil'e ben- ziyor mu? Yitirdiğimizi anyor, yenisini bulamıyoruz. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 •tfrthU m• nn uM• • n • I I hr 7 • 8 9 f - '- - B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Mektupyazdır- makta kullanılan bır tür ses alma aygıtı. 11 Dere- beylık Japonya- sı'nda en aşağı sı- nıfı oluşturan halk... Bal konu- lan ufak tekne. 3/ Boks yapılan alan... Okyanusya halklannın erkek- lıkveberekettan- nsı. 4/ Dandan yapılan şarabın İomıza kanştınlmasıyla elde edilen eski bir Türk içkisi. 5/ Kazak başkanlanna venlen ad... Boru sesi. 6/ Izmir'ın bir ilçesi... Hayat arkadaşı. 7/Köpek... Şaka. 8/Arnavut- luk'un başkenti... Yurdu- muzda bırgöl. 9/Budızm'in, Buda ile tek vücut olmayı amaçlayan kolu... Bir şiirin, belli sayıda dızelerden olu- şan bölümlerinden her biri. YUKARIDAN AŞAĞIVA: 1' Deride görülen her çeşit iltihaplı hastalık. 2/ Uluslarara- sı Tıyatro Enstıtüsü'nün sımgesı... Çok dikkatli ve özenli davranan. 3/ Kırk dört okkalık eski bir ağırlık binmı... Bir nota. 4/ Endonezya'ya özgü bır tür orkestra. 5/ Yemek... Radyum elementinın sımgesı... En kısazaman süresi. 6/Zi- hın açıklığı. II tşyen... Bır dılin, bölgelere ve sınıflara gö- re değışen söyleyış özellığı. 8/Paralar. nakitler... Hava ve gaz akımlan oluşturmakta kullanılan aygıt. 9/ llaçlı yağ ya da merhem Aydınlık• ^ HAFTALIK HABER YORUM DERGİSİ #Kutmangil-Çiller ilişkisi Yeni Gunaydın'ın öldürülen patronu Özer Çiller'in "arazi danışmanrydı... Eşi: "Kocamı büyük güçler öldürdü"... Kutmangil-MİT ilişkisi... Ölümünden hemen önce Çiller'den randevu alınmasını istemişti. • ABD İstihbaratı'nm Türkiye sorumlusu Harris'le görüşme "Türk solu, diğerlerinden daha ulusalcı" • Almanya 'İslam Zirvesi' düzenledi Türkiye'den RP davetli Zirveye Türkiye'den iki "laik" aydın ile RP'den iki kişi çağrıldı • Aydınlık, Tolstoy'u çöpten çıkardı Eczacıbaşı afişinde "Savaş ve Banş" bir ilaca kurban gitmişti BUGÜN VE HER CUMARTESİ BAYILERDE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear