Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 1995 SALI
12 KULTUR
Bienalde Doğu - Baü diyaloğu
//e, em geniş bir Türk
sanatçı grubuna (yaklaşık 12
sanatçı) ağırlık düşecek, hem
de komşu Doğulu ülkelerden
sanatçı çağıracağım.
Ikincisini doğrudan yapmak
şu anda olanaklı
olmadığından, bu ülkeleri
terk etmiş ve başka ülkelerde
yaşayan birçok ilginç,
örneğin îranlı, Iraklı ve
Lübnanh sanatçınm
katılımmı sağlamaya
çalışıyorum..
AYŞE GÖNÜLLÜLEROĞLU
lOlCasım-lOAralık 1995tarihleriara-
sında yapılacak olan 4. Uluslararası ls-
tanbul Bienali'nin sanat yöneticisi Rene
Block sorulanmızı yanıtladı:
-Bienalin tnguizce adında (\ew Ori-
entation) yer alan, "orient" (doğu) söz-
cüğünün vurgulanması şeklindeki
sözcük oyununun temel düşüncesini
ve bienalin içeriğindeki ağırlığını açık-
lar mısınız? Istanbul Doğu ve Batı'nın
kesiştiği bir kent olduğuna göre bu ifa-
de bir sorun olur mu? "Yeni Yönelim-
ler'i Doğu'dan mı, voksa Doğu'dan etki-
lenen Batılı sanatçdardan mı bekliyorsu-
nuz?
Coğrafi durum yanında, Doğu (Os-
manlı Imparatorlugu) kültürel ve tarıh-
sel olarak bu kentin çok önemli bır yu-
zü. Doğu'yla karşılaşmada bu bienalin
temel bir konusu. Doğu kûltürünün taşı-
yıcılan olan Türkiye'de yaşayan sanatçı-
lann Asyalı, Güney Amerikalı ve Batılı
sanatçılarla karşılaşması, etkinliğin oda-
ğını oluşturuyor. Doğulu ve Batılı sanat-
çılardan açıklık, hoşgörü ve diyaloğa ha-
zır olmalannı bekliyorum. Batı kendini
Doğu'nun sanatsal fıkirlerine açıyor;
çünkü Batılı yaşam felsefesi merakla,
yeni olana ılgiyle beslenir. Çok şükür sa-
natta standart akımlar veya dahilerin ye-
tişmesi için reçeteler yoktur. Biz sadece
dahi kişiliklerin gelişebilmesı ıçin uy-
gun şartlar hazırlamalıyız. -
Bu yüzyılın sonunda biiyük bir prob-
lem, bazı ülkelerin bu diyaloğa kapan-
malan, fikir ve dolaşım özgürlüğünü kı-
sıtlamalandır. Sanat ve sanatçılargeliş-
meye devam edecek. yeni toplumsal ve
estetık gereklerle uyuşacaklardır. Ben
bütün sanatçılann bunu başarabilmesini
bekliyorum.
- Bienalde Doğu'yu yansıtacak sanat-
çılan nasıl seçiyorsunuz?
Hem genış bir Türk sanatçı grubuna
(yaklaşık 12 sanatçı) ağırlık düşecek;
hem de komşu Doğulu ülkelerden sanat-
çı çağıracağım. tkincisini doğrudan yap-
mak şu anda olanaklı olmadığından, bu
ülkeleri terk etmiş ve başka ülkelerde ya-
şayan birçok ilginç. örneğin Îranlı. Irak-
lı ve Lübnanh sanatçının katılımını sağ-
lamaya çalışıyorum.
- "The Vision of Art in A Paradoxical
VVorld" (Paradoksal Bir Dünyada Sana-
tın Görünümü) altbaşhgıntn ve bilinen
yönleri değişmiş olarak çizdiğiniz biena-
lin afişini nasıl yorumluyorsunuz?
Belki daha açık olarak "kaotik bir
dünyada" demeliydim. Bu yüzyılın so-
nunda yönlerini kaybetmiş bir dünyada-
yız. Aynca yüzyıl başında hayal edilmiş
ve formülleştirilmiş olan toplumsal ve
liberal ütopyalarfn hiçblri gerçekleştiri-
lemedi. Şu sıradaki en büyûk güçler de
yeni ütopyalardan doğanlar değil, aksi-
ne ütopyalan kaldıran ve aklın özgürlü-
ğünü yok sayanlar. Bu kısıtlamalar da
uygun ıdeolojilerle politik olarak icra
edıldığıne göre, hürbir alan olarak sade-
ce sanat kalıyor. Şimdi sanatçılann hür
ve banşçı bır gelecek için "vizyon"lan-
nı formüle etmeleri bekleniyor.
- 30 yılı aşkın bir süredir sergüeriniz ve
koleksivonunuzla ağıriıklı olarak Dada
ve Fluxus akımlannın günümüze kadar
gelen etkilerinin izlevicisi oldunu/. Bu ge-
leneği. küratöriügünü üstlendiğini/1990
Sidne> Bienali için vayımladığuuz, mer-
kezinde Duchamp. Man Ray ve Pica-
bia'nın olduğu ve Warhol. Beuys. Na-
uman. Polke. Paik. Kabakov. Koons,
Trockel gjbi ban örnek isimler ve post-
modernizme kadar varan akımlar içere-
rek günümüze doğru halkalar şeklinde
gelen diyagramınızda da belirttiniz ve
"Bu gelenekten olumlu veya karşıt ola-
rak etkilenmeden çalışan az sanatçı var-
dır" diyorsunuz. Bu seçiminizi İstanbul
Bienali'nde de sürdürüyor musunuz?
Sidney Bienali için çizdiğım diyag-
ram"hazırnesne'" olan bienalin temasıy-
la ilgiliydi. Yüzyılımızda sanatın gelişı-
mi p>ek çok yolda oldu. Cezanne ve Pi-
casso'dan de Kooning ve Baselitz gıbı sa-
natçılara uzanan figüratif resım çizgisi,
Malevich. Mondrian ve Bauhausakımın-
dan Zero Grubu ve mınimal sanata uza-
nan konstrüktivist çizgi gibi. Beni Sid-
ney Bienali için ilgilendiren. Duchamp.
Man Ray ve Picabia ile başlayıp, benim
de sanat ortamına katıldığım 6O'lı yıllar-
da Manzonı, Fluxus sanatçılan veya
Andy Warhol ile 701i yıllarda kavram-
sal sanat yapanlarla ve en yeni nesilde yi-
ne Duchamp'ın ve 60"lı yıllann buluşla-
nnı çok doğal karşılayıp sanatlannı bu-
nun üzerine kuranlarla süren çizgiydi.
PARADOKSAL
BİR DÜNYAOA
SANATIN
GÖRÛNÜMÜ
NEWORIENTATION
Türk
sanatçılann
seçimi
Bicnale katılacak sanatçılar sürp-
riz olmalı. Fakat Lawrence Weiner
(ABD), Nam June Paik (K.ore). D-
ya Kabakov (Rusya) ve Rebecca
Horn (Almanya) gibi sanatçılann
katılacaği aıtıksırdeğii.
Türk sanatçılan en son seçmeyi
düşünüyorum. Dışandan hangı sa-
natçı ve yapıtlann geleceği kesin-
leştikten sonra bunlarladiyalog ku-
racak sanatçılan seçeceğim. Tür-
kiye'den oldukça çok, ilginç sanat-
çı tanıyorum. Temmuzdan sonra Is-
tanbul'da kaldığımda daha yakın-
dan ilgileneceğim.
Bence bienalde yabancı sanatçı-
lar gûnümüz Türk sanatçılannı çok
ilginç bulacak. şaşıracak ve etkile-
necekler. Benim de başlangıçta bir
fikrim ve beklentim yoktu. Biena-
li Türk sanatçılar ve îstanbuPdaki
sanat ortarnı için yapıyoruz. tlişki-
ler, vvorkshop'lar bir bienalin ya-
pılması için en önemli nedenler.
Aslında daireler yerine bir spiralle gös-
terilebilir. Ilk zamanlann fikirlen deği-
şerek de olsa, hep bir gün yenıden orta-
ya çıkar. Fluxus hareketi 1970'lerdekı
performans sanatı ve kavramsal sanata
öncülük ettiği gibi. bu harekete ressam-
lardan da "tepki"ler gelmişti. 80'lerde
"wild paiting" (vahşi resim) ve daha bir-
çok resim akımı gibi. Fakat bu ressam-
lar da aslında Fluxus ile yetişmişlerdi.
Şimdi 90Tarda yeni bir nesil yine çok
gerilere, 60'lara gidiyor ve kavramsal sa-
nata, obje sanatına yöneliyorlar. Yani hep
etki. tepki ve kurulan diyaloglar var. Mo-
dern sanattaki pek çok akımı birlikte iz-
lemek olanaksız. Ben de zorunlu olarak
belirlibiralanayöneliyorum. Herzaman
sanatlann örtüştüğü durumlarla ilgilen-
dim. Görsel sanatlarla edebiyatın, edebi-
yatla müziğin buluşması gibi. tnteraktif
sanat da denebilir. Bunun da geleneğı fu-
turizme, dadaızme dayanır.
- Şu sırada " avantgarde " olan sizce ne-
dir?
Şu sırada sanat ve sanatçılar bir şey
için veya bir şeye karşı savaşmak zorun-
da olmadıklanndan. en azından Batı'da
bir "avantgarde
rl
görmüyorum. Her şey
olanaklı ve her şeye izın var. Başka kül-
tür çevTelerindeyse bir "avantgarde" ola-
bilir; fakat henüz tanımıyorum.
- Dada, politik olmaktan çok estetik
alanda bir geleneklere karşı çıkmaydı.
Siz politik sanata nasıl bakıyorsunuz? Bi-
enalde politik içerikli yapıtlara yer veri-
lecekmi?
Bence sanat daima politiktir. Bienal-
de güncel politik olaylann işlendiği ya-
pıtlar olacak. Bu dünyada sanatçılann
kayıtsız kalamayacağı kadar çok haksız-
lık ve kötülük var.
-'Globalleşme' fikirlerigeçen Venedik
Bienali'nde de kullanılmıştı. Bienallere
bagımsız sanatçılar degii, ülkeler kaüb-
yor. 'Ulusal kimliğin' bienallerdeönemi
olmadtğı söylenebilir mi?
Görsel sanatlar da müzik gibi ulusla-
rarası bir sanat dilidir. tyi sanat ulusçu
değildır; kültürde kaynaklan vardır. Ital-
ya'daki sanat Almanya'daki sanattan,
ABD, Japonva ve Türkiye'deki sanattan
farklıdır. Fakat ulusal olduklan için de-
ğil, değişık geleneklerden geldikleri için,
ki bu da "kültürel bölgeler''dir. Bir sanat-
çının nerede yaşadığı hiç önemli değil-
dir; fakat nereden geldiğı her zaman
önemlidır. Çünkü yapıtlannda belli bir
kültürel gelenekten geldiğini görürsü-
nüz. Nam June Paik Amerika'da yaşasa
ve Almanya'dan fınanse edilse de Güney
Koreli bir sanatçıdır. Sanatın bu göçebe
yönünü sergilemek çok önemlidir. Bi-
Istanbul Bienali'nin öteki bienallerle karşılaştırması
Çeşitlı bienal tipleri var. Venedik
Bienali gibi klasik bienale ülkeler
katılır. Her ülkenin kendi pavyonu
vardır ve bütün masraflan katılan
ülkeler öder. Fakat Venedik Bienali
herzaman ülkelerin kendilerini resmi
olarak ve "yüksek kültür"leriyle
göstermek istediklen bir yer oldu.
6O'lı yıllardan sonra ülkelerin
küratörlennin aksi yöndeki
uğraşılanna rağmen bir ulusal
mağrurluklar yeri olarak kaldı.
Aynca hiçbır zaman genç sanatçılar
için bir çalışma alanı olarak
düşünülmedi. Yeni nesillerin
isteklerini başka bieaneller. özellikle
Sidney Bienali üstlendi.
Venedik Bienali'ne karşıt olarak
görülmesi gereken İstanbul
Bienali'nin de ilgisi bence bu ikinci
yönde. Brezilya'nın Sao Paulo
Bienali'ndeyse büyük bir sergi
alanına ülkeler davet edilir.
Bienal zamanında her ülke küratörü
sanatçılanyla birlikte gelir. Fakat bu
çok kaotik bir durum olabilmektedir;
çünkü kimse nelerin geleceğinı
bilmez ve birlikte sergilenen yapıtlar
uyuşmayabilir. Üçüncü bir tip olan
Sidney Bienali'ninse bir sanat
yönetmenı vardır ve hangi sanatçı ve
yapıtlann katılacağını belirler ki iyi
bir sergi olsun. Fakat ülkelerin
desteği gereklidir, çünkü bienal
yönetimi masraflan karşılayamaz.
istanbul da şimdi bu yeni bienal
tipini uyguluyor.
Tabii ülkelere başvurup "Ben şu
sanatçılan istivorurru fakat siz
ödeyeceksiniz" demek her zaman
kolay olmuyor. "Öyleyse kimleri
göndereceğunize de biz karar veririz"
diyebiliyorlar. Fakat sonuçta örneğin
Sao Paulo Bienali'nden daha ilginç
oluyor.
enalde de bunu göstermek istiyorum.
- 'Globalleşme' için, örneğin Batılı sa-
natçılann yüksek teknoiojhi daha az kul-
lanarak Türkiye gibi ülkelerin sanatçüa-
rına da rekabet olanağı tanımalan olum-
lu bir katkı olmaz mı?
Kore, geçmışte de şimdi de gelişimi.
teknik ve endüstrisi bakımından Türki-
ye'yebenzerbirülke. Aynı zamanda Ku-
zey Kore ile de savaşan Güney Kore'den
Nam June Paik gibi dünyada en yeni tek-
nolojiyi kullanmakta öncü olmuş bir sa-
natcı çıktı.
- Izle\ kiyi, Türk halkını tanıyor musu-
nuz? Türkiye'de klasik resim sanatının
orijinalleri çok ender görülebiliyorken,
anlaşılması >e beğenilmesi zor vapıtlann
yeterii ilgi çekmesi beklenebilir mi?
- Türkı>e'de sanat çevresı dışında ge-
nelde halkı tanımadığımı söylemeliyim.
Bu, kendi başıma öğrenmem gereken bir
konu. Her ülkede büyük bir kitle için bir
sergi yaptığınızda pek çok kişi ilk kez
böyle bir sergiye gelir. Katalog, broşür,
seminer. sergi rehberliği gibi yardımlar-
da bulunmak gerekir.
- İstanbul'a gelebilen sanatçılar bura-
da vapıtlannı nasıl hazııiayacaklar?
Oncelikle şunu söyleyebilirim ki İs-
tanbul Bienali'nde dünyanın en güzel
sergi mekânlanna sahibiz: Aya Irini Ki-
lisesi, Yerebatan Sarayı, tarihi Tophane
binası (dökümhane) ve son olarak Salı-
pazan'nda Denizcilik Işlehneleri'ne ait
deniz kenanndakı antrepo (gümrük de-
posu). istanbul'da bir bienal her zaman
tarihle bir karşılaşmadır. Çağınlan sa-
natçılardan yaklaşık yansının bienal için
yeni yapıtlar yaratmalannı ve bunlardan
çoğunun sergi mekânlanndan etkilene-
rek yapılmasını bekliyorum.
- Sizin eski sergilerinizin ve koleksiyo-
nunuzun önemli bir özelliği olan 'müzi-
kal' vapıtlara yer verecek misiniz? Kap-
samlı bir Beuys sergisi düşünüyor
musunuz?
Müzikal yapıtlara yer vereceğiz. Bel-
ki CarlesSantos gelecek. Beuys'un ken-
di koleksıyonumdaki yapıtlannı getire-
bilirim, fakat henüz karar vermedim.
Belkıs Dilligil
trafik terörü
kurbanı
Kühûr Servisi - Bayramın birinci günü geçirdiği
trafik kazası sonucu Amerikan Hastanesi'nde
yoğun bakım altına alınan tiyatro ve sinema
sanatçısı Belkıs Dilligil dün sabaha karşı 04.30'da
yaşamını yitırdı. Dılligıl'in cenazesi yann
Teşvikıye Gamii'nde kılmacak öğle namazımn
ardından toprağa verilecek. Belkıs Dilligil,
Boğaz Köprüsü'nde kızı Çiçek DiUigüın
kullandığı otomobile arkadan gelen bir aracın
çarpmasıyla ağır yaralanarak hastaneye
kaldınlmıştı. 1929 yılında tstanbul'da doğan
Dilligil. Fatih Lisesi'nden mezun oldu. Sanat
yaşamına amatör olarak Fatıh Halkevi'nde
başlayan sanatçı, Izmir Şehir Tiyatrosu'nda
"Elektra" adlı oyunla profesyonel oldu. Ses
İstanbul, Çığır Sahne, Dilligil ve Kadıköy Opera
tiyatrolannda sahneye çıkan Dilligil, "Hisseli
Harikalar Kumpanyası", "Geceye Selam" ve
"Şen Sazın Bülbülleri" müzikallerinde de rol
aldı. Uzun bir süre TRT'nin birinci kanalındaki
"Uykudan Önce" programını sunan Belkıs
Dilligil. bir süredir tiyatro sahnesine çıkmıyordu.
Sanatçı son olarak Zeki Alasya ve Metin
Akpuıar'ın başrollerini paylaştığı "Hastane"
adlı TV dizisinde rol alrruştı.
İMKB'de
Koç-Unisys
bilgi çağı
t e kn o Io j i s i
ile
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası'nın istinye'deki yeni
binasının açılışı bugün yapıiıyor.
Borsa-son derece geliskin altyapısının
ve her turlü araç gerecin yanı sıra-
964 Unisys Advantage kişisel bilgisayar ile
dünya standartlarında bilgi teknolojisine kavuşmu$
durumda.... Çevreci ekranları, borsa islemleri için özel
tasarlanmış klavyeleri, üstün bellek
gücu ve hızlı islemleri ile sistemler,
yoğun iş yükünü kaldıracak kapasitede.
Koç-Unisys, otomasyon projesini
emanet ederek gösterdiği güvenden
dolayı istanbul Borsası'na tesekkür eder;
çağdaş para piyasasının yaratılmasına ve
Türk ekonomisine katkılarının artarak devamını diler.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Virginia Woolf
Virginia Woolf, o zamanlar benim için, eniştemin
kitaplığında duran bir kitabın, Deniz Feneri'rim yaza-
nydı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yayınlan arasında yer
almış Deniz Feneri, öteki, hepsi de bir örnek kapak-
lı kardeşlerinin yanında durur, fakat bana, çözeme-
diğim birtakım sırlı sözler söyleyerek kardeşlerinden
ayrıhverirdi. Sonra bir gün onu okuyacağımı, birden-
bire de bir şeylerin değişeceğinı adeta sezinlerdim.
Ortaokuldayken bir iki kez de okumaya teşebbüs
etmiştim. Daha ilk cümlede takılıp kalıyordum. O za-
manki duygulanımlarımla dile getirirsem; küçük Ja-
mes 'in bir mağazalar kataloğundan oyuncakmışca-
sına buzdolapları, iskemleler kesıyor oluşu öylesine
hoşuma gidiyordu ki, romanın gerisini okumaya he-
yecan gücüm kalmıyordu. Çünkü ben de gazeteler-
den, dergilerden, tıpkı James gibi. hep de oyuncak
niyetine koltuk takımları, otomobiller, dikiş makine-
leri, tratctörier kesmeye kalkışır, ya makasın körlü-
ğünden, ya beceriksizliğimden, birtürlü başaramaz-
dım. Işte ilkokul yıllarımda kalmış bu edimi şimdi bir
romanın ilk sayfasında okuyordum...
Deniz Feneri'nin gerçek bir edebiyatsever olduğu-
na inandığım çevirmeni Naciye Akseki Öncül, bu
büyük romanı dilimize kazandırmakia yetinmemiş,
bir de önsöz kaleme almıştı. Önsözü kimbilir kaç de-
fa okumuş, yirminci yüzyıl romanı konusunda belki
bilgiler edinmiş, ama Deniz Feneri gibi bu önsözün
degizlerinebirtüriü varamamıştım. Sonra, giderek...
... Giderek Deniz Feneri başucu kitabım olacak;
önsözün derinlemesine açımladığı Virginia VVoolfu en
sevdiğim romancılar arasına katacaktım. Tomris
Uyar'ın incelikli emeğiyle Türkçeye yansımış Mrs.
Dalloway, nihayet çıkagelecek; günün birinde de VVo-
olf un bazı romanlannın Fransızca çevirilerini edine-
bilecektim.
Eleştirmenlerin yeni bir roman anlayışının gereksi-
nimiyle yazıldığını kabul ettikleri, gelgelelim pek o ka-
dar başanlı bulmadıkları Jacop 'un Odası bende çok
derin etki bırakmıştır. Her şeyden önce, tipik okur tu-
tumuyla. Jacop'u kendime benzettiğim için. Daha
da önemlisi, bu kısa ama özlü romanın hayli bulanık
sahnelerini, bugün de, roman sanatı için görkemli
buluyorum. Kişilerin ve olaylann neredeyse tül per-
de gerisinden işlendiği Jacop'un Odası, küller altın-
da kalmış bir dünyanın yansıması gibi geliyor bana.
Ezbere bildiğim sayfaları söz konusu.
Virginia VVoolf, ülkemizdeki kısıtlı ününü, öyle sa-
nıyorum ki, Kendine Ait Bir Oda'ya (Afa Yayınlan)
borçlu. Gerçi roman sanatına uçsuz bucaksız hizme-
ti konusunda yazıldı çizildi, Dalgalar da içlerinde ol-
mak üzere, önemli romanlan Türkçede yayımlandı
ama, okur, VVoolf'un feminizme katkısını romanlann-
dan daha güncel buldu galiba.
Yetişme dönemleri iki yüzyıl arasındaki zaman di-
limine rastlayan yazartar, edebiyatı bir yenileniş için-
de değerlendirmişlerdir. VVoolf, roman-şiır, romanla
ruhbilim, toplumbilim, tarih arasındaki akrabalıklan
göz kamaştıncı yazınsal örnekleıie saptamıştır. Oku-
duğu esere kendini bütünüyle verebilen, okuma sa-
natının erbabı okur, onun romanlannın muhakkak ki
tiryakisi olur. Bununla birlikte, okuduğu romanı yal-
nızca bir serüven akışı içinde değerlendiren okurla-
nn Virginia VVoolf'tan tat alabilmeleri neredeyse im-
kânsızdır.
Ya eserin gerisindeki yazar? Onun öyküsü, onun
savaşımı, huzursuzluğu. kaygılan, kişisel dünyası?
Bir solukta okuduğum yaşamöyküsel romanı Wir-
ginia VVoolfia (Yapı Kredi Yayınları) Minâ Urgan, iş-
te bu soruları yanıtlıyor. Birbirinden önemli çalışma-
larıyla, Türk kûltürünün aydınlatıcı kalemlerinden Mi-
nâ Urgan, yine gizli roman yazarlığını sürdürüyor;
edebiyat tarihi-eleştiri-yaşantı üçgeninde dolaşır gö-
rünmekle birlikte, bir romancının kişisel dünyasına
çok geniş bir perspektiften bakıyor.
Sonu intihara varan yaşamöyküsünde Virginia VVo-
olf'un sarsıntılannı, acılannı. cinsel yalnızlığını, faşizm
karşısındaki tutumunu, eserlerinin bütün bunlardan
ne ölçüde somut esinler barındırdığını Minâ Ur-
gan'dan okumak, işin aslı aranırsa, bir düzey edin-
mekle eşanlamlı. Her şeyin, en trajik sorunlann bile
akıllara durgunluk verici düzeysizliklerle sözümona
teşrih masasınayatırıldığı günümüzde, Minâ Urgan'ın
tutumunu ve seçimini bir iki cümleyle yansıtabilmek
mümkün değil. Ancak köklü bir kültürün eşliğinde
varılmış bir düzey bu.
Başlarken Virginia VVoolf dedim ama, Minâ Urgan'la
noktalamak istiyorum:
Başka kültürlere açılma şansına sahip olanlar, ül-
kemizde, çoğu kez hayli kıskanç oluyorlar. Bildikle-
rini, öğrendiklerini bize aktarma konusunda garip bir
cimrilikleri söz konusu. Minâ Urgan'a gelince, yıllar-
dan beri, bilgisini Türk okuruyla paylaşmayı görev
ediniyor. Üstelik akademisyen edasıyla değil, sıcak-
kanlılıkla, alcakgönüllülükle.
11. GENÇLİK GUNLERİ
BUGÜN:
HARBİYE MUHSİN ERTLĞRUL: 12.00 Fılm "Les
Amants" Yönetmen: Louis Malle
15.00 Söyleşi "Doğal ve Kültürel Miraslarunızı
Koruma" Oktay Ekinci (Mimarlar Odası), Dr. Şebnem
Önal (Tarih Vakfı), Şenız Atık (Arkeologlar Derneği).
Nergis Yazgan (DHKD), Yıldız Demiriş (Sanat Tarihi
Derneği), Perihan Balcı (Tarihi Türk Evleri Vakfı)
17.00 Happening
18.00 Dia Gösterisi "Antakj-a'dan Kars'a_" Firdevs
Sayılan
19.00 Shov, "MikroSonda Uğur YüceP
K.4DIKÖY HALDUN TANER: 19 00 Oyun "Aç
Şınıfın Laneti"Galatasaray Lısesı
ÜSKÜDAR MUSAHİPZADE CELAL: 19.00/ Oyun
"Bevaz Mantolu Adam" Tiyatro Mayıs
FATİH REŞAT NURİ: 15.00 Konser Aftı Nokta
Körler Derneği Çoksesli Oda Korosu, Selim-Kerim
Ahınok İkilisi
19.00/ Oyun "İshak" Yeni Yüksektepe Kültür Derneği
Donkişot Tiyatro Grubu
Hale Soygazi, 3.Uluslarası Kadın
Rlmleri Festivali'nde
• Kültür Servisi- Bagımsız Devletler Topluluğu Slav
Çumhuriyetleri'nden Belarus'ta yann başlayacak olan
3.Uluslarası Kadın Filmleri Festivali'ne Hale Soygazi
"Cazibe Hanımın Güdüz Düşleri" filmiyle davet
edildi. On iki ülkeden 100'den fazla kadın sinemacının
katıldığı ve Slav Gumhuriyetleri'nde ilk olma özelliği
taşıyan festival, 21 mayısa kadar sürecek.
Bilap'da Post- larr
semineri
• Kültür Ser\isi- Bılar Istanbul'un 'Bahar
Seminerleri' kapsamında yann saat 18.30"da Ahmet
Soysal. günümüz felsefesinde "özne'nin konumunu
saptamaya çahşacaği iki oturum düzenleyecek.
"Descartes'ten Derrida'ya Özne" adlı bır tartışmaya
başlayacak. Yann saat 20.00'de yapılacak "Post- lar"
seminerinde ise Sungur Savran "Post- Endüstriyalizm"
konusunu tartışmaya açacak. Perşembe günü saat
18.30'da Çem Kum tarafından sunulan "Askeri Tarih"
ve saat 20.00'de Oruç Aruoba'nın sunduğu
"Anlamsızlık, Zorunluluk, Özgürlük" başlıklı
seminerler gerçekleştirilecek.