Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
45. ULUSLARARASI BERLİN FİLM FESTİVALİ
düller bugün açıldanıyor
GÜNERYÜREKLİK
BERLİN - On günlük Altın
ve Gümüş Ayı maratonunun bı-
timine iki-üç gûn kala, ödül ala-
cak filmler konuşulmaya başla-
nır, tahminler yapılır. Her yıl bu
böyle olur Bu yıl da öyle. Altın
ve Gümüş Ayı ödüllennı hangı
filmlenn alabıleceğı tartışılma-
ya başlandı bile. En azından bır
Gümüş Ayı ödülü almasına ke-
sın gözüyle bakılan Çin asıllı
Amerikalı yönetmen Wayne
Wang'ın "Smoke" adlı ABD
yapımı filmi. Altın Ayı ödülüne
en yakın aday olarak görülüyor
Cnlü Amerikalı yazar Paul Âus-
ter'in "Auggie Wren's Christ-
masStory"başlıklı birNoel öy-
küsünden yararlanılarak beyaz-
perdeye aktanlan 108 dakikalık
filmde, New York'un Brooklyn
semtindekı ınsanlann yaşamı
anlatılıyor.
Auster'in rastlantılan
Paul Auster"ın öykülerinde
sık sık karşımıza çıkan rastlan-
tılar zıncın ve bu rastlantılar
zıncirinın ortaya çıkardığı çok
renklı insan manzaralan, bu fil-
mın de ana temasınt oluşturu-
yor Bu kez rastlantılar zıncın-
nin odak noktası, yazann büyü-
düğü Brooklyn semtmdeki bir
sigaracı dükkânıdır Ama bura-
sı sıradan herhangi bir sigaracı
dükkânı değıldir. Sanki Bro-
oklyn semtinın kalbi burada at-
maktadır. Siyahı. beyazı, ihtiya-
n. genci, azınlıklan, hırsızı. do-
landıncısı. kısacası bir toplu-
mun tûm katmanlannın bır bu-
luşma yeridir sankı bu basit si-
garacı dükkânı.
Çocuk okul defterinı, genç
seks dergisini, ihtiyar gazetesı-
ni, bir banka soygunu sırasında
kurşunlara hedef olan hamıle
kansını kaybetmiş bir ünlü ya-
zar purosunu almaya, hep bu
'dükkâna gelir. lçi sıkılan. derdı
rolan da dert dökmeye bu dükkâ-
'•na gelir. Auggıe VVren'in sıga-
Jracr dükkânı, Brooklyn'deki ya-
£şamın bir kesışme noktasıdır ve
Jjjfilmin öyküsü buradan kaynak-
»5bölÜJn halindeanlatılan öy-
Ifküde. insan yaşamından çok
&önlü bır kesit sunuluyor seyır-
j^ciye: Yalnız kalmış yaşlılar. kı-
•"zını tanımayan ya da oğlundan
t haberı olmayan babalar. kapris
Uiolu şışman kadınlar. dolandın-
pan hırsızlar gibı... Yönetmen
fVVayne Wang. Paul Auster'in
jp"modern toplum" ımajını çok
pyi yansıtmış bu filmde. Her ke-
ıçımden insanlara sıcak bakma-
£yı öğreten, hoş, espri yüklü bır
film. Sigaracı dükkânının sahi-
bi Auggie Wren" i oynay an Har-
vey Keitel ıle filmdeki ünlü ya-
zar Paul Benjamin'i canlandı-
ran \Villiam Hurt, harika yo-
rumlanyla filme ayn birzengın-
lık ve lezzet katıyorlar.
Sevgi dolu bir film
Böyle güzel bır film yapmak.
yönetmen. senaryo yazan ile
oyunculara ve tüm ekibe de bü-
yük zevk vermış olmalı ki. ge-
nye bıraz da para kalınca. "Yi-
ne Brooklyn üzerine bir film da-
ha yapalım"demışlerve "Smo-
ke"un ardından hemen doğaçla-
ma, beş gun içinde 85 dakikalık
bırfilmdahayapmışlar Bukez
kesişen insan öyküleri yerine,
Brooklyn'i anlatmayı yeğlemiş-
ler. Yönetmenliğini ve senar>r
o
tasanmını Wayne Wang ıle Pa-
ul Auster'ın bırlikte yaptıklan
bu film de William Hurt hariç.
aynı oyuncularla aynı yerde ge-
çıyor. Fılme ünlü şarkıcı Lou
, Reed, Madonna, yönetmen Jim
Jarmush gibi yıldızlar da "ha-
kiki birer New Yorklu olarak"
eşlıkedıyorlar. Yapılan kısa söy-
leşilerle Brooklynliler de bu
semtın özelliklerini anlatıyorlar.
Bu da çok hoş ve esprili bir film.
Ancak yanşma dışı gösterildi.
herhangi bir ödül alma şansı
yok. Ismi "Blue in the Face."
Festıvalde en çok alkış topla-
yan filmlerden biri de Robert
Benton'ın "Nobody's Fool" ad-
lı 110 dakikalık yapıtıydı. Paul
Nevvman, Bruce VVTllis ve Mela-
Agnes Varda'nın '101 Cece' adlı filminde roiüyle Michel PiccolL, 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülüne en yakın adaylardan.
Stanley Kvvan'ın Kırmızı Gül, Beyaz Giil' (solda) ve Paul Newman'ın başrolü üstlendtği Robert Benton'ın 'Nobody's Fool'.
nie Griffith'ın başrollerinı pay-
laştıklan yıne bir ABD yapımı
olan bu filmde. Nevv York ya-
kınlannda. karlar altındaki bir
kasabada yaşayan ınşaat işçisi
Sully'nin birbaltaya sap olama-
mış yaşamı. dik kafalılığı, kasa-
ba halkının sade yaşamıyla bir-
Hkte anlatılıyor. Bu da çok hoş
\e sevgı yüklü bır film.
Bir Gümüş Ayı'ya aday gös-
gerekir. Eğer Avrupa'ya bir ve-
ya iki ödül gidecekse ki daha
fazlası bekJenmıyor, bunlardan
biri büyük bir olasılıkla "101
Gece" adlı filmın olacaktır. Ag-
nes Varda. Fransa < tngiltere ya-
pımı bu filmde. Michel Piccoli,
Marcello Mastroianni, Gerard
Depardieu, Alain Deion, Jean -
Paul Belmondo gıbı oyuncular-
la sinema aşkını anlatıyor. 100
filmde, iki gencin bir gecelik aş-
kı anlatılıyor. lkı gencin aşkını.
bütün bir gece dolaştıklan Viya-
na'nın güzellıkleri süslüyor ve
ortaya modern bir romans çıkı-
yor. Anı bır kararla rrenden ınip
Viyana'yı bütün bır gece dolaş-
maya karar veren. henüz yeni ta-
ruşmış iki genç. gece boyu hera
Viyana'yı dolaşırlar hem de bır-
bırlenne aşklannı, düşlerini.
kalacaktır Seyirci de iki gençle
bırlikte yaşadıgı o güzel gecenın
tatlıanılanylaaynlıyorsinema-
dan. Çok iddıalı bir film değil.
Ama seyirciyi 100 dakika peşi-
ne takıp sıkmadan bır düş âle-
minde dolaştıran bır film. Biraz
daha ıddialı ve önemli bir film
ise Kanada'dan gelıyordu Pat-
ricia Rozema'nın "VVhen Night
is Falling"inı de festıvalde en
w.ayne Wang'ın Paul Auster'in öyküsünden uyarladığı
"Smoke"u, Stanley Kwan'ın Hong Kong/Tayvan/Çin
yapımı "Kırmızı Gül, Beyaz GüT'ü, Robert Benton'ın Paul
Newman'lı "Nobody's Fool"u, Agnes Varda'nın ünlü
oyunculann rol aldığı "101 Gece"si bu yılki Berlin Film
Festivali'nde ödüle en yakın adaylar arasında.
terebileceğimiz festivalin beğe-
nılen fılmlerinden biri de Stan-
ley Kwan'ın "Kırmızı Gül, Be-
yazGüTüydü. 126 dakikalık bir
Hong Kong / Tayvan ' Çin yapı-
mı olan bu filmde, Sanghay'dan
Paris'e geri dönen ve bir kadına
gönül veren erkekteki kışilik de-
ğışiklıği anlatılıyor. 1992 yılın-
da Gümüş Ayı ödülü alan Stan-
ley Kvvan. bu yıl da "Kırmızı
GüL Beyaz Gül5
' ile bır ödül ka-
zanabilır. Bu arada Agnes Var-
da'nın filmıni de unutmamak
yaşındaki Moniseur Cineema
rolünü üstlenen Michel Piccoli,
"en iyi erkek ayuncu" ödülüne
göz kırpar gıbı bu filmde.
İki gencin bir gecelik aşkı
Rkhard Linklater'ın ABD '
Avusturya yapımı olan "Before
Sunrise" adlı fılmı de festival-
de izledığimız ilgınç ve eli ağzı
düzgün. hoş filmlerden biriydi.
"Ölü Ozanlar DerneğTnden ta-
nıdığımız Ethan Hawke ile Ju-
lie Delbv'nin sürükledikleri bu
korkulannı, seks anlayışlannı,
inançlannı anlatırlar. Gecenin
ilerleyen saatlennde âşık olur-
lar. Sabah aynlma zamanı gel-
diğinde, altı ay sonra aynı yerde
buluşmak üzere sözleşırler.
Oğlan Amenka'ya memleke-
tine. kız da Paris'e. geldıkleri
yere geri dönerler. Ama altı ay
sonra gerçekten buluşacaklar
mıdır, bılinmez. Fakat iki gencin
bir gece içinde yaşadıgı duygu
yüklü yoğun aşk, kuşkusuz
ömürboyu güzel bir anı olarak
çok alkışlanan ve en çok beğe-
nilen filmler arasında sayabili-
riz.
Pascale Bussieres ile Rachel
CraMford'un büyük bir ustalık-
la başrollerinı paylaştıklan bu
filmde. derin bir felsefı ıçerik-
le, ama yalın birdılle, iki kadın
arasındakı aşic anlatılıyor. Bu
öykü etrafında ise kişilik çatış-
malan göstenliyor, tabular sor-
guya çekiliyor, farklı karakter-
ler irdelenıyor, kiliselerin ve Hı-
ristiyanlığın toplum üzerindeki
olumsuzetkılen anlatılıyor. Bü-
yük bir duyarlılikla ve incelikle
dokunmuş duygulu. acıklı, dü-
şündürücü ve zaman zaman da
esprili, etkileyici bir film. Fes-
tivalin ödüle en yakın filmlerin-
den bin diyebilınm. Uluslarara-
sı Berlin Film Festivali'nde çok
ödül var Belkı bir tane de "But-
terfly Kiss"e verilir. Michael
VMnterbottom'ın Ingiltere yapı-
mı bu filmde. sevgiden yoksun
çaresizlık ıçındeki umutsuz bir
kadının öyküsü anlatılıyor Eu-
nıce (Amanda Plummer) çok
sevdığı arkadaşı Judıth'i arar-
ken, yaşlı annesine bakan Mın-
am'a rastlar. Miriam (Saskia Re-
eves) kısa zamanda, şakacılığı.
ateşli hareketleri ile Eunice'ye
derin bır sevgı duyar ve Judith'ı
onunla birlikte aramaya karar
verir. Eunice de Miriam'ın sev-
gisini sürekli denemeye tabi tu-
tar. Fakat bu öyle bir sevgidir ki,
Miriam, Eunice'nin katil oldu-
ğunu, seri cinayetler işlediğıni
öğrendiği halde buna inanmaz
ve arkadaşını kurtarmaya çalı-
şır. Sevgi, özgürlük, düşler üze-
rine işlenmiş. tüyleri ürperten
bir film.
17 ülkeden 23filmyarıştı
Bu yıl festivalin yanşma bö-
lümünde 17 ülkeden 23 film var.
Yanşmaya iki filmle katılan Al-
manya'nın ödül alması bekkn-
miyor. Gerek Hebert Achtern-
busch'un "Hades"i, gerekse
Christian Wagner'ın "Transat-
lantis'i ağır felsefı ıçenği ve sı-
kıcı dilıyle gunümüz Alman si-
nemasının tipik bırer örneğını
sundular seyırciye.
lsrail'de ünlü birtıyatro yaza-
n olan Shmuel Hasfari'nin ilk
fılmi olan "Sh'chur"ise üzenn-
de tartışılan bır film. Festivalin
ödül politikası da dikkate alına-
cak olursa (bir sana, bir bana po-
litikası) "Sh'chur"a bır ödül gı-
debıhr. 100 dakikalık filmde. 20
yıl sonra babalannın cenazesın-
de tekrar karşılaşan iki kızkar-
deşin öyküsü, geçmışle olan he-
saplaşmalan anlatılıyor.
Bir filme sadece bir ödül
45. Uluslararası Berlin Film
Festivali'nm Altın ve Gümüş
Ayı sahipleri, bugün öğlen saat-
lerinde düzenlenecek bir basın
toplantısjyla on bir kişilik ulus-
lararası seçıcı kurul tarafından
açıklanacak. Akşama da yanş-
ma fılmlennın göstenldiğı Zoo-
Palast Sineması'nda düzenlene-
cek bir törenle ödüller sahiple-
rine dağıtılacak. Hemen anım-
satalım, Berlin Film Festiva-
li'nde bir filme sadece bır ödül
veriliyor.
Yani bır filme eğer örneğın
"en iyi kadın oyuncu" ödülü ve-
rildiyse o film başka bır dalda
ikinci bir ödül alamıyor. Bu yıl
da festivalin yanşma bölümün-
de Türk fılmi yoktu. Sadece Ya-
\iız Özkan'ın "Yengeç Sepe-
ti"tle Handan Ipekçi'nın "Ba-
bam Askerde" adlı filmi, Pano-
rama bölümünde yanşma dışı
gösterildi.
Bu arada ilk Altın Ayı ödülü-
nü alan ise ünlü Fransız oyuncu-
su Alain Delon oldu. Alain De-
lon'a Altın Ayı ödülü sinema
dünyasına katkılanndan dolayı
verildı.
Çapkın sanatçi, geçen cuma
akşamı Zoo-Palast Sinema-
sı'nda ödülünü aldı ve festivalin
onur konuğuydu. Festivali Ret-
rospektif bölümünde de De-
lon'un 23 fılmi göstenldi.
Alain Delon'a (solda) sinemaya katkısından dolayı Altın Ayı ödülü verildi. Patricia Rozema'nın 'When Night is Falling' adlı filmi çok beğeni topladı
6
Sînema, her zaman bir Rus ruletidir'Kültür Servisi- Andrey Konçalovsld,
bır süre dünyayı dolaştıktan sonra 1990
yılında ana yurdu Rusya'ya dönerek
"LeCercledes Intimes" adlı fılmi çek-
miştı. Bugünse, komünizm sonrası dö-
nemın karmaşasını yaşayan Rus köylü-
lerının gündelık yaşamından kesıtler
sunduğu "Altuı Yumurtlayan Tavuk"la
gündeme geliyor. Bu yıl Uluslararası ts-
tanbul Film Festivali'nde de gösterile-
cek olan bu film Fransa'da göstenme
gırdı Filmın başrolünde bir tavuk var.
Konçalovskı ile Le Figaro gazetesinde
yapılan bir söyleşıyi sunuyoruz:
- "Altın Yumurtlayan Tavuk" adb
filmle sinematografık köklerinize geri
döndüğünüzü söyleyebilir miyiz?
Bunu kim bilebilir! Ben bu konuyu
Amenka'da yaşarken çok düşünmüş-
tüm. O zamanlar. bugünün Rus mantı-
ğı üzerine bir komedi çekmek istiyor-
dum Televizyonda kırmızı gıysiler için-
de. ellerinde Stalin'in portresinı taşıyan
tepkili kadınlar gördüğümde oldukça
şaşırmıştım. Onlann düşünce yapılann-
da nasıl bır değişiklik olduğunu anla-
mak isterdim. Neden böylesine körleş-
tıler?
- Sizce. Ruslar kendilerine sunulan bu
özgürlüğü neden kuüanamıyorlar?
Rus halkı hıç bır zaman özgürlüğü ta-
nımadı. Monarşik gelenek çok güçlü.
Rusya'nın Balkan, Uzakdoğu, katolik
ülkelerle arasında demırden ideolojık
bir perde vardır. Bizım insanlanmız ge-
lenekçi değil heyecanlıdır. Hiçbir za-
man Rusya'nın Paris gibi demokratik
bir ülke olacağı düşünülemez' Böyle
yanılsamalara düşenler her zaman içın
düş kmklığına uğrarlar. Gerçekçi olma-
ma karşın, gelecekten umutluyum
- Ruslar ruhlannı mı yitirdileer?
Hayır! Ruslar çok romantıktir, hep
cennetlerinı ararlar. Çok tatminsizdırler
ve hep kaybedeni tutarlar. Ben Rusya'da
birparti kurmak istiyorum. "TemizTu-
valetfcr Partisi''. Evet, gerçekten de böy-
le bir nıyetim var! Umumi tuvaletlerın
durumu Rusya'daki sosyal ve politık ya-
pının dışavurulduğu yerlerdır!
-Neden Rusya'va geri döndünüz?
Artık özgürce dolaşabıliyorum. Ön-
ceden böyle bir şansım yoktu. Rusya'da
yaşam çok hızlı değişiyor, ben de böy-
lece bu değişimi yaşamış oluyorum. Ül-
kemde olan bıtene çok meraklıyım.
-"Altın Yumurtlayan Tavuk",1%7'de
çektiğiniz ve sansüre uğrayan "Asy a' nın
Mutluluğu" adb filmin devamı nitetiğin-
de. O dönemde size haksızlık edildiğini
mi düşünüyorsunuz?
Tam anlamıyla değil. Lanetlenen şa-
ir olmak bu dönemde çok moda. Fılmı
yasaklanan bın olmak benım daha çok
tanınmamı. hatta yıldız olmamı sağladı.
-Nerede oturuyorsunuz?
Moskova ve Pans arasında gıdıp ge-
lıyorum. lkı kızım var. Bın 2, diğeri 4
yaşında. Onlann Pans'te eğitım görme-
lenni istiyorum. Avrupa'da opera ya da
tiyatro oyunu sahnelemek de planlanm
arasında yer alıyor. Malraux'nun "La
Voie RDyal" adlı yapıtını sinemaya uyar-
ladım. Bugünlerde de Moskova'da sah-
nelenecek bır rock-opera üzerinde çalı-
şıyorum. Bu operanın güftesıni ise Dos-
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KLRDAKUL
Başucu Kitaplarımız
Yetiştiğim yıllar bir okuyuşa bırakmadığım kitaplar ara-
sında Andre Maurois'nın yapıtlarından birinin ayn yeri ol-
duğunu anımsıyorum.
'Ariel...'
Dünyamızın, 1792-1922 yıllan arasında güçbela misa-
fir ettıği Shelley'nin yaşam seruvenını anlatan kitap.
Benim o yaşımda, bir Ingilız şairinin fırtınalı yaşamına
olağandışı yakınlık duymamın nedenı ne olabilirdi?
Daha üniversrte yıllarında dogmacılığa karşı tepkilerini
açığa vurma gözüpekliliği gösterdiğı ıçın yalnız bırakılmış-
lığı mı?
Otuz yılını tamamlayamadan yitip gitmesi mi?
Yoksa, tanntanımaz olup olmadığını bugün bile bilme-
dığim, öğrenme gereğini de duymadığım Andre Mauro-
is'nın, 1810'lann Ingilteresi'ni egemenliğıne alan kaba so-
fuluk karşısındaki tavrı mı?
Söylemindeki okuru alıp götüren gızler mi?..
Sorulara sığınarak aradığım nedenlerden hangisı olabi-
lirdi benim on yedi yaşımın okurluğunu etkileyen.
Belkı, yanm yüzyılı aşkın zaman diliminin belleğımden
söküp atamadığı bir satırla başlayan yakınlık:
"Ruzgârlann şarkısını çalan ağaçlar gibiyim ben de."
Kımi kitapları başucumuza ayırmamızın gızinde, okuma
düşkünlüğumüzün yanı sıra yazarın yapıtını yaratırken du-
yumsatmak istediği her şeyi özümseme hevesi var sanı-
yorum.
Bır de pencerelerimizi aralayan o yakınlıkta kendimize
bıraz daha ulaşabilme umudu.
Kaç dönemin başucu kitaplarını anımsayarak söylüyo-
rum. Az düşmemişım bu umudun peşine ben.
Yoksa Hamlet'le, Peer Gynet'le, Ahabb Kaptan'la, Kunt
Hamsun'un 'Açlık'taki adamıyla. Vehbi Dede'yle ne alış-
verişim olabilirdi bunca yıl.
Zamanlar degişir. Değişen zamanla birlikte kitaplar da
çoğalmaya başlar başucumuzda.
Ama tümünde bizler de vanzdır.
Yaşam serüvenimizin değışik dönemlerini taşıyan he-
veslerimiz, amaçlarımız, tutkularımız, demek kı varlığımız-
la ilgili bır şeyleri saklar gibidir onlar.
Maraş sürgün alayı günlerime damgasını Çehov ve
O'neel vurmuştu.
Parmaklığın arkasında geçirdığim iki yıla Balzac ve
Stendhal.
Kimbilir kaç kez okudum 'Kırmızı ve Sıyah 'ı yaşamım-
da. Kaç yaz, 'Moby Dıck'm doyulmaz sayfalarıyla geçir-
dim dinlencemi.
Duyarlığımızın gizli şiiri özlem.
Ölümsüzleıie (1985) başucumdaki kitapların insanlan-
na duyduğum özlemin dızelere dönüşmesıydi.
Yazıyı Vehbi Dede'ye duyduğum özlemle bitirme heve-
sini önlemiyorum:
"Bir güvercin daha konsa şadırvana
Kanatlannda ağırfaşırken zaman
Vehbi Dede, belleğinde Dıvânı Kebır
Mevlânâ'dan dizeler okuyacak sana.
"Kardeş, sen ancak o düşüncede varsın.."
Meyhanesı de, mihrabı da, kâbesi de bir..
Karanlık şafağını koynunda getirir
Geçmiş geleceği katar masalına.
Yeniçıkmış gibiçilehaneden '"' . " ' '*"""
Çağının Istanbuluna tutulmuş ''
a :
"'
Sözcüklehn sıcağında yana yana
Kurtulmayı deniyor kendi kendinden.
Gül nasıl çoğalırsa dalında
Ses nasıl dağılırsa nefesinden
Renk nasıl değıştınrse ötekıni
Öyle yakın bize, öyle uzakbizden.
Bır güvercin daha konsa şadırvana
Kanatlannda ağırlaşırken zaman
Vehbi Dede belleğinde Divânı Kebır
Mevlânâ 'dan dizeler okuyacak sana."
toyevski'nin "Suç ve Ceza" adlı roma-
nından yola çıkarak yazdım
- Rus sincması üzerine ne düşünüyor-
sunuz?
Rus pazan bölündü. Yeni uygulama-
lar, yapımcılıkta yeni yöntemler ve da-
ğıtım üzerine projeler ürtemek istiyo-
rum. îkı yıl önce kurduğum "Rus Rule-
ti" adlı şirkette bu konuda çalışmalar
yapıyorum.
- Siz çok ironik bir insansınız!
Evet. tabii! Sinema her zaman ıçin bır
Rus ruletidir!
- Rusya'nın geleceğini nasıl görüyor-
sunuz?
Tavuğuma sorun!
- Projeterinizden söz eder misiniz?
Çeçenler üzerine bir komedi ya-
pacağım!
' 1. Uzakdoğu
Film Festivali'Kültür Servisi - Uzakdoğu
Kültür Merkezi(UKM), 15-23
nısan tanhlen arasında Anka-
ra'da, gösterim ve tanıtım
amaçlı bir sinema etkinliği dü-
zenliyor. " 1 . Uzakdoğu Film
Festivali" (UFF) adı verilen fes-
tivalin amaçlan arasında, dün-
ya sineması ölçeğinde ağırlığı-
nı duyuran Uzakdoğu sinema
yapıtlannın tanıtmak. farklı sa-
natsal yaklaşımlan Türk sine-
ma izleyicisine aktarmak ve
Türkiye ıle Uzakdoğu ülkelen
arasında kültürel bir köprü kur-
mak yer alıyor. Film göstenm-
leri. söyleşiler ve sergiler ol-
mak üzere. üç alt başlıkta ger-
çekleştınlecek olan festivalde,
konulu ve belgesel filmlere yer
venlıyor Japonya, Kore. Tay-
van. Çin. Hong Kong ve Hin-
dıstan'dan toplam 24 filmin
gösterileceğı UFF'nın üç özel
bölümü var: Çin'den Zhang Yi-
mou'nun filmlerini içeren
"Tutkulann Kırmızısında''. Ja-
ponva'dan Akira Kurosawa'ın
klasik filmlerini kapsayan
"Düşlerinin tzinde" ve yine Ja-
ponv a "dan Nagisa Oshima'nın
fılmlennın gösterileceği İmpa-
ratoıiuğunun Gölgesinde."
(UKM 312-427 74 55)
Kısa Film
Günleri başlıyor
Kültür Senisi-VII. Ulusla-
rarası Istanbul Kısa Metraj
Film Günleri, yann başlıyor.
Istanbul Fransız Kültür Mer-
kesi Sinema Salonu'nda ger-
çekleştirilecek Kısa Film Gün-
leri 24 şubat gününe dek süre-
cek.
Sinemanın yüzüncü yılını
kutladığımız bu yıl özel bir an-
lamı da olan film günleri İF-
SAK ve Istanbul Fransız Kül-
tür Merkezı tarafından; Alman
Kültür Merkezi, Avusturya
Başkonsolosluğu Kültür Ofi-
sı, Belçika Başkonsolosluğu,
Britısh Council, lspanya Baş-
konsolosluğu Kültür Servesi,
Isveç Başkonsolosluğu, Isviç-
re Başkonsolosluğu ve ltalyan
Kültür Merkezı'nin katılımıy-
Ia gerçekleşecek.
28 Arahk 1895'te, halka
açık ilk gösterim Lumiere Kar-
deşler tarafından çekılen bır di-
zi kısa metrajlı fılmden oluşu-
yordu. Sinema sanatının taze-
lenmesinde en önemli kaynak
olan kısa metraj, 100 yıl sonra
da önemınj koruyor. Bu festi-
val de katılan ülkelerin yeni-
likçi ve içten kısa film yaratı-
cılanna yer vermeyi amaçlıyor.
Hergün ıkı projeksiyon olarak
sunulacak gösterimlerin ilk
projeksiyonu saat 15.30'da
başlayacak ve 17.30'a dek sü-
recek. Ikincı projeksiyon ise
18.30-20.30 saatleri arasında
gerçekleştirilecek. Ozellikle
gençler tarafından büyük ılgi
ile karşılanan Uluslararası Is-
tanbul Kısa Metraj Film Gün-
leri'nin bu yılkı programında
yaklaşık 60 adet kısa metrajlı
sinema fılmi gösterilecek.
Kapsamlı bir festîval kata-
loğunun basılacağı festivalde,
hafta içinde yerli ve yabancı
kısa metrajh film \ önetmenle-
n \k- sovlcşılcr de yer \enle-
cck Festivalde Turkıye'yı 1F-
SAK 16. Ulusal Kısa Metraj
Film Yanşmasf nda ödül almış
filmler temsiledecek. tstanbul
Kısa Metraj Film Günlen, 25
şubat cumartesi günü yapıla-
cak, İFSAK 16. Ulusal Kısa
Metraj Film Yarışması Ödül
Töreni ile son bulacak.