Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA
10 DİZtYAZI
Mafya usulü suçvecezalarBayrampaşa Cezaevi'nin avukat gö-
rüşü yapılan bölümündeviz. Günlerden
13 Eylül 1994. Ellili yaşlannı bitiren.
saçlan dökülmüş, şişmanca adam, göz-
lüklü, topsakallı avukatıyla görüşürken.
masalann üstünden firlayan bir genç,
elindeki bıçaklayaşlı adama saldınyor.
Bir... Ikı... Üç... Yaşlı adam yereyığılır-
ken gardiyanlar devreye giriyor. Genç
adam yakalanıyor. Yaşlı adam, hastane
yollanndayken saldırganın sorgusuna
başlanıyor.
Adı Gürbüz Pektaş. Saldırdığı kişi
ise 1993 yılının neredeyse tümünü et-
kisı altına alan ünlü İSKİ skandalının
başrol oyuncusu Ergun Göknel'dır. Gür-
büz Pektaş. neden saldırdığı yolundakı
sonılara. "Yanından geçiyordum, bana
'oğlum' dedi, anama küfretmiş oldu,
ben namusuna düşkiin adamım, saldır-
dım" yanıtinı veriyor. Daha sonra hak-
kında Eyüp Adliyesı'nde "adamöldür-
meye tam teşebbüs"ten dava açılan Gür-
büz Pektaş'la ilişkisi sorulan Göknel ise
saldırganı hiç tanımadığını. Pektaş'ın
kendisinden haraç falan da istemedıği-
ni, dolayısıylasaldırmasıiçinhiçbır ne-
den bulunmadığını ortaya koyuyor.
Gencin ileri sürdüğü saldın nedeni de
kimsenin kafasına yatmıyor. Öyleyse
gerçek neden nedir? Biriİeri Göknel'i
bir şeyler yüzünden cezalandınyor mu?
Ya da Göknel'in yapmasını bekledikle-
ri şeyi yapmamasi için caydıncı önlem
mi? Bilinemiyor.
Mafya türü cezalar
Mafyanın gerçekleştırdığı bu tür ce-
zalandırma, caydırma \ eya mecbur bı-
rakma eylemleri az değil. Banker Kas-
telli olarak tanınan Cevher Özden'in
1990'da ayağından \ urulması bir gaze-
tede "KasteuTyitopuğundanuyardılar"
başlığıylayeralmıştı. Genellıklebaşvu-
rulan eylemler. "bacaklarından veya
ayaklanndan silahla yaralamak". "kol
ya da parmak kırmak", "korkurulmak
istenen kimseyi eşinin-çocuklannın ya-
nında veya tanındığı bir topiulukta tar-
takJamak". " Ergun Göknel'e yapıldığı
gibi \aşamsal tehlike yararmayaeak öl-
çüde bıçakla yaralamak (ki daha çok
kaba etlerde ya da kollarda sıyırtma de-
nen biçimde yara açılır)", "Mntikam al-
mak ya da önemli ölçüde korkutulmak
istenen kişinin yüzünde kapanmayacak
biçimde yara açmak (buna da faça boz-
ma diyorlar)", •'uyan \eya cezalandır-
ma amacıyla kişinin işyerini kınp dök-
mek (ki bunun adı da mekân dağıtma
oluyor)".
Örneğın Cıvan skandalını başlatan te-
tikçi Davut Yüdız'ın sıktıgı mermıler,
açıkça bir uyan eylemi nitelığini taşıyor.
Bu tür eylemlerde belden yukanya ateş
edilecekse özellikle kalbın bulunduğu
sol tarafa değil de sağ tarafa. ciğerlerın
bulunduğu bölgenin üstüne. omuza ya-
kın yere ateş edıliyor. Böylece, yakalan-
ma ve yargılanma durumunda saldır-
ganlar. a
öldürme kastıyla davranma-
dıklannı" öne sürerek savunma yapabi-
liyorlar. En büyük cezayı da adam öl-
dürme oluşturuyor. Mafya tipi adam öl-
dürme eylemlerinde katillerin neredey-
se tamamı. "Bana küfretti", "Anama
•küfretti" gibi gerekçeleri ileri sürüyor-
lar. Böylece hem kendılerinı o kişiyi öl-
dürmeye yönlendirenlen. yanı hukuki
deyimle azmettirenleri gizîiyorlar hem
de kendileri için cezanın indirilmesine
yarayacak olan u
ağırtahrik*'gerekçesi-
ni oluşturmaya çalışıyorlar.
Tehditler ciddiye alınıyor
Bütün bu cezalandırma yöntemleri,
bunlann uygulayıcılan olarak ortaya çı-
kan ve tetıkçi denen elemanlar, mafya-
nın ülkemizde de silahlı bir güç olarak
kendinı yeterince oluşturduğunu göste-
riyor. Mafyanın tehditleri ciddiye alını-
yor. Mafya da kendisinı ciddiye alanla-
n utandırmıyor ve "yapacağun" dediği
saldın eyiemini mutİaka yapıyor. Gazi-
noda gerçekleştirilen yılbaşı cinayetle-
ri. "Kıanı ya sen vur ya da ben vuraca-
ğun" diye verilen sözlenn Uludağ'da tu-
tulması, trilyonları bulan protestolu çek
ve senetlerin tahsilinin mafyanın silah-
!ı güçleri tarafından yapılması. hep maf-
yanın gücünü kanıtlayan eylemler ola-
rak ortaya çıkıyor.
Sonunda da tstanbul Barosu Başkanı
Turgut Kazan, adli yılın başında "Ada-
Irt, maJyaya ihale edüiyor" diyerek tep-
kısini gösteriyordu. Tıpkı 40"lı yıllann
ABD'sinde olduğu gibi kimi işyerlerin-
•Alaattin Çakıcı'nın yeğeni Savaş Çakıcı,
daha önce Rusya'ya sahte pasaportla
'deviet için' beş kez gittiğini söylüyor.
Daha önce Alaattin Çakıcı'nın
bazı deviet hizmetleri için yurtdışında
illegal görevler yaptığı da basında
yer almıştı.
Demek ki bu kişiler bu yönleriyle de
önem taşıyorlar.
'MJl
Gürbüz Pektaş, Göknel'i, küfrettiği için yaraladığını söyledi.
•Sicilya'da ya da Amerika'daki gibi geniş aileye
veya aşirete dayalı bir mafya örgütlenmesinin
Türkiye'de yavaş yavaş oturduğu ve güç
kazandığı görülüyor. Bu gücün, öncelikle 'hatırlı
kişi'ler tarafından önemsendiği kesin. Çeklerini,
senetlerini mahkemeler yoluyla tahsil etmekten
umudunu kesen işadamlarının ve onların
alacaklarını mafya elemanlarına 'tık diye'
ödeyen borçluların da önemsediği ortada.
den "koruma parası" adı altında para-
lar alındığı ise bir başka gerçek. Özel ku-
rum ve kuruluşlann kendi güvenlikleri-
nı saglamak için kurduklan özel güven-
lik kuruluşlan, artık mafyanın oynadığı
bir alan haline geliyordu. Uğur Küıç'ın
banşma koşulu olarak Alaattin Çakı-
cı•danöldürülmesini istediği KlasisOte-
li'nin sahibi AhmetHamogJunun tesis-
lerinm Çakıcı'nın adamlan tarafından
korunduğu yolundaki bilgiler ne ilk ne
de son... Önce koruma parası alınacak
olan kuruma faili belli olmayacak saldı-
nlar ya da tehditler yöneltiliyor, sonra da
"Size böyle böyle bir saldın olmuş, bize
şu kadar para verin, bir daha başına bir
şey geunemesini sağlayalım" diye teklif
götürülüyor. Bütün bunlar da bize, ay-
nen Sicilya'da ya da Amerika'daki gibi
geniş aileye veya aşirete dayalı bir maf-
ya örgütlenmesinin Türkiye'de yavaş ya-
vaş oturduğunu ve güç kazandığını gös-
teriyor. Pekiyi, şimdi bir soru soralım.
Artık önemsenmesi gereken bu güç,
kimler tarafından. ne kadar önemseni-
yor? Öncelikle "hanrü kjşi"lerin önem-
sediği kesin. Çeklerini. senetlerini mah-
kemeler yoluyla tahsil etmekten umudu-
nu kesen işadamlarının ve onların ala-
caklannı mafya elemanlanna "nkdrye"
ödeyen borçluların da önemsediği orta-
da. Başka kimler önemsiyor olabılîr?
fCımlenn önemsediğine bir örnek daha
verelim: Ümit Oğuztan, ülkücü mafya
olarak tanınan bir ailenin bir bireyiyle
Savaş Çakıcı'yla yaptığı bir röportaja
'Kara Kohuk' adlı kıtabında yer vermiş.
Küçük bir bölümü buraya aktaralım:
"Tam beş defa Rusya'ya gittim ben»
Savaş Çakıcı olarak da değil, Sıtkı Topal
olarak... GHsinler baksınlar, Sarp sınır
kapısında ismim yazdı benim Adım
Sıtkı, so\adım TopaL. Ordu, Fatsa Ka-
dıncık nahhesi Kumru Köyü'ndenim.
Anamın adı Abide-. Babamın adı Meh-
meC. 21.04.1954 doğumluyum, cvliyim
ve beş kez Rusya'ya gittim geldim. Sarp
sınır kapısında ismim var hah hah ha-
aaa_ghkapıy^araşnr,bak Btrakhu-
duttaki tescili, tarifa vereceğim sana.
Trabzon'a git Rus Konsolosluğu'nda \i-
ze kâğıtlan vardır, alıp bakacaksın vebe-
nim fotoğrafunı göreceksin hah hah ha-
aaa_ Ama biz deviet için gittik, macera
icindeğü."
Bu sözler. Alaattin Çakıcı'nın yeğeni
Savaş Çakıcı'ya ait. Savaş Çakıcı, daha
önce Rusya'ya sahte pasaportla "deviet
için" beş kez gittiğini söylüyor. Daha
önce Alaattin Çakıcı'nın bazı deviet hiz-
metleri için yurtdışında illegal görevler
yaptığı da basında yer almıştı. Demek ki
bu kişiler bu yönleriyle de önem taşıyor-
lar.
Bir soru daha: Bu kişiler nasıl bir dev-
iet hızmeti yapıyorlar sahte pasaportla
gıttikleri yerlerde? Uzmanlıklan ne? Bu
sorunun yanıtını da aynı röportajda ra-
hathkla bulabiliyoruz. Yine Savaş Çakı-
cı'nın sözleriyle:
"Türldye Cumhuriyeti devletim bana
yürü desin, iki saatte tüm Avrupa'da te-
rörii başlannm. Hem detiim Avrupa'da
diyorum. Ben de deneyimliyim, ben de
antrenmanlmm. Sonra, uzmanım ben
de bu dalda_." Yaptılar ya da yap-
madılar... Kendılen yaptıklannı söy-
lüyorlar. Bunu da önemsemek gerek...
YARIN: Temiz eller'
Tetikçi Davut Yıldız, son çıktığı duruşmada ifadesini değiştirerek
kendisini Alaattin Çakıcı'nın azmettirmediğini söyledi.
AJbdi Ipekçi ödülleri beDi oldu
POLİTİKA VE OTESİ
tstanbul Haber Servisi - Tür-
kiye'de "teröre lanet" ve "de-
ınokrasiye saygı" şubat ve mart
aylannda daha da "anlam" kaza-
nıyor... Çünkü insani ve meslekı
onurlannı koruyup kalemlerinı
"satmadıklan" için öldürülen
çok sayıda gazeteci-yazara yönel-
tilen suikastlar. bu aylarda ağırlık
kazanıyor. Bu nedenle şubat ve
mart ayları. demokrası tutkunu
insanlan "anma" törenlenyle ge-
çecek.
Demokrasi şehitlennden, Mil-
liyet Gazetesi Genel Yayın Mü-
dürü ve Başyazan Abdi Ipekçi,
bugün öldürülüşünün 16. vıldö-
nümünde. Zincirlikuyu'daki me-
zan basında anılacak. 1990yı!m-
da öldürülen Hürriyet Gazetesi
Başyazan Çetin Emeç ise 7 Mart
1995 günü anılacak. 1979 yılın-
da öldürülen Abdi Ipekçi anısına
geleneksel olarak düzenlenen
"Abdi fpekçi Banş ve Dosrluk
Ödülü"nü kazananlar dün açık-
landı.
1 Şubat 1979 tarihinde, Teşvi-
kıye'deki evinin yakınında uğra-
dığı silahlı saldın sonucu öldürü-
len Ipekçi için Zincirlikuyu'daki
Karanfiller, Muammer Aksoy için
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gaze-
temiz yazarlarından. hukukçu Prof. Dr. Mu-
ammer Aksoy, bir silahlı saldın sonucu öl-
dürülüşünün 5. y ıhnda anıldı. Aksoy "un me-
zarının başında dün yapılan anma töreniyle
başlayan etkinlikler. önümüzdeki günlerde
desürecek. Anmatörenıne, Aksoy'unçalış-
tığı ve kurulmalannda emeğı geçtiğı Türk
Hukuk Kunımu, Atatürkçü Düşünce Derne-
ği (ADD). Ankara Barosu. Siyasal Bilgiler
Fakültesı ve Mülkiyeliler Birliği'nden tem-
silciler katıldı. ADD Genel Başkanı Suphi
Gürsojtrak, katillerin bulunamadığını
anımsatarak "Deviet görevülerine bir kere
daha sesleniyorum: Beyler, vazifenizi vapın.
V üz binler, sizden öncelikle ve hedilikle bu-
nu istemektedir" dedi. Gürsoytrak, törene
katılımın yeterlı düzeyde olmadığına dikkat
çekerek, "Buradadaha büyük kitlelerouna-
hydı. Büyük emekler verdiği partisinin ele-
manlan nerede? L niversitelilernerede? Eğer
bu kadar \efasız olacaksak, > azık" dedi. Ba-
rolar Bırliğı Başkanı Önder Sa\?
da "Öfke-
miz bü\ ükrür, dinmeyecektir. Aksoy*u öldü-
renler, geride kalan a\dınlan, Atatürkçüleri
Mİdıracaklarını sanıyoıiarsa. yanıbyorlar.
Belki aramızdan başkalannı da götürecek-
ler; ama korkmu>oruz. Aksoy'un mezan ba-
şında yılmadan ka%ga edeceğimize yemin
edivoruz" dedi
mezan başında düzenlenecek an-
ma töreninde, Milliyet gazetesi
yazan ve Türkiye Gazeteciler Ce-
miyeti Başkanı NailGüreli de bir
konuşma yapacak. 12 eylül ön-
cesinin terör döneminde, birlik.
beraberlık ve banşa yönelik dü-
şünceleri savunan yazılanyla dik-
kat çeken Abdi Ipekçi'nin katili
olarak yakalanan MehmetAli Ağ-
ca ise halen Italya'da tutuklu bu-
lunuyor.
1994 Milliyet Ödülleri kapsa-
mında gerçekleştirilen Abdi
Jpekçi Dostluk ve Banş Ödülü'nü
kazananlar belli oldu. Milliyet
gazetesi ile Andreas Politakis'ın
girişimleriyle kurulan, Atına
Sekreterliği'nce yürütülen ödül-
lenn sahipleri, Istanbul ve Ati-
na'da oluşturulan seçici kurullar
tarafından belirlendı. Istanbul'da
Salim Rıza Kırkpınar başkanlı-
ğında Ferit Edgii, Doğan Heper,
Doğan Hızlan, Sibel İpekçL Prof.
Dr. Emre Kongar ve Zeynep
Oral'ın katılımıyla çalışmalannı
tamamlayan Türkiye Seçici Ku-
rulu, özel ödüllerin. bir süre ön-
ce bombalı saldın sonucu aramız-
dan aynlan, gazetemiz yazan
Onat Kutlar'a ve Atına'daki Ro-
damos Yayınevi'ne verilmesini
kararlaştırdı. Onat Kutlar, "ilk
günden beri içinde yer aldığı Ab-
di tpekçi Dostluk ve Banş Ödü-
lü'ne yaptığı katkılan ve Türk-
Yunan sinema sanatının buluş-
masındaki belirieyici çabalan"
nedeniyle ödüle değer bulundu.
Türkçe-Yunanca Sözlük"ü
yayımlayan Rodamos Yayıne-
vı'ne ve sözlüğün girişimcilerine
de bu çalışmalan nedeniyle özel
ödül verildi. Türkiye ödüllen bö-
lümünde, Feridun Andaç, "Işık
Ol, Günüme Ağ", Doğu Perinçek,
"Rumi Yazj". Omer Şiikrü Asan
ise "PisetotoTrapez" başlıklı ya-
zılanyla "köşe yazısı'* dalında
ödül İcazandılar. Söyleşi dalında
da Necati Sönmez, Tanju İzbek
ile İhsan Akay ödüle değer bu-
lundu.
Şiir ödüllerini Kula Karami-
na-Pothu, Manolis Papadomano-
kah's ile Djmitros Psarrakis pay-
laşırken, araştırma ve deneme da-
lında ise Thomas Korovinis ve
Panavot Abacu Aieksandros Ka-
riotoğlu ve Mehmet Pişka ödüle
değer görüldü. lletişim dalındakı
ödüller ise Pandelis Grecelias ve
Galip Sahyar, Saynur Gelendost,
Yiannis Melisanidis \e Kemal
Anadol arasmda paylaştınldı.
Abdi tpekçi Dostluk ve Banş
Ödüllen Yunanistan Seçici Ku-
rulu tarafından ise ödüller şöyle
belirlendi:
Özel ödüller: SHP Onursal
Başkanı Erdal Inönü. eskı Yuna-
nistan Başbakam Yiannis Errves.
eski Yunan Solu Partisı (EAR)
Başkanı Leonidas Kirkos. eski
Dışişleri Bakanı Hiknıet Çetin ile
eski Yunanistan Dışişleri Bakanı
Mikalis Papakonstantine, trafik
kazasında ölen 13 yaşındaki
oğullannın kalbini Iskeçeli bir
Türke bağışlayan Yeorgis ve Ma-
ria Palasidis ile Bizans eserlerini
gerçek Bizans müziğiyle icra et-
mesi nedeniyle Yeşua Aroyo yö-
netimindeki Istanbul Oda Koro-
su. ı
Yunanistan Seçici Kurulu ayn-
ca düzyazı dalında da Andreas
Nenedakis. Dimmios S. Papado-
pulos ile Stavros Kucakaris'ı
ödüle değer gördü.
MEHMED KEMAL
Sol Bölük Pörçük...
Salonlar boşalıyor, salonlardoluyor; ışıklaryanıyor, ışık-
lar sönüyor:
"Ne oluyor?
"Sol birieşiyor."
Böyle ışıkla, salonla sol birleşmez; tersine, bölük pör-
çük olur. SHP ile CHP'nin birleşme toplantılan, geceli gün-
düzlü olmak üzere ertesi gün Öğleye kadar sürdü. "Reza-
let, kepazelik; bunlar birleşemezler" derken ertesi gün
öğleye doğru anlaştılar. Nerede, bir yerde okumuştum:
"Öünyada iki şey birieşemez: Biri sol, öteki Arap..."
Birleştiler de kuş mu kondurdular? Hele günler geçsin,
ilerde ne gürültüler, ne patırtılar olacaktır. Siz başkanlık kür-
süsünün ardında görünen güleç yüzlere bakmayın, onlar
nasıl asılacaktır!
Bizim evin karşısında 8 katlı bir apartmana başlamışlar
(kapıcı söyledi), temel kazıyorlar. Kazarken boruyu patlat-
mışlar. iki gündür susuz kaldık, su yok. Sadece biz değil,
aşağıda gecekondular da susuz. Çocuklar kovayla su ta-
şıyorlar.
istanbul susuzluktan kınlırken, her gün 700 bin metre-
küp su, eskimiş borulardan toprağa karışıyormuş, bunun
da yıllık tutarı 12 trilyonu buluyormuş.
Başbakan Tansu Çiller'in (gazeteler 'Leydi' diyoriar) bir
resmi var, ağlarken çekmişler.
Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, "Bu gözyaşla-
nna inanmıyoruz" diyor.
Bir yanda Leydi'nin gözyaşları, bir yanda eski borular-
dan toprağa sızan sular...
Solda kimi görseniz ağzını bıçak açmıyor. Buna ne der-
seniz deyiniz, adını ne koyarsanız koyunuz; rezillik, kepa-
zelik, skandal, saygısızlık, aşağılık.. yerine benzeri sözcük-
ler de koyabilirsiniz. içimizde bir yaraydı bu, sızım sızım
sızlıyordu. Iş bir neştere kalmıştı. llhan Selçuk, bu yara
için, "Deşildi, cerahatı aktı" diyor.
Anlaşma gecikince işi içkiye vuranlar var. Belki en akıl-
lılar da bunlar.
Istanbul meyhanecilerinin böyle sıkıntılı günleri olmuş.
1850 yılının ocak ayında meyhaneciler sadrazama baş-
vuruyorlar. Ağır vergilerden yakınıyoriar. Vergilerin taksite
bağlanmasını istiyorlar. içkinin pahalı olması karşısında
kentin varoşlannı yabancı meyhaneler sarmış, ucuza içki
satartarmış. Bunlann sayısı bini aşmış, ayakçılık bu dö-
nemde çıkmış. Tiryakiler bu dükkânlara girer, ayaküstü bir
iki tek atar, çıkıp giderlermiş. Ne vergisi var, ne algısı. Gü-
nahı boynuna, yan kapılardan kadınlar da girip çıkarlar-
mış. Bu yerfere 'baloz' denmeye başJanmış. Gizliden ku-
mar oynanmaya başlanmış... 1852 yılında Babıâli, kuma-
rı yasaklamış.
Ankara'nın bir özelliği vardır. Böyle kongre günlerinde
işret artar. Büyük otellerin lobilerinden lokanta, restoran,
bar gibi yerleri kadar ağzına kadar dolar. Masraflar kong-
redendir. Kongre yedirir içirir, hesabını görür, her şey ocak-
tandır. Doğudan, batıdan başkente gelen delegeler bir
bayram havasına girerler. Dahası bayram ederler. Kışta,
kıyamette, karlarla kaplı doğuda mı olmak iyi, yoksa bu
eğlence yerierinde olmak mı?
Bir Acem şairi şöyle der:
"Ey meygede hem besui rah-ı est"
Meyhaneden Tanrı'ya yol vardır."
Kongrede birleşmeye oy verme de vardır, unutul-
mamalı!..
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAĞA
1/ Osmanlı devietinde
yeniçeri ocağı dışında
sefere katılan asker ör-
gütlerine verilen ad. 2/
Kalkan balığının yav-
rusu... Duvar içinde bı-
rakılan oyuk bölüm. 3/
Uluslararası Çalışma
Örgütü'nün simgesi...
Tespihlerin baş tarafına
takılan uzunca parça. 47
Gametlerde bulunan
kromozomlann tümüne
verilen ad... Şube. 5/
Göreceli. 6/ Koruyucu,
kayıncı... Halk edebiyatında uya-
ğa verilen ad. II Su... Kıl elek. 8/
Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan
aygıt... Bir nota. 9/ "Şecaat arz
ederken merd-i —- sirkatin söy-
ler" (Koca Ragıp Paşa)... Merkez
Bankasf nın pasifınde kayıtlı para
miktan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Yergi amacıyla yazılmış, genel-
likle nükteli bir şekilde sonuçla-
nan kısa şiir. 2/Ağaç kütüklerinden yapılma, Isviçre'ye özgü
dag evi... Bir İçki. 3/ Olaylann birbiri ardınca sıra ile yazıldığı
tarih... Uzunçalar da denilen plaklarj belirtmekte kullanılan kı-
saltma. 4/ Kalın bükülmüş sicim... Özgün çizim, harita ve pla-
nın fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması. 5/ Kendi adını taşıyan ta-
rihiyle ünlü Osmanlı tarihçisi... Bir tembih sözü. 6/ "Giysi"
anlamında argo sözcük. II Felsefedeki kuşkuculuk öğretisinin
eski adı. 8/ Kinaye... tşaret olarak yere dikilen çubuk. 9/ Elma,
armut, ayva gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü... Kimyada
basit şekerlerin genel adı.
İLAN
T.C.
DtKİLİ SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1991/50
Davacı Muzafffer Yeşil vekili avukat Ketin Güvencin, dava-
lılar Hasan Şengül ve arkadaşlan aleyhine açtığı tapuya tescil
davasının yapılan duruşması sonunda verilen Ismetpaşa Mah.
33 ada. 10 parsel üzerine yaptığı inşaatın projeye aykın oldu-
ğu, davacıya tescil edileceğine daır bir belge bulunmadığın-
dan davanın reddine karar verildiği, kararda davalı olarak Ay-
şe Özçelik bulunamadığmdan kendisine karann gazete ile ila-
nen tebliği olunur.
Basın: 4459
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM FAKÜLTESI
BİLGISAYAR KURSU
En az lise veya dengı okul mezunu ve tercihan
doktilo bilgisine sahip kursıyerlere
DOS. WINDOWS, aynca Q-PRO ve
WORD PERFECT programlan üe
grafık ve kelime işlem konulannda
bilgisayar kursu \enlecektir.
DAHA FAZLA BlLGl İÇN:
ADRES: A.Ü. Iletışım Fakültesi, Cebeci 06590 Ankara
TEL: 319 77 14 - 200 (PBX/6 Hat) - 362 20 16
FAX:362 27 17
Basın: 4342