14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
•gOARALIK 1995CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Meral, ILO tarafından ayıplanmanın Türkiye'yi uluslararası camiada zor duruma düşüreceğini savundu Türk-Iş'ten ILO'ya şikâyet • Meral, iş güvenliği ile ilgili 158 sayılı sözleşme nedeniyle hükümeti şikâyet edeceklerini belirtirken Rıdvan Budak da imzalanan ancak ıç mevzuata uyarlanmayan 5 ILO sözleşmesi dolayısıyla şıkâyette bulunacaklannı bildirdi. "• ANKARA (AA) - Türk-1ş ve DİSK, ILO sözleşmelerı- ni ımzalamasına karşın. iç mevzuatı bu sözleşmelere vuyarlamayan hükümeti ILO'ya şikâyet edecek. Türk-lş Genel Başkanı Bay- İTam Meral. iş güvenliği ıle ilgili 158 sayılı sözleşme ne- deniyle hükümeti şikâyet edeceklerini belirtirken DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da imzalanan. ancak iç mevzuata uyarlanmayan 5 . JLO sözleşmesi dolay ısıyla I- •'LO"ya şikâyette bulunacak- lannı bildirdi. „ Türk-İş Genel Başkanı .IBavram MeraL hükümetin, hizmet iliş- ~kısine işveren tarafından son verilmesi hakkında düzenlemeyı öngören 158 sa- "yılı ILOsözleşmesıni4 0cak 1994yılın- • da onayladıgını ve bu onayın ILO ulus- " lararası çalışma bürosunda tescil işlem- lerinın yapıldığını anımsattı. ILO'nun. iç mevzuatın 158 sayılı söz- 'DİSK, Türkiye'de yeni bir sol dalga yaratmak için hazır' 'Sağ, güven vermiyor; sol, kimliğini yitirdi' İstanbul Haber Servisi -DİSK Başkanlar Ku- rulu'nun erken genel seçimleri değerlendirdiği toplantıda. "Eksik ve haksıztemsilin olduğu par- lamentnnun kahcı çözümier üretmesinin müm- kün olmadığı" belınildi. DlSK'in Türkiye'de "yeni bir soi dalga yaratmak için haar" olduğu vurgulandı. DtSK Genel Merkezi'nde "Sonsiyasalgeüşme- lerin değerkndirilmesi n> olağanihtü genel ku- nıT gündemiyle daha önce yapılan toplantıda alınan kararlann sonuç bildirisi acıkiandı. Bildı- ride, genel seçimm, "parlamentonun halktanka- ç.ınlmasııtayol açan. baskın birseçim olduğu" gö- rüşü yansıtıldı. Bildinde aynca, toplam seçmen- lerin en az üçte birinin iradesinin TBMM 'de tem- sil edilmediği. bu seçmenlenn oylarının kendi tercıhleri dışındaki milletvekiilerinin secilmesi- ne yaradığı. yurtdışındakı vatandaşlann ve genç- lerin büyük bir bölürnünün oy kullanmadığı be- iirtildi. Halkınezici birçoğunlugunun Refah Par- tisi'ne karşı olduguna dikkat çekılen bıldınde. şöyle denildi: "Demokrasiyeveçağdaşlaşmaya sıcak bakma- yan Avrupa ile bütünieşmeyi sadece ticari enteg- rasyon olarak algılayan, e\rensel insan haklan ve demokratik değerleri. düşünce özgürliîğünü içi- ne sindirenıe>en merkezsağ. güven vermemekte- dir. Kendi dogai tabanından kopmuş. ideolojisi- ne yabancılaşmış kadrolann yönettiği kimliğini >i- tirmrş sosy al demokrat partiler ilgi görmemekte- dir. Özellikle Güneydogu'da orata>a çıkan tabto, Kürt sorununun demokratik ve banşçı bir çözü- müne ihtiyacın giiçlü bir ifadesktir." Toplantıda bildirgeyı basına açıklayan DİSK Genel Başka- nı Rıdvan Budak, sermayenin 'ANAYOL' formü- lünün yaşama geçirilmesi yönündekı baskılannı arttırdığına işaret etti. Budak. şöyle devam ettı: •Her iki parti. özeflestirnıeier. taşeron uygula- malan gibi yöntemlerle etnekçüeri firgütsüzlesti- riyor, Bu parrilerin yaşanan pratik göz önüne ahn- diğında gericilige karşı olduklan. inandıncıdeğü- dir. Sermayenin. kunılmasım ısrarta istediği hü- kümetin nasıl bir program uygulayacağu biz emekçiler açsından ortadadır." Bugüne kadar iktıdar olanlann hep sag parti- ler olduğunu söyleyen Budak. "Eksik olan, sol- dur. Demokrasi denge rejimidir. Emeğin sivasal örgûtknmesini gerçekleştiremediği bir pariamen- ter yapıda, demokrasi eksik kaimıştır. Program- lany la topluma gü\en veren bir sol siyasal örgüt- lenme yaratıimandır" diye konuştu. Budak, Türkıyecle ilkeleriyle bu sorumluluğu taşıyabileeek lek sendikal yapının DİSK' oldu- ğunu söyledi. Devletle bütünleşmiş, varlığını ik- tidaria iyi geçinmeye bağlamış sendikal yapılann. bu misyonu üstlenemeyeceğıni belir- ten Budak. özetle şunları söyledi: "DİSK, bugün tarihsd bir eşjkte bulunmak- tadır. Sermayenin saldınlanm göğüskmek. öte yanda hızla getişen sol dalganın Türkiye'de yan- kılanmasını sağlamak için bazırhk yapmak dunımundayız. Işçi sınıfının sendikal örgütü ol- maıun bilinciyle demokrasinin tüm kurum ve kurallanyla üstüne düşen sorumluluğu yfiklen- meye hazırdır. DİSK. solun yeniden toparlan- masında aktif tavır alacaknr." leşmeye uyarlanması için hükümete 1 yıllık süre tanıdığını belirten Meral. şun- lan söyledi: "Bu süre 4 Ocak 1996"da sona eriyor. Ülkemizde iş gmencesi onemini koru- makta, hatta daha da artmaktadır. 19% yıhnda yeni istikrar programlannın gün- deme geleceği ve gümrük birliği sürecin- de işten çıkarmalann daha da artacağı düşünülürse 1 ?8 sayılı södeşmenin iç hu- kuka uyaıianmasının önenıi ortaya çık- maktadır. Bu nedenle bi/ 158 sayilı ILO sözleşmesinin gerekli kıldıgı degişiklikle- rin iç mevzuata yansıtılması amaeıyla ILO nezdinde 4 Ocak 1996'da gerekli gi- rişimlerde bulunacağız." Türk-lş'in şikâyetınden sonra hükü- metin bu yükümlülükleri yerine getir- memesi durumunda. ILO'nun çeşitli yet- kıliorganlarınınkararlanileTürkiye'nın ayıplanacağını kaydeden Bayram Meral. ILO tarafından ayıplanmanın Türkiye'yi uluslararası camiada zor duruma düşü- receğini savundu. Türk-lş'in yapacağı başvurunun, ILO Yönetim Kurulu tarafından mart ayın- da görüşülebileceğini vurgu- layan Meral. bu konuda kara- nn haziran ayında yapılacak ILO çalışma konferansına kadar alınabileceğini söyle- di. DİSK Genel Başkanı Rıd- van Budak da hükümet tara- fından imzalanan. ancak iç hukuka yansıtılmayan tüm ILO sözleşmeleri nedeniyle hükümeti ILO'ya şikâyet edeceklenni bildirdi. Budak, hükümet tarafından onayla- nan \e anayasanın 90. mad- desine göre kanun hükmün- de bulunan ve anayasaya ay- kın olduöu iddia edilemeyen 87.98.135. 151 ve 158 sayı- lı ILO sozleşmelerınin iç mevzuata yansıtılmaması ne- deniyle daha önce de hükü- meti ILOya şikâyet ettikle- nni kaydettt. Bu şikâyetler üzerine, lLO'nun DİSK'egönderdıği yazıda bu ^ikâyetlerin ince- lendiğinın kendilerine bildi- rildiğini vurgulayan Rıdvan Budak. "Biz. imzalanmasına karşın iç mevzuata uyarlanmayan ? 1LO sözleşmesi nedeniy- le hükümetler hakkında daha önce de şi- kâyetlerde bulunduk. İmzalanan 5 ILO sözleşmesi iç hukuka yansıtılmazsa bu yıl da hükümeti ILO'ya şikâyet cdeceğiz" dedı. ÖSYSBaşvuru Kıla>uzualabilmekivingeceboyunraÖS\N1bün)lanönündebekleyenöğrencü^r,üşümemekiçmbattaniyeIeresanldılar.(Fotoğr^ ERDOÖAN KÖSEOCLU ' AYKUT KÜÇÜKKAYA) Öğrencinin çilesi bitnîek bilmiyorEğitime katkı payı vermemiş öğrencilerin başvuru kılavuzlannın kabul edilmediği ileri sürüldü İstanbul Haber Servisi - Lise ve dengi okullardan öncekı y ıllarda mezun olanlar ÖSYS Başvuru Kılavuzu alabilmek için gece boyunca ÖSYM bürolan önünde beklerken. halen ögrenim görenlerden bir bölümünün karşısına da "eğitime katkı payı' engelı çıktı Bazı okullarda eğiti- me katkı payını vermemış ögrencilenn başvuru kılavuzlannın kabul edilmediği öne sürüldü. istanbul Milli Eğıtım Müdür \ekih Aydın Ozyar, böyle bir uygulama- nın nuiiTvkün olamayacağm\ vurgulaya- rak kendilerine şikâyet dilekçesı verilme- sinı îstedi. Eğıtim-Sen yönetıcileri veçok say ıda öğrenci. lstanbuPdaki bırçok okul- da. bugüne kadar eğıtıme katkı payı ver- memiş öğrencilerin başvuru kılavuzlan- nın okul yönetımlerince kabul edtlmedi- ğini öne sürdüler. Öğrenciler. bu okullardan Avcılar insa Lısesi'nde. okul müdür yardımcısının bayrak töreninde yaptığı konuşmada. eği- time katkı payı vermemiş öğrencilerin başvuru kılavuzlannın. söz konusu para- yı verdikten sonra onaylanacağını söyle- diğini iddia ettiler. Okul yöneticileri, bu iddiayı "uydur- ma" diye nitelendirerek. "Böyle bir şey yok. Biz kılavnzlan kabul etmek mecbu- riyetindeyiz'" dediler. istanbul Milli Eği- tim Müdür V'ekılı Aydın Ozyar ıse "Eği- time katkı payı vermemiş öğrencisinin kı- lavuzunu kabul etmeyen okul yöneticileri varsa haklannda gerekli işlemi yapabil- memiz için bir şikâyet dilekçesi yeter" de- dı. Buarada. Işçı Partisi İstanbul II Başka- nı TuranÖzlü. velileri katkı payı ödeme- meye, para toplayanları savcılığa şikâyet etmeye çağırdı. L'niversıte Seçme Sına- v ı'nda terdökmeye hazırlanan öğrenciler, başvuru kılavuzu alabilmek için gece bo- yunca ÖSYM bürolan önünde beklediler. Hiç durmadan yağan yağmur altındâ ön- cekı gece Yıldız Teknik Üniversitesi önünde sıraya giren öğrenciler. ılginç gö- rüntüler oluşturdular. Öğrenciler battanı- yelere sanlırken. ısınmak için elden ele v iski dolaştırdılar. Gece saat 04.00'te ko- nuştuğumuz bir öğrencı. "Kızjlay çadır, battaniye vollasın. Yotlasın ki polirikacıla- nmız utansın" dedi. Ünıversite harçları- na yapılan zamları protesto etmek ve harçlann tamamen kaldınlmasını sağla- mak amaeıyla 19 aralıktan bu yana açlık grevi yapan öğrenciler, direnişlerini sür- dürüyorlar. Açlık grevinde 12 günü dolduran öğ- renciler. aylık kredi miktannın 10 milyo- naçıkartılmasmı ıstıyorlar. Bu arada, Yıl- dız Teknik Lniversitesi'nde dün sabah uy- kudanuyananüniversiteöğrencişiilk ola- rak 'karatahta'nın önüne geçti. Üniversi- te öğrencisi açlık grevinde biten 10. gü- nün ardından sabahın ilk ışıklannda '10' rakamını'11'yaptı. Bakalım kaç gün süre- cek bu öykünme... İstanbul Üniversitesi öğrencileri de eğitimdeki özelleştirmeyi protesto et- mek ve Yıldız Teknik Üniversıtesi'nde- ki açlık grevine destek vermek amaeıy- la forum düzenledi. Forumda okunan bildinde. harçlann üniversiteli gençli- ğin en büyük sorunu olmaya devam et- tiği vurgulandı. La Toya Jackson, yılbaşında Antalya'da program yapacak 4 Ezanda güzel bir armoni I BÜLENT ECEV İT AMALYA-Jackson kar- deşlerin ortancası "Asi Kız" La Toya Jackson, yılbaşı programı için geldiği Antal- va'da ezan sesleriyle uyan- dığını belinerek "LTkenin her yerinde ezan sesi duyu- luyor. Bu muduluk verici bir olay, tüylerim diken diken oldu" derken. ezanda ııyumlu bir "armoni" bu- llundugunu soyledı. Playboy'a verdiöı pozlarla bu ; derginm en çok satan dergi olmasma neden olan La •Toya Jackson. •'Bu fotoğraflar, rahatlıkla duvara ' asdabilecek fotoğraflar. Bunlar için pişmanlık duy- ; muvorum. Aynca Playi)oy 'a poz veren tek kişi ben ; de değüim. Erkekler çıplak kadınlara bakmaya ba- • yılıynrlar. Eğer erkekler çıplak kadınlara bakmama- '. ya İmşlarsa. dünyanın sonu, erkeklerin sonu gelmiş ! olacaktır* 1 dedı. Yılbaşı gecesı Otyimpos Dısco'da program yapacak olan La Toya Jackson. öncekı gün AntalyaHavaalanı'ndan34 K 5510 plakalı limuzin tipi Cadillac marka otomobille alındı. Özel koruma- lann yanı sıra. Antalya Emniyet Müdürlüğü görev- lileri tarafından da korunarak 3 gün boyunca konak- layacağı Falez Otel'e gelen Jackson'ı kalabalık bir medya mensubu da izledi. Dün yaptığı basın toplantısına bir saat gecikme- li gelen Jackson, kendisine gösterilen ilgiden çok mutlu oldugunu dıle getırdı. Berabennde eşi Jack Gordon'labırlikte Türkiye'nin güney bölgesine ilk kez geldiklerinı ve Antalya'nın havasını ve çehre- sini çok güzel bulduğunu anlatan Jackson. Başak Si- gorta temsilcisi NevzatCingöz'ün elinden 300 bin dolarhk polıçeyı aldı. Dini inançları konusunda: "Tann'ya bütün kalbimk inanıvorum ve oldukça da dinime bağlıyım" dıyen Jackson. "Bugün ezan ses- lerini duydum. İ'Ikenin her yerinde ezan sesi duyu- luyor. Bu mutluluk verici bir olay, tüy lerim diken di- ken oldu. Ezanda uyumlu bir armoni var" diye ko- nuşarak ilk kez din konusundaki bir soruya yanıt verdığini vurguladı Saniyede bir kişi vereme yakalanıyor Verem dünyayı tehdit ediyor YAŞARÖZTÜRK SİLİFKE - Dünya Sağlık Örgütü (WH0). gittik- çe büyuyen verem tehlikesinin önüne geçmek için -Küresd acil dumm'ılan ederek gönüllü kuruluş- lara ortak çalışma yapma çağnsında bulundu. Sağ- ltk Örgütü'nün rakamlanna göre. 1 milyar9Ü0mil- yon kişinin verem hastalığıyla karşı karşıya bulun- duğu yeryüzünde saniyede bir kişi vereme yakala- nıyor. WH0 aynca AIDS ile verem ilişkisine deği- nerek dünya genelindekı 14 milyon AIDS'linin 5.6 milyonunun verem haştası olduguna da dikkat çe- kiyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Küresel Verem Programı yöneticisi Dr. Arata Kochi. saatin her tik tak edişinde bir kişinin vereme yakalandığını belir- terek şunlan söyledi: "Yani her saniye yeni biri daha veremli ordusuna katılıvor. Dünya nüfusunun şimdiden üçte biri ve- remli. Yakında verem dünyayı ele geçirecek. Önü- müzdeki 10 yıl içinde 300 milyon yeni veremli orta- ya çıkacak, 90 milyon kişinin hastalığı ilerieyecek ve 30 milyon kişi de vaşamını yitirecek. \erem; AIDS, sıtma ve tropikal hastaJıklardan daha fada. vakla- şık 300 milyon çocuğun ölümüne yol açıyor. Dünya- yı veremle savaşa çağınvoruz. 24 Mart İ9% Dünya Verem Gününde sevindirici haberlerk buluşmalı- yH." Örgütun veremle ^avaş çağrısma Türkıye'den destek veren Arkadaş Çevre Grubu. ozellikle Sağ- lık Bakanlığı'nın gereken önemı vermesi gerektıği- ni belirterek "VVHO, 1993 Nisan ayında tüm dün- yayı vereme karşı uyardı. Küresel acil dunım ilan etti. İçyıldan beri sürdürülen araştırmalar veremin yeniden hortladığını gösteriyor. Hastaiık hortlamak- İa kalmayıp şu an kullanılan ilaçlara karşı bağışık- lık kazanarak ileriiyor. 1950'li yıllarda çok sayıda yazar. şair ve düşün adamımızı aramızdan alan ve ince hastaiık adı ile bir kuşağı tehdit eden verem. toplumsal dengelerin uçurumlaştığı. kırdan kente büyük göç olayının yaşandığı günümüz lürkiye- si'nde yeniden bir tehdit uluşturabilir* 1 dedı. WHO Küresel Verem Programı'na katılmak ya da destek vermek isteyenlerin "Dr. Arata Kochi, VV'HO CH-1211 Geneva 27 İsviçre, Faks: 00 41 22 791 07 46" adres ve faksına başvurabıleceği açıklandı. Naznn plana ük darbe belediyeden geldi .'OKTAYEKİNCt \ Mecidıyeköy "deki eskı İETT garajı ara- Jzisinde kente duyarlı çevrelerin yoğun j tepkılerine rağmen yapımında ısrar edi- '. len rant projesi, tstanbul'un venı nazım ', planı hükümlerine aykın koşullar içeri- ; yor "Şişli Kültür ve Ticaret Merkea" ! adıyla Dalan döneminde onaylanan. an- • cak Sözen döneminde "beklemede" kal- ', dıktan sonra 27 Mart 1994 yerel seçim- ; lennın ardından yeniden gündeme getiri- - len proje. yaklaşık 60 dönümlük beledı- ye arazisinde toplam ınşaat alanı 600.000 • meîrekare olan olağanüstü yoğunlukta <bir>apılaşma öngörüyor. ' Tıne Dalan döneminde bağıtlanan ve ; bugünkü anakent yönetimince de benim- J senen "katkarsılığr sözleşmeye göre, bu «de-^ çarşı ve ticaret kompleksının yüzde !59>unun belediyeye. yüzde 41 'ınin ise yüklenici firma olan Cevshirler Gru- bu'na kalması tasarlanıyor. Eğer proje bu yoğunlukta ve bu sözleş- me koşullannda tamamlanırsa. Büyükşe- hir Beledıyesi "10trflyon"lıralıkbirran- ta kavuşacak. Ama. bunun yanı sıra ay- nı Büyükşehir Belediyesı'nin "övüne- rek" hazırladığı yeni nazım plandaki "kendi arazisinde'' yaklaşık "33 misli" bir aykırılıkla açıkça \hlal edilmış olacak. Çünkü 60 dönümlük bir arsada. 600 bin metrekarelik ınşaat hakkı demek. imar yoğunluğunun "İOemsaT kabul edildiği anlamma geliyor. Oysa yeni nazım plan- da bu yoğunluğun İstanbul genelinde ke- sinlikle "3emsali*> aşamayacağı kuralı y- er alıyor. Dahası, yine nazım plan notla- nnda ruhsat almı* bıle olsa henüz "baş^ lanmamış inşaadann" da bu kısıtlamay, a uyacağı hükmü bulunuyor. Bu nedenle Şışli Kültür ve Ticaret Merkezı projesinin aslında belediyece hemen durdurulması ve henüz geri dönülmesi zor bir inşaat se- viyesi de söz konusu olmadığından. pro- jenin nazım plana göre "tadil edilmesi'" gerekiyor. Öte yandan, yüklenici firma yönettcılerinin de vurguladıklan şekilde "Perpa'dan ve hatta Kapalıçarşrdan biie daha fazla inşaat alanı olan, Türkiye'nin bu en büyük rant tesisi". yine nazım pla- nın bu kez doğrudan Şişİi ve Mecıdiye- köy bölgesi için getirdiği özel kararlarla da çelişiyor. Yeni nazım planda. bu bölge kısaca S- TA olarak belirtilen "SıhhileştirilecekTı- caret Alanlan" içerisınde sayılıyor. S- TA'yla ilgili plan hükümlen ıse öncelik- le "sosyalveteknik altyapının yeterli stan- dartlara kavıışnırulmasınr ve buna bağ- lı olarak da "ktnl makro formunu olum- suz etkileyecek geiişmeye izin verilmeme- sini" öngörüyor. Planın bu açık hüküm- lerine karşın. söz konusu proje ise bölge- de zaten yetersiz olan altyapıyı tümüyle tıkanma noktasına getireceği gibi. günİük U 100 bin kişilik" ek nüfus baskısıyla da Şişli'nin, sırtına "yvni bir kenti" daha yük- lemeye hazırlanıyor. Bütün bu olumsuz- luklann ötesınde, duyarlı semt sakinleri- nin aylardır sürdürdükleri kampanyaya belediyenın kulaklannı tıkamış olması da İstanbul ve Şişli açısından bir başka bü- yük talihsizlık olsa gerek. Semt sakinleri, haklı olarak. "kenthal- kı adına betediyenin mülkü olan" bu ara- zinın böylesı bir rant tesısıyle yine kent halkının yaşamını karartacak şekilde ış- gal edilmesine tepki gösteriyorlar. Ozel- likle Şişli için artık yaşamsal önem taşı- yan "yeşil alan ve rekreasyon gereksinme- si" açısından. bölgede kalan tek büyük kamu arazısınin de bu şekilde yıtırilme- sinı kabul edemıyorlar. istanbul'daki hemen tüm toplumsal ku- ruluşların. çoğu siyasi parti yöneticileri- nin, meslek odalarının ve üniversite çev- relerinin destekledigi bu görüşe Anakent Belediyesi sözcülerinin verdiklen yanıt ise bılimsel ve sosyal ıçerikten yoksun bir "rant beklentisi" söyleminden öteye geçemiyor... Oyle görünüyor kı bu tartışma, yerel yöneticılenn hem İstanbul'a hem de ken- di onayladıklan nazım plana ne kadar say- gılı olduklannı da açığa çıkaracak bir "tumusol kâğıdr işlev i görecek. Dalan döneminde yine büyük tartışma- larla bağıtlanan bir sözleşmenın yıllar sonra "farklı" bir sıyasal anlayış tarafın- dan yeniden benimsenmesi ıse "rantkül- türünün" artık neredeyse "partilerüstö" bir egemenlığe tırmandığının açık gös- tergesi olarak. kente en çirkin damgala- nndan birini daha vuracak... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Hükümet Senaryoları Günlerden beri hükümet senaryoları ızliyoruz. San- dıktan çıkan sonucu herkes kendince yorumlamak is- tiyor. Ama hiç kimse bunu kendi adına yapmıyor. "Hal- kımız böyle istedi" diyoriar... Basınımızın köşe yazariarından önemli bir bölümü ve (çoğunlukla eski) siyasetçılenmız, görevin RP Ge- nel Başkanı Sayın Erbakan'a verilmesi gerektiğini sa- vunuyorlar. Bunun aksini düşünebilmek mümkün mü? Eğer bir cumhurbaşkanı, gerçekten o ülkede yaşa- yan tüm insanlann cumhurbaşkanı ıse partiler ve seç- menleri arasında bir "ayrıpı" yapamaz. Hükümeti kur- ma görevi, parlamentodaki en büyük grubu olan par- tinin liderine verilir. Bunun "kıvırtılacaK" bir yanı yok- tur. Aynca tartışılacak bir yanı da yoktur. Eğer herhangi bir partinin yasalara aykın davrandı- ğı ve davranacağı düşünülüyorsa bu konuda karar verme durumundaki makam da cumhurbaşkanlığı de- ğildir. Seçimlere girmesine yasal olarak herhangi bir engel bulunmayan ve seçimlere girmesine izin veriten her parti "eşittir" ve burada "çifte standart" uygula- yamazsınız. (Ben kimi partileri vıcdanımda "mahkûm edebilırim". Ama ben cumhurbaşkanı değilim. "taraf- lıyım"). Kimi (çoğunlukla yeni) siyasetçiler de bunun bir "fe- amül" oiup olmadığını tartışıyorlar. Bunun bir teamül oldugunu iddia edenler de var. bunun bir teamül ol- madığını iddia edenler de. Cumhurbaşkanının Mec- lis'te en büyük grubu olan partinin liderinı hükümeti kurmakla görevtendirmesı, elbette teamül değildir, tar- tışılmaz bir "kuraldır". Eğer o lıder hükümeti kurabile- ceğinı düşünüyorsa, bu olanağı tanımak gerekir. Kimi siyasetçilerimız de bunun teamül olabilmesi için, söz konusu partinin hükümeti tek başına kurabi- lecek sayıda temsilcisi olması gerektiğini ileri sürüyor- lar. Hiç öyle şey olur mu? Zaten herhangi bir sıyasal parti tek başına hükümet kuracak sayıda temsilcı ka- zanmış olursa hükümeti kurma gorevinin o partinin li- derine verilmesi: "teamül" ya da "kural" değil, kaçınıl- maz bir "zorunluluktur". Başka kime vereceksiniz gö- revi? Görev Erbakan Hoca'ya verildiği zaman, acaba Meclis'ten güvenoyu alabılecek bir hükümet oluştu- rabilir mı? Hiç sanmıyorum. Zira Refah'ın tabanının is- tek ve beklentilen, ne ANAP'la kolayına bağdaşabihr ne de DYP ile. Kaldı ki laf aramızda, ben Erbakan Ho- ca'nın güvenoyu alacak bir hükümet kurmaya pek he- vesli oldugunu da sanmıyorum. Pek sanmıyorum, zıra, önümüzdeki dönemin iktidar koltuğu, bana sorarsanız tam bir "afeşfen gömlek" özelliğinı taşıyor. Yüzlerce trilyonluk iç borç ve faızı, mil- yarlarca dolariık dış borç. zaptolunması mümkün ol- mayan bir enflasyon... Bu yükun altına giımek kolay mı? "Adil düzen" diye meydanlarda palavra atmak ko- laydır. Gümrük birliği anlaşmasını "paçavra gibiyırtıp atmak" da lafta zor değildir. Ama iş "fi/te" gelince çok zorlaşır. Hele gümrük birliğinın dayattığı zorluklar kapıya da- yanınca ve rekabet şansı pek bulunmayan orta ve kü- çük ölçeklı ışyerlerı çökmeye başlayınca ortaya çıka- cak ışsızlik sorununu "sırtlamak" kolay mı? Refah. bu "buhranın" faturasını kolay karşılayamaz. Refah, ANAP'la anlaşamaz mı? Biraz zor olmakla biriikte anlaşır. Bu arada birkaç "liberal milletvekili" bu- nu içine sındıremez ve ANAP'tan kopar, ama çoğun- luğun guvenoyunu sağlayabılecek bir hükümet kuru- labilir. Once bir protokol imzalanır ve "makul" bir prog- ram hazırlanır ve "taze" bakanlar gidip koltuklanna "kurulurtar". Peki sonra ne olur? Vallahi benım bildiğim ve tanı- dığım Refah, bu protokolu bir ayda "deler". Zira Er- bakan Hoca'yı "zapr etmek" mümkün değildir. Her ne kadar, "Denenmemişi deneyin "gibisinden propa- ganda yapıyoriarsa da Refah, 1973-1980 arasında çok "denenmiştir" ve her seferinde aynı şeyi yapmış- tır. Günümüzün gençlen, MSP'nin 1980 öncesindeki hemen tüm hükümetlerde yer aldığmı bilmediklerin- den, Refah iktidara ortak olursa "dünyanın sonu"ge- lecek sanıyoriar. Zaten bir surü kurum ve bakanlık, Refah'ın ışgali altında... Protokol delmdığinde ANAP. avaz-avaz bağırmaya başlar, ama artık iş işten geçmış olur. "Bul276'yı, de- vir" derier adama. Ve bu pariamento aritmetıği içinde 276'yı bulmak da kolay değildir. ANAP'lılar bağınp ça- ğınrlar, ama kendi hükümetlerine kolay kolay kımnızı oy veremezler. Zira artık ANAYOL olanağı da pek kal- maz. Erken bir seçim ise tüm milletvekilleri için bir kâ- bustur. Artık ömeklerinı daha önce de yaşadığımız, "kurta- rılmış bakanlıklan" yaşamaya başlarız. Hem Refah, hem ANAP perişan olur. Ama en büyuk perişanlığı memleket görür. Peki başka çözüm yok mu? Elbette var. Bence Ece- vit'ı kessenız koalisyona girmez, ama Deniz Baykal, ANAP-DYP-CHP koalisyonuna sıcak bakabilır. Fakat dizgınler elinde olarak ve "lıderlerın" katılmadığı bir ko- alisyon... Aslında böyle bir durumda büyük "risk" al- tına girer ki CHP'nin böyle bir "şok"a ıhtiyacı var. Ve sonunda ya kendilerine gelirler ya da silinip giderler. Biz bu senaryoları çok okuyup yazacağız gibime geliyor. Ben burada kesiptüm okurlanma; sağlık, mut- luluk ve başarılarla dolu bir 1996 dılemek istiyorum. Türkiyeye dönemiyordu Ahmet Ozal hakkındaki tutukluluk karan kalktı İstanbul Haber Servisi - "Karşıhksız çek vermek" suçlamasıyla yargılandığı davada ifade vermediği için hakkında gıyabi tutuk- lama kararı verilen ve bu nedenle_yurtdışına kaçan Ahmet Ozal'ın Türkiye'ye dönmesinin önündeki tu- tuklama karan' kaldınldı. Ahmet Özal hakkında 'gıyabi tutuklama' karan verilmesineyol açan 1 mil- yar liralık karşıhksız çek. Artı Yayıncılık adına Mı- sırlı Ambalaj AŞ'ye veril- mişti. Vadesi gelen çekin karşıhksız çıkması üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcı- lığı'na başvuran Mısırlı Ambalaj AŞ. Özal hakkın- da şikâyetçi olrnuştu. Sav- cılık da Ahmet Özal ve Ar- tı Yayıncılık şirketi yöneti- cisi Kamil Akın Güvendik aleyhine 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava aç- mıştı. Şişli 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Ahmet Ozal'ın du- ruşmalara gelmemesi üze- rine mahkeme. Özal hak- kında 'ifadesinin alınabil- mesi için" 7 ay önce gıyabi tutuklama karan vermişti. Kanal 6'nın da ekono- mik krize girmesiyle borç- larını ödeyemez duruma düşen Ahmet Özal bunun üzerine Almanya'ya kaç- mıştı. Aradan geçen süre içinde Kanal 6 televizyonu- nu elinden çıkaran Ahmet Özal. borçlannı ödemeye başlamıştı. Mısırlı Ambalaj AŞ_ ta- rafından açılan ve Özal hakkında 'gıyabi tutukla- ma'karan verilmesine yol açan davanın dün Şişli 5. Asliye Ceza Mahkeme- si'nde yapılan duruşmasın- da şikâyetçi firma avukatı GüJçin Turan, borçlu taraf- laanlaştıklannı söyleyerek şikâyetinden vazgeçtiğini bıldiren dilekçeyi mahke- meye sundu. Mahkeme de her ikı tarafın anlaşması üzerine davanın ortadan kaldınlmasını veyargılama aşamasmda ifadesi alına- madığı için 7 ay önce Ah- met Ozal hakktnda venlen gıyabi tutuklama karannın kaldınlmasını kararlastırdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear