23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 EKİM 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Tiyatrom, yeni sezonu Yücel Erten'in sahneye koyduğu 'Azizname '95' ile açtı Gümbür gümbür yaşarken.. GÜNER VLREKLİK BERLİN- 24 haziran akşamı 'Azizname '95\Tiyatrom'dailkkezsahnelenirkensanıyo- rum onun gözleri salonu tıklım tıklım doldu- ran seyırcılerarasında sadece birini anyor, yü- reği kapıdan 'bakın ben geldim' diyerek gire- cek bırbüvükınsanıbekliyordu. Gelmedi. Da- ha doğrusu gelemedi. O da biliyordu zaten ge- lemeyeceğini. Haziran ayında geçirdiği bir ra- hatsızlık. buna olanak tanımamıştı. Ama oyu- nun sonunda patlayan alkışlar, gelmese de on- larla birlıkte. aralannda olduğunu duyumsat- mıştı belki de ona. Prömiyer günü kendisine şöyle bir telgrafçekmişti:"Saygıdeğer Aziz Ho- ca! Bu akşam '.Azizname "95" prömiyerini ya- pıyoruz. Sonbaharda yapaeağımız bir özel tem- silde sin de aramızda görmekten büyük mtıt- iuluk duyacağız. Saygılarunızla. Yücel Erten \e Tivatrom sanatçılan." O günü böyle anımsıyor, Ankara Devlet Ti- yatrosu sanatçısı ve 'Azizname *95'in yönetme- ni Yücel Erten ve o şarkiyı nıye iyi kı kullan- madığını şöyle anlatıyor: "Berlin sahneleyişi için değerli besteci Turgay Erdener'den "Yazıt" adlı şiiri de bestelemesini istemiştim. Aziz Ne- sin'in mezartaşu anıt falan istonıcdiğini bilivor- dum. Ama bu şiir, Aziz Bey'in vaşama biçimi- niiyianlatıvordivedüşünmüştürn.N'ekisonuç- ta bu şarkı, sanki kendi mezartaşına yazılma- sımistediği bir vazıt'.vadaardından söylenen bir °ağit' gibi durdu. Ben de Aziz Hoca güm- bür gümbür vaşarken oyunda bu şarkıvı kul- lanmayı içime sindiremedim. Berlin sahneleyi- şinde. sözlerini söyletmeden, piyano partisi ve vokal biçiminde bıraktım. Yazık ki şimdi artık bu şarkıyı kullanmak zorundayım_n Yücel Erten. Tiyatrom ıçin •Azizname '95'e seçkiyi yaparken Aziz Nesin"in 70'i aşkın ki- tabını yenıden taramış. Sonuçta yıne de salt 7 ücel Erten. Tiyatrom için Azizname '95'e seçkiyi yaparken Aziz Nesinin 70'i aşkın kitabını yeniden taramış. Salt öykülerinden ve taşlamalanndan yola çıkma karannı vermiş. Erten, •'Seçkideki yazarlann Aziz Nesin"ın yaşamıyla bir benzerliği, paralelliği varsa: tümüyle kendi dilinden. kendi kaleminden kaynaklanıyor. Belgesellik savı taşımaksızın. bu öyküleri birbirine örmeye çalıştım" diyor. 1 temmuz gecesi Ankara'ya dondü. tyi bir çalışma yaptığı ve birtatilı hak ettıği düşünce- sıyle Datça"ya gitmeye hazırlanıyordu kı 6 temmuz sabahı bırasıstanının telesekretere bı- raktığı nottan Aziz Hoca'nın ölümünü öğren- di. Daha doğrusu. telesekreterdeki nottan, an- cak Aziz Hoca'nın başına bir iş geldiği anlaşı- lıyordu. Ama tam olarak ne olduğunu kestire- medi. Yüreği bir hop etti Televizyonu açtı, du- rum netleşti. Kendi kendine 'an' mı dedi, "vah' mı dedı, bilemiyor. Nedendirbılmiyor, yeniden uyumak istedi: "Hani insan bazı şevlerin bir rüya olmuş ol- masını. dolayısıyla olmamış olmasını ister ya kimbilir belki de böyle bir bilinçdışı tepkiy di bu. Uyuvamadım tabii..." diyor ve ekliyor: "Bir büyük düşünce insanmı, vılmaz bir aydınlık sa- vaşçısını ve uluslararası çapta bir yazanmızı, yi- ririvermiştik işte. Çok yok ki bizim Aziz Ne- sin'iımzL Elimde olmadan şunu düşündüm: 'İyi ki o şarkıyı kullanmamışım!" öykülerinden ve taşlamalanndan yola çıkma karannı vermiş: "Yani bir bakıma disiplinli davrandun, açgözlülük edip ara>a belge \e anı katmadım. Bu anlamda gösterinin bir belgesel- lik savı yok. \alnızca öykü ve taşlamalanndan oluşan bir seçkinin, beUi bir anlay ış içinde kur- gulanması. Sekiz oyuncu bize Aziz Nesin'den bir demet sunuvor." Ama yıne de yer yer. 'bir yazann yaşamöy- küsü" ızlenımi veren bir eksen olduğunu söy- leyen Erten. oyunda sık sık 'yazar"la karşılaş- tığımızı, oyunculann her birinin. bir fırsatını bulup karşımıza "yazar" olarak çıktığını da be- lirttikten sonra şöyle diyor: "Gelelim bu kanır- tarak araya 'yazar' katma biçiminde değil. O öykülerde hep bir 'yazar' var olduğu için. Bu anlamda, seçkideki yazarlann Aziz Nesin'in ya- şamıyla bir benzerliği. paralelliği varsa; tümüy- le kendi dilinden, kendi kaleminden kaynakla- nıvor. Belgesellik savı taşımaksızın. bu öyküle- ri birbirine örmeye çalıştım. Dranıaturgi ekse- nibudur." Bunu nıçin önemsiyor Yücel Erten?: "Bunu şu açıdanrtnemsiyorum.İnanıyonım ki Aziz Nesin'in anılanndan, belgelerinden, söy- leşilerinden, şiirierinden ve makaleleri ile sos- yolojik tahlillerinden \ola çıkarak; belgesel \a da jan belgeseL, vepyeni ve olağanüstü gösteri- ler düzenlenebilir. Düzenlenecektir de..." Yücel Erten. hemyenı birkurguoluşturduk- lan hem de bu oyunla Aziz Hoca'nın 80. yaşı- nı kutlamak istedikleri için 'Azizname '95" adını uygun gördüklerinı belirtıyor. Oyun bir ayı aşkın birprova süresinden sonra geçen ha- ziran ayı sonunda sadece iki kez seyirci karşı- sına çıktı Tiyatrom'da. Ve geçen günlerde de Tiyatrom yeni sezonun açılışını bu oy unla yap- tı. Oyunda başlıca rolleri. İclal Aydın. Levent Beceren. Atilla Cansever, Barış Eren, Şükriye Dönmez, İbrahim Gündüz,Tayfun kalender \ e Yalçın Güzelce başarıyla paylaşıyorlar \e uyumlu. aksamayan. tempolu. tam bırekıp ça- lışması sunuyorlar. Ancak ılk bölümün akıcı- lığına ve seyirciyi peşinden sürükleyen bütün- lüğüne karşın, aynı niteliği ikinci bölümde gö- remiyoruz ve seyirciyi yer yer sıkan, oyunun akışı içinde bütünlüğü bozan. zorlayan sahne- lerle karşılaşıyoruz. Yamalı bohça gibi. Bunun nedenini sorduğumuzda Yücel Erten'in yanı- tı şu oluyor: "Berlin'deovunun ikinci bölümii- nü.olabikliğince Mmanvafaktörii üzerinekur- muştum. Şimdi Ankara'da sahnelerken bu bö- lümleri degişrirdim,yerine başka bölümler > er- leştirdim." İyi de yapmış Sayın ^'ücel Erten Keşke Berlin'de de bir iki sahneyi değiştirme olanağı olsa. Oyun daha uzun süre afişte kala- cağabenzer. Bizim (Almanyalı Türklerinlder- dimizı anlatan sıkıcı bölümler olacağına, Aziz Nesin'i anlatan bir iki sahne daha olsa Tiyat- rom daha da başanlı olur. Zaten Aziz Nesin'in anlattıâı herşey 'insan' değil mi? Yücel Erten şimdi aynı oyunu. 'Azizname '95'i. Ankara Devlet Tıyatrosu'nda ikinci'bö- lümdeki değışiklikle sahneliyor. Oyun kasım ortalannda prömiyer yapacak. Ankara'dakı oyuncu kadrosu şu sanatçılardan oluuyor: Rüş- tu Asyalı. Berin Ötenel. Serhat Nalbantoğlu. İhsan Sanıvar. Bilal Güldere, Hatice Aslan. Hü- se>in Avni Danyal ve Ahnıet Mümtaz Taylan. Oyunun müzıkleri yıne Turgay Erdener'in. Dans düzenini Salima Sökmen.çcvre ve giysi düzenini de SuarŞeylan gerçekleştiriyor. Nok- tavı Yücel Erten'e koyduruyoruz: "Elbirliğiy- le, Aziz Hoca'nın düşüncesine ve dünyasına yaklaşmaya ve vakışmaya çalışıyoruz." '.\zizname "95'tt- Viıll.ı ( .ıııvmı ı k ^ ı ı k r i \ e Dönmez Lawrence Weiner: Yazı yazan heykeltıraş VVeiner'ın çalışmalanm 'kelime heykelleri' olarak görmek mümkündür. Çünkü birkaç sözcük \e işarete indirgediği çahşmalannda onlann sergilenecegi mekânlann gizli özelliklerini durgun suya atilan taşın etrafında oluşan ve giderek büvüyen halkalar "gibi "imgeser olarak izleyicilere sunar. «•»« Cl» tısoct trt W MMM •<««»! Mt IKini >1|in)|l-: .-»?«- »HW«H NECMt SÖNMEZ LawrenceWeiner'ın çalışmalanm kavrayabilmek için en azından sanatçının anadilı olan Ingilizceyi bilmek gerekıvor Çünkü sergi açtığı mekânlann duvarlanna bazen bir cümle. bazen de sadece bir kelime "vazarak 1 " bunların kimi işaretlerle (örneğin artı. ek>i. bölü, kö^eli parantez vb.) destekleyen sanatçının yaptıklannı kesın bir sanat teknıği altında değerlendırmek hemen hemen ımkânsızdır. Neden'.' Sanatın kımlığinin. aktanş biçımlerinin ^oıgulandığı 196()"lı yıllarda Carl Andre. Joseph Kosuth, Daniel Buren, Sol Le«ht \e Bruce Nauman gibi >anatçılarla bırlikte "Concept Art"ın onde gelen temsilcilerindeıı bıri olan \\einer, yayımladığı manıfestoları kıtaplan, afışlen. fılmleri. \ideo ve grafik çalışmalanyla "dirin. sözcüklerin verebıleceği anlamlan kendisine etkinlık alanı olarak seçmiştir. Akbank Caz Festivali sürüyor MEFARETAKTAŞ 5. Uluslararası Akbank Caz Festivali, 4 ekim çarşamba gecesi SabanaCenter,HacıÖmerSalonu'ndabaşladı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da festivali bir kadın şarkıcı, Sheila Jordan açtı. Kokteylden sonra başlayan \ e yalnızca davet- lılere açık olan konserde. sanatçıya. HarvieSwartz,Mark Soskin \ e Clarence Penn'den oluşan dörtlüsü Sheila Jor- dan Quartet eşlik ettı. Şarkı söylemev e 1940"lı yıllarda Charlie Parker'dan et- kilenerek başlayan Sheila Jordan. kısa bir sürede New York'a giderek Herbie Nichols ve Charles Mingus gıbı devlerle de çalıştı. Şu sıralar Myana'da bir müzik okulun- da müzik semınerlen düzenlemekte olan Jordan, 1970"le- rin başında Steve Kuhn Ojuartet'te tanıştığı basçı Harwie Swartzla olan müzıkal beraberliğini günümüzde de sürü- yor. Ikıliye sonradan katılan usta piyanist Mark Soskin de 10 yıl Sonnv Rollins gibi bir devle çalışmış olan ve daha önce de ülkemizde izleme fırsatı bulduğumuz oldukça ün- lü bir müzısyen. Konserde son derece rahat görünen üç tec- rübeli müzisyenın yanında grubun en genç elemanı. da- \ulcu Oarence Ptnn de başanlı bir performans sergiledi. Gecenin sonunda. yorgunluklanna rağmen Hayal Kah\e- si'nde Okay Temiz'i ızleyen ve çok beğenen gruptan Cla- rence Penn. Harvie Swartz ve Mark Soskin. daha sonra Roxy 'de Amerika'da yaşayan tenor saksofoncu İlhan Er- şahin'ın, davulcu Jeff VVlÜiams ve basçı Doug VVfeiss'den oluşan grubuy la bir 'jam-session'a da katıldı. Akbank Caz Festivali etkinliklerinin ikinci durağı olan Beşiktaş. MSÜ Resim \e Heykel Müzesi'nde ıse 6 ve 8 ekim tarihlennde •free-jazz'ın .\lman temsılcisi. piyanist ,\lex von Schüppen- bach, 6-7 ekımde sımrtanıma- yan ikılı Matthew Shipp-WU- liam Parker ve 7-8 ekimde de yaylı çalgılar ıkilisi Fred Hop- kins ve Diedre Murray, birer konserverdı. Gecenin ılk konuğu. ülke- mize kendısı gibi usta bir pi- yanist olan eşi Aki Takaseile gelen. Alex von Schlippen- bach. tek başına gösterdığı et- kıleyici performansla konser boyuncaseyırcınin ılgisinı üs- tünde tutmayı başardı. Şu an doğduğu ^ehir olan Berlin'de Sanat Kolejf ndeöğretim üye- li piyanist, 1966'da ünlü bestesi Globe UnhVı ıcra etmek üzere. Av rupa free-jazz'ını temsıl eden ılk *Big Band'olan Globe Lnıty Orkestra'yı kurdu. Schlıppenbach. bu Bıg Band'ı 20 yılı aşkın bir süre ayakta tuttu ve dünyadakı tüm önemli festıvallerde çaldı. E>an Parkeıj\e Paul Lovens'la Schlıppenbach Lçlüsü'nü, eşı Akı Takase ile Pıyano lkı- lisi'ni kuran sanatçı. bu gruplarla alışılmamış ve son de- rece ılgi çekici bir müzik yarattı. Şu sıralar Berlin Çağdaş Caz Orkestrası nın şeflığını vapan Schlıppenbach'm. ara- lannda Albert MangelsdorfT Ödülü'nün de bulunduğu bır- çok ödülii var. Akbank Caz Festivali etkınlıklen kapsamın- da verdıği konserden çok memnun kaldığını belırten \ e Al- manlann caz dünyasındaki gururu Schlippenbach'ın. bır- likte çalışhğı müzisyenler arasında yurtdışında yaşayan Türk piyanist Muvaffak 'Mufry' Falay da var. Aynı akşam ikinci konseri \erniek için sahne alan Matt- hew Shipp \e VV'iiliam Parker ise kıyafetleri ve sahne dı- şındakı da\ranışlanyla bırer avant-garde cazcıdan çok. basketbol yıldızlanna benzıyorlardı. ,Ama ikılı sahne alır almaz. anı bir değışım geçırdi ve güçlü konsantrasyon du- van ile kendinı bu dünyadan soyutlayarak salonda büyü- lü bir ha\a yarattı. Coltrane sonrası NY Aşağı Doğu Y'a- kası grubundan olan Shıpp. genç yasjna rağmen süreklı olarak kendi kurdugu gruplarla çalıyor. ama sınırsız mü- zik anlayışı yüzünden sık sık Cecil Taylor'a benzetılıyor. 1970'lerde başta Cecil Tajlor olmak üzere Sam Rivers, Frank Lowe ve Don Chern ile çalışan Parker. şu sıralar LavkTenceMorris ve \Vavne Honitz szibı isimlerin en çok rağbet gösterdıkleri basçı. Müzığe smematık bir yaklaşım- la bakan Matthew Shipp'ın. VVıllıam Parker'la yaptığı mü- zik. dınleyicıde WiUiam Burroughs'ın eserınden uyarla- nan Naked Lunch (Çıplak Yemek) filmının bıraktığı etki- yı bırakıyor. Resım ve Heykel Müzesı'nın üçüncü misa- fırlen ise 1980'lerın sonundan ben birlıkte çalışan iktlı Hopkıns ve Murray oldu. Shıpp & Parker gibi özgür bir tarzı benımsemış olan \e basta Fred Hopkins \e çelloda Diedre Murray'den oluşan sıradışı ıkilı. yaptıklan müzı- ğın ağırlığma rağmen son derece eğlencelı \e ilgı çekıcı bir program yaptı. Sahnede süreklı birbırleriyle atışan mü- tevazı ıkıli. çoğunluğu 1979'da da ülkemıze gelen Diedre Murrayin bestelerinden oluşan repertu\aılannın sonun- da. oryantal ezgiler taşıyan bir gınşle başladıklan bir par- çayı. bir uzun hava \ersıyonuyla bıtirdıler. Ikilıden. müzik çalışmalanna Yaratıcı Müzisyenleri Ge- lıştırme Derneğı'nın (Associatıon forthe Advancementof Creatn e Vlusicians-AACM) desteâıy le başlay an 48 \ aşın- daki Fred Hopkins. ılk defa 1971 'de Henn threadgill \ e Steve McCall ile kurduğu Aır Cçlüsü'yle adını duyurdu. Hopkins. esnek, canlı ntımleri \e blues tonuv la süreklı bir arayış içinde olan \e folk ve avant-garde çızgıler taşıyan tarzıyla kendi kuşağımn en dikkat çekıcı basçılanndan bı- rı. Sanatçı. şu sıralarda süreklı olarak \ ıne AACM'den ye- tışmış Diedre Murray ile çalışıyor. Besteci. aranjör ve ya- pımcı olarak da çalışmalar yapan Diedre Murray ıse Ja- mes Brown ve Hannibal Marvin Peterson gibi isimlerle ealısmış bıldık bır ısım. Diedre Murray. şu sıralar Jamaika Sanat Merkezı Caz Dızi- sı'nınde koordmatörü. Re- sim ve heykel Müzesı'nin etkileyıci loş ortamında gerçekleştirilen bu konser- lerinde ikili, tıpkı dığer konserlennde olduğu gibi birlıkte üstün bır uy um ser- gıleyerek dınleyenlere ne- redeyse tek bır enstrüman muzık yapıyormuş izleni- mı \erdıler 5. Akbank Caz Festiva- li etkınliklen. bu hafta da Aksanat'taTürk sanatçıla- nn konserlerıyle de\am edıyor Festnalde bu ak- şam. saat 21.00 ve yann akşam 18.30'da Asıa Mi- nor. bu akşam 18.30'da ve \ann ak>am 21 00'da Ha- san Cihat Örter sahneye si olan 57 yaşındaki akademı- Matthew Shipp ve VVilliam Parker'ın yaptığı müzik dinley kâde Naked Lunch filmiyle ay nı etkiyi bırakıvor. çıkıyorlar. I942'de South Broax-New York'ta doğan sanatçı. 1960'larda Nevv York sanat ortamının öncü sanatçılanyla kurduğu ılişki sonucunda ilk çalışmalanm kitap formunda ortaya koymuştur. Ilk sergisini 1964 yılında Seith Sieglaub Galerisi'nde açan sanatçı. burada galeri duvarlanna yazdığı "cümleleri" sergilemiştı. Aynı yıllarda Avrupa kıtasında "Concrete Poem'" olarak nitelendırilen minimalist şiir/sanat anlayışıyla ortak bir özelliği olmaksızm çalışmalanm "dir üzerinde yoğunlaştıran VVeiner. her sergisi için. serginin açılacağı yere. ülkenin karakteristığine uygun cümleleri bır kâğıt üzerine yazdıktan sonra galeri ve müze duvarlanna asıyordu. VVeiner'ın 1969 yılında y azdığı bır cümle "An object tossed from one country to another", ülkeler arasındaki anlam farklılıklannı gündeme getırır. Sanatçı genelde çalışmalanna tarih armaz, ama her işinın aynntılı olarak yeraldığı bırenvanteri vardır, her cümlesinin arkasına bu envanter numarası yazılır. Sanatçının ileri sürdüğü sanat anlayışı her türlü maddesellikten annmış, sadece "düşüncelerde11 " varlığını sürdüren bir karaktere sahip olduğu için klasik sanat eserinin "bağunlüığmı" kıran. özgürleştirici bir estetik anlayışını ileri sürüyordu. Weiner'ın çalışmalan iki boyutlu bir karaktere sahiptir. Sanatçının kullandığı kelimeler ve işaretlerse bu iki boyutluluğu aşıp imge yoluyla ancak yaratıcı gücü olan izleyicinin kafasında üç boyutlu bir kavramsallığa. birbiri arkasına gelen imge yığınlarına doğru açılan bir pencere nıteliğindedir. Uluslararası çağdaş sanat etkinliklerinin son otuz yıllık gelişimi içinde oldukça önemlı • bir rol oynayan VVeiner'ın çalışmalannı "enstalasyon r> olarak değerlendirmek de mümkündür. Ancak sanatçının çalışmalan sertifikalar yoluyla satıldığı ve koleksiyonerlerin arzusuna göre başka bir duvarda "tekrar" yenılenebılecek olan "farklı" bır özelliğe sahiptir. "Pushed out in front of each other" (1989) isımli çalışmasıyla sanatçı bu farklılığın bir engel teşkil edebileceğine de işaret etmiştir.Bu y üzden onun çalışmalannı "kelime heykelleri" olarak görmek mümkündür. Çünkü VVeiner, birkaç sözcük ve işarete indirgediği çalışmalannda onlann sergilenecegi mekânlann gizlı özelliklerini durgun suya atılan taşın etrafında oluşan ve giderek büyüyen halkalar gibi "imgeser olarak izleyicilere sunar. Bu sözcüklerin etkisinı ancak düşüncelerimizde geliştirebileceğımiz için VVeiner'ın yapıtlanndan "bir ucu açık kalan". son derece güçlü ve demokratık bir çağdaş sanat yorumuyla karşı karşıyayız. Ya "Bu da mı sanat" deyip başımızı çe\ irebilir ya da onun kelimelerinin duyumsattığı imgelerin peşine düşerek eşsiz bir kavram yolculuğuna çıkabıliriz. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Filistinli Şairlerle... "Bizim için, birincil sorun kimliğimizi korumaktır. Eski kuşak her türlü baskıya karşın dilini, gelenekle- rini, kültürünü korumayı başardı. Yeniler de edebi- yatımızın gelişmesine önemli katkılarda bulunuyor. Ama Israil egemenliğinin sürdüğü topraklarda kül- tür emperyaiizminin kuşatması genç Araplan derin- den etkilemektedir. Bu topraklarda gizli-açık asimı- lasyon yaşanıyor. Bu nedenle bizim savaşımızı 'Ge- leceğımızı kurtarma savaşı' olarak tanımlayabiliriz." Abdüllatif Bergaouth, Filistin PEN Merkezi'nin düzenlediği toplantıda (Kudüs, 28-30 eylül), kırk yı- lını süngü ucunda yaşayan bir halkın yaşamsal kay- gılartnı böyle duyurdu bizlere. Nezamandıröldürülmenin, işkencenin, hapisliğin, zulmün neredeyse doğal sayıldığı bır ülke Filistin. PEN'in genel sekreteri ve Riyad'dan itibaren tanı- dığım pek çok düşün, edebiyat adamının künyesin- de beşer-onar yıl hapislik yazılı. Türkiyeli devrimcılerin künyelerı gibi. Bağımsızlık istenci genelde bireysel özgürlük bi- linciyle beslendıği için direnci sökülmeyen bir halk Fi- listin halkı. Ve duygusal. Duygusallığı geleceğin düşleriyle renklene çoğala gününü etkilemeye başlamış. Belirleyıci güç olmuş güncel yaşamında. izinsiz özgürlük istiyorlar. EdeDiyat da özgürlük ıstemini savaşıma dönüştür- mesini bilen bir halkın edebıyatı. 196O'lı yıllarda Fatma Sukan, Mahmud Derviş, Tevfik El Zeyyad, Samih El Kasım gibi edebiyatçı- ların yolunu açtığı ölüme karşın kendinı savunan bir edebiyat bu. Hitler'ı, Nazi ordusu, Gestapo'su, toplama kam- pı. ışbirlikçisi umurunda bile olmayan Fransız şairle- rinin yazgısını paylaşıyorlar. Sözün gücüne inanmakla. Söze zenginlikler kazandırmakla. Pauj Eluard, "Bugünün şiiri devrimın dışında dü- şünülemez" diyerek somutluyordu 194O'lı yılların Fransız şiirinı. PEN Başkanı Dr. Manan Awwad edebıyatlarının başat özelliğini şöyle anlatıyor: "Filistin edebiyatının ana teması kimlik sonınu ol- du. Bugün de bu tema simgelere dönüşerek sürü- yor. Bireysel duyarlılıklar işlenirken bile halkımızın başkaldınsı, bağımsızlık bilinci, devrim arayışı şair- lerimizin dışında kalmadığı temalar..." Yaratmanın can daman özgürlük. Insanın da. Kimse zorlamadı işgal altındaki Fransa'da o unu- tulmaz şiirleri yazmaları için Eluard'ı. Aragon u Rüzgârlarını kendi şaircedüşünürlüklerinden aldı- lar. Filistinli şairler de varoluşlarının gereğinden alıyor. • Dört gün Kudüs'te, Gazze'de, Nablus'ta şairlerta- nıdık. Muhammad Hilmi, Al-Rishah, Lütfi Zagh- lul, Marzuk Badavvi, Hanın Hindiye, Samih Al- Gassem'ın şiirlerini dinledık. Aydınlarla konuşma olanağı bulduk. Çoğu ateş altında doğup büyümüşlerdi. Ülkeleri- nin toplumsal yapısının da ayırdındaydılar. Yeni bır ül- ke yaratma görevınin omuzlarında olduğunu biliyor- lardı. Çölün kumundan yeşile. Sözcüklerden, dizelerden kıtaplara. Hapishanelerden okula. Tutsaklıktan özgür insana. Yazıyı, acılı toprakların özgür insanlanndan birinin, *Hanan Awwad'ın dizeleriyle bitirmek istiyorum: "Bana nasıl işkence ettıler Yırttılar gizlerimin perdelerini bile Bihkmiş kinlehyle Kazdılar mezanmı. Çmlçıplak bıraktılar beni Gençliğim hapishanelerin çarmıhına gerildi Nasıl işkence ettiler bana, ölümün resmıni çizdiler Sessizlik duvarlanna." 'Harika Gençler' Türkiye'de • Kültür Servisi - Klasik müzik çevresinde "Harika Gençler' olarak tanınan. yaşlan 13-P arasında değişen beş Rus genci, birdizi konser v ermek üzere ülkemize geliyor. MESA Şırketler Grubu'nun davetlisi olarak gelecek grup, klasik müzik konusundaki yetenek ve yorumlanyla kendilerini kabul ettiren gençlerden oluşuyor. Şimdıye kadar birçok Avrupa ülkesinde ve Rusya'da verdiklen sayısız konserlerle ün kazanan 'Harika Gençler'. ülkemizde ılk defa konser verecekler. tstanbul'da bir. Ankara'da üç tane olmak üzere gerçekleştirilecek konserlerden. 13 ekimde saat 19.00'da Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'ndeki konser, halka açık ve ücretsiz olarak verilecek. llgilenenlerin Abidin Daver Sok. No: 12 Çankaya adresinden davetiye almalan gerekmektedir. 'Açık Aile' gösterime giriyor • ANKAR4 (L'BA) - Hollandalı Türkiyeliler Tiyatro Vakfı'nın, Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanlan Vakfı desteği ve Gençlık Aktiviteleri Servisi'nin katkılanyla hazırladığı Dario Fo'ııun 'Açık Aile' adlı oyunu 14 ekimde Ankara"da gösterime giriyor. ODTÜ Mimarlık Amfisi'nde saat 18.30'da perdelerini açacak oyunun yönetmenliğini Celil Toksöz. yardımcı yönetmenliğini Seher Şahin, ışık tasanmını Osman Aypek üstlenmiş. "Açık Aile' 16-17 ekimde Çankaya Belediyesı YılmazGüney Sahnesi'nde sergilenmeye devam edecek. Genç piyanistin başarısı 9 MİLANO (UBA) - Türk piy anist Kamerhan Turan '19. Ettore Pozzoli Uluslararası Piyano Konkuru'nda en büyük ödüle layık bulundu. Uluslararası müzik etkinlikleri arasında önemli bir yere sahip olan 19. Ettore Pozzoli Uluslararas: Piyano Konkuru, Mılano'da yapıldı. 16 ülkeden 40 sanatçının katıldığı yarışmada Türkiye'yi piyanist Kamerhan Turan temsil etti. Daha önce de 1990 Moncalieri 5 Avrupa Müzik Yanşması, 1992 Senegallia 21. Lluslararası Piyano Yanşması ve 1993 Ibla Granda Pnze Uluslararası Piyano Yanşması'ndadereceleri bulunan Kamerhan Turan. 19. Ettore Pozzoli Uluslararası Piyano Kdnkuru'nda ikincilik ödülünü kazandı. Binncilik ödülü verilmediği için Turan, en büyük ödülü kazanan sanatçı olurken üçüncülüğü Ukraynalı Dmitry Krivonos. dördüncülüğü de İtalyan Maria Clementi kazandı. 'Cumartesi Etkinlikleri' 3. yılında • Kültür Servisi-tkı yıldır 'Maltepe Cumartesi Ekinlikleri" başlığıyla düzenlenen edebiyat. felsefe, politika konulannın tartışıldığı forumlar. 7 ekim cumartesi gerçekleştirilen toplantıyla 3. yılına girdi. Yönetmenliğini ve hazırlık aşamasını Muzaffer Ayhankara'nın üstlendigı etkinlığin bu seneki ilk konuğu Halil ibrahim Ozcan'dı. Beşçeşmeler Meydanı Maltepe DSP Lokalı'nde gerçekleştirilen forumun başlığı ise 'Cezayir ve Edebiyat'tı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear