25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yaym Yönetmenı. Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatöru. Hikmet Çetinkava • Yazıışlerı Mudurlerı fbrahim Vıldız (Sorumlu). Dinç Tayanç # Haber Merkezı Müdurü Hakan kara # Gorsel Yönetmen. Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı 9 lstıhbarat Yalçın Çakır # Ekonomı Bülent Kızanlık 0 Kîıltür Handan Şenköken • Spor Abdülkıdir Yücılman # Makaleler Sami Karaören # Çe\m. Se>fettin Turhan • Duzeltme Abdullah Yazıcı#Bılgı-Bel- ge Fdibe Bugra 9 Fotograf Erdoğan Köseoğiu Yayın Kurulu. ÜhanSelçuklBaşkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet (, erinkav a, Şûkran Soner, Ergun Balcu Dinç Ta> anç. lbrahim V ıldız. Orhın Bursalı. MusUfı Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba> 0 Haber Müdunı. Doğan Akın Ataturk BuKan No 125. Kat:4. Bakanhklar- \nkara Tel 4195020 (7 hat). Faks 419502? • lzmır Temsılcısı Serdar Kıak. H. Zıya Bl\ 1352 S 2 3 Tel. 4411220. Faks: 4419117 »AdanaTemsılcısı Çetin Yigenoğlu, inonuCd 119 S No 1 Kacl.Tel- 3522550.Faks: 3522570 Müessese Müiüru Erol Erkul 9 Koordınator Ahmet Korulsan 0 Muhasebe. Bülent Yener 9 Idare Hüsevin Gürer 0 tşletme: Önder Çeük'9 Bılgı-İşlem. Nail inal 9 MEDYAC:9Yonetmı Kurulu Başkanı-Genel Mudür Gülbin Erdoran 0 Koordınator Reha Iptman 0 Genel Müdur Yaıdımcısı MineAkdağ MEDYA G : 0 Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Üstün Akmen 0 Murahhas uye Bora Gönenç \ 8\ımta>an \e Basan: Yem Gun Haber ^ıansı Basın \e Yayırcılık 'K $ Tırkcx-agı C a d 3<> 4 , C a i a l o g l u 3 4 3 3 4 lst PK. 2 4 6 tstanoul f el ( 0 2'.2ı 512 0 5 0 5 120 haıı F a k s ( 0 212ı 513 8 5 9 5 EKİM 1995 imsak:4.35 Güneş: 5.59 Ögle: 11.59 İkindi: 15.10 Akşam: 17.45 Yatsı: 19.04 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 84 60-61. Faks 5118466 Modellik yarışması • Haber Merkezi - Sıngapur"da 36 ülkenin katılımıyla gerçekleştirılecek "Queens of Clubs' yanşmasına Dame Ajans adına fotomodellik ve mankenlık yapan Bahar Denk katılıyor. l 7 ekimde yapılacak yarışmada. profesyonel dans ve cımnastik hocası olan Denk. Zeki Triko tarafından hazırlanan mayolann yanı sıra 'gece klübü" kıyafeti ve 2000 yılının moda tasanmını anlatan modacı Erten Kayıtken kostümü ıle 3 değişik kıyafet sunacak. Kraliçeye çarpan keklık oldu • LONDRA(AA)- Ingıltere Krahçesi 2. Elızabeth'e. ıki hafta önce lskoçya'da çıktığı bir orman gezıntisınde. yaîdaşık 10 kıloluk bır keklık çarptı. Alçaktan uçmakta olan keklik, krahçenın göğsüne çarptıktan »onra yere düşüp can \erdı. Buckingham Sarayı ndan yapılan açıklamada. olay doğrulanırken göğsü moraran krahçenın tüm acısına karşın neşesınden hıçbir şey kaybetmeyip esprileryaptığı ve gezıntısinı surdürdüğü öne sürüldü Akmerkez'de yeni mağaza • Haber Merkezi - Türkıye'nın önde gelen mağazalanndan Vakkoroma. 11 ekimde Akmerkez'de yeni şubesinı açıyor. Müşterıler. Akmerkez Vakkoroma'da modanın en son çizgilerinı. en son çıkan CD \e kasetlerı. yerli, yabancı dergi ve kıtaplan, tiyatro. konser bıletlerini. iç dekorasyonun ve armağanlann değişik çeşıtlennı, şekerlemeden kahvey e kadar birçok ürünü bır arada bulabilecekler 1 milyonuncu otomobil • BURSA(AA)-Oyak- Renaulfnun 1971 Mayısı'nda başladığı ürerimde 1 milyon adet otomobile ulaşıldı. Renault"nun Uluslararası İlişkiler Müdürü Manuel Gomez, üretim hızının artacağını belırterek, "En kısa sürede 2 milyonuncu otomobilin üretilmesinı bekliyoruz" dedi. Düzeltme Gazetemizın dünkü sayısında. arka sayfanın üst sağ köşesinde yayımlanan fotografta. Selahattin Adil Paşa'nın adı yanlışlıkla Refet Paşa olarak yazılmıştır. Düzeltir, özûr dileriz. Meyhaneci dediğiniz azmlık kökenli olur. Bir saym bakalım; Hristo, Vasil, Stelyo, bir de Yorgi kaldı Her şey'Yorgi' olarak çağnbnak için... ŞtKRAN SONER Meyhane. meyhaneci kültürü deyince akla önce Rumlar. sonra Ermeniler gelir. Şarkılar, şiirler. fıkralar. anılar hep onlann üzennedır. Onlann sayılannm azalması ilearayaTürkler, Kürtler. Lazlar da kanşmıştır. Bu kanşıklık ıle bırlikte meyhane kültürü. yemeklennde, adabında değışimler olmuştur. Ama yine de en azından çoğunluğunda çalı- şanlar ıçinde. sahıplen arasında hâlâ azıtnsan- mayacak sayılarda Rum, Ermenı bulunduğu- nu. behrleyici kültürleri ile sonradan gelenle- ri etkilediklerini düşünürüz. Öyle mı ya? Oturduk Istanbul'un bütün bı- linen merkezlerinı, adalan. Kumkapı'yı, Be- yoğlu'nu. Boğaz'ı. baştan sona bilınen mey- hanelenni taradık. Kalanlar arasında Hristo, Va- sıl. Stelyo bir de Yorgi'yi sayabıldik. Çiçek Pasajı'nın arkasındaki. pazardan gi- rilen meyhanecıler sokağında bir tmroz resto- ranın sahıbı Yorgi Okumuş kalmış. Yok ettiğımız bir kültürün son temsilcılenn- den, sımgellerinden bıri olarak kendisıni 15 gün önce bu köşeye konuk etmek istemıştik. "Her zamanki gibi işinde,yerindedir" güvencesi ıie telefonla aramadan gittigimızde bulamadık. Komşulanndan tatilde olduğunu ögrendik. Hoş bir tutku Yorgi'nın işini. meyhanesini bırakıp tatile gıt- mesıne pek aklımız ermemış olarak merak edip sorduğumuzda. bir başka çok hoş, guzel. insanca tutkusunu öğrendik. Yorgi Okumuş, Gökçeada Zeytinlik Köyü do- ğumlu idi. Yoksul bir öğretmen çocuğu olarak henüz 14 yaşında iken ailesı ıle birlikte Istan- bul"a gelmiş, okuyamamış, garsonluktan mey - hanecilik dünyasına atılmıştı. Ancak bütün aı- lesı gıbı Gökçeada'yı unutmamıştı. Şimdilerde 200 kadar yerli RuırTun kaldığı Gökçeada. yazın dünyanın her yanına dagıl- mış. orayı unutmayan Rumlarla doluyor. Yor- gi Okumuş da dünyanın her yanından gelen dost- lan. akrabalan ile her yaz Gökçeada'da bulu- şuyor. Tabiı büyüklerinden artık yaşayan yok. Birkaç yaşıtı dostu var. Gerisi pek çoğu orada doğmamış. ama orayı yurt bilen ikincı. üçün- cü kuşaktan akraba ve dostlar. Dostlaria buluşmanın mutluluğu Kışın kimsenin yaşamadıgı. bahçesine çiçek ekilemeyen. doğru dürüst bakım onanm gör- meyen baba evınde her yaz bır-iki ay kalmak. dünyaya dağılmış dost ve akrabalarla buluşmak çok büyük bır mutluluk. "Çokseviyonım. Her yıl hiç aksatmadan gidiyorum. Bu yıl Kana- da'dan yeğenlerim, Atina'dan oğullarım ço- cuklan ile geldiler" diye keyıfle, onurla anla- tıyor.. "İstanbul'da kaç kişi kaldınız" diye sorun- ca. sanki kendı suçu, ayıbı imış gibı biraz uta- narak "Doğrusunu isterseniz, bir kanm bir de ben. Başka akrabam yok. Kiliseye gittiğim za- man bileçok az dostu, tanıdığı göriiyorum. Ço- cuklar okuv up yetiştikten sonra gitnıck istedi- ler. Burada evlenecek kız bile bulamadılar.." sözlen ıle yanıt verıyor. 75 yaşında hâlâ çok dinç. çok neşeli, çok mut- lu ve işine devam etmeye kararlı bırinsan. Ço- cuklannın yeterli dünyalık yaptığı, artık işı bı- Yorgi bu yaştan sonra parayı ne yapacak? Atina'daki çocuklannın, akrabalannın yanına neden gitmiyor, neden hâlâ mey hanecilikyapıyor? Yüz kişi geliyorsa, en az 90 kişinin "Yorgi" diye seslendiğini duymak için. Kendisini seven. sevildiğini bildiği insanlar arasında yaşamak için.(Fotoğrâflar: KUBİLAY TÜNTÜL) rakması. çalışmaması gerektıği uyansı ile ken- dilerini yanlanna çağırdıklannı. ama işini bı- rakmayı hıç düşünmedıgıni anlatıyor "Evelallah bedenimi burada bırakacagım. Ölene kadar burada yaşayacağım" diye soze giriyor. Atına'da ya da bir başka yerde ışının olmadıgını düşünüyor. Bu y aştan sonra para için çalışmadığını. ancak ışinin başında çok mut- lu oldugunu. bır başka dünya, yaşam biçımi düşünemediğinı anlat- mayaçalışıyor. "Bura- dan vüz kişi geçse, 9fl'ı ' Yorgi" diye seslenir. Başka >ere gitsem kim tanır" divor. Bız tam da bunları konuşurken insanlar, tmroz'un müdavim müşterileri. Yorgi "yi ka- nıtlamak ıstercesine bır bir sankı gösten yapıyorlar. Hesabını ödeyip aynlmakta olan bır grubun her bireyı. geçer- ken arkadan elleri ıle sarılarak Ybrgi'ye "Al- lahaısmarladık"dıyorlar Birtanesi dayanama- yıp. ıyıce sarılıp bir de yanağına öpücük kon- duruyor Onlar yeni uzaklaşmışken yoldan geçen bır esnaf. selam vermekle yetınmeyip. eliyle yü- zünü okşayarak gidıyor. Birkaç dakika sonra yaşlı. sakallı, dine fazlacabaglı olduğu izleni- mi veren, bir yapma çiçek satıcısı, çiçek sepe- rini bırakmadan koluna girip. başını başına da- y ly or. "Bu adam çok başka bir adam. Ben bu- nu din kardeşim gibi severim" sözleri ile sev- gı gösterisinde bulunuyor. Ybrgi Okumuş'un yaşamöyküsü, tipik bir • Çiçek Pasajf nın arkasındaki, pazardan sapılan meyhaneler sokağında bir tek Rum meyhaneci kaldı. İmroz Restoran'ın sahibi 75 yaşındaki Yorgi Okumuş. kansından başka akrabası olmadıgı halde istanbul'da yaşamaya, meyhanecilık yapmaya devam ediyor. "Evelallah bedenimi burada bırakacagım" diyor. lışmadan sonra da Imroz'un sahibi olmuş. 14 yıldan bu yana da son işini yürütüyor. Mey hanecilik yaşamında sabah Ö9.00'da ış- başı yapmak var. Öglene kadar hazırlık sürü- yor. Sonra öğlen agırlıklı yemek ve daha az müs- teri. akşam dolu. meze ve ıçki olmak üzere meyhanenin ıkı posta hizmetı sözkonusu. Ge- ceyarısı kapanış ve toparlanma ıle neredeyse uyku dışı tüm bir yaşam aynı mekânda, hep çalı- şarakgeçıyor Ancak ku- ru kuruya ış yapmak söz konusu degıl. Meyhane- ci dedıgın müştenyle, in- sanlarla konuşan, iletışım kuran bin. Yorgi. müşte- rısinın masasına gidip sohbet ermeyen bir mey- haneciyi duşünemıyor. Tanıdık, tanımadık. her meyhaneciyı yansıtıyor. 14 yaşlannda tstanbul'a geldigınde. bıldik bütün mekânlarda meyha- ne sahiplen ve çalışanlan büyük çogunlukla azınlık. Rum. Ermeni asıllıymış. O da önce uzun yıllar. hemen her yerde önce garsonluk. komi- lik yapmış. Cadde Bostan Gazinosu. Güven Park en ünlüleri. Sonra Krepen pasajında ortaklık- la meyhane sahipligi yapmış. 13 yıllık bir ça- müştennın masasına mut- laka bır ugradığını söylüyor. Ne mı konuşuyor? Neşeli, şakalaşmak agır- lıklı her şey olabılir Tam anlatamıyor bile. Onun için öylesine dogal bır şey kı her gelen- le konuşmak ve konuşacak bir şey ler bulmak, agırlıklı nelerüzerinde konuştugundan ömek- ler bile veremiyor Yorgı'ye göre ıyı bır meyhaneci olmak için ilk koşul, sevgı dolu, güleryüzlü olmak. An- cak asla yeterli degil. Onun kadar önemli ola- nı meyhanenin, yıyeceklerin temiz olması. ye- mek ve mezelenn tazelık ve tadının bozulma- ması. Yorgi'nın müşterilerinin övgü ile sözünüet- tiklen Marina'sını nasıl yaptıgını anlatmasını istiyoruz. Palamutu bir hafta tuzda beklettik- ten sonra bol su ve sirke ile yıkadığını. sonra da sogan. maydanoz ve hakıki zeytinyagı ile besledigıni. yanı özel bır şey olmadıgını söy- lüyor. Bütün yemekler ve mezelerde önemli ola- nın temızlık, tazelik ve kalıteyı konımak ol- dugunun bır kez daha altını çiziyor Mutfak kültürü bozuldu Yorgı'ye sorarsanız. bir yandan bozulan bır mutfak kültürü var. Örnegin şimdilerde bir be- ğendıli kebap. enginar oturtmanın pek yapıl- madığından yakınıyor. Ancak bir yandan da ka- rides, midye tava. ahtapot.. derken geleneksel pilaki. salata. peynirlı meyhane mezeleri çok zengmleşmiş. Yemek kültürü genlerken meze kültüründe gelişme olmuş. Ama o da herkes gibi gerçek bir mutfağm hızla yok olması, ye- rini hazır yiyeceklerin, fast food. hamburger- lerin almasmdan kaygılanıyor. Yorgi Okumuş, İstanbul'da yaşayan ve İstan- bul'da çalışma yaşamı, meyhane dünyasından kopmadan ölmeye kararlı birkaç Rumdan bi- ri olmaktan aslında çok hüzünlü. Ancak bu konuda, nedenlen üzerinde fazla konuşmak- tan da hoşlanmıyor. Rumlann dıger azınlıklar gibi Istanbul'dan kaçmalanna neden olan olay- lan pek anımsamak istemiyor. Sadece çevresindeki ınsanlan, din bagı ol- mamasına karşın canı kadar çok sevdigini an- latmaya çalışıyor Yaşanan acı, ırkçı olaylardan, sıradan insanlann hiçbir suçu olmadıgını an- latmaya çabalıyor. Çe\Tesinden hep sevgi, dost- luk gördügünü, onlar arasında yaşamaktan çok mutlu oldugunu söy lüyor. Sonra çok duyarlı oldugu anlaşılan. dünyada yaşanan ırkçı sorun- lar. ınsan haklan ıhlallerine söz geliyor. Birden öfkeleniyor: "Yaşanan bütün kötü- lüklerde, ben en çok dünyaya insan haklan der- si vermeye kalkan gelişmiş ülkeler ve siyasetçi- lerde suç buluv orum. en çok onlara kızıyonım. Bu konuda ayıbı. lekesi olmryan bir ülke yok. Büyük siyasetçilerin oyunlan ve çıkarlar adı- na. insanlar, dünyanın her yerinde büyük acı- lar çekiyor. Hele bugün geidiğimiz nokta çok kötü. Çok üzülüy orum. O> sa düny anın her ye- rinde. her ırk \e dinden sıradan insanlar bir- birini çok seviyor. Banş içinde yaşamak tstiyor- lar" diyor. Dınardepremi haberini izlerken yaşanan in- sanlık dramına. insanlann acısına. yanındaki Türk dostlan ıle bırlikte üzülüp, agladıklannı, siyasetin yarattıgı ayınmları, düşmanlıklan, sıradan insanlann hiç anlamadıklannı, birlik- te yaşarken ıçlennde duymadıklannı anlatı- yor.. Yorgi'nin yüregindeki insan sevgisini bilen komşulan. müşterilen. aralannda bir antika gibi kalmış bu ınsanı bagırlanna basmak için sevgi göstensınde birbirleri ıle sanki yanşıyor. O da bu sevgı yumagı ıçinde akrabasız. çocuk- lanndan uzak yaşamanın buruklugunu fazla- ca duymadan, sevilmenin keyfinı çıkararak yaşamını noktalamaya kararlı görünüyor. Dünya şampiyonun beraberlik teklifini Anand kabul etti Kasparov avatıtajını korudu •Oyundan sonra Garry Kas- parov, rakibinın mücadele gücünü yitirdiğini gözlediği- ni söyledi. Kasparov'un unvanını korumak için 1.5 puana ihtiyacı var. Dış Haberler Servisi -Dünya Satranç Şampiyonası'nın 15. oyununda Rus şampiyon Garry Kasparov ıle Hintli rakibi Vlsvvanathan Anand berabere kaldılar. Oyunculara ait ses geçirmez odanın havalandırma sisteminde an- za meydana geldigi için iki saat geç baş- layan karşılaşma, kısa sürdü. Kaspa- rov' 16. hamleyi yaptıktan sonra raki- bine beraberlik teklif etti ve Anand fazla düşünmeden teklifı kabul etti. Uzmanlarbutürberaberliklere "üs- tat beraberliği'' adını veriyorlar ve pu- anlann bölüşülmesinin her iki tarafın da işine yaradıgı durumlarda söz ko- nusu olduguna dikkat çekiyorlar. 1985 yılında henüz 22 yaşındayken dünya şampiyonu olan Kasparov. da- ha sonra beş kez unvanını korumak için rakıpleriyle karşılaşmıştı. 20 oyun üze- rinden oynanan dunya şampıyonalann- da 10.5 puana ılk erişen taraf kazanı- yor. Son oyundan sonra Kasparov "un İehinde 9-6 olan puan durumuyla. dün- ya şampıyonunun unvanını korumak için bir. rurnuvayı kazanabilmek için 1.5 puana ihtiyacı v ar. Beraberlikler ya- nm puan sayılıyor. Oyundan sonra Kasparov, rakibinin mücadele gücünü yitirdiğini gözledi- gini söyledi. Ancak yıne de karşısın- da tehlikeli bir rakip bulundugunu ve turnuvanın henüz bitmediginin bilin- cinde oldugunu bildirdi Beyaz-Siyah Visvvanathan Anand Garry Kaspa- rov Sicilya Savunması I.e4c5 2. AO d6 3.d4cxd4 4. Axd4 Af6 5. Ac3 g6 Kasparov Dragon varyantını oyna- maya devam ediyor. 11 ve 13. oyun- lan bununla kazanmıştı. 6. Fe3 Fg7 7. O 0-0 8. Vd2 Ac6 Şu ana kadar. bu pozısıyon 11. ve 13. oyunlarda gelinen pozısyonun ay- nısı. 9.g4 Anand, bundan önceki oyunlarda 9. Fc4oynamıştı. 9.... Fe6 10. 0-0-0 Axd4 H.Fxd4Va5 12. Şbl Kfc8 Bu hamleden sonra bey azın her çe- şit taktik kombınasyona hazır olması gerekiy or. Kale ve c3'teki atın degışı- minden sonra Vxa2 (şah) olabılir. 13. a3 Kasparov 'un tehdidini önlemek için yapılmışbırhamle. 13... Kab8 14. Ad5 Bu hamle. birkaç taşın degiş toku- şuyla, pozısyonu sadeleştiriyor. 14. . Vxd2 15 Kxd2Axd5 16. Fxg7Ae3 Kasparov"un beraberlik teklifini Anand'ın kabul etmesiyle turnuvanın en kısa karşılaşması sona eriyor. -m- < A P I M I L L £ T I l.. BIÇAKIA YARALANDI Sol görüşlü öğrenciye ülkücü saldmsı • E.Ü. Eczacılık Fakültesi kantini önünde basın toplantısı düzenleyen sol görüşlü öğrenciler, polis desteğindeki devrimci-demokrat gençlige yönelik ülkücü saldınlan kınadıklannı belirttiler. İZAltR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ege Üniversitesi Kampusu'nda sol görüşlü ögrencıler tarafından başla- tıîan •*ParabEğitimeHa>Tr'" imza kampanyasını yürüten bir ögrencı. ülkücü olarak bi- lınen grubun bıçaklı saldın- sınaugradı. Olayda yaralanan EL Zıraat Fakültesi 3. sınıf ögrencisi UğurHüseyinÇal- kın Tıp Fakültesi Hastane- si'ne kaldınlarak tedavi altı- na alındı. Olayın ardından EÜ Ec- zacılık Fakültesi kantini önünde toplanan sol görüş- lü öğrenciler yaptıkJan basın açıklamasıyla ülkücü saldı- nyı kınadılar. Ögrencıler, polis destegin- de devnmci-demokrat genç- lige yönelik ülkücü saldın- lann kendilerini yıldıramaya- cagını belirttiler. Bu arada öğrenciler kortej oluşturarak edebiyat fakülte- si önüne dek yürüdüler. Ög- rencıler yürüyüş sırasında, "Paralı eğjtime \e harç soy- gununa hayır. Ünrversiteler- de harç soygununa karşı bir- leşelim. Özerk demokratik üniversite mücadelemiz yük- selecek" y azılı pankartlar ta- şıyarak "Faşizme karşı omuz omuza", "Faşist katillerden hesap soracağız"'. "Bilim içe- ri katil polis dışan" slogan- lan atarak tepkilerini dıle ge- tirdiler Çok sayıda sivil pq- lisin izlediği yürüyüş EÜ Edebiyat Fakültesi önünde son buldu. f şin klasigi "Baba»ar\ieOğullar''dır, X ama son yıllann kızlan, ogullann yennı almaya başladı. Oğullarmı ha- y ırsızlaştı yoksa kızlar mı gözünü aç- tı pek belli degil. Ama son yıllann so- runlarına bakarsanız. aile içinde *ba- balar ve kızlar" daha çok sorun ya- ratıyor. Bız de bu hafta aile içindeki sürtüşmelerın bu yeni versiyomına bir goz atalım istedik. Çünkü bu aile kav galan, sadece aile içinde kalrruyor, herkesi de bir yanıyla ugraştınyor Babanın derdi büyûk... Gardaşım, herkese de söyleyemez- sın ne de olsa aile meselesi. Ama bu iş aile ıçinden çıktı. herkesın ag- zına sakız oldu. Bıliy ossun gızı okut- tuk. hem de eyı okuttuk. Okudu el- hamdülıllah. o yandan bı şikâyetimız olmadı. o okudukça bız de okuttuk. Burdakı mektepler bitti, tuttuk Ama- rıkalara gönderttik, oralarda da okut- tuk Eh yüzümüzu gara çıkarmadı. doğrusu eyı okudu. Orada mastur mustur ne varsa hepıcigıni yaptı. Dön- dü geldı. bız de gıymatlı eviadımız- dır. bağrımıza bastık. Yanımıza al- dık. işimizde yer verdik; makam, rüt- be sahabı yaptık. Yani biz babalıgı- mızı yaptık. Şimdi ne beklersin? Işı- mizi eyi tutsun, ailemize sadakatı ol- sun. ışimizi genişletsin, namımızı bü- yütsün degil mi? Gızımız da öy le ça- lışıyor göründü ama işin aslı pek öy- le olmadı. Tuttu gız başına ay n anlaş- malara falan galktı. A gızım. benim gözel gızım, akıllı gızım, sen daha tecrübe neyim kazanacaksın. ayagı- nı yere basacaksın. nerdüvenleri bı- rer birer çıkacaksın. Öyle hoplayıp zıplamayacaksın, böyük sözü dinle- MESELA DEDIK ERDAL ATABEK Babalar ve Kızlar...yeceksın. Dınleyeceksin ki ayagına ça- İı dolanmaya. Yok. buna öyle deme- mışız. Sen aldın bu işin ilmini ıffanı- nı aldın, hopla zıpla bildığını y ap de- mişiz. Bu haspa bıze baypaslar yap- maya kalktı. Yahu bunun ışlen yanı- mızdan yöremizden geçmeye başla- dı Baktım. olan bitenden habarımız olmuyor. 'Dur bakalım' dedim. 'dur hele', "sen seni bilen mi kızım". 'yok bilmem mi"? Eh o zaman, kendı dü- şen ağlamaz. Işimızi bıraz yokuşa sü- rer ya. kendı de soluksuz galır. Şın- cik söyle. haklı mıy ım haksız mıyım'? Bak bakalım. yokuşu çıkmaya başla da soluğun daralıyor mu daralmıyor rau 1 Şımdı sıkışırsın. gene bana ge- lir "Amana düştüm babacığım. anıan bana bir çare" dersın. ben de sana derim kı "sendeçareçokturyavrum, hadi bakalım göbegini kendin kes de görelim". Işte durum vazıyeti budur möhterem gardeşım. Kmn niyeti başka... Ne yapalım yanı. babaysa baba. O da biraz babalığını bilsin. Bil- sın de kenarda oturup rahatına bak- sın. Bayram olur. gider elini öpenz. vok bilmem ne olur. "onsuz olmaz- dı" diye lafın ucunu kıvınnz. Sen de artık yaşını başını almış adamsın. "Bu kız da hatınmızı sayıyor, daha ne is- teriz" desene Yok demez. llla her şey onun istedıgı gibi olacak. Olur mu canım? Dünya degişti artık. Biz de onun dizinin dibındeki kızı degiliz kı? Onun bilmediklerini biz öğrenip geçtik. Aslında bunu kabul edemi- yor. Sen bızi Amerikalara gönderdin de kıymetıni bilmedık mi' 1 Bız de ora- yı ikinci vatanımız yaptık. Kötü mü ettik? Orada yer yurt aldık. fena mı ettik? Senin düşünüp yapamadıgın ne varsa Allah'ın izniyle biz yaptık. Şimdi içınden içinden köpürüp dur- mak sana yakışıyor mu? Her şeyi sa- na mı soracagız? Yanına almış küflü adamlan, pişpirik oynayıp duruyor. Ar- tık pışpınkoynayan kaldı mı canım? Babacığım, artık bırak bu pışpirigi de bılgisayarda oyun oyna desem. u o da nedemek" dıyecek. Demesem içı- me hıcran oluyor. Ben elimizdeki pa- rayı ahçıyabekçiyedağıtsamyeni şir- ketlere para kaİmaz, bunu bile anla- mıyor. Yok. hakkını yemeyeyim. bu- nu anlıyor. Bana hak venyorda şu üvey ogluna fazla yüz veriyor doğrusu. O nemrut da bana bakınca ıçine nefret doluyor, yüzünden okuyorum. Ayol senin kızın benim: üvey oğlundan sa- na ne fayda gelir? Bak bunlar aklıma gehnce sinirimden yüzüm alev alev yanıyor. Öfff, öfff, şu yaşlılar ne za- man yaşlılıgını bilecek? Bıktım. val- lahi bıktım. Üvey oğul saatine batoyor... Dur sen hele. vakıt saat yaklaşıyor. biz boşuna beklemiyoruz. Senı gidi çalımlı Raziye senı. Pek çalımlı yü- rüyorsun ama buralaryakmda sana dar gelecek. Aklın sıra bize ekmek bırak- mayacaksın ha. Dur bakalım kızım. sen daha dünkü çocuksun. Babayı ida- re ediyordun degil mi? O baban kim- leri eskitmiştır de farkında bile olma- mışsındır. Sen erken emekJıliğe dog- ru gidıyorsun da pek habenn ofmuyor. Dur bakalım. şimdiye kadar düzde yü- rüdün de soluğun yetti. yokuşun yeni başlıyor. Neymiş, bız üveymışiz. Ba- bamız kimın sadakatli olduğunu yeni görmeye başladı. Bu iş senin bildiğin gibı degıl. yavru kuş. Bılmedik orman- fann kıyısına gelınce koşar. babanın etegine sanlırsın ama bakalım baban sana etegıni tutturacak mı? Dur hele sen. beni de tanıyacaksın. Öyle üveyliğimi- ze bakıp da bize atıp tutma, biz adamın fıyakasını fena bozanz. Kendimızı tu- tuyoruz ama az biraz sinirliyımdir, ona göre. Ayağını denk al. Babacığın da za- tnanındaayağını denk almanı söylemiş- ti de oralı olmamıştın. Hadı bakalım gö- relim marifetlerini.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear