23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKİM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 /\fix>Anıerikaır ) daıı avangard caz Caz dehası Anthony Brcocton yeni alülısıyla bu akşam Cemal Reşid Rey Konser Salonu 'nda CEMYEGUL Bigünün ya da Sun Ra veya Anthoro Brarton'ın deyimiyle 'zamanaaitolma- yan geleceğin müzitjr.in peşınde koşan Antıony Bra\ton. solodan düete. quar- tet'ttn sımültane üç orkestraya kadar ak- lınıza gekbilecek her fonnatta çalmış ve yer;tmiş bır caz dehası. Caz ya da çağ- daşmüzık gibi kategorilen kendisine ya- kıştıramıyor. Zaten o yakıştırsa bıle ekş- tirmenler \eya müzisyenkT bu işe fena halde içerliyorlar. Braxton, kalıpçı kafa- lar içine ne bir caz müzisyeni ne de çağ- daşmüzikbestecikrindenbiri. Ancakas- lmabakarsamz o hem olağanüstübır caz müasyeni hem de çağdaş müzisyenlenn en çağdaşı. Anthony Braxton, caz kulüp- lerinde dörtlü setlerden, Wesleyan Cnıversıtesi'nde profesöriüâe. oradan da 1994'teki Mac Arthur Ödü- lü'ne uzanan kariyeri bo- yunca hep kendi bildiğı yoida ilerledi. Anthony Bta\ton,4Haziran 1945'te Chicago'da dofidu. Orta- okulda klarnet çalmaya başladı. W\lson JunıorColtege'da 1 dönem müzikokudu. Daha sonra orduya katildı Orduda klar- netm yanı sıra alto saksofon da çalmaya başladı. İlk etkıknimkn afro-Amerikan kültür ağacındaydı: öncelenFrankie Lv HMMI ve James Bnmn'ın rhythm&blu- es'u. sonralan da Ahmad JamaL Ornet- te Coleman, John Coltrane ve Cecffl Tay- lor'ın post-bepop ve a\ant-garde cazı. 1%6'da AÂCM'ye katıldı. Bu toplulu- ğun motorlan arasında siyah müziğın ön- cü isimkri Muhal Richard ve Roscoe MitctaeUda yer ahyordu. AACM'nin mü- zikal yaklaşımı tam Braxton*m kafasına göreydt. Yaşamının bu dönemini düşün- düğünde. Henry ThereadgiH, Roscoe Mitchell ve Muhal Richard Abrams'a şükranlannı belırtmeden geçemıyor. AACM"nin müzikal dağarcığı o kadar genisn ki caza Afrika müziğinden ahntt- larentegre edip, Schoenbergve Stockha- usen gibi Avrupa avant-garde'ının yara- tıcılanyla ilgikniyorlardı. işte bu ortam- da BraNton'ın ügisi kendisi için yepyeni alanlarakaymaya başladı;ritimve hacim ûzerine yeni fiîurler geliştirdi. Bu arada alto saksofon tekniği de iyice gelişti. Bu sıralarda Brax- ton. Leo Stnith ve Le- roş Jenkins ile birlikte kendı topluluğunu kurdu. Bu dönemde yaptığı müzikChicago deneyselliğini. gerçek anlamda yansıtıyordu. Müziğvn odak noktası espas. doku ve sesteydi Braxton bır başka AACM özellıgi olan, müzis- yenknn birden çokenstriimanda ustalaş- ması fikrini iyice benimsedi ve aralann- da vTirmalı çalgılann da bulundugu pek çok akt üzenne yoğunlaştı. Ancak yine de alto, esas enstrümanı olarak kaldı. 1969'da Brax$on triosuyla birlikte Pa- ns'e yerleşti. Ve üçlü. Steve McCaU'un kaülımıyla bir dörtlüye dönüştü. ancak bu topluluk kısa bir süre sonra dağıldı. Bra\ton. Amenka"ya döndü ve bir süre hayatını profesyonel satranç oyuncusu olarak kazandı. 1970"te Chick Corea. Barry \Kschu\l ve Dave Holland ile bir- likte. caz tanhtnin çok ses bırakan bır başka topluluğunu yine Braxton kurdu: Circle. Butoplulukda oldukça kısaömür- lü oldu ve Braxton. Paris'e geri döndü. 1974'te tekrar Amerika'ya döndü ve Dave Holland, Barry Altshiıll ve Kenny Wheder"dan olu!>an sürekli dörtlüsüyk çalısmaya başladı. Bu tarihkrde *g?»rip' biradamolarakünü yayılmaya başlamış- tı bile.Bunun nedenkrinden bıri. Ant- hony Bra\ton"ın kompozisvonlannm ses. hacim. günej sıstemı mantığt gibi kon- septlere dayanniası \e bu kompozisyon- lann ısımkrinin enıgmatik dıyagramlar gıbı soyut grafik çalışmalardan oluşma- Mydı. Braxton"ın müziğine dönecek olursak. 1960"ların ortalanndan itibaren-Schoen- berg. Stochausen ve Cage'in de etkisi al- tında-doğaçlama ve kompozisyonu nasıl birlikte kullanacağı üzenne düşünüyor- du. Braxton zaman ıçinde kendı soyut dı- hni yarattı ve zamanının dığer caz müzıs- yenİennden ayn bır verde durmaya baş- ladı. Ancak caza olan tutkusu hiç eksil- medi. Saksofondaki başlıca etkilenimk- ri arasındaJohn Coltrane,VVarne Marah \e Paul Desmond'u sayabiliriz. Aynca Thelonious Monk %e Lennie Trista- no"nun müziğe yaklaşımlanndan da çok etkılendı. 1970'krdeki çalışmalan arasında ef- sane bebop davulcusu Mav Roach ile yaptığı çalı$maları. Dortmund'daki ola- ğanüstü quartet konsenni \e avant-garde big-bang çahsrnalannı sayabiliriz. Ozel- likİe 1970'tekı Creatıve Orchestra Music. Braxton'ın en kuv\etli çahşmalanndan biri sayılmaktadır. 1980'krde ise Brax- ton'un çalışmalan giderek büyüyen bir ivmeyk mistisizm. tiyatro ve kolaj çalış- malanna yöneldı. Çalışmalanna satrolo- jik ve numerolojik unsurlan, dans ve gör- sel unsurlan da katarak eserlerine ayin- sel bır bo>oıt kazandırdı. Yine 80'krde Braxton"ın caz Iıteratürüne kazandırdığı yeniliklerden bahsedebtlıriz.Deneysel unsurlar bu vıllarda da müziğınin teme- lini oluşturuyordu. Bu yıllarda 'multiptelogjcamuslc'ola- rakadlandırdıgı konsept müziğine hâkim olmayabaşladı. Bu konsept, sürekli dört- lüsünün ekmanlannın -kı bu elemanlar 9 yıl boyunca hiç değişmedi (Marh/n Crispell, Mark Dresser ve Gerry Hemingway)- aynı anda üç ya da dört kompozisyon çalmasın* gerektiriyordu. Braxton, bugün Connecticut'taki Wes- leyan Üniversity'de öğretim görevlisi olarak çalışmaktadtr. Bugüne kadar 400 kompozisyon yaratmış, liderliği altında 70 plağa imza atmış. 50 kadar plakta da eşlikçi olarak yer almış çağdaş müziğın en önemli müzisyenlerinden biridir. Braxton, Istanbul'da cazseverlerin kar- şısına yeni altüısıyla çıkacak. Braxton'a akordtyonda Ted Reichman, kemanda JasonHvang, trombonda Mike Heffle>', basta Joc Fonda ve davulda Kevin Nor- toneşlik edecekler. Eğerzamanımızın en önemli müzısyeniennden binnın kariyenndebır dönüm noklasma sahit ol- mak istiyorsanız, bu konseri kaçır- mamanızı tavsiye ederim. Erdal Alova'nm yeni şiir kitabı 'Bitik Kent' Adam Yaymları'ndan çıktı Çağdaş dünya, şairitek başoıabırakh Tt'RGAY FİŞEKÇİ ^ - Yeni bir şiir kitabın çıktı: Bitik Kent. Sence bir şair için şiir kitabının anlamı nedir? Bir kitaba nasü hazuianıyorsun? ERDAL ALOVA - Ben kıtap'hazırla- mıyorum. Her kitap şiır gelişımim içın- de bir dönemin bittigini gösteriyor Kı- taplanmı hangi tarihte yayımlayacağımı önceden planlayamam. Oldugunda ol- muştur. - Bitik KenOe vardiğın \«r neresî? .\LO\Â-Bunu kestirmek şimdilik çok zor benim için. Bir şıir 'ide'sı var. O be- ni alıp görürüyor. Bu serüven içinde var- dığım yerleri belki gelecekten bu yana bakarak daha iyi degerlendirebilirim ikrde. Elbette bu benim ne yaptığımı bil- medığimi göstermez. Hem bu tür soru- lar şairden çok. edebıyat tanhçikrini il- gikndırir. - Senin şair olarak bir tavrın var. Ha- yata ve şiire kar^ı duruşun. Bu, son dö- nem şairierinde görmediğimiz bir tavır. Senin şiirden başka bir şevle uğraşmadı- ğını so>leyebiliriz. Yalnızca ş'dr yan\or. çeviri>or >a da editörUik >apıyorsun«. ALOVA - Bır söz \ardır. Çanağımda balım olsun. an&ı gelir Bağdat'tan. Biraz şairlik yeteneğm varsa. esın denen an gelir senı bulur. Bu balı döker, sulandı- nr ya da bulandınrsan ne an kahr, ne ko- van. Ben bu balı dökmemeye. elimden geldigince kirletmemeve çahşıyorum. Daha doğrusu yirmi dört saat onu bekli- yorum Bununsahiçbirkarşıhğı yoktur. -Senin bu ta\nn 18-20yaşlanndan be- ri böyle. Gençlik yıllannda seni çeken başka bir şey olmadı mı? ALOVA - Olmuştur, hâlâ da oluyor. -Negibi? .\LOVA-Yaşamtn ta kendisi. Şiir sev- dasının beni ya^amm dışına armasına izın vermedim hiç. Şıir için yaşanmaya- cağı gibi. yaşamadan da şıir yazılmaz. Benim yazdıklanm en soyut göründüğü noktalarda bik en somut durumlardan kaynaklanır. hatta nesnenin ta kendisin- den. Bence s.ıır yapraklardan çok. kök- krle ilgili bır şeydir. Ve bundan dolayı ınsanın en somutarayışlanndanbiri.bel- ki de en somurudur. - Şiir insanın en somut arayışlarından birivse, nasıloluvorda günümüzdeinsan- lann bu kadar uzağında? ALOVA - En somut derken gerçeğm görünmeyen yüzünû, gizini, nesnelenn özüneulaşmaçabasını kastetmiştim. Ay- nca şiir insandan o kadar da uzakta de- gil. İnsanlan şiirden uzaklaştınyorlar. Şu medyatikdenen çağda insanlann çogun- luğu dahaçokgörünenk yetinmeye ahş- tınlmış. Daha doğrusu kendilerine gös- teriknk yetinmeve. Yani. onlara sunulan "hazır hayatlar"! benimsemek daha iş- krine geliyor. Bu da tükettm toplumu- nun yaşam bıçimkrinden biri. Günü- müzde üretim tüketıme, tüketim de tek- nolojıye bağlanmış durumda. tşin feci yanı bu Şıırse. tüketilenbır şey değildır. B ır toplumda şiir ya da şair ne kadar horlamyor ya da arka plana itüiyorsa o toplum o kadar yoz ve kendine yabancıdır. Şiir sanatı, kendine gittikçe yabancılaşan çağdaş insamn, bu yabancüaşmadan kurtulabilmek için, yine kendinin yarattığı en etkili olanaklardan biri, belki de en etkilisidir. "GÜZH.", DEDİ,1 YANUŞLASUN BİLE" Memet Fuata Tuz egıtti kırmızı camı (Hangı $arap gemısinden?) Bırdenız>akutu>du Karaya çıktığında Kaç çocuk boğuldu burada Kac denızalıı güneşi Se>reitı ölüm dansını barakudalann Erkek bir denızatı sessizce ağladı Arayış. Sürekli aravış. Balınanm zayıflığını göreceksın burada Ozgünbalığının dikenlı dılını Latince çağnlmayan balıklar geçerken Mercanlar. uçak ölüleri arasında Sürerken bir kan ve yosun sessizliği Suya konuk gelen bır şehır gıbı Bütün layfalan ölü Bır kaKondur bur'da zaman Yedeğınde ölü dalgaların Seyir defterinı rûzgânn >azd\ğı Arayış. Süreklı arayı$. Tanıkhk edemez kendine Susmak bılmeyen deniz Daha doğrusu. tüketildikçe üreyen bir şeydir. -Yaniçağdaşdünya.şairitekbaşına mı bırakıyor? ALÖVA-Çoktanbıraktıbik. Amaben bugünTürkıye'de şiirinhâlâ sevildiğine. insanlann güzel şiirler özkdiğine tnanı- yorum. - Pekişiiringidebileceği biryeryok mo günümüz dünyasında? Şiirin bütün ka- nallan kapanmış durumda mı? ALOVA - Tersine. Şaırkr yalnız kal- dıkça, yalıtlandıkça. kendilerine yepye- ni çıkış yollan bulmak zorunda kalırlar ve kalacaklar. Çünkü şiir insan için ge- reklidir. Heıdegger'in dedıği gıbı. "Şür varoluşa eşlik eden bir süs değil... tarihi taşışan temddir." - Son yirmi yıl içinde giindemde olan pek çok şair çıktı. Değerlendirmeler >a- pdıyor, iJdüUer \eriliyor. Senin adın bu yıllann gündeminde pekseyrekyer aldı. Buna ne diyorsun? ALOVA - Gündemden neyi kastedi- vorsun? - Edebrvatçevrelerinde. medyadasözü edilmeyi. ALÖVA - Bunlar hiçbır zaman benim sorunum olmadt. Ben şiiri yaşıyor mu- yum, yaşamıyor muyum, ona bakanm. Bundan gerisi benim için bir magazin olayıdır. Bu da hiçbir zaman beni ilgikn- dirmedi. Şiir benim için aşktır. - Aşk da olsa. sonunda bir kültür işL Sendeki bu şiir tutkusunun başka kay- naklan olnıalı. ALOVA - Bızim ev. yanı çocukluğu- mun geçtiğı ev şiırle dopdoluşdu. Ba- bam şnr yazardı. 4-5 yaşlanndavken ge- ce yanlan yataktan kaldınlıp konuklara ezberden çok uzun şiirler okuduğumu (daha doğrusu okutturuiduğumu^ hatır- İıyorum. Aslında şiirden nefret etmem gerekırdi ya... Babamın annesı okuma yazması olmayan bîr Gürcü kadınıydı. 105 yaşında öîdü. Kendisi de şairdı. Öl- meden birkaç ay önce doğaçtan uzun bir destan söykdı|inı hatırlıyorum Onun babası Yusuf Bey de şair ve oyun yaza- nydı. Velhasıl. melankolik yapımı. oku- maya düşkünlüğümü de eklayecek olur- sak benim şair olmamam ıçın hiçbır ne- den yoktu. Şiir sonundabir yoksul sana- tıdır. E\de bir piyano olsaydı belki de müzıkk ugraşırdım. Müzik her zaman beni şıirden daha çok etkikdi. - Se\diğin şairler kimler oldu? ALOVA - Has şairkrin hepsıni seve- rim. Daha doğrusu en çok şairleri seve- rim. Gönül bağı kurduğum şairkr Yu- nus Emre, Kavgusuz Abdal, Yahya Ke- mal, Nâzırn Hikmet, Okta> Rifat, Can YüceLLorca,Kavafıs,öbür Akdenizli şa- irler... Eski Iran şiirini de severim... -80*densonra İfürkşiirininortamıçok değişti. Eski dönemlerde şairlik cesaret işiydl Türk şiiri çok paıiak bir dönem- deydivedüzeyiçokyüksekti. O>sa80'den sonra nerdeyse kalemi eline aten herkes şair oldu. Kitapları çıktı, odüller kaza- nanlar otdu. Sen 80 öncesi ve sonrasını yaşayan biri olarak içinde bulunduğu- muz dönemi nasıl değerlendimorsun? ALOVA - Önce şunu sö>leyeyım. bir iki yerde yalnızca 80 sonrası şairleri ara- sında sayıldığımı gördüm Bunu kabul etmiyorum. Ben 70'li yıllann başında Memet Fuat'ın yönettıği Yeni Dergi'de şiir yayımlamav a başlayan bir bölük şa- irden birıyım. Bunlann kimisi şıiri bı- raktı. kimisi sürdürdü. Ben sürdürenkr- den binyim. bu 80'den sonra da böyle. 90'dan sonra da... Bundan gensı. şu ku- şak ya da bu kuşak beni fazla ilgıkndir- miyor. 1980"den sonraki yıllarda, yanı baskı dönemınde sık sık duyulan sözkrdenbi- ri de birey olmak'tı. Bu yıllarda gelişen şiir de bır bakıma bu birey oluş süreci- nin bır yansımasıdır Bundan çok parlak bır şıir çıkabilir. şairler kendi katakomp- lanna çekilerek kapah denen hermetik şiirin âlâsını yazabilirkrdi. Ama olma- dı. Tektek güzel şiirler yazıldıysa da. şi- ir genellikk orta düzeyde kaldı. Neden diyeceksın ? Birkere bu şiirin şairknnin açmazlarındanbiri, kendilerine kapanır- ken ya da gekneği hiçkrken topiumu görmezden gelmekri, bununla birlikte, medyanın olanaklanndan azamı ölçüde yararlanmaya çaba göstermekndir. Bu da pekçok şairposterisk karşılaşmamı- za yol açmıştır. Şiır. ınsanlarla paylaşı- lan bir şe>dir. Yoksa. ancak postmoder- nizmk mazur göstenkn şizofrenık bır vaka olur çıkar. Bu şiirin bir yanlışı da simülasyon şiiri olmasıdır. Yanı şairler çizdikkri modelkre göre hareket etmış- kr bu da yaşamdan iyice dışlanmalanna yol açmıştır. Ama yine de. her ne kadar devlet şairi AttflâUnanşiirin durumunun bir fecaat olduğunu söylüyorsa da. güzel şiirler vaztldı ve yazılmıyor değil -Günümüzdeşiirin temel ugraşı nedir sence? ALOVA - Ünsal Oskay'm Vartık der- gısınde çok paTİak. o ölçüde de öğretici biryazısı yayımlanmıştı. Diyordu ki Ün- salOskay o yazısında: "Şüringenel-olan- dan söz edişi efendi \e köle farklılaşma- sını sürdüren düzendeki aldanımı yutıp atmakiçindir: İnsanıtibassahalindeifa- de edebilmek içindir. Tümlüklü-gelenek içindeyaşanabilen en arkaik halimizden çıkıpuzaklaştıktan sonraki dönemlerde, bu yüzden, şiirin temel işL bu arkaik in- san varoluşunu anımsama çabası. ısran, uğraşı olmuştur. Bu,günümüzde deböy- ledir." tşte Hölderlin şiir için "bütün uğ- raşlann en masumu'* derken bir bakıma bunu detnek istiyordu. Senin biraz öncekı sorunla bağlantı kuracak olursak, bir toplumda şiir ya da şair ne kadar horlamyor ya da arka pla- na itüiyorsa o toplum o kadaryozve ken- dine yabancıdır. Şiir sanatı, kendine git- tikçeyabancılaşan çağdaş insanın. bu ya- bancılaşmadan kurtulabilmek için. yine kendinin yarattığı en etkili olanaklardan biri. belki de en etkilisidir. AltınKoza 'Soğuk Geceler'in ADANA (CumhurİNet Güney tlleri Bürosu) - 9. Altın Koza Kültür ve Sa- nat Festnalf nde yönetmen Kadir Sö- zcn'ın 'SoğukGeceler' filmi en iyi fılm ödülünü kazandı. En iyi kadm oyuncusu olarak Ayşe- gül Aldinç. en ıyı erkek oyuncu olarak da HalilErgünün ödülkndirildiği fes- tivalde. yitirdiğimız 'Kadir Baba' Ka- dir Savun ile Münir Özkul'a onur ödülleri verildi. En ı\ i film ödülünü kazanan Yönet- men Kadir Sözen, "Adana'da halkse- çiyor, ödUUeri halk veriyor. Olaym gü- zeUiğiburada" dedi Geceye. 'Gerilla" filmındeki rolüyk en iyi kadın oyun- cu ödülünü kazanan Avşegül Aldinç katılmazken •Böcek'fümındeki başan- sıyla en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Halil Ergün. "YılmazGüney'lerin,Ya- şar Kemal'lerin, Bilge Olgaç'lann \^- şayıpgeçtiği topraklarda olmakne gü- zel. Halk jürisine teşekkür ediyorum. Yeter ki sinemamız ayakta kalsın. Ye- ter kiyaratKihk. ozgüriük kavgası sür- sün" diye konuştu. En iyi yardımcı oyuncu ödülünü 'Bir Aşk Uğruna'daki rolüyk yıllann sa- natçısı Tuncel Kurtiz aldı. Kurtiz aynı zamanda sinema sanatçısı da olan Ca- hit lrgat'm "Selam alın teriyle ekmek yiyene_."dıye başlayan şiirini okudu. 9. Adana Altın Koza Kültür ve Sa- nat Festivali"nde. seçici kurul tarafın- dan aday göstenkn 11 filmi değerkn- direnhalkjürisinin ödük değer gördü- ğü sanatçılar ve eserler ise şunlar. En Iyı Yönetmen: Kadir Sözen (So- ğuk Gecekr) En tyi Kadın Oyuncu: Ayşegül Al- dinç (Gerilla) En İyi Erkek Oyuncu. Halil Ergün (Böcek) En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Tomris İnceer (Aylaklarl En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tuncel Kurtiz (Bir Aşk Uğruna» En iyi İkinci Film: Böcek(Ümit El- <;*' En İyi Üçüncü Film: Yengeç Sepeti (YavuzÖzkan) Çukurova Gazetecikr Cemivetı Özel Ödülü. Sokaktaki Adam (Bıket tlhan). Halk jürisi, aynca, 'Soğuk Geceler" fılminde müzısyen Çingene çocukları canlandıran Kemal Çetinkaya, Ferdi Çetinkaya. Levent Flnıas ve Rahim Çaknıak adlı 4 genç oyuncuya. halk jürisi özel ödülü verdı. DUŞUNCEYESAYGI MEMET FUAT Bilisidik "En büyük duşmanımız cehalettir." Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu bundan da- ha iyi ozetleyecek bir ozdeyiş düşünemıyorum. Hangı taşı kaidırsanız, altından bilısizlık, cahillik sı- ntıyor. Olkemızın dört bır yanı bilerek bilmeyerek, is- teyerek istemeyerek adam öldürenlerle, hattatoplu kı- yım yapanlarla dolu. Trafik canavan dedıklen aslında "bilisizlik canava- n"degil mı? Serdengeçti şoför önune gelenı sollayarak çılgınlar gibi sürdüğü otobüsiiyle bir toplu kıyım yaratmaktan kılpayı kurtuluyor, herkesi geçmenin coşkusu içinde- ki muavıni ise, arabadan sağ salim ındıklenne şükre- den yolculann yakınmalarına karşı gülucüklerle açık- lama yapıyor: "Bu hep böyle, ağabey, çok usta şo- fördür, Ankara'da kokledi mi, istanbul'a kadar çekmez ayağını gazdan...' Aynlıkçı, dınci, solcu, her neyse, insanlann bir ara- da olduklan yerlere bomba koyanlar, bu yoldan ulkü- lerinı gerçekleştirmek, bzledikleri düzene kavuşmak olanağını mı yaratıyorlar? Kimi öldürecekleri bile belli değil... Onat Kutlar gi- bi bir insanı da öldürebilırler... GıriştiWeri eylemle katit olduklannı, yaptıklannın top- lu kıyım olduğunu algılayamıyoriar mı? Her şey bilisizlik üstüne kurulu... Oinar depremi yüzünden mühendislerin, yüklenici- lerin, denetleyicilerin sorumsuzlukları konuşuluyor. Kamu yapıları yıkıldıysa, yükteniciler demırden, çi- mentodan çalmış, denetleyiciler de buna göz yum- muşlardırdenıyor... Bir yapıda, yüklenici ya da mal sahibi, demiri ya da çimentoyu, mühendısin belirlediği olçulerin altında kullanırsa, denetleyen de buna göz yumarsa, bir top- lu kıyım hazırlanıyor demektır. Demirden, çimentodan çalan mal sahibıyse, bu top- lu kryımda ölenler arasında kendı de yer alacaktır. Bir ihtihar söz konusu olmadığına göre nasıl yapar böy- le bır şeyı insan? Yanıtı tek sozcükle: Bilisizlik... Yıllar önce yaşadığım bır olay: Yakmımızda ıkı katlı bir ev yapılacak. Muhendis, kal- fa, mal sahibi uzun uzun yazmış, çizmış, aniaşmış, sözleşme imzalamışlar. Temel kazılmış. Benim bir ara yapılarda çalıştığtmı bilen mal sahibi sabah erkenden geldı, "Bugün temel atıyoruz, mü- hendis de yok, akıl erdıremediğim bır şeyleryapıyor- lar, bir bakar mısınız" dedı. Gittim. Sözleşmeye her şey açık açık yazılmış. Yığ- ma yapı. Temel ellı santim kazılacak, butününu alttan demirli beton (sömel) dolaşacak. Eni şu kadar, kalm- lığ\ bu kadar... Amaortada demır füan yok. Betoncu da yok. On tor- ba kadar çimento var. Kvreçlı harç hazırlanmış, ona çi- mento katıyortar. Usta köşeden başlamış taşlan temele yerieştirip üstlerine harcı boca ettırmeye. Kalfa ise yanındaki bir çuvaldan aldığı hurda demır parçalannı gelışıgüzel harcın orasına burasına atıyor... Bu bilisizlik değil de, malın gözüluk gibi görünüyor, ama altında gene korkunç bir bilisizlik yatmakta... Durumu anlattım mal sahibıne... Kalfada surat bir kanş... "8iz her yerde böyle yapıyoruz" diyor. "Sömelsiz temel de atılır, ama o zaman sağlam kes- me toprağı bulana kadarınmek gerekir, onun nasıl ya- pılacağına da muhendis karar verir" diyorum. Direniyor kalfa: "Biz her yerde böyle yapıyoruz." "Peki, içine hurda demır de atıyor musunuz?" "Onu atmıyoruz, ama beyin ıçi rahat etsin, yanlış bir şey düşünmesın diye..." Sonrası?.. Sonrası bu malın gözü bilisiz kalfanın ka- fasına göre yükselen o ıkı katlı evde insanlargüzel gü- zel oturdular. Ben ıse hatılda, lentotarda, kat betonla- nnda kımbılır daha ne dümenler çevrilmıştir diye yıl- larca hep ıçimde bır korkuyu taşıdım. Neyse ki dep- rem fılan olmadı. Beş kata izin çıkınca da o iki katlı evi yıkıp yerine betonarme karkas bir apartman yaptılar... Yapılarda çalıştığım kadar ustalar. işçilerle hep bili- sizlikten doğan çekişmeler yaşadım. "Ağabey, bu demır buraya çoktur." "Oğlum, bak, elinde plan var, adam hesaplamtş, bu kadar demir gerekıyor." "Ağabey, her yerde beş torba çimento koyuyoruz, sen âltı koyduruyorsun." "Ben değil, muhendis altı torba koyduruyor." Derken, bir bakıyorsun, ambar bir yana atılmış... "Oğlum, niye kullanmıyorsunuzamban? iki çakıl, bir kvm kanştınlacak... Şunu ölçerekyapın..." "Ağabey, bız kürekte ölçüyoruz, hıç şaşmaz..." Bilmem kaç kürek bir ambarmış, küreğin arkasını betona sürdü mü de dozajını anlarmış... Arkanızı dondunüz mü bilisizlik bütün şirinliğiylege- Itp oturuyor baş köşeye. Durup dururken katıl olmayı kim ister!.. Ülkemizin dört bir yanı bilerek bilmeyerek, ısteye- rek istemeyerek adam öldürenlerle, hatta toplu ktyım yapanlaria dolu. Genç Ekin'üe yenisezon çalışmalan Kültür Servisi- Genç Ekın Sanat Merkezi. yeni dönem gıtar. tiyatro. halk danslan. nota solfej derskn. fotografçılık. estetik ^emıneri ve çocuk tıyatrosu çalışmalannabaşlı>or. '"Ijmudumuzkavgada. ka\ gamız sanatımızla" dıyen Genç Ekin. tüm aydın, sanatçı ve emekçi ınsanlan çalışmalanna bekliyor IMGE kuabevı Festivalde ödül alan sanatçılar, törenden sonra toplucafotoğrafçektirdiler. CAN DÜNDAR GÖLGEDEKİLER Atatürk için ölüme giden Fikriye, Serbest Fır- ka ve Menemen olayı, Atatürk'ün kurduğu Komünist Partisi. Çanakkale savaşının öteki yüzü, İlk Medis'teki muhalefet ve 19 Mayıs'ın gerçek öyküsü. 222 sayfa 240.000 TL TEVFİK CAVDAR TÖRKİYE'NİN DE^OKRASİ IARİHİ1839-1950 Ülkemizdeki >oiz elii yıllık demokrasi müca- delesınin serüveni, Tanzimat'tan çok partili döneme dek deraokratikleşme sürecinin pa- noraması. Konusunda ilk kitap. 512 sayfa390000 TL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear