23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16EYLUL1994CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER UluslannıralanMELIH CEVDET ANDAY B ır arkadaşıma Schopen- haur'ın "Aşkın Metafiziği" adlı kıtabını okumasını oğutlemıştım, "Okumam" dedı, "sonunu bili.vorum." Polıs romanı okuma alış- kanlığından gelen bır davraruştır bu, katılın kım olduğunu bılmek artık me- rakımızı vok eder Ama edebıyat, fel- sefe kıtaplannın ılgınçlığı bıçemden ve usavurma ozellığınden kaynaklanır Biçem ve usavunna ıse. o kıtabın bır kez okunması>la ele geçınlıverecek konular değıldır E\et, Schopenhauer, döl almak ıçın doğanın bıa sevı ıle kandırdığını so> iuyor, kıtabın sonu ya da ozu bu, ama buraya varmak ıçın duşunurun geçtığı usal yollar, sonuç- tan daha onemlıdır, ya da yalnız o onemhdır, o vapıtın eskımeyen yarudır bu. Böyle olduğu ıçın hep yenıdır, hep merakjmızı çeker Edebıyat yapıtlan ıçın de durum bu- dur Bır kez okumuş ısek, "Vadideki Zambak" romanının baş kışılennden Madame de Mortsauf un genç yaşın- da olduğunu oğrenmışızdır Ama Bal- zac'ın bu olumu nasıl anlattığı konu- sudur asıl meraka değen Onun ıçın de bütun başyapıtlar yenıden, yenıden okunur, oİcunmalıdır Bır resme bır kez bakmakla doyulur mu' "Vadideki Zambak"ı bugunlerde yenıden okudum Balzac'ın en unlu se- vı (aşk) romanlanndan bındır bu Ama yenıden okuyuşumda başka bır yanı uzennde durdum romanın Bal- zac, Madame de Mortsauf un kışılı- ğınde Fransız kadınının ozellıklennı anlatıyor Bu anlatımdan kısa bır or- nek vereyım "Bir Fransız kadını sevdiği zaman değişik bir insan olur; övgüler yağdırı- lan şuhluğunu aşkını suslemekte kulla- nır, çok tehlikeli olan boş gurunınu bırakır, kendini aşkına adama> a bakar. Sevgilisinin çıkarlarıyla, kinleriyle, dostluklarıyla içli dışlı olur; bir iş ada- mının deneyimk edindiği incelikleri o bir gün içinde kazanrverir. Yasalan in- celer, kredi mekanizmasından anlar, bir bankerin kasasını boşaltıverir; belki çıl- gın ve musriftir ama, hiç yanlışlık yap- maz, tek kuruşu sokağa atmaz, aynı zamanda hem anne, hem dadı, hem he- kimdir ve butun bu farklı işler arasında- ki durumlanna en kuçük aynntılarda bile sonsuz bir aşkı belli eden mutlu bir güzellik verir." Fransız kadını boyle mıdır9 Evet, Balzac yazdıktan sonra Uluslann ıralannı (karakterlennı) buyuk romancılaroluşturur Onlarsa- dece yansıtmakla kalmaz, yaratırlar Roman sanatı olmasaydı uluslann oluşumu gerçekleşmezdı Pekı. romandan once uluslaı yok muydu9 Bu soruya rahatlıkla "yoktu" yanıtı- nı verebılınz Romanın uluslaşma su- rea ıle başlaması rastlantı değıldır Buyuk Rus romanı da bu sıireç ıçın- de doğdu ve uluslaşmayı bıçımfendır- dı Bız Rus ınsanını Gogol'den, Dosto- yevski'den. Totsto\'dan, Turgeniev- den tanıdık Bu guçlu romancılar gerçekçı ıdıler. ama gerçekçılığın van- sıtmakla olup bıtmedığmı çok ıvı anla- mışlardı Çiçikov ("ÖIü Canlar") dere- beylennın yurtluklannı dolaşır, bıze onlann yaşamlannı gostenr va bunla- nn tumu Gogofun duşlemınden doğ- madır Tolstoy, unlu romanında 1812 savaşı ıçınde Rusya'nın nasıl uluslaştı- ğını yalnızca romancı olarak değıl. bır duşunur olarak da ortaya koyar Uluslaşma ıle roman vaşıttır Bızde romanın gecıkmesı uluslaşma surecını de etkılemıştır Avnca roman- cılanmızın, gerçekçılığı yansıtma ola- rak anlamalan ve yorumlamalan, Turk ınsamnın ırasal ozellıklennın be- lırlenmesını gecıktırmıştır Bır toplumun ulusal ırasını buyuk- duşunurler. buyuk sanatçılar yaratır Örneğın. Descartes'tan sonra Fransız ulusu akla baş yen veren bır ulus ola- rak tanına gelmıştır Bu elbette, butun Fransızlann akıllı olduğu demek de- ğıldır Bılım, sanat, felsefe, edebıyat alanında çyğdaş anlamda buyuk adamlar yetıştıremevışımız, Turk ın- sanının akıllı olup olmadığı sorununu boşluktd bırakmıştır Bunun gıbı, kor- kak mı. yureklı mı olduğumuz da bellı değıldır daha Butun bunlar çağdaş u>garlık ıçınde venmızı aldıkça ortayd çıkacaktır Demek ulusallaşma, ulusal ıralar kazanma ışı çağdaşlaşma surecı dışın- da duşunulemez, bır toplum çağdaş- laştıkça kendını tanımaya başlar Sanat, bılım, felsefe alanında yaratı- lan yenı goruşler, yalnız toplumu de- ğıl. doğayı da değıştınr Oscar Wilde"- ın, "Izlenimcilerden sonra Seine Nehri'nin rengi değışti" sozu bunu gos- termek ıçın sovlenmıştır Başa donersek Dıyeceğım kı. ıçe- nğını bıldığımıa sandığımız kıtaplan yenıden, >enıden okumalıyız, kıtap- larda keşfedılmeyı bekleyen nıce hazı- ne vardır Bır resme venıden. yenıden bakmalıyız. baktıkça yenılendığımızı anlanz Bır muak yapıtını yenıden. yenıden dınlemelıvız, dınledıkçe dun- yamızın değıştığını goruruz ARADABIR HALtT ÇELENK Hukukçu Düşünçe Açıklama ve Güzeli Öpme Basına yansıyan haberlere gore 'Duşunce Özgurluğu Komısyonu na seçılen Prof Dr Bülerrt Tanör ve Prof Dr Çetin özek, çalışmalar henuz somut bır aşamaya varmadan komısyondan çekılmışlerdır Cumhurıyet'ın haberıne gore anayasa hukuku profesoru Sayın Bulent Tanor ve ceza hukuku profesoru Çetın özek, "Çalışma- ların duşunceyı suç sayan hukumlere sınır arayışı" yo- nunde yurutulmesıne karşı çıkmışlar, "MGK'nın ısteğı ıle duşunce ozgurluğu sağlanamaz, bız Terorle Muca- dele Yasası nın tamamen kaldırılmasından yanayız, an- cak bu goruşten daha ağırlıklı olarak sınır arayışı gun- deme gelıyor Duşuncenın sınırı olmadığı duşuncesın- deyız MGK'den gelen bır ızınle de çalışmak ıstemıyo- ruz Boyle olunca MGK ızın vermedıkçe bu yasa kaldırı- lamaz, bıze duşunce ozgurluğunun sınırı ne olsun dıye sormak, çalışmalan baştan ıtıbaren kısıtlamaktadır" ge- rekçesıyle çekılış nedenlerını açıklamışlardır Devlet Bakanı Sayın Esat Kıratiıoğlu da bu konu ıle ıl- gılı olarak yaptığı açıklamada, "Yasalardan ulkenın bır- lığı ve butunluğu koşulunun kaldırılmasına ızın verme- yeceğız Turkıye'nın gerçeğını bılmeyenler bılgıçlık yapıyor Duşunce ozgurluğu tanımını anlamak mumkun değıl Bu tanım sakat ve munasebetsızcedır Duşundu- ğunuzu soyledığınız zaman bu bır eylem olur Başkası- nın hurrıyetının başladığı yerde benımkı bıter" açıkla- masını yaptıktan sonra "Yolda guzel bırkadının gıttığını goren bır kışı onu opmeye kalktığında bu bır eylemdır Yoldakı bır kadını operek onu rahatsız ettığınız zaman, guzel dıye optum dıyemezsınız" demıştır Anayasa hu- kuku veceza hukuku uzmanlığını da ustlendığı ızlenımı- nı uyandıran Sayın Kıratlıoğlu'nun, bu tur ozentılerıne karşın bu alanlarda, yabancısı olduğu konularda beyan- da bulunduğunu anımsatmakta yarar vardır 1- "Duşunce ozgurluğu" kavramı yanlıştır "Duşunce açıklama ozgurluğu" denılmelıdır Çunku duşunce ın- san dımağında gelışen ve oluşan bır şeydır Ceza huku- ku bu konuyla ılgılenmez Açıklanmayan duşuncenın, toplumsal ılışkılerde ve toplumda bır etkı ve rolu olmadı- ğı ıçın bu tur duşunceler hukuk alanının dışında kalır 2- "Duşunce açıklanınca eylem olur" yargısı yanlıştır Ceza hukukunda 'duşunce' başka şeydır, 'eylem' (fııl) başka şeydır Eylem, yanı ceza yasasının deyışı ıle fııl denılınceakla 'ıcra hareketlerı' gelır Eylem, yanı fııl, ıc- ra hareketlerının varlığı ıle oluşur icra hareketlerı mad- dı hareketlerdır icra hareketlerı varsa eylem (fııl) de vardır İcra hareketlerı yetersızse, bu takdırde 'suç ışle- meye kalkışma' durumu ortaya çıkar Bu da koşullara gore tam ya da eksık kalkışma olur Yanı ozetle eylem ıcra hareketlerının varlığına bağlıdır Duşunce açıkla- masında ıse ıcra hareketınden soz edılemez 3- Duşunce açıklama ozgurluğu, kural olarak, kışısel haklara dokunmaya olanak vermez Başkası na hakaret ya da onu kuçuk duşurme suçlarında olduğu gıbı 4- Sayın Kıratiıoğlu, ulkenın bırlığı ve butunluğu konu- sundakı duşuncelerınde haklıdır Onemlı olan bu bırlık ve butunluğun, duşunce açıklama ozgurluğunu zedele- meden korunmasıdır Bunun yolları da vardır 5- Sokakta gorulen guzel bır kızı opmeye gelınce, bu orneğın duşunce açıklama ozgurluğu ya da duşunce oz- gurluğune sınır koyma ıle uzaktan yakından bır ılgısı yoktur Kızvekadınopme bır eylemdır Duşunce açıkla- ma değıldır Bueylemınadıda 'sarkıntılık'tir Ceza yasa- sı na gore desuçtur Bu tur hazırlık çalışmalarında özellıkle duşunce açık- lama ozgurluğu gıbı demokrası ve hukuk devletıyle ya- kından ılgılı konularda, sıyasal partıler tarafından ko- mısyonlara uzman kışılerın gonderılmesı ve sozculerın dt bu nıtelıklere sahıp olması yararlı olur sanıyorum TEKNİKELEMAN Gazetemızın Makıne Servisi'ne, yetiştirilmek üzere, E.M.L. makine veya motor bölümu mezu- nu, askerliğinı yapmış eleman alınacaktır. Mür: Ersin UZUN Makine Dairesi Tel: 512 05 05 / 480 Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu KANDİLLİKIZ LİSELİLERE DUYURU Harabe halını almış olan sevgılıokulumuza sahıp çıkmakuzere KANDİLLİ KIZ LİSESİEĞİTİM VAKFI'nı kuruyoruz llgılenıyorsanızderhalbızıarayınız Filizöztürk Prof. Dr. Türkan Saylan GökşinSanal (0216)3322748 (0216)3324176 (0212)2313036 (akşam) (akşam) (gündüz) DUYURU Mılyonda bır olasılığı arıyorum Imam Hatıp veya Kur'an kursunu bıtırıp de, ATATURK ve CUMHURİYET duşmanlığı aşılanmamış bır vatandaşla ıletışım kurmak ıstıyorum İLHANURAN Tol: 5268490 Tarih okurmusunuz? Tanh bıze, devletJer arasındakı borç sözleşmelennın, salt parasal yanıyla kalmadığını; borç alınan her kuruşun, kendı hukukunu ve yönetsel dayaümını da birlikte getırdiğinı söylüyor. ALİ DÜNDAR Emekli öğretmen T anh konusu. tanh duşuncesı bana, rahmetlı oğretmenım Prof Dr Emer Ziya KaraJ'- ın. 'Tarih, bir toplumun en önemli bellek oğelerinden biri- dir. Osmanlı, tarih içinde bu- lunmuş. tarih yapmaya çalışmış. Fakat, ta- rih yazmasını bilemediği için beüeksizdi. Biz, Osmanoğulları'nın yaşamoykıilerini, özgecmişlerinı bile yabancı devlet elçilerinin vazışmalarından, yabancı elçilik kadınları- nın ve hizmetçilerinin anıiarından. aşk mek- tuplarından derleyerek tarih yapmaya çalı- şıyoruz' dıye bır dersmde konuştuğu gunden ben ılgınç gelmeye başlamıştır Ben Koy Enstıtulen'nden yetıştığım ıçın. tanhı, bır tur kışıler ve toplumlar uluslar arası 'arena' olarak değıl. yaşam savaşunı sürecf olarak kavradım Tanhı, geçmışın olumsuzluklanna nasıl bakmam gerektığı- nı oğreten ve gelecekten neden ve nasıl umutlanmam gerektığıne ışık tutan bır su- reç olarak algıladım Gerçı Osmanlı padı- şahlannın hıçbınnın, egemenlığı altındakı topraklann hantasını çızdırmedığını ve de hantaya bakmaya gerek gormedığını oğ- rendığım zaman ırkılmedım değıl Fakat bana asıl, ırkıltı ıle kanşık uksınü veren.'... Ve kimseye evladımdan saltanat müyesser ola, kanndaşlann dahi nizam-ı mulk için katktmek münasiptir...' bıçımındekı 'Ka- nunname-i Âl-i Oanan' hükmu olmuştur Bu hukme dayanarak 'Cihan Padişahı Ka- nuni'nın. oz oğlu Şehzade Mustafa\ı yedı dılsıze boğdurtması ve sonra o dılsızlenn başlannı vurdurtması da MakyaveFın bır sozunu gormuştum bır yerde, şımdı kaynağını anımsamıyorum, şöyle dıyordu Osmanlı toprağııu ele geçirmek zor. Fakat bir kez ele geçirince de yönetmek kolay. Suçlu suçsuz demeden iki keüe uçuruverdi- niz mi ortalık sütliman olur.' Oysa ben, Osmanlının 'mülk külturu' olmadığı ıçın, ele geçırdığı topraklan yonettığını, fakat 'müİkleştiremediğiıu' tanh okuyarak oğ- renrruştım Turkçede 'zoralım' kavrarruyla karşıla- dığımız Arapça 'müsadere' sozcuğunun. oncelen Arap Islam hazınesı ve daha son- ra Osmanlı hazınesıyle doğrudan ılışkılı olduğunu da gene tanh yoluyla öğrenmış- tım Once Halıfe Ömer'ın Muhammed Pey- gamber'ın bır uygujamasından esınlenerek, oldurulen kımselenn malvarlıklannın ha- zıneye alınmasını Sacip' kıldığını, bunu, Emevı yonetımının 'ömer'in sunneti' ola- rak yasalaştırdığını, Osmanlılann da 'sün- netin sünneti' dıye benımsedıklennı vb hep tanhten oğrenmıştım Orneğın Cengiz Orhonlu'nun 'Osmanlı Tarih Belgelerf nde vazıldığına gore, Padışah 3. Ahmet, Yemiş- çi Hasan Paşa'dan uç bın altın ıster Hasan Paşa, uzun bır 'arize' ıle hazınenın çok za- mandan ben tamtakır olduğunu bıldınnce Padışah, 'Tiz, başı vurulan V eziriâzam Ha- dım Hasan Paşa ile Ali Ağa'nın giysilerini mezat idin ve parasını bana geruriin!..' dıye buyrukvenr Soz konusu gıyeceklennpara etmez şeyler olduğunu, satışının zaman alacağmı soyle>en Veanâzam'a sınırlenen Padışah. çok geçmeden onun da başını vurdurtur ve malvarlığına el koyar Bır sure Osmanlı malıyesını ıncelemek ve duzeltme onenlennde bulunmak uzere çağnlan Parvus Efendi'ye gore Osmanlı. 'Kınm Savaşı dolayısıyla girdiği borç bata- ğından çıkamamıştır. Para gereksinmesi giderek buyumüş; Avrupa'dan gereksinme duyduğu parayı elde edebilmek için, birta- kırtı önemli gelir kaynaklarını. borçlandığı ülkelere kiralamak dunımunda kalmış; bu yolla Galata bankerlerine borçlanmış; öte yandan. madensel paralannın hem ağırlığını hem ay arını duşurmuş, gelişiguzel kâğıt pa- ra basımına girişmiştir" (l) Borcun anapa- rasını odemek şoyle dursun, uremını (faızı- nı) odeyebılmek bile sorun olmuş Parvus Efendi, bu gerçeğı vurgularken şu orneğı venr DolmabahçeSarayı'nınyapımvenne gıden Padışah Abdülmecit, donemın Malı- ye Nâzın'na sarayın kaça mal olduğunu sorar Nâzır, '3.500 kuruşa hünkânm' de- yınce Padışah şaşınr Bunun uzenne Nâzır. '3.500 kuruş, bu sarayın yapımı için gerekü 70 milyon franklık kâğıt paranın baskı ve kâğıt gideridir hunkânm!..' dı_\e sozlennı açıklamak durumunda kalır Tanhçı Heid- bom, 1874 75 Osmanlı gelırlennın 25 mıl- yon Osmanlı Lırası olarak gostenldığını. oysa o donem Osmanlı gelırlennın 17 mıl- yon dolayında olduğunu, bunun 13 mılvo- nuna, borçlanılan devletlerce daha once el konulmuş olduğu ıçın gerçek Osmanlı but- çesının o >ıl 4 milyon dolayında olması ge- rektığını saptar Bunu bırtakım venlerle açıklamayaçalışır Tanh okumasaydım, Osmanlıda 'Dü- yun-u Lmumiye' oluşturan devletlenn ken- dı ışlennde çalıştırdıklan ınsanlan da Osmanlı memuru saydırdıklannı ve avlık- lannı Osmanlı hazmesınden odettıklennı oğrenemezdım Dahası, 1881 Muharrem Kararnamesi'nın Osmanlı ıçın bır 'iflas' belgesı olduğunu ve borç batağında suruk- lenen Osmanlının zaman zaman İflas' ba> - raklan çektığını de bılemezdım Kendı malıyesını yonetemez duruma gelerek ıf- lastan kurtulamavan Osmanlının, Fransa ıle anlaşarak, 'Maliye memurlarını daimi bir teftiş ve denetim altında bulundurmak, memurlar arasında görev ahlakını ve görev sorumluluğunu sağlamak amacıyla, Maliye Memurları Genel Mufettişliği'ne \losyo Joli adında bir Fransızı atamak zorunda ka- bşı'nı da gene tanh bıze sovluyor Tarih bıze, devletler arasındakı borç sozleşmele- nnın. salt parasal yanıyla kalmadığını, borç alınan her kuruşun, kendı hukukunu ve yönetsel dayatımını da birlikte getırdiği- nı soyluvor Nıtekım Fransızlann. Osman- lı malıyesını ığneden ıplığe denetıme aldığı gunlerde İngılızlenn de 'içişleri'ne el attık- lannı. merkezden ıllere doğru butun bır İçişleri' kadrosunu denetlemek uzere bır •İngiliz Dahiliye Lmum Viiıfertişliği' kad- rosu oluşturduklannı ve Osmanlı gumru- ğunün denetımı ve ıslahı ıçın İngılız uyruk- lu Sir Crawford adında bınnı yetkılendır- dıklennı de yazıyor tanh 1838 ıflasından sonra tanhçı Liıtfî Efendi, şoyle yazacaktır '... Çaltsupürgesı, ağaç kaşık ve de tahta ta- raklara v arıncay a dek en basit şey leri dtşarı- dan alıyoruz. Bunları getirip bize satan yabancıİarservetimizi sülük gibi etniyorlar.' Naima'nın 'Türki bed-üva' (çırkın suratlı Turk) dıye nıteledığı ellıye yakın Turk koy- lu aılesmın. Osmanlılarca Ege'de Lamar- tine'e ozgulenen çıftlıkte telef oluşunu ve Osmanlının Lamartine e yılda 80 bın kuruş odenek bağlamak zorunda kalışıru okur- ken, tanhten neden hâlâ ders alamamış olduğumuzu duşunmuş. Mehmet Akifın, 'Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ib- ret alınsaydı, tekemır mu ederdi!..' dızelen- nı arumsamışımdır Turkı>e nın Mdlı Tutsaklığı MuammcrSencer Parvus Efendi (Çe\ ) TARTIŞMA 12 Eylül mimarları" rahat mı? "^^ ğKT emleketımı- l^k / • zın halıne 1 % / l şoyle bır I \ l I balup I W M ulkedeolup " * " T - ^ L - bıtenlen bırazcık gorebıbyorlar rru9 Ya da okullara zorunlu Dın Külturu ve Ahlak Bılgısı dersınden yetışenlenn memlekette sankh, şalvarh, takkelı. sakalb şenat temsılası olarak dolaşanlann ne kadar artuğını gorebıhyorlar mı9 1980'lerde çocuk yaşında olanJann şu anda şenat duşuncesını taşıyan, bu ulkede şenat gostensı yapmak ıçın bır ozel televızyonun çağnsı uzenne, 150bınkjşınınTaksım alanında şenat bayraklannı dalgalandırdığını gordukçe acaba ne duşunuyorlar9 Sıv as yangınlannı dın adına kımleryapü9 12 Eylul sonrasında dın gorevlılerının maaşını odeyen Rabıta ve obur şenat yanlısı orgutler Turkıye'de bulduklan yandaşlan ıle vakıf, dernek. kursveokul olarak çocuklanmızın, gençlenmızın beyınlennı kara duşuncelerle doldurup geleceğımızı karartmak ıçın nasıl çalıştıklannı televızyon kanallanyla gazete ve dergılenyle, kısacası buyuk mıktardakı sermayelenyle yaptıklannı gorme>en, duymayanvarmı9 Okullann tatıl olması nedenıyle Bodmm'da Dın Külturu ve Ahlak Bılgısı dersı oğretmenlığı yapan bır öğretmen (Özgûr Çeylan) Turgut Reıs beldesının İslamhanelen kovundecamı ımamının yenne Arapça kursu verdı yaz boyunca Çok buyuk bır fedakarhk doğrusu' Temmuz sıcağında bu tunstık bolgemızde oğrenalen tepeden tırnağa kapatarak ne>e hızmet etmektedır 9 Orada kurs verme ıznını kımden almıştır9 Boyle Dın Külturu ve Ahlak Bılgısı dersı oğretmenlen yetıştıren "12 Ey lül mimarları" acaba ne duşunuvorlar 0 Rahat uv u> abılıyorlar mı19 Müjgan Kahraman İslamhanelen/Turgut Reıs PENCERE Hapishanede Bıçaklanan Tutuklu... Göknel'ı cezaevınde bıçakladılar Nasıl1 ? Soruya yanıt verecek en guvenılır kışı, Goknel'm avu- katı ve olayın gorgu tanığı Onder öztürel olmalı' Öztu- rel, olayın saat 14 30 da Ergun Goknel ıle cezaevınde goruştuklerı sırada meydana geldığını belırterek anlatı- yor "Genç bır tutuklu masaların ustune sıçradı, Goknel'e bıçakla saldırdı Bız ne olduğunu anlamadık Goknel ayağa kalktı ve bır ıkı bıçak darbesı daha aldı Bu sırada ıkıncı bır adam saldırganı durdurmaya ve teskıne calışı- yordu Gardıyanlar kapıları kapattılar ve saldırganı sa- kınleştırerek elındekı bıçağı aldılar ' • 'Goknel' deyınce, ılk anda çağrışım yoluyla aklıma 'yolsuzluk' sozcuğu gelmıyor Tuhaf, ama 'medya' sozcuğu gelıyor Goknel ve medya' Yavaş yavaş bu ış cellat ıle kurbanı arasındakı ılgınç bır oyuna donuşmeye başladı Goknel bıçaklanınca gazeteler olaya nasıl yaklaşa- cak dıye merak etmıştım ınsanca bır duygunun tıtreşımı sayfalara sutunlara köşelere yansıyacak mıydı9 Ola- ğanustu bır medya çabasıyla cezaevıne yollanan kışı, ıçerde bıçaklanınca bırazcık olsun sorumluluk duygusu uç verecek mıydı9 Yokcanım • Goknel olayının catısı yapısı, gelışımı tam bır fılm se- naryosu oluşturacak boyutları taşıyor Canı burnunda ofkesı cığerınde bır toplumun onune atılmış bır kurban mı Goknel'' Geçım sıkıntısının, ışsız- lığın, yaşam boğmacasının gobeğınde debelenen ço- ğunluk savurganlık gosterış cılgınlık ıçınde yaşayan zengınazınlığakızmakta ıçın ıçın dışbılemekte hemde ozenmekte ve kıskançlıkla bakmaktadır Yolsuzluk hır- sızlık, ruşvetle beslenen kosedonuculuk felsefesı top- lumda yukselen değerler lyada değersızlıkler'ıyaraU- yor bır yandan temız toplum ozlemı pompalanıyor ote yandan pıslık her yandan fışkırıyor halk kıtlelerı dokun- san patlayacak kadar gerılımlıyken Goknel olayı patlı- yor Nedır bu olay 9 Bu konuda bır araba laf edıp bır kıtap dolusu yazı ya- zan bile Goknel ın cezaevıne neden gırdığını unutmuş- tur soylenenler yazılanlar yayımlananlar kapsamında negerçektır neyalandır sorularına da yanıt verılemez ama toplumda yasanan tum pıslıklerın suçlusu gıbı hal- kın onune atılmıştır Goknel Pekı bugun Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner zengınlığmın kaynağını açıklayabılıyor mu 9 Başbakan Çiller malvarlığını nasıl sağladığını anlatabıldı mı 9 Cıl- ler aılesı vergı kaçırdıklarına ılışkın savlara ve belgelere yanıt verebıldıler mı 9 • Cezaevınde Goknel ın neden bıçaklandığı bılınmıyor, olay dramın yenı bır perdesını açıyor kımbılır, Goknel ı bıçaklayan hukumlu belkı de medyanın etkısı altında ka- larak bır mıkrobu temızlemek ıstedı belkı de ofkesını çıkarmak ıçın boyle yaptı Belkı de meşhur olmak ıstedı Kadın aşk kıskançlık esrar entrıka ruşvet yolsuz- luk polıtıka ve sohret dolu Goknel olayını pompalayıp kurbanı parçalaması ıçın kıtlelerm onune atarken med- ya sol partıyı vurmanın tadını çıkarıyordu, ama, ben hapıshanelerınde adam bıçaklanan bır duzene karşı kımsenın sesını yukselttığını duymadım Ne medya olduk ama 1 Lağım suyu yalnız İSKİ den değıl medyadan da akı- yor Evlerımızde kullandığımız musluk suyu pıs Pekı, hangı gazete temız 9 DUYURU Vergı kanunlan \e SSK me\zuatmda \apilan son değışıklıklenn ulkemız ekonomısıne \ e meslek mensupknna vansımalannın tartışılması amacıyla duzenlemış bulunduğumuz toplantıya tum muhasebecıler da\ethdır M.M.M. Birliğı G«nel Başkanı Gültekin Bekar Konuşraaalar 1-YemınhMalıMuşa\ır\ E\ SİSEV 1G 2-Prof Dr OSMA\ ALTLĞ 3-GLLTEKİNBEKAR DuzenJeyen Malı Muşa\ırler Muhasebealer Bırlığı Genel Merkezı Tanh 17 09 1994 Saat 11 00 Yer M M M Bırlığı Ba\rampaşa Eğıtım Merkezı Abdı Ipekçı Cad Özel tdare İş Merkezı Kat 4(Bavrampaşa K.avmakamlığı nın altı) Ba>rampaşa Istanbul Telefon 5445225 SATILIKYALI DAİRESİ Kuzguncuk'ta sahıbınden satıbk yalı daıresı Telefon: 272 3132 BAYANVOKALIST 2614257 Insancayaşam ^ " • ^ Idürü- m m l e n • M suçsuz- \ W dirilte- V . . ^ cektir bir gfln gerçeğin gücü" demış Maksim Gorki bırkıtabında Kaç kez olduk kımbılır ve kımbılır kaçında suçsuzduk 9 Haklı mıydı bızı oldurenler, kendılenne gore gecerlı nedenlen var mıydı9 Acaba hangunız dınlebıldık gerçeklenn gucuyle Değdı mı olduğumuze 9 Yenıden doğmak ıçın olum gereklı mıydı ya da boştan yere olmeseydık nedeğışecektı9 Belkı hiç, belkı de çok şey Haksızlığa uğradık hepımız Her bınmız dığennden daha çok olduğunu ıddıa ettık "Ben, daha çok haksızlığa uğradım." Kabullendık Alıştık haksızüklarla yaşamaya, haksızlığa uğramaya "Olsun" dedık "Bir gün gelecekve belki de ben bunlardan kurtulduguında, bir başkasının gerçeklerini engelleyecek ve onun haksızlığımn sorumlusu olacağım." Kabullendık ve olduk AJışmıştık karşı koymamaya. engellemedık, etkılemedıİc olaylann gıdışaünı Zamanın bızı surukleyıp goturmesıne ızın verdık Hıçbır şey bızı eskısı gıbı etkılemezdı Yenılmışhğımızın tabutuyla hıslenmızı de gommuştuk toprağa Ne hırs, ne ıntıkam besledık bızı oldurenlere Sustuk, oyle olması gerektığıne ınanmıştık Maksim Gorkı haklı mıydı 9 Kaçımızuyanabıldık sonsuz uykulardan, hangımızı dınltü gerçekler Sız"öldüğûme degmiş"dı>ebıldınızmı9 Belkı bır yadaıkı kışı Gerçek nedır o zaman9 Gerçek herkesın kendıne gore yapmak ıstedığı, benımsedığıdır Ama gerçekler her zaman doğru değıldır Herkesın gerçeklen farklı farklı, her olu dınlmek ıçın av n bır gerçek beklıyor ve sıra nedensebır turlu gelmıyor Çunku beklentıler aynayn Oysa kı doğrular genellıkle aynı Bızım gerçeklenmızı belırleyıcı doğrular Başkalannın gerçeklennı sınırlandıran doğrular Neduruvoruzo zaman1 N'eyı beklıyoruz Bıçak kemığe bunca dayanmışken nıv e şusuyoruz 9 İzın vermeyelım gerçeklenmızın başkalannın ellennden ufak parçalara av nlıp.darmadağın toparlanmayı beklemesıne Madem doğrular ortak Çıkış yolunu onlarda arayalım Hep elele olalım. bo'lunmeden. haksızlık yapmadan, hayata hakkını vererek anlamlıca yaşayalım ve ne olursunuz susup kabullenmeyelım her şeyı1 Karşı çıkalım, tartışalım ve doğrulan yanı geçer ortak gerçeklen bulabm. uzlaşalım Bıhyorum kı karşı çıksalar da haksızlığa uğrayan ınsanlar var Onlar ıçın salt Gorkı'nın haklı olmasını dıleyebılınm Umanm doğru soyluyorsundur sevgılı Gorkı yoksa bu ınsanlar hep olumlu kalacaklar1 Özlem Secilmiş / Amasy a Anadolu Lisesi VI. suuf öğrencisi TEŞEKKÜR Değerli insanlar, sevgili varlıklanmız: ERİM GÖZEN ile GÜL ve Prof.Dr. UĞUR DERMAN'ı 4 Eylül 1994 Pazar günü Germencik yakınlanndaki trafık kazası felaketinde yitirmemizin acısını bizimle paylaşan; telgraf, telefon ve faxla ya da bizzat gelerek başsağlığı dilekleriyle bizleri teselli eden, cenaze törenine katılan, çiçek gönderen, hayır kurumlanna yardımda bulunan başta devlet adamlanmıza, aziz dostlanmıza, yakınlanmıza, Istanbul Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nin değerbilir öğretim üyeleri ve yönetidleri ile öğrencilerine gönül borcumuzu içten teşekkürlerle sunuyoruz. GÖZEN yE KARAÖREN AİLELERİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear