22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Dofoınulmaztığım tümüyte kaMınlsın' • ANKARA(Cumhuriyet Böroso) - Şırnak Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin (DGM), kendisini, dokunulmazlığı kaldmlmayan dosyalardan da yargıladığını belirterek, bu nedenle dokunulmazlığmın tümüyle kaldınlması için TBMM BaşkanhğVna başvurdu. Ahnak, tutuklu bulunduğu Ankara Merkez Kapah Cezaevi'nden TBMM Başkanhğı'na gönderdiği başvunıda, TBMM'nin 2-3 Martl994tarihli oturumlannda. dokunulmazlığını, yemin töreni ve iki konuşması olmak üzere üç dosyadan kaldırdığına dikkat çekti. Azadi toplatıldı •İSTANBUL(UBA) -Haftalık olarak yayımlanan Denge Azadi gazetesi, tstanbul 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce toplatıldı. Azadi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nevin îl tarafından dün yapılan açıklamada, gazetenin, 11 eylül-17 eylül tarihli 17. sayısının, "Sistem Çöktükçe Yönetenler Sefilleşiyor" ve "Dünya ve İnsanlığın Sorunlan" başlıklı yazılaryüzünden toplatıldığı belirtildi. İSKİ'den açıklama • İstanbulHaberServisi -ömerli Hamsu Pompa Istasyonu'nda çalışmakta olan pompalardan birinin anza yapması sonucu kente yüzde 20 oranında daha az su verilecek. İSKİ'nin konuyla ilgili olarak dün yaptığı yazılı açıklamada. anzanın giderilmesinin ardından cumartesi günü normal su dağıtım programına devam edileceği belirtildi. TİKA3. yılını kutluyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkçenin konuşulduğu devletler başta olmak üzere, komşu devletler ile Türkiye arasında ekonomik, sosyal ve eğitim alanında işbirliği yaratılması amacıyla kurulan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA), kuruluşunun 3. yılını kutluyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)salonunda gerçekleştirilen TİKA toplanüsında yaptığı konuşmada, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağınısızlıklannı kazanan cumhuriyetlerde Türkiye'nin çalışmalarda bulunmasının, tarihsel ve kültürel bağlann getirdiği bir zorunluluk olduğunu söyledi. NuriYılmaz'a hakaret davası •ANKARA (AA) - Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkmda dava açılan emekli merkez vaizlerinden Hüseyin Aşık'ın 6 aydan 30 aya kadar hapis cezasına çarptınlması isteniyor. 439 hakim ve savcı terfî etti • ANKARA (ANKA)- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK). adli ve idari yargıda toplam 439 hakim ve savcıyı terfi ettirdi. Kunılun, bulunduklan dereceden iki yılhk yükselme derecelerini alarak terfi eden hakim ve savcılarla ügili listesi Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yaynnlandı. 339 hakim ve 77 savcıyla idari yargıda 23 hakim, bulunduklan derecedeki bekleme sürelerini tamamlayarak terfi ettiler. BÜMED'in semineri • fstanbul Haber Servia -Boğaziçi Üniversitesi Mezunlan Derneği'nce (BÜMED)düzenlencn "Türkiye 1994-95: Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler" konulu seminer, 21-22 ekim 1994 tarihleri arasında BÜMED Sosyal Tesisleri'nde gerçekleşürilecek. Seminerde, Türkiye'nin ekonomik ve politik durumu ileAvrupa Topluluğu ile olan ilişkileri tartışılacak. 'Katkıpayıyasadışı'Başbakanlık Danışmanı Hızır Ekşi tarafından hazırlanan ve Karayalçın'a sunulan öğretim raporunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın yardım toplamasının yasal olmadığı bildirildi IŞIKKANSU ANKARA - SHP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'a verilen "okullardaki bağışlar" ile ilgili raporda. "Paralı öğretim; bu- günkü bilimsel, çağdaş, Iaik ve demokratik eğitim kurumlan- ndan, özellikle yoksul öğrencüe- rimizin dini eğitim veren okulla- ra yönelmesini özendirir" dendi. Raporda. en yüksek puanlarla öğrend alan okullarda en çok katkı payı ya da yardım talep edilerek, "zekanın vergUendi- rildiği" vurgulandı. Başbakanlık Müşaviri Hızır Ekşi tarafından kaİeme alına- rak Karayalçın'a iletilen rapor- da, Milli Eğitim BakanlığYnın, okullara yapılacak bağışlarla il- gili genelgesi anımsatılırken, Ankara Valiliği'nin okullara gönderdiği genelge ile öğrenci- lerden ayda 20 bin lira bağış alı- nmasını istediği kaydedildi. İstanbul'da aylık katkı mik- tannın 100 bin lira olduğu be- lirtilen raporda, şöyle dendi: "AJdığmız duyumlara göre. okulun türii, toplumdaki yeri, coğrafı yeri, uvguladığı eğitim ve öğretim prog- ramlarma göre öğrenci vetilenn- den talep edilen katkı payı ya da yardım miktan, yıllık 30 milyon lirava kadar çı- kmaktadır. Dahası, secme smavları ile öğ- renci alan okullardan en yüksek puanlarla öğrenci alan okullarda en çok katkı payı, yardım talep edilerek belki de dünvada ilk defa 'zeka vergilendtrilmesi' ül- kemizde gerçekleştirilmiş ol- maktadır. 1994-1995 öğretim yılında ilköğretim okullarunızda 9 milyon 861 bin öğrencimiz öğ- renim görecektir. Bu öğrenciler- den Ankara'da olduğu gibi ayda 20 bin lira alınırsa, Türkiye'de 1.6 trilyon, İstanbul'da olduğu gibi ayda 100 bin lira alınırsa, 7.9 trilvon veya uygulamalarda Zeka vergilendirilmesi Raporda ç katkı payının en yüksek puanlı okullarda istenerek zekanın vergilendirildiği vurgulandı. Dini eğitime özendirme Parah öğretim; özellikle yoksul öğrendlerin bilimsel, çağdaş, Iaik eğitim kurumlanndan, dini eğitim veren okullara yönelmesini özendirir.' görülen yüksek paraların bir cn- dekslemesiıu yaparsak, yaklaşık 15 trilyon ek kaynak yaratılmış olur." Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin yasayla konduğuna dikkat çekilen ra- porda, "fdarenin mali konular- da düzenieme \ etkisi bulunma- maktadır. İdarenin, bu konuda- ki tasarruflarını mutlaka bir ya- sal yetkiye dayandırması gerek- mektedir" dendi. Raporda, ko- alisyon protokolünde her Türk yurttaşının öğrenim \e eğitimi- nin devletin yü- kümlülüğünde ola- cağına yer verildiği ifade edildi ve şu sonuçlaravanldı: "Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın genelge- si ile paralı eğitim yaygınlaştırılmak istenmektedir. Bu fiili durumun, yasa- larımız ve politikalanmızla bağ- daşmadığı hiçbir kuşkuya yer bt- rakmayacak kadar açıktir. Bu fiili durum, dini eğitim veren eği- tim kunımlarında yoktur. Aksi- ne, bu kunımlarda öğrencileri- mize burs, kredi. yatılılık, yurt olanaklan iie teşvik edici durum- lar yaratılmaktadır. Paralı öğretim; bugünkü bi- limsel, çağdaş, Iaik ve demokra- tik eğitim kurumlanndan öğren- cilerimi/in özellikle yoksul öğ- rencilerimizin dini eğitim veren okullara yönelmesini daha çok özendirir. Ne kadar düzenli, özenli yapılırsa yapdsın, böyle parasal bir ilişki; okul, yönetici, öğretmen, öğrenci, veli ilişkileri- ni bozar. Güven sarsıcı olur. Yol- suzluk ve usulsüzlük kuşku ve tartışmaları okullarımızda bi- limsel otoriteyi sarsar. Her ne ad altında olursa olsun, hiç kimse kanunsuz vergi koya- maz. Para toniayamaz. Yardım adı altında para toplamaya yet- kili kişi ve kuruluşlar da ilgili ya- sada belirtilmiştir. Burada, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan söz edil- memektedir. Milli eğitimimize yeni kaynaklar gerekiyor ise bu, mutlaka usûlüne uygun olmalı, mutlaka da yasal otmalıdır." ÖYS'de ilk 200'e giren öğrencilerden yalnızca 54'ü, yurtdışı lisans eğitimi için başvurdu Çiller'inprojesineilgi yok• Üniversite ikinci basamak sınavı sonuçlanna göre ilk üçe giren öğrenciler, öğrenimlerini Türkiye'de sürdürmeyi seçti. EMİNEKAPLAN ANKARA - öğrenci yerleştirme Sına- vı (ÖYS) süperleri, Başbakan Tansu Çiller'in "üniversite ikinci basamak sına- vında ilk 200'e giren öğrendlerin lisans eğitimi için yurtdışına gönderilmesi pro- jea"ne ilgi göstermedi. 1993 ÖYS so- nuçlanna göre, yalnızca 54 öğrenci, burslu yurtdışı eğitimi için Milli Eğitim Bakanlıgı'na başvururken, işlemlerin devam ettiği bildirildi. Eğitim çevrelerinin "beyin göçü" nite- lendirmesiyle karşı çıktıklan ve "Çiller'- in Amerika'daki üniversitesine özel kon- tenjan avTilıyor" savlanna neden olan proje, biklenen ilgiyi göımedi. 1993 ÖYS sonuçlanna göre ilk 200'e giren öğrencilerden yalnızca 54'ü Milli Eğitim Bakanlıgı'na başvurarak lisans eğitim- lerini yurtdışında sürdürmek istedikleri- ni bildirdi. Ancak, bir yıl geçmesine karşın bu öğrendlerin işlemlerinin hala tamamlanamadığı öğrenildi. Proje çerçevesinde. yeni açılan üni- versitelerin öğretim elemam gereksini- mini karşılamak üzere yurtdışında yük- sek lisans eğitimine aynlan 800 konten- jan için 13 Şubat 1994 tarihinde gerçek- leştirilen sınavda da 604 adayın başanlı olduğu belirtildi. öğrenimlerini eğitim dili Ingilizce olan ülkelerde sürdürmesi gereken ve iyi düzeyde İngilizce bilmeyen öğrendlerin 13 haziranda dil kurslanna abndığı, İngilizce bilenlerle öğrenimlerini Al- manya ve Fransa'da sürdürecek olan öğrendlerin işlemlerinin sürdürüldüğü kaydedildi. Yabancı dil barajım aşama- yan 372 öğrend ise ODTÜ'de dil kurs- lanna alındı. Söperler vazgeçti 1993 ÖYS sonuçlanna göre ilk üçe gi- ren öğrenciler projeye ilişkin bilgi al- makla yetinirken, öğrenimlerini Tür- kiye'de sürdürmeyi seçtiler. Öğrendler, seçimlerine gerekçe olarak, yurtdışında- ki üniversitelerle yazışmalann uzun za- man almasını, yabana dil sınavında ba- şanlı olunmasına karşın üniversitenin başvurulannı kabul etmesinin kesmlik taşımamasını ve lisans eğitimlerinde bir Başöğretmen Amtı'na siyah çelenk Eğitim çalışanlan örgütleri, 6 öğretmeni şehit eden PKK terörünü ve öğretmen- lerin can güvenliğini sağlayamayan hükümeti kınayarak dün Milli Eğitim Ba- kanlığı Başöğretmen Anıtı'na ayah çelenk bıraktı. (TARJK TINAZAY) Öhtihiilen öğretmen (tiksinetaznrinat NİZAMETTİN KAPLAN NAZIM DEMİR TUNCELİ/DİYARBAKIR - Tun- celi'de PKK'nin öldürdüğü altı öğret- menin ailelerine, 58O'er milyon lira ödenecek. Milli Eğitim Bakanlığı, öğ- retmenlerin cenaze masraflan için 50 milyon lira gönderildiğini, 20 eylüle kadar da 200 milyon lira ödeneceğini açıkladı. Öğretm'enlerden İLKŞAN üyesi olan üçüne aynca 40'ar milyon lira ödenecek. lçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Insan Haklan Derneği'ni (İHD), PKK tarafından yönlendiril- mekle suçladı. Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Dankent beldesinde 6 öğretmenin PKK'li terö- nstler tarafından öldürülmesini insan- lık dışı bir dnayet olarak değerlendi- ren lçişleri Bakanı Menteşe. dün Di- yarbakır'da Bölge Valiliği'ni ziyaret etti. Menteşe güvenlik güçlerinin bol- gede alan hakimiyeti kurduğunu söy- icyerek "Soruyonım, nerede insan hak- lan dernekleri? Gerek yurtiçindeki ge- rekse yurtdtşındakilcrin hiçbirinden tek bir ses dahi çıkmadı. Başka zaman bü- >ük gürültüler kopamorlar. Demek ki bu mihraklan PKK yönlendiriyor." Milli Eğitim Bakanı Nezat Ayaz da PKK'nin gücünü yitirmeye başladığı için bu türeylemlere \öneldığini sövle- di. Ayaz, "Bu kent danil. bölgedeki tüm okullarda eğitim ve öğretim. güvenlikii bir şekitde süreeektir" dedı. Ajaz. kat- ledilen öğretmenlerin geçen yıl görev süreleri dolmasına rağmen gönüllü olarak bölgede kaldıklannı belirtti. yıl zaman kaybına uğramalannı göster- diler. 1993 ÖYS sonuçlanna göre, fen bilimleri alanında birind olan ve ODTÜ Endüstri Mühendısliği bölümü- nü kazanan Elif Uysal, "İlk öoce «ırtdtşına gitmevi düşünüyordum. An- cak, arkadaşlanm ve ailemle iyice düşûn- düm. Kendi okulumu da seviyorum. Pro- jeden yararlansam bile başvurduğum üni- versitenin beni kabul edeceği kesin değil. Böyle bir durumda bir yıl kaybedecek- tun. Bu nedenle basvurmadun" diye ko- nuştu. Matematik ikindsi olan ve Bilkent Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mü- hendisliği'nde burslu okuyan Şeref Özaydemir. önce yurtdışına gitmeyi planladığını belirterek. sonradan fıkir değiştirdiğini söyledi. Özaydemir, "Mil- li Eğitim Bakanlıgı'na bu konuda bir baş- vunıda bulundum. Dil sınavına girecek- tik. Amerika'daki bir üniversite) le yazış- malarda bulunduk. Ancak işlemlerin yapılmasında geç kalındı. Ben de sonra- dan vazgeçtim" dedi. Bilkent Cniverşitesi Endüstri Mü- hendisliği'nde öğrenimini sürdüren Ma- tematik branşı üçüncüsü Emre Kemal Dancı da, yurtdışındaki üniversitelerin koşullannı çekici bulmadığım söyledi. ARAYIŞ TOKTAMŞ ATEŞ Bıküm Bu Bombadan... Biliyorum, siz sevgili okurlarımm -en azından bir bölü- mü- "Yetti artık bu bomba hikâyesi" diyecek. Aslında ben de 'bıkmadım' desem yalan olur. Ama gerek evde, gerek okulda ve gerekse gazetede tüm konuşmalar ha- la aynı konuda. Üniversite Postanesi'nin postacısı, telg- raf taşımaktan harap olmuş durumda. Faks ve telefonla- rım hala 'çalışıyor.' Tüm arayanlarsağolsun... Ben bu tür yazılarda ve buna benzer (Allah benzetme- sin) durumlarda, isirrı belirtmekten çekinirim. Zira insan olmadık bir ismi ya da unutulmaması gereken birilerini unutuverir. Hem ayıp olur, hem de kimi zaman ayıbın da ötesine geçilir. Bir önceki yazımda beni arayan kimi siyasetçilerimizden söz ederken, bu hatayı yaptım. CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın adını vermeyi unuttum. Ustelik ilk arayan da oydu. Kaldı ki; Sıvas Kongresi'nin ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir uzantısı olan ve cumhuriyetimizin en te- mel kuruluşu olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin gönlüm- de özel bir yeri vardır. Ve tüm bunların üstüne, Sayın Baykal gazeteye dev gibi bir çiçek sepeti göndermez mi... Doğrusu çok utandım. Okurlarım görmüşlerdir. LeMan dergisi de bu konuyu kapak yapmış. 'Bombanın neden patlamadığını' düşü- nüp duruyorduk. Meğer bombanın mekanizmasını bo- zan sevgili Uğur Mumcu ile Bahriye Üçok olmuş. Uğur, "Bize kimse sahip çıkmadı... Bari Toktamış'ı kurtara- lım... Zaten memlekette üç beş tane aydın kaldı'' diyerek telleri karıştırıyor. Bu arada bendeniz de kitaplarımı im- zalıyorum... Böylece işin aslı-astarını öğrenmiş olduk. LeMan'cıları arayarak teşekkür ettim. Karikatürü çizen Suat Bahadır'a da buradan teşekkür ediyorum. Gelen yüzlerce mesajın bazıları, beni duygusallığın derin ve mutlu girdaplanna çekti. Bunları burada dile getirerek, siz okurlarımın duygularını da kargılamak is- temiyorum. Ancak Bolu'dan gelen bir mesajı sizlerle paylaşmaktan da kendimi alamıyorum. Bolu'dan yazan bu değerli okurum, üzüntülerini dile getirdikten sonra, "Yazılarınızı okurken, oğluma sarıldı- ğım zamanki mutluluğu yaşıyorum" diyor... Aklıma Ay- şegül'e sarıldığım zaman yaşadığım mutluluklar geldi. içim titredi, tüylerim ürpedi. Böyle bir okura karşı olan sorumluluğumun ağırlığını ve sevincini tüm varlığımda hissettim. Yaşamımın hiçbir döneminde böylesine büyük ve an- lamlı bir övgü almamış, sorumiuluğumun bu derecede ağır olduğunu bilememiştim. Bu sevgili okuruma, diğer okurlarımın huzurunda yürekten teşekkür ediyorum. Tüm ailesine ve oğluna' mutluluk ve uzun ömürler dili- yorum. Zaten bütün kavgamız ve çabamız, bu 'kızları- mız' ve oğullarımız' için değil mi? Laik cumhuriyetimizi ve özgürlüklerimizi onlar için savunmuyor muyuz? 'Kulun kula kul olmadığı' bir dü- zen, sömürüsüz ve hakca bir yapı için mücadele eder- ken onlardan başka kim var aklımızda, ne var? Misak-ı Milli sınırları içinde, üniter bir yapı ve ülkemi- zin bütünlüğünü savunurken elindekılerini kaptırmak is- temeyen bir insanın psikolojisi içinde değil. yavruları- mıza devredeceğimiz mirası küçültmemenin gayreti içinde değil miyiz? Geçen yıl bir okula konferans için gitmiştim Aslında okullara bu türden konferanslara gitmekten hem çok hoşlanıyor, hem de çok zorlanıyorum. Hoşlanıyorum çünkü çocuklarımıza, onları çok seven koca yürekli bir Mustafa Kemal'i anlatma ve sevdirme fırsatını bulduğu- mu düşünüyorum. Kimilerinin heykellere hapsettikleri ve tabu haline getirmek istedikleri Mustafa Kemal'i, in- san olarak anlatıyorum onlara, insan olarak tanımaları- na uğraşıyorum. Ama aynı zamanda çok zorlanıyorum. Çünkü vaktim çok sınırlı. Bir okulun davetini kabul etti- ğim zaman, bir başka okuldan da istiyorlar. "Vaktim yok" deyince, darılıyorlar. "Şu okula gitmişsiniz ama" diye kırgınlıklarını dile getiriyorlar. Neyse, bu konferansımda bir öğrenci, bu konuya ne- den bu kadar önem verdiğimi sordu. Cin gibi bir şeydi. "Sizin başka alanlarda da çalışmalarınız var. Ama dev- rim tarihi ile bu kadar uğraşınca, diğer konuları ihmal etmiyor musunuz?" dedi. Haklıydı elbette. Bir sürü şeyi ihmal etmek zorunda kalıyordum. "Sizin için yavrula- rım" dedim. "Siz ortaçağ karanlıklarını yaşamayasınız diye, siz bilimin ışığında ve rehberliğinde yaşayabilesi- niz diye, siz özgür ve vatandaş olmanın mutluluğunu ta- dasınız diye." Bilemiyorum ne kadarını anladılar, ama bir şeyleri doğru algıladıklarına ve inandıklarına emi- nim. Kör inanç ve hurafe yerine, akılcılık ve bilim koyan ve yaşamın her aşamasında 'aydınlanmayı' hedef alan Mustafa Kemal'in yolunu 'bebelerimize' öğretirken on- ların mutluluk, huzur ve yaşam sevinçlerinden başka ne var aklımızda? Bu duygu ve düşünceler yolumuza ışık tutarken ve yö- nümüzü belirlerken kitap imzaladığım bir yere bomba koysalar ne olur, koymasalar ne olur?.. Sendikalardan Türk-Iş'e yaylım ateşi Türk-İş'e bağlı 7 sendika, yönetimin anlaşmasını 'utanç belgesi' olarak nitelendirerek Türk-lş yöneticilerini protesto etti. Hak-lş Genel Başkanı Necati Çelik, Türk-İş yönetimini, hükümetin emellerine alet olmakla suçladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk- İş'in iç bünyesinde iktidarla uzlaşmasından dolayı başlayan yönetim krizd, diğer konfe- derasyonlan da hareketlendirdi. Türk-İş'e bağh 7 sendika, anlaşmayı "utanç belgesi" olarak nitelendirerek yöneümi protesto etti. Türk-İş'in diğer işçi konfederaşyonlanyla «iBşldlerim askıya alması", Hak-İş ve DİSK konfederasyonlan tarafından "emek aleyhi- ne bir karar" olarak nitelendirildi. Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik, Türk-İş yöneti- minin "hükümetin emellerine alet olduğunu" savunurken, DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, "Türk-İş, kendini tabanma aflettir- melidir" dedi. Eylem karan aldığı gün hükümetle anla- şılmasına karşın, Karayollan ve Devlet Su İşleri genel müdürlüklerinde çahşan toplam 25 bin gecid işçiye aktanlması öngörülen 3 trilyon lira tutanndaki ek ödenek sorunu ha- la çözümlenmedi. 'Anlaşma yasalara aykın' Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Maden- İş Sendikası Genel Başkanı Şemsi Denizer, Tekgıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Hüse- yin Karakoç. Petrol-İş Sendikası Genel Baş- kanı Adnan özcan, Türk Harb-İş Sendikası Meral: Demokrasi Platformu dağılabüir GÜNNURfLHAN Türkiye sendikal mücadele tarihi içinde ilk kezbir araya gelmeyi başaran üç işçi konfederasyonunun ilişkileri, Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral'in açıklamaşıyla koptu. DİSK ve Hak-Işüe ilişkilerini kesme karannı faks ypluy la konfederasyonlara ileten Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, "İşçüerin birtiğe ve bötünlüğeUıtiyaçlan olduğu bir dönemde, her iki konfederasyooun başkam da her fırsatta Türk-İş'esaldmyorlar. Karanmtzın nedeni budur" dedi. Bu durumda üç konfederasyonu bir araya getiren Demokrasi Platformu'nun da dağılabileceğini belirten Meral. "Bizim diğer örgutler ve kurumlarla ilişkilerimiz sürecek. Ancak sanıyorum bu örgfitierden bazıları da biamle birükte olacak"dedi. Bayram Meral. DİSK ve Hak-İş ik ilişkilerin kesilmesinin, işçilerin mücadelesini olumsuzyönde etkilemeyeceğini ileri sürerek "OnJann zaten hiçbir etkisi yok; gölge etmesinier, başka bir şey istemiyoruz" div e konuştu. Bir süre önce DİSK ve Hak-ış'in hükümetin güdümündeki bir ekonomik sosyal konsey içinde yeralmayacaklannı açıklamalannm. kararlannda etkisi olup olmadığı sorusunu "Hiçbir ilişkisi yok. Böyle bir kunıkJa temsil edilmek için zaten çoğunluk esası var. Onlar, işçileri Türk-İş'in temsil etmesini istemedikleri için bahane yaratıyorlar. Bu kunılda Türk-İş yer almalıdır, yer alacaknr"' diye yanıtladı. Genel Başkanı İzzet Çetin. Selüloz-İş Sendi- kası Genel Başkanı Mithat San, Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Hasan Biber ve TÜMTİS Sendikası Genel Başkanı Sabri Topçu, dün yaptıklan ortak yazılı açıkla- mayla, Türk-İş yönetidlerinin hükümetle yaptığı anlaşmayı kınadılar. Açıklamada, ödeme planına iüşkin'anlaşmanın, sendikal hareketi geriye götürme niteliği taşıdığı vur- gulanarak toplusözleşme hükümleri ileçalış- ma yaşamını düzenleyen yasalara aykın ol- duğu belirtildi. Türk-İş yöneticilerinin "işçi haklannı sürekli olarak sınıriamaya çaltşan hükümetle uzlaşma yolunu seçmesinin" eleşti- rildiği açıklamada, anlaşmanın işçilerin ve sendikalann yasal-anayasal haklanna doğ- rudan kısıtlama getirdiği kaydedildi. 6 ay ge- cikmeli ödemelere faiz uygulanmadığına da dikkat çekilerek "Bu, doğrudan Sendikalar Yasası'na, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lo- kavt Yasasfna ve 1993 yılında imzalanan ve yaklaşık 750 bin işçiyi ilgilendiren toplusöz- leşmelerin 'işveren yükümlülüklerini" ve 'söz- leşme uyuşmazlıklanm' belirleyen maddele- rine aykırı bir uygulamadır. Çünkü, anlaş- mayı oiuşturan hükümet üyeieri ve konfe- derasyon yöneticileri, imzalanmış tophısöz- leşmelerin hukuken tarafı değillerdir" denil- di. Muhalif sendikalann açıklamasında, hü- kümetin amaçlan şöyle sıralandı: "Ekonomik bunalımın yükûnü emekçilere daha ağır ödetmek, sendikaları \e toplusöz- leşmeleri etkisizleştirmek \e sendikalara kar- şı sarsılan güveni daha da sarsmak. 1995 yılı toplusözleşmelerini sıfır ücret artışı ile sonuç- landırmak ve 5 Nisan ekonomik kararlannı ve özelleştirmeleri toplumsal tepkilerin olma- dığı bir ortamda sonınsuz j aşama geçirmek." Hak-İş Genel Başkam" Necati Çelik. dün toplanan Hak-İş Başkanlar Kurulu'nun acı- lışında yaptığı konuşmada, Türk-İşi "hükü- metin emellerine alet olmakla" suçladı. "Türk-İş 6 ay hükümetin ağzına verdiği sakızı çiğnemekle vetindi. Bu, hak gaspına neden ol- muştur" diyen Çelik, Türk-Iş'in hükümetle uzlaşmasının çahşma hayatma "telafisi im- kansız zararlar verdiğini" savundu. Türk-İş'i "aymazlıkla", hükümeti de "hovardalıkla" suçlayan Çelik. "Türk-İş kimden yana? Bu müzakereleri kimin hesabma yürütmüştür" diye sordu. Çelik, Türk-İş Başkanı Bayram Meral'in iiişkileri askıya alma karannı de- ğerlendirirken de "Oh diyoruz ve rahat nefes alıyonız. Sırtımızdan bir yük kalktı" dedi. Karan "emek aleyhine" olarak nitelendiren Çelik. "Siz, Hak-fş ile beraberliği, teslimiyet- çiliğinize ve yanltşlannıza onay ve alkış ola- rak değeriendiriyorstınuz. Böyle, değerlendi- rirseniz. biz bu beraberlikte Hak-İş olarak yo- kuz. Türk-İş bu beraberliği askıya almasa da biz yokuz" dedi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da ilişki kesmenin yaran olmadığını söyledi. Budak, "Nerede istiyorlarsa, Türk-lş Baş- kanı ile orada tartışmaya hazırız" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear