Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 EYLÜL1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Gûneydoğu'dan
tekstfl
ihracatında aıtış
• GAZıANTEP(AA)-
Gaziantep başta olmak üzere
Güneydoğu Anadolu
Bölgesi iUerinden yapılan
tekstil ihracatı, yılın ilk sekiz
ayında, geçen yılın aynı
dönemine göre 5 kat artarak,
75 milyon 691 bin dolara
ulaştı. Bölgeden geçen yılın
ocak-ağustosdöneminde 12
milyon 620 bin dolarhk
tekstil ihracatı
gerçekleştirilmişti.
Güneydoğu Anadolu Tekstil
ve Hammaddeleri
İhracatçılan Birliği Başkanı
Ali Küçükkınacı, AA
muhabirine yaptığı
acıklamada, tekstil
ihracatında ilk sekiz ayda
ulaşılan rakamı, "büyük bir
başan" olarak niteledi.
Havza'da
IHAVZA(AA)-Üretim
merkezlerinden Samsun'un
Havza ilçesinde ayçiçeği
ahmlanna başlandı.
Karadenizbirlik, yeni ürûn
ayçiçeği alımlannda yöreden
6 bin ton ayçiçeği alacak.
Karadenizbirlik Şube
Müdürii Ahmet Kutlu,
yörede 3 bin 500 dekar
alanda ayçiçeği üretimi
yapıldığını belirterek,
"Geçen yıl 43 bin 500 liradan
aldığmız ayçiçeğini, bu yıl 8
bin 500 liradan alacağız.
Ürün bedellerini ise peşin
olarak ödeyeceğiz" dedı.
Kutlu, bu arada, şeker
pancan ahmlanna 26 eylülde
başlayacaklannı kaydetti.
Ayda 6.7 trilyonemekli maaşı ödeyen kurum bir ayda sadece 3.5 trilyonluk prim topluyor
SSK'nin 94 açığı 26^5 trilyon
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
ANKARA
ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Nihad
Matkap, 17 ey-
lülde Ankara'da,
SSK'nin içinde bulunduğu mali
darboğazdan kurtanlması için
çeşitli kuruluşlann görüşlerinin
ahnacağı bir toplantı gerçekleş-
tirileceğini bildirdi.
Söz konusu toplantıda, siyasi
partilerin, işçi, işveren kesimle-
rinin, işçi emeklilerinin, bilim
adamlannın, kamu kuruluşlan
temsilcilerinin, ILO'nun ve
meslek kuruluşlannın görüşleri
alınacak. Bu konuda yasa ta-
sansı da hazırlanarak,
TBMM'ye sunulacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Nihad Matkap, sigor-
• SSK'nin 24 milyon vatandaşa hizmet verdiğini belirten Çalışma Bakanı
Nihad Matkap, kurumda yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğunu
vurguladı. Matkap, "4 milyon sigortalıya karşılık, belki de 4 milyon da kaçak
işçi var. Kayıt dışı ekonomi SSK'yi can damanndan vuruyor"dedi.
tah ve emekliler ile bunlann aile
bireyleri olmak üzere SSK'nin
bugün 24 milyon vatandaşa
hizmet verdiğini, ancak kuru-
mun bir mali kriz içinde bulun-
duğunu söyledi. Matkap şunla-
n kaydetti:
"Kurum her ay işçi emekükri-
ne 6.7 trilyon lira maaş ödüyor.
Ancak bir ayda topladığı prim
miktarı 3-3.5 trilyon tra. Dola-
vsıyla her ay 3-3.5 trilyon lira
açık var. Kunımun 1994 yılı açı-
ğınuı 26.5 trilyon liraya ulaşma-
sını bekliyonız. Bu durumun
öyle devam etmesi mümkün de-
ğil.''
Matkap, SSK'nin 1994 yılında
ödeyeceği toplam emekli aylığı
miktannın 78.4 trilyon lirayı
bulacağına dikkat çekerek bu-
nun 47.6 trilyon lirasının prim
karşıhğı olmayan sosyal
yardım zammından oluştuğu-
nu vurguladı. Matkap şöyle de-
vam etti: "Kurumda dengeler ta-
mamen bozul-
muş. Gelişmiş
ülke standartlan-
na göre yedi veya
en az dört sigor-
talıya karşılık bir
emekli bulunması gerekiyor.
Aksi halde sosyal güvenlik kuru-
luşlan ayakta duramıyor. SSK'-
de ise iki sigortalıya karşı bir
emekli var. Hatta ikinin de altı-
na döşmüş. Böyle olunca kunı-
mun geliri giderini karşılamıyor.
4 milyon sigortalıya karşılık,
belki de 4 milyon da kaçak işçi
var. Kayıt dışı ekonomi SSK'yi
can damanndan vuruyor."
SSK'nin 1946 yılında kurul-
duğu yönetim yapısıyla çalıştı-
ğına da dikkati çeken Bakan
Matkap, kurumda bir yeniden
yapılanmanın kaçınılmaz hale
geldiğini söyledi.
"Tüm bu ne-
denlerk SSK'de
köklü ve kaltcı
önlemler alınması
zamanı gelmiş de
geçmiş bile" di-
yen Matkap şöyle konuştu:
"Ancak ben kendimce beUi
çözümler üretip topluma dayat-
mak, "bundan başka çarem yok'
demek istemiyorum. Böyle bir
yönetim istediğimiz sonucu ge-
tirmez. SSK sonınu, ne benim ne
hükümetin, ne de yalnızca koa-
lisyonu olmuşturan SHP ve
DYP'nin sonınu. Sorun, tüm
toplumun sonınu, Türkiye'nin
sorunu. O halde 'bu sonınu, ilgili
her kişi ve kunıluşun katılımıyla
tarnşalım, hep birlikte çözelim'
dedik."
Sermaye izinlerinin tutan, bu yılın ocak-haziran döneminde 654 milyon dolara ulaştı
AB Türkiye'den vazgeçmiyorANKARA (ANKA) - Tür-
kiye'ye yatınm yapmaya yöne-
len Avrupa Birliği (AB) ülkele-
rinin sermayesi hızla artarken
AB dışındaki OECD ülkelerin-
de bunun tersine bir eğilim göz-
leniyor.
Geçen yılın ocak-ağustos dö-
neminde 437 milyon dolar olan
AB ülkelerine verilen izinlerin
tutan, bu yıl aynı dönemde 654
milyon dolara ulaştı. Söz konu-
su dönemlere göre, Türkiye'ye
gelmek için izin alan AB serma-
yesi yüzde 50 dolayında artış
kaydetti.
ÖzeUikle Fransa, Hollanda
ve Italyan sermayesinde büyük
arüşlar gözlendi. İlk sekiz ayhk
dönemler itibanyla izin alan
Fransız sermayesi 131 milyon
dolardan 208 milyon dolara,
Hollanda sermayesi 72 milyon-
dan 128.5 milyona, ttalyan ser-
mayesi 80 milyondan 148.5 mil-
yon dolara yükseldi. Alman
sermayesi de 69 milyondan 90
milyon dolara çıktı.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ
ERGİN YILDIZOĞLU/L6WD&4
Avrupa Birliği ve Yine
Hegemonya Sorunu
A Imanya'daHelmuthKohl'ünpartisi
JU tarafından yayımlanan 'Avrupa'nın
ZM Geleceği' ısimli rapor geçen hafta
/ J liderler arasında şiddetli tartışma-
lara yol açtı. Raporun Avrupa Birli-
ği (AB) sürecine ilışkin bazı genel geçer görüş-
leri tekrar etmesi ve zaten yaşanmakta olan
süreçleri ıfade etmesıne rağmen bu kadar tep-
ki çekmesı, gerçekte tüm bu AB süreci tartı-
şmaları altında bir uluslararası hegemonya
sorununun yattığını gösterıyordu.
Durgunluk sırasında büyük darbeler yıyen
AB surecinin, bir ekonomik toparlanma döne-
minin başlaması iie birlikte bu dönemin ge-
tirdıği olanaklar kullanılarakonarılması ve tek-
rar ileri doğru adımlar atılması isteği gündeme
geldi. Ancak AB'yi oluşturacak ülkeler arası-
nda özellikle 1992 ve 1993 para krizlerınden
sonra, şimdi ne yönde ve nasıl ılerleneceği ko-
nusunda, üzerınde anlaşmaya varılmış bir
plan yok. Üstelık ekonomik durgunluğun etkı-
leri hala AB surecinin önünde ciddi bir engel
oluşturmaya devam ediyor. Bilindiğı gibi AB-
nin daha ilerı bir bütünleşmeye ulaşabilmesı
için üye ülkelerın ekonomilerı arasında, önce-
likle parasal ve mali göstergeler açısından bir
benzeşmenin oluşması gerekiyor. Halbuki
durgunluk zaten var olan farklılıkları daha da
kesmleştirmiş ve parasal krizlere yol açmıştı.
Bilineni tekrariayan bir rapor
Alman Hıristıyan Demokrat Parti uzmanları-
nca hazırlanan rapor tam da bu ekonomik to-
parlanmanın getirdiği olanaklardan ve de bun-
lann değerlendirılememesı konusundan yola
çıkarak AB sureci-
nin kritik bir noktaya
geldiğini tespit edi-
yor. Bu kritik duru-
mu ortay çıkaran et-
kenlerin başında
üye sayısının art-
ması ve Avrupa'da
milliyetçiliğin geliş-
mesini saydıktan
sonra rapor "Önü-
müzdeki iki-dört yıl
içinde bu engelleri
aşacak adımlar atı-
Imadığı takdirde AB
sadece bazı ekono-
mik konularla sınırlı,
çok zayıf bağlarla
bir arada duran ve birçok alt gruptan oluşan bir
ülkeler topluluğu olmaktan öteye gidemeye-
ceM/r" tespitini yapıyor. Bu durumu aşabilmek
için ise iki önemli önerisi var raporun: 1) "Hiç-
bir ülkenin veto hakkını kullanarak, istekli ve
koşulları daha uygun olan ülkelerin, diğerleri-
ni beklemeden hızlı bir işbirliği ve bütünleşme
içine girmesini engellemesine izin verilme-
melidir"; 2) Almanya, Fransa ve Benelüks ül-
kelerinden oluşan bir çekirdek grup, ingiltere,
Italya, ispanya gibi diğer AB ülkelerini bek-
lemeden aralarındaki işbirliği ve bütünleşme
çabalanna hız vermelidirler.
Aslında AB'de iki farkiı kategoride ülke oldu-
ğunu tespit etmek için böyle bir rapor gerekmi-
yordu. Ekonomik durgunluk, Avrupa ülkeleri
arasında, özellikle devlet borçları ve bütçe açı-
kları söz konusu olduğunda birbirinden farkiı
iki grubun oluşmasına fiilen yol açmış durum-
da. Birincisi, raporda ifade edilen çekirdek
grup. ikinci grupta ise koşulları uygun olma-
yanlar. -Ingiltere, italya, ispanya, Yunanistan-
var. Bu durum AB Parasal Komitesi tarafından
geçen hafta, Mastricht Anlaşması çerçevesin-
de yayımlanan uyarı raporunda da açıkça or
taya kondu. Komisyon sadece rapor yazarak
mali durumu Avrupa Para Birliği surecinin ko-
şullarına uymayan ülkeleri tespit etmekle
kalmıyor, anlaşmanın 104. maddesı gereğince
bu ülkelere önerilerde de bulunuyor ve bu ül-
keleri bir anlamda göz altına alıyor. önerilerinı
yerine getirmeyenleri de komisyon, topluluk
tonlarından mahrum bırakarak cezalandırabi-
lıyor. Komisyonun bu önerilerini tespit ederek
sunması halınde, bir seri Avrupa ülkesi çoğun-
lukla çekirdek ülkeler dışında kalanlar ve bir
de Belçika, uluslararası piyasalarda ciddi bir
güven kaybına uğrayacaklar, paraları devalü-
asyona, faızler ise yükselmeye zorlanabile-
cek. özetle, Hınstiyan Demokrat Parti tarafın-
dan hazırlanan raporda ileri sürülen öneriler,
çok uzun zamandır sözü edilen, fiilen yaşan-
makta olduğu AB Parasal Komisyonu tara-
fından da tespit edilen ve neredeyse zımnen
kabul gören iki farkiı hızlı bir Avrupa Birliği sü-
recini resmen tespit etmekten çok öteye
geçmıyordu. öyleyse tepkiler neden bu kadar
şiddetli oldu?
Ve şiddetli tepkiler
Raporun yeni bir şey söylernemesıne rağ-
men bu kadartepkı çekmesı, bence Almanya-
nın koşulları birlik oluşturmaya uygun olan
ülkeleri, bir an evvel Alman-Fransız lıderlığı
altında bırleştirmek, ingiltere gibi ülkelerin de
vetosunu engellemek gibi bir isteği açıkça te-
laffuz etmesınden kaynaklandı. Italya Başba-
kanı Berlusconitelefonasarılıpkonuyu Kohl-
le görüştü ve endışelerıni belırtti. Kuzay Li-
gası'nın lideri Umborto Bossi gelişmeleri, dra-
matik bir şekilde "Avrupa yine hiper-milliyetçi
bir blokun çizmesi altına düştü. Bu Prusya aris-
tokrasisinin mirasçılığı ve kendini beğenmiş
Fransız siyasi sınıfının küstahlığıdır" diyerek
değerlendirdi. AB'nin iki farkiı hızda ilerlemesi
fikrini (ülkesinı para sisteminden çtkararak)
bugüne kadar kabul eder gibi gözüken ingilte-
re Başbakanı Jotın Major ise 7 eylülde Hollan-
da'nın Leiden şehrinde yaptığı konuşmasında,
"Katılmamak hakkını
kullanmak bir şeydir,
katılmanın engel-
lenmesi bir başka şey-
dir... İngiltere ikinci
sınıf ülke olmayı kabul
etmeyecektir" diyerek
bu öneilere tepki gös-
terdi. ingiltere gibi AB
içinde istemediği ge-
lişmelerin "dışında
kalma" hakkı elde et-
miş olan Danimarka'-
nın Dışişleri Bakanı
N.H. Petersen ise "Her
ülke için farkiı sonuçlar
yaratacak bir kav-
ramın pazarlığı nasıl
yapılabilir?" diyerek söz konusu önerinin ger-
çekleşemeyeceğini ileri sürdü. Bu tepkilere,
Blll Clirrton'ın Berlin ziyaretinde, Brandenburg
kapısında yaptığı, neredeyse Almanya'yı Av-
rupa'nın lideri ilan eden konuşması ve NATO'-
nun içinde olduğu durumun ışığı altında bakı-
nca tarafların aslında başka bir şeyi, tartışmak-
ta olduğu anlaşılıyor. Münih'te yayımlanan Su-
eddentsche Zeitung gazetesinin uyarısı da bu
kanıyı güçlendirecek nitelikteydi. Gazete söz
konusu raporun Rus askerlerinin Berlin'i ter-
ketmesinin hemen ardından yayımlanmasına
dikkati çekerek "Kötü niyetli insanlar şimdi
artık iddialarını, Almanlar, II. Dünya Savaşı
sonrası dönemin son engelinden de kurtulur
kurtulmaz Avrupa'yı Almanlaştırma çabasına
giriştiğini savunarak kanıtlayabileceklerini dü-
şünebilirler" diye yazarak Alman hükümetini,
uyarıyordu. S. VVarburg (Londra) ekonomistle-
rinden Warren Olivier gibi bazı gözlemcilere
göre de bu rapor "Paris-Bonn ekseninin lider-
liğini empoze etme çabasının bir ürünüydü."
Görülen o ki tartışılan, aslında Avrupa
Birliği'nin nasıl yaşanacağı değil, Avrupa'da
kimin liderliğinde ve nereye doğru ilerlenece-
ği, yani hegemonya sorunuydu. Bu tartış-
maların şıddetlenmesi ve Paris-Bonn ekseni-
ne direnişin artması halinde ise, hem önümüz-
deki dönemde AB'ye katılacak ülkelerdeki re-
ferandumların sonuçları olumsuz yönde etki-
lenecek, hem de büyük olasılıkla, birlik süre-
cinde ekonomik toparlanmanın getirdiği ola-
naklardan faydalanılamayacak ve sürecin çü-
rümesi hızlanacak.
C7 3 J
AT dışındaki OECD ülkele- Bu gelişmelere bağlı olarak deki artışın daha da
rine ait sermayede ise hızlı dü- toplam yabancı sermaye izin- cagını ifade ediyorlar.
şüş yaşandı. İzin verilen ABD leri içinde geçen yılın ilk sekiz
sermayesi 159 milyon dolardan ayında AB ülkelerinin yüzdey y
78 milyon dolara, Japon serma-
yesi 106 milyon dolardan 37
milyon dolara geriledi.
Aynca Avusturya, Finlandi-
ya, Isveç, İsviçre, Kanada ve
Norveç'in de yer aldığı diğer
OECD ülkeleri grubuna verilen
toplam izinler 405 milyon do-
lardan 182.5 milyon dolara
indi.
45.4 olan payı, bu yıl yüzde 71.
2'ye yükseldi. Diğer OECD ül-
kelerinin payı ise yüzde 42.1 "-
den yüzde 19.9'a geriledi.
Hazine yetkilileri, Türkiye'ye
yönelen AT sermayesindeki
artışı "gümrük biriiği" ile açıklı-
yorlar.
Yetkililer, AT ülkelerinden
Türkiye'ye gelecek sermaye
Ağustos ayı
Ağustos ayında yabancı ser-
maye izinlerinin 36.2 milyon
dolarla çok düşük düzeyde kal-
masının ise gerçekte bir gerile-
meden değil, işleyişten kaynak-
landığını belirten yetkililer, ha-
len Hazine'de birikmiş yaklaşık
250 milyon dolar dolayında izin
başvurusu olduğunu söylediler.
Ikind el fıyatlarda artış 15 ile 150 milyon arasında
Kamyoııa 'Habur
9
zaııuıu
GAZtANTEP
(AA) - Habur Sınır
Kapısı'na yeniden
işlerlik kazandın-
lması ve Irak'la eko-
nomik ilişkilerin
canlanacağı beklen-
tisi, Güneydoğu
Anadolu bölgesinde
ikinci el kamyon
fıyatlannda artışa
neden oldu.
Galericiler. kam-
yonculann bir bölü-
münün satılmak
üzere bıraktıklan
kamyonlan geri al-
dıklannı, kamyonu-
nu satmakta kararlı
Kamyon talebi ve fıyatların, Irak'a yük tasunacılığımn
canlanmasıyla daha da artması bekJeniyor.
nakliyatçı, çare-
yi kamyonunu
satmakta buldu.
Son gelişmeler
ise kam-
yonculan umut-
landırdı. Çoğu
kamyoncu
aracını satmak-
tan vazgeçti,
satmak isteyen-
ler de fiyatı
arttırdüar.
Kamyon talebi
ve fiyatlann,
irak'a yük taşı-
macüığınuı
canlanmasıyla
daha da art-
olanlann da fıyatlan arttırdığını söylediler.
Galencı Mehmet Deveciler, ıkıncı el kamyon
fıyatlannda 15 milyon ile 150 m'lyon arasında
artış yaşandığını kaydederek şunlan anlattı:
"Körfez krizi ve Irak'a uygulanan ambargo.
tasnnacıhğa büyük zarar verdi. Kazancı azalan
masını bekliyonız."
Gaaantep Kamyoncular Odası Başkanı Res-
lan Tabur ise Irak'a gıda maddesi götüren kam-
yonculann bazı sıkıntılarla karşı karşıya olduk-
lannı, bu sıkmtılann dogmasında ihracatçılann
payı olduğunu öne sûrdü.
EKONOMİDEDÜNYA TURU
tlALSA'DA BAKIŞ Merkez Bankası'nın
ikinci adamıyken Hazine
Bakanı olan Lamberto
Dini'nin yerine kimin
atanacağı konusunda
İtalyan Merkez Bankası
ile hükümet arasında
başlayan gerginlik,
bağımsızlığından ödün
vermek istemeyen Mer-
kez Bankası başkanı Antooio Fazio'nun liretin
değerini korumak amaayla bankalararası pi-
yasada faizi yanm puan yükseltmesi ile daha
da artmıştı. Bu gerginliğin iki başkan arasında
geçenlerde gerçekleştirilen bir toplantı ile
aşıldığı gözleniyor.
ALMANYA VMVTLANDI Avrupa
ekonomisinin canlandığı bir sırada, bölgenin
lokomotifı konumundaki Almanya'run reel
olarak yıllık yüzde iki büyümesine rağmen, fı-
yatlarda bir baskı oluşmaması. yeniden
sağlıklı bir kalkınma yoluna girildiği umut-
lannı sağlamlaştınyor. Bundesbank gibi sıkı
para politikasının kalelerinden biri bile, faizle-
rin daha da düşürülebilecçğini dile getirivor.
VENİDVZENE YENİIDEOLOjtRus
ya, piyasa ekonomısıne geçerken Marksit-
Leninist ekonomi öğretimini bir kenara bıra-
karak ihtiyacı duyduğu beyinleri yeni kunıla-
cak ve Batı'dakilere benzeyecek think-tank'-
larda yetiştirecek. Bilimler Akademisi'nin hü-
kümetin çağnsma rağmen kendisini yeni düze-
ne uyduramaması üzerine, Başbakan
Yardıması Akxander Shokhin. piyasa ekono-
mistlerini verirnli bir şekilde yeni kurumlarda
yetiştireceklerini duyurdu.
KALMAKMIEOR, GİTMEKMİ? Kd
nada'nın Quebec eyaletinde
artan işsizlik ve kısılan yatın-
mlar, Quebecois Partisi'nin
kimliğinde güçlenen bir
I aynlıkçı harekete dönüşünce,
I ülkeden aynlmanın ekonomik
Içöküş olacağı yolunda uyanlar
lartmaya başladı. Federalist dü-
Izeni savunanlar ve ülkenin
onde gelen işadamlan, aynlıkçı partinin gele-
cek seçimde yerel parlamentonun üçte ikısini
alacağı yolundaki işaretlerin çoğalması üzeri-
ne, Kanada'dan aynlmanın iç ve dış
yaünmayı büyük bir belirsizlik ortamına ite-
ceğini belirtiyorlar.
SALtNAS'UVÖNtAÇILDIBTcnlya Fi-
nans Bakanı Ricupero'nun, bir toplantı sı-
rasında mikrofonlann kapab olduğunu
sandığı anda, "Enflasyon rakamlannı kötüyse
sakladık, iyiyse abarttık" şeklinde konuşması
sonucu istifa etmesiyle gelecek sene içinde ku-
rulması planlanan 'Dünya Ticaret Kurumu'
başkan adaylanndan Meksika Cumhurbaş-
kanı Carios Salinas'ın önü açıldı. Avrupa Bir-
liği, eski İtalya Ticaret Bakanı Ruggiero'yu
aday gösterecek olsa da GATT'ın 125 üyesi-
nin çoğunun, ABD ve Latin Amerika'nın des-
teğini alan Salinas'ı destekleyeceği belirtiliyor.
YENİEELANDA 'NINKOYCNLAR1
Clkenın en büyük ihraç ge-
lirlerinden olan hayvancılığa
devletin 1985'lerden itibaren
desteğini çekmesı, iki dev et
işleme kombinasının çökme-
siyle sonuçlandı. 2.4 milyar
dolar ve 50 milyon koyunluk bu endüstrinin
diğer üyelerinin geleceğinin bankalann elinde
olduğu görülüyor.
POLİTtKACI BANKACITLA
VYVŞMVYOR ABD ve İtalya'dan sonra
şımdı de Japonya'da Merkez Bankası ile hü-
kümet arasındaki ilişkiler gündemde. Koalis-
yonun güçlü üyelerinden Liberal Demokratik
Parti, Japonya'nın güçlü finans bürokrasisini
hakimiyetine almak için harekete geçerken,
Finans Bakanlığı'ndan hükümetin Merkez
Bankası'na atanacak isim için geleneklere
aykın olarak müdahale ettiği yolunda şika-
yetler yükseliyor.
MALEZZA, KABILARINIAÇnSon
altı senedir ortalama yılda yüzde sekiz büyü-
yen Malezya, altyapısını bu hıza uydurmak
için uygulamaya sokacağı altyapı projeleri
için özel sermayeye davetiye cıkardı. Ülkeyi
kuzeyden güneye kıyı boyunca katedecek 848
kilometrelik, 1.34 milyar dolarlık otoyol pro-
jesi gibi en az 40 milyar dolarhk altyapı
yatınmı, yap-işlet-devret modeli ile özel ser-
mayeye yaptınlacak.
HAKLIYDILAR, KAZANAMADI-
LAR Nijerya'da askeri hükümetin, yerini se-
çilmiş lider Abiola'ya bırakması için aylardır
grev yapan petrol işçileri so-
nunda pes etti. Ülkenin gün-
lük 2 milyon var
illik üretimini yüzde 25
azaltan bu grevin sonunda
kazanan taraf. Abiola'yı ha-
piste tutan, petrol sendika-
lannın başkanlıklanna bü-
rokratlan getiren ve ülkedeki kontrolünü
ordu aracılığıyla arttıran General Abacha
oldu. Bu grev gösterdi ki, Shell, Chevron gibi
dünyanın petrol devlerinin Nijerya'daki ope-
rasyonlan bu grevle etkilendiyse de, iki şirket
de hızla işçi açıklannı kapattılar ve haklılar
yerine eüçlüler kazandı.
ÖZGVRLÜK YETMİYOR Güney
Afrikahlar, banş gününü bu yıl daha anlamlı
kutladılarsa da siyasetteki atılımın ekonomi-
de nasıl gerçekleştirileceği sorusu herkesin ka-
fasını meşgul ediyor. Enflasyonun beklenen-
den fazla çıkması, çalışabilir nüfusunun
yansının işsiz olması ve 7 milyon insanın ev-
sizliği, 'özgürlük yetmez' seslerinin yükselme-
sine yol açıyor.
Ülkede 5 haftalık ithalata yetecek döviz re-
zervleri, uzun vadeli dış yatınmcıyı ürküten
çift kur sistemi ve yüksek vergi oranlanna
rağmen yüzde sekizlere ulaşan bütçe açığı,
Güney Afrika'nın ekonomik savaşının en az
özgürlük savaşı kadar zorlu olacağını gösteri-
yor.
Eylül Lekesi
Anayasa ve yasalarıyla, kurumları ve buntarın işleyiş-
leriyle, "12 Eylül"ümüz, bugün, on beş yaşına basıyor.
Kutlu olsun.
Ekonomik, siyasal ve toplumsal yapılar, askeri rejimin
uzantısı olan baskıcı uygulamalardan kurtulamıyor. ör-
neğin, "banş isteyenler" karakola çağrılıyor, saatlerce
sorgulanıyor; düşünce suçluları hapishaneleri dolduru-
yor; işkence sürüyor; siyasal cinayetleri işleyenler ya-
kalanmıyor ya da yakalanamıyor.
Anımsarsanız, 12 Eylül sonrasında kısa bir siire için
gözaltınaalınan MHPyöneticileri, "Nasılolur?Bizimdü-
şüncemiz iktidarda biz hapisteyiz. Bu yanlış düzeltilme-
lidir." türünden görüşler belirtmişlerdi. Yanlış, MHP dü-
şüncesini iktidar yapan general takımının hapsedil-
mesiyle düzeltilmedi, tersine o düşünce sahiplerinin
önce salıverilmeleri, sonra da güçlenmeleri biçiminde
"düzeltildi".
Ülkeyi 12 Eylül rejimine sürükleyen sivil siyasetçiler,
daha sonra, askeri rejimin tüm yasal ve kurumsal düze-
nini benimsediler. Var olan faşizmin üzerine oturdular
ve onu sürdürüyorlar.
12 Eylül-ANAP rejiminden "hesap soracağız" sözleri,
yerini "biz de hesap vermeyiz" anlayışına bıraktı. Var
olan 12 Eylül yasalarıyla, "seçimlerin yenilenmesi"nin
hiçbir soruna çözüm üretmeyeceği, bilinmelidir.
Siyasal parti sayısı yirmilerin üzerindedir; milletvekili
pazarları kurulmaktadır. Ancak bu siyasal çalkantı,
"umutlu bir geleceğin seçeneğini" sunamıyor, Bunun
nedeni, üzerinde "konuşlamlan"toprağın 12 Eylül rejimi
olmasıdır.
Gerçekten de, siyasal kıpırdanmalar "daha demokra-
tik" yada "dahaaydınlık"b\r\op\urr\sa\ ve siyasal geliş-
me doğrultusunda değildir. Daha demokratik, açık ve et-
kili bir devlet anlayışı, görünürde yoktur. Tersine 1991
genel seçimlerinden hemen sonra beliren demokrasi
umudu yerini baskıcı uygulamalara bırakmıştır. TBMM
çoğunluğunu oluşturan "liberal" sağ partilerin, gerçek-
ten liberal olmamaları, örneğin, düşünce özgürlüğünü,
evrensel insan ve sendika haklarını benimsememeleri,
12 Eylül'ü kalıcı kılıyor.
Eski solcular da hızla, sağa doğru, koşuyor. Kurtarıcı
arayışına çıkıyor. Eylül lekesi, solun üzerine de düşüyor.
• • •
Geçen hafta dış basında, Yunan işadamlarının Büyük
iskender'in izinden giderek Orta Asya'da artan oranda
"iş tuttuklan" vurgulanmaktaydı.
özellikle ikinci el makinelerin sağlanması, kibrit fabri-
kası örneğinde olduğu gibi eski ve zarar eden kimi fabri-
kaların götürülmesi ve ortak işletmeler kurulması gibi
yöntemlerinkullanılmasıyla Yunan sermayesi başta öz-
bekistan olmak üzere Türk cumhuriyetlerine giriyor.
Bu gelişme Türkiye sermayesinin bu konulardaki ye-
tersizliğini bir kez daha sergiliyor. Türkiye sermayesi,
Kıbrıs'ı, kaçakçılık ve karaparayı aklama aracı gibi kulla-
nan bankacılık dışında, ekonomik olarak değerlendire-
medi. Kıbrısbenzeri birdurumOrta Asyacumhuriyetleri
ile ekonomik ilişkilerde yaşanıyor. Hadımlaştırılan ve
satılmak üzere bekletilen kamu girişimlerinden ulusla-
rarası düzeyde girişimcilik beklenemez. özel sermaye
de varsa yoksa iç pazarı iliklerine dek sömürme gelene-
ğinden bir türlü kurtulamıyor. Gerçekten de 1980'lerin
ikinci yarısında olağanüstü parasal desteklerle sağla-
nan "hayali ve de gerçek" dışsatım artışının 199O'lı yıl-
larda sürdürülmediği görülüyor.
• • •
Yıllardır "işleyeni bulunmayan cinayetler" karabasanı-
nı yaşıyor toplum. özelde, arkadaşımız Prof. Dr. Tokta-
mış Ateş in ucu ucuna kurtulmasının sevinci, genelde 12
Eylül lekesiyle, düğümleniyor. Siyasal önderlere, so-
rumluluklarını bir kez daha özenle anımsatmak, daha
doğrusu gerçek sorumluların, cinayet işleyenlerin bu-
lunmasını sağlamayanların olduğunu belirtmek gereki-
yor.
Sanayi Bakanı Mehmet Dönen:
Türkiye nin ambargo
kaybı 50 milyardolarİZMİR _ ^ _ ^ ^ ^ M B İ ^ H H a b u r S m | r
(Cumhuriyet ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ B Kapısfnı aç-
Ege Bürosu)- ^^^H|PPMHH^^^H masının önemli
Sanayi ve Tica- ^ B f ^ ^ ^ ^ H
b i r
geüşme ol-
ret Bakanı Meh- | K ' | ^ H duğunu belirte-
met Dönen. Tür- H İ ^ ^ ^ ^^H rek ambargo-
kıye'nın. Bırleş- V ^ 9 F " ^ K ^ | H nun bir an önce
mış Milletler'ın • "^^ ^ • • kalkması gerek-
Irak'a koyduğu M Jmğt\ % V "ğ"" vurguladı.
ambargo nede- K İ H J k W
M Mehdi Saleh'-
niyle 50 milyar • pPIM^ ,^fl l e
yaptığı görüş-
dolarhk kavba mL^ '**• r ^ H mede, Irak halkı
uğradığmı belır- • f l ^ ^ , ^ ^ ^ ^ | ve Türk halkı-
terek. "Türkiye • L ^ B M T _ •§• m n Birleşmiş
ve Irak halkı Mehmet Dönen Milletler am-
Birleşmiş Milletler ambargosu- bargosunu daha fazla taşıya-
nu daha fazla taşıyamaz" dedi.
Fuar nedeniyle İzmir'de bu-
lunan Irak Sanayi Bakanı
Mehdi Saleh ile görüşen Sanayi
ve Ticaret Bakanı Mehmet Dö-
nen, Türkiye'nin ambargodan
bu yana 50 milyar dolarhk kay-
ba uğradığını söyledi.
Mehdi Saleh de, Türkive'nin
mayacağını belirten Mehmet
Dönen, "Türkiye, ambargodan
dolayı 50 milyar dolar kayba uğ-
radı. Irak, yılda 3 milyar dolar
ihracat yaptığımız önemli bir
pazar. Ancak ambargodan bu
yana Türkiye, çok büyük ihra-
cat kayıplarına uğradf'dıyeko-
nustu.
...Şimdi zaman
^tamanıî
Yaînızcâ bu kampanyamız için
Peşin alımJarda %23.63'e varan indirimler... U
Yuva Kredisi faiz oranlarımızda
özel indirimler...
EMLAK BANKASI,,
I
"Dogru Yatı