Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 AGUSTOS1994 PAZARTESİ
4 HABERLER
BÛHYADAVI
fURIUYE'ftE
ÇIRMMDA M,
DARBOĞAZDA
Sosyalizm,amadevrimsiz.2-
osyal demokrasinin
"bugunü"nü açıkla-
mak üzere özetlemeye
çahşüğımız "dünü"-
nde kuruluş yıllannda bütün
sosyal demokrat partilerin
Marksizmin temel tezlerini
ve özellikle kapitaüst sömü-
rüyü sergUediği "Emek-değer
teorisi"nı benimsediklerini
söylemişük. Kuşkusuz bura-
da geçen "sömörü" kavramı,
gündeük dildeki içeriğiyle,
yani "zafim kapitalistler, za-
vaUı işçUerin ittğnri kemiğini
sömürüyor" yalınkatlığıyla
ele alınmıyordu. Arü-değer
sömürüsü, sermayenin birik-
mesi ve yoğunlaşması için zo-
runlu bir süreçti ve kapitaliz-
min geüşmesinin dinamo-
suydu. Geüşen kapitalizm,
kaçmılmaz olarak emperya-
lizm aşamasma yükselecek,
zengin hammadde ve ucuz iş-
gücükaynaklan olan ülkeleri
sömürgeleştirerek, ulusal
sınırlan silikleşüren büyük
imparatorhıklara dönüşe-
cekti.
Sosyal demokratlann önce
komünistlerden. sonra da
Manı'tan kopuşlan. esas
olarak işte bu gelişmenin yo-
rumlanmasında ortaya çıktı.
| Nasıl bir devrim
Mara, bir "devrim" önen-
yordu. Komünist çizgi bunu
"potitik devrim" olarak kav-
radı ve şiddet kullanarak si-
yasal iküdann kapitalist sı-
nıflan aünmasım, siyasal erki
eüne alan işçi sınıfınm (yani
onun siyasi partisinin) sosya-
lizmi kurmasını savundu ve
uygulamaya girişü.
Sosyal demokratlar ise
Manı'ın "devrim" kavramı-
ru "sofcyal devrim" olarak
kavradılar.
Birincisi, siyasal erkin, şid-
det kullarularak zorahmına
dayamyordu. İkincisi ise re-
formlarla, devletin özellikle
ağır sanayiye, ulaşıma, ko-
nut yapımına, bilinçli ve aktif
müdahalesi ile emekçilerin
yaşam düzeylerinin yükseltil-
mesini; parîamenter demok-
rasinin sağladığı büyük ola-
naklann kullanılarak, emek-
çilerin kapitalistler karşısında daha güçlü ko-
numlara erişmelerini öngörüyordu. Parlamen-
ter demokrasinin bir aldatmaca oldugunu sa-
vunanlara karşı sosyal demokrallar, üretimin
sosyaltesmesiyle bir avuç kalacak kapitalistle-
rin karşısındaki milyonlarca ve milyonlarca
emekçinin oy gücünün alünı çiziyor ve bu bü-
yük çoğunluğun kahredici gücü sayesinde, en
saldırgan kapıialisün dahi sandıktan çıkana
boyun eğmek zorunda kalacağmı söylüyor-
lardı.
l. ve 2. Dünya savaşlan arasındaki dönem,
bu tartışmalarla ve sosyal demokratlarla ko-
münistler arasındaki aynmın keskinleşmesiyle
geçti. 1929 Ekonomik Bunalımı gibi toplumlan
derinden sarsan ekonomik olaylarla Hitler'in,
MussounTrun iküdan ele alışlan gibi siyasal
olaylar, bu tartışmalan hem zenginleşürdi hem
de düşünsel düzeyde ilginç zikzaklarla yürüme-
sine yol açü. Ancak ayıu zamanda, Baü Avru-
pa'yı ölçü alarak söylersek bu dönemde sosyal
demokrat partiler, büyük bir işçi ve emekçi kit-
lesinin oy desteğini arkalanna almayı. ülkele-
rinde en büyük parti, olmadı en büyük ikinci
parti konumuna yükselmeyi başardılar. Sonra
savaş patladı.
| Retormizmin reformu
İkinci Dünya Savaşı, birincisinden çok daha
kanlı ve yıkıcıydı. Avrupa kentlerinde taş taş
üstünde kalmamış, 20 milyon insan ölmüştü.
Ülkelerde çalışabilir nüfus büyük ölçüde
azalmışü. Her şeye adeta yeniden başlamak ge-
rekiyordu.
Sosyal demokrat partiler de her şeye adeta
yeniden başladılar. Temel tezlerini yeniden
gözden geçirdiler. Programlar yeniden yazıldı.
Savaş öncesine göre dünyada yepyeni. daha
önce tarihte benzeri görülmemiş içerikte yepye-
nidengeler kurulmuştu.
Savaş öncesinin "tek" sosyalist ülkesi Sov-
yetler Birliğj, savaş sonrasında Macaristan, Çe-
koslovakya, Demokratik Alman Cumhuriyeü
(Doğu Almanya), Polonya, Yugoslavya, Arna-
vutiukgvbiülkelerin,Kızılordutarafından"libe-
re" edilmeleriyle bu ülkelerde komünist partiler
siyasal erki ele geçirmişler, dünya bu kez sosya-
listve kapitalist sistem olarak iki kampa bölûn-^
müştü. Üstelikkapitalist sistemin dümenine sa-'
vaştan çok az yara almış yeni süper güç ABD
oturmuştu. Geleneksel önder Avrupa ise sa-
vaşın yaralannı sannak zonındaydı, dahası bu-
nun için de ABD desteğine muhtaçü.
Dünyamn yeniden yapılandığı bu dönemde
sosyal demokrat partiler. düşman kardeşleri
komünistlerle "doğum"dan gelen son bağlannı
da kopardılar.
Çırpıcı bir örnek: Baü Almanya'da Sosyal
Demokrat Parti'nin (SPD) 1959 yılında topla-
nan Bad Godesberg Kongresi'nde özellikle üç
temel noktamn alü çizildi.
Buna göre sosyal demokratlar, "derookrasi-
nn ve demokraük devletin, sosyalizmin yalnızca
btşiangıcı ve sosyalizme giden yolun bir aracı ol-
dağu" ılkesinı, "Sosyal Demokrat Parti'nin ve
potitikasuuı. sınıf mücadelesini ifade ettiği" il-
kesını ve '^syalizasyonun, sosyal demokrat
ekonomi politiiasuun aracı ve yakın hedefı" ol-
duğu ilkesini nddediyorlardı. Bu "ret", kapita-
lizmın kendi coğal gelişimi içinde, sosyalizm
Yüzyüınbaşmdan bir seçimafişi
...ve sosyal demokrasinin hali
Bu afişi yüzydın başmdaki bir seçim kampanyasında Alman sosy al
demokratlar propaganda çaUşmalarında kullandılar. Sonra da unuruldu
gitti. Ancak son dönemde sosyal demokratlann bunalunını ve düştükteri
durumu göstermek amacıyla yeniden ortaya çıkarıldı.
4 j ^ ^
•N\V\1
y/A
--i
doğrultusunda evrimleşmekte olduğu "önka-
bul"üne dayamyordu. Sosyal demokrat parti-
lerin görevi ise bu süreçteki engelleri kaldırarak
süreci hızlandırmaktı.
Bu ilkesel değişim, salt Alman sosyal demok-
ratlan ile sınırlı kalmadı. İngiliz tşçi Partisi bu
görüşleri zaten kuruluşundan beri savunduğu-
nu ilan ediyordu ve bu büyük ölçüde doğruy-
du. Fransız Sosyalist Partisi ve Hollanda sosyal
demokratlan Almanlan beklememişler, daha
1952 ve '53 yülanndaki kongrelerinde benzer
tezleri benimsemişlerdi. Hollandalılar buna ek
olarak parti programından Marksizmi de çı-
karmışlardı. Küçük ve güçsüz İtalyan Sosyalist
Partisi daha da ileri gitti ve Marksizmi temel-
denreddetti.
Belçika sosyal demokratlan, 1945 yılında ye-
niden kurulurken "sosyalizm" hedefini, "sosyal
ve demokratik refah devleti" hedefi ile değiştir-
diler. 196O'lı yülarda toplanan İskandinav Ül-
keleri Sosyal Demokrat Partileri Konferansı'-
nda bu ülkelerde sosyalizme esas olarak artık
ulaşıldığı beurüliyor ve "bu sosyalizm" ile
"Marksistkrin tantmladığı sosyalizmin" farkh
olduğu vurgulanıyordu.
Nitekim daha sonralan bu farkı vıırgula-
mak için hemen bütün sosyal demokrat parti-
ler "demokratiksosyalizm" terimini benimsedi-
ler. Bu terim, salt komünistlerin "proletarya
diktatörlüğü" tezlerine karşı. parîamenter de-
İkiye aynlmış "anayurt" Almanya'nın batı
kesiminde. sosyal demokratlar, savaşı izleyen
yıllarda siyasal rakipleri merkez sağcı Hıristiyan
Demokratlarla kurduklan "büyük koalisyon"-
un ardından, kah muhalefette. kah iküdarda
bugüne kadar geldiler ve bugün de ülkenin en
büyük ve hemen hemen eşit iki siyasal gücünden
biri konumunu koruyorlar.
Batı Avrupa'nın öteki ülkelerinde de durum
farklı değil. Ya iktidardalar ya da güçlü bir ana
muhalefet partisi konumundalar.
1990'lara kadar sosyal demokrat partilerin oy
tabanı esas olarak sanayi işçileri oldu. Buna ço-
ğu kez, toplumun kentlerde yaşayan öteki
emekçi kesimleri de katüdılar.
| Sosyal gûvenlik ağı
Sendikalar ilke olarak sosyal demokral parti-
lerde hep ayncalıklı bir konum elde ettiler. Sen-
dikalarla sosyal demokrat partilerin ilişkileri bir
destek iüşkisinden çok. bir "kardeş örgüt" niteli-
ği taşıdı. Sendikalar emekçilerin sendikal-eko-
nomik örgüıleriydi, sosyal demokrat partiler de
siyasal. Bu yüzden kimi ülkelerin sosyal demok-
rat partilerinin kongrelerinde sendikalar, res-
men. kimilerinde ise fıilen delege kontenjanı sa-
hibi oldular. Pek çok sendikal lider. parti yö-
netimlerinde etkin görevler üstlendi.
Gene savaşı izleyen yıllardan bu yana sosyal
x5atı Avrupa emekçilerinin, toplumsal
refahtan "daha fazla" pay alabilmeleri, sosyal
demokratlannsayesinde oldu. Dünyamn öteki
bölgeleriylekarşüaştmldığında refahtan alınanbu4t
pay"m küçümsenmesi mümkün değil.
mokrasiyi öne çıkaran bir içerik taşımakla
kalmıyor, aynı zamanda kapitalizmin kendi iç
evrimi ile sosyalizme varabileceğini de kabul
ediyordu.
Böylece Marksizmin, kökleri Kautsky ve
Bernstein'a dayanan reformizmi, 2. Dünya Sa-
vaşı'ndan sonra bir kez daha reforme edilmiş
oldu. Bir başka deyişle, bugünkü sosyal de-
mokrasi, kendini yeniden tanımlamış oldu.
Ve bu tammlama doğrultusunda yaklaşık 40
yıl idare etü, iyi kötü (gerçekten iyi ve gerçekten
kötû) bugüne kadar geldi.
Bu doğrultuya kısa bir göz atahm:
Savaş sonrasında yeniden kurulan ve şaşıla-
cak kadar kısa sürede savaşın yaralannı sanp
büyük ölçüde "refah toplumu" hedeflerine yak-
laşan Baü Avrupa ülkelerinde, sosyal demok-
ratlar belirleyici rol oynadılar. İsveç başta ol-
mak üzere Danimarka, Norveç ve Finlandiya,
bugünlerini kesin olarak sosyal demokrasiye
borçlular. İskandinav ülkeleri savaş sonrası-
nda esas olarak sosyal demokrat partilerce yö-
netildiler. Kimilerindeki kısa süreli boşluklar
dışında sosyal demokrasi bugüne kadar bu ül-
kelerdeki belirleyici siyasal güç konumunu sür-
dürdü ve sürdürüyor. Değişiklik, inen çıkan oy
oranlan, tek başına ya da koalisyonlarla yönet-
mek gibi aynntılarda oldu.
demokrat partiler az ya da çok emekçilerin çı-
karlannı savunan parti konumunu korudular.
Sosyal gûvenlik ağının, genel sağlık sigortası ve
işsizlik sigortası gibi emekçi kazanımlannın Baü
Avrupa'da yaygınlaşmasında sosyal demokrat-
lann payı belirleyicidir. Nitekim Batı Avrupa'da
merkez sağ partiler, ne zaman ekonomik alanda
emekçi haklanna attıklan tırpanın dozunu ka-
çırdılarsa sosyal demokratlara iktidar yollan
açıldı.
İktidarlan sırasmda ise beklentileri tam ola-
rak karşılanmasa da Batı Avrupa emekçilerinin,
toplumsal refahtan "daha fazla" pay alabilmele-
ri, sosyal demokratlann sayesinde oldu. Dünya-
mn öteki bölgeleri ile karşılaşünldığında refah-
tan alman bu "pay"ın küçümsenmesi mümkün
değil.
Sonuç olarak sosyal demokratlann Batı Av-
rupa'daki son kırk yıllanmn bılançosu bir siya-
sal güç olarak hiç de kötü değil.
Bilanço iyi. Üstelik koşullar da iyi. Öyle ya
1990'da Sovyetler Birliği'nin yıkılması ve sosya-
list sistemin dağılmasıyla sosyal demokrasi, tari-
hinin en olanaklı dönemine geldi. "Biz denuştik.
Biz haklı çıktık. Kautsky haklıydı. Bernstein
haklıydı" diyebilme olanağına kavuştu. Dedi de.
Alman sosyal demokrasisinin son dönemde ye-
tiştirdiği en büyük lideri Wüly Brandt ölümün-
den birkaç hafta önce kendisiyle yapılan bir söy-
leşide şöyle diyordu:
"Seviniyorum. Ama Sovyetler Birliğj'ıün yıkdı-
şına, Gorbaçov'un çabalannın hastayı iyi ettneye
yetmediğine deg^l, hayır. Çok zorlu, çok ûzücü
(herkes için üzücü) mücadelelerden sonra Alman
sosyal demokrasisinin, Avrupa'da demokratik
sosyaliznü savunanlann haklı çıktığına seviniyo-
rum. Bu sevinci hak ettik..."
Yağ, un, şeker var gibi...
Haklı çıkuklarım ileri sürmek, en azından bu-
gün için tersi kanıtlanamayacağına göre sosyal
demokratlann hakkı gibi görünüyor. Eh, son
kırk yıldaki bilançolannda da kazanç hanesine
yazabilecekleri epey puan var. Bu durumda sos-
yal demokrasinin önü açık olmalı. Sovyet mode-
line umut ve bel bağlayan ve "denemenin" başa-
nsız kalması üzerine umutlan boşa çıkan Doğu
Avrupa'daki milyonlarca emekçinin yani sıra,
Batı Avrupa'daki emekçilerin tümü artık sosyal
demokrasiye bağlanmalı değil mi?
Ama öyle olmadı. Tersine Batı Avrupa sosyal
demokrasisi ciddi bir bunalımın icine girdi. Bu
bunalımm göstergeleri günlük yaşamda, gazete
ve TV haberlerinde bile kolayca izlenebilir du-
rumda.
Sosyal demokrat teoriye göre sanayileşmede
bugün için var olan en yüksek düzeye erişmiş,
köylülüğü büyük ölçüde tasfıye etmiş, köylüleri
tanmsal sanayi işçilerine dönüşmüş. sermayesi
büyük ölçüde "•biriknüş ve yoğunlaşmış". teori-
deki terimle söylersek bir avuç kapitalisüe, mil-
yonlarca ve milyonlarca emekçiye ayr^mış bir
Avrupa var bugün. Kısacası sosyal demokrat te-
orisyenlerin (Kautsky. Bernstein, Hilferding,
Karl Renner. Emile Vandervelde vb) "zafer"
için öngördüğü koşullar gerçekleşmiş, en azı-
ndan "12'ye beş var" noktasına ulaşmış durum-
da. Oysa sosyal demokrat partiler emekçilerin
tam desteği biryana, oy, üye veyandaş yitiriyor-
lar.
| Maritet Oemir Lady'nin
Batı Avrupa'daki sosyal demokrat partiler
arasında son dönemde yıldızı parlayan, inişe de-
ğil yükselişe geçmiş gibi göriinen tek sosyal de-
mokrat parti Ingihere'de. zlaten kurulduğu 1892
ve yeniden kurulduğu 1906 yılından beri Mark-
sizmi daha baştan reddetmiş, Fabian Sosyalizmi
diye anılan özgün bir teorik temel üstünde yürü-
müş olan İngiliz İşçi Partisi (Labour Party) yapı-
lacak ilk seçimlerde yeniden iktidan alabilecek
gibi görünüyor. Ama sanıyoruz, bu "başan"da
"Demir Leydi" Thatcher'in ve onun silik devamı
Major'un üderliğjndeki İngiliz Muhafazakar
Partisrnin payı daha büyük. İngiltere'yi 1. lig-
den düşme noktasına getirmiş bir iküdann yıkıl-
masından daha doğal ne var ki?
Batı Avrupa sosyal demokrasisinin bunalımı
inişe geçen seçmen desteği, sürekli üye kaybı ve
bir zamanlann "militan" sosyaldemokrat kad-
rolann artık miting alanlanna bile gitmeye üşen-
meleriyle kendini günlük yaşamda somutluyor.
Yann bu bunalımın nedenleri üstünde durup
Batı Avrupa'yı terk edelim ve Türkiye'ye gelme-
ye çalışalım.
YARIN: Oeğlşim rüzgartarı fırtuıa olıta
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Milll Gûvenlik..
"Milli gûvenlik" kavramı toplumumuzda her zaman
ordu, silahlı kuvvetler, askerlik sorunları ile özdeş sayıl-
mıştır. Onun için de komuta kademelerindeki son deği-
şiklikler bütün toplumda gergin bir dikkatle iztenmiş,
konu pek açıkça bilinmediği için de ciddi yüz ifadelerin-
den anlam çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu bize özgü de-
mokratik toplumda söylenenierden çok söylenmeyenler
önem taşıdığı için de neyin çözümlendiği, -elbette nele-
rin de çözümlenemediği- pek anlaşılamamıştır. Bugün
üzerinde durmak istediğim, konunun bu yani değit. Ama
bu konuda yazıp çizenlerin; bir ordunun gücünün planla-
ra, prensiplere, stratejiye, donanıma mı bağlı olduğu,
yoksa kimin komutan olduğuna mı bağlı oldugunu açık-
tayabilmelerini beklerdim. işin bu yanını geçerek "milli
gûvenlik" kavramına dönmek istiyorum. Çünkü bir top-
lumun "ulusal gûvenlik" gibi bütünlüktaşıyanönemli bir
temel sorununu sadece "silahlı güçlerce sağlanan gû-
venlik" anlamında kullanmasının yanlış olduğu kanısın-
dayım. Bir toplumun bütün gücü silahlı örgütü olmadığı
gibi bir toplumun güvenliği de sadece silahlı kuvvetler
tarafından sağlanan gûvenlik değildir.
Bir toplumun "milli güvenliği"; ekonomik, sosyal, pst-
kolojik güvenliğinin toplamıdır. Bu alanlarda yaşanan
güven ya da güvensizlik de "milli gûvenlik" kavrammın
pozitif ve negatitlerini oluşturur. Silahlı kuvvetler de el-
bette "milii gûvenlik" kavrammın çok önemli bir parça-
sını oluşturur, ama onun gücü de ülkenin ekonomik, sos-
yal ve psikolojik gücünden ayrı değildir. Onun için "milli
gûvenlik" kavramını sadece ordu ile silahlı kuvvetlerle
özdeş saymak konunun geniş boyutlarının gözardı edil-
mesine yol açar.
Bir toplumda "ekonomik gûvenlik"yoksa, toplum ken-
disini güvenlikte sayabilir mi? Bugünkü gibi hiç kimse-
nin yann da işinin başında olacağına güven duymadığı,
haftasonu olan cuma günlerinin "kara cuma"diyeanıl-
dığı bir toplumda insanlar geleceğe nasıl güven duyabi-
lir? Cuma akşamları eline tutuşturulan bir zarfla görevi-
ne son verilme korkusu yaşayan insanların toplumunda
cuma günleri "kara cuma" diye anılırsa, orada hangi
çalışan huzurlu olabilir? İşinin başında olanların da üc-
ret artışlarından, ikramiyelerinden bile vazgeçmek zo-
runda kalarak "aman işimden olmayayım da" diyerek
emeğinin haklarından vazgeçtiği bir durumda "milli gû-
venlik" nasıl tanımlanır? Bir toplumun "ekonomik gû-
venlik" kavramı, emeğin adını gündemden çıkararak
sadece "paranm para kazanma güvenliği" anlamına
geliyorsa orada insanın temel güvenliği kalabilir mi?
"Milli gûvenlik" anlamının temel dayanaklarından birisi
işte bu "insan emeğinin ekonomik güvenliği "dir.
Milli güvenliğin temel dayanaklarından birisi de "sos-
yal güven/(k"tir. İnsanın hastalık, sakatlık, yaşlılık gibi
zorunlu olarak çalışamadığı durumlarında yaşayabile-
ceği geliri sağlayacak, hastalığını iyileştirecek, sakatlı-
ğında destek olacak "sosyal gûvenlik". Bugün sosyal
güvenliğin hangi alanı, çalışamayan insanın zorunlu ge-
reksinmelerine karşılık verebiliyor? Emekli geliri mi?
Sağlık hizmetleri mi? Sakatlara sağlanması gerekli des-
tek mi? Hiçbiri "gûvenlik" adına uygun hizmet vereme-
yen, işlevini yapamayan kurumların toplumunda kim
gûvenlik duyabilir? Sosyal gûvenlik çok önemli bir "milli
gûvenlik" bölümüdür. Bu anlamıyla görülmediği için de
bu hizmetler gereken öneme kavuşamamaktadır.
"Milli gûvenlik" kavrammın temel dayanaklanndan
birisi de "psikolojik güven/ıfc"tir. "Psikolojik gûvenlik"
karmaşık bir konu olmakla birlikte, insanların kültürel
güvenliğini, insan haklan güvenliğini, dayanışma gü-
venliğini, sosyal saygı güvenliğini, sosyal değer güven-
liğini ele aldığımız zaman anlaşılması kolaylaşır. Bir
toplumun "psikolojik gûvenlik" içinde olabilmesi için,
insanların kültür değerlerinin güvencede olması gere-
kir. İnsanların içindeyaşadıkları toplumda insan haklan-
nın güvencede oldugunu bilmeleri gerekir. Başlarına bir
olumsuzluk geldiği zaman toplumdan dayanışma göre-
ceklerine güvenmeleri gerekir. "Psikolojik gûvenlik"
için birtoplumdaki bireylerinbirbirine saygı gösterecek-
lerine güvenmesi gerekir. Gene bir toplum, taşıdığı sos-
yal değerlerin kendileri ve yaşadıkları ortam için anlam-
lı olduğuna güvenmeleri gerekir. Eğer bir toplumda bu
güvenceler yoksa o toplumda "psikolojik gûvenlik"yok-
tur ya da yeterli değildir. Bu da "milli güvenliğin" zayıf-
laması demektir.
Onun için de "milli gûvenlik" dediğimiz çok önemli
kavramı salt silahlı kuvvetlerle özdeş saymayalım. Bir
ulusun güvenliğinin ekonomik, sosyal, psikolojik güverv
celerle sağlanabileceğini gözardı etmeyelim. Bu alan-
larda güvensiz bir toplumun, ordusunun gücüyle rahat-
lamaması gerektiğini, silahlı kuvvetlerin gücünün de bu
toplumsal güvenlik alanlarıyla karşılıklı etkileşim içinde
bulunduğunu unutmayalım.
Doğru bir özdeyişle, "Bir zincir, en zayıfhalkası kadar
sağlamdır".
T.C.
İLAN
ZONGULDAK2. İCRADAİRESİ
DosyaNo: 1993 2649
Saulmasına karar venleo gaynmenkulün ansı. kıvraeti. adedi, evsafi:
Zonguldak ılı Mıthatpaşa Mah. îsmetpaşa Caddesınde tapunun 8 pafta, 69
ada, parsel 5, kûtük 103'ıe lcayıth 112.23 m' cinsi kagır ev ve dûkkarı olan U-
şınmaz, hakn iki katb bına mevcut caddeye bakan kısım 5mx2Om 36.00 ma
alanı kaplamaktadır. Zemın katta kasap dükkanı olup. bınna kaunda daırt
mevcuttur. Bınanın arka tarafından betonarme olarak lek kal bina mevcuttur.
Binanın mşaat alanı 52 m1
clup, avası yapılmış vaayettedır. Zemin kattaki
kasap dükkarunın döşemesı mozaık ile kaph, duvarlar seranuk, lavan ahşap ile
kapb ısıtma sıslerru soba ıledır Şehır merkezınde olup, ulaşım sorunu yoktur.
Kamu hizmetlennden yararlanmaktadır.
lmar durumu. Taşınmaan bulunduğu (5) nolu parsehn imar durumu
1' 1000 ölçekli ımar planına göre Ismetpa^a Caddesı'ne bakan kısım bitişık nı-
zam 5 kat, arka kısnu ise bir kal olarak belırlenmişür.
Kıymetı: Yukanda özelliklen behnilen gaynmenkulün degcn;
Kasap dükkanr.200.000 000 TL
Daire: 100000.000 TL
Tek katlı bina.150.000 000 TL
Toplam: 450.000.000 TL olup
SaUşa esas 1 2 hısseye ısabet eden miktar 225.000.000 TL'dir.
Şatış şartlan-
1) Satış. 27.9 1994Sah günü saat 15 00'ten 15.30'a kadar Zonguldak 2. lcra
Müdürlûğü'nde (Terakkı Mah. Kerera Sok. No: 1 Zonguldak) açık arttırma
sureOyie yapılacakttr Bu anurmada tahmin edilen kıymenn %75'ini ve rüç-
hanlı alacaklılaı varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflancu geçmek şartı
Ue ihak olunur. Böyle biı bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıratun taahhüdû
bakı kalmak şarüyla 7.10.1994Cuma günü Zonguldak 2 tcra Müdürlûğü'nde
saat 1500'ten 15.30'a kadar ikinci arttınnaya çıkanlacaktır. Bu arturmada da
tahmin edilen kıymetın %40'ını ve rûçhanîı alacaklılar varsa alacaklan mec-
muunu ve satış masraflannı geçtnek ş^rtıyla en çok aıttırana ıhale edıkcekür.
Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa saüş talebı düşecekür.
2- Arttırmaya ışürak edeceklerin, tahminedilen kıymeün %20'si nispeünde
pey akçesi veya bu miktarkadar millibirbankanın temınatmektubunuverme-
kn laamdır. Saaş peşm para ıledır, aha ıstedığınden 20 günü geçmemek ÜZER
mehü verilebılır. Tellâlıye resmı, ihale pulu, tapu harç ve masraflan ile katma
de^r vergıa alraya aıtlır Bırıkmış vergıler sanş bedelınden ödenır.
3- İpotek sahıbı alacaklılarladiğer ügılılenn (+) bu gaynmenkul ûzenndeki
haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı betgeler ile
on beş gün içinde daıreraıze bildırmelen laamdır Aksı takdirde haklan tapu
SKUI ile sabtt olmadıkça paşlaşmadan hanç bırakılacaklardır.
4- lhaleye katılıp daha sonra ıhale bedehnı yaürmamak suretiyle ihalenin
feshıne sebep olan tüm abcüar ve kefdlen, teklıf ettikleri bedel ile son ıhale be-
deh arasındaki farktan ve difer zararlardan ve aynca temerrüt faıanden mûte-
selsılen mesul olacaklardır. Ihale farkı ve temerrüt faıa aynca hûkrae hacet
kalmaksızın daıtemızce tahsıl olunacak, bu fark, varsa oncehkle temınatbede-
linden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden ıtibaren herkesin görebümesı için dairede açık
olup masrafı venldığı takdırde isteyen alıcıya bir ömeği gönderilebüır.
6- Satışa ıştirak edenlerin şartnamevi görmüş ve mûnderecaUnı kabul etmi;
sayilacaklan, ba^kaca bılgı almak ısteyenlenn 1993 2649 sayılı dosya numara
sıyla müdürlügümuze başvurmalan ilan olunur Z~t 7.1994
( +) hganer Ubirioe irtifak hakkı saUpieri de dabOdir.
Basın 50159