25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS1994 PAZAR 12 KULTUR 'Alışılmışın dışında' bir bakan olan Fikri Sağlar, 'teksesli' yerine, 'çoksesli' bir kültür anlayışını amaçlıyordu 6 Çok seslT olabildik ıııi?Yaklaşık iki buçuk yıl önce 'tek sesli' ve 'halka zorla dayatılan' bir kültür anlayışı yerine, 'çok sesli' ve 'halkın devlete önerdiği' bir kültür anlayışının ülkemizde egemen kılınması için çaba gösteren 'yepyeni bir Kültür Bakanlığı' kimliğiyle tanıştık. Fikri Sağlar göreve başlar başlamaz, 'kendini tanımaktan ve tanımlamaktan korkmayan özgür bireyin yaratılmasf için savaşmayabaşladı. Fikri Sağlar, aynlırken ,hazırlanan yasalara ve her türlü girişimde bulunulmasına karşın; bakanbğın "Düşünce ve yaratının önündeki engellerin tümünü kaldıramadığı, düşünceleri ve yapıtlan nedeniyle aydın, düşünadamı ve sanatçılanmızın tutuklanmalannı önleyemediği, ekonomik sorunlar nedeniyle kültür ve sanat alanına.amaçlanan düzeyde katkı sağlayamadığı için" üzüntü duyduğunu belirtiyordu. HANDAN ŞENKÖKEN Yeşilçam'da motorlar durdu. Tiyatrolar perdelerini açamı- yor. Istanbul bu yıl opera, bale ve senfoni konserle- rinden yoksun kalacak. Kısaca- sı sanat yaşamımızda gelecek sezon coşkusu yerine, bir umut- suzluk, yügınlik ve umarsızlık rüzgan esiyor. Bu noktaya nasıl geldik? 'Belleksiz bir toplum' olduğu- muz gerçeğinden yola çıkarak, 'auşılmışın dışında' bir kültür bakarunın 'ardmdan' son yıllar- da kültür ve sanat alanında ya- şadıklanmızı kısaca anımsaya- hm... Yaklaşık iki buçuk yıl önce tek sesli' ve 'halka zorla dayatı- lan' bir kültür anlayışı yerine, 'çok sesli' ve 'halkın devlete önerdiği' bir kültür anlayışının ülkemizde egemen kılınması için çaba gösteren 'yepyeni bir Kültür Bakanlığı' kimliğiyle ta- nıştık. Fikri Sağlar göreve baş- lar başlamaz. 'kendini tanımak- tan ve tanımlamaktan korkma- yan özgür bireyin yaratılması' için savaşmava başladı. Sık sık 'resmi kültür politikasının' ol- mayacağını vurguluyor, 'de- mokratikleşme' sürecinin hız- lanmasını engelleyen yasakla- nn hızla kaldınlacağını belirti- yordu. Vatandaşlık kültürü Kültür Bakanlığı'nın kaderi 'ara rejimlerde' darbelerin pro- pagandasını yapmak, normal zamanlarda da 'resmi propa- ganda' aracı olarak kullanıl- maktı. Amacı. yeni bir atıhmla bakanlığı 'yapay' konumdan kurtanp gerçek bir bakanlığa dönüştürmekti. Ilk kez Kürtçe olarak seslen- dirilen ağıt ve ilahiler nedeniyle gösterime sokulmayan 'Mem u Zin' filmine serbestçe gösterim hakkı tanıdı. Kütüphanelerde 'yasak kitap' olarak nitelenen yüzbinlerce kitabı okurlarla bu- luşturdu. Depolarda kilit altın- da saklanan kitaplan günışığı- na kavuşturdu. Nazım Hik- met'in 90.doğumyıldönümü kutlama gecesinde konuşma yaparak, Nazım'ın yasaklan- masının 'utanç verid' olduğunu belirtti ve 'devletie, Naznn bu- luştu.' 'Vatandaşlık kültürü' kavra- mını ve "demokjasi kültürü ve bilinci'm gündeme getirdi. Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşlan- nın ırksal, dinsel farklıbklan ile topraklanmızdaki eski uygar- lıklann da beslediği 'çoğulcu kültürel yapı'yı gerçek kimliği- miz olarak kabul edıp, evrensel kültürle kucaklaşmasına destek olmaya çaba gösterdi. 'Yasaklaruı olmadığı bir ülke' düşüncesiyle demokraükleşme- yi hedeflediği çabşmalar zaman zaman kısıtlandı Sağlar'm. İl- ginç çelişkiler yaşadık: Kültür Bakanı Fikri Sağlar'm açıhşını yaptığı 'Sultanahmet Şimdi öz- gür' Şenliği, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yasak- landı. Yine açtığı II. TUYAP Kitap Fuan'nda polis kitap topladı. Kitaplar, kasetler, kı- sacası sanatsal ve düşünsel üre- tim sürekli yasaklandı, toplaül- dı ya da çeşitli kovuşturmalara uğradı. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu kitaplara ya- sak getirirken, sözkonusu ya- zarlann oyunlanna destek ver- Bir 'FikriSağlar dönemi'yaşandı... OKTAY EKİNCİ di Kültür Bakanlığı. Eylemlerle yasaklara direndi. Ancak Koa- lisyon Protokolü'nde belirtilmesine karşın, yasaklar hala gündemdeydi. Çünkü varolan denetim mekaniz- masını aşmak için parlamentoda yeni bir yasa oluştunnak gerekiyordu. Ama kişilere bağh olan idari vasak- lar'ı kaldırdı Sağlar. 'Yasaklaruı yasak olmadığı bir ülke' sloganı Fikri Sağlar'la öylesine özdeş- leşmişti ki. her türlü yasakta tepkile- rin hedefı oluyordu. Eleştiriler yo- ğunlaştıkça, o da 'yasal düzenteme- ler'in biran önce yapılması gerektiğini vurguluyordu. Bu amaçla parlamen- toya 12 ayn yasa değişikliği tasansı göndermişti. Devletin militer-bürok- ratik, yani baskıcı ve yasakçı yapısıy- la ödün vermeden, istikrarh biçimde mücadelesini sürdürüyordu. Ilgili ba- kanlıklardan aylarca görüşler beklen- di, oluşturulan görüşler başbakanlığa verildi, başbakanhktan parlamento- ya gjtmesi için çabalandı. Kimi uygu- lamalarda Milli Eğitim Bakanı ve lçişleri Bakanı ile aylarca çatışü. San- sür, Muzır, Terörle Mücadele ve Basın Yasası gibi yasalardan kaynak- Yaklaşık bir yıl sonra, yine sabahın erken saatlerinde Saburhane Meydanı'ndayım. Pos- tabaşTnın Kahvesi'nde ocaktan çıkan ilk cayın şekerini kanşünrken meydanı inceliyorum. Her şey ama "her şey", üpkı bir yıl önceki gibi. Aslında bir yıl değil, şöyle böyle bir on yıl. belki de on beş yıl önceki gibi. Meydana tarihsel kimliğini katan eski yapılar bozulmamış; "apartmanlaşmamış". Kahve- ler yine o eski kahveler. Çınann altındaki çardağa belb ki özenle bakıbyor. Hemen önündeki Mimar Sinan Heykeli, SİT alanını gözleyen bir "bekçi" gibi dimdik ayakta. Sabahlan Saburhane yine serin ve güzel, tavşan kanı çayı da yine bir başİca keyif... Türkiye'de son on, on beş yıl içinde, hatta "son bir yıl içinde" bile tarihsel kent dokulan paramparça edildi. Sözde "mflliyetçi ve inşaatçı" çevreler, kent yöneticilerini ve pobtikacılannı da yanlanna alarak, kültürel kimbği yok ettiler; güzelim yörelerimizi artık "tanınmaz" hale getirdıler. Bu saldırganbğın sonucunda da elbette "bol para" kazandılar. ama geleceğimizin "uygaruk kaynağı" olan "tarihimizi" ortadan kaldırdılar... Ülkenin hemen her güzel kö- şesine el atan bu gözükara "rant ekonomisinin", henüz Muğla'ya ve Saburhane Meydanı'na "girememiş" olduğunu görmek, işte böylesi bir süreçte öylesine heyecan verici ki... Güneşin ilk ışıklan meydana düşerken, kahvenin yanındaki "kahraman" bakkal da kapısına bırakümış gazete paketlerini açma> a başbyor. Ve, yine geçen yaz yapüğı gibi, "göz atmam" için bir takım gazeteyi hemen ayınp bana veriyor. Haber sayfalannın ağırbkb konusu SHP'deki "yeni bakanlık tartışmalan". Aynlacaklar çoktan belli olmuş. Ancak "yeni bakanlar" bir türlü netleşe- miyor. Bu arada yine hemen tüm gazetelerde yer alan bir haber de Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın basınla birbkte düzenlediği "erken veda" toplantısı. Sağlar, bakanhklarla ilgili değişikliklerin "kesinleşmesini beldemeden" dostlanna. çabşma arkadaşlanna ve kamuo>Tina "Hoşça kalın" demiş ve rahatlamış... Cumhuriyet'i koltuğumun altına sıkıştınp, Saburhane'den Şemsi Ana Türbesi'ne, oradan da Konakaltı'na \ e Kültür Merkezi'ne doğru yürüyorum. Tek başına Konakaltı'ndaki yeni "görüntü" bile, Türkiye'de şu son "iki buçuk yıl" içinde, devletin kültürle ilgili yükümlülüklerinde bir "Fikri Sağlar dönemi" yaşandığını gösteriyor. Yakın zamanlara kadar "Muğla Mahpushanesi" olarak kent merkezinde tel örgüler içinde yer alan eski cezaevi binası, bugün artık bir "müze ve sanat galerisi". Fikri Sağlar dönemi, salt Muğla'da değil, ülkenin birçok yerinde eski cezaevi yapılannın birer "kültür merkeane" dönüştürülmesi çabalan ve projeleriyle geride kabyor. Yine aynı yerde, İl Kültür Müdürlüğü'nün önünde, daha birkaç gün önce Fikri Sağlar ve onun 'bilge' müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar. karanlığa karşı aydınlığın, yağmaya karşı da uygarlığın Kültür Bakanlığı'nı yarattılar... hizmete giren "gezici kütüphane" park etmiş. Otobüsün üzeri çiçek, böcek. kitap ve çocuk resimleriyle bezenmiş. Çevre kültürüyle kitaba karşı "sevgi kültürü", gezici kütüphanenin bezemelerinde anlamb bir beraberlik kurmuşlar. Fikri Sağlar dönemi, kitaba ve "halkın kitapla buluşmasına" gösterilen önemin yine salt Muğla'da değil. tüm Türkiye'de yeniden "resmi tutumlara ve politikalara yansıdığı" coşkulu günlerle de geride kabyor. Muğla'yı ve Saburhane Meydanfnı henüz betonlaştıramayan "rant ekonomisi" gerçeğini de ilk kez Türkiye'nin bir "Kültür Bakanı", yine Fikri Sağlar'ın imzasıyla dile getirmiş. açıkça vurgulamıştı. 1993 yıb başlannda gebştirilen "İstanbul Kültür On Yıb -1993/2003" projesinin Topkapı Sarayı'ndaki tanıtım toplantısında. Fikri Sağlar şunu açıkbyordu: "Bugün ülkemiz ve İstanbul, giderek etkisini arttıran rant ekonomisinin elinde tarih, kültür ve doğa değerlerini hızla yitiriyor. Bu nedenle a> nı değerlerimizi ve kimliğimizi rant ekonomisinin tahribatına karşı korumak için İstanbul Kültür On Yıb programınıbaşlatıvoruz..."Fıkn Sağlar ve çabşma arkadaşlan. özellikle de "bilge" müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar ve bakanbğın öbür duyarlı ve inançlı bürokratlan. elbette kı "tek başlartna" ve yine sadece "Kültür Bakanlığı" olarak, rant ekonomisinin ülke kültürünü ve zenginliklerini sürekli "paraya çevirmek isteyen" egemenliğine karşı yeterli olamadılar. Sözgelimi, tarihsel ve doğal SİT alanlannın "yağmaya karşı" korunabilmesi için kendi yetki alanlanna giren kurallarda daha sıkı önlemler alırlarken, Maliye Bakanlığı'nın bu tür alanlardaki "Hazine arazilerini pa/arlama" çabalannı >ine de durduramadılar. Ya da benzer şekilde 1980'li yıllarda "yasaklanan" kitaplara yeniden "özgürlüklerini" iade ederlerken, ülkede hala düşüncelerinden ötürü insanlann ceza görmesine. hapis yatmasına engel olamadılar... Ama, hiç değilse Kültür Bakanbğı'nı bu cağdışı sürece ortak etmediler. Yağmaya, talana ve onlann beslediği gericiliğe karşı, "uygarlığın ve demokrasi- nin" hizmetinde bir kültür politikasının "özveri ve inanç dolu" örneklerini sergilediler.. Konakaltı'ndaki özenle düzenlenen kültürel çevreden yeniden Saburhane'ye doğru dönerken, geçenlerde yitirdiğimiz İl Kültür Müdürümüz Mustafa Papuççuoğlu'nu da düşünüy orum. Ölümünden 15 gün önce, aslında "kendisini yormaması" gerekirken. tutmuş Denizli'ye koşmuş ve Kültür Bakanbğının "Pamukkale'yi Kurtarma" toplantısına katıbp, sevgib bakanınıncoşkusunu paylaşmıştı. Ne var ki bu "coşkulu koşu" onun son çabası olmuş ve bir daha da artık "yorgun vücudunu" toparlayamamıştı. Muğla İl Kültür Müdürlüğü. iki yıllık bir "Papuççuoğlu Dönemi" yaşadı. Türkiyenin kültür ve sanat dünyasında da 32 ay süren bir "Fikri Sağlar dönemi" yaşandı. Bu 32 ay içerisine sığdınlan onca çabanın. onca çabşmanın, onca birikimin.. bundan bö\ le artık "gelenek" olması dileğiy le Fikri Sağlar ve arkadaşlanna "Sağolun"diyoruz... lanan kısıtlayıcı düzenlemelerin kal- dmbnasını savundu. Sürekb yıbna- dan sansür ve denetimin demokraside yeri olmadığmı yineledi. Ve hep yakındı: "Türkiye'de maalesef de- mokrasinin tam gelişmemesinden, de- mokratik kurumların oluşmaması- ndan dolayı mücadele kişisei bazda yapıbyor." Sağlar'ın 'Gölge Kültür Bakanlığı'- döneminde gerçekles,tirilen Mersin'- deki toplanuda oluşturulan Türk ti- yatrosunun yeniden yapılanmasma ibşkin çabşmalann uygulamaya geçil- mesinde 'kıyametler koptu'. 'Destek- leyen' ve 'özendiren' işlevi üstlenen Kültür Bakanbğı, sadece altyapı ve yasal sorunlan çözen bir kurum ola- rak, 'yeniden yapılanma projesi'ni su- nuyordu tiyatro, opera ve baleye. Amaç, 'özerkleşme' ve 'özgürleşme'- ydi. Devlet Tiyatrosu'nda bunun ya- şama geçmesinde önemb bir tıkaç' vardı: Bozkurt Kuruç. Sağlar, yıpran- ma noktasına gelen Devlet Tiyatro- lan'nın bir an önce idari ve sanatsal özgürlüğe kavuşması gerektiğini sa- vunarak, aylarca birbkte çabşmak istemediği genel müdürle savaştı. Ka- rarnameyi imzalamamakta direnen dönemin cumhurbaşkanı Özal ile bu konu uğruna görüşerek, anlaştı ve so- nunda mücadeleyi kazandı. 'Birim Tiyatro' sisteminin mimar- lanndan Yücel Erten'in genel müdür- lüğe atanması birden umutlan can- landırdı. Erten, seçime gidibnesi için referandum yapünnca, genel müdü- rün tüm çabşanlarca bebrlenmesi için Sağlar'ın talimatıyla bir eğibm yokla- ması yapıldı. Yasalaşamayan yasalar Bu kez yeni genel müdür Tamer Levent'ti. Levent. büyük atıbmlar sü- recini başlattığı görevinde üç buçuk ay kalabildi. Çünkü Bozkurt Kuruç 'yürütmeyi durdurma karanyla' genel müdürlük koltuğuna yeniden oturdu. 'Özel Tiyatrolara Yardım Yönetmeli- ği', *Ozel Tiyatrolara Devlet Desteği Yönetmeliği' olarak değiştirildi. Böy- lebkle arük destek, tiyatroya değil, projeye verilecekti ve miktan arttınldı. 'Konulan ölçütlerin belirsiz- liği, hep değişmesi ve tutarsızukları' açısından sürekb eleştirilen, İlan gi- derlerine bile yetmediği' biçiminde yakınmalara neden olan bu destek, bu yıl tasamıf tedbirleri' gereği eylül sonuna dek dondurulunca kuşkusuz bugüne dek yapılanlar hemen unutu- larak. bakanbk topa tutuldu'.Oysa Sağlar, görevinin son günlerinde bile. bir kaynak yaratıp. TİYAP ve TO- DER'e 1 milyar bra vererek. tiyatro- nun yaşatılması' için tüm tiyatrocu- lann eylül ayında gerçekleştireceği bir projeye katİada bulundu. Sansürü tümüyle kaldırmayı amaç- layan 3257 sayıb Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda değişik- bk öngören yasa tasansıyla. küçülde- rin pedagojik ve ahlaki gelişmeleri öl- çütüne göre düzenlenen 'sınıflandı- rma' sistemi getirildi. kayıt-tescil iş- lemleri yeniden düzenlenerek korsan yayıncıbğın önlenmesi. fon gelirleri- nin arttınlarak sektöre. düşük faizli, uzun süreb kredi ve karşıbksız katkı sağlanması amaçlandı. Yeni sinema yasa tasansı da çe- şitli yorumlara \ol açtı. Kimileri ta- sanya 'ateş püsküriirken'. kimileri de 'nasıl olsa çıkmaz' görüşünü aşamadı. 'Tasamıf nedeniyle fıbıı yapamaz duruma düşen sinema sektörü, yasa çıkmazsa 'Türkiye'de sinemanın bite- ceği'ni kavradı. Yasa tasansı yasallaş- saydı, sinemaya aktanlacak ton 200-250 milyar lirayı bulacaktı. Sağ- lar. uzun süredir bekleyen ve Meclis'e sunulduğu biçimiyle Adalet Komis- yonu'ndan geçen yasa tasansının. Eğitim Komisyonu'ndan da geçmesi için son ana dek mücadele verdi. "Korsanlığın yüksek olduğu ve eser sa- hiplerinin haklarına saygı göstermeyen ülkeler" kategorisinde yer alan Türki- ye'nin olumsuz imajının giderilmesi ve ulusal düzeyde düşünsel üretim gerçekleştirenlerinin haklannın koru- narak özendirilmesi için Fikir ve Sa- nat Eserleri Kanunu'nu yeniden oluşturuldu. Plastik sanatlar alanı- nda ulusal ve uluslararası boyutlarda projeler üretmek amacıyla bir Plastik Sanatlar Konseyi oluşturul- ması için Plastik Sanatlar Der- neği protokol imzalandı. 'Ta- samıf genelgesiyle' birbkte 'asli görevleri' engellenen Fikri Sağ- lar. 'kültür ve sanatta ta.samıf olamayacağını birçok kez yine- leyerek, Başbakanbk ve Maliye Bakanbğı'na başvurdu. Yetki Yasası'na dayanarak, Devlet ti- y atrosu, Devlet Opera ve Bale- si. Cumhurbaşkanbğı ve Devlet Senfoni Orkestralan ile Kapa- dokya Koruma Yasası gibi ka- nun hükmünde kararnameleri Başbakanbğa sevketti. Ancak Anayasa Mahkemesi bunu durdurunca bu yasalar da çıka- madı. 27 Man seçimlerinden şonra özellikle Ankara ve İstanbul festivallerinin 'ayakta kalabiunesi' için müze biletle- rinden düzenli olarak kaynak aktanlmasını sağladı. Duyarhlık ve tepki İki buçuk yıl süresince; Ka- run Hazinesi'ni Türkiye'ye geti- rerek. 'kültürel hırsızîıklar'a karşı diğer uluslara karşı 'örnek oüna özelliği'ni gösterdi Kültür Bakanlığı. Koruma bibnci yay- gınlaştı, eski eserleri geri kaza- nabilmek için gerekli yol açıldı. Okuma abşkanbğı yaygınlaştı- nldı, kitap satışlan arttı. Opera, bale \e tiyatroda izleyiciler ço- ğaldı. İlk kez kültür ve projeleri bağlamında. özel ve tüzel kişile- re 9 ayn alanda, teşvik kredisi uygulaması başlatıldı. Kültür merkezleri ve kütüphanelerin sayısı çoğaltıldı, bakanbk ya- yınlan arttı. Pamukkale kur- tanldı. Karadeniz Kültürel İşbirbği sağlandı. Türk Cum- huriyetleri ile istikrarb bir ku- rum'oluşturuldu: TÜRKSOY. Müzelere çağdaş sergileme yöntemleri getirildi. Bunlan anımsarken, Kültür Bakanlığı'nın bütçesinin her geçen yıl 'azaldıgını' ve 1994 bütçesinin genel bütçe içindeki payının sadece' binde S-S5 olduğunu da unutmamak gereki- yor. Fikri Sağlar'ın kültür bakanbğı döneminde birçok yasa tasansı hazı- rlandı. Ancak hepsi süriincemede kaldı. Sağlar'ın iyiniyetli çabası, çağ- daş yaklaşımı. atıbmabğı, girişimcib- ği koalisyon hükümetinin koşullan- nda sonuçsuz kaldı. Bunlann bir an önce yasallaşması için biz, yeterli du- yarlıbğı ve tepkiyı gösterebildik mi? Genç. dinamik, mücadeleci, inatçı. duyarb, herşeyle ve herkesle ilgilenip, ayaküstü dile getirilen sorunlan bile çözümleyebilen 'düşünen' ve 'görebi- len' bir kültür bakanıydı Fikri Sağlar. 'Bayrağı'nı yeni kültür bakanına dev- rederken, özelbkle yaşadığımız bu dönemde herkesin sanata karşı yöne- ük saldınlan önlemesi gerektiğini vurgulayan Sağlar'a karşıbk, yeni kültür bakanın ilk demeci de düşün- dürücü doğrusu: "Gençler artık kah- vehanelerde oturmamalı, kütüphane- lerde kitap okumalı." 'Kıyı'dabuay Kültür Servisi - Trabzon'da yayımlanan kültür ve sanat dergisi "'Kıyı"mn ağustos sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Ahmet Özer'in "Bir Coşkunun Ardından", Abdullah Aşçı'nın "Yaada Ağırlık". Ayhan Hünalp'ın "Söz Gümüşse Üstüne", Nazif Evren'in "Hf p O Köy", Mevlüt Uluğtekin Yılmaz'ın "Picasso'nun Güvercini", Mehmet Aydın'ın "Bir Gazete Emekçisinin Şiiri", M. Türker Acaroğlu'nun "Doğu Anadolu Dokumalan ve Giysileri", Ab Mustafa'nın "Çok Yönlü Bir Kültür Adamı: İ.Gündağ Kayaoğlu", Gülseren Engin'in "Bir Noel Akşamı Hamlet'in Şatosunda", Öner Yağa'nın "Sesini Bana Bırak ve Hidayet Karakuş", İbrahim Yıldız'ın"Kimbilirkim'e Mektuplar", Mustafa Duman'ın "Maçkab Fıkra Tipi Cemal Aga", Perihan Uysal'ın"Keşke Hasta Olsam (mı)" başbklı yazılan, Muazzez Menemencioğlu'nun İbrahim Tığ ile Osman Zeki Demirkale'nin Rasim Çubukçu ile söyleşileri ve Neriman Calap, Tuğrul Asi Balkar, Hilmi Haşal, Gülşen Öztürk, Ömer Kayaoğlu, Gündoğdu Sanımer, Zekeriya Saka, Sait Küçük, İhsan Topçu'nun şiirleri yer alıyor. StevenAdler uyufturucu teüavisinde LOS ANGELES (AA) - Ünlü rock topluluğu Guns'n Roses'ın eski bateristi Steven Adler, uyuşturucu alışkanbğından kurtuhnaya kararb olduğunu açıkladı. Los Angeles'taki Cedars-Sinai Tıp Merkezi'nde aşın dozda eroin ve kokain aldığı için tedavi altına alınan Adler, "Yaşadığım için şükrediyorum. Sabahlan kendimı hasta gibi hissetmeden uyanmak harika bir şey. Artık uyuşturucudan uzak durmak, yeniden çalışmaya başlamak istiyonım" diye konuştu. 29 yaşındaki Adler, uyuşturucu abşkanbğı yüzünden 1990 yılında Guns'n Roses'tan aynlmak zorunda kabnışü. AST'BiPHalk Düşmanı' ile İzniiP'de İZMİR(LBA)- Ankara Sanat Tiyatrosu, yaz dönemi için hazırladığı İbsen'in "Bir Halk Düşmanı"adb oyununu 15-21 ağustos tarihleri arasında İzmir'de ilk kez sergileyecek. Ankara Sanat Tiyatrosu, İzmir'den sonra Anadolu ve İstanbul turnesine çıkacak ve ekim ayında Ankara'da perde açacak. Gerçekleri açıklamak isteyen bir tıp doktorunun 'halk düşmanı' ilan edibşini konu alan oyunu Rutkay Aziz yönetiyor. Özel Amerikan Lisesi Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneye konulacak oyunda Doktor Stockmarn rolünü Rutkay Aziz üstleniyor. Oyunda rol alan diğer sanatçılar, Serap Kıran Oner, Altan Erkekji, Erol Demiröz, Mehmet Ulay, Yaşar Akın, Cezmi Baskın, Koray Ergün, Metin Çoşkun, Mahir İpek, Aybn Özyatan. Orçun Çıtır, Hayrullah Karagöz ve Celal Keskin. YılmazOnay'ın Türkçeleştirdiği oyunun çevre düzeni Yücel Tanyeri, kostümleri ise Sadık Kızılağaç tarafından gerçekleştirildi. 'Konutve Çevresi' konulu karikatür yanşması Kültür Servisi - Kent-Koop tarafından geleneksel hale getirilen karikatür yanşmasının üçüncüsü Karikatürcüler Derneği işbirbği ile düzenleniyor. Yanşma, bu yıl konut ve çevresinin kentleşmeye etkisini konu alıyor. Semih Balaoğlu, Muhittin Köroğlu, Metin Peker. Sait Munzur ve Cengiz Savaş'tan oluşan jüri, yanşmamn sonuçlannı, Kent Koop'un kuruluş yıldönümü olan 17 ekim tarihinde açıklayacak. Yanşmaya katıbnakisteyenlerinengeç 1 ekim tarihinde yapıtlannı tesbm etmeleri gerekiyor. Dereceye girecek alü yanşmacıya toplam 31.500.000 TL para ödülü verilecek. Karikatürler yanşma sonunda çeşitb illerde sergjlenecek ve bir albümde toplanacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear