25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1994 PAZARTESİ 12 DİZİYAZI Alevilerin kimlik arayışı /Jünyada ve Türkiye'de yaşanan gelişmeler Alevilerin toplumsal konumlannı da değiştirdi ve onlann kendilerini bir biçimde ifade etmesinin iç dinamizmini sağladı. Alevilerin sorunlannı ifade etmeye çalışan, onlann çeşitli platformlarda mücadelesini veren bir aydın kuşak oluştu. Artık Aleviler hakkında sadece ^^—ı^^—-^^^^^^^^^^——^^—™^—, ,«^^— dCgÜ, k e n d l l Ç i e n n d e n Ç l k a n GünümüzdeAJe\ifer,inançlangen#köyterra^ d e y a z m a y a b a ş l a d l t f a < l e edtyor. KendOerine yöneltilen aynmcıhğa son verümesini, insanlar işe alımrken Alevi-Sünni aymnu yapılmamasını taİep ediyorlar. Ç başladl. Alevilerin kendilerini, tarihte hiç gö- rülmemiş ölçüde yoğun biçimde ifade edebilmelerini iki nedene bağlayarak an- layabiliriz. Bunlar; dış ve iç nedenler ola- frak aynlabıür. DtşNedenier 1980'lerinikinciyansı- I na geldiğimizde dünyamız tam anlamıy- ! la bir altüst oluş yaşadı. Iki kutuplu ' (ABD-SSCB) olan dünyanm bir kutbu adeta çöktû. Tek kutupluluk oluştu. Bu ' kutbun çöküşü tüm kıtalan, etnık ve dın- I sel yapılanmalan etkıledı. ! SSCB'nin etnik ve dinsel yapılan bir • bir özgürlülderini ilan ettiler. Bu rüzgar Doğu Avrupa'da günümüzde daha henüz esiyor. Adeta dünya haritası yeniden çi- zilmeye başlandı. Doğu ve Batı AJman- ', ya birleşti; demırkapılar, demirperdeler yıkıldı. Çekoslovakya bolündü, Yugos- Iavya da bölünmek için savaşıyor. Aynı yıllar, son askeri diktatörlerin de son yıllan oldu. tnsan haklan mücade- lesi hayli kazanımlar elde etti. Dünya bir yumuşama dönemine girdi.Tüm bu olup bitenden, en doğal insan haklanndan faydalanamayan Alevilerin etkilenme- mesi mümkün değildi. I Aleviter toplunida art* IdrtaetMn Aynca Avrupa'da yaşayan Alevi kö- kenli 500 bin cıvannda insanın, çevresin- de olup bitenler karşısfnda etkinleşmesi ve kendi kimliklerini ifade etme, en de- mokratik hakiannı elde etmek için uğ- raşlara girmesi doğal karşılanmalıdır. ıç Nedenlen Ülkemizde yaşanan son 30-40 yıllık dönemdekj eİconomik ve sosyal gelişmeler Alevilere de şu veya bu biçimde yansımıştı. Aleviler ekonomık olarak artık eski Aleviler değildi. Artık holding, banka, büyük şirket sahibi Ale- viler vardı. Cumhurbaşkanı ile, başbakan ile ilişkiye giren Alevi işadamlan vardı. Siyasal partilerde söz sahibi Aleviler var- dı. Milletvekili, belediyebaşkanı, bakan, müsteşar vs. olan Aleviler vardı. Bazı büyük kentlerde Alevi nüfusun yoğun- laşması sonucu onlann oyu ile belediye başkanı olan onlarca başkandan söz et- mek mümkündü. Polislere pabuç eskittiren bir öykü Kamber Hoca, MİT kovalamacası 1988 Kasım ayı.. Kadıköy'de tstanbul Hacı Bektaş Veli KültürDerneği'nin açı- lış günündeyiz. Demek merkezi olarak tutulan 3 odalı daire tıkhm tıklım. Gelen konuklar, merdivenlere de sığmayınca sokağa taşmışlar. Konuklara temiz pet kaplarda aşure ikram ediliyor. Hemen hemen tümii Alevilerden olu- şan heyecanlı bir topluluk var. Dernek başkanı ve yöneticilerin açılış konuşma- suıdan sonra her söz alan. kendi hayat hi- kayesi ile birlikte Alevilik üstüne bildik- lerini anlatmaya çalışıyor. Kalabalık arasında Alevi olduğu için Türkçe öğretmenhğinden 1402'lik olmuş Hacıbektaşlı Kam- ber Hoca da var. Kamber Hoca ateşli konuşmasının sonunda; "Eğer bir yıl içinde kimliklerimize Alevi olduğumuzu yazdır- mazsak ben Alevilikten istifa edeceğün" dedikten sonra o gün- lerde Cumhurbaşkanı olan kenan Evren'e verilen Atatürk ödülünün de yanlış venldığinı, gerçek Atatürkçünün kendisi oldugunu, bu yüzden bu ödülün kendisine verilmesi gerekti- ğini savunuyor. , _ ..,.,._ Kamber Hoca bu söylevle de kalmıyor. Kenan Evren'e ia- deli taahhütlü bir mektup yazarak verilen ödülün adresıne pos- talanmasını istiyor. Tabii mektup Cumhurbaşkanlığı'naulaşıncaolay, MÎT'eha- vale ediliyor. MİT de Kamber Hoca'nın peşine iki görevli takıyor. Kam- ber Hoca işsiz, güçsüz ve parasız. Bütün gün ya demekte ya Kamber Hoca 1402'lik. Işsiz, güçsüz ve parasız. Her yere yürüyerek gidiyor. İki ay süreyle Kamber Hoca'yı izleyen MÎT elemanlan sonunda pes ediyor. Bir sabah şişmiş ayaklanyla Hoca'nın kapısına dayanan polis kestirip atıyor: Artık yeter, bugün istirahat edeceksin!.. Adfl Ali Atata>'da ya da tanıdıgı Alevi dostlan dolaşıp yeni projelerini anlatma peşinde. Kamber Hoca'nın ışi de parası da olmadığı için gittiği yerlere hep yürü- yerek ve koşar adım gidiyor. Sabah Üs- küdar'dan evınden çıkıyor, vapur dışın- da Eminönü-Topkapı-Bakırköy-Avcılar demeyip yüriiyor. Sabahtan akşama ka- dar dur durak demeden yürüyor. Ne be- lediyelerdeki tanıdıgı ve duyduğu Alevi- leri boş bırakıyor.. ne aydınlan, yazarla- n.. ne de duydugu Alevi işadamlannı... Bütün bu turlan, kendisini takip eden MlT görevlılerinin de yapması gereki- yor. Polis, Kamber Hoca'yı 2 ay takip ettikten sonra pes edi- yor. Kendısinde ayak ve ayakkabı kalmıyor. Ayaklan ayakka- bı içinde şişiyor. Ayakkabılan bırakıp tokyo terlikler giyerek bir sabah saat 7'de daha Kamber Hoca evden çıkmadan kapı- nın zilini çalıyor. Kamber Hoca kapıyı açar açmaz, ayağında terlikler, şişmiş ayaklannı göstererek, kestirip atıyor: " llan yeter artık, beni perişan ertin. Sende bir..k olmadığuu anladım, ama ben perişan oldum. Bugün dışan çıkmak yasak; istirahat edeceksin, bugün istiharat!" Kamber Hoca, İstanbul-Kadıköy Hacı Bektaş Veli Der- neği'nden sonra da her kurulu derneğe mutlaka gitti. Arkasın- dan Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli, 12 tnumlar'ın posterlerini basıp derneklerde, etkinliklerde satmaya başladı. Hayatını yıllarca böyle kazandı. Alevi anne babalar, çocuklannın oku- masına, eğitilmesine özel önem veriyor- lardı. Bu düşünce sonucu, üniversite me- zunu olan bir ilk Alevi kuşak oluştu. tş- çi sınıfı hareketi içinde, sendikal müca- dele içinde Alevi kökenli işçiler bilinç- lendi. Tüm bu ekonomik, siyasal ve sos- yal gelişmeler, Alevilerin kendilerini bir biçimde ifade etmesinin iç dinamizmini sağladı. Alevilerin sorunlannı ifade etmeye ça- lışan, onlann çeşitli platformlarda müca- delesini vermeye çalışan bir aydın kuşak oluştu. Bunlar içinde bu sorunlann mü- cadelesini vermeye aday sözcüler çıktı. Artık Aleviler hakkında sadece onlann dışındaki kalemler değil, kendi içlerin- den çıkan kalemler de yazmaya başladı. 1970-80 yıllannda sol hareket içinde, yetişme tarzlan gereği daha kolay yer alan Alevi kökenli aydınlar ve işçiler, 1980 sonrasmda bir düşünme dönemine girdıler. Buradan yapılan çıkarsamalar, daha çok; savunduklan solun, sosya- lizm tarihinden önce Alevi tarihi içinde olduğunun keşfi tarzında oldu. Nitekim; HaDacH Mansur, Nesimi, Hacı Bektaş Ve- li, Pir Suhan Abdal, Şeyh Bedrettin ince- lendiğinde Karl Mars'tan en az 400-500 yıl önce yaşayan Alevi önderlerin eşitlik- çi, özgürlükçü, bölüşümcü, hümanist dü- şünceleri ile tanışıldı. Bu durum onlan, kendi düşünsel kimJiklerine sahip çık- maya götürdü. 1980 askeri darbesinden sonra Türki- ye'de en kârlı kesim şeriatçı kesim oldu, Bunda Kenan Evren'ın meydanlarda at- tığı 'ayetti,hadisu" söylevleri etkili oldu. Yanı başımızda yaşanan Humevni'nin şeriat rejimi de Türkiye'deki dincilere maddi ve manevi destek verdi. Sünni tslamın, ortaöğretimde zorunlu din dersi olarak okutulması ve anayasa- ya konması ise bu işi resmileştirmiş ol^ du. Bu ve benzer gelişmelere Aleviler 1990'larda seyirci kalabilirler miydi?.. Onlar da kendi inançlannın, gelenekle- rinin, düşüncelerinin aynm yapılmadan yaşanması için, bir kültürün göz göre gö- re yok olmaması için ellerindeki olanak- lan kullanarak kendilerini ifade etmeye çalıştılar. Inançlan gereği köylerine cami değil, cemevi istediler. ÇocukJanna Sünni Is- lamın zorla öğretilmesine karşı oldukJa- nnı ifade ettiler. Diyanet'in sakat yapı- landığını, kendilerini haksız yere sömür- düğünü söylediler. Kendilerine yönelti- len aynmcıhğa son verilmesini istediler. IYeni Maraşlar ve Çorunlar obnasnı Insanlar ramazanda oruç tutmadığı için, beş vakit camide namaz kılmadığı için horlanmasın, aşağılanmasın, aynm- cılık yapılmasın istediler. Üstelik bunlan isteyenler, bu ülkenın nürusunun üçte birini oluşturuyorlardı. Salt Alevi olduğu için; dün Maraş'ta, Ço- rum'da. bugün Sıvas'ta kitle halinde ar- tık katledilmesinler istiyorlardı. Allah'a kendi inandıklan biçimde, kendi istedikleri yerde ve zamanda, bil- dikleri gibi ibadet yapsınlar ya da yap- madıklannda bu, kimseyi ilgilendirme- sin.. bu konuda özgür olsunlar; bunlan istediler.Özetle, kendi ülkelerinde sür- gün yaşamak istemediklerini, seslerinin çıktığı ölçüde, azami güçte ifade etmek istediler. Aleviler, bu istemde bulundular diye önce şeriatçı kesimden, sonra da sol ve Kürt gruplan tarafından eleştiri ateşine tutuldular. "DevktçflikJeri''ve "milüyet- çQiklerin sıkı eleştiri konusu oldu. Bu olan bitene Refah Partisinın davullu zumalı seçim başanlan eklenır- se.. ve eğer hala günümüzde ınsanlar, salt Alevi olduklan için '2 Temmuz'lar- da Sıvas'ta Islam adına güpegündüz, diri diri yakılabiliyor, devletin güvenlik kuv- vetleri ise yalnızca seyrediyorsa, Aleviler örgütlenmesinler de ne yapsın- lar? Yeni 'Sıvas'larda yeni 'Maraş'larda diri diri yanacaklan günü mü beİclesin- lerdi? Yann: Alevipartisi nasıl gündeme getdi? Günümüzde Alevi örgütlenmeleri: Karacaahmet Dergahı Dernek, dergaha canlılık getirdiTürbeye gelip giden yakın dostlar dernek kurma karannı ön- ce yakın arkadaşlanna açıyorlar. "Çok iyi olur. Her türlü yardımı yapmaya haonz" türünden destek vaadıni kimse esirgemiyor. An- cak böyle bir derneğe kurucu ol- rna önerisi karşısında da çoğun- lukla verilen yanıt; "Benibağışla- yın" oluyor. Üzun süren görüşme- ler sonucunda zaten dergaha sık sık gelip giden ve bugünkü hale gelmesinde katkılan olan Meb- met Başaran, Ahmet Özdemir, SadıkBaJcıoğiu, Abdullah Kazun Karacaahmet Dergahı'nı halka açan Karacaahmet Sultan Derneği'nin iki büyük cemevi, bir büyük aşevi, bir kütüphanesi ve kitap standlan bulunuyor. Her yıl 30 üniversite öğrencisine burs veren derneğin aylık yayın organj 'Gönüllerin Sesi'nin tirajı on bini aşıyor. Elhan, Seyit Yümazkava, Adil Aü Atalay ve Mehmet Yaman 1969 yılmda, Sünni olan Av. Şûkrü Alptekin'e giderek dernek kur- malan için yardım isterler. Av. Şükrü Alptekin'in de kurucular arasında yer almasıyla derneğin kuruluşu sağlanır. Şükrü Alpte- kin kurucu başkan olur. Dernek kurulduktan sonra türbeyi onar- mak, aşevi ve cemevini ihtiyaca cevap verecek nitelikte büyütmek için gelir getirici projeler üretir. Bunlann başında da "Dört Kapı Kırk Makam" adlı oyunu sahne- lemek geliyor. Dernek yöneticile- KARACAAHMET SULTAN DERNEĞÎ BAŞKANI MEHMET BAŞARAN: 'Amacımız, Alevi kültürünü yaymak' Mehmet Başaran, Istanbul'a ilk gelen Divriğililerden. Kara- caahmet Sultan Derneği ve Şah Kulu Sultan Derneği'nin kuru- culanndan olan Mehmet Başa- ran, dernek kurulmadan önce de Güllü Ana, Ahmet Özdemir, amcası Rıza Başaran gibi, tür- benin müdavimlerinden. Başa- ran o günleri şöyle anlatıyor: "O dönemdeAleviofanak zor- du. Türbe bakunsız ve metruk- tu. Sadece, camndan bezgin bir bekçinin insafina terk edilmişti. Önce çatısını onardık, sonra mutfak bölümünü. Türbedeki eşyalar ahnmıştı. Onlan veni- den,yardımlasma yoiuyla temin ettik. Gizö gizfi buluşmalanmız dikkat çekjyordu. Muharrem ayında burası daha kalabalık oluyordu. tnsanbnmız inançla- ruun gereğini yeterûıce yerine getiremiynrdu. O nedeıüe, dü- şünüp taşınıp dernek kunnaya karar wrdik." Karacaahmet Sultan Derne- ği'nin kuruluş yıllanndaki ama- cıyla bugünkü amaçlannın farklılığını da şöyle açıklıyor Mehmet Başaran: "Derneği kurduğumuz yülarda amacı- mız, türbeyi konunak ve onar- maktı. Bugün derneğimizin ve Alevi toplumunun ihtiyaçlan doğruhusunda yeni amaçlar ve hedeffcr belirmiştir. Öncelikle Alevi kûHürûnü yaşatmak ve yaymak amacryla faaliyetlerimi- zi yürütüyoruz. Bir de Karaca- ahmet Sultan Derneği, Alevile- rin dinsel nıtetikü kurumlann- dan olduğu için, öncelikle cem ayini, muharrem ayı içindeld ge- leneksel etkiniikler,Haa Bektoş, Abdal Mıısa şenfiklerinin hazır- uklanna yardımcı otma \e kaül- ma, Alevilerin cenazelerinin inancınuza uygun bir sekilde kakünlması ve defnedUmesi gi- bi inancımızla ilgili faaliyetlerin yanı sıra, AJeviler arasında her türlü dayanışmaya zemin hazır- lamak amaçlanmız arasında yer aur. Diğer Alevi dernekleriy- le Uişkikrin geliştirilmesi için de çaba gösteriyoruz. Bizi ve kül- rüriimüzü yok sayanlann ve or- tadan kaldırmaya yöneük girişimlerin karşısında Alevi derneklerinin birliği ve ortak tepldsinin çok önemM oldugunu düşünüyoruz." ri de bu oyunda görev alıyor. Ka- racaahmet Sultan Demeği, türbe- nin de içinde bulunduğu dergahı geliştirip halka açıyorlar. Bugün her hafta binlerce insa- nın ziyaret ettiği derneğin iki bü- yük cemevi, bir büyük aşevi, bir kütüphanesi ve büyük bir mutfa- ğı ile kitap standlan bulunuyor. Nurettin Sözen'in tstanbul Bü- yükşehir Belediye Başkanlığı dö- neminde gerekli izni alan demek yönetimi, aşevi ve mutfağı büyüt- tü. Kayıtlı üç bin üyesine derne- ğin çıkardığı "Gönfillerin Sesi" gazetesinin 9 bin abonesi de ek- lenirse 12 bine yakın Alevinin bağlı bulunduğu Karacaahmet Sultan Derneği, Alevi-Bektaşi dernekleri arasında önemli ve ta- rihi bir kurum. Dernek bünyesin- de bulunan, 150 kadar gencin oluşturduğu Gençlik Komisyonu laik ve demokratik düşüncenin, insan haklan mücadelesinin ha- yat damarlanndan birini oluştu- ruyor. Karacaahmet Sultan Der- neği her yıl 30 üniversite öğren- cisine kafşılıksız burs veriyor. Dernek Genel Sekreteri Hasan Cendereve yazar LüÖB Kaleli yö- netiminde çıkanlan aylık yayın organı "GönûUerin Sea"nin tirajı on bini aşıyor. Derneğin günümüzdeki en büyük sorunu RP'li Büyükşehir ve Üsküdar Belediyesi. Derneğin bahçesin- deki duvarlann üstünü kapatmak ve yeni bir proje ile Karacaahmet Sultan Türbesi'ni yeniden inşa et- mek isteyen yönetimin başı RP'lilerle beladâ. Binlerce ruh- satsız ve imar planına aykın şekil- de yapılan camiyi görmezlikten gelen RP'li yerel yönetim, geldiği günden ben işi gücü bırakmış, Karacaahmet Sultan Dergahı ile uğraşıyor. GENÇLİK KOMİSYONU BAŞKANI AKYOL: 'Örgütlenmemiz smıf mücadelesine engel değil' Hasan AkyoL Karacaahmet Sultan Derneği Gençlik Komis- yonu Başkanı. Demeğin gençlik komisyonu 150 kadar gençten oluşuyor. Eşitler arasında bir bi- rinci seçmişler. Akyol, bugençle- rin sözcüsü olarak düşüncelerini aktardı bize. "Şeriaü savunan ge- rici guçler, devletin içindeld bazı kesûnleri de arkalanna alarak ör- gütlü bir şekilde gelip karşımıza dikilirken bize, hele ,41e\i gençlere büyük sonımluluk düşüyor. Kuş- kusuz laiklik ve insan haklan sa- dece bLrim sorunumuz değil. An- cak demokrasinin askıya ahndığı ya da gericilerin güçlendiği dö- nemlerde en büyük darbeyi Alevi- ler >ijt)r. O nedenle başkalanmn bir şeyleryapmasuıı beklemek _ve- rine önce kendimiz harekete geç- methiz. Bir kere en iyi şekilde egi- timimia tamamlamaiıyiz. Kendi kültürümüzü evrensel demokrasi kültürüyie harnianladıktan sonra bizim gibi düşünen insanlaria da- yanısmayi saglamalıyız. Bu daya- nışma, aklınıza gelen her alanda olmak" Hasan Akyol'un, içinde bulun- duğumuz koşullann panoraması- nı çizdikten sonra önemle vurgu- ladığı bir şey var. O da diğer de- mokratik kitle kuruluşlannın Ale- vi derneklerini dışlamalan. "Bizi sadece, bir inancın propagandası yapan dernekler olarak görmesin- ler. Biz demokrasi için herkese el uzatmaya, herkesie dayanışmaya haanz. Ancak demokratik kitle kuruluşlannın büyük bir kısnu, bizden, Idmliğimizi kapınuı önün- de bırakarak platformlara katıi- mamızı bekliyor. Bu nasıl demok- rasi anlayışı? Biz nasıl ki başkala- nmn farkhhğına saygıdu> uyorsak onlarda bizim farkhhğunızı kabul edip saygı duymahlar. Bizim inan- cımız ya da kinüiğimiz. ne demok- rasi ve insan haklan mücadetesi ne de sınıf mücadelesi önünde en- geldir. Bu kitle örgiitleri kendi üye veyandaşlanmn proflUerini çıkar- dıklannda Ale\ikrin diğer kesim- lere göre ne kadar ağuiıkta oldu- gunu göreceklerdir. O hakle etnik aynüğım öne çıkaran gruplann farkhhğına saygı duyan veonlano halleriyle kabul eden bu kide ku- ruluşlan, söz konusu bizim künli- ğuniz olunca neden soy udama yo- luna gidiyor? Bunu Alevi gençter olarak anlamakta dogrusu güçlük çekiyoruz.'' Karacaahmet'in gençleri önce derneğe oldukça zengin bir kütüp- hane kazandırmış. Marquez'den Nazraı'a, Pir Sultan"dan. Mon- taigne'e. Sabahattin Ali'den Sait Faik'e, tlhan Selçuk'tan Turan Dursun'a kadar kimi ararsanız POLİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bir gazeteci bilgi de verse, olayları da anlatsa gene gazetecidir. Siyasal tarihimizde bir "Kontrgerilla olayı" vardır. Olay deşilmiş, araştırılmış, esrarengiz yanları ortaya dökülmüş olsa da bir türlü üstesinden gelineme- miştir. Hasan Esat Iş*, CHP iktidarı döneminde bu olayla karşılaşmıştır. Hasan Işık, Ecevit hükümetlerinde Milli Savunma ve Dışişleri Bakanlığı yapmıştır. Bu bağlamda da olayı ucundan yakalamıştır. Ecevit kabinesinde Dev- let Bakanlığı yapan Ismall Hakkı Birler olayı Hasan Esat Işık'a şöyle anlatmıştır: "1974'te 2 temmuzla 14 ağustos arasında bir gündü. Hasan Bey ok gibi odama girdi. Telaşı, heyecanı hep abartmalı olurdu. 'Gözümüz aydın kucağımıza düştüler 1 dedi." "Ne oldu Hasan Bey?" "Dinle anlatayım. Özel Harp Dairesi kucağımıza düş- tü. Bilirsin bu daireyi Amerikalılar kurdu. Kontrgerilla örgütü bu daireye bağlıdır. Milli Savunma Bakanlığı'nın bu daire üstünde hiçbir etkisi yoktur. Örgüt her türlü tali- matı Amerika'dan alır. Bu örgüt şimdi parasal sıkıntıya düşmüş. Kıbrıs çıkarması dolayısıyla Türkiye'ye kızdığı için dairenin ödeneğini ödememiş. Özel Harp Dairesi Milli Savunma Bakanlığı'ndan ek ödenek istemek zo- runda kalmış. Hasan Bey konuyu Bülent Ecevit'e açmış. Ecevit de, 'Ne istiyorlarsa verelim' demiş. Özel Harp Dairesi'ni denetimimiz altına almak için bundan daha iyi fırsat olamaz. Sen benim yanımda ola- cak mısın, olmayacak mısın?" Bunlann ne olduğu artık öğrenilecek. Bütçelerini karşılayacağım ama, bunlann girdisini çıktısını artık öğreneceğiz. Kimlerin yanında bilecegiz. Bu konuda ilgililere mektuplar yazılıyor, ama bir türlü sonuç alınamıyor. Kitapta çok yer alan iki kişi vardır; biri Fikret Mualla, öteki Bedri Rahmi Eyuboğlu'dur. Bu herhalde elde bilgi ve dbkümanın çok oluşundandır. İyi de olmuş, bu bilgiler olmasa bugün Fikret Mualla için anlatılanları nereden bilecektik. Hrfzı Topuz'la bir gün Lüksemburg bahçesinden geçi- yorduk... Karşımıza bir adam çıktı, Hıfzı hemen yolunu değiştirdi, adamı görmezlikten geldi. Ama benim de dik- katimden kaçmadı. Biz de gazeteci değil miyiz, "Kim bu adam" diye sordum. "Fikret Mualla 'yı tanır mısın?" "Tanımam, adım duyarım." "Görmek istemediğim adam, ressam Fikret Mualla'- dır. Görsem şimdi dünyanm sorusunu sorar. Herkesi polis sandığı için şimdi senin de polis olup olmadığını soracaktır." Fikret Mualla adım o gün ilk duyar gibiydim. Gerçi Fik- ret Adil'in Asmalı Mescidi'nde adına rastlamıştım, Bal- tacıoğlu'nun dergisinde desenlerini görmüştüm. ömrü yoksulluk içinde geçen Fikret Mualla, son yıllarda resim- leri çok para eden ressamlardan biri olmuştu. Kemikleri Paris'ten alındı, bizim Karacaahmet'e gömüldü. Ressam Nejad Melih, bizim gençlik arkadaşlarımız- dandı. Savaş içinde adadaki köşklerine çekilmiş, savaşı haritalar üzerinde izlerdi. Bir gün ressam ve şairlerden karışık bir sanatçı kümesine görkemli bir şölen vermişti. Bu şölende bulunanların resmi Ferruh Başağa'da var- dır. Nejad Melih, son yıllarda Polonya'da yaşıyordu. Son eşinden olma 13-14 yaşında küçük kızıyla gelmiş, Sıra- selviler'de bir otele yerleşmişti. Dostum Hrfzı Topıu'un "Parisli Yıllar"\ bir çırpıda oku- nacakkitaplardandır. Almanızlabitirmenizbirolacaktır. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Dalgalann engeller 1 çevresinde yayılması ve bu engelleri dolanarak 2 geçmesi. 2/ Hatay ilinde „ bir ırmak... Ürenin kan- da birikmesi sonucu orta- 4 ya çıkan hastahk. 3/Yüz, g çehre... Satrançta bir taş. 4/ Pulu yapıştınlmadan 6 gönderilen mektup için, -, alıcırun cezah olarak öde- diği posta ücreti... Bir göz 8 rengi. 5/ Duman lekesi... g Sarmısak, yumurta .sansı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos. 6/ Bir çeşit kısa ney. 7/ Kum- taşı... Eski Türkler'de doğaüstü güçlerle üetişim kurma yeteneği ol- duğuna inamlan din adarru. 8/ ABD'de yetişen gûnlük agaanın kerestesi... Dışa vuran sevinç. 9/ Eline ayağına çabuk, çevik... Kıhğı ve davranışlanndan hoşlaıulma- yan kimseler için kullanılan söz- cük. YLKARIDAN AŞAĞH'A: 1/Minyatür, iskelet gövdeli, arkadan motorlu arabalan kullan- mayı ve bunlarla yanşmayı içeren spor. 2/ Sahip... Kulağa ası- lan uzun küpe. 3/ Zarara uğrama tehlikesi... Bir Asya ülkesinin başkenti. 4/ Bir dileği yerine getirme... Su. 5/ Gösteri. 6/ Seciye, karakter... Atın başına geçirilen dizgin ve süsler. 7/ Eylemleri olumsuzyapmakta kullanılan ek... Sınav ya da yanşma yoiuyla en iyileri seçmek. 8/ Afrika'da bir ülke... Kimi hastaiklara karşı bağışıkhk sağlamak üzere vûcuda verilen eriyik. 9/ Dünyanın en hızh koşan canlısı olan yırtja hayvan... Mehil. SAT1LIKOTO Temiz, 63 binde 1989 -10 ay çıkışlı Serçe. Pazarhksız 92.500.000 3843842 ASLAN SOSYAL DEMOKRATLAR ToktamışAteş Çtnar Yayınları Küçiikparmakkapı Sok. No: 23 80060 Beyoğhı-İst. TÜNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1977,112 Karar No: 1991/118 Mahkemesi: Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesı Davaa Maliye Hazınesi tarafından davalılar Ali Dursun San ve müşterekleri aleyhine mahkememizde açılmış bulunan mülkiyetin tespiti ve ihtiyati tedbir davasının yapılan acık dunışması sonunda: Mahkememızce verilen 20.6.1991 tarih, 1977'112 esas 1991/118 karar sayılı ilamı ile Tunceli merkez Burmagecit Köyü'nde kain 424 no'lu parsel hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş olup, hükütn davaa Hazine tarafından temyiz edilmiş olduğundan, bütün aramaJara rağmen adresleri tespit edilemeyen Tunceü merkez Bur- mageçit Köyü'nden 1. Yüksel Sunca ve Şeİcer Yıldınm'a mahkeme- miz karan ile Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin tebligat yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğine. ilan tanhinden itibaren 15 gün içe- risinde mahkememiz karan temyiz edılmediği takdirde ve temyize karşı cevap verilmediği takdirde bu davalılar yönünden mahkeme- miz kesinleşmiş sayılacağı hususu ilan olunur Basm: 50473
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear