22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Terörâtlep yol kesti • BtNGÖL(AA)- Bingöl-Karhova karayolunu Haalarköyü yakımnda kesenbölücü teröristler, Birleşik Basm Gazete Dağıtım araanı yakarak sûrücüsünü kaprdılar. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre bir grup bölücüterörist, geceyansı, Bingöl-Karüova karayolunu, Haalar köyü yakımnda, barikat kurarak kesti. Tuncay Kıtay'ın kullandığı 12 AK 676plakah Birleşik Basm Dazete Dağıtım kamyonunu ateşe verenteröristler, sürücüyü yanlanna alarak kaçtılar. Teröristlerin yakalanması amaayla bölgede başlatılan operasyonlar sürüyor. Orman önlem: OzeUeştirme • ANKARA (AA) - Yeni ,Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Akm, Türkiye'deki ormanlan yangınlanndan korumak 'için özelleştirilmesi Igerektiğjni savundu. Akın, jbugün düzenlediği basın toplanüsmda, Türkiye topraklannındörtte birine yakırunın orman. dörttebiri ladannın da meralardan oluştuğunubeürterek bu alanlann her zaman isüsmara açık olduğuna dikkatiçekti. Öte yandan özelormanlardadaha az yangınçıküğına da işaret eden Akın, "Devletelindeki ormanlarda. çalışanın bütün gayretine rağmenher zaman yangm çıkabiüyorsa ve bu olay özelormanlarda çok az görülüyorsa devlete ait mülkiyeün tarüşılması gerekir" diye konuştu. Yılmazda Gelibolu'ya • ANKARA (ANKA)- ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bir süreden beri devam ettiği yurt gezilerini İzmir, Balıkesir ve Çanakkale üe sürdürecek. Yılmaz, Geübolu ve Eceabat'a giderek yangın bölgesinde incelemelerde •bulunacak. ANAPlideri, 2 ağustos salı gününden itibaren üç günlük yurt gezisine çıkacak. Önce Izmir'inDikili ilçesinde düzenlenen festivale kaulacak olan Mesut Ytlmaz, 3 ağustosta Altınova, Havran, Zeytinli, Büyükdere, Küçükkuyu. Edremit, Hamdibey, Pazarköy. Yenice, Terzialan, Gümüşay, Lapseki, Umurbey ve Gelibolu'ya gidecek. Geceyi Gelibolu'da geçirerek olanYılmaz, 4 ağustosta Gelibolu'da basın toplanüsı düzenleyecek. yerindeinceteme • ANKARA (ANKA)- TBMM Güneydoğu Araştırma Komisyonu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindePKK tarafından gerçekleşürilen büyük katliamlan yerinde incelemek içinbölgeye gidecek. ANKA'yabügi Veren Güneydoğu Araştırma K-omisyonu Başkanı îsmail JCöse, Güneydoğuve Doğu Anadolu bölgelerinde PKK tarafından gerçekleştirüen ÎBaşbağlar, Bingöl gibi büyük kaüiamlarla ilgilibilgilerin iyetkili makamlardan kendilerine ulaşrnaya başladığını bildirdi. Çalışmalannındaha sağlıkh ve raporlannm sağlam ilemellere oturmasıru jstediklerini anlatan Köse, komisyon üyelerimiz eylül ayı içindebölgeye gidip büyük katliamlar ile ilgjli araşürmalar yapacak. Gerek iyetkili makamlarlagerekse dehalklakonuşup bügiler .toplayacağız. Bubilşler ışğmda sorununçözümünü ıçeren önerilerin de yer aldığı geniş kapsamh bir rapor hanrlayacağız" dedi. Keçeli'denparti içimuhalefet •ANKARA/İSTANBUL (UBA) - Başbakan Tansu Çillerkendi üslubuüe vurulacak. Çillermuhalifleri "partimi geri istiyorum" miünglerine hazırlarurken DYP'nin ağır toplanndan Orhan Keçeli "Tansu hanım ya gidecek yada gidecek" dedi. BaşbakanÇiUer'in milletvekili olduğu seçimde sırasınıveyeriniÇiller'e verdiği için pişman olduğunu belirtenOrhan Keçeli, arkadaşlanyla birlikte genel başkanlan Çiller'e bayrak açuklannı söyledi. Grup Başkanı Gürkan 'Kızımm da sevebileceğibir parti istiyorum' dedi: SHP depolitizeedildiANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Eylül aymda sol- da birlik için önemli çıkışlar yapması beklenen SHP Grup Başkanı Aydm Güven Gürkan, DSP'nin bütünleştirilecek sos- yaldemokrat haraket içinde yer almasıru "gerekli ve zorunlu" görmediğjni vurgulayarak, "Ben kimseye, CHP'ye gidilsin, demiyorum. Çduş yolu CHP'- likrle birükte aransın, diyorum" dedi. Gürkan aynca SHP'nin tnönü döneminden beri "aşırı ölçüde depolitize edMğini, basit çıkar ilişkilerine karşı yeterince korunamadığım" belirterek, "Benim her zamançok özdeşleş- tiğim, çok güvendiğiın, sodiğim bir partim oldu. Şimdi kızımın da sevebileceği bir partisi otsun istiyorum" diye konuştu. SHP Grup Başkanı Aydın Güven Gürkan, Cumhuriyet'- in solda birlik arayışlanna iliş- kin sorulanru yanıtladı. Gür- *ÇlklŞ yOİU CHPTllePİe'Gürkan, DSP'nin bütünleşecek sosyaldemokrat hareket içinde yer alm.asin.in gereklive zorunlu olmadığını vurgulayarak, "Ben kimseye, CHP'ye gidilsin, demiyorum. Çıkış yolu CHP'lilerle birlikte aransm. diyorum" dedi. Yanıtlanmasısereklisorular Olağanüstü kurultayda üç şeyin tartışılması gerektiğini söyleyen Gürkan bunlan şöyle sıraJadı: "SHP hükümette kalmah mıdır? Sosyaldemokrasinin bütünleşmesi nasıl gerçekleştirilmelidir?Parti yönetimi kimlere emanet edilmelidir?" kan'a sorulanmız ve yanıtlan şöyle: - Ideolojilerin öldüğü, sosyal demokrasinin bîttiği ve Tür- ki>e'nin bir sos\al demokrat ha- rekete artık gereksinimi kal- madtğı savlannı nasıl değerlen- diriyorsunuz? GÜRKAN - Bence sol ve sos- yal demokrasi insanın kendini özgürleştirme eyleminin en an- lamlı parçasıdır. İnsanın kendi- sini kısıtlayan ve sınırlayan ekonomik, sosyal. siyasal ve doğal yapılan aşarak kendini üretmesi ve gerçekleşürmesi sonsuz bir süreçtir. Bu dün de vardı; bugün de vardır; yann da var olacaktır'. GünümüzTürki- yesi'ne gelince. bunu söyleyen- leranlaşılanTürkiye'ninsiyasal yapısındaki bazı büyük yanlış- lık ve noksanlıklan görmezlik- ten gelmektedirler. Sosyal de- mokrasinin zayıfiaması ile si- yaset bugün üç temel moüf ta- raftndan belirlenir olmuştur. Parlamento düzkminde dinci ve milliyetçi, hükümet düzle- minde ise daha çok sermayeci Kcaayalçınsavalmgöreveçağtrdı AYŞEYTLDIRIM TEKİRDAC -SHP Genel Başkanı \e Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, "SHP'ye kaynak aktarmak için bürokraside değişiklik yapmak Lstediği" iddialannın 'ciddibir inbar' olduğunu belirterek "Cumhuriyet savcdarının bu işin üstünegitmesini istiyorum'"' dedt. Kendisininve parüsirun akıl almaz saldınlarla karşı karşıya kaldığını belirten Karayalçın, bürokrasideki değişiküklerin normal olduğunu söyledi. Solda birlik konusundada SHP'nin üzerine düşeni yapüğmı ileri süren Karayalçın, bundan sonra temel çabarun yurttaşlara düştüğünü vurguladı. İstanbul'dan önceki günTekırdağ'a geçen Karayalçın. ValiŞenol Enginden kentin sorunlan hakkında bılgi aldı. Saray Cezaevi'nde bulunan sendikaa MünirCeylan'ı da arayarak bir süre görüşen Karayalçın, daha sonra parti örgütüyle birtoplantı yaptı Gazetelerdeki 'bürokrasideki değişikliğinSHPŞe kaynak aktarmak için yapıldtğı' haberlerine dikkatçeken Karayalçın. şunlan söyledi: "Nedemek benim SHP'ye kaynak aktarmak için bürokrasidedeğişiklik > apmak istediğim. Ciddi bir ihbar var ortada. Cumhuri>et savcılarının bu işin üstünegitmesini istiyorum. Bu işin peşini bırakmayacağım. Sanki bir iktidardeğişikliği var. Bürokrasideki değişikliğinhükümet değişikliği gibi gösterilmesi yanltş. Bürokratlar sanki bir bakanmışgibi gösteriüyor. Bunun altında \atan soUuz bir Türkiye özlemidir. Solu,Türkiye''de SHP temsiledi; or. O nedenleSH P'ye saldırıy orlar. Ben ve partim akıl almaz bir saldırı ile karşı karşıyayız'* Kara\alçın, sözlerinişöyle sürdürdü: "Sanki Türkiye Cumhuriyetidöneminde ilk kez bakan vebürokrat değiştiriliyor. Bugüne kadardeğişiklikolmatlı. ama olabilir. N ıllardır birlikte çalıştığım arkadaşlaruna, aklımda yok ama görev vermem doğal." Karayalçın. SHP'li bakanlarda yapılan değişiklik ve yaşanan krizle ılgilı bir soru üzerine ise Cumhurbaşkanı Süleyman Denürel'in 'değişen bakanlarm eski tarihli dilekçelerini neden kabul etmediğinin üzerinde durulmasıgerektiğini' vurguladı. Murat Karayalçın, Dışışlerieski Bakanı Hikmet Çetin'in kendisine yönelik eleşürilerinin anımsatılması üzerine "SayınÇetin deneyimli bir politikacı, ayrıea partide genelsekreterlik yapmtş bir kişi, onun kaygdarını önemseme durumundayım. Sayın Çetin'in bu kaygılarını neden bakanken dile getirmediğini de doğrusu merak edivorum" dedi. motitler sıyasete ve kadrolara egemen olmuştur. Kuşkusuz bir çoğulcu toplumda bunlar da olacaktır, olmalıdır. Ama in- sanın evrensel, toplumsal ve bi- reysel gereksinimlerini yalnızca bu motiflere dayalı siyasetlerle karşılamak olanaksızdır. Özel- likle insanın kendini özgürleş- tirme eylemi muüaka siyasal sahipliliğini bulur ve yaratır. Onun için sosyal demokrasi vazgeçilmezdir. Türkiye yalnız- ca rozetli ve rozetsiz "Refahçı" ile rozetli ve rozetsiz "MHPci" ve bunların gölgesinde serpile- bileceğini uman"sermayecner- den oluşmamaktadır. - Sosyal demokrat hareketin bütünleşmesi >e yenilenmesi diye tanımladığınız süreç, sizce nasıl oluşaçak >e gelişecek? GtRKAN - Ben SHP ve CHP'nın ya da SHP kadrolan- nın bir kesimi ile CHP kadrola- nnın bir kesiminin bir araya ge- lebilmesini ve bütünleşmesini bir zorunluluk sayıyorum. Ama neyin çevresinde bütünle- şileccğl de sonderece önemlidir. Bence birinci temel ilke, "her şe- ye en baştan baslamak", "her şeyi yeniden düşünmek" olmalı- dır. Kanımca ıkınci temel ilke de "her şeye en baştan başlar- ken" ve "her şey yeniden düşü- nülürken" kadrolan salt SHP ve CHP profesyonel kadrola- nyla sınırlı tutmamaktır. Bu profesyonel kadrolar, yani biz- ler, bu hareketi bu olumsuz noktaya geürdik. Bu noktadan çıkışa ve kurtuluşa da bizler ön- derlik etmeliyiz. Ancak yetme- diğimız ve yetmeyeceğimiz de açıktır. Bu süreç sendikalarla, meslek odalanyla, üniversite- lerle, vakıflarla. derncklerle, kooperatiflerle, çeşitli platform ve gjrişimlerle iç içe götürülme- lidir. Açıkça söylüyorum; ben kimseye "CHP'ye gidilsin; CHP'de bütünleşilsin" falan de- miyorum. Ktzımın da seveceği... Karakola İnsanHaklan Beyannamesi ANKARA (AA) - însan Haklanndan Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu. göreve geldikten sonraki ilk incelemesini Ankara AnafartalarPolis Karakolu'nda yaptı. Karokala, "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'''run yer aldığı bir tabelayı asan Bakan Köylüoğlu. amacının bir denetim olmadığını sadece ziyarete geldiğini söyledi. İnsamn olduğu her yerde bakankğının bulunacağını ifade eden Köylüoğlu, "Karakollar hem insanhaklarının korunduğu,hem de insanhaklarının ihlaledildiği iddia edilen yerterdir. Ben karakollara sıcak bakıyonım"diye konuştu. Köylüoğlu bir soruyu yarutlarken dedüşüncenin suç olarak kabul edilemeyeceğini, devletin şu anda yasalarda yer alan hükümleri uyguladığını, ancak bunlann değişmesi gerektiğini bildirdi. Karayalçın üe Ecevit kredi kesmeve koşul arama tutumunakarşıçıktûar ABD'ııiııkoşulluyardımınahayır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, ABD'nin. Türkiye'ye verdiği kredi yardımını koşula bağlamasını ve bir bölümünü kesmesini "doğnı buuna- dığını" bildirdi ve koşullu yardımın kabul edümeyebileceğini söyledi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ise kesintinin, Tür- kiye'de "ırk ayrüığı çizgisine dayalı özerk bölgeler"oluştunna amaa taşıdığını söyle- di. Ecevit, bu nedenle Çekiç Güç uygula- masına hemen son verilmesini istedi. Karayalçın, dün, Tekirdağ'da konuya ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "Türkiye'ye yapüacak yardımm koşullara bağlanmasını, o koşullar ne olur- sa olsun, ne denti önem taşırsa taşısın doğnı görmüyorum" dedi. Karayalçın, koşullu yardırtu kabul etmeyebilecekle- rini daha önce açıkladıklanna dikkat çekerek, sözü edilen ko- şullann Türkiye'ye uyanda bulunulmasını gerektirmeyecek önemde olduğunu anlattı ve istenenleri zaten benimsediklerini kay- detti. Bülent Ecevit de, dün düzenlediği basm toplanüsmda, ABD'nin Türkiye'ye yöne- lik dış politikalannı eleştirdi. Amerikan dış poliükasımn Birinci Dünya Savaşı'ndan beri Türkiye'de "ırk aynhğı çizgisine dayalı özerk bölgeler"oluşturma amacına göre bı- çimlendiğini. savlayan Ecevit, bu amacın soğuk savaşın bitmesiyle Türkiye'nin bü- tünlüğüne ve gücüne gereksinirni kalmadı- dan beUidir.1 " ğı için açıkça geürildiğini beürtti. ABD Türkiye'de insan haklarına gereken say- Dışişleri Bakanı Warren Christopher'in gının gösterilmediğinin doğru olduğunu Temsilciler Meclisi'nde yaptıgı konuşma- vurgulayan Ecevit, bunun aasını yalnız da. insan haklanrun çiğnendiği gerekcesiy- Kürt kökenli yurttaşlann değil. bütün top- le Türkiye'den "KûrOeri yönetim sürecine lumun çeküğine işaret etti. Kürt kökenli katmasfnı istediğini anımsatan Ecevit, yurttaşlann "yönetim sürecine katümalan" şöyle konuştu: konusunda Türkiye'nin hiçbir eksiği olma- "Türkiye'de 'ırk aynlıgı çizgisine dayalı dığını kaydeden Ecevit. "Bu yurttaşlarımız özerk böîgeler' oluşturma amacını, bundan öteden beri, TBMM'de çok sayıda temsil 77 yüönce 10 Ekim 1917 güniı. Başkan VV'o- edümekte, bakanlar kurullarında görev ala- odrow NVüson'a en yakın danışmanı ve akıl bümekte, kamu vönetiminin ve ordunun en hocası Edward Mandell House kabul ettir- üst basamaklarına yükselebilmektedir. mişti. Dışişleri Bakanı VVarren Christopher ABD'nin değişik etnik kökenlerden gelen yurttaşları hangi haklara sahip- lerse, Türkiye'de de Kürtter, en HP lideri koşulluyardimin kabul azmdan ayin haklara sahiptir- edilmeyebileceğinı belirtirken, Ecevit ise } e r," En ,? a "^ at }. ''jî?™ 1 "' ^ ü , n " K t-,»--,,, • . ^v-.. , . , , .. , 1 - 1 . kuKızudenliler ınhala, sıvahla- ABD nin tavnnı, Turkıye de ozerk bolgeler „„d a y a k ı n k a z a n a k a d a r ^ d u . OİUŞtUrma amaci Oİarak niteledi. nımda oldukları düşünülürse, * Türkiye'nin bu konııda ABD'- deöncekigünTemcücUer Meclisi'nde yaptı- den daha ikride olduğu görülür" diye ko- ğı konuşmada 77 yü önce belirlenen amacı nuştu. yeniden açtğanırmuştur.Komisyondakiko- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit. nuşmasutda Christopher, Türkiye'den ABD'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'- 'Kürüeri yönetim sürecine katması'm iste- nde özerk bir Kürt bölgesi oluşturmak için di. Bunun anlamı, Kürtlere özerklik verilme- bir araç olarak kullandığı "Çekiç Güç"e sidir, Başkan Clinton'un son zamanlardaki Türkiye'nin gönüllü katkısını sürdürdüğü- "siyasal çözüm' dayatması da zaten aynı an- ne dikkat çekti. Türkiye'nin ABD'ye tepki- lama gelmektevdi. Eğer bunun anlamı etnik sini sözle değil eylemle gösıermesi gerekti- köken temeline dayalı partiler kurulabilmesi ğini vurgulayan Ecevit, "Çekiç Güç" uygu- ise, bövle bir sürecin ne sonuçlar verebileceği lamasma biran önce son verilmesi gerekti- Yugoslavya'daki acı ve kanlı parçalanma- ğini söyledi. GÜRKAN - Şu anda bunu tam kestiremiyorum. Özellikle CHP'nin ne düşündüğünü tam olarak bilemiyorum. Geçenler- de Cumhuriyet'te Saym Bay- kal'la yapılmış önemli bir söyle- şi yer almıştı. Orada Sayın Bay- kal da benim burada söyledik- krime benzer düşünceler açı- klamıştı. Ancak CHP'de de "Partiyi götüriip koşulsuz Ece- vit'e teslim edetim" diyenler var. Çoğunluk eğiliminin hangi yönde olduğunu tam olarak kestiremiyorum. SHP'de de sa- yüan çok az da olsa "Gecikme- den Ecevit'e gidelim" diye düşü- nenler bulunuyor. "Daha hükü- met denizi bitmedi. gittiği vere kadar hele bir gidelim, sonrası AUah kerim" diyenler de var. Ama sanıyorum çoğunluk, "Yeni bir kunımlaşma çerçeve- sinde bizler, CHP'liler ve bunla- rın dışında kalanlar bir araya ge- leüm" dı\e düşünüyor. Gö- rünen o ki. DSP kalacaktır. sü- recektir. SHP ve CHP'denbırisi üc "Hiç değilse bir süre daha" kalacak ve sürecektir. Bunlann yanında büyük bir olasılıkla da yeni ve yepyeni bir kurumlaşma doğacaktır. DSP bir yana bıra- kılırsa. üç sos>al demokrat par- ti olmamalıdır. Sorun "bir mi, iki mi, üç mü" sorunundan çok; geleceği hızla kurtarabilecek, sosyal demokrasiyi tekrar tı- rmanışa geçirebilecek bir yapı- ya, bir kuruma. bir örgüte ka- vuşabilmek sorunudur. Benim her zaman çok özdeşleştiğim. çok güvendiğim. çok sevdiğim bir partim oldu. Ben kendimi şanslı sayıyorum. Şimdi kızımın da sevebileceği bir par- tisi olsun istiyorum. - Bu bütünteşme ve yeniden yapılanma ve sizin daha önce kullandığınız deyimle bu "ortak çatı hareketi" için SHP'nin bir olağanüstü kurultav yapması gerekecek mi? GÜRKAN - Eğer kurultav gerçekten bir şeyleri olumlu olarak çözmek için çağnlacak- sa ben olağanüstü kumltayı ya- rarlı görürüm. Bir olağanüstü kurultayı. genel başkan ya da Parti Meclisi ya da delegelerin 1/5'i çağırabilir. Bence bir ola- ğanüstü kurultayda birbiriyle bağlantıh olarak üç şey tartışıl- malıdır. Birincisi SHP hükü- mette kalmah mıdır? İkincisi sosyal demokrasinin bütünleş- mesi. ortak bir çatıda buluşma- sı. düşünsel ve örgütsel olarak yeniden yapılanması nasıl ger- çekleştirilmelidir? Üçüncüsü ise bu iki soruya verilen yanıt çerçevesinde, parti yönetimi kimlere emanet edil- melidir? Ancak bugünkü parti yönetimi anlayışının olağanüs- tü bir kurultayı böyle yapıcı bir çerçeve içinde gerçekleştirebile- ceğini sanmıyorum. Parümizin İnönü döneminden bu yana aşırı ölçüde "depolitize" edildi- ğini, basit çıkar ilişkilerine karşı yeterince korunup savunul- madığmı da görmezlikten gele- miyorum. POUnKA GUNLUGU HtKMET ÇETtNKAYA Fatih'te YesilSarıklılap••• Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş şöyle diyor: "Hala Fatih'te başında yeşil sankla gezen var. Nasıl gezer yahu? Orada 36 tane savcı var. Polis var. Nasıl geziyor bu adam? Olacak şey değil?" Acaba Sayın Doğan Güreş, o yeşil sankla gezen kişi- lerin, tarikat şeyhlerinin kimi bakan ve milletvekilleriyle olan ilişkisini biliyor mu? Acaba Sayın Doğan Gürep, özellikle 1984 sonrasından başlayarak 1991 yılına dek savcı ve yargıç kadrosuna alınanların imam-hatip çıkışlı hukjk fakültesi mezunu olduklarını biliyor mu? Bîlmemesi olanaksız... Bugün Anadolu üniversitelerinin hemen hemen tümü "tarikat şeyhlerinin" denetimi altındadır. Kahramanma- raş Sütçü İmam Üniversitesi'nden Sakarya Üniversi- tesi'ne; Manisa Celal Bayar Üniversitesi'nden Malatya Ismet inönü Üniversitesi'ne dek "şeriatçı örgütlenme" tüm Anadolu üniversitelerini kuşatmıştır. Mustafa Ke- mal Atatûrk ve arkadaşlarının canlarıyla kanlarıyta kur- dukları laik demokratik Türkiye'yi yıkmak; yerine şeriat devleti kurmak için çalışanlar, devletin içinde örgütlen- mişlerdir. Bugün Sakarya Üniversitesi'nde görevli bir sözde "bi- lim adamının" yerel gazetede yayımlanan yazısından kimi bölümler sunacağım. Türkiye'nin hangi çizgide ol- duğuna sizler karar verin. Şöyle yazıyor. "Her gün mantar gibi biten yüzlerce, hatta binlerce organizeden en yeni birini söz konusu etmek istiyorum: TİYEMDER... Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunlan Derneği... Toplumda huzur istemeyen basit bir azınlık hala imam-hatip liselerini Beşiktaş'a uygun görmese, oraları Anadolu insanının çocuğunu okuttuğu okullar olarak görse ve hala birtakım zavallılar bürokraside tamtam- larla irnam-hatip'/ı avına çıkmış 'yamyam' rolünü oyna- salar da bu tabii gidişi durdurmak mümkun değildir. Işıktan rahatsız olan yarasalar' neticede ışığa mağ- lup olup köşesine çekilecek ve icra-i laaliyet için bir baş- ka karanlık mevsimi bekleyeceklerdir. Zaten bütün fer- yatlar da tekrar karanlığı getirmek içindir... O karanlık dönem gerilerde kaldı. Cenazeleri yıkaya- cak insanın kalmadığı, camilerin buğday amban ve silo- lar haline getirildiği o dönemi, bu millet bir kere daha görmek istemiyor. Hala bir kısım 'lağım fareleri' onun hasretini duysa da bu millet 'aynı delikten iki defa ısırıl- mama' basiretini gösterecek ve AUah Resulü'nden aldı- ğı nebevi dersi pratikte yaşayacaktır. O günlerde imam-hatîpli mazlum, mağdur, mahçup- tur. Pekçok imam-hatip öğrencisi tmam-hatipte okuyo- rum' demekten ürkmekte ve çekinmektedir. Yılgındır. Çünkü devletinjandarmasının elindeki dipçikle din ada- mı kovaladığı bir devirden yeni çtkmıştır. Tesbihle silah, aynı görülmüştür o devirde. Allah' demek bile yasaktır. Inanan insanlar potansiyel suçludur. Nasıl olsa bahane çok. Devletin temelleri, şeriatçılık, hu çekme, ayin yap- ma ve diğer nice aslı astan olmayan, kargalan bile gül- dürecek itham ve suçlamalar..." Saldırgan bir yazı. Üstelik bu yazıyı yazan, bir öğretim üyesi. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde gö- revli. Toplumu birbirine düşürmek için çalıştığı belli. Kim ' dur" diyecek bu şeriatçı güçlere? Atatürkçü Düşünce Derneği Sakarya Şube Başkanr' Erol Taşkent'ten başka hiçbir kişi, kurum, kuruluş yanıt vermiyor bu "bilim adamı" kimlikli karayobaza. Erol Taşkent şöyle diyor: "Cenazelerimizin yıkanamadığı, camilerin buğday amban yapıldığmdan bahsediyorsunuz. Yıkanmadan gömülen bizim şehit atalanmızdır. Biz onlarm şehitliğiy- le onur duyanz, gurur duyarız. Ruhlan şad olsun. Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllannda, camilerimize buğday yığdıy- sak bu da ecdadı belli bir toplum yaratmak içindir. Bunu sakın unutmayın. Kimse imam-hatipte okumaktan kork- masın. Korkaklann yaşamaya hakkı yoktur. Asıl korkan- lar, lağım fareleridir. Bu ülke sömürge değil. Bağımsız bir ülkedir. Devletin jandarması elinde dipçikle din ada- mı kovalamamış, aksine din adına din düşmanhğı yapan din tacirlerine gerekli cezayı vermiştir ve verecektir. Inanan insanlan potansiyel suçlu görmek, tüm toplumu suçlamaktır. Çünkü insanlığın tümünün bir inancı vardır. Herkesin inancı kutsaldır ve bizler, tüm inançlara saygı duyanz. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde inandığı için kim- seye baskı yapılmamıştır. Ülkemizde laiklik. vicdan ve din özgürlüğünün güvencesi olduğu kadar, bu özgürtü- ğün amacmdan saptırılmasma. başka inanç ve görüşler üzerinde baskı kurmasına ve dinin bir devlet düzeni ola- rak belırlenmesine karşı da temel güvencedir." Toplumu "dinli-dinsiz" diye ikiye ayırıp insanlan kış- kırtan bu "sözde bilim adamı" kimdir? Devlet içinde "tepeden tırnağa" örgütlenen ünlü bir tarikat şeyhinin yandaşıdır. TİYEMDER adlı derneğin ar- kasında bu tarikat şeyhi vardır. Bu şeyh, Türkiye Cum- huriyeti'nin Başkanı Tansu Çiller'e deçok yakındır, kimi bakanlara. milletvekillerine de. Fatih'te 36 savcı ve yüzlerce polis olmasına karşın ye- şil sanklılar, karaçarşaflılar görürsünüz. Kendi kendini- ze de sorarsınız: "Bu ulke nereye gidiyor?" 12 Eylül'ün paşaları, Atatürk'ün kurduğu kurum ve ku- ruluşları kapatırken tarikat şeyhlerinedokunmadı. Üste- lik korudu ve kolladı. Ülke de bugünlere geldi... YlğltGÜIökSliz Karayalçıngörevimden istifamıistemedi İstanbul HaberServisi -Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz. Başbakan Yardımcısı ve SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'mn kendisinden istifasını istemediğini belirterek "Bana önceTurizm, dahasonra da Bav ındırlık >e İskan Bakanlığı Müsteşarhğı teklif edildi. Toplu Konut Idaresi'ndekigörevimi sevdiğjmi ve burada kalmak istediğimi söyledim" dedi. Şehircilik ve Konuttan Sorumlu Devlet Bakanı Salih Sümer ve Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz. Toplu Konut İdaresi"nin Güneydoğu'da başlatacağı konut projesi hakkında bilgi vermek amacıyla dün bir toplantı düzenlediler, Divan Oteli'ndeyapılan toplantıda konuşan Salih Sümer, Toplu Konut İdaresi'nin Diyarbakır. Hakkari ve Şımak'ta yapacağı konutlann temelinin 27 ağustosta atılacağını söyledi. İlk etapta Diyarbakır Yenişehir'de 2bin 50, Hakkari'de 410. Şırnak'ta 450 konut yapılacağmı kaydeden Sümer. bu konutlann 80ve 100 metrekare olmak üzere iki tipte yapılacağmı söyledi. Gazetecilerin Yiğit Gülöksüz'ün görevden alınmasma yönelik sorulannı da yanıtiayan Sümer. "Yiğit Gülöksüz değerlibir arkadaşunudu. Kendisi görevden alırur ya da alınmaz bunu bilemem. Yarınben bile görevden alınabilirim. Bu, nöbet işidir" dedi. Yiğit Gülöksüz ise kimsenin kendisinden istifasını istemediğini belirterek, "Bana miisteşarlık teklif edildi. Ben buradaki görevimiseverek yaptığımı ve kalmak istediğimi söyledim" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear