23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Doğalkaynaklanmızı saptayalım Boş duran gençlerimiz, ülkemizin en önemli doğal kaynaklanndan biridir. Bunu harekete geçirerek doğal kaynaklanmızı bilimsel şekilde işletebiliriz. Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLU U lkemizin ekonomisi ne yazık ki her gün biraz dalıa geriye gidiyor. Yakın zamana kadar yetkililer, bu gidişi giz- lemeye ve aksaklıkla- nn suçunu da b>irbirlerinin üzerine atmaya çalışıyorlardı. Artık ekono- mik durumumuz. bütün özelhkleriyle ortaya çıkü ve gizlenecek bir yanı kal- madı Yetkililerin uzun süre bu gidişi görmemezlikten gebneleri ve düzeltici önkmleri almamaları, işin en acıklı ya- nıdır. Yeterli deneyımleri bulunmadığı halde, herşeyien iyi kendilerinin bildi- ğine inanan kimseler söz sahibi olduğu sürece, iyice anlaşılmışür ki, durumu- muzun düzelmesıne olanak yoktur. Enflasyonun biiyük bir canavar ol- duğunu sık sık söylemekle küçüleceği- ni sanmak, boş bir hayaldır. Ekonomi uzmanlannın konuyla ilgili olarak söylediklerini dialemek ve üzerinde düşünerek lartışmalar yapmak zorun- ludur. Enflasyonun nedenlerinin bi- limsel şekilde araştınlması ve üzerinde dumlarak birer birer giderilmesi zo- runludur. Ciddi araştırmalar yapma- dan, alınacak yüzeysel önlemlerle enf- lasyonu durdurmaya olanak yoktur. Bugüne kadar bilim adamları dinlen- medi, bilime ters düşen işler > apıldı \e çıkmaz aralığın sonuna gelindi. Faizlerin serbest bırakılmaması ge- rekiyordu, bırakıldı. Dövız ticaretinin serbestçe yapılmaması gerekiyordu, yapıldı. Lüks hastalığının yayılmama- sı gerekiyordu. yayıldı. Daha birçok köklü ve biiyük hata sayılabilir. Kanı- mızca yapılan hatalann en büyüğü, üretimi artlırmadan tüketimi arttır- mak olmuştur. Yani ayağımızı yorga- nımıza göre uzatmadık. Uretim-tüke- tim dengesinin bozulmasında. yukan- da saydığırmz hatalann büyük etkileri olmuştur. Örneğin, faizlerin çok yük- selmesi, iş alanı kurmak isteyen kimse- lerin kredi bulmasını çok zorlaştırmış, hatta olanaksız duruma getirmiştir. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu, daha doğrusu yaptığımız büyük haıalardan biri, doğal kaynaklanrruzı bilimsel şekilde işletmemiş olmamız- dır. Cretimi arttırma konusunda birçok kimse şöyle düşünmektedir: "Tarmüa, ülkemizin kalkınmasma olanak yoktur, bu nedenle "sanayi'ye önem vermeli- yiz." Bu düşüncenin doğal sonucu ola- rak. son yıllarda ülkemizde tanma karşı ilgi çok azaldı. Fakat. tanmını geliştirrneden sanayisini geliştiren bir iilke, yeryüzünde bulunmamaktadır. En ileri sanayi ülkelerinde dahi tarım, çok ileri bir düzeyde bulunmaktadır. K.alkınmak isteyen bir ülkenin, ön- ce doğal kaynaklannı tam olarak sap- taması, bütün özeUikkrini meydana çıkarm&sı ve bu özelliklere uygun işlet- meler geliştirmesı gerekir. Böyle yapıl- 1 dığı takdırde. bilimsel yöntem uygu- lanmış olur. Doğal kaynaklann en önemlisi toprak olduğundan ve top- raklann bilimsel şekilde işletilmesi de • öbür doğal kaynaklann işletümesin- den çok daha kolay olduğundan, kal- kınmak isteyen ülkelerin. önce toprak- lannı bilimsel şekilde işletmeleri ve en yüksek oranda verim elde etmeleri ge- reklidir. Yapılması gereken işlerin en basiüni yapmayan bir kimsenin ya da ülkenin, daha karrnaşığını yapmasına olanak yoktur. Ülke kalkınmasında çağ atlama olamaz, ancak basamak basamak ilerleme olur. Bu ilerleme bi- raz hızlandınlabilir. Fakat basamak- lan atlamaya olanak yoktur. Her basamağın yaşanması zorunludur. Kalkınmak isteyen ülkelerin, doğal kaynaklanndan nasıl yararlanacağını bilmesi ve bu kaynaklannı tam kapa- siteyle çahştırmaşı koşulunu iyice kav- ramak gerekir. Ülkenin hangi yolda gelişebileceğini. doğal kaynaklan ve doğal koşullan belirler. Bunlann tü- müne birden. doğal özellikler denil- mektedir. Doğal özelliklerine ters düşen bir yolda kalkınmak isteyen ve bu yolda çaba harcayan ülkeler daima başansızlığa uğramaktadırlar. Böyle kötü sonuçlarla karşılaşmamak için ülkedeki doğal özelliklerin hatasız ve aynntıh bir şekilde saptanması. kal- kınma planlannın da buna göre yapıl- ması zorunludur. Tersi durumda, sonuç çok aci olur. Bir ülkenin ya da bir yörenin, doğal özelliklerinin saptanması, bilimsel bir konudur. Gelişmemiş ülkelerde genel- likle bilime saygı gösterilmediğinden. doğal özelliklere ters düşen çahşmalar yapılmaktadır. Sonuçta ya tümdenza- rara uğranmakta ya da çok az bir ka- zanç sağlanmaktadır. Yanı tüketılen emeğin karşılığı ahnamamaktadır. Doğal özelliklere ters düşen çalışmalar. çok zaman doğal dengenin bozulmasına neden olmakta, bundan da ülke büyük zararlar görmektedir. Örneğin su den- gesi bozulmakta hem susuzluk çekil- mekte, hem de sel baskınlarıyla karşıla- şılmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre ülke- mizde tarla tanmına elverişli arazi 17 mily on hektardır. Arazimiz çok dağlık olduğu için, düz yerimiz çok azdır. Bu- ralarda sadece tanm yapmalıyız, asla bina ya da fabrika gibi şeyler yapma- malıyız. Ne yazık ki bu düz alanlanmı- zın bir kısmının başka ışlere aynldığını görüyor ve üzülüyoruz. Aynı araştır- manın başka bir sonucuna göre de ülkemizde tarla tanmı yapılan alanlar 27.5 milyon hektardır. Yani tarla tan- mı yapılmaması gereken 10.5 milyon hektar alanda, tanm yapıyor ve top- rak erozyonunu arttınyoruz. Zarannı da hep birlikte çekiyoruz. Ne yazık ki bu 10.5 mihon hektarlık fark, gün geç- tikçe büyümektedir. Bugün Afrika ülkelerinin birçoğu, ileri ülkelere başvurarak. arazilerinın 'zirai potansiyel haritalarrnı yaptır- maktadırlar. Havadan çekilen fotoğ- raflar yardımıyla yapılan bu haritalar- da, arazinin nerelerinde tarla tanmı. nerelennde otlak alanı ve nerelennde de orman kurulması gerektiği gösteril- mektedir. İleri ülkelerin çok uzun yıl- lar önce yaptığı bu 'arazi sınıflaması' işıni, şimdi Afnka ülkelen yapmaya çalışmaktadırlar. Bizim de böyle plan- lar yapmamız ve bu planlara uymamız zorunludur. "Şetürlerdeki imar planla- rına dahi uymuyoruz, kırsal alandakine nasû uyarız" biçimindekı düşünceleri kafamızdan atmalıyız. Clkemizde hem tanm yapılmaması gereken yerlerde tanm yapıyoruz. hem de kuru tanm yapıyoruz. Bir an önce sulu tanma geçmeliyiz. Sulu ta- nm denılince de aklımıza, büyük ba- rajlar ve kanallar gelmektedir. Küçük baraj ya da göletler yapmayı genellikle düşünmüyoruz. Düşünsek bıle bu işler için çok para gerektiğinı, bu nedenle de bu gün için yapmamıza olanak bu- lunmadığını söyleyerek, konuyu ka- patıyoruz. Başka olanaklanmızın bulunup bulunmadığı konusu üzerin- de hiç düşünmüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, Binncı Dünya Savaşı'ndan sonra ordusunu küçültmeye ve erlerini evlerine gön- denneye başlayınca. bakmışlar ki iş- sizlerin sayısı artıyor ve buna paralel olarak da toplumda huzursuzluk ve suç işleyenlerin sayısı artıyor. derhal orduyu sivil hizmetierde çalıştırma diî- şüncesi ortaya atılmış ve geliştirilerek uygulanmış. Amerika'da o yıllarda or- du tarafından yapılmış bentleri, köy yollannı, göletleri ve ağaçlandırma alanlannı övünerek herkese gösteri- yorlar. Bu çalışmalara. 'arazi iyileştir- me çaltşmalan' denilmektedir. Ülkemize gelen Avrupaiı ekonomi uzmanlarının bir kısmı da orduyu sivil hizmetlerde çalıştırmamızı önermiştir. Bütün aydınlanmıza sormak isterim: Biz bu konulan yeteri kadar düşün- dük ve tartıştık mı? Boş duran gençle- rimiz, ülkemizin en önemli doğal kaynaklanndan bıridır. Bunu hareke- te geçirerek doğal kaynaklanmızı bi- limsel şekilde işletebiliriz. ARADARER ADİL BOZKURT MEB Başmüfeüişi Ataç'ın "llımiriapı Nurullah Ataç (1889-1957) eleştirmen, çevirmen. Ataç'ı şimdilerde, okuma uğraşı olan kaç gencimiz ta- nır? Tercüme Bürosu üyesi, kapatılan Türk Dil Kurumu yayın kolu başkanı Ataç'ı, bu etkınlikleriyle kaçımız ananz? Eleştiri, deneme, günlük yazılan ile zamanının ilgi, za- manının saygı odağı sevgili Ataç'ı unutuyor muyuz yok- sa? Seçkin çevirileriyle dilimize, okurumuza kazandırdı- ğı onlarca yapıtı yanında, baskıları tükendiği için, kaç gencimiz bilgilidir Ataç'ın 'Söz Arasında', 'Günlerin Ge- tirdiği', 'Sözden Söze', Ararken', Diyelim', 'Karalama Defteri' adlarındaki özgün yapıtlarından... Orhan Veli'nin de içinde bulunduğu 'yenilik' akımını yüreklendiren, şiirimizin yepyeni, söz oyunlarından uzak, konuşma dili tadında bir kalıcı yapıya yönelmesin- de etkili; Türkçemizin arılaşmasında dile, insanımızın Batılılaşmasında topluma yön ve ivme kazandıran Ataç'ı okumalı günümüzün gençleri derim. Ataç'ın unu- tulmamasını, onun ilkesi ve sevdasının gençlerimizce bilinmesini isterim doğrusu... 1980'li yıllar. kitap okumada 'soğutma'yıllan idi. Bitti o yıllar. Doksanlı yıllarda daha okunuyor, soğutmaya bı- rakıldığı seksenli yıtlarımızla karşılaştırılınca anlıyorum okuma alışkanlığınınyaygınlaştığını. Batılı uluslarla kar- şılaştırılınca çok gerilerde olduğumuz ortada. Ama oku- madan uzaklaştıran eğitim çarpıklığı ve onlarca ytl sü- ren 'soğutma'dan sonra, ben, gelişmenin başladığını gözlüyorum. Okumanın bir yaşam gereği sayılması, yapıtlarından süzülen duyumların, düşüncelerin, insanımızın birine göre öbürleri nde, tümüne karşın bir tekinde değtşik algt- lanması, duyumlanması, kavranması, yorumlanması, okumanın ve kitabın tükenmez göndermeleri olacaktır. Günümüzü okurken dünümüzü, yakın geçmiştekilerimi- zi okurken günümüzü irdelemek, kavramakolanaklıdır. Ataç, dedikleri ile güncelliğin ortasında duruyor günü- miizde. Daha duracağı da kesin. Nurullah Ataç'ın 'Söz Arasında' adh yapıtını okuyorum bugünlerde. (DostYayınlan / Haziran 1957) ederi bir lira / birinci baskı 5000 adet basılmış). Kendine özgü anlatı- mı ile yazar, toplumsal değerdeki çok konuya değinmiş, yapıtını oluşturan yazılarının her birinde. 'llımlı devrim' adlı bölümünün bazı satırlarını, güncelliği nedeniyle bir- likte okuyalım istiyorum. "Bir ılımlı olmadır gidiyor aydınlanmız arasında! Ben "ılımlı" diyorum ya, onlar der mi hiç? Yakıştıramazlar ağızlanna. Mutedit diyeceksiniz, "ılımlı" dediniz mi aşırı gitmiş olursunuz. Bakın "müfrit" yerine "aşırı" demeyi beğeniyorlar; iyiymiş o, güzelmiş, daha bilmem neymiş, "ılımlı" ise kötü, çirkin... Ben de işte bunu anlamıyo- rum... "Müfrit" sözünü atıp, yerine "aşırı" sözünü alıyor- sunuz, "mutedil" sözünü de atacaksınız, ona daTürkçe bir karşılık arıyacaksınız. Yok, "mutedil" sözünü saklı- yacaksak "müfrit" sözünün suçu ne? Doğrusu kendileri de bilmiyorlar ne dediklerini. Nereden bilecekler? Bir il- keye bağlanıp da gereklerini düşünmüyorlar ki! "Ilımlı olmak... Bence en büyüğü budur bugünkü dert- lerimizin. (Ataç dilimize çok sözcük kazandırmıştır. 'ör- neğin', 'yapıt' bunlardan ikisidir. Bugün yerine debüğün MArkosı 17. Sayjoda Hasan Saka'yı anımsayalım... RAHMİ KUMAŞ Hukukçu, eski Trabzon Milletvekili I smet tnönü'nün becerikli dış politi- kasıyla halkımız İkinci Dünya Sa- vaşı'nın ölümlenni yaşamazken. iç politikada demokrasi güneşi doğ- maya başlamış, ama ekonomi su kaynatmaktan kurtulamamıştı. Şe- ker sunusu (arzı). istemi (talebi) bir türlü karşılayarruyor, bunun üzerine karşı parti (Demokrat Parti) hükümet hakkında şe- ker ederini artürdığından gensoru vermişti. Ortam gergindi. Cumhuriyetin Başbakan- hk katında 29 yıldır sürekli milletvekilliği yapan, 9 kez bakanlığa getirilen maliyeci bir profesör bulunmaktaydı. Gerçekçi. yurtsever kişiliğiyle yaman çıkışlar yapı- yordu. Osmanlı Meclis-i Mebusanı'ndan bu ya- na sürekli yasama kurumu üyesi olan, Lo- zan banş görüşmelerinde bulunan, ülkeye çağdaş maüye ilkelerini getiren. Birleşmiş Uluslar örgütü'nün kuruluşunda Türk de- lege kuruluna başkanlık eden bu maliye profesörü başbakan Trabzon milletvekili Hasan Sakaıdı. Hasan Saka. 1885 yılında Trabzon'da doğmuştur. 1908 yılında Mülkiye'yi biti- rince, 1909 yılında Eğitim Bakanlığfnca Paris Siyasaİ Bilgiler Okulu'na gönderil- miş, orayı bitinp yurda dönünce Sayıştay'- da çahşmış, daha sonra mülkiye ve hukuk fakültelerinde iktisat ve isaiyat (istatistik) profesörlüğü yapmıştır. 1908 devriminin Avrupa'ya gönderdiği ilk öğrencilerden oluşu, belki de devrimciliğinin temeli ol- muştur. Avrupa ile Türkiye arasında köp- rü kurmuş kuşağın seçkin yüzlerinden olan Saka, birinci BMM döneminde Avrupa anlamında 'devlet bütcesi'ni ilk kez hazırla- yan kişidir. ölümü üzerine Cihad Baban. Ulus'ta yazdığı yazıda. "ölçüler ne denli öznel olursa olsun, çöken imparatorluk üze- rinde sıfırdan başlayan Atatürk devletinin temel yapısında Hasan Bey'in çabasuu ve alınterinin Lrini görmemeye olanak yoktu" diyordu. ölümü üzerine ardından görüş açıklayanlar, onun yurt ve bavrak seveisi gibi, Atatürk ve Inönü sevgisiyle dolu oldu- ğunu vurgulamışlardır. Neler yaptı? İç politikada 12 temmuz bil- dirgesine uygun yol tutabilmek için Recep Peker'in Başbakanhktan aynlması gereki- yordu. Hoşgörüsü olan, pahalılığa karşı savaşımda inandıncılığı bulunan, özel giri- şimi de özendirecek. yolsuzluklarla savaşa- cak ve yeni koşullar karşısında devietçiliğe sınır çizecek yetenekte bir başbakan gere- kiyordu ülkeye. Bu da Hasan Saka'dan başkası olamazdı. Nitekim bu saydığımız ilkeleri, ızlencesine almıştı Saka, Clkede 7 Eylül 1946 kararlannın yıldönümü yaşanı- yordu. "Halka refah ve ferahlık getireceği vaat edilen bu kararlar, tersine sıkıntı ik pa- hahlık doğurdu" dıye başlık aımıştı Cum- huriyet. Kişisel girişim yeteneğine inanmış. tüketim vergisini adaletsiz bulan ve halk- tan verginin çok ahnmasmı sakıncah bulan kişiydi yeni başbakan. Ama yine de lüks vergisi adı altında bir vergi almaya kalkın- ca, bütün düzen güçlüleri, ona karşı birleş- tiler. O da Başbakanhktan oldu. Onun döneminde ilkokul öğretmenleri genel bütçe içine alınmışlar (5166 sayılı ya- sa), konut yapımmı özendirme yasas\ çıka- nlmış (5228 s.), toptancı bir anlayışla bele- diye gelirleri yasası (5237 sayılı), Erzincan'- da yaptınlacak konutlar hakkında yasa (5243 s.). muhtaç çiftçilere ödünç tohum- luk verilmesi yasası (5254 s.), Sıvas Kong- resi'nce seçilen Temsil Kurulu üyeleriyle birinci dönem milletvekillerine yurda hız- metten 350 lira aylık bağlanması yasası (5269 s.), Idil Biret ve Suna Kan'ın yabancı ülkelerde müzik öğrenimine gönderilmesi- ne ilişkin yasa (5245 s.). Atatürk'ün kızkar- deşi Makbule Atadan'a 1000 lira aylık ve- rilmesi yasası (5186 s.), Kazım Karabekir'in eşi ile kızlanna 300'er lira aybk bağlanması yasası (5192 s.) gibi önemli yasalann çıka- nldığı Saka döneminde Suat Hayri Crgüp- lü, Yüce Divan'a verilmiştir. Seçim Ya- sası'nı demokraükleştirerek yapüğı ara seçiminde, 13 ilde de seçimleri CHP kazan- dı. Savaştan bu yana süren sıkıyönetimi 23 Aralık 1947'de kaldırtu. Marshall yardımı, bu dönemde başladı. Cumhuriyet'in ilk denk bütçesini yapan maliye bakanı olan Hasan Saka, 1944 yılından beri açık veren bütçeleri, 1948 bütçesi ile de aşamadı. An- cak bütçe yılının mart ayında başlaması uygulamasını getirdı. 1949 yılı, mart ayın- dan başlayan ilk bütçe oldu. Döneminde kitap ve şeker fiyatlan çok tartışıldı. İkinci hükümetınin izlencesinde. "Sekiz yüdır devlet bütçesinin yarısına yakın, hatta za- man zaman y arısından çoğu yurt savunma- sına ayrümaktadır" dıyerek ekonominın açmazını dile getinyordu. Kısaca özetle- mek gerekirse, Hasan Saka. önemli çıkışlar yapan gerekli bir yurtsever siyaset ve devlet adamıydı. DP Trabzon Merkez İlçe Kong- resi, ona "çekil" diye telyazı gönderince o. "Arzunuz üzerine çekildim. Tamam, 85 kilo 125 gram geliyonım" diye karşılık verdi (21 Ocak 1948 - Cumhuriyet). Gerçi Hasan Saka'nın uzlaştıncı yeteneği, siyasal ger- ginliği yatışüracak kararlann kolayhkla alınmasında etkili oluyordu. Ama yine de basın, Saka'nın üstüne gidiyordu. Başba- kanhktan neden aynldığı konusu üzerinde tam bir açıkhğa da vanlamamıştır. İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebe- soy ile Refık Koraltan'dan sonra en uzun süre milletvekilliği yapan Hasan Saka. ya- şaiîunın son 6 yılını milletvekili olamadan geçirdi. İşte bu döneme denk gelen 1957 se- çimleri öncesinde Giresun'da CHP il bina- sına uğradıgında bir genç görür. kim oldu- ğunu sorar. Gençten gençîik kolu başkanı olduğunu ve lise 1 'den kovulma olduğunu öğrenince, genç Engin Aydm'a "Cahil ada- mın CHP'de işi ne?" der. Yaşamını ulusuna ve Trabzon'una adayan Hasan Saka, Trabzon'a demiryolu getirme tasanmıru gerçekleştiremediği için de rahat uyuyama- maktadır. Ne yazık ki siyasetin unutul- muşluğuna uğramayla yüz yüze gelmekte- dir ülkenin Onuncu Başbakanı. Toprağa verilişinin 34. yıldönümünde (30 Temmuz 1960). onu bugün anmakla erdemli, gösle- rişten uzak bir seçkin siyaset adamına saygı görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Sonsuzlukıa rahat uyusun. Altıok Çıktı.TT ÖNCE TURKİYE* Önce TûrkivelAşkınElçl • •Kemalizm yadsmarak Tûrkiye'de sol olunamaz" Prof. Dr. Atunet Taner Kışlalı ile söyleşi • Devrimin bütûnlenmesi gerekir Prof. Dr. TBrkan Saylan • Ulus kavramı ve eğitim devrimi Prof. Dr. ToktaımşAtBş • Cumhuriyet üzerine düşûnmek Prof. Dr. IbraİUm Kaboğlı • Laikliğin tanımı, teminatıdır. Doç. Dr. Faztl Saölam SÖYLEŞİ • 'Anayasa yargısı siyasal yaşamın güvencesidir" Yekta GDngSr Özden EKONOMİ utBİteştkım Dosyası • Türk ekonomisinin gelişme çizgisi üzerine... Prof Dr. Izzettin findar • Özelleştirme saplantısı Prof. Dr. Zakl Ankan • Özelleştirme stratejileri sorgulanmalıdır Doç. Dr. Tirkel Mlnibaf • Kapitalizmin yeni çıkcşı: Özelleştirme GOney Karadentz KADIN • Yaşanmtş örneklerinde şeriat ve kadın Prof.Dr.NeclaArat TARİH • Türk Devrimi" tarihinden portreler -1- Kâzım Karabekir Prof. Dr. ErgOn Aybara MCEIEME • Bir uygarlık tasanmr. Türk Devrimi Prof. Dr. Özsr Ozankaya Altıok PENCERE Mebus Pazapı!.. Çağımızın en güçlü ideolojisi 'pazar ekonomisi' üzeri- ne gelişti.. Atpazannı bilirdik.. Tavukpazarınıda.. Tavuk pazarında horozun ötmesi doğal karşılanır, at pazarında eşeğin anırması yadırganırdı... Peki, mebus pazarı nereden çıktı?.. Mebus atmı?.. Tavuk mu?.. Değil elbet, mebus -ya da milletvekili- senin benim gi- bi insanoğlu insan... Amasatılıyor... • Çok partili rejim, demokrasi demek değildir, uygarlı- ğın ortak coğrafyasında herkesin paylaştığı bir 'demo/c- ras/hukuku'çağımızdaoluştu... Demokrasi hukukunu benimsersen, demokrasi var.. Yoksayok.. Demokrasiden yoksun çok partili rejimde ise yalnız pazar ekonomisi geçerlidir. Bu pazarda her şey satılır; ahlak satılır, namus satılır, kişilik satılır.. Mebus satılır.. Vealınır.. Peki, pazar ekonomisinde at, eşek, tavuk gibi mebu- sun pazarlanması doğal mı?.. Hayır!.. Ancak demokrasi adı altında rezilliğin pazarlandığı toplumlarda bu tür işler tezgâhlanır... • Geçmişte 'mebus pazarı' bizim başkentte birkaç kez kuruimuştu. Ankara'dan gelen haberlere bakılırsa, bu kez pazarlama daha gelişkinmiş; açıkgözler, köşedönü- cüler, işbitiriciler, bilimsel ve teknolojik devrimin bütün olanaklanndan yararlanarak ne kadar mebus varsa do- kümünü yapıp bilgisayarlara yüklemişler; Ali, Veli, Ha- san, Hüseyin, Ahmet, Mehmettektekfişlenmiş, nesi var nesi yok belirlenmiş, özel yaşamı didiklenmiş; borcu, harcı, yaptığı işler, bankalarla ilişkiler, zayıf yanları, açıklan bilgi işlemle belleğeyazılmış... Olur a!.. Her insanın kendine göre beklentileri vardır ya da sıkıntıları bulunmaktadır; tam bu sıkıntının orta ye- rinde bir telefon: - 6/rader, Fişmekân Bey seninle çok ilgileniyor, "Partimize kazansak" diyor... - Haydi canım sen de!.. - Vallahi de billahi de!.. Hem seni kazanmak, hem de sıkıntılannı gidermek istiyor.. - Ha, hımmm... Anamuhalefetten iktidar partisine geciş, her zaman kaymaklı ballı olur; çünkü bütün devlet bankalarının ge- nel müdürleriyle yöneticileri iktidarca savullanmıştır; arpalıklar, koalisyoniktidarının değil, partisinindedeğil, partinin bir kanadının elindedir... • Gazetelerde bir haber yayımlanır: "Anamuhalefet Partisi'nden Bay Abüzittin, dün iktidar partisine geçti. Geçerken verdiği demeçte, anamuhale- fet partisine ana avrat dümdüz gidip, 'Bu adam memle- keti batıracak, ben artık hidayete erdim' dedi. Abüzittin Bey, gerçeği en sonunda gorup anlayan on kişinin de iktidar partisine geçmek için kuyrukta olduğu- nu söyledi; 'Bu on kişinin de muamelesi hazır' dedi..." Peki, bu ne 'muamelesi"?.. Satış muamelesi!.. Müjdeler olsun!.. Mebus pazarı başkentte yeniden ku- ruldu. Bu oluşum, eskiden nasıl tezgâhlandıysa, öylesi- ne gündeme giriyor, 'güneşin zevale yakın' olduğunu haber veriyor. AydınlıkI P ^ F KAFTALIK HABER YOflUM DERGISI B Cem Boyner: Coplu rejimin bebek yüz'ü Boyner in demokrasi yaldızı nerede doküldü . EsKı TBKP'liler neden Boyner'in partisinde . işçısi Boyneri anlatıyor... • Devletin Mümtaz Soysal operasyonu Demırel bir taşla iki kuş vurdu... Devletin zirvelennde hakim kanı: Batı Türkiye'yı bölüyor • Özer Çiller, boru hattındaki petrol için şirket kurdu Çillerter'in ortağı Emin Cankurtaran. isviçrede kunjlan şır- ketin uluslararası ortağı ise ASEA Brown Bovery. % Danıştay, ÖSYM'den savunma bekliyor Aydınlık'ın ortaya çıkardığı ÖYS yolsuzluğu davasında Danıştay ara karar verdi. ÖSYM Başkanvekili Uygur Tazebay'ınyanıtları... • Üç devletin Paris Kürt konferansı Türk Dişişleri: Çağrılsaydık da katılmazdık. • DISK kongresı. Rıdvan Budak'ın ıkı rakamlı trilyonla ıfade edilen malları konuşuluyor • Orman Mühendlsl Yücel Çağlar: Ormanlan yasalar yakıyor. • Dev Yol çevrelerınde yasal parti' lartışması • Sosyal domokrasl cepheslnde GûrKan-Baykal stratejlsl • Ferıt llsever Rusya Komümst Işçı Partısı'nın davetlisı olarak tenıngrad'daydı BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE ALAADDINHOTEL•••• İncckum Alaaddin Hotel. Türkiye'nin yeşil turizm beldesi Antalya"nın Alanya ilçesi Avsallar kasabasında Akdeniz'in berrak kıyılannda huzur. spor. eğlence dolu bir ortama sahiptir. Antalya- Havaalanı'na 98 km. uzaklıkta olan Incekum Alaaddin Hotcl 232 oda. 500 yatak kapasıtclıdir. Yılın 300 gününün güneşli geçtiği ve deniz sezonunun 8 ay sürdüğü Akdeniz"in bu şirin yöresindeki oielimi- zın odalan ile tüm kapalı alanlan merkezı ısıtma. soğutma ve havalandırma sistemı ile donatılmıştır. Özel banyolu odalanmız otomatik telefon, 4 kanal müzik yayını, uydu yayın TV sistemi ile otelimiz tatilde evinizi aratmayacaktır. İncekum Alaaddin Hotel"de a>nca açık ve kapalı barlar. sauna, kondısyon merkczi, disco. 2 yüzme havuzu. özel plaj alanı. iskele. su sporlan merkezi, tenis kortu bulunmaktadır. Otelimiz 150 kişilik simültane çeviri sistemi toplantı salonu, 500 kişilik restoran, alakart restoran, pasta salo- nu, televizyon salonu. oyun odası, alışveriş mağazalan, ve manzara teraslan ile unutamayacağınız bir tatil sun- maktadır. ALAADDİN OTEL • • • • Rezervasyonıçın: (0242)517 14 91 (6 hat) İncekum-ALANYA İncekum Alaaddin Hotel'ın mutfak ustalan da gece müziği eşliğinde zengın açık büfeleri ile Türk yemekleri- nin lezzetını sulere bir kez daha tamracakUr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear