23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURlYET 28TEMMUZ1994 PERŞEMBE 12 KÜLTÜR 48. AVIGNON FESTIVALI'NDEN NOTLAR. - ^w i~. -tr Deneyseltiyatronungjzemlilabirentieri MEHMET BASUTÇU AVIGNON -Tek sözcûkle tanımla- mak gerekirse, tiyatro bir çığhktır. Za- man zaman yumuşak ve şiirsel, bazen de sert ve korkunç tınılar getiren bir çığhk... Kimi zaman ise ardamsız bir hıçkınk... Fransvz yazar Herve Gmbert'in, 'Viç Ejderham' (Vole mon Dragon) adh ti- yatro denemesi, zaman zaman edep- sizce bir şiirselliğe kayıverse de ilk tür- den, alabildiğine sıcak ve duyarh bir çığlıktı. Bu oyunu sahneye koyan Sta- nislas Nordey, genç yaşma karşın ya- man bir tiyatro yaratıcısı olduğunu ve deneysel çalıştnalannın özgünlüğünü, bir kez daha karuüıyordu... Çağdaş tngiliz üyatrosunun, derin- liğj olan özgün kaletnlerinden Edward Bood'un "Savaş Oyunlan' (Pieces de Guerre) adlı üçlemesi ise tam tersine, ürkütücü ve tiksindınci dünya gerçek- terinin, çiğ sahne ışıklan altında j^rla- yan tiyatro aynasına çarpıcı bir bıçim- de yansımasıydı... Sahnelerunesi gûç olan bu anıtsal metnin ağırlığı altın- dan başanyla kalkan Alain Françon'- un imzaladığı mizansen sü&sûz, yahn ve etkileyiciydi. tlk veson tiyatro denemesi Bugün, bir oyunu sahneye koymak için yapılan çahşma. geniş mekanlann kullanımı yanmda, gösteriyi zaman içine oturtmak gıbı kaygılan da be- raberinde getirmektedir. Zaman, artık alabildığine esnek bir kavramdır, oyu- nun süresini, metnin uzunluğu değjl, geleneksel biçimleri yırtıp atan yönet- menin yenibkçi arayışlan belirler. De- vinim en az düzeye indirgenebilir. Gü- rültü de bir sestir, müziktir; biçimden biçime girebilir. Bir metnin edebi tadı, sozcükler olmaksızın da verilebilirî Aktör, ağzıru açmadan da hemen he- men hiç hareket etmeden de sağlam ve yoğun bir yorumla tiyatrosal şiiri ya- şatabilir. Klasik anlamlanyla panto- mim ve tiyatro, sonsuz bir bütünün, sonsuz olanaklan içinden iki ömektir yalmzca... Üç yıl Önce, 36 yaşındayken AIDS hastauğına yenik düşen Herve Gui- bert'in, yetmiş iki sayfalık kısa metni- ni, yedi saat (!) süren bir denemeye dö- nüşturen 28 yaşındaki tiyatro yönet- meni Stantslas Nordey, yazann atüğı çığhğı parçalara bölerek farklı ışıklar altında haykırmış... Nordey, Fransız \ann kuUandığı 'Homme de Theatre' (Tiyatro tnsanı ya da Tiyatro Adamı) tanımına layık bir sanatçı. Son yıllarda iki kez sahneye koydu- ğu Pier Paolo PasoKni'nin 'Pytade' ve 'Catderon' adh oyunlanna getirdiğj yeni yorumlarla dikkati çeken genç yönetmen, heT yıl temmuz ayında, taşı, toprağı ve havasıyla tiyatro olan Avignon'un deneysel çahşmalara tanıdığı olanaklan cömertçe kul- lanmış. Öyle ya, Avignon dışmda ne böyle büyük bir tnanastm tiyatro sah- nesine dönüştürmek mümkündûr ne de tiyatroseverieri yedi saat boyunca koltuklanna çivilemek... Herve Guiben'in ilk ve son tiyatro denemesi olan ve aralannda yapısal bir bağ bulunmayan 25 ktsa sahneden oluşan 'Vole mon Dragon', aykınhk- larla yüklü tuhaf bir tiyatro denemesi- ne dönüşmüş. Kaldı ki, her gece yeni bir biçime bürûnerek kabuk değjştir- meyi sürdûren oyunu eğer deneysel ti- yatrodan tad ahyorsanız, iki, hatta ûç gece ûst üste, sıkılmadan izleyebilirsi- niz... Bu kabuk değiştirme sonbahara kadar sûrecek ve Paris'te, Bastille Ti- yatrosu'nun küçük mekanında, bü- yük kentin yorgun seyircileri önüne, ûç saate indirgenmiş yepyeni bir bi- çimde gelecek... Özûrlü oyuncularla birlikte tlk aykınbk, sağır ve dilsiz oyuncu- larla özürsüz oyunculann 'Vote mon Dragon'u birlikte vorurnlamalanndan kaynaklaruyor. fkinci aykınlık çifl başlr. Önce, provalar sırasmda yara- tılan değişik üyatrosal deneylerin önemli bir bölümünü çöp sepetine atma hakkını kendisine tarumayan yönetmenin, seyircisine, oyunu deği- şik biçimlerde yineleyen yedi saatSk bir 'gösteri' sunmasında yaöyor. Son- ra da üç bölümde toplananve ilk bakı- şta bir kopukluk duygusu yaratan, an- cak her biri kendi içinde estetik bir bü- tünlük taşvyan sahneler dlzisi olarak getişen gösterinin getirdiği değişik renk ve seslerle, Rhone Nehri'nin öte yakasındaki Villeneuve Lez Avignon kasabasının uçsuz bucaksız ma- nastınndaki kiliseyi olağanüstü bir ti- yatro pazanna dönüştürmesinde yaü- yor... Zaman pusulasını yitiren izleyici, ya başdöndürücü kokular içindeki bir Doğu mabedindeya dayeri belirsizbir yeralu sarayında bulunduğu sarusına kapılabiliyor... Evet, beş sağır ve dilsiz oyuncu yarunda, bedensel hiçbir özürleri bu- lunmayan beş oyuncunun sahnedeki birlikteli|i, bu deneysel oyuna ahşı- lmadık bir tat getirmiş. tşiten ve konu- şan oyuncular, sağır ve dilsiz meslek- ta^lanyla anlaşabümek için onlarla birlikte yaşamış ve işaretler düiru öğ- renmişler. GeTcek iletişimin sözcûkle- re gerekanim duymadan da sağla- nabilecefini yaşayarak gönnüşler ye bu olağanüstü deneyimlerini, Avig- non'da, seyircüerine aktarmayı ba- şanyorlar... Yaşamının son on yıh bo- yunca, Paris'te bulunan 'Intemational Visual TheatreHn (TVT) sağjr ve dilsiz oyuncularla gerçekleştirdiği tiyatro çakşmalaruu izleyen ve destekleyen Herve Guibert, 'Vole roon Dragon'u, 1987 yüında, IVTnin yöneticisine ar- mağan etmiş. Her ikisini de ahp götü- ren ölüm, bu projenin daha önce ger- çekleşmesmi engellemış. Bu nedenle, Stanislas Nordey'in IVT Ue işbirliğine gjtmesi bir vasiyetin yerine getirilmesi anlamını da taşıyor. Ve bu sağır/dilsiz oyuncular arası- nda LeventBeşkardeş'i bulmak, ayrıca sevindiriyor beni... Fransız basınında övgüyle karşüanan Levent Beşkardeş 44 yaşmda bir sanatçı. 1982'den bu yana Fransa'da yaşıyor. 'International VisualTheatre'in etkinlikleri kapsamı- nda. oyuncu ve yönetmen olarak ge- tirdiği özgun ses, gençliğjnde sinema yapmak ısteyen Levent Beşkardeş'in sanat çizgisine yükselen bir ivme ka- zandırrruş. Geçen mevsim, sağır ve dilsiz ço- cuklann Naziler tarafmdan kamplara toplanmasıyla ilgili bir oyunu başany- la sahneye koyan Beşkardeş'in 'Vole yıllan arasında Le Monde gazetesinde çahşan Herve Guibert, sevgiye, cinsel- liğe susamış bir >azar. Ince bir gözlem- ci, olaylan izlerken yer yer alaycı, seve- cen, duyarh ya da aamasız olabiliyor. Zaman zaman açık saçık unsurlann. dehset verici imgelerin kışkırtıa cekki- üğine karşı koyamıyor; insan sevgiyle ya da cinsel ıstekle yanıp tutuşurken sevgiyle nefreti bir türlü ayıramayan sırurlann tehlikeh vıçunımlannda do- laşıyor... Mutluluğun peşinde koşarken bir dizi düş kınkhgı yaşayan bu eşcinsel yazann farklıhğı, dilınin yahn şiirselli- sevdiği gencin kesik parmaklannı he- men ağzma atıp iki lokmada yutuve- rir... Bir ikinci örnekte, on yaşındaki kınnı kiralayan baba, müşterisiyle, herhangj bir mal satar gibi, tutkusuz ve heyecansız bir dille pazarhk eder... Stanislas Nordey, alabildiğine kar- maşık olan bu labirent içinde dolaşı- rken, bütün yollara girip çıkmasıru se- ven merakh bir tiyatro adamı kişiliğiy- le, oyunu didik didik ediyor. Her köşe- de durup düşüncelere, düşlere dalıve- riyor. Seyircisine insanhğın bahçesin- deki çıkinaz yollann hepsini tarutu- ktan sonra, onlan bir anda özgür bı- provalar sırasında duyumsadıklannı, yaşadığı sevinçleri, kederleri, aklını kurcalayan sorulan ve çekindiğı nok- talan, işaretler diliyle kırk beş dakika boyunca anlatıyor... Kulaklanmıza yansıyan anında çeviri, büyük bir tat içermekte. öylesine yumuşak. derin, şiirsel, güzel bir Fransızca ki bu, ancak ana dihnden baba diline yapılacak bir çeviride bulunabilır bu tat diye düşü- nüyorum... Oyunun sonunda, Levent Beşkardeş'le konuşmamıza da yardımcı olan genç çevirmen kadına, "Nasıl oğrendiniz işaretler dilirü" diye sormaktan alamıyorum kendimi. • Gençyönetmen Stanislas Nordey,'Vole mon Dragon'ubir 'puzzle' gibi tasarlamış veher biri yüzlerce sahneden -tablo parçalanndan oluşan üç bölüme ayırmıs. İlkbölüm, bir tür günlük biçiminde, hazırhk çalışmalannın hafızası niteliğinde olan, anılar bölümündeönce Levent Beşkardeş geliyor karşımıza. mon Dragon'daki yorumu, tiyatro yaşammın ulaştıgı doruk noku sayıla- bihr. Avignon'da geniş yankılar uyandıran bu oyuna getirdiği farkh ses, Levent Beşkardeş'e kuşkusuz yep- yeni kapüar açacak nitelikte... Bazen yazıyla, bazen de işaretler dili aracılığıyla. bir çevirmenin yardımıyla konuşuyoruz. Gözleri ışıl ışıl, 'Vole mon Dragon'un yoruculuğuna karşın mutlu, anlauyor. "Hayatunda ilk kez bu kadar uzun bir oyunda rol alı- yorum... ÖzeUikk ilk bölümde, tek basuna. Herve Guiberti tanıdtğun gümi, duyumsadıklarınu. Hene'nin bü- yûk aşığuu, Stanislas Nordey ile yapbğınuz pro\a çaltşmalannı. kendi yaşamını hatıriayarak arâatıyonım... Aslında, ber gece tıpatıp aynışeyleri an- latmıyorum seyirciye; istedigim degi- şiklikleri yapabüiyorum... Stanislas Nordey ve gnıbuyla çabşmaktan çok memnunum. Birbirimiri çok iyi anlı- yonız, Bu deneyim tiyarro yaşamım içinçok öoemli oWu. Diİerdim ki Türkiye'deki yönetmen ve sanatçdar da bizim çalı- şmalanmızı görebilsinkr, Fransız tiy at- rolannda oynayan sağır oyuneulardan. yönetmenkrden ömekler alsuüar >e sağır dilsiz Türk sanatçdannı da düşün- sünler... İnşallah!" Patrice Chereau ile birlikte 'Yaralı Adam' (L'Homme Blesse-1983) adh fılmin senaryosunu yazan, 1977-1985 ğjne yansırruş; 'Vol mon Dragon'un tuhaT öykülerinde somutlaşmış. İşte bir örnek: Ehnin iki parmağı birden kesilen ve belki yeniden yerlerine diki- lebilir duşüncesıyle, kopan parmak uçlanru sanp sarmalayarak serin bir yere ormanın göbegnde loprağa go- men genç, daha sonra, kendisine aşık olan diğer adamla birlikte arayıp bu- lur parmaklannı gömdüğü yeri; top- raktan birlikte çıkanrlar... Ve adam. rakıveriyor... Hep birlikte, yepyeni bir tiyatro ma- cerası yaşıyoruz. Uzun, sonsuz bir yol- culuğa çıkıyoruz. Bazı seyircilerin gözleri zaman zaman >orgunluktan ağırlaşıveriyor... Bir süre sonra yeni- den ilgi ve coşkuyla kaulıyorlar kerva- na... Ancak, izleyicisinden büyük bir katıhm bekleyen bu gösterinin hiçbir anını kaçırmamak gerekiyor. Bu oyunu nasıl hazırladıklannı. Genç yönetmen Stanislas Nordey'in sahneye koyduğu, Her>e Guibert'in '\Jç Ejderham' adlı yedisaatsüren deneysel tiyatro Örneğinde, sağırve dil- siz Türk oyuncu Levent Beşkardeş başardı bir >orum sunuyor. "Anne ve babam sağır ve dibizdiler" yarutını veriyor. Sözcükler boğaama tıkanıveriyor... Annem,babam sağır ve dilsizdir Uzun provalar sırasmda yeniden yaalan, yaratılan 'Vok mon D«gon' gelişip serpilmiş, beklenmedık bir bi- çim alıvermış. "Araştırmalanm, hazırlık ve sunuş e>Telerini giderek birbirine yakmlaştırma yönünde geli- şiyor, Bu nedenle izleyicileri provalar zamamna doğru götürmeyi diliyoruz. Öyle bir zamandır ki o, yanlış bir adım > a da çıkrnaz bir yot bile oyunun ortaya çıkmasma yardımcı olur; var^ılamaz, izlemekle yetiniriz. Farklı bir za- mandır, çiinkü esnek bir zamandır. Eğer bir şeyler kıpvdantnaya, yaşa- maya başlamışsa, pro>a salonunu terk edemeyiz. Bazen üç saat, bazen de on iki saat sürebilir bu. (..) Bugün, geçici olarak sonbiçimini alnnş bir gösteriyle, bir tiyatro oyunuyla önünüzdeyiz. Ti- yatroda gülünür, ağlanır. duvgulanıhr, tutkuyla yanılır, sinirlenilir. oyunun so- nuna dek kalınır ya da çıkıp gidilir... Provalar svrasında bu anı düşündük hep; işte o an geldi;önünüzdeyiz''' dıyen Stanislas Nordey. provalarda de- nenen, sancılar içinde yaratılan bö- lümlerin birçoğundan vazgeçeme- miş... Sonuç olarak kimi geroskten güçlü sahneler. çarpıa ve isyan ettirici imgeler. yer yer soluğunu yitiren, ya- şarrunı tiyatroya adamamış olanlar için ağır bir uzunluğa dönüşen bölüm- lerle birlikte, peş peşe önümüze geh- yor... Yaklaşık üç saat süren ilk bö- lümde, ayak seslerinden el çırpmalan- na dek her türlü gürültüyü dalga dalga yükselten, biçimden biçime sokarak yankılandıran ve sonuç olarak akıl al- mazbir müzığe dönüştüren duyarlı ses düzeni bile, başlı başma ilginç ve başa- nlı bir deneme olarak kulak okşuyor... Teker teker oyunculara ve onlann yorumlayacaklan karakterlerin tanıtımma aynlan ikinci bölümden sonra sıra, metnin baştan sona dek, sahnedeki tek kadın oyuncu tarafın- dan duyarh, yumuşak ama o oranda da yavaş ve tonu değişmeyen bir sesle okunmasına geliyor. Rolleri 'okurtan' oyuncular, bu yazar-oyuncu arkadaş- lannı iki adım geriden yavaşyavaş izli- yorlar... Böylece, 'Puzzfc' tamam- lanrruş oluyor. İlk iki bölümde çarpıcı tablolar biçirründe önümüze gelen bö- lük pörçük rnetin parçalan, yerh yeri- ne oturuveriyor. Büyük bir labirent olan insanhğın bahçesini kuşbakışı gö- rebiliyoruz artık. İçinde bocaladığımız çıkmazlan, daha belirgjn bir biçimde kavrayabiliyoruz... • Fransızyazar Herve Guibert'in/Uç Ejderham' (Vole mon Dragon) adlıtiyatro denemesi, zaman zaman edepsizcebirşiirselliğe kayıverse de ilk türden, alabildiğine sıcakve duyarlı bir çığlıktı. 'Vole mon Dragon' türü bir çılğınhğın. ilginç ve zengın bir tiyatro deneyinin gerçekleştirilebilmesi için, Avignon Festivali gibi güçlü bır kuru- mun ve devlet yardımlannın çok önemli olduğunun altını çizmeliyim. Eğer sübvansiyonlar olmasaydı, Kül- tür Bakanhğı'nm, bölgesel ve yerel ıdarelerin ya da belediyenin yardı- mlan olmasaydı. tiyatro sanaü kuşku- suz gelişemezdi; Avignon da Avignon olmaktançıkardı... Bu öncü deneysel tiyatro ömeği, üç/ dört saate indirilecek yenı biçimiyle, hatta Avtgnon'da izlediğim uzun ha- liyle, İstanbul Fesıivah'ne davet edile- bilse ne iyi olurdu diye düşünüyo- rum... Metin kısa, gerekirse bir saat içinde okunabilir. Oyunun üçte ıkısi görsel ve ışitsel öğelerden oluşuyor. Sağır ve dilsiz oyunculann yorumlan ise başlı başına bır dil sayvlan, kendine özgü bir kültürün iletişim aracı olan işaretler dih'ni bilmeyen izleyicilere, kulakhklar aracılığıyla, A\ignon'da olduğu gibi anında tercüme edilebiür. Mekan olarak eski bir kilise, açık hava tiyatrosu ya da kale içi, hatta Topkapı Sarayı'nın avlusu düşünülebilir... Ne- den olmasın? Ancak bir sorun var: Heykellerde bile çıplaklığa dayana- mayanlardan. sahnede sağlam bir es- tetiğin ve şiirselliğin sınırlan dışına taş- mayan çıplakhk için fetva çıkarmak gerekecektir belki de! DildeTürkçeieşme •Kültiir Seoiâ -Türk Dil Kurumu, dilimizin yozlaşmasına karşı başlatılan karnpanya çerçevesinde 14 yabancı kelimeye daha Türkçe karşılık önerdi. Ahnan bilgiye göre TDK'nin önerdiği Türkçe karşıhklar arasında, "konsept" yerine "kavram", "krupiye" yerine "oyun görevlisi" ya da "oyun ebesi", "logo" yerine de "ayırmaç'" sözcükleri yer alıyor. TDK'nin, İngilizce ve Fransızca kaynaklı olan ve diümizde yaygın olarak kullarulan bazı kelimelere önerdiği Türkçe karşılıklar da şunlar: Marj-pay, Marjinal-uç, uçta, sıra dışı; Misyon-(özel) görev, amaç; By-pass-(üpiçin) damar aktarma, (siyaset için), devre dışı bırakmak; Metro-yeralütreni,Partner-eş, • ortak, arkadaş; Lıkit-sıvı, (ekonomi terimi olarak) nakit, akışkan; Likidite- alışkanhk, Rating-değerlendirme, Asambl-topluluk. Türk Dil Kurumu"nun bir süre önce açtığj "Yabancı Kelimelere Karşıhklar Kampanyası" çerçevesinde önerilen kelimeler, Türk Dili Dergisi'nde yayımlanıyor ve cümle içinde kullanım örnekleri verilerek, yabancı kelimeler yerine Türkçe karşılıklann kullamlması isteniyor. MÜKonservatuvan ögnsnciapıyop • ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) - Bir süre önce kunıluş çahşmalanru , tamamlayan Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarrnda piyano, yayh sazlar, nefesli sazlar ve şan bolümlerine ilk kez öğretime başlayacağı önümüzdeki dönem için öğrenci ahnacak. Mersin Üniversitesi'nden verilen bilgiye göre piyano ve yayh sazlar bolümlerine ortaokul hanrlık sınıfı düzeyinde 10 öğrenci, nefesh' sazlar ve şan bolümlerine ise lise-1 düzeyinde 10 öğrenci almacak. Eylül ayında belirlenecek bir tarihte sınav yapılacağını belirten konservatuvar yetkilileri, başvurulan 1 -29 ağustos tarihleri arasında, 2 milyon lira ön kayıt parası yatınlarak yapılacağını bildirdiler. 'EsBeSüleymanEs 1 • Kültür Seniâ - Türk ö>kücülüğünün tarunmış adlanndan Salim Şengil'in "Es Be Süleyman Es" adlı ö\kükitabının 4. baskısı. Dost Yayınlan arasında çıktı. Yazar, bu kitabında çocukluğunun geçtiği bir güney kentinin insanlannı, güncel olaylannı sevgiyle anlatıyor. Geçen zamanı öyküler oluşturur, bu öyküler küçük kentin toplumsal yaşamının sanki bir aynasıdır. Birbiri ardma sıralanan olaylar. bir çocuksu bakışın içinde oralara özgü bir masal ya da çağdaş bir gerçek romarun izlerini taşır (Dost Yayınlan.Tünel Geçidi İş Hanı, B Blok. 9-210 Beyoğlu-İstanbul). Şikberi 10. YûKültürveSanatŞenEğibugünbaşhyor KûmffServisi-Şilebezi 10. Yıl Kültür ve SanatŞenliği bugün başhyor. Bugün saat 18.00"de, Bakırköy Ezgi Folklor AraşUrma Demegj ve konuk yabancı folklor ekibinin gösterilerinin ardından, saat 19.00' daBelediye Meydanı'nda şenlığın açılışı yapılacak. Ayncabir dizi de sergi açüacak. Şenlik kapsamında Şile fotoğraflan ve resim yanşmalan sergisi. Sinan Koç -Sebia Koc suluboy a resim sergisi. Afet Demetresim ve fotoğraf sergisi, Ulviye Baykal resim sergisi, Neeati Abacı'nın Karikatürcüler Deraeği tarafmdan düzenlenen karikatür sergjsi izlenebilecek. Aynca, bugün saat 21 .OO'de Osman Görgen Şenlik Alanı'nda, sunuculuğunu AtUla Arcan'm üstleneceği, Muazzez Ersoy, Gûl Erda ve Kadir Tapucu'nun katıldığı birkonserle. modacı Ayla Eryüksd'in kauldığı şilebezi defılesi var. Şenüğin ikinci günü olan 29 temmuz cuma günü saat 15.00'te Belediye Meydanı'ndaKorutürk Ak ve Mustafa Gûrdağlı'nın katılacağt gençlikkonseri, 16.00'da ise konuk yabancı folklor ekibi Grup Carmen'in ve Bakırköy Ezgi Folklor Ekibi'nin Terminal Alanı'ndaki gösterileri izlenebilir. Saat 17.00"de Cumhuriyet Çay Bahçesi'nde "Türk Edebiyatından Esintiler'" konulu panelin ilk bölümünde Sami Karaören, Cahit Kükbi ve Prof. Dr. Bedia Akarsu "düimizde özleşme esintileri ve sonınları"ru tartışacak. Belediye Meydam'nda saat 19.00'da gerçekleştirilecek çocuk şöleninde îsmet Denüral ve Çocuk Orkestrası Avignon Festivali'nde Tiece de Guerre' (Savaş Oyunu) adh oyunu ilgi çeken ve olay yaratan Edvvard Bond: Sevgikötübir felsefedir ve tehlikelidirKühür Servisi-Avignon Festiva- h'nde, toplumda insamn konumu üzerine oldukça karamsar düşün- celere sahip İngiliz yazar Edvvard Bond'un adından oldukça söz edildi. Kollanru birleştirmiş, suratıru asarak oturan ancak zaman za- man gülümseyen Bond, 1934 yıhnda tngiltere'nin yoksul bir banliyösünde dünyaya gelmiş. 18 yaşmda Avusturya'da askerük ya- pan Bond, 21 yaşında tiyatro oyunlan yazmaya başlarruş. Ro- yal Court Theatre'e iki oyununu göndermiş ve kendine yanıt ola- rak yazarlar grubuna katitaaası önerisi gelmiş. îlk oyunu olan 'Le Mariage du Pape' (Papamn Evliüği) 1962 yııûnda sahnelendiğinde oldukça beğeni toplamış. Onun eserlerinde linç edilmiş bebeklere, lezbiyen olan Kraliçe Viktorya'ya, yoksul ve zavalh bir adam olarak ortaya çıkan Shakes- peare'e rasüamak mümkün. Ha- rokl Puıter ise Bond'un yarunda saydamlık, iyimserh'k ve komediyi temsil ediyor. Avignon'da 8 saat süren 'Ptece de Guerre' (Savaş Oyunu) adh oyunu çok ilgi çeken ve fesuvalde olay yaratan Edvvard Bond'la yapüan kısa bir söyleşiyi sunuyoruz: • Bize biraz kendinizden söz eder misirdz? Yaşammızda sizi en çok • Benim yaptığımbir başka tiyatro türü de tüm ideolojileriyok etürmeye çalışıyor. Bir anlamda, bu problemlerle mutsuz ohnak zorunda bırakılmış insanlarla ilgileniyor. • Birini sevdiğinizisöyleyerek var olamazsınız. Var olmanın tek şekli, içinde bulunduğumuz sefıl durumu anlamaktır. Ölüme yazgıhbir toplumda yaşıyoruz. etkileyen olaylar neler? Biri kafama silahı dayayarak beni öldürme girişiminde bulundu. Ben de ona "Benim yerime kendini koy. Ve silahı kafana dayamış olduğumu düsjün." dedim. Adam tam bir ikıle- me düştü. Yurtseverlikten nefret ederim - tngütere'nin banliyösünde yetiş- mek sıkıcı oldu mu? Çok eğlenceli, zaman zaman da hüzünlüydü o günler. Eğjtim al- mamış olmam benim en büyük şanssızhğım. Diğer taraftan okul- lann çoğu aptallar yeüştiren bir ku- rum olmaktan öteye giüniyor. Nere- de büyüdüğünüz o kadar önemli de- ğil. Yurtseverlikten nefret ederim. Bu da ırkçılığjn bir başka biçimi bana göre. - Shakespeare sizi etküedi mi? Ona tam olarak saygı duVduğumu söyleyemem. Shakespeare, Yunanlı- lar gibi toplumumuzda derin izler bırakü. O zamanlar değişmekte olan toplum yapısı ve kişinin konumu ile yakından ilgilendi. Oysa bugünlerde Shakespeare çok yanlış anlaşıhyor ve fıkirleri çarpıtıhyor. O bölücü değil, denge kurmaya çahşan biriydi. Tarihi oyunlan bu- gün bize içsavaşa karşı olmamız ge- rektiğini kanıtlıyor. Savaşmak değil, anlamaya çahşmak gerekiyor. Çok dürüst bir insan olduğunu düşünü- yorum ama ondan çok etkilendiğimi söyleyemem. - İnsanları sevmediğuüz halde onlar üzerine konuştuğunuz izlenimi veri- yorsunuz... Birini sevdiğinizi söyleyerek var olamazsınız. Var olmanın tek şekli, içinde bulunduğumuz sefıl durumu anlamaktır. Ölüme yazgıh bir top- lumda yaşıyoruz. Proudhon "Mûlki- yet hırsızlıktır" demişti. Hayır! Mül- kiyet ölümdür! İnsana her zaman daha fazlasına sahip olma hırsı aşı- lar. Sonuçta başkalannı öldürmek için silahlar icat edihr. Neden kendi- mizi böyle bir konumda buluyoruz? İnsanın bugün toplum içinde bu- lunduğu konumu tartışmamız lazım bence. Tiyatronun iki görevi var - Sizin sevginizi kim hak ediyor? Ne ülkem. ne Galler Prensi. Fran- sa Cumhurbaşkanı! Sevgi kötü bir felsefedir ve oldukça tehlikelidir. - Tiyatronun görevi nedir? tki tane görevi var tiyatronun. İlk olarak tiyatronun bir boşluğu dol- durduğunu belirtmek gerekir. Birin- ci sanayi devrimi sırasında dine ihti- yaç duyuluyordu çünkü herkesin kafasında yarattığı imajı görmeye gereksinimi vardı. Şu anda yaşamakta olduğumuz ikinci sanayi devriminde ise dine ih- tiyaç yok, Tüketiciye ihtiyaç var gü- nümüzde. Bunun için de sosyal bir yaratık olmaya gerek yok. Ama ka- pitaüzmin korkunç bir zayıflığj var. Oynamanızı engelliyor. Tiyatronun görevlerinden biri de bu boşluğu doldurmak. Benim yapüğun bir başka tiyatro türü de tüm ideolojileri yok ettirme- ye çahşıyor. Bir anlamda, bu prob- lerrilerle mutsuz olmak zorunda bırakıhnış insanlarla ilgileniyor. ileCengiz Özyurt ve ekibinin animasyonlan izlenebilecek. Saat 21,00'de ise yine Osman Görgen Şenlik Alanı'nda Müşerref Akay, Eda Özülkü ve Songül Karh'nın katılacağı bır konser var. 'TürkEdebiyatuıdan ; esintiler1 konulu panel Şenhğın üçüncügünü olan 30 temmuzcumartesi etkinlikleri çerçevesinde saat 15.00"te Ayazma Plajı'nda Grup Büyükyelken'in katılacağı gençlik konseri, Belediye Meydanı'nda folklor gösterileri var. ', Belediye Meydanı'nda saat 18.00'de • gerçekleştirilecek "21. Yuzyıl% a _. GirerkenTürkiye Sorunları" konulu paneleToktamış Ateş, Halit Çelenk, Prof. Dr. Türkan Saylan ve Prof. Dr. Bedia Akarsu , kaülacak. Saat 20.00" deArtistler Kahvesi'nde yapılacak "Türk Edebiy atından Esintiler" konulu panelin ikinci bölümündeki sanat söyleşileri ve imza gününe ise öner Yağcı, Feyza Hepçihngirler, Vedat Günyol, Konur Ertop, HaUm , Lğurlu.HahlİbrahimBahar, . Şûkran Kurdakul, Kemal özer, Aydın öztürk, Ayten Mutlu, Ercüment Lçar ve Talip Apaydın katılacak. Şenliğin songünü 31 temmuz Akşam saat 21.30'da Osman Görgen Şenlik Alanı'nda gerçekleştirilecek konserde ise EbruGündeş, Ajlan-Mıne, Ferhal Güzel izlenebilecek. Şenhğin son günü olan 31 temmuzda ise saat 15.00'de Ayazma Plajı'nda Grup Acil Servis'in gençlik konseri, saat 18.OO'de Belediye Meydanı'nda folklor gösterileri ve akşam saat 21.00'de Osman Görgen Şenlik Alanı'nda Ali Poyrazoğlu Ti- yatrosu'nun sergüeyeceğj oyun izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear