23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ1994 PERŞEMBE DIZIYAZI DİN,TİCARETVE SİYASET A Araştırdı veyazdı siltürk'ün yarımbıraktığını KorkutÖzal gerçekleştirecek, çevresinde topladığı Abdülkadir Aksu, Saffet Ankan Bedük, Ali Sakalh, Bolat Bolatoğlu ve Nusret ^ Miroğlugibi "takunyalıkadro" ile içgüvenlikten sorümlu bir bakanlığı "İslamın emrine" İrticai gelişmeler salt eğitim kurumlanyla sınırlı kalmıyor, polisi ve askeriyle güvenük güçlerine de sızıyordu. Demokratkisveliirticammmmm s ker üyelerin ağırlıkıa bu- A lunduğu bir kurulun "de- mokratik rejimlerde yeri- nin olmadığmı söylemek" d> n ve haklı bir eleşüriydi. Âma cumhurbaşkaru ve başbakarun da bulunduğu bu kurulda. "ieişleri ba- """~"~ kanınuı irtica yanlüığı ile suçlanmasuu" görmezden gelmenm "demokratik rejiınk" ilgili bir açıkla- ması olamazdı. Çünkü dindarhk bir inanışı,dincüik iktidararayışını anlaü- yordu. "Ordunun rejhn üzerinde gözetitn mekanizmalanna sahip oluşu konusun- da" mangalda kül bırakmayanlar, u şe- riatınrejimüzerinde gozetim mekaniz- malanna sahip oluşu konusunda" hıç seskrinı çıkarmıyorlardı. özal'ın yakın çevresine büyük çı- karlar sağlayarak sahneye koyduğu "demokratlık oyununun" asb buydu. |HttimyniHazreUerf'M trtica her geçen gün biraz daha yay- gınlaşıyor. Sbontı. kendini demokrat sanan birtakım insanlan da yanına alarak sel gibi büyüyordu. trticai gelişmeler salt eğitim kurum- lanyla strurb kalmıyor, polisi ve aske- riyle güvenük güçlenne de sızıyordu. Şeriatçüann emniyet örgütünde egemenlik kurmalanrun başlangıa es- kilere dayanıyordu. CHP-MSP koa- üsyonunun İçişleri Bakanı Oğuzhan Astttürk, "askerüğini yapmamış imam- hatip mezuıüannın polis olabikceğjne ilişkin" bir yönetmebk değişiklığı han- rlamış. ancak Danıştay engelini aşa- mamışu. Asütürk'ün yanm bırakügını Korkut özal gerçekleştirecek, çevre- sinde topladığı Abdülkadir Aksu. Saf- fet Ankan Bedük, Ali Sakalh, Bolat Bolatoğlu ve Nusret Miroğlu gıbı "ta- kunyalı kadro" ile iç eüvenükten so- rumlu bir bakanlığı "tslanun emrine"' sokmaya çabşacakü. Bu konudaki.en büyük katkı, Av dınlar Ocağı ve İlim Yayma Cemıyetı üyesı Aksu'dan geldi. AP aanlık hü- kümeti döneminde "bakanuğm ata- malardan sonımlu genel müdür yar- dırncıuğına" gelen Aksu, Keçecıler ve Bedük'ün bir dediğini iki etmeden, gece gündüz çahşu. Bakanhk, süreç içınde böylece şeri- atcüann tahakkümü alüna giriyor, atama ve yüksetmekrde başan ve ye- tenekten çok "tskunaUk'' geçerti olu- yordu. 1990 sonbahannda "dincflerin içiş- leri Bakankğmdaki kadrolaşmalanna*' ilişkin gensoru önergesinin TBMM- deki görüşmeleri sırasında, tehlikenin boyutu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Tutanaklara sığmayan sözleriyle SHP'li Etdal Kalkan, gözünü kırpma- dan her şeyi anlatü. Emniyet Müdürlüğü atamalan, Cizreli Şeyh AbduHah ile Adıyamanlı Şeyh Raşit Erol'un "tavassuuarryia" yapılıyordu. Isparta, Burdur, Elazığ, Bayburt, Sıvas, Siirt, İzmir ve İzmit rü Seyit Ahmet Lrfahoğlu, Humeym'- den "Humeyni Hazretleri" diye söz ederek ders anlatmaya başlayacakü. Emniyet'teki İslamcı cunta, işi o ka- dar ileri götürecekti ki.. aydınlaülması gereken bmlerce cinayet. çözümlen- nvesi gereken onlarca sorun varken "kendi adamlannı nereye yerieştirecek- krinden" başkaca hiçbir şey düşünül- meyecektı. I İcışlen Bakanlığı'run aruk "Ata- türk'ün büstünü 10 Kasım günü vinçte söktüren"", Tnülkiye müfettişi iken şe- riatçı olduğu icin görevden alman", "yıllar önce kapatılan zaviyeleri açan", "Alevi köylerine inatla cami yaptıran" Çorum, Denızb. Konya ve Tunceü va- üleri vardı. Bakan Aksu'nun; tarikat ve cemaat dünyasındakı yıldızı, bu nedenlerle uzun süre hep parlak kaldı. Özal'ın gü- vendiğı 'Müsiüman bakanlar' arasmda yer alan Aksu, Semra Özal'ın İstanbul il başkanlığına "hsrçır" deyince, bir ge- cede gözden düşecektı. Çıkar çauşması, Özalı "dinden rahk teşvikler alıyordu. Doğru düriist Türkçe konuşama- yan, yabana dil bilmeyen Aksu'nun korku veren yüzüyle, belki de İslama daha fazla yararlı olamayacağına ka- rar verilmiştı. Artık ışı bıtrruş olsa da onun bakanlığı döneminde kat edilen yol küçümsenemezdi. "tkind Rabrta Vakasf da irücarun gemi aaya aldığı 1990 yılında yaşandı. Haoca giden ba- kanlık personeh, istervali isteremniyet müdürü olsun en kısa yoldan yüksel- me olanağma kavuşuvordu. Devlete bırader Korkut eliyle hac çengeli atan Rabıta örgütü, görevlen başındakı on vaüyi kutsal topraklara götürüp haa yap'acaktı. 1983 ANAP iktidannda. bir iki valinin hacca gönderilmesiyle başlayan uygulama; Suudi Arabistan Dostluk Ctemeği yöneticiliğini de ya- pan. Rabıta'nın Türkiye temsilcisi eski MSP Milletvekili Salihözcan'ınjşirişi- miyle yaygınlaşunlıyordu Ozcan, tçişleri BakanhğYna bir yan yanyor ve "Suudi Arabistan hükümetinin on valiyi hacca götürmek istediklerini'" ileüyor- du. İçişleri Bakanı Aksu'nun açıkla- masına göre, bakanhkça o y\\ haa ol- ması yararlı görülen \aliler listesinde; Aslan YıMınm, Atilla Osman Çelebi, di Arabistan'a "kasap" adı altında gö- türülen w yülık izinli polis memuıian- nın" olduğu da saptanacaktı. Hacı olup dönecekler. mesleklerinde yük- selme hakkı elde edeceklerdi. Bakan- bğın iç güvenlikle ilgili işleri bir yana bırakıbnış, Özal'ın iküdarda kalması- nın planlan yapıbyordu. Örneğın "DYFnin >eraİtı ilişkileri olduğu or- taya çıkanlabilirse Özal iktkiannın ömrünün uzatılabileceği" fıkn. İcışlen Bakanbğı Müsteşan Galip Denürel, Emniyet Genel Müdürü Saffet Ankan Bedük'ün katıldıklan ünlü Kınkkale toplanüsında tartışılmıştı. Korkut Özal'ın başkanbk etıiğj toplantıya Ca- hit Bayar, Vecdi Gönül ve o dönemin Gaziantep Valisi Aksu da katılacak- lardı. Dönemin en çarpıcı ömeğı Bilecik Emniyet Şube Müdürü Günay L'slu oldu. Emnı>et örgütünün ''şeriat, ce- maat, ayaset" üçgeninin kararlanyla yönetıldişni söylevınce, "meslekten ihraç" edilecektı. Verdiği hukuk sava- şının her aşamasmda hakblığı kanıt- îanan Uslu, Ankara İdare Mahkemesı Başkanlığı'na verdiği dilekçedeki şu yaklaşımlanyla suçlanacakü: Uslu'ya göre kendi hakkında soruş- Gazetelerde, dergilerde "tefrika" edile edile sulandmlan, gübneceye kaynak oluşturan raporun "Esasen İstanbul emniyetinde.." sözknvle baş- layan bir sayfasında "bir müdür yar- dımcısmın, Sülevmancı tarikatı lideri- nin koordinatörlük yaptığı iki nakliyat şirketinin sahipleri olan I.A. ve M.Ş. ile" yakın ıüşkıler içınde olduğu, on- lara gızb kalması gereken konularda bilgjler aktardığı belirtiliyordu. Ra- porda, nakbyat şirketlennden btnnin 150 TlR'ı, ötekının üç gemısı olduğu belirtıli>ordu. İlk heyecanlar geçtikten sonra, ra- pordaki savlan inceleyen Başbakanbk Teftiş Kurulu'nun 39 sayfabk raporu- na "ıddJalann dayanağı vardır ve doğ- rudur" kaydı düşülecek, ama bunu her nedense hıç kimse görmeyecekü. Üstelik; bir tarikatın yasadışı işlerini de kapsayan bu gelişmeler, olayda adı geçen emniyet görevblerinin yüksel- melerine de bir engel oluşturmaya- caku. Silistreli Süleyman Hilmi Tuna- han tarafından kurulan şenat >anlısı bir tankat, 1950'lerden başlayarak Kuran kurslan tekeünı elınde bulun- duruyor. Diyanet İşleri Başkankğı'- ndakı imam-hatıp kökenb yönetim PERŞEMBE Derfetc bimder Korkut efiyte hac çeögeli ataa Rabfta % i ^ l d h k UZUfl ürkiye gazetesine yaptığı açıklamada irtica suçlamalannı "saçmalık" olarak niteleyen Özal, gelişmekte olan ülkelerin insanlan arasmda farklılıklar olacağını belirtiyor ve "Sakın bu farklılıklara bakarak yanlış fıkirlere kapılmayınız" diyordu. imandan çıkaracak", Aksu ve arka- daşlanru "İslamm cabJh'ye devrimn" emniyet müdûrleri üe Ankara'da Tra- döneklerine benzetecekti. fık Daire Başkanı, İstanbuTda Yeşil- köy Polis Okulu Müdürü tarikatçıydı- lar. Polis akademilenne ahnanYüksek îslam Enstitülü ve İlahiyat Fakülteli 77 kişi, biryûlıkeğitimden sonra îçişle- ri Bakanbğı'nda önemli görevlere atanıyorlardı. Ankara Poîis öğrenci Yurdu'ndan, babası solcu ya da Akvi inançb oldu- ğu gerekçesiyle 35 polis çocuğu bir ge- cede sokağa atılıyordu. Son atanan 99 kaymakamdan 44'ü imam-hatip kökenliydi. SHP'b' Kal- kan, "bu kafa" ile iç güvenbğin sağla- namayacağını söyleyecek, Turan Öur- sun'u, Muanuner Aksoy'u, Çetin Emeç'i ve Bahriye Üçok'u anımsaüp "Yeni kurbanlar kimlerdir'' dıye sora- caku. Mecbs tutanaklanna göre bu so- runun yarutını "Sen olursun inşaUah" sözleriyle ANAP'b Cengiz Dağyar ve- recekti. Gensorunun ANAP'lann oy- lanyla reddedilmesinden sonra bir daha kolay kolay yenılmeyeceklerini anlayan Yeşilköy Poüs Okulu Müdü- Turgut Bey'e göre Semra Hanım'a karşı çıkmanın bu dünyada da bir be- deli olmahydı. Kendi hakkında bir dergiye sızdın- lan haberi görünce Aksu şok geçire- cekü. îddialar korkunçtu. Aksu'nun gerek Emniyet Genel Müdürlüğü Yardımcüığı sırasında gerekse daha önce, özel Harp Dairesi'nde çahşüğı söyleniyordu. 1978'de Malatya Bele- diye Başkanı Hamid Fendoğju'nu öl- düren bombab paketten. Kahraman- maraş'ın Pazarcık ilçesı PTTsinde patlayan bombalı zarftan, Adıya- man'da patlamadan etkisiz hale geti- rilen bombalardan bir insanın nasıl haberi olabüirdi? Haberi vardı da ni- çin hiç kimseye söylememışti? Bom- balann patlamasında, insanlann öl- mesinde kimin yaran vardı? tçişleri Bakanı Aksu bu ve benzeri sorularla, siyaseten ipe çekiliyordu. Habere göre Aksu'nun akçalı işlerde de pürüzleri vardı; yakınlanna devlet ihalesi ikram ediyor, akrabalanna milyarlarca li- Cenga Buhıt Hasan Pakir, Ali Sa- kallı. HüsnüTuğtu. Şahabettin Harput, Metin İlyas Aksoy, Oğuz Kaan Kök- şal, M, Bahrettin Denürer yer aldılar. İçişleri'ne '^nensup ohnayan" iki isim; Kadri Kayhan ve Osman Aslan'ın Yargıtay üyeleri olduğu ortayaçıkınca işin aslı anlaşıldı. Dışişleri Bakanlığı'nın İçişleri Ba- kanhğı'na yazdığı yanyla, hacca gide- ceklerin Suudi Arabistan İçişleri Ba- kanı Emin Ahmet bin Abdülaziz tarafı- ndan saptandığı anlaşıldı. Çağıranlar da karşılayanlar da 'Müdüman' ol- duktan sonra, kimin kimi çağırdığı, ki- min kim ıçin ödeme yapüğı hiç fark et- miyordu. "İslama uygun yaşamak" İçişleri Bakanbğı'nda artık parlak bir gelecek demekti. Hacca gjtmek zorlu- ğu kabul ediliyordu. Ama oruç tutma- yan, namaz kümayan ya da bir kadeh rakı içen personeün yükselme şansını yjtirdigi, yadsmamaz bir gerçekti. Özal'ın "Benim memunım işini biür" dediğiküçükmemurlann haa statüsü- ne ulaşmaları ıçin de bir çözüm bulun- muştu. Valilerin, Yargıtay üyelerinin devlet konuğu olarak ağırlandığı Suu- turma açanlar, suçluyu "yanuş yerde 1 " anyorlardı. "Suçlular, hayali ihracatçı- larla şirket kuranlardır. Suclular, şeri- atçı Suudilerin kara parası ik Vrap çöl- lerinde İslamı arayanlardır. Suclular, kıdemi, yeteneği >e alınterini bir kenara itip tarikat ağalannın desteği ik ma- kam ve mevki peşinde kosanlardır.* 1 | Süleymancılarınlidepiyle Yasama orgarurun, hükümeün ve güvenbk güçlerinin, bir anlamda des- teğini arkasına alan şenat yanblannın 'İslami Cephe' 1 çağnsı, tam o günlere denk düşecektı. Şenat yanblannın, kendıleriyle uz- laşma arayanlara verdikleri yanıt. a>nı zamanda bir savaş çağnstydı da. "Ey Müsiüman kardeş, şerefımizi ve imanırnu.1 etinden almak Lsteyenlere karşı susacak nusuı?" sorusunun ya- nıtırun ne olduğu, aa deneyimlerle an- laşılacakü.Dernokratik bir rejimde, hükümet düşürecek boyuttaki savlar- la dolu ünlü MİT raporu olayında da "dan, tkaret ve siyaset" ibşkilennın ipuçlan vardı. ağırlığına karşı aşın düşmanlık besle- mekle ünlü Süleymancılar, Antalya ve çevresinde büyük etkinliğe sahipler. Kuran kurslan ile İslam dinıni tüm ül- keye yayarak ikıidar olacaklardı. Ticaretin her alanında başanb olan Süleymanalar. siyasette de önemli rol- ler üstlenebiliyorlardı. Örnegin 12 Ey- lül asken yönetimince Süleymanalan suçlayan bir raporun. "1Û Anayasası'- nın destektenmesi pazaruğı n ile uygula- maya konulmadığı iddia edilmişti. 1990 yılı bahannda, Türkiye'de ir- tica tarüşmalanna devletin tepe nok- talannda oturanlardan başlayarak herkes kanşmaya başladı. Türkiye gazetesine yaptığı açıkla- mada irtica suçlamalanru "saçmahk" olarak ruteleyen Özal, gebşmekte olan ülkelerin insanlan arasında farkbbklar olacağını belirtiyor ve "Sakın bu farklılıklara bakarak yanlış fıkirlere kapılmayffitz. Onlara yaklaşınız ve yardımcı olunuz. Bu insanlan irtica \e gericilikte suçlamanın saçma sapan bir iddia olduğu kanaatindeyim" diyordu. YARIN: İrtica'nın sıımaları ORHANBURSALI Kıyamet Cumartesi günü yüzyılın gök olayı gerçekleşecek. Bir kuyruktuyıldız, Dünya gibi bir gezegen olan Jüptter'e çarpacak. 770 milyon kilometre uzağımızda gerçekleşe- cek olayın dolaylı ve dolaysız hiçbir etkisini yaşamaya- cağız. Ama bu büyük çarpışma, biz Dünyalılar için ilginç bir olay olmanın ötesinde anlamlar taşıyor. Günlükyaşamın içindeyuvarlanıp giden bizlerin, doğ- rudan tenimize değmeyen olaylara ilgimiz fazla değil- dir. Üstelik bugün de Meclis'te Başbakan'ın servetinin araştırılması önergesi konuşuluyor ve oylanıyor. "Mec- lis'in Başbakan'ı şaibe altında btrakıp bırakmayacağı tartışılırken şimdi Jüpiter'in müpiterin sırası mı" deme- den, bu konuda edindiğim ayrıntılı bilgileri size iletmek istiyorum. Çünkü böyle bir çarpışmayı insanlık böyle canlı ota- rak hiç yaşamadı ve bir daha da ne zaman yaşar bilin- mez. Yani bizler çok özel bir olaya tanıklık edeceğiz. • • • Her şeyden önce bu çarpışma, Dünya'ya da böyle bir göktaşı veya kuyrukluyıldızın çarpma olasılığmın somut bir göstergesi kabul ediliyor. Bu kuyrukluyıldız örnegin Anadolu'ya çarpsaydı, 5-10 bin kilometre çapında bir alanda canlı diye bir şey kal- mazdı. Ne Meclis soruşturma önergelerini örtbas etme endi- şemiz ne de işsizlik, açlık, maaş sorunu kalırdı. Bizle birlikte bütün komşu ülkeler de anında yok olurdu. Olayın etkileri bununla sınırlı kalsa yine iyi: Çarpma sonucu atmosfere yükselecek toz ve gaz bulutu Güneş'i kapatır ve Oünya uzun yıllar sürecek bir karanlığa ve kı- şa gömülürdü. Yani bütün canlıların da kısmen veya tamamen sonu gelirdi. Uzayda yaşamın yasası böyle. Uydumuz Ay dahil bü- tün gezegenlerin üzerlerinde bu yüzlerce çarpışmanın derin izleri var hala. Dünya üzerinde, çapı 200 kilometre üzerinde, göktaş- larının çarpması sonucu oluşmuş 130 dev krater var. Bunlar felaket sonuçları olan büyük çarpışmalar. Küçük çarpışmaları, daha doğrusu göktaşı düşmeleri- ni ise çoksıkyaşıyoruz. 12 yıl önce üçkilogram ağırlığın- da göktaşı, evi delerek bir Amerlkalı ailenin yemek odasına düştü. iki ay önce Kanada nın Montreal kentini sıyırarak boş alana düşen bir göktaşı, 3,8 büyüklüğünde bir depreme neden oldu. 1908'de küçük bir göktaşı Sl- birya'da koca bir ormanı yakarak yok etti. Yüzlerce minik göktaşı da her gün Dünya atmosferine girer girmez yanıyor ve tehlikeli olmaktan çıkıyor. 10 yıl içindebuyananlannbir numara büyüklerinden 138 gök- taşı atmosfere girince patlamış. Yani uzay çevremiz, sağa sola çarparak dolaşan Irill utaklı mllyonlarca göktaşıyla dolu. Yörüngeleri Dünya yörüngesı ile kesişen, ancak yeryüzünü şimdilik sıyırıp geçen ve çapları 1 kilometre kadar olan 2000'den fazla göktaşı biliniyor. Biraz daha korkutmaya çalışalırrv Göktaşı çarpması sonucu sizin ötone riskiniz ne kadar, biliyor musunuz? Amerikan Uzay Merkezi NASA'da görevli Chapman • ve Mornson adlı uzmanlann hesaplarına gore, bir uçak kazasında ölme olasılığımz kadar. 20 binde 1. Yani ol- dukça yüksek. • • • Bütün bunlar gene de korkutucu değil. Bilim, bazı olayları korkutucu olmaktan çıkardı. 1900'lü yıllarda Halley kuyrukluyıldızı geldiğinde (en son 1986'da Dünya'yı ziyaret etmişti) kıyametin kopaca- ğı sanılmıştı. Yeryüzünü saracak zehirli gaza karşı çıka- rılan "kuyrukluyıldtza karşı hap'Mar peynir ekmek gibi satılmıştı. 1400'lerdeki gelişinde ıse o zamanın papası "Tanrım bizi şeytana, Türklere ve Halley kuyrukluyıldızına karşı koru!'' diye dua etmişti. Onümde o dönemde yapılmtş bir toplumsal karmaşa resmi duruyor. Halley gelip geçmiş ve insanlar rahatla- mış. Resmin üzerinde şunlar yazıyor: "Kıyametin kopu- şuertelendi!..." Durmadan ertelenmiş kıyametleri yaşıyoruz. Bilim Takıtik eklmMn buramarteıiyıyımlmteak taymıu unydakl farpifmayt ayırdık.. Beşikçi'nin 'düşüncecezalan' bütünvarbğını götürüyor Beşikçfnincezasını aılesideçekecek BÜLENTSARIOCLU ANKARA - Kitaplanndaki düşünceleri "terör suçu" sayılması nedeniyle aldığı mahkumiyet, 51 yıl 11 ay ağır hapis, 3 milyar 450milyon 946 bin 666 üra ağır para cezasını bulan sosyolog-yazar Doç. Dr. İsmail Beşikçi, paracezalanru ödeyememesi nedeniylede bütün malvarlıgından olabilecek. Beşikçi, şu ana kadar aldığı para cezalannın yerine her bir davadan 3 yıl olmak üzere toplam 63 yıl hapisyatacak, ancak yine toplam 3 milyar 193 milyon üra çeza borcu kalacak. Doç. Dr. İsmail Beşikçi'nin kitap ve yazılan nedeniyle hakkında açılan 81 davadan 22'si sonuçlandı. Beşikçi'nin, çoğunluğuTerörle Mücadele Yasası'run 8/1. maddesinden yargılandığı 22davadan aldığı mahkumiyetlerin 5'i Yargıtay tarafindan onaylandı. Hakkında kesinleşen 8yıl 6 ay ağır hapiscezası nedeniyle halen Ankara Merkez Kapah Cezaevi'nde bulunan Beşikçi, kesinleşen 234milyon ağır para cezasını da "prensip gereği" ödemedi. DGM'lerce hakkında toplam 3 milyar 308 milyon 746 bin üra ağır para cezası verilen Beşikçi, 22 davadan aldığı bucezalan hapis yataraköderken, infaz hükümleri uyannca, her dava içingünlüğü 5 bin üradan en fazla 3 yılyatabilecek. Beşikçi, böylece tamamlanan <lavalanndan para cezalannın toplam 114milyon975 bin lirâsmı hapisyatarak ödeyebilecek. Beşikçi'nin, düşünceleri nedeniyle aldığı para cezalannın kalan 3 milyar 193 milyon üraükbölümü ise kendısi ve ailesininmallanna hacizyoluyla el konularak karşüanacak. Doç. Dr. Beşikçi'nin kitaplanna, Terörle Mücadele Yasası'ndan şimdiye kadar verilen mahkumiyetler, devam eden 59 davada da diğerlen gibi sonuçlanırsayazar, ağır para cezalannı malvarbğıyla da ödeyemeyecek. Beşikçi, 59 davadan benzerleri gibi mahkum edüirse, 118yıla kadar ağır hapis, 14milyar750 bin liraya kadar agır para cezası alabilecek. Bu durumda 81 davasmdan 162yıl mahkumiyet alan Beşikçi, agır para cezalannın443 milyon 475 bin lirabk bölümü içinde 243yıl mahkum kalacak. Beşikçi, yasaya göre siyasi hükümlülerincezalannın dörtte üçünü ödemeleri nedeniyle, toplam 405 yılbk . mahkumiyetinin 303 yıünı yatmak zorunda kalacak. Beşikçi, bazı duruşmasında savunma yapmazken, bazı duruşmalannda da düşünceye venlen hükümleri ve kitaplannm suçolarak görülmesi yönündeki iddialan kabuletmemişü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear