14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1TEMMUZ1994CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Hollywood'un Fransızfilmleriniyağmalamasının son örneği de sinemalarda: 'Kesişme' 90'lannAmerikm ıısulii 'HayatBağkm' SUNGU ÇAPAN Son yıllarda Hollywood, Fransız film- lerinden kopya çekmeyi iyice alışkanhk haline getirdi. l< Nikita"dan, "Üç Adaro- b Bir Bebek"ten "Martin Guerre'in Dö- nüşü - Sommersby" vb.'lenne kadar uzalılacak baa Fransız yapımı, güzelim fılmlerin, Amerikan sinemasına özgü, ûstün teknik özelliklerle kotanlmış, gö- zalıa ve gıcır gıcır yeni 'remake lerini seyretmekten bize de gına geldi. Kûltürel altyapısının kofluğunu her zaman sağlam vitrini ve parlak yüdı- zlanyla örtbas edegelerek sûrekli dünya- ya tepeden bakan, hatta tam anlamıyla yönetmese de büyûk ölçüde günûmüzün gündeminı yönlendirdiği rahatlıkla ileri sürûlebilecek Hollywood sinemasının olanca albenisini ve cilasını taşıyan bu eski FransızfilmJerüıinyeni versıyonlan akımının, şu yaz sıcağında bize ulaşan son taze örneği de, başroüerde Amen- kalılann son gözdesi "taş gibi" Sharoo Stoneia, artık gümüşi kır saçlanyla ol- gun, yaşh, deneyımİi 'jön'ü oynayan "Mr. Jones - Cindy CnmfonT Richard Gere ve ilk kez tatmin edici bir oyun çı- kanşına taruklık ettiğim, yenilerden Lo- lita Davidovkh'in dokunakh bir üçlü oluşturduğu "Intersection - Kesişme." Claude Sautet'nin ilk filmi En son "Ayazda Bir Yürek "inı izledi- ğimiz, Fransjz sinemasının alçakgönüllü ustası Claude Sautet'nin, 25 yıl öncekı ilk ve belkı de en iyi filmi sayılabileoek "Les Choses De La Vie"si, meraklısırun he- men anımsayacağı gibi "Hayat Bağlan" adıyla gösterilmişti ûlkemizde yıllar önce. Kansı, kücük oğlu ve alışılmış aile yu- vasıyla, çekıcı sevgilisi ve yepyeni bir ha- yata başlangıç ikilemi arasında kalakal- mış, mesleğinde doruğa ulaşmış, parlak bir mimann (unutulmaz kompozisyon- lanndan birinı çıkanyordu Michel Pic- coli bu rolde), sevgilisiyle buluşacağı ev- lilik randevusuna doğru, saatte 150 km. hızla direksiyon sallarken. uğradığı kor- kunç trafîk kazasındaki ölürnü arunda. bütün hayatını anımsayıp, bölümler ha- linde, tıpkı bir fılm şeridi gibi (!)gözünün önünden geçirmesini görüntûlere dökü- yordu Claude Sautet. Mıchel Piccoli'nin yanı sıra, sevgili ve kan roUenndeki Romy Sdmeider'le Lean Massari'nin de başansına katkıda bulunduklan, bütün hikayeyi büyük bir "flash-back' olarak tasarlamış yönetmen Sautet'nin, usta işi sinema dıliyle, etki- leyici, yalın bir yapıda kurdugu "Hayat Bağlan", Paıri Guimard'ın 1968 Fran- sası'nda çok satan ünlü romarundan uyarlannujtı. Sautet'nin seyirciyi yaşama sevinciyle kuşatarak güç veren, yüreği doJduran, yıllar önceki etkileyici filminin, Holl- ywood'a özgü genelgeçer değer ölçüle- K e s l $ m e (Intersection) Yönetmen: Mark Rydell / Senaryo: David Rayfıel, Marshall Brickman / Kamera: Vilmos Zsigmond / Müzik: James Newton Howard / Oyuncular: Richard Gere, Sharon Stone, Lolita Davidovich, Martin Landau, Jenny Morrison /1993 ABD (UIP) Beyoğlu Fitaş, Harbiye As, Kadıköy Moda, Bakırköy İncirli, Aksaray Yıldız, Maslak Mövenpick, EtilerAkmerkez sinemalannda. riyle tıkabasa doluşturulmuş ve fena hal- de n'carilik kokan Amerikan yaklaşımıy- la kotanlmış, yeniden çevrimi olan "In- tersection - Kesişme", büyük bütçelı ve yaldızlı bir yıldız filmı aynı zamanda. Piccoli'nin rolünde Gere Piccoli'nin rolünde, dünûn 'American Gtgolo'su. bugünün Budizme takılmış, özellikle *özel Bir Kadın'dan sonra artık zirveyedemir atmış olgun erkeği. kadın seyircinin vazgeçemediğı star Richard Gere var. Başka bir kadına kapılmış kocasıyja 16 yıllık beraberliğıni, 13 yaşındakı kızı için, soguk bir iş ve mantık evliliğine dö- nüştürerek sürdüren kadını, "Temel İçgiüdü"nün uçurup Hollywood'un son sanşın seks ilabesı tahtına oturttuğu, şımdi de oyunculuk yeteneklerini ortaya koymaya calışan, "19901ann Grace KellyV Sharon Stone oynuyor. "Ha- yat Bağlan"nın Lean Massari'siru anı- msatarak. Se\gılıdeyse unutulmaz Romy Schne- ıdenn yerine, her an baştan çıkarıcı. canlı, dürüst ve cnelek bir gazeteci ba- yan karakteri sunmaya çabalayan; "Bla- ze", "JFK", "Içimizdeki Şeytan - Rai- şng Cain" gibi filmlerden tanıdık kıalımsı Lolita Davidovich boy gösteri- yor. Kansı ve sevgilisi arasında seçim ya- pacajı. yaşamını değışUrecek önemli bir karann eşiğindeki mımar kahramanımı- za (R.Gere), mimarinin ilk kuralını hatı- rlatarak "bu böyle sfirmez, hayatta her şeyi bir çatı altında toplayacaksın!" öğü- dünü \eren, iş \e aıle dostu bir yan ka- rakterde de, Martin Landau gibi bir baş- ka ünlüye de rastlıyoruz Amerikan yapımı "Hayat Bağlan - Kesişme"de. Hollyuood senaristleri aynca mimar çıftin, Sautet'nin filmindeki erkek ço- cuklannı. bale eğıtımı gören bir kıza (Jenm Morrison) dönüstürmek gibi ufak-tefek değişıklıklere başvurmuşlar Zsigmond'un nefis görüntüleri Özellikle sevişme sahnelenne süsleyıci motıf gıbı eklenmiş, Richard Gere'le fi- yat kızıştıncı' Lolita Davıdovıch'in tanıştığı müzeyadede satın alınan. Ingi- lız yapımı, zanf saat görüntülen eşlığin- de gıcır gıcır arabalar, yatlar. lüks mima- n bürolan, evler gıbı modern dekorlar- da, o malum Amerikan sinemasına özgü teknik becenyle çekilmiş "Kesişme"nin en büyük cazibesiyse ne Richard Gere'in ne de Sharon Stone'un varlığı, çağdaş sı- nemanın en büyük kamera ustalan- ndan, Slav asıllı, tanınmış gönintü yö- netfneni Vilmos Zsigmond'un nefis gö- rüntülen bızce. Zsigmond'un empresyonistlere taş çı- kartan, rengârenk ışığa boğulmuş, pınl pınl görüntü çalışması, "Kesişme"yi çe- kılir ve izlenır kılıyor. Müzık eğitiminin ardından oyunculuk yapıp televizyona calışan, 1929 New York doğunıJu yönet- men Mark RydeU'in. Paul Guimard'ın romanından uyarlanmış Claude Sautet fılmıni nerdeyse bıre bir aynen tekrar- layıp, kimı aynntılann dışında, son dere- ce ölçülü biçili, sağlam ve sinematogra- fık bir yapı gösteren öykünün Fran- sızlığjnı ABD'ye adapte ederek çcktiği "Kesişme", dramatık bir otomobil ka- zası sahnesiyle açılıyor. Dramatik bir son Sonrası, büyük bırgeriyedönüş. Film süresince yinelenen bu kaza sahnesi, baş karakter olan mimann yaşamının önemli anlanna yapıian flash back'lerle, geçmışte kalmış çeşitli kişi ve olaylann anımsamalanna bağlanıyor. Seçımini sonunda yapabilmış olmanın ve sevgili- sine kavuşmanın heyecanıyla gazı kökle- yen mımar kahramanımız alınyansmın, ödüller kazanan, beğenilen eserlerindeki (planlannı çızdığı binalanndakı) gıbı, *en ince aynntısına kadar önceden ta- sarianıp kontrol edilemez' olduğu gerçe- ğme tosluyor alabıldığıne duygusal ve dramatık tarafından. Mendil ıslatan sahneler... Nefis görüntülenn yanı sıra yönetmen Mark Rydell. öykünün duygusal do- zajının ölçüsünü bir haylı kaçınyor. aşın dokunakh ve duygulu sahneler mendil ıslatan bir tarzda bırbirini ızliyor. Bette Mıdler'li "The Rose", Henry Fonda'nın son filmı "On GoMen Pond - Altın Gölde" ve "For the Bo>s" gıbı duv- gu gıdıklamakta ve gışede başanlı ol- muş, eski gözde filmlerinin çizgisinı sür- düren yapımcı - yönetmen Nfark Ry- dell'in, bu konudaki maharetmi yıne or- taya döktüğu "Keajme", Claude Sau- tet'nın harika filminden çıkanlmış ve hıçbir masraftan kaçinılmamış. lüks, şık ve göstenşlı, yeni bir Hollywood üstün yapımı. Ancak Fransız yapımı "Hayat Bağlan"nın yüreğe dokunan, sıcak özü ve havasından yoksun, dennliksiz, her şeyin, herkesın olan biten onca burjuva dramına inat, alabildığine cılab, gözalıcı, ve güzel olduğu. şık şıkırdım. parlak bir Amerikan seyırliği "Kesişme". Özetle arkası yann - pembe dizi tefri- kası gibi duygu sömürücüsü ve karton karakterlef seçkisi niteliğinde, Sautet'- nin ustalıklı yapıtını yağmalayan, şık ama sığ bir Richard Gere - Sharon Stone filmı olmaktan ö teyegeçemiyor bızce "In- terse ction." Nostaljimnyeni adresiyazbk sinemalar CUMHUR CANBAZOĞLU Yerli film sektörü kötü bir dönem yaşarken sırtını Hollywood prodüksiyonlanna dayayan sinema salonlan beş yıldır iyi kazanı- yorlar. Bu arada yeni sinema salonlan açılıyor. mevcut salonlar bölünerek hertipseyirciye aynı anda hizmet ediliyor. Ancak sinema salonlanndaki hareketlilik yazlık sinemalarda gö- rülemiyor. Açık sinema sahipleri 80'lenn başından bu yana mal- lannı sürekli elden çıkartıyorlar. Şu anda kiminın üzerinde apart- man yüksebyor, kimi otopark oldu, kımi de cami. Tahta sandalye- lere kurularak, çekirdek yiyerek, hatta sigaranızı tellendirerek film izlediğiniz "klasik" açık hava sinemalan bir bir yok oluyor. Istanbul açık sinema fakiri On milyonluk Istanbul'da Fikirtepe'de, Zeytinburnu'nda, Büyü- kada'da, Küçükköy'de, Heybeliada'da birkaç tane açık sinema yaz gecelerini şenlendirmeye calışıyor. Baalan ikinci \izyon kalileü filmlerdeısrarederkendiğerleri vurdulu-kırdıl] Fî1mterle«eyi'-açei'- meyi denıyor. ALKAZAR'DA BU HAFTA Alkazar'da yılın en iyileri Akçay'ın yazJık smeması... Ege ve Akdeniz şeridindeki açık sinemalann durumu biraz daha iyi. Her tatil yöresinde aşağı yukan açık sinema bulunuyor. Bu yaz teşı Kuşadası, Marmans ve Bodrum'da da yeni açık sinemalar faa- liyete geçti. Çoğu, gecede iki film oynatarak ayakta durmaya çalı- şan sinemalann sahiplerine göre televizyon kanallannın çoğalması ve ekonomik kriz, seyirci sayısını düşürmüş. Ancak kabteb' film gösterildiğinde TVde ne olursa olsun bahçeler doluyormuş... Jstanbul'da açık sinemalann eski canlıhğma kavuşmasmı bekle- mek ise hayal. Geçen yaz Kadıköy'e yazbk sinema kazandırabıl- mek, sahil yolunun bazı bölümlerini açık sinemalara ayırabibnek amacıyla Mario Levi'nin başlatüğı kampanya bile destek bula- madı. Yeni sinemalar f arklı' Bu arada büyük kentlerde Yeşilyurt Spor Kulübü, Galatasa- rayhlar Evi, Anİcara Sheraton Oteb' gibi kuruluşlar haftanm bebrb gûnleri, unutubnaya yüz tutan açık sinema zevkini tattınyorlar in- sanlara. Aslında yeni açık sinemalar eskilere benzemiyor. Bazdan- nda koltuklar plastik, yemek ve içki eşbğinde fikn ızlenenleri de var; yani hava çok farldı. Görülen o ki yeni açık sinemalar bir yandan sinemaseverlerin hasretinı dindirmeye çabşırken diğer yandan kendi kültürlerini koıdüeri oluşturacaklar. Sinema mevsinıine yansında giren ve prog- ramını dünyanın her >öresınden kaliteb film- lerle oluşturan Alkazar Sineması, sinemase- ver izleyicinin beğeni düzeyinı ön planda tu tarak birbirinden ilgınç fılmler gösterdi ve so- nuçta sinema yazar- lannın geleneksel «Ydm En iyi On Ya- bancı Filmi" sırala- masında ilk on fiimden beşıni, Alkazar sine- masının gösterdığı yapıtlaroluşturdu "GermiııaJ", "Chap- lin", "Amerikan Rii- yası", "Dünyanın Tüm Sabahları", "Water- land," "Çıplak", "Sos- yeteden Insan Manza- ralan", "Elveda Cari- yem", "Masum," "Kt- nkKalp","tnsanYüre- ğuıinHaritası","A\az- daBirYürek","Teşek- kiirler Yaşam" gıbı filmleri seyircisine sun- du Alkazar, bibndiği gibi, 28 Ocak 1994'ten bu yana. Bu filmler arasındaömeğin "Dün- yanın Tüm Sabahlan" gibi çok üst düzey bir beğeniye hıtap eden klasik müzik konulufilm,hem seyirciden bü- >oik ılgı gördü, hem sinema yazarlannın sıra- lamasında üçüncü seçildi. Bu başanyı ünlü Amerikah yönetmen Ro- bert Attman'm "Snort Cuts" (Sosyeteden İnsan Majızaralan)," Elveda Cariyem", "Amerikan Rüyası", "Ayazda Bir Yürek" gibi yapıtlar ızledi. Aynca, Alkazar'ın gösterdiği fibnler arası- nda büyük beğeni kazanan" GenninaT de ilk 20 arasında yer aldı. Alkazar yöneticilen bu yaz ülkemızde ilk kez bir "repertuvar sineması" yenıliğinı baş- lattı. Yaz böyunca Alkazar ve Alkazar-A vnı- pa salonlannda, geçen mevsimin ve bu mevsi- min ılgi gören filmleri, ilan edilen aylık prog- ramlar çerçevesinde. değişik gün ve saatlerde izleyıcıye sunulacak, gösterilenn yanı sıra söyleşiİer, tartışmalar düzenlenecektir. Alkazar-Avrupa sineması. gösterdiği fılm- lerin çoğunluğunun Avrupa yapımı olması Robert Downey Jr.'ın başrolünü üstlendiği 'Chaplin' göretneyenler için Alkazar'da. nedeniyle, Avrupa Konseyi'nın belli sinema- lara vermekte olduğu Eurimages Fonu'ndan yararlanma hakkını da elde etti geçen günler- de. Alkazar yöneticileri büyük kentlerdeki başka salonlara da bu katkımn sağlanması halinde, bir kalite sinemalar zinciri kurulabi- leceğini düşünerek bu konudaki temaslannı sürdürüyor. Yılın "en iyi film" listelerine giren en seçkın eserleri Alkazar gösterdi. 1 temmuz cuma: "Kınk Kalp" Jact/ues Fansten (Alkazar). "Dünyanın Tüm Sabah- lan' ' Alain Corneau (Avrupa - Eurimages). 2 temmuz cumartesi: "Elveda Cariyem" Chen Kaige (Alkazar). "Ayazda Bir Yûrek" Claude Sautet (Avrupa - Eunmages) 3 temmuz pazar: "Tatiı Emma Sevgili Böbe" Istvan Szabo (Alkazar). "Kalka" Ste- ven Soderberg (Avrupa-Eurimages) 4 temmuz pazartesi: "Chaplin" RichardAt- tenborough (Alkazar), "Dünyanın Tüm Sa- bahlan" Alain Corneau (Avrupa - Eun- mages) 5 temmuz salı:" Elveda Cariyem" Chen Ka- ige (Alkazar), "Ayazda Bir Yürek" Claude Sautet (Avrupa-Eunmages) 6 temmuz çarşamba": Tatiı Emma Sevgili Böbe" Istvan Szabo (Alkazar), "Kafka" Ste- ven Soderberg (Avrupa - Eunmages) 7 temmuz perşembe: "Chaplin" Richard Attenborough (Alkazar), "Elveda Cariyem" Chen Kaige (Avrupa-Eunmages) Galeri Atölye Y 293 89 78(3 hat) ÇOCUKLARLA SANAT YAZ ÇALIŞMALARI Resim - Seramik - fleykel - Tiyatro 1 2 T e m m u z - 1 2 E y l ü l 6 - 1 1 y a ş g r u b u o n k a y ı t i ç i n l u t f e n b i z i a r a y ı n ısl;ıs> on sanal ıııorkezi ERE^KOY: 385 41 31 (3 HAT) ETHEMEFE^Dİ CAD. NO: 36 NurtanOzgu(e,AhmetKuru<oy YosemınBoydar,SemraTojdemır,KoroyGuner, Fanlef Onet, Oıkn Koloğh. tsmef Ho$eJ Aysun Akwy, Melıfce Aİaoy, Ergıcan Esın, Şukran Baykara, Tayfun Duygulu, Unzıle Sonmo^u Yasmın Yagltyon, Erdal Fındıkoğlu, Zuhal Aydınsoy, Sobahat Cıkınta> ATÖLYE ÜÇGEN SERGİSİ 3-4 3- I. Devfet Gûzel Sanotlor Galtriu Atlos Sineması Oırı» / Beyoglu 2O Hanran 2 femmuı Acılt> 1 7 3O 4 tsfonbol Cap Sanoff Gaimri** 31 Hazıron 21 Temmuz Acilı* \7 3O Galeri Atölye ılanlarınız ıçın 293 89 78 (3 hat) Kfiltflrfin demokratikleşmesi UĞUR KÖKDEN Demokrasiyi benimseyemedik. Içimize sindirmiş de- ğiliz. Onu yaşamıyoruz. Peki, ya kültürü? Onu sindirebil- dik mi? Ne düzeyde bir kültür siyasası izleniyor? Bu si- yasa, yaşamın hangi kesimlerini, ne genişlikte kucak- lama olanağına sahip? Kültür, bir toplumun gelişmesi için, yükselişi için, bu- günü vegeleceği için, "olmazsa olmaz"bir koşul sayılı- yor mu? Düşünce olarak böyle bir yaklaşım benimsense bile, uygulamada alınan yol ne kadar? Kültürün geniş halk yıgınlarına ulaştırılması, "seçkin sınıf" ayrıcalığı olmaktan çıkarılması, ancak demokra- tikleşme çabalarıyla gerçekleşebilir. Ne var ki, çoğu kez, tutumluluk amacıyla atılan ilk saf- ra, daha çok kültür hizmetlerinde kenidini gosteriyor. Başbakan imzalı, 2 Mayıs 1994 tarihli, "Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Mudurlüğü"nün genelge- si de bu gerçeğin bir başka çarpıcı örneği: "... yenikitap, dergi ve süreli yayınların basımı yapılmayacak, bu işler için herhangi bir ödemede bulunulmayacak (md. 13)." Aynca, "dış ülkelerde gerçekleştirilen kültür ve sanat etkinliklerine katılma"ya da kısıtlama getirildi (md. 17). Kültür araç, kadro ve yöntemlerinden beklenen özve- riye karşılık, Yürütme ve Yasama'nın da değişik kesim- lerinde benzer tutumluluk örneklerine rastlanmıyor. Öte yandan, gelir bölüşümünde olduğu gibi, gider dağılımın- da da hakça bir dağılımdan soz etmek olanaksız. O hal- de, neden ilk seçilen kurban sağlık, eğitim, spor ve kül- tür hizmetleri oluyor? Bu arada, kültürün demokratikleşmesi sürecinden söz ederken, gündelik yaşamın taşıdığı ipuçları sanki daha değişik, daha pozitif bir tablo mu yansıtıyor? Böyle bir amaca yörtelik 24 saatin etkinliği, herhalde yerel yö- netimlercedüzenlenenfestıvallerolmalı. "DutŞenliği", "Kiraz Bayramı" vb gibi Onlar da daha çok içi boş "şov" nıtelıği taşımakta. Ne bir konferans, ne bir klasik müzik dinletisi, ne bir felsefe tartışması, ne de bir sanat tarihi ya da kazıbilim ürünlerine yönelik görsel etkinlik!.. Şu anda, Istanbul'da sözgelimi uluslararası bir müzik festivali sürüyor. Programı son derece çekici, albenili; konserler unutulmaz tatlar taşımakta Mekanlar gene aynı şekilde. Ama ya bilet ücretleri? Dinleti salonlarına ulaşım, buna ödenecek para, o apayrı birsorun. Sinemalar da -halk günleri hesaba katılsa bile- daha değişik değil "Sinema gunleri"nin renk rertk filmleri, en başta bu nedenle, gittikçe ufukta uzaklaşan bir gökkuşa- ğı hayaline döndü. Müzik aletlerinin yanına yaklaşılabilirliğine gelince, artık bu herkesin kabul ettiği, som ateşten yakıcı bir ger- çeğe dönüştü. Otuzlu yıllarda Alman yöneticilerinin her Alman köyünde bir piyano olduğunu söyleyerek övün- düğünü unutmayalım. Piyanodan, kemandan vazgeçtik, ülkenin nüfusu on milyonu aşmış tarih ve kültür başken- tinde, nota satan tek bir yayınevi yok. öte yandan, gençlerin yetişmesi ya da orta yaş sınıfla- rı için her keseye uygun, cebe sığacak sanat albumleri basılıyor mu? Batı'da, kuşe kağıda özenlı biçimde basıl- mış, renkli sanat albumleri dizisinin varlığını biliyoruz. Bir Rönesans ustasının, bir izlenimcı'nin ya da modern- lerden bir ressamın bellibaşlı on - on iki resmini, yaşamı / sanatı ve söz konusu ürünleri hakkında üç-beş yaprak- lık açıklamalı bilgiyi bu kitapçıklarda bulmak olası. Kimi kez, bir sanatçının birkaç albümü bile bu dizilerde yer almakta. Benzer biçimde eski ya da değişik uygarlıkların geri- de bıraktıklarını okura sunan, albenili, çekiciliği yüksek, ryi baskı uygarlık (sanat) tarihleri de cabası. Kıtaba gelince, bu konuda yeni koşulların birtakım ye- ni ufuklar açacağı umuluyor. Ansiklopedi savaşlarından elde kalmış büyük ve modern "silah depolan", pekala, cebe girecek boyutlarda yüksek baskılı ucuz kitap üreti- mine olanak verebilir. Gerçi satışla fiyatın birbirinden ayrı olduğu ileri sürülse bile, okura maddi, psikolojik ve ekonomik anlamda ulaşılması, böyle bir yeni kitap siya- sasıyla birlikte kitap dağıtımı, evlere ansiklopediden sonra kitabın girmesi yolunu açacak gibi görünüyor. Kuşkusuz, her yayınevi hem kendine bağlı kitaplarla bu çerçevede yer alır; hem de aynı kitabın daha büyük boyutlarda, daha nitelikli kağıda basılması hakkını ken- dinde bulundurur. Tüm önlemlere karşın kitabın geniş yığınlara ulaşma- sı, onlarca rstenebilir olması, öncelikle kitaba yönelik "korku"nun ortadan kalkmasına bağlı. Kitabın özgür kı- lınmasına. Daha yalın birsöyleyişle, kitabın demokratik- leşmesine. Ama, varolan ekonomik sistem kültürün demokratik- leşmesi sürecine ne ölçüde izin verecektir, denebilir. Ancak gelişmiş Batı ülkelerinde demokratikleşmenin sı- nırları çok geniş, daha kapsamlı. Hiç olmazsa o düzeye ulaşmalı.. 3. Erguvan Şenliği bugün başlıyor Çatalca'da kültürşerdiğiKültür Senisi - Çataka Bele- diyeşi'nce düzenlenen Erguvan Şeniiği'nin üçüncüsü bugün başlıyor. Söyleşi. konferans, konser. bale, tiyatro göstensı, şiir akşamlan ve ımza günleri- nin yer aldığı şenljk 3 temmuza dek sürecek. Şenliğin ilk günü saat 09.00- 14 00 arasında "şenlik alayı yn- rüyüşü" ile Çatalca Kültür Mer- kezi'nde Tan Oral ve Behiç Ak"- ın karikatür sergilerinin açılışı yapılacak. Saat 14.00-16.00 ara- sında pazar yennde şenlik açılış törenı ve Istanbul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası kon- sen, ardından Arif Şentürk'ten türküler ve Çatalca Belediyesi Halk Oyunlan Ekibi'nin göste- risı izlenecek. Aynı gün saat 16.30-18.00 arasında Çatalca Kültür Mer- kezi'nde, Metin Sözen'ın yönet- tiği "Geleceğe Bakmak, Gelece- ği Görmek", 18.00-20.00 arası- nda ise Selman Gerceksever'den "Tekrardoğuf Sedirr'adh kon- ferans izlenecek. Günün son et- kinhklen 20.00-21.00 arasında Muzafîer özdemir konseri ile 21.00-22.00 arasında Tuncd Kurtiz'in sunacağj "Şeyh Bed- rettin Destanı" adlı tek kişilik oyun. 3. Erguvan Şenliği yann saat 11.00-12.30 arasında Çatalca Kültür Merkezi'nde sahnelene- cek olan "Ah Şu Gençler" adlı müzikal oyunla başlayacak. 13. 00-13.30 arasında pazar yerinde ise Sivas katliamının birinci yı- ldönümü anma toplantısı ^r- çekleşecek. 14.00-17.30 arası- nda Cezmi Ersöz "Günümüz Gencüği ve Dünyası" konulu bir söyleşi >apacak, 16.30'da da Raif Ertem ve Faik Baysal'ın katılımıyla Çatalca'run eski dünyasıyla ılgili dialı söyleşi yer alacak. 17.30"da pazar yerinde "Flu ve Son Perde"den rock konseri izlenecek. ...Ahküçükgemi Sulara attın şimdi kendini, delisin. Ah.yakarlarseni Dönmezsin bir daha geri, delisin... MÖZ, seni özlüyoruz. MALTEPELİ DOSTLARIN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear