25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURfYET 4 HAZİRAN1994CUMARTESİ 12 KULTUR Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Levent: Sanatın gerçeldiğini yaşatmaya çalışıyoruz ECETEMELKURAN ANKARA - "Bu ders drama yön- temiyle verilir." 1936 yılında çıkan- lan ilköğretim müfredatında bütün derslerin altında, koyu renk harfler- le bu küçük not var. Drama ise Dev- let Tiyatrolan Genel Müdürü Ta- mer Levent'e görc "Jnsanın kendisiy- le ve başkalanyla olan iUşkilerinin bütünü." Öjleyse "yaşam" denen dersin altına 'drama' diye bir not dü- şülmeli. Hem de büyükçe harflereş- liğinde bir yıldızlı bir pekiyi ile. Devlet Tiyatrolan'ndaki "fır- tınalı" sezonun son bir ayında göre- ve gelen Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Tamer Levent'in, herkesin "cocukluk diişü" dediği planlan var: Ülkelerin sırurlanrun kalkması. in- sanlann mutlu olması, anJaşılmak, anlatabilmek ve hiç korkmamak gibi.. sonra, hep birlikte el ele tiyatro izlemek gibi.. birbirimize rahatça dokunabilmekgibi..."İmparatorluk- lar bitti, artık kimlik arayışı ve insan olmak gerek" diyor Devlet Tiyatro- lan Genel Müdürü Levent. Geİişen Devlet Tiyatroları Nicelik ve nitelik acısından gelişen Devlet Tiyatrolan'nda bir bahar te- mizliği yapan Levent'in çabası "mantık disiplinini" sağlamak, çün- kü "aydınlığın tarafını" tutuyor. Cumhuriyet devriminin kültür ve sanat kalesi olan Devlet Tiyatro- lan'nı bu kimliğiyle uyum içinde bü- yütmeye ve sürdürmeye çalışan Le- vent'in Türkiye"de tiyatronun ve git- gide sanatın "çiğdem çekirdekten sayılması" gibi de bir derdi var. Le- vent'le yaşama ve insanlara dokun- mak, tiyatro ile birlikte var olmayı tanımlamak ve yeni projeler üzerine konuştuk. Genel müdür olma- sından kısa bir süre sonra tasarruf tedbirleriyle karşılaşan Levent, so- rulanmızı şö>Ie yanıtladı: • Tasarruf tedbuierini nasd değer- lendiriyorsunuz? Genel müdürlük tanımını bir mantık disiplini kurmak olarak algı- ladığım için bu doğrultuda bizden birincil işlevimizden vazgeçmemiz istendiğini düşündüm. Toprak Mahsulleri Ofisi'nden ya da Devlet Istatistik Enstitüsü'nden bu istenmi- yordu, ama bizden sanatı kısmamız bekleniyordu. Kapıya kilit vurma- mız bekleniyordu. "Ankara Buluş- ması" tam bu sırada oldu. İlk akla gelen engellemekti. Bunun yanı sıra yurtdışından beklediğimiz sanatçı konuklar ve programlar vardı. Her oyun, ayakta seyirci ile izlendi. Laik Türkiye'nin simgesi DT Yurtdışından beklediğimiz prog- ramlan da ayru günlere getirerek yan uluslararası bir festival düzenle- miş olduk. Sanıyorum. tasarruf ön- lemleri almırken sanat ve kültürün, bir ulusun moral değerlerini ayakta tutan şeylerin bunlar olduğu unutu- luyor. Sanat ve kültürün uîus bilinci yaratmadaki işlevi de yeterince algı- lanamıyor. Oysa evrenselleşmede sanatın anlamı düşünülmeli. Biz bunlan ilanlanmıza koyduğumuz ufak tefek notlarla dile getiriyoruz. "Daha anlaşılır bir dünya için sanat Bir parça anlaşdmak için dünyayı de- ğiştirir. El ele tiyatroda buluşalım" diyoruz. Bunlar tiyatronun işlevleri • Bugün dünyada ve Türkiye'debir kimlik arayışı yaşanıyor. Bireyîer ve toplum arabeskleşen bir Türkiye'de kendilerini bulmaya çalışıyorlar. Biz sanatçılar da bu toplumun içindeyiz, etkileşerek yaşıyoruz. Sanatın ve sanatçının bu koşullardaki yeri ise ulusalbirbilinç yaratmak, öncü olmak. zaten. Bu işlevleri çok kısıtlı olanak- larla yerine getirmeye çalışıyoruz. Devlet Tiyatrolan, Cim-Bom kadar önemli değil mi bu ülkede? Tiyatro- dan kısıntı yapalım diyenler sanki "Artık geceleri çiğdem çekirdek ye- meyelim" der gibi kolayca söylüyor- lar bunu. AB'ye girme çabasında olanlann, Fransa'nın sınai kalkın- ma ile kültürel gelişmeye ayırdı- paranın denk olduğunu bilmesini is- tiyorum. Laik Türkiye'nin simgesi olarak kurulmuş Devlet Tiyatro- lan'na aynlan paranın lüzumsuz olup olmadığının tartışmak bile an- lamsız. Kimlik arayışı yaşanıyor - Devlet Tiyatrolan birey, sanat ve devlet otoritesi gibi bir araya gelmesi güç kavramlan aynı çatı altında top- luyor. Bu konudaki düşünceleriniz neler? Bugün dünyada ve Türkiye'de bir kimlik arayışı yaşanıyor. Bireyîer ve toplum arabeskleşen bir Türkiye'de kendilerini bulmaya çalışıyorlar. Bundan 15 yıl önce bireyin fazla de- ğeri yoktu. Son dönemde bireyin ka- zandığı önemle toplum yapısı da de- ğişti. Biz sanatçılar da bu toplumun içindeyiz, etkileşerek yaşıyoruz. Sa- natın ve sanatçının bu koşullardaki yeri ise ulusal bir bilinç yaratmak, öncü olmak. Sanatçılann böyle dü- şünmesi ve böyle yaşaması gerekti- ğine inanıyorum. Devlet Tiyatrolan'nın yapısını da bu doğrultuda yenileştirmeye çalışı- yoruz. Son gelişmelere karşı, laikli- ğin ve ulus olmanın bir kalesi gibi düşünüyorum Devlet Tiyatrolan'nı. 193O'lı yıllarda Rıza Şah Pehlevi Türkiye'ye geldiğinde, Atatürk onu bir locaya oturtup opera izletmiş ve övünerek "Artık bizim de operamız var" demiş. Devlet Tiyatrolan da böyle bir devrim heyecanıyla kurul- du. Bizim görevimiz, bu devrim heye- canını diri tutmak. Sanatın kendi gercekliğini yaşatmaya çalışıyoruz. Bunun için gerekirse bir baskı grubu olarak.Anıtkabir'e yürüyoruz. Eğer gerek görürsek yararlı olacağına inanırsak sokak gösterileri bile ya- pacağız. Böyle bir şey 20 yıl önoe ol- saydı "Devlet Tiyatrolan sokağa düştü" derlerdi. Ama gerekliyse bu dayapılır. Sarayevo Tiyatro Birlikleri Baş- kanı Karya Doriç'in dediği gibi: "Ba- na hangi ülkeden olduğumu sorar- sanız, size aktris olduğumu söyle- rim." Bu evrenselliği ve insan değer- lerini yakalamaya cabalıyoruz. - Son dönemde gündemde olan kü- reseüeşme kavramıyla sanat arasında bir bağlantı kurarsak... Aklıma çocukluk düşlerim geli- yor: Sınırlar olmasın; insanlar mutlu ve bilinçli olsun; bireyîer kendi ken- dini yönetsin. Şimdi büyüdük. Bun- lardan vazgeçtiğimiz anlamına gel- miyor bu. Ama artık "Böyle olması için ne yapılabilir?" diye düşünüyo- ruz. Dünyanın hemen bütün ülkele- rinde çalışmalar yaptım. Edindiğim bilgiler beni yüreklendiriyor. Çocukluk düşleri gerçek olsun Çünkü hangi ülkeden olursa ol- sun bütün sanatçılar benim çocuk- luk düşlerimi taşıyor. Ve böylece dü- şünüyor insan. Eğer bu kadar insan, enerji bu düşte birleşirse neden ol- masın? Ama bunun için gerekli ko- şullan hazırlamak ve demokrasi kültürünü benimsemek gerekiyor. tktidara gelen partilerin, ilk iş ola- rak kültür merkezlerini kapatmayı düşünmemeleri gerekiyor. Böyle bir şey olmasına k-arşın insanlann buna izin vermeyecek düzeyde bilinçli olması gerekiyor. Türk sanatçılannın Halide Edip Adıvarın "Şinekli BakkaTındaki Kız Tevfik gibi dışlanmaması gere- kiyor. İşte biz böyle bir cumhuriyet sanatçısı istiyoruz. Kişiler boyalı basına bakarak sanatı ve sanatçıyı ciddıye almamaya başlıyorlar. Bizse Devlet Tiyatrolan'nda öyle sanatçı- lar yetiştirmek istiyoruz ki insanlar, çocuklannın sanatçı olmasını iste- sinler. Sanatçılar da konuşsunlar ve yo- rum yapsınlar, bunu istiyoruz. Biz çocukluk düşleri gerçek olsun istiyo- ruz, bunun için çalışıyoruz. Gibson, Garner ve FosterTı 'Maverick' Hollywood, yaz sezonunda eski televizyon dizilerinin sinemaya uyarlamalannı sunuyor! Kühür Servisi - Tatildeki çocuklan hedef alan ama aynı zamanda yetiş- kin seyirciyi de kaçırmamayı amaç- layan yaz sezonunda Hollyvyood, bu iki farklı seyirci grubu bir araya getirecek yeni bir formül buldu: Eski televizyon dizilerini sinemaya uyar- lamak. Bu yaz Hollvwood'un dünya piyasasına sunduğu fılmler arasında "Maverick" ve "VVyatt Earp" gibi iki eski vvestern dizisi ile "Lassfe" ve "Taş Devri" gibi çocuklarla birlikte büyükleri de ekran başma çeken iki eski çocuk dizisi yer alıyor. Eskiden küçümsenen ama geçtiğımiz yıl "Jıı- rasskr Park"m hasılat rekoru kı- rmasıyla birden önem kazanan yaz dönemi filmleri, bu yıl da Kevin Cost- ner, Dennis Quaid ve Gene Hack- man'ı bir araya getiren "Wyatt Earp" ile Mel Gibson, Jodie Foster ve James Garner'ın rol aldığı bol yıldızlı film- lerle rekor peşinde koşuyor. "Maverick" 1950'lerde en çok sey- redilen televizyon dizisi olması, bu dizide başrolü üstlenen Garner'ın fılmde de rolü bulunması ve sinema- ya seyirci çekme konusundaki yaşa- yan en başanlı üç oyuncudan biri olan Gibson'ın başrolü üstlenmesi gibi faktörlerbirarayagelince''Mave- rick" rekora en yakın aday olarak gözüküyor. Mel Gibson'un muhasebeciliğini yaparak girdiği sinema sektöründe yapımcılığa kadar yükselen Brnce Davey'in yapımabğını üstlendiği fil- min, senaryosunu VVillianı Gokknan kaleme aldı. Bir poker turnuvasına katılmak için gereken parayı topla- maya çalışan bir kumarbaan öykü- James Garner, Jodie Foster ve Mel Gibson, 1950'lerde çok tutulan komedi-vvestem 'Maverick'te buluştu. sünü anlatan filmin yönetmenliğini ise "Leatnal Weapon" serisinde Gibson ile birlikte çalışmış olan Richard Don- ner üstlendi. Filmin kadın karakteri Annabell için öncelikle Meg Ryan dü- şünüldü. Ryan'm artık zamanını ko- casına ve çocuğuna ayırmak istediğini söylemesi üzerine rol, kabul edeceğine pek inanılmaksızın Jodie Foster'a tek- lif edildi. Senaryo konusundaki seçici- liğiyle tanınan Foster'm, kendi tarzına uymayan bu komedi- western'i hemen kabul etmesi tüm ekibi hem şaşırtmış. henj de sevindirmiş. Zane Cooper karakteri için ise önce Paul Newman'ın ismi geçiyor ancak Gibson'm gönlünde bu rolü Garner'a oynatmak yauyor. Tek sorun eskiden başrolü üstlendiği bir filmde Garner'a ikincil birrol teklif etmenin uygun olup olmayacagı. Yönetmen Donner. "Bu rolü yaratan oydu, ona başrolden başka bir teklif götiirmek çok tngunsuz olur- du. Bize çok kı/abilirdi. Biz desenano- yu gönderip bekledik ve sonunda keıidi- si gelip role talip oldu." diyor. Garner rolü kabul etmekle kalmayıp Gibson'- ın rolünü çıkarmasına da yardımcı oluyor ve ona bildıği tüm kart numa- ralannı öğretiyor. 15 hafta süren çekimler boyunca en büyük sorun yönetmenin sert tavirlan oluyor. Sonunda ekip Donner'ın sü- rekli tekrarladığı 10 cümleyi bir karto- na yazıp asarak protesto ediyorlar tu- tumunu. Bu lOcümlenin arasında "Bu hayatmtda birlikte çalışma şansızlığına sahip olduğum en yavaş ekip ". "Neden saatine bakıp duruyorsun yoksa sen \apımcı mısın", "Neden hala çekime başlanmadı? Sorumlulann isimlerini is- tiyorum" ve gecikme sebeplenni açı- klamaya çalışanlara verilen "Hayathi- kayeni dmlemek istemiyorum"yanıtı yer alıyor. Rolünü yaşayarak oyna- maya alışkın olduğunu söyleyen Fos- ter, tüm çekim boyunca bağınp çağı- ran bir yönetmenin kendisini çok şaşırttığını belirtiyor : "Eğer bu bir dram olsaydı ve sahnenin ortasında 'sağa dön, ağzmı aç, çabuk ol' diye bağıran bir yönetmenim olsaydı onu öl- dühirdünı. Âma bu film için bu vöntem son derece yerinde ve çekimler boyunca çok eğiendün." Şu günlerde Amerika'- da gösterilmekte olan "Maverick"i se- yirciler de Foster kadar eğlenceli bu- lursa, film hasılat rekoru kırma amacı- na erişmiş olacak. Gündoğarken dağıknıyor, dedikodulann tersine yeni bir kaset yapıyor BeşincikasetyazsonundaCUMHUR CANBAZOĞLU Türk pop müziğinin uzun soluklu gruplanndan Gündoğarken'in dağı- lacağı haberi hayranlannı şaşırttı. Bir gün önce grubun TV'den yeni kaset hazırladıklannı duyup sevi- nenler, bir gün sonra basında dağıla- caklan haberiyle kötü bir sürpriz ya- şadılar. Interstar'ın bitmek bilme- yen "Olacak O Kadar" tekrarlanyla sürekli ekranda kalan Gündoğar- ken'le dağılma dedikodulan ve yeni hazırladıklan kaset üzerine söyleş- tik. - öncelikle dağüma konusuna açıklık getirelim... Grubun dağılacağı konusunu ya- Ianlamaya bile gerek yok. Yeni İca- seti hazırlarken, daha yapacak bir çok proje varken, böyle bir iddiayla karşılaşmak ilginç. Haberde am- canın özel sorunlan aynlığın nedeni gibi gösteriliyor. Amcalannın soru- nu bu kadar büyükse o zaman ye- ğenlere onun yanında olmak düşer herhalde. Basının bir kesimi hiç en- dişe duymadan aklına geleni yaa- yor. Bir gün de Gökhan buzuki çaldığı için fotoğrafınııı altına Yu- nan sanatçı Aleksi diye yazdılar. - Pekiyi dunıp dururken nereden çıktı bu ayrılma konusu ? İLHAN ŞEŞEN: Sanınm tek başma yapacağım kasetten doğuyor bu söylentiler. Grup şarkılanna uy- mayan şarkılanm var. Bunlan, üze- rinde tlhan Şeşen yazacak bir kasette değerlendirmek, bunun gururunu yaşamak istiyorum. - Gündoğarken'in kaseti hangi aşa- mada? Bizde ömürboyu yetecek parça var, aynca devamı da geliyor. Bu ne- denle parça seçiminde sıkı bir eleme azla satmak için şarkılann çocuklann diline düşmesini hedefliyorlar yapımcılar. Genç şarkıcılan da bu yola sokuyorlar. Gençler daha yolun başında doğru dürüst müzik yaparak şanslannı tehlikeye atmak istemiyorlar. Aslında biz onlara mutsuz gençler diyoruz. yapmamız gerekiyor. Yaz sonuna yetişecek kasette on ya da on iki par- ça olacak. -Beşinci kasette ne gibi yerulikler olacak? Bugüne kadar kasette düzenleme- ci ve müzisyen arkadaşlara hiç kan- şmayarak en büyük hatayı yaptığımızı anladık. Böyle içten şarkılara içten düzenleme yapılması için düzenleyenler ve müzisyenlerle konuşmahydık oysa. - "Ankara'dan Abbn Geldi"nin dü- zenlemelerini yapan Ozan Doğulu ilk kez sizin kasetinizJe tanındı. Bu çalışnıada düzenleme hatalan var mıydı sizce ? Ozan'ın yaptıklan güzeldi ama, fi- kirlerimizi söyleseydik belki de çok daha iyi sonuçlara ulaşacaktık. Ama konuşmadık bunlan. Ömeğin bizce "Ankara'dan Abün Geldi" ^«zel ve elit bir çalışma ama yanlış düzenlenmiş. Ozan parçayı tek pi- yano için düşündü. Oysa biz parçayı teflerle fılan çalınacak,oynak bir şe- kilde planlamıştık. - Gündoğarken'in tirajı bu kasetle kaça yükseldi ? Yirmi beş bin civanndaki dinleyi- cimizin sayısını seksen bine çıkardık, kaset satışı da iyi gidıyor ama korsan satışlann da olduğu id- dia ediliyor. Bizim için bu rakam da çok önemli. Kolay algılanan müzi- ğindaha fazla sattığı birortamda bi- zim gibiler için önemli bir sonuç bu. - Türk pop müzik pazanna hakim olan gençler endüstriyel müzik denen yolu ve kolav sözleri seçiyorlar. Bu işin sonu nereye varacak ? Fazla satmak için şarkılann ço- cuklann diline düşmesini hedefli- yorlar yapımcılar. Genç şarkıcılan da bu yola sokuyorlar. Gençler daha yolun başında doğru dürüst müzik yaparak şanslanru tehlikeye atmak istemiyorlar. Aslında biz on- lara mutsuz gençler diyoruz. Şu an- da belki her şey iyi ama iki yıl sonra eskisi gibi şöhretferini sürdüremeye- cekleri için çok mutsuz olacaklar. -Türkiye'de düzenlenen son özüıiü Sporcular Olimpiyatı için yapılan şarkıyı seslendiren grupta yer aldınız. Daha önce de buna benzer olaylarda, tiyatro sahnesinde ve televizyonda birçok çalışmanız oldu. Bu çalış- malar devam edecek mi? Televizyona iyi programlar yap- mak istiyoruz ama şirketler her yolu deneyerek izlenirlik oranını yükselt- mek peşindeler. Bu durumda birşey yapmamak daha iyi. Tiyatro çalı- şmalan da beklemede. - Eskiden TRT sanatçdan Lstediği gibi kullanıvordu, hem sansür ediyor hem de az para veriyordu. TV kanal- lannın sayısıyla birlikte kullanmanm dozu da arttı. Özel kanallardan para alabiliyor musunuz ? İyi anımsayamıyoruz ama galiba bir kere bayram harçlığı almıştık. Özel kanallar da aynı yoldalar. San- ki sanatçılar başka işten geçiniyor. Bir ticaret söz konusuysa sanatçı da bundan payını almalı. Izmit 1. Tîyatro FestivaliIbaşladı • KOCAELİ(AA)-İzmitl. Tiyatro Festivali, sokakta sahnelenen oyunla başladı. Kocaeli BÖlge Tiyatrosu'nca (KBT) 15 mayısta başlatılan "1. Drarna Seminerleri"nin sona ermesi nedeniyle düzenlenen festival, çalışmalannı KBT bünyesinde sürdüren Grup Ritüel'in "Prometheus" adlı oyunu ile açıldı. İzmit Endüstri Meslek Lisesi önündesergilenen oyunu çok sayıda İzmitli, ilgiyle izledi. Festival lOhaziranadek sürecek. Edirne'de kısa metrajlıfilm yarışması • EDİRNE (AA) - Edirne'de milli eğitim, çevre, kültür müdürlükleri ile belediye ve Trakya Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen "İlimiz Edirne Merkezi ve Bağlı İlçelerinde Çevre Kirliliği ve Korunması. Geliştirilmesi Gereken Doğal Kaynaklanmız" konulu kısa metrajlı film yanşması sonuçlandı. Yanşmaya katılan 8 çalışma arasında yapılan değerlendirmede. matematik öğretmeni Ümit Deryas'ın "Edirne'de Çevre Kirliliği" konusundaki çalışması birinciliğe layık görüldü. Yanşmada. AA Havsa muhabiri Günay Balaban "Saroz Körfezi" konulu yapıtıyla ikinci. işadamı Şükrü Benli "'Sanayinin Çevrede Yarattığı Kirlilik" konulu çalışmasıyla üçüncü oldu. Yanşmada birinciye 5, ikinciye 3 ve üçüncüye 2 milyon lira ödül verilecek. Ödüller 6 haziranda düzenlenecek törenledağıtılacak. Selda Bagcan konsenleri • Kültür Servisi-Selda Baecan. yurtıçi ve yurtdışında birçok şehirde vereceği konserlerdizisine başladı. 4 haziran cumartesi günü Denizli Açıkhava Tiyatrosu'nda. 10 haziranda ise Bozöyük'te birer konser verecek olan Bağcan. Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu'nun Sıvas 2 Temmuz Şehitlerini Anma etkinliklerine katılmak üzere Belçikayagidecek. Buetkinlikler kapsamında 17-19 haziran tarihlerinde Belçika'nın Limburg. Brüksel ve Vervies kentlerinde sahnealacak olan Bağcan. : Bağcan, 25 ve 26 haziran tarihlerinde Hamburg ve Münih'te gerçekleştirilecek olan konserlere katılacak. KentOrkestpasıyaz dönemi konserlerlne başlıyop • Kültür Servisi -lstanbul ; Büyükşehir Beledıyesı "Kent Orkestrası". geleneksel yaz dönemi açıkhava konserlerine bugün Taksim Gezi Parkı'nda vereceği konserle başlıyor. Topluluk her • ! hafta salı günleri Kadıköy Jskelesi Sahil Yolu Karakol arkası, perşembe günleri Ortaköy tskele Mejdanı. cuma günleri ise Taksim Gea Parkfnda halkımıza. sevilen ve popüler olan çoksesli >apıtlan seslendirecek. Konserleriki bölümdenoluşu>or. Birinci bölümdeyan klasik veçoğunluğu Türk bestecilerinin klasik yapıtlanna yer veren Kent Orkestrası. ikinci bölümde Türk pop müziğinden örnekler sunacak. Kent Orkestrası. bugün Taksim Gezi Parkı'nda 7 Haziran 1994 Salı günü Kadıköy İskelesi Sahil Yolu karakol arkasında. 9 Haziran 1994 Perşembe günü Ortaköy İskele Meydanı'nda sezonun ilk konserlerini verecek. Konserlersaat 18.00'de başlayacak. 7. ULUSLARARASI YAPI KREDİGENÇLfK FESTÎVALİ'NDE BUGÜN 21.30 CRR Konser Salonu: Dans/ Nederlands Dans Theater 2(Hollanda) FESTÎVALDE YARIN ~ 18.00 CRR Konser Salonu: Dans/ Nederlands Dans Theater 2 (Hollanda) 21.30 CRR Konser Salonu: Flamenko, Manolo Sanlucar Fla- menko Gitar Topluluğu (İspanya) 21.30 Kadıköy Haldun Taner Sahnesi: Tiyatro/ "Comediante" Compagnie du Barouffe (Fransa) Yöneten: Laurent Levy ll.GALATASARAY LÎSESİ KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ'NDE BUGÜN 13.00 Konser: "Türkçe Sözlü Rock". Gruplar: Son Perde, Acil Servis, Flu, Murat Çekem ve Mer- cury, Midas. Yer: Galatasaray Lisesi Bahçe- si. 17.00 Seminen "Dünyada Blok- laşmalar ve Türk Dışişleri. Konuşmacı: Kamran Jnan. Yer: Sosyal Bilimler Laboratu- van. 18.00 Sinema: "Commitments''. Yönetmen: Alan Parker. Yer. Tevfık Fikret Salonu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear