Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4
f SÂYFA CUMHURİYET, 18 HAZİRAN1994 CUMARTESİ
HABERK IR
Mercümek'ten
gençlik vakfı
• İstanbul Haber Servisi -
Bosna yardımlannın bir
bölümünü repoda batıran
RP'nin mutemedi Süleyman
Mercümek, ülkenin emanet
edileceği gençleri yetiştirmek
amacıyla bir vakıfkurdu.
Mercümek'le birlikte vakfın
kuruculan arasında, faizci
düzeninin önde gelen
düşmanlanndaneski MSP
Genel Başkan Yardımcısı
Recai Kutan da bulunuyor.
Refah Partisi Genel Başkanı
Necmettin Erbakan' ın
ısrarla RP'li olmadığını öne
sürdüğü Süleyman
Mercümek, Erbakan'ın
yakınında yer alan isimlerle
"İlim Kültür ve Eğitim
Vakfı" m kurdu.
HalilÜPün'e
tepkisüpüyor
• KONYA (Cumhuriyet) -
Atatürk'e sözle hakaret ettiği
için Konya 1. Asliye Ceza
Mahkemesi tarafından bir yıl
hapisle cezalandınlan Konya
Büyüksehir Belediye Başkanı
Halil Ürün'etepkiler
sürüyor. DGM Başsavası
Cemal Sahir Gürçay,
Atatürk'e hakaret edenleri
sert bir dille eleştirerek,
"Kendini bilmezler" dedi.
Konya Barosu Başkanı
Şaban Uçlusoy da
"Görevinizden çekilin" dedi.
SHP Konya İl Başkanı Recai
Ersoy ise yaptıgı açıklamada
"Bunlar takiyyeci, ikiyüzlü
insanlar" dedi.
Okullar tasarruf
kurbanı
• ANKARA(Cumhuriy et
Bürosu)- Milli Eğitim
Bakanbğı, bütçeye kaynak
yaratmak ve yaünmlannı
finanse etmek amacıyla şehir
merkezlerindeki değerli arsa
ve binalannı satmaya
başladı.İlk olarak
Ankara'da Ulus Endüstri
Meslek Lisesi satılacak. 374
milyar lira değer biçilen
binanın satışından elde
edilecek gelirle Ankara'da 25
yeni okul yapılması
hedefleniyor. Binanın Ziraat
Bankası'na satılacağı
bildınldi.
Akyol: Bizi kabul
edwu .)U
• ANK ARA(Cumhoriyet
Bürosu)- Devlet Bakanı
Türkân Akyol. AN AP'ın
Kadın ve Sosyal Hizmetler
Müsteşarhğı kurulmasına
ilişkin kanun hükmündeki
kararnamenin iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne
başvurma girişimlerini
eleştirdi. Akyol,
Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada "Erkeklerden
rica ediyorum: bizi artık
kabul etsinler" dedi.
Taşçıoğlu
görevi aldı
• İstanbul Haber Servisi-
Anavatan Partisi (ANAP)
İstanbul İl Başkanlığı'na
getirilen Mükerrem
Taşçıoğlu, dün Erdal
Aksoy'dan görevi teslim aldı.
ANAP İstanbul İl
Merkezi'nde düzenlenen
törende konuşan Taşçıoğlu.
11 yıl önce parti
kuruculuğuyla başlayan
görevine, yeni bir hizmet
halkasının daha eklendiğini
belirterek İstanbul'da yeni
bir hamlenin başlayacağı
inancıyla göreve geldiğini
söyledi.
Türkeş:
Politikalar yanlış
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş,
ekonomide bugünlere yanlış
politikalar sonucu gelindiğini
söyledi. Sincan Sanayici ve
İşadamlan Derneği'nin
(SİSİAD)düzenlediği
geleneksel Sincan
toplantılanmn üçüncüsünde
konuşan Türkeş,
Türkiye'nin son yıllarda
sürekÜ tüketime teşvik
edıldığıni savundu. Türkeş,
kalkınmanın teknolojiye
dayah, standart, ucuz ve çok
üretimle gerçekleşebileceğine
dikkatiçekti.
İHD'nin Uçurtma
Şenliği• tstanbul Haber Servisi -
İnsan Hakları Derneği
İstanbul Şubesi'nin 6.
Geleneksel Uçurtma Şenliği,
yann Aabadem Askeri
Hastane karşısında
gerçekJeştiriiecek. Uçurtması
olmayan çocuklar için
uçurtma satışının da
yapılacağı şenlik öncesi saat
10.30'da Bakırköy özgürlük
Meydanj ve Taksim
Meydanı Ue saat 11 .OO'de
Kadıköy Yeni İskele
önünden otobüsler
kaldınlacak.
Özelleştirmenin en yakıcı sonuçlanndan biri sanayileşmenin temel taşlannın yok edilmesi. Demir-Çelik'ten petrokimyava, pek çok sanayi kıınduşunun sonu göriindü
Ozelleştirme salıtebir luııııt
1980'lerde esinti olarak başlayan ozelleştirme önce rüzgar oldu, şimdi de
bir fırtına. Türkiye'de ise bir 'kasırga'dan söz etmek daha doğru olacak.
A ürkiye'yi bir ozelleştirme
dalgası sardı. Kitle iletişim
araçlan (medya) özelleştirile-
cek, özelleşürümekte olan ya da
özelleştirilen kamu kuruluşla-
nyla ilgili haberlerle dolu.
"PTTnin T'si" günlük dilimize
girip adeta kavramlaştı. Yaşa-
nan kavurucu ekonomik buna-
lımdan çıkış, özelleştirmenin
başansına ve neredeyse yalnız
buna bağlanıyor. Televizyon
kanallannda veçok satışlı gaze-
telerde ekonomi ulemalan,
özelleştirmenin yarannı ve ka-
çınılmazlığını bıkıp usanmadan
vurguluyor ve kamu mülkiyeti-
nin mutlaka, ama mutlaka İas-
fiye edilmesi' gereğini savunu-
yorlar. Bu konuda yaygın bir
kamuoyu oluştunıldu.
Bu arada SEK. Et-Bahk Ku-
rumu. Petrokimya sanayıi.
ulaştırma, iletişim ve enerji üre-
timi dallannda etkinlik gös-
teren pek çok kamu kuruluşu
çoğu kez arsa fıyatına haraç
mezat satılıyor. Alıalar. kamu
mülklerini çoğu kez arsasından
elde edecekleri rant vurgununu
hesaplayarak saün alıyorlar.
Ancak ozelleştirme salgınını
salt Vurgunculuk'la açıklaya-
mayız. Bu hem sorunu alabildi-
ğine sığlaştırmak hem de ister
kamu, ister özel sektörde iyi kö-
tü sanayileşmeyi savunanlara
haksızlık olur.
Ozelleştirme üstüne yandaş
ya da karşı olan çok sayıda uz-
man, politikacı. bilim adamı,
sendika yöneticisi, işçi ve üretici
ile konuştuk. Görüşler çoğu
kez birbiriyle çelişiyor. Ama il-
ginç ortak noktalar da var. Çe-
lişen ya da görüş birliğine van-
Ian değerlendirmeleri arabaş-
lıklarla özetlemekte yarar var.
Ozelleştirme dalgası 1970'-
lerin sonunda patlak verdi.
ABD'de Reagan. İngiltere'de
Thatcher bu vahşi dalganın ön-
cüleriydi. 'Serbest piyasa eko-
nomisi' terimi yepyeni. bilinme-
dik bir kavrammışcasına yeni-
den ortaya atıldı. Uzun yıllar
kapitalist ekonominin felsefı te-
melini oluşturan Keynesçilik
bir yana bırakıldı ve 'Moneta-
rizm'.' Friedmanizm' gibi adlar-
la anıian başka bir ekonomik
model benimsendi. Yeni felsefe,
uzun. çok uzun yıllar kapitalist
ekonominin iddialı refah devle-
ti hedefini ve tam istihdam dü-
şünü terk etmesini öngörüyor-
du. Ama bu böyle söylenmedi.
Söylenemezdi de. Sosyal devlet
hedefi doğrultusunda ve yük-
sek istihdam yörüngesinde iler-
GIRIŞ
1980 lerde esintüerle başlayan
ozelleştirme, önce rüzgar oldu; şimdi de
fırtma. Vlkemizde ise galiba bir
kasırgadan söz etmek daha doğru.
Yıkan, dağıtan.parçalayan, önüne
kattığına acuna yan bir kasırga.
Vretken, yatırımcı, bağımsızlığı
sanayileşmekte arama bilineine ulaşmış
bir 'cumhuriyet Türkiyesi' nivar eden
kurumlar birer ikişer yok ediliy or. P TT
gittigider. Sümerbankkeza. TEK'in,
DD Y'nin, THY'nin, Karabük Demir
Çelik 'in idam fermanları çoktanyazıldı. Et
Balık Kurumu sizlere ömür. SEKde öyle.
Petkim 'ingünlerisayüı. 10 KİT, bunlarm
sermayesine katıldığı 37 sanayi kuruluşu, 5
kamu bankası ve bu bankalarm ortak olduğu 74
sanayi kuruluşunun ''ozelleştirme programı
kapsamma ahruhklan'' resmen açıklandı.
Dünya 'da 70 'HyıHarın sonunda, Türkiye 'de ise
1983 'te başlatıİmış bir sürecin sonunageldtik,
Devletin malı, kamunun mülkü haraç mezat.
Kitle iletişim araçlarmm (medya) hementütnü
özelleşürmeye övgüler düzüyor. Demokrasi ile
serbestpivasa ekonomisi birbirinin avrılmaz
parçaları (mütemmim cüz) olarak sunuluyor.
Gün yirmidört saat .halka özelleştirmenin
yararları ('.j , kaçımlmazlığı ı!) ve
geciktirilemezliği (!) anlatdıyor. Benzeriaz
görülmüş bir bevinyıkama evlemi meyvelerini
veriyor. Kapıönünekonmuşotomotivişçisi
Alim Erçekelbizeaynen (sözcüğüsözcüğüne
aynen) şöyle dedi: "Kaldık işte işsiz ağabey. Şu
ozelleştirme çıkmadı bir türlü. Olacağı
buydu..."
Olacağı bu muydu'.'
Eğer ' ozelleştirme'' çılgmhğmın sardığı
Türkiye'de aykırıbirses'ekulak vermekten
yanaysanız buyazıyı ve önümüzdeki günlerde
sunacağımız röportajları okuyunuz. Yok eğer
özelleştirmenin zorunlu, kaçınılmaz ve ülkemiz
için pek yararlı olduğuna kesinlikle
inanmışsanız, yargınızdan kuşkunuz yoksa
okumayı sürdürmeniz için de bir neden vok...
TÜSİAD BA$KAM HALİS KOMİLİ'YLE ÖZELLEŞTİRME ÜSTÜNE SOHBET
Devletküçüktiikçe iflkegüçkım- ÖzeUeştirme son dönemde çok yoğun
tartışılıyor, gündentdeki ana konu neredeyse
o. Sizin yani TTJSİAD'ın görüşlerini, yayı-
nlarınızdan, açıklamalarınızdan aşağı yu-
kan biliyoruz. Ancak bu düzeyde günceUe-
şince ozelleştirme...
KOMİLİ - E\et ozelleştirme aşağı yukan
on yıldır Türkiye'de konuşuluyor ve on
yıldır konuşuluyor olması bile ne kadar az
mesafe alındığını gösteriyor. Bugünlerde
bu konuya sizin yeniden eğilmenizin. gaze-
tede ele almanızm çok önemli bir simgesi
var. Çünkü bizler belki ozelleştirme ve dev-
letleştirmeyi birlikte konuşmak lazım...
- Kaynağı ne bu endişenin efendim?
KOMİLI - Ekonomik durumun gidişi.
Hep şeyden korkardık.. özelleştirmeye en
büyük karşıtlannın argümanı özelleştirme-
nin getireceği işsizüktir. Bu gerçekten söz
konusudur. Bugün geldiğimiz noktada ise
özelleştirme kapsamındaki birtakım işlet-
meler bir yerde suni teneffüsle ayakta tutu-
lurken daha önceleri sorunlu görmediği-
miz, verimli ve kârlı kabul ettiğimiz kuru-
luşlar, işçi çıkarmaya başladılar. Şu anda
özel sektöre, işçi çıkarma. işi yavaşlatma
gibi biçimlerdeyansıyan çok ciddi sorunlar
yaşanıyor ve benim korkum bu sonınun
daha büyüme istidadı taşıması. İşte o za-
man, biraz önce şaka yollu söylediğim
özelleştirme y^erine "Aman bizi devletleşti-
rin!" fılan gibi bağırmaya mı başlayacağız
diye düşünüyorum.
- Efendim, "Türkiye sanayileşme ve ekono-
mik büyüme hedeflerinden ve sosyal devlet
ilkelerinden vazgecmedikçe kamu açıklan-
nda ciddiye ahnır bir azalma mümkün de-
ğildir..." deniyor. Bu durumda kamu açığı
ya vergiyle karşılanacaktır y a da ozelleştir-
me gelirleriyle... İşte TÜSİÂD'ın da içinde
yer aldığı ö/.elleştirmc v anlıları, sermaye ke-
simini bu vergi yükünden kurtarmak için
özeUeştirmeye ağırlık veriyorlar...
KOMİLt - Böylesi, bu şekilde bir argüma-
na rastlamadım. Çünkü bizim özelleştir-
meden anladığımız kesinlikle bu değil. Za-
ten biz özelleştirmeyi tek başına yapılması
gereken bir husus olarak görmüyoruz.
Yani biz burada özelleştirmeyi ve KİT-
lerin rasyonalleşmesini, devletin küçülmesi
açısından bir temel önemde görüyoruz,
ama daha uzun vadeli bir perspektiften
bakmak gerektiğinı düşünüyoruz. Burada
ülkenin güçlenmesi için devletin küçülmesi
var. Biz her zaman şunu söylüyoruz: Şu
anda ülkenin en büyük sörunu olan kamu
açıklannın kapatılması için özelleştirme,
sadece vasıtalardan biridir. Ve özelleştir-
menin amacı hiçbir şekilde kamuya geür
kazanmak şeklinde olmamahdır. Özelleş-
tirme, tamamen verimliliği arttıran ve dün-
ya ile rekabette sizi iyi bir konuma getire-
zelleştirme
derken
kendimizin ne
zaman
devletleştirileceği
endişesini
taşımaya
başladık
cek bir şekilde ele alınmabdır.
- Efendim özelleştirmenin bunun yani sıra ül-
kenin sanayileşme hedeflerinden, ağuiıklı
olarak da ağır sanayi hedeflerinden vazgeç-
me anlamına geleceği, tersine bir örneğin bu-
lunmadığı söylenegelir. Sizce özelleştirme
böyle bir sonuç doğurur mu?.. Bizde de do-
ğuracak mı?
KOMİLt - Bir kere ağır sanayi terimi ile
neyin kastedildiği önemli. Türkiye gibi bir-
çok sanayinin devlet eliyle kurulduğu yer-
lerde en azından bugünkü dünya şartlanna
uymayan sandyileşmeler de oluyor. Yani,
illa şu sanayi ülkemizde bulunsun düşünce-
siyle, hiçbir zaman dünya şartlannda reka-
bet edemeyeceğiniz ya da o yaünmın eko-
nomimize yükünün rantabl olmayacağı
birtakım yatınmlarda yapılıyor...
- Sanayileşme hedefine ilişkin soruma...
KOMİLİ - Bakın 20. yüzyılda güçlenen ya
da güçlülüğünü İcoruyan devletlere
baktığımızda; her türlü dış etkenlere, siyasi
kamplaşmalara rağmen bu özelliklerini. bu
trendleri nasıl sağladıklanna baktığınıızda
beş nokta görüyoruz. Bunlardan bir tanesi
demokrasi ve hukuk düzenini müesseseleş-
tirmiş olmalan. İkincisi, masrafından fazla
kaynak yaratan ülkeler oluyor bunlar.
Yani vergi meselesini çok iyi halletmiş, dü-
zenini kurmuş ülkeler. Organizasyon ve
koordinasyon kabiliyetleriyle. regülasyon
kültürleri yüksek, yani daha liberal yapıda
ülkeler oluyor bunlar. Endüstrisini tekno-
loji yaratmaya ve dünya piyasalanndan
pay almaya yöneltebilmiş ülkeler bunlar.
Yani, -sorunuza geliyorum- böylece ağır
sanayi diye, top fabrikası, tank fabrikası.
demir çelik bilmem ne tesisi kurmaktan zi-
yade yönelmemiz gereken konu, teknoloji
yaratmak...
- Peki efendim, bir başka soru: İngiltere gibi
gelişmiş bir ülke değil de Türkiye Ue karşı-
laştırılabilir dü/e\dcki ülkelerden ö/elleştir-
me u>guiama$mı başarna uiaştırmış bir
ülke örneği verebilir misiniz?
KOMİLİ - Bilebıldığım, okuyabıldiğim
kadanyla -yanılabilirim- bana Meksika il-
ginç geli>or. Çünkü Meksika aceleye getir-
memiş. bunun altyapısını iyi hazırlamış.
Bunun sonucu. daha şeffaf yapabilmiş
özelleştirmeyi.
- Peki efendim biraz fiktif bir sorum var. Siz
TÜSİAD olarak "E\et bu özelleştirme
operasvonu başanlı oldu" demek için ne
gibi göstergelere gereksiniminiz olacak?
KOMİLİ - Benim ilk bakacağım nokta
ekonominin devlet mülkivetinden anndın-
lması noktasıdır. Kuruluşlann türlüpoiitik
yöneltmelerden uzak kalması. yani sahip
değiştirmesi. Şimdi ilginç bir soru bu. Hiç
daha önce böyle bir soru gelmedi bana. O
yüzden bır yandan da düşünüyorum...
Şimdi "Ne zaman başanlı oldu?" diyeceğiz.
- Örneğin enflasyon düştü, bütçe açığı ka-
pandı diyelim...
KOMİLİ - Şimdi kısa vadeli bir şey bekle-
memek lazım özelleştirmeden. Sonra bütçe
açığının sırf özelleştirmeyle kapanması...
Hayır özelleştirme bunu sağlayacak enst-
rümanlardan sadece biri. Yani özelleştirme
tek başına ve kısa vadeli bir çözüm değil.
- Son soru efendim. Özelleştirmeyle ilgili sö-
rekli haberler çıkıyor. kararlar alınıyor,
vazgeçiliyor, bozuluyor, yeniden alınıyor fi-
lan... Bir kargaşa \ar. .Ama her şeye rağmen
bu özelleştirme programı yürüyor mu sizce?
KOMİLİ - Valla şu anda yürüdüğünü söy-
lemek zor. Ama bir takım hedefler kon-
muştur. Yeni açılan istikrar programı çer-
çevesinde gelişmeleri görmemiz lazım. Bi-
zim gözleyebildiğımiz. "İstikrarlı bir siya-
sal ve ekonomik ortam olmayan ülkelerde
özelleştirme yüriitülemez" denir. Bu doğru.
- Teşekkür ederim Sayın Komili.
lenirken işçiler ve sendikalan
gerek çalışma süresinde gerekse
çalışma koşullannda önemli
kazanımlar elde etmişler ve 'ça-
usanlan terbiye edici bir araç
olarak tşsizlik' işlevsizleşmişti.
Sosyal devletin çahşanlara sağ-
ladığı kazanımlar uluslararası
rekabette 'olumsuzluk faktöıie-
rine' dönüşmüşlerdi. Burada
devlet ve diğer kamu kuruluşla-
n, bu 'olurasuzluk'un süregel-
mesinin sigortası işlevi görmek-
teydi. Özelleştirmeyie hedefle-
nen sonuçlann başlıca halkala-
nndan biri bu 'olumsuzluk'u or-
tadan kaldırmaktı.
IBlrldeolollk
tercih
Üç yıl kadar önce 'VVorld De-
velopment' dergisi, editörlüğü-
nü Dünya Bankasfndan uz-
manlann yaptığı bir özel sayı
yayımladı. Bu özel sayıda
özelleştirmenin hem teorik hem
pratik tartışması yapıbyordu.
Özelleştirmeyi zorunlu kılan et-
kenler değerlendirilirken yazar-
lar. yani Dünya Bankası uz-
manlan şunu yazdılar: "Esas
olarak ideolojiktir" Bu biritiraf
olarak da algılanabilır. Dünya
Bankası uzmanlan aynı yaada
şunlan da yazıyorlar:
"Özelleştirme uygulamaların-
dan büyük bir bölfimünde özel-
leştirme istemi. uygulanan ülke-
lerden kay naklanmamaktadır.
Genellikle biz (Dünya Bankası)
telkin ettik."
Burada Türkiye'nin kendi
deneyimlerinden de benzeri bir
olguyu çıkarabiliriz. 70'li yılla-
nn sonunda Ecevit döneminde
IMF ile imzalanan "Stand by
anlaşması'nda 'ÖzeUeştirme' ko-
şuluna hatta tavsiyesine rast-
lanmıyor. Buna karşılık Çiller"-
in Stand by Anlaşması'nda
özelleştirme 'ounazsa olmaz bir
koşul' olarak vurgulanmakta.
Dahası 1983'lere kadar. bu-
gün özelleştirmenin en ateşli ta-
raftarlanndan TÜSİAD yö-
netimi, KİT'lerin özelleştiril-
mesine ilişkin herhangi bir ta-
lepte bulunmuyordu. 1982
yıhnda TÜSİAD Başkanı AIi
Kocman avnen şöyle diyordu:
"Bizim TÜSİAD olarak ve özel
sektör olarak KİT'lerin mülki-
yeti üzerinde hiçbir talebüniz
yoktur. KİT'lerin sorunu bir fi-
nansman ve yönetim sorunu-
dur."
1993 yılı sonunda aynı TÜ-
SİAD'ın Başkanı Halis Komili.
'ÖzeUeştirme' konulu bir semi-
nerin açış konuşmasında şu
cümlenin altını çizmekteydi:
"Türk ekonomisinin bugünkü
durumunu. bu durumun düzeltil-
mesi için, acil olarak, orta vadeli
bir istikrar programının devreye
sokulması gereğini ve özelleştir-
menin bu programın en önemli
parçalarından biri olduğunu her
fırsatta tekrarlı>oruz..."
ISosyal
demokrasinln
sosyal'l
8O'li yıllarda Batı Avrupa'-
dan başlayan 'ÖzeUeştirme dal-
gası' Güney Amerika'dan Tür-
kiye'ye. Finlandiya'dan Kuzey
Afrika'ya yayıldığında dünya-
da (ve Türkiye'de) sosyal de-
mokratlar haarlıksız yaka-
landılar. Kendilerini toparla-
dıklannda ise iş işten geçmiş,
özelleştirme bir ekonomik zo-
runluk olarak kamu bilincinde
kendine ciddi bir yer edinmeyi
başarmıştı. Nitekim sosyal de-
mokratlann kendilerini topar-
lama çabalan, biraz utangaç da
olsa özelleştirme dalgasına
ayak uydurmak ve serbest piya-
sa ekonomisinin faziletlerini
sayıp döken koroya katılmak
oldu. Bu sosyal demokrasinin
'sosyal'jiktfn vazgeçmesi de-
mekti. Öyle de oldu. 'sosyal'den
vazgeçilmesine halk kitleleri
lepki gösterince 'demokratlık'a
da üvey evlatlık kaldı.
YARIN.Beklentilerve
öngörüler.
Solda birliğe çağrı
ÇankayaBelediye
BaşkanıTaşdelen:
BirleşmekzDrundayız
•CHP Ankara İl Başkanı Nail Gürman,
SHP'li Çankaya Belediye Başkanı Taşdelen'i
ziyaret etti. Gürman, birleşmenin ivedilikle ele
alınması gerektiğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ankara İl Başkanı
Nail Gürman ın, dün SHP'li Çankaya Belediye Başkanı
Doğan Taşdelen'e yapüğı ziyarette, solda birlik ele alındı.
Taşdelen, iaik cumhuriyetin korunması, çocuklann
geleceğine sahip çıkmak için sol partilerin birleşmeye
mecbur olduğunu dile getirdi. Gürman da birleşmenin
ivedilikle ele aîınmasını istedi. CHP Ankara İl Başkanı
Gürman. üç sosyal demokrat partinin de güçsüz olduğunu,
mecalsiz pehlivanlann bir araya gelmesinin sonucu
değiştirmeyeceğini, öncelikle dimdik ayakta olmanın önemli
olduğunu dile getirdi. Gürman, "Birleşmenin önündeki
teknik sorunlar önemli değil. Bu birleşmenin zeminini
oluşturan teorik temel önemlidir. Birleşme, ivedilikle ele
alınmalı ve ilkesel düzeydeolmalı" di>e konuştu. Birleşme
için her şeye hazır olduğunu bildiren Taşdelen. geciken bir
birleşmenin anlamlı olmayacağını ifadeetti ve şunlan
söyledi: "Sosyal demokratların bölünmüşlüğünden medet
umanlar, Türkiye'y i karanlığa götürmeye çalışanlardır. Ben,
bir baba olarak. çocuklarımıza bırakacağumz ülkemizin
geleceği nden endişe ediyorum. Birleşmenin çatısı, kimin genel
başkan olacağı gibi tartışmalar bir kısır döngü yaratıyor. Bu
tartışfnaları aşmak, koltuk kavgasını bırakmak zorundaytz.
Halkunıza bu guzelliği yaşatmak, boynumuzun borcudur.
Genel başkanlardan en sade üyelere kadar herkes, ber türlü
fedakariığı yapmak durumundadır."
Dolanciıncılıkla suclanıyor
NasrullahAyan
tutuklandı
• AOG Türkinvest Yönetim Kurulu Başkanı Nasrullah
Ayan, dün çıkanldığı mahkeme
tarafından "emniyeti suiistimal" ve
"dolandıncılık" suçlamalanyla tutuklandı.
YAHYA KOÇOĞLU
Çalışmalan bır süre önce Sermaye Piyasas
Kurulu (SPK) tarafından durdurulan
AOGTürkinvest'in Yönetim Kurulu
Başkanı Nasrullah Ayan. "hizmet nedeniyk
emniyeti suiistimal" ve "dolandıncılık"
suçlanndan çıkanldığı mahkemece
tutuklandı. SPK tarafından da, Nasrullah
Ayan hakkında İstanbul 6. Ticaret mahkemesi'nde "iflas"
davası açıldı. Ayan dün Şişli Adliyesi'nde, gazetecilere.
alacaklılanyla anlaştığını söylerken Türkinvest
alacaklalılan ile şirketin Yönetim Kurulu üyesi Sarp Kuray
arasında sözlü tartışmalar yaşandı. Bazı alacaklılannın suç
duyurusu dilekçesi üzerine Şişli Cumhunyet Savalığı'nın
emriyle Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Türkinvest
şirketinin merkezinden mali şube görevlileri tarafından
gözalüna alınan Nasrullah Ayan. dün sabah saat 11 .OO'de
görevlilerce Şişli Adliyesi'ne getirildi. Ayan'ın avukatlan,
Türkinvest Yönetim Kurulu Başkan Vekili Meriç Köyatası
ve Yönetim Kurulu üyesi Sarp Kuray ile bazı şirket
çalışanlan da emniyet görevlileriyle birlikte adliyeye geldiler.
Nasrullah Av an, ifadesinin alınması için bekletilirken
gazetecilerin sorduğu "Borçlarınızı ödeyebilecek misiniz?"
sorusuna "Ben mudilerimle anlaştun. Beni protesto edenler
azınlık" yanıtını verdi. Ayan. diğer sorulan ise yanıtlamadı.
Ayan'ın savcılığa çıkanlacağını duyan ve Şişli Adliyesi'ne
gelen bazı alacaklılar. Ayan"la gazetecilerin konuşması
sırasında bağırarak tepki gösterdiler. Ayan'ın "dolandıneı"
olduğunu ileri süren bu alacaklılarla Ayan'ın yakınlan
arasında tartışma çıktı. Tartışma. polislerin araya girmesiyle
önlendi ve alacaklılar, alt katlara indirildi. Ayan,
avukatlanyla birlikte Şişli Cumhuriyet savcısı Mustafa
Ydmaz'a yaklaşık yanm saat ifade verdi. Savcı Yılmaz, daha
sonra ifadesini aldığı Ayan'ı TCK'nın 510. maddesinde
düzenlenen "hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal" ve
TCK'nın 503. maddesinde düzenlenen "dolandıncılık"
suçlamalan ve tutuklanması istemiyle nöbetçz 2. Sulh Ceza
Mahkemesi'ne sevketti. Savcılık. tutuklama isteminde
bulunduğu yazısında Ayan'ın "emniyeti suiistimal ettiği ve
dolandıncılık y aptığını" ileri sürdü.
PCM'de ifadesi alındı
Ayşegül Tecimer serbest,
soruşturma sürüyor
• Amasya'dançalınanelyazmasıKuramkerimnedeniyle
ikinci kez Ankara'ya getiriten Ayşegül Tecimer. DGM'de
serbest bırakjldı. Ankara DGM Başsavası Demiral,
Tecimer'in yalısının bahçesinde bulunan Kuranıkerim
sayfalanmn, aranan eksik parça olduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Amasya
Sultan Beyazıt Kütüphanesi'nden çalınan
el yazması Kuranıkenm nedeniyle ikinci
kez Ankara'va getirilen Ayşegül Tecimer,
dün çıkanldığı Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde (DGM) serbest bırakıldı.
Tecimer'in, İstanbul'daki yalısının
bahçesinde bulunan Kuranıkerim
sayfalanmn. aranan eksik parça olduğu
bildirildi. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral,
soruşturmanın sürdüğünü açıkladı. Önceki gün İstanbul'da
gözlem altına ahndıktan sonra, dün sabah Ankara'ya getirilen
Ayşegül Tecimer. doğrudan DGM SavcılıgYnaçıkanldı.
Başsava Nusret Demiral tarafından ifadesi ahnan Tecimer,
çabntı Kuranıkerim'in bahçesine bırakıldığını söyledi. Tecimer,
ifadesi ahndıktan sonra serbest bırakıldı. Tecimer, serbest
bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada. Kuranıkerim'in
satılmasına hiçbir zaman aracılık etmediğini savunarak,
"Kuran'ı teslim etmenin mutluiuğunu yaşadığuu" söyledi.
Tecimer, yalısının bahçesine bırakıldığı savlanan Kuranıkerim
için. "İngiltere'deki satın alan şahıs, Kuran'ı zaten hiçbir zaman
Türkiye'den çıkarmamış, burada bir dostuna emanet etmiş. O
şahıs da bunu herhalde bir şekilde getirip kapuıın önüne bırakmtş"
görüşünü dile getirdi. DGM Başsavcısı Demiral,
Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorusunu yanıtlarken, Tecimer'le
ilgili soruşturmanın sürdüğünü kaydetti. Demiral, Tecimer'in
bahçesinde bulunan Kuranıkerim sayfalan için, "Araşnrdık
onu, dışardan getirmişler koyTnuşlar" dedi. Tecimer'in getirdiği
Kuran sa> falanmn, başka bir kitaba ait olduğu yönündeki
sa\ lann doğru olmadığını kaydeden Demiral, şunlan söyledi:
"Hadise şöyle: Kuranıkerim'in cüzleri vardır. 16'sı bulunmuştu,
bir tane kabnıştı, o da geMi, tamamlandı şimdi. Burada tek bir
Kuranıkerim var. Ayşegül Tecimer. eksik olan parçayı getirdi
bize. İki tane uzmana gösterdik, dediler ki, Bu eksik olan
parçadır.' Ayn değerlendirmeyi sonra yapacağız." Amasya
Sultan Beyant Kütüphanesfnden çalınan 17 parçadan 16'sı,
İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C) isimli örgüt
operasyonunda ele geçirilmiş, bir parçasının ise Ayşegül
Tecimer tarafından Ingiltere'ye saüldığı öne sürülmüştü.