25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 HAZİRAN1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 FESTIVAL KULISI: Sanat 'protokolsüz' de sürüyorKöJtûr Senisi - 22.Uluslara- rası tstanbul Festivali'nin salı akşamı Dolmabahce Sarayı'- ndaki açılış törenine hükümeti ve devleti temsiJen çağnhlann katılmaması, basında taiyük ayıp', 'davet krizi'gjbi başhklar- la kınandı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, İstanbul Valisi, Bele- diye Başkanı ve milletvekille- rinden hiç biri törene katılmadı. Törende açıhş konuşması yapa- cağı açıklanan ve gazetelere gönderilen açıhşa katılacağını bildiren bültenlere karşın, Kül- tûr Bakaru Fikri Sağlar'ın töre- ne katılamaması da eleştirilere yol açtı. Sağlar'ın açıklaması TBMM'deki çalışmalan do- layısıyla açıhşa katılamadıgmı belirten Kültür Bakanı Fikri Sağlar. "Çok jstememe rağmen, Uk kez festivalin açılışına katıl- mak onunınu yaşsunsidığan için ûzgünüm"dedı. Yayın organla- nnda yer alan haberlerden ötü- rü üzûntü duyduğunu ifade eden Sağlar, kamuoyunun bu konudakı örnek duyarühğın- dan da büyük mutluluk duydu- ğunu söyledi. Sağlar'a göre bu duyarhhk, ülkemızde kultür ve sanat etkinliklerine tûm halkı- mızm ne denh sahip çıktığının ve önemsendiğjnin somut bir göstergesiydi. Bakanlığırun İstanbul Müzik Festivah'ne ekonomik kaynak yaratarak, geleceğini güvence altına almak için çaba göster- diğini de vurgulayan Sağlar, böylesine önemsedikleri bir uJuslararası etkinhği, TBMM'- deki Bayındırlık ve İskan Ba- kanı Ue ilgili gensoru ve Çekiç Güç görüşmelenne katılmak zonında olduğu için katıla- mayışını kamuoyunun anlayı- şla karşılayacağına inandığını da behrtti. Erdoğan çağrüdı, gelmedi Öte yandan İstanbul'un RP'- lı Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, çağnlı olmadı- ğı için açıhşta bulunmadığını söyledi. Davetten haberi olma- dığını savunan Erdoğan, bilgi- sayar kayıtlanna baktığını, olayı araştırdığı, davetiye gel- mediğini yineleyerek, Cemai Reşit Rey, Açıkhava Tiyatrosu gibi yer taleplerinin lahsislennı yapüklannı belirtti. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı yetkilileri ise açıhş konse- ri ve törenine Istanbul Büyük- şehir Belediyesi protokolün- den; Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, Özel Kakm Mûdürii Ömer Yararbaş. Genel Sekreter Kahnunan Emmioğlu ve Kültür İşleri Daıre Başkanı Şenol De- miröz'ün davet edildığıni ve da- veüyelerinin özel kurye ıle 9 Haziran 1994 günü istanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Hül- ya Altın ve özlem Erdoğan ta- rafından imza karşıhğı teslım ahndığını söylediler. Sanata daha fazla önem Yetkililer aynca, 10 haziran çuma günü de Tayyip Erdoğan, Ömer Yararbaş, Şenol Demi- röz'ün, 13 hazirandada Kahra- man Emmioğiu'nun katılama- yacaklannın bıldirildiğini, vakıf olarak herhangi bır pro- Şakir Eczacıbaşı, konuş- masında sanata daha çok ihtiyacımız olduğu- nu vurguladı. Bilkent Akademik Oda Orkest- rası'nı Server Ganiyev yönetti. tokol hatası yapılmamasına kurumun her zamanki ciddiyeti içerisinde gerekh özenin göste- nldiğıni ifade ettiler. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başka- nı Şakir Eczacıbaşı, açıhş ko- nuşmasında İstanbul Festivah'- nın sanat ve kültürün evrensel nıtehklerinden hiçbir biçimde ödün vermediğini vurgulaya- rak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 50'inci yıl kutlamalanyla birlik- te başlayan festivalin, kimi za- man siyasal, kimı zaman tutucu eğilimlerle savaşmak zorunda Fransa'dafestivallerzw chmmuk Kültür Servisi - Fransa'da her yıl düzenli olarak 800 festıval düzenleniyor. Bunlardan 600'ü yaz aylanna denk gehyor. Son on yıl içinde sayılan artan festi- valler bugün mali sıkınülarla karşı karşıya. 80'li yıllarda sayılan artmaya başlayan festivaller, halkın yo- ğun ilgisıyle karşılaşmıştı. Tu- ristler, müzik ve heyecan, fesü- vallerin ortak özelliğini oluştu- ruyordu. Büyük şirketler de bu ilgiyı reklam amacıyla kullan- mak için festivallerde sponsor firma olarak yer alabümek için neredeyse birbirleriyle yanşmıştı. Bu akıma uyan kentler, kasabalar hatta köyler bile bir festival düzenliyor, yer- leşim birimlerinde festivalleri bulunmayanlarsa hayıflanıyor ve bir festival düzenlemek için çalışıyordu. Böylelikle sayısız yerel festival ortaya çıkü ve bir- çoğu ulusal alanda varlıklannı bilegösteremedi. Ekonomiye katkı... Bugün hem sayılan hem katıhmcılan hızla artmış olan festivaller ülkenin dört bir yanı- nda özelükle de yaz aylannda kentleri bir anda canlandınr. ken yerel ekonomiye tartışıl- maz bir katkıda bulunuyor. Dünya genelinde yaşayan Fransa'da ber yıl düzenli olarak gerçekleştirilen 800 festivalin, 600'ü yaz aylanna denk geliyor. ekonomik sorunlar, festivaller için hayati önem taşıyan spon- sorlan da etkiledi. Binlerce se- yirciyle yüzlerce sanatçıyı bir araya getiren festivaller arük eskisi gibi kolay düzenJenmi- yor. Zorluklann en önemli kısrru davetü sanatçılann gider- leri. Yol, konaklama, müzik düzeni ve sanatçılara ödenen paralar eskiye oranla kat be kat artu. Bu maliyet artışı bir yana fes- tival organizatörleri, sponsor fırma bulmakta zorluk çekiyor. Çünkü sponsorlar artık festi- valleri çekici bulmuyor. Son birkaç yıldır başgösteren finans bulmak zorluğu organi- zatörleri bir araya getirdi. Ülke genehnde düzenlenen festivallere gerek sanatçı gerek- se sponsor bulmak için oluş- turulan bu iletim ve yardımlaş- ma ağı, şimdiden etkisini gös- terdi. Festivallerin devamını sağlamak ve seviyelerini ko- rumak için uğraş veren ulus- lararası kuruluşlar da var. Bunlardan biri olan, 1991 yılında kurulan, ama ancak 1993'te sağlam bir yapıya sa- hip olabilen European Fo- rum of Worldwide Music Festivals, Avrupa genehnde 25 festivalle ilgıleniyor. Blues, barok, caz, rock, klasik ve pop müzik festivallerinin yanı sıra tiyatro ve sinema festival- leri de düzenleniyor. Müzik festivallerinin son yıllardaki çizgilerine bakıldığında barok ve klasik müzığe geri dönüşün ya- şandığı gözJeniyor. Bunun en önemli nedeni dünya müziği olarak tanımlanan caz, blues veya rock müziği sanatçı- lannın festivallere katılma- lannın yüksek maliyet oluş- turmasi. Sadece Paris'te yaz boyun- ca 15 ayn festivalin düzenJe- necek olması festival enflas- yonu için bir gösterge kabul edilebilir. Fransız eleştirmenler dün- yaca ünlü birçok sanatçıyla beraber genç sanatçılan bir araya getiren bu sayısız festi- vallerin sanat seviyesini ge- nelde ıyi buluyorlar. Hole'un basçısı evindeötii bıılıuıdu SEATTLE (AA) - Grunge akjmının temsilcisi Nirvana grubununiki ayönce intihareden solisti Kurt Cobain'in kansı Courtney Love'un topluluğunun bas gitaristi perşembe gecesi evinde ölü bulundu. Courtney Love'un solisti olduğu punk rock grubu Hole'un bas gjtarisu 24 yaşındaki Kristen PfafTın perşembe gecesi Seattle'daki evinin banyosunda ölü bülunduğu bildirildi. Olayı soruşturan dedektif Don Marvin, Pfaffın ölüm sebebinin henüz bihnmediğini ancak otopsiden sonra kesin sonucun bildirileceğini söyledi. Hole topluluğunun son albümü "Live Through This" Kurt Cobain'in intihanndan bir hafta sonra piyasaya çıkmış, Billboard listelerinde 55 numaraya kadar yükselmişti. Love'ın kocası Kurt Cobain 5nisanda 27 yaşındayken intihar ederek müzik dünyasını üzüntüye boğmuştu. kaldığjna, halka dönük olma- makla eleştinldiğine, Batı tak- litçiliği ve öz sanat dallanna önem verilmediği suçlamalan- na dcğındi. Bu yıl ekonomik bunalımdan büyük ölçüde etkilenen vakfın, aşılması güç sorunlarla karşı- laştığını vurgulayan Eczaabaşı, krize karşın sanata her zaman- kinden daha fazla önem veril- mesi gerektiğini belirtti: Nejat Bey olsaydı... "Bu denli ağır ekonomik dar- boğazlar yaşanırken, sanat şen- liklerinin desteklenmesini yersiz buianlar oldu. O\sa, bizler, kül- tür ve sanatın, vaşamın vazgeçil- mez bir parçası olduğuna; her or- tamda, her güçlükte ve her ko- şuJda öncelikle desteldenmesi gerektiğine inanıyonız." Festival bu yıl ilk kez Nejat Bey'siz yaşandı. Açıhş gecesin- de 'Nejat Bey olsaydı, bu yaşa- nanlara karşı o ince üslubuyla ne güzel şeyler söylerdi' diyenler, onu özlemle ananlar çoğunluk- taydı. Artık uluslararası fes- tivallerin arasında yer alan İstanbul Festivali'nin açıhşla- nnda yıllardır, kentlerin önemi- nin, ülkelerin saygınhğının sa- nata verdikleri değerle orantılı olduğunu yineleyip durmuştu Nejat Bey. Gecede Kültür Bakanhğı Müsteşar Yardıması Gülşen Karakadıoğlu'nun dışında hü- kümeti temsil eden başka kımse yoktu. Bu tür açıhşlara daha çok gidilmesi ve sahip çıkılması gerektiğini savunan Hıncal L/luç da koltuk değnekleriyle gelmiştı Dolmabahçe Sarayı'- na. Kuşkusuz yanında her yıl ol- duğu gibi bir Türkiye Gûzeli de vardı. Semra Özal ayakta kaldı Uluç, yanmdakine konserle ilgili açıklamalar mı yapıyordu bilinmez ama sık sık sesı du>u- luyordu. Ama konser süresince konuşan sadece Uluç değıldı, ötekileri ise Dolmabahçe Sa- rayı'nın akustığı hemen eleveri- yordu. Bilkent Akademik Oda Orkestrası'nın şefi Server Gani- yev, bir ara dayanamayıp, mü- ziği kesip. seslenn dinmesini bekledi. Açılışa biraz gecikmeli de ol- sa, Semra Özal da katılmıştı ama protokolde boş yer bula- mayınca salonu terk etmeye ka- rar vermişti ki, festivalin proto- kol sorumlusu Zeliha Kaya. he- men sprunu çözümleyerek, Semra Özal'ı yerine oturttu. Ünlü soprano Hildegard Behrens. bu gece için Vakko"- dan 17,5 milyon liraya bir elbi- se, 2,5 milyona ayakİcabı alrnış- tı. Bütçesi altüst olan festival, olağanüstü koşullara karşın, Kültür Bakanhğı'nın, katkılan- nı sürdüren belirli özel kuruluş- lann, yurtdışındakı bazı sanat kurumlannın gösterdiği ilgiyle. çabayla ve konuk sanatçılann ücretlerinde büyük indirimi gö- ze almalanyla gerçekleşiyor. Sanata daha çok gereksinım duyduğumuz bu günlerde, 'Bu tstanbul bizün. Festivaller he- pimizindir' sloganını hep anım- samak ve yaşatmak gerekiyor. 8.ULUSLARARASI İZMİR FESTİVALİ Kokulu ve arabeskli bir festival MERİHAK İZMİR- İzmirh bir festival- de daha dünyaca ünlü sanatcı- lannı, köfte şişkebap duman- lan arasmda, arabesk müzik eş- hğinde izledi. Kültürpark Açıkhava Tiyat- rosu'nda ne zaman bir etkinlik yapılacağı duyurulsa Izmirli sa- natseverlerin tüyleri "diken di- ken" olur. Yıllardır etkinükler, çevredeki birahaneler ve gazi- nolardan gelen arabesk müzik- le "sabotaj" edilir. Her dönem, belediye başkanlan, "hiç ol- mazsa festival süresince" sus- turmaya çahşüklan "garip mü- ziğe" hep yenilirler. Sorunun önüne ne vali ne de belediye başkanı geçebilir. Izgara dumanının aziyliği önceki gece dünyaca ünlü kemana ve Devlet Ssanatçısı Suna Kan'ı dinlerken yine aynı hastahk kendini gösterdi. Önce alçak tonda başlayan "garip müzik" sonra Izmir Devlet Sen- foni Orkestrası'nı ve Suna Kan'ı bastırdı. Vali Kutlu Aktaş'ın da yaşadığı ses kirühğine Kültür Bakaru Fikri Sağlar'ın koruma- sı el koyana kadar bu olay sür- dü. Bir sorun böylece çözümlen- mişti ancak, çevredeki kafe ve lokantalardan rüzgann da etki- siyle Kan ve seyırcüerin üstüne • Izmir Devlet Senfoni Orkestrası'nı Rengim Gökmen yönetti, Suna Kan açılış konserine solist olarak katıldı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın katıldığı açıhşta, Düzenleme Komitesi Başkanı Filiz Sarper Eczacıbaşı, 'imkansızı başarmak için' yapılan çalışmalara destek verenlere teşekkür etti. inen köfte ve şiş kebap kokulan için kim ne yapacaktı? Festival konuklannın "ızgara dumam" adını taküklan bu kokuyla bir- likte oluşan sis, bir ara o boyuta geldi ki, Kan ve izleyiciler ara- smda görüntü engeli oluştu... Nejat Eczacıbaşı'nın önderli- ğinde başlayan ve bu yıl 8.'si gerçekleştirilen Uluslararası İz- mir Festivali, böylece her yıl ol- duğu gibi benzer sorunlarla başladı. Açılışa ilgi, geçen yılla- ra göre daha azdı. 3 bin 500 ki- şilik Açıkhava Tiyatrosu'nda bin kışi bulunuyordu. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın açıhş ko- nuşması yaptığı törende, Festi- val Düzenleme Komitesi Baş- kanıFilizSarperEczacıbası.'ini- kansızı başarmak için" yapılan çahşmalarda kendilerine destek verenlere teşekkür ederken, "Çağdaş bir toplum için en önemli unsurun geniş bir sanat ortamı oluşturma olduğunu ve bu alandaki katküarın gelecek için atılan en değerli adımlar ol- duğu bilinciyle, en zor şartlarda bile ödün verilmedi İzniir Festi- vali'nden" dedi. İstanbul Festivali'nin açılışı- na katılmadığı için sert eîeştiri- lere uğrayan Sağlar, Türkiye'- nin geriye götürüimek istendiği birdönemde İzmir Festivali'nin açılışını yapmaktan mutlu ol- duğunu söyledi. "Coşku ve te- dirginlik yanyana" diyen Sağ- lar, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Izmirliler coşkuvu bü\ük bir güçle Türkiye'ye gösterecekler ve o bir avuç azınlığın çağdaş ve uygaruğın karştsındaki engel ol- ma konumlarını >ıkacaklar... 2 gün önce tstanbul Festi\ali'nin açüışında bulunanamtştrm. Çün- kü laik, demokratik Türkiye Cumhnriyeti'ne karşı güç birliği içinde olmava calışan insanlar, ülkemizin önemli kentlerinde sa- nat \e sanatçılara saldırmaktay- dılar. Onlann sadece kentierde yapmış olduklannı TBMM'de çağdaş, laik, demokratik Tür- kiye'yi kurmak, büyütmek doğ- rultusunda büyük çaba gösteren hükümetimLrin bir bireyine de aynı saldıganlıkla, aynı anlayış- la gensoru vererek, hükümeti ve Türkiye'yi belirsizliğe_ sürükle- mek amacındaydılar. İşte o açı- dan TBMM'deki tüm parla- menterler, bu bir avuç azınlığa karşı duruyordu. Onun için çok önemli festivale katdamadnn." Konuşmalann ardından Rengim Gökmen yönetiminde- ki İzmir Devlet Senfoni Orkest- rası, Ferit Tüzün'ün "Esintiler'- 'ini seslendırdi. Ardından Or- kestrarun eşliğınde Suna Kan, Mozart'ın Keman Konçerto- su'nu sundu. Daha sonra da or- kestra Dvorak'ın" Yeni Dünya- dan" adh eserini seslendirdi. ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Kışkırtıcılık Gazetelerin, dergilerin, televizyonların, dolayısıyla si- yasa adamlarının yaşam biçimimizi, davranışlarımızı, düşüncelerimizi, duygularımızı, tek sözcükle kültürümü- zü gereğinden fazla etkiledikleri, nerdeyse baskı altında tuttukları bir gerçek. Iyi eğitim görmüş, belli bir bilinç düzeyinin üstüne çık- mış olanlarda bu etki görece azalıyor. "Satırların arkasını okumak" diye bir söz vardır. Eği- timli bir kişiyseniz, gazeteleri öyle okur, radyoları öyle dinler, televizyonlara öyle bakarsınız. Kimin ne söyledi- ğini değil de, kimin neyi niçin, ne gibi bir art düşünceyle söylediğini anlamaya çalışırsınız. Eğitim düzeyinize, ya- şam deneyiminize göre bir oranda koruyabilirsiniz ken- dinizi... Evet, sözcük bu: "Korumak"... Aldattlmaktan, kandırılmaktan, birtakım çıkarlara araç edilmekten, ayrımına bile varmadan çevrenizdekilere, içinde yaşadığınız topluma, memleketinize kötülük et- mekten kendini korumak... Siyasa adamları eskiden de yalan söylerlerdi. Yunan- cadan gelme "politika" sözcüğünün bir anlamı da şu- dur: Birereğe varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak, zayıf noktalarından ya da aralarındaki uyuş- mazlıklardan yararlanmak gibi yollarla iş yürütmek... (Türkçe sözlük) Sırasında hoşa giden sözler edilecek, sırasında zayıf noktalara yüklenilecek, sırasında uyuşmazltklar körük- lenecek... Adr Politika.. Açıkçası: Makyavelcilık... "Amaca varmak için her araç geçerlidir!" anlayışı. Günümüzün insanı tam anlamıyla Makyavelci birdün- yada, yalanların saldırısı altında yaşıyor. Her yandan, çıkarcılar, kendi amaçlarına ulaşabilmek için sürekli ya- lan yağdırıyorlar. Televızyonlar, gazeteler, haberler, bil- diriler, demeçler yalanlarla dolu: Kaba yalanlar, jnce yalanlar, kapalı yalanlar, açık yalanlar... Öylesine ki, artık kimse yalan söylediginin bilinmesi- ne aldırış etmiyor. Karşısındakini inandıramadığını bile bile, gözünün içine baka baka, yılışa yılışa yalan söylü- yor. Yalan bir yaşam biçiminin, bir kültürün temel dire- ği... Dinleyenler de benimsemişler bu kültürü, hiç kızmı- yorlar kendilerine yalan söylenmesine. En inanılmaz yalanları dinlerken neşelerini bulup basıyorlar alkışı: - Heyt be, işte politika böyle yapılır!.. Kandırılan kendileri değil, onlar yutmaz, yandaşı ol- dukları parti adına kitleler yönlendiriliyor... Televizyonculuk, gazetecilik, her şey boylu boyunca bu batağın içinde... Görev halkı bilgilendirmek, aydınlatmak, gerçekleri ortaya dökmek değil, halkı yanına çekmek, yönlendir- mek, yonetmek... Her kitle iletişim aracının arkasında bir çıkar grubu- nun yuvalandığı, kitle partilerini çıkar gruplarının kurdu- ğu ya da desteklediği, dolayısıyla da denetleme duru- munda oldukları açıkça görülüyor. Eskiden gizlenirdi bu işler... Yapılması doğru bulun- mazdı... Yapanlarutanırdı...Şimdiherşeyortada.. Kim- senin gizlisi saklısı yok... Ayrıca yalanın kullanılışında daha ileri aşamalara da geçildi. Bugün açıkça kışkırtıcılık yapılıyor. Televızyonlar halkı sokakiara dökecek yalan ya da abartılı haberler veriyorlar. Gazeteler ilgi çekme adına. hükümet ileri gelenlerinin ağzından demeçler yayım- layarak uluslararası ilişkilerimizi zedeleyecek bır hava yaratmaktan çekinmiyorlar. Siyasa adamları salt hükü- meti zor durumda bırakmak için örnekse bankalara du- yulan güveni sarsacak sözler edip ekonomiyi çıkmaza sokmayı göze alıyorlar - yani düpedüz halka zarar vere- cek olayları körüklüyorlar. Anamalcı düzenin insanımıza yüklediği bireycilik du- yarlığıyla bu bataktan çıkılamaz. Ama yaşamın böyle sürüp gidemeyeceğini görme- mek için de insan kör olmalı... Anamalcılık da, endüstri toplumu da tukendi... Akılcı, gerçekçi, yalana, kışkırtıcılığa, çıkarcılığa geçit vermeyen, bugün için bastırılmış görünen insanlık de- ğerlerinin beklenmedik bir patlama yapacağına inanı- yorum... SedaHoşsesve ÖzkmEbesek konseri Kültür Senisi - Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kap- samında, bugün. Seda Hoşses (keman)t Özlem Ebesek (pıya- no) ve İTÜ Çoksedi Korosu' nun konserleri, İTÜ G Arnfısi'- nde dinlenebılir. J 972 yıhnda doğan ve 1983'te İÜ Devlet Konservatuvan"na giren Seda Hoşses, Selahattin Yünkuş ile keman. yardımcı do- çent Mine Mucur ile armonı ve solfej. Prof. Eroel Çelebioğlu ile form bilgısi çalıştı. 1988'de Ga- lati ıle solo çalışmalarda bulu- nan Hoşses, 1992 yılında Aber- deen'de (İskoçva) Shell Expro Music School'un enstrümantal kurslanna katıldı. Aynı yıl Ev- geni Samaflov yönetimindeki oda orkestrasının Çanakkale ve Berlin'e yaptığı tumeye katıldı. 1993"te Fransa'da Akdeniz Gençlik OTkestrası'nda bir ay staj yapan Hoşses, Pablo Casals Festivali'nde Maurice Hasson ve aynca Fransa'da Kemal Ak- çağ ile çalıştı. Seda Hoşses, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Yüksek Dör- düncü Sınıfı'nda Selahattin Yünkuş ile keman, Vetıyanim Warşavski ile oda müziği eğiti- mını sürdürüyor. Hoşses'ın konseri konseri saat 11 .OO'de İTÜ G Amfisi'nde dinlenebilir. Saat 12.00'de bir piyano resi- tali verecek olan Özlem Ebesek ise pıyanoya dokuz yaşında İÜ Devlet Konservatuvan'nda Meral Yapalı ıle başladı. 1987 ve 1989"da Salzburg Mozarte- um Müzik Akademısi yaz kurs- lanna katılarak Prof Ale\is GOIOTTII. Prof Sergio Particaroli ve Prof. Karl Heinz Kammeriing ile çalıştı. Aynca İÜ Devlet Konservatu\an'nda tdil Biret, Mikhail Vorskersesnsky, Vitaly Marguüs ve Lala Margulis'in master kurslanna katıldı. Halen Lala Margulis'le yurtiçi ve yurtdışında çahşmalannı sür- düren Ebesek, 1993 yılında Fransa'da, Gueret Yaz Akade- misi'nde. Gülsin Onay ile çalış- mış: öğrenci konserlerine. Gue- ret Festivali'ne katılmıştı. Ebe- sek, fstanbul ve diğer şehirlerde de resitaller verdi^ İÜ Devlet Konservatuvan Öğrenci Or- kestrası eşliğinde çaldı, radyo ve televizyon programlannda yer aldı. 1992 yılında fÜ Devlel Rîon- servatuvan Piyano Bölümü"- nden iyi bir dereceyle mezun olan Ebesek, halen yüksek li- sans çahşmalannı Prof. Meral Yapalı ile sürdürüyor. Ebesek. aynı zamanda konservatuvarda öğretim görevlisi. Bugün yine İTÜ G Amfisi'- nde saat 19.00'da İTÜ Çoksesli Korosu'nun konseri dinlenebi- lir. 'Sıfır Noktasındaki Kadın' ANKARA (AA) - Tiyatro Özgün Deneme (TÖD), "Sıfır Noktasındaki Kadın"ı, bugün ve yann Yeni Sahne'de Anka- ralı sanatseverlcrin beğenisine sunacak. Mısırlı yazar Neval El Saddavi'nin yazdığı, Yeşim Eyüboğlu'nun sahneye uyarladığı yapıtta, yaşanan kültürel ortam içindeki kadının yeri sorgu- lanıyor. Ankara'da 1987 yıhndan bu yana deneysel tiyatro çalı- şmalan yapan grup, yine Yeşim Eyüboğlu tarafından sahneye uyarlanan "Bir Yufka Yürekli" ve "'Doğmamış Çocuğa Mek- tup" adh oyunlan da zaman zaman izlenime sunuyor. 23 ve 24 hazıranda Yeni Sahne'de bu kez, Orianna Fallaci'nin "Doğ- mamış Çocuğa Mektup" adh eserini sergileyecek Tiyatro Öz- gün Deneme, 8 temmuzda Konya Ereğli, 9 temmuzda Kara- man ve 10 temmuzda da Antalya'ya turnegerçekleştirecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear