25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZİRAN1994CUMA CUMHURJYET SAYFA EKONOMI Karayalpn otomotivcilerden yanrt bekliyor • ANKARA(Cumburiyet Bürosu)- SHPGenel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, otomotiv sanayicilerine yaptığı "fşçi çıkarmayın, stoklannızı eritelim" önerisineyanıt bekliyor. Karayalçın, otomotiv sektörüyle ilgili değerlendirmelerinin sektörde farklı beklentilere yol açtığını belirterek, partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmada, şunlan söyledi: "Ben açıklamamda. sanayide yaşanan krizin ileri boyutlarda olmadığını ya da en azından çok büyûk ölçüde işçi çıkanlmasına neden olacak bir tablonun önümüzde bulunmadığını söylemiştim. Nitekim ilgili sendikanın Genel Başkanı Sayın Özbek ve Bursa Şube Başkanı da yaptıklan açıklamalarda bu görûşleri doğruladılar. Biz bu darböğaan aşılması için biraraya gelipçözüm üretebileceğimizi söylüyoruz." dikkat • ADANA (AA) - Sahte veya içeriği itibanyla yanıltıcı belge düzenJemede kullamlan tihazlar aracılığıyla verilen fışlerin. vergi iadesinde geçersiz oiduğu hatırlatılarak vatandaşlar uyanldı. Adana Deftedan Ali Karaarslan, vergi denetimlerinde, Kasım Algül ve Murat Keskin isimli şahıslann sahte fiş düzenleyerek sattıklannın belirlendiğini bildirdi. alacakları • ANKARA (AA) - Botaş'ın kuruluşlardan alacağı doğaJgaz bedellerinin, peyderpey ödenmeye başlandığı bildirildi. Botaş'a en çok borcu bulunan TEK, borunun 200 mılyannı öderken ikinci sıradaki Ankara Büyükşehir Belediyesi ise Botaş'a "masaya oturma" önerisinde bulundu. Halen, Botaş'a, l trilyon lira ile en fazla Türkiye Elektrik Kurumu'nun borcu bulunuyor. DÜZELTME Dünkü ekonomi sayfamızda, "SEK üreticilerin güvencesi" başlıklıhaberde,SETBÎR Başkanı Doğan VardarlTnın üreticiye "sadece mayıs ayından borcu bulunduğu" yolundaki açıklaması, teknik bir hata nedeniyle "nisan" ayı olarak çıkmıştır. Devlet Bakanı Nafız Kurt'un Tekel Genel Müdürlüğü'nü Ankara'ya taşıma gerekçesi: Genelmüdürünyeribakarunyaıu ÖZGÜR ULUSOY Nafiz Kurt Tekel Ge- nel Müdürlü- ğü'nün mil- yarlarca lira- ya mal olacak Ankara'ya taşınma ka- rannı, ekono- mik kriz ve ta- sarruf tedbir- leri de değiş- tirmedi, sadece bir yıl ertelenme- sine yol açtı. İstanbul'daki genel müdürlük birimlerinin yanı sıra, başta İzmir Tütün Müessesesi olmak üzere Tûrkiye'nin çeşitli bölgelerindeki Tekel işletmeleri- nin de Ankara'ya taşınmasında ısrar edilirken, Tekel'den so- rumlu Devlet Bakanı Nafiz Kurt. bu karan savunarak. "Tûm bakanlıklara bağlı genel müdürlükJer Ankara'da. Benim- Id neden oünasın?" dedi. Merkezde bir genel müdürlük ve beş müessese müdürlüğü ile bunlara bağlı taşra kuruluşlan- ndan oluşan kuruluşta. toplam 1300 üretim, hizmet ve araştı- Ambalaj fabrikasında şüpheH ortaklık Ekooom Serrfsi -Tekef Ambalaj Fabrikası İşçileri,Tekerin tüm ihtryaçfannı karşılayan fabnkanın özdteşürilmeye yönkndiriimesİBî kınayanbir bildiri yayjmladıJar Bildiride şugorüştereyer verödi: . ğ stgaramnpuhauB übtüuunan '. Faferikaınızsatridığinda, dmetfatf ort*tf«nkayİK*»aktada. Kartaolaa Kr GeJca kotnisyonferca verimB bir şekilde işieüldiğı ve kamu kuruluşlan içerisJndeözel sektör zihniyetiyte caJışan ender kuruîuşiardan biri oiduğu ileri sürülcn fabrika, 20içki» 8 sigara fabrikasi, 22 yaprak tülön merkez müdüriüğü. 9 tuz işletmea, 76başmüdürlük, 2 kibrit fabnkasında kTiöamlanrnamul ve yan mamuüerin imalini ve sevkini yürikûyor. rma birimi faaliyet gösteriyor. Yüksek Planlama Kurulu ka- rannca genel müdürlükten baş- lanarak Ankara'ya taşınması öngörülen Tekel'in, Türkiye çapında toplam 50 bin personeli bulunuyor. Karar planına göre. önce Ge- nel Müdürlük'tekı 502 kişilik personelle başlayacak olan ta- şınma, Türkiye'nin çeşitli illerin- deki Tekel müesseselerinin An- kara'ya nakli ile devam edecek. Ankara'daki, 1970'liyıllardaar- sası alınan ve 80'li yıllarda proje- lendinlip başlatılan, ancak çeşit- li nedenlerle ara verilen genel müdürlük binası inşaatının 18 ay ıçınde sona ermesı ve ! 50-200 mılvara rr.al olması bekleniyor. Tekel Genel Müdürü Mehmet Akbay, konuya "Yıllık 80 tril- yon cirosu olan Tekel için, 150-200 milvar çok göriilmeme- li" >orumunu getiriyor. Ankara'daki yapısal değişik- liklere dikkal çeken Akbay. özelleştirilen kamu kuruluşla- nndan. birinin binayna da geçe- bileceklerinı söyleyerek taşınma işlemini şöyle gerekçelendirdi: "Tekel, yaJnızca ticari bir kurum değildir, aynı zamanda bir des- tekieme kurumudur. Hazine için önemli bir kaynak yaratan kuru- luştur. Bu yüziden Hazine ve mer- kezi idare ile iç ice olması gerekir. Tekel'in Tarım Bakanlığı, Plan- lama Teşkilatı ve Maliye ile de doğnıdan ilişkisi vardır." Izmır Tütün Müessesesi'nin, tütün tanmı büyük ölçüde Iz- mir'de yapıldığından İzmir'de kalması. Ege'deki Tuz Müesse- sesi'nin. Tuz Gölü'ne yakın ol- ması amacıyla Konya'ya ta- şınması gerektiği iddialannı da reddeden Akbay, "Bu ilginç öne- rilerin anlamı yokrur. Koordinas- yon için Ankara'ya taşınılması gerekir" dedi. Personelin, taşınmama yö- nündeki eğilimini değerlendiren Akbay, kendilerine de persone!- den şikayet geldığinı belirterek "Personelin tavrı çok olumhı de- ğil. Ancak memuriyette amaç hizmettir. Tasınmaya öncelikle üst düzey yöneticiler seviyesinden başlayacağız. Ege'de, İstanbuT- da kalmak isteyen arkadaş- larımız olursa, onlar bulunduk- lan yerde çalışmaya devam ede- bileceklerdir" şeklinde konuştu. Devlet Bakanı Nafiz Kurt da, genel müdürlüğün Ankara'ya taşınmasının "şart"oldufunu şu sözlerle açıkladı: "Tekel, sene- lerden beri İstanbul'da. Her gfin teiefonlarla, fakslarla talimatlar verip yanıt bekliyoruz. Ankara'- da Tekel Genel Müdürliiğu'nün zaten tesisleri var. Bakan burada, genel güdürlük orada. Başka hangi bakanlığın genel müdürlü- ğü Ankara dtşında?" Sanayici barut fiçısı • Çiller, TOBB'de Doğu'daki sanayicilerin hışmına uğradı Çiller, TOBB ziyaretinde sadece Yalım Erez'in desteğini alabikli. ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB), Doğu ve Güneydoğulu 10 ticaret ve sanayi odası baş- kanı ile görüşen Başbakan Tansu ÇiDer, bekle- mediği bir tepkiyle karşılaştı. Teşvik primlerini 10 aydır alamadıklanru, müteahhit alacak- lannın ödenmediğini belirten başkanlar, Çil- ler'den, Güneydoğu'daki yatınmlann tamam- ianmasını ve devletin bu bölgelerde ihale aç- masını istediler. Devlet kaynaklannın kullanımı konusunda sıkıntı olduğunu anımsatan Çiller. oda baş- kanlanna. "Ancak önceliklerinuz bu yöreierde- ki yatırunlardır" karşıhğını verdı. Çiller. hükü- AFIF sıfırlandığı halde ATAŞ'ta hala ton başına 409 bin lira zarar ediliyor Zam olmazsa akaryakıt yokANKARA (AA) - Türkpetrol Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Turcas Petrol- cülük AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve mu- rahhas azası Ayduı Bolak, küçük çapb zam ve Akaryakıt Fiyat Istikrar Fonu (AFİF) payı 'sıfırlandığı' halde, ATAŞ Rafınerisi'- nde ton başına hala 409 bin 361 lira işletme zararlannın bulunduğunu açıkladı. Türkpetrol Grubu'na bağlı Marmara Pet- rol, halen Mobil, Shell ve BP yanında Mer- sin'deki ATAŞ Rafınerisi'nin ortaklan arasında yer abyor. Bolak, AFİF'teki sıfırlamanın rafinelerin zarannı bir ölçüde karşıladığını. buna karşılık rafinelerin dığerzararlan iledağıtım şirketlerinin eksiltilen kar paylannın henüz genel olarak bir sonuca bağlanmadığını söy- ledi. "Buradaki problem zam değil, oluşan zarariarın bir şe- kilde telafî edilmesidir'" dıyen Aydın Bolak. "Yaptığımız ne siyasi, ne de iktisadi bir müca- deledir. Bu "ayakta durma. hayatta kalabilme' kav- gasıdır" dedi. Bolak, sorunun çözümü için yeni bir vergi indirimi ya da fiyat ayarlamasının şart oldu- ğunu savundu. Rafıneri ve dağıtım şirketleri zararlannın mutlaka ortadan kaldınlması gereküğini kaydeden Bolak, şunlan söyledi: "Şu ana kadar yapılanlar yetmiyor. Şimdi he- def, bu zaran yok etmekse bu zarar. rafineri çıkş fiyatıyla telafi edilmelidir. \ eyahut nası) AFfPten vazgeçiyorsanız, birtakım vergiler- den, daba açık ifadeyle Akaryakıt Tüketim V'ergisi'nden (ATV) beUi ölçüde vazgeçersi- niz. O zaman fiyat zammı yapmadan meseleyi çözersiniz. Mesele biter." Bolak, "ATAŞ'ın üretime ara vereceği" yolundaki söylentilerle ilgili bir soruya da şu karşılığı verdi: "Bu şekilde devam ederse ser- maye biter. Bırakın üretime ara vermeyi, ATAŞ'ta üretimi durduracak hale geliriz, he- pimiz çalışmaya devam kabilivetini kavbede- riz. Üretime ara vermek. sermayesi olan bir şirkedn vereceği bir irade kararıdır. Eğer ştr- ket, sermayesiııin tamamını zarar olarak kay- betmişse, müflis hale gelir. Bugün Tüpraş, AFfF'in sıfırlanmasıyla zararının ne kadannı karşıladı bilmiyorum. Ama sıfırlama yapdı- ncaya kadar doğan zarariar devam ediyor." metinin sanayicilerin sorunlanna eğilmeyi, addi bir görev olarak gördüğünü belirterek. muhalefetinin dozunu artıran sanayi sektörü- ne "zeytin dalı" uzattı. Ancak Çiller, yüksek kredi faizleri nedeniyle gündemde olan "Hazi- ran krizi"nin önlenmesi konusunda. bankala- nn hükümetten isteklerine herhangi bir yanıt vermedi. Başbakan ÇiUer, dün TOBB'yi ziyaret ede- rek, yeni seçilen yönetim kurulu üyelenni kut- ladı. 5 Nisan kararlannın, aradan gecen 2 ay içinde öngörüien sonuçlannı vermeye baş- ladığını öne süren Çiller şö\ le devam etti. "Enflasyonda hızlı bir iniş gündemdedir. Ha- zine'niıı 6-6.5 aydan beri borçlan- mamasından sonra, ilk kez mayıs ayında Hazine şok faizie piyasaia- ra girmişken, son 10 gün içerisinde artık Hazine'nin >eni borçlanma gereği kaimadığı için, faizlerde bir düşme olacağını da artık somut bi- çûnde görmekteyiz." Başbakan Çiller, sanayicileri ihracata teşvik etmeye çalış- tıklannı belirtirken de, I haziran- dan itibaren Eximbank'a her ay 250 milyon dolarlık kredı olanağı tanıdıklannı, 10 gün içinde bu kredinin 85 milyon dolarlık bölü- münün aktanldığını açıkladı. Çiller, sanayicilere. "Geün bu ih- racatı yapın" çağnsı yaptı. TOBB Başkanı Yalım Erez. önümüzdeki hafta sıkıntı için- deki tüm sektörleri TOBB'de bir araya getirerek, sorunlara karşılıklı çözüm arayacaklannı bildirdi. MIKRO DİNÇ TAYANÇ Dikkal, Kuduz Geliyor! Hani benım mahallenın esnafında bir tuhaflıklar' vardı ya ay- lar önce, şimdı olanlar oluyor a>1ık... Vç Kardeşler Manavı'nın birbirleriyle *üs'durmakta kararlı 'kandaşlan' lyiden iyiye birbirlerine giriyorlar. öyle ki, mahalleli lyıce kesıyor ayağını... işleri iyı giden süpermarketin karşısına bir yenisı açjlıyor. Onlar da bırbırlerinı yiyorlar. Mahalleli "Yahu, ikiniz fazla geli- yorsunuz. Vitrinleriniz de mallannız da tezgahtarlarınızdaaynı. Birleşin de hem siz hem biz kurtulalım" diyor, ama ıkisinin de patronunun gözünü 'kâr'burümüş. iliedebırbirlerınibatırmaça- basındalar... Mahalleli onlardan da kesti, kesiyor ayağını. Durum boyle olunca da iş o 'dışarlıklı' dediğım karanlık bakışlı küfecilere' yarıyor. Küfeler el arabalarına, el arabaları tezgahlara dönüşuyor hızla. Yakındır, Vç Kardeşler"\ ya da sü- permarketleri almaya soyunurlar. "Eh, ticaretbu, kim akıllıysa o kazanır" diyordum önceleri ki, son gunlerde ışler değişmeye başlıyor. Bizim küiecilerın yanı- nda bırer ıkışer itler peydahlanıyor! Alışverışe niyetlendiniz de küfecilerden başkasına mı yöneliyorsunuz? Olmuyor! itler he- men dışlerıni göstere göstere hırlamaya koyuluyorlar. Görüyo- rum, çoğu alıcı 'korku belasına' küfecilere müşteri' olmaya başiıyor... Başladı mı da artık kurtuluşu yok. Çünkü itler, bir kez alışveriş edeni, ikincisinde paçasından dişleyip sahibine sürük- luyorlar. "Şimdilik hırlamakla, paçamıza diş geçirmekle yetiniyortar, ama yarın ne olur bilinmez" dıyor bir dostum. "Çünkü havalar gittikçe ısınıyor. Sıcak, itlerin kudurması için birebirdirhani... Ya bizi de ısınrlarsa?" ûncelerı, mahalleliye korkulu bir düş gibi gelen kuduz itın ısırması' son gunlerde önce endişeye, sonra da gıderek dehşe- te' dönüşuyor gibı... "Hergeçen gün fiyatları arttınyorlar. Mallarının niteliği de iyi- ce bozuldu. Yakındığımızda ya tersliyorlarya da kaşgözle itleri- ni çağırıyorlar. İtler de ne denli semirdi aynmında mısınız?" di- yor mahallenın hanımlan ve eklıyorlar: "Bu itlerikovalayamaz- sak, durumumuz haraptır!" "Pekiyi ne yapmayı düşünüyorsunuz" diye soruyorurn. "Şeyy, bilmem ki, mahalleli oturup konuşsak. Elbette 'Ûç Kar- deşlere dönmeyiz, ama hiç yoksa süpermarketlerden birinden topluca alışveriş etsek " diyorlar ikırcıkli ikırcikli. Bu arada itler, lyıce azıtıyor ve mahallede ne kadar çiçek tarhı. ne kadar gazete ya da Tekel bayıı varsa ya toprağını eşeli- yor ya da göz göre göre diplerırte 'ediyor!' Mahallelıden çıt yok! Sonunda dün gece, itler itliklerini gösterip, mahallenin tüm evlerınin kapılanna pıslemiyor muü! Sabah geçerken şenliği gözlüyorum. Kapısından her çıkandan bır çığlık, bir kıyamet... itler ve küfecilerse sıntıp duruyorlar! Mahallenin en gözüpek delikanlısı dayanamıyor ve yerden kaptığı taşı, en yakınındaki ite fırlatıverıyor. it, 'kıyy, kayy'sesleri arasında kaçmaya koyuluyor, ama "Vay. sen misin itimizitaşla- yan" dercesıne, küfecıler ortaya fırlayıverıyorlar. "Biz zaten yokluktan, yoksulluktan gelıp dişimiz tırnağımızla buralarda tutunmaya çalışan garipleriz. Şu mahallede, kime zararımız oluyor? Hep birlikte kardeş kardeş yaşasak olmaz m/"çığlıklarıyla saçlarını başlarını yolmaya oturuyorlar... Mahalleli ikiye bolünüveriyor. Kimileri "Canım, hayvan işte, aldırmayın pislemesine. Hem sahipleri de kardeş!ikten ve de mahallenin bütünlüğünden yana değillermi" diyesi. Kimileri de "Ne vardı çıkıp iti taşlayacak? Yakışır mı bizim gibi efendi adamlara. Üstelik, küfecilere bakın ne kadarzavallılar"diyor ve mahallenın delikanlısına ters ters bakıyorlar. Yürüyüp gıderken içimden "Yakındır, itler birer ikişerısırma- ya başlayacak, mahalleli de kuduz iğnesi derdine düşecek. Düşmekle kalsa iyi, mahalle kuduz karantinasına alınır ve de ölümler başlarsa görürüm paçanızı" dıye geçirmeden edemi- yorum. Tam yanından geçerken mahallenın gözüpek delikanlısıyla goz goze geliyoruz "Çok geç olmadan bunları itlaf etmedikçe kurtuluş yok abi"diyor UsMarcasma. Ben de mahalleliye 'çaM/- rmadan' kolunu sıkıyorum dostça... Anafiklr Isıracak ıt, hırlamasından bellidır. Anafikrinanafikri:Hırlayan ıtın ısırması beklenirse; ış, ısınk acısıyla kalmaz, kuduza varır. Eğer kuduzdan ölmek ıstenmi- yorsa, ne ıdüğü belırsız ıtlerın çevreyı doldurmaları, zaman var- ken ve de Vr'in anlayacağı dilden önlenmelıdir. Ölüm hakkını tarbşacağına... H ürrıyet Gazetesı Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özfcök un önceki günkü köşe yazısından oğrenıyoruz. Başbakan Tansu Çiller Türkıye'de ölüm hakkını tartışacakmış. Çiller, "ABD'debukonunun yoğun şekilde tartışıldığını gördüm" diyor. Başbakan genç yaşta ölen müzisyen Uzay Heparı'nın durumundan etkılenmış. Yaşamından ümıtkesılen hastalarıçin "ölüm"kararı verılmesı hassasbirkonu. Hukuki altyapısının oluşturulması da kaçınılmaz Ancak boyle bir konuyu tıp ve hukuk çevreleri dururken neden Başbakan tartışmaya açıyor? Peki kamuoyunun önünde neyi tartışsaydı? Şok faızli bono satışıyla halktan ve bankalardan toplanan vedahaeylül ayındayaklaşık70trilyon lira olarak geri ödenmesi gereken iç borcu, Hazine'nin nasıl karşılayacağını m» tartışacaktı? Yoksa yıllıkyüzde125'e ulaşan enflasyonun nasıl düşürüleceğini mi? Belki de 700 milyon dolarlık stand-by anlaşması için IMF'ye netavizlerverıleceğini tartışmasını bekliyordunuz... Yüksek faiz krizinesokulan Türk sanayi ve işsiz kalan yaklaşık 400 bin işçi de Başbakan'ın ıstıhdamı tartışmasını bekliyor. Bir o kadar işçi ile birlikte milyonlarcaköylü, üretimlerini özel sektörün insafına terkeden hesapsız kitapsız özel leştırme furyasını Çiller'letartışmak istiyor. Yine mılyonlarca emekli her ay "acaba maaş alabilecek miyiz?" korkusuyla banka kapısında kuyruk oluyor. Paralarını zamanında alamayan ve sağlık hizmetleri aksatılan sıgortalılar, sosyal güvenlıklerıni kiminle tartışacaklar? Bankalarda ve aracı kurumlarda paraları batırılan tasarruf sahipleri de günlerdir Başbakan'ın Yenıköy'dekı yalısının kapısına gıdip geliyorlar. Yamemurlar... Yüksek enflasyona rağmen bütçede ayrılan güdük zamları bilealıp alamayacaklannı kendi aralarında tartışmaktan ne zaman kurtulacaklar? Onlara devletin hangı yetkilisi çıkıp da, "Zam yok ya da şu kadar zam var"diyecek? Çalışanlar, sendikal haklarını devleti yönetenlerle tartışmayacak da kiminle tartışacak? Başbakan ise, mılyonlarca dargelirlinin "yaşam hakkının elinden alınmakta oiduğu"Turkıye'de "ölüm hakkını'' tartışmaya açıyor. TurgutOzal da, boyle yapardı. Ekonomık sıkıntılar sosyal sorunlara dönüştüğünde siyasi çalkantıları önlemek için Türkiye'nin gündeminı değiştirir, kamuoyunu meşgul ederdi. Böylece hem dikkatleridağıtırvetepkıleri hafifletir, hem de zaman kazanırdı. Çiller de onun izinden gidiyor. Daha önce de çeşitli denemeleri oldu. Genelkurmay Başkanlığı tartışmasına Çankaya da karışınca, ithal tartışma konularının daha az riskli oiduğu kanısına vardı. Amerika gezisinden dış kaynak bulamadı ama Amerikanvari "kamuoyu tartışma konulannı'' beraberinde getirmeyi unutmadı. Sırada daha kürtaj var, cinsel taciz var, aşırı beslenme var, cınsiyetayrımcıhğı var... Amerikalı bunları tartıştığına göre, Başbakan Çiller'in bu konuları Türk kamuoyunun dikkatine sunmaması nasıl beklenır? Zaten Türkiye'yi yönetenlerTürkiye'nın gerçek sorunlarını tartışmaya ne zaman cesaret ettıler ki?B BER NIZIN ESİ NKASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear