23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10HAZİRAN1994CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Kitcaba şeriatçı rapor I Başı arafı 1. Sayfada Ergüven'in yazdığı "Yasak Tümceler" romanının. "basın yoluylsı Allah'a, dine, peygam- bere, kutsal kitaba hakaret et- mek" (TCK 175) iddiasıv la açı- lan dava içın hazırlandı. Bir dönem Türk-İslam sen- lezcilerinin \er aldığı Aydınlar Ocağı 'nın genel başkanlığını yapan Prof. Dr. Salıh Tuğ'un bilirk ışi raporunda, rasyonalist düşünceyi savunmak Allah'a ye pcvgambere hakaret etmek için yeterli neden olarak görü- lüyor. Tuğ'un raporunda ras- yona lisl düşüncey ı suç kapsamı içine alan bölümîerşö\le: . "...Bilindiği gibi özellikle 1789*dan sonra Batı'da iyice yo- ğunluk kazanan felsefi cerevan- lardan rasyonalizm. semavi dinle rin temeli olan Allah inancı. pey£;amberlik mefhumu ve vahiy gibi fı/ikötesi yapıyı inkar eder ve tıilgi kaynağı olarak sadece inss.na has aklı temel olarak ele alır: buna göre tabiat ve akıl bir- liktıe ve belli esaslara sahip bir ilişlıd içinde. insanı bir aydınlan- ma v asatına sürükler. Fizikötesi (metafizik) kaynaklı bir bilgi ka ynağı bu felsefi cereyanda ret ve inkar olunur... Vukarıda açı- khımaya çalıştığımız ve yazar A. R. Etgüven tarafından da be- nimsendiği anlaşılan felsefi gö- riişlerin bir roman içinde çeşitli d'ıyaloglar halinde işlendiği sahi- feler (bkz: 118.198.199) her ne tiadar büyük bir çoğunlukla bir felsefi tezin hikaye ve anekdot lislubu içinde işlendiği ve savu- nulduğu kısımlar gibi kabul edi- lebilirse de 9. kısımdan başla> a- rak sona kadar sürdüriilen sahi- "Teler. Musevilik. Hıristiyanlık "gibi çeşitli semavi dinleri ve ağır- lıkla İslam dininin Allah inanç >e akidesi ile Peygamber'ine, Müs- lümanların vâhiy kaynaklı oldu- ğuna inandıkları Kuran-ı Ke- ' rim'e ve İslama ibadet ve uygula- malarına dair saldırı. tezyif. kü- çümseme, kınama. alaya alma ve hatta yer yer aşağılama ve ha- iarete kadar v aran ifadelerle be- zeli bulunduğu gözlenmekte- dir." Raporda. İslam dinine ha- karet ettıği bclirtilen sayfalar- dan birini açtığınızda. nelerin •suç kapsamı içine alındığı tüm açıkhğıyla ortaya çıkıyor. Ergüven'in kitabında suçla- - nan 118. savta ^öy le: "Yağmur yağa yağa toprağı tslatır. Su aka aka ırmak olur. lrmak aka aka denize ulaşır. Yapıcıya olucu, olucuya yapıcı anyoruz. . Vapıcıyla olucu bir, biz dur- >.muş habtre.. habire yapıcı, habi>- re olucu arıyoruz! Ne zamana •değin bu şaşkınlığımız? Biri yu- murtanın kimliğini ta\ukta. öbürii ta>uğun kimliğini yumur- tada anyor. Gerçeğin içine düş- miişüz de, gözümüz kör! Neyi nerden arıyoruz? Yoksa bir dunıma koşul- landık da yü/yıllardan beri, o yüzden mi usumu/. anlağımız öziinü yitirdi? Bir bu mu? Yanı- Imanın nereden geldiğini de unuttuk. Hiçbir açıklama. hiçbir , anlatım boy utuna ulaşamaz oldu. Tanrı dediler bir vandan, öte yandan özdeş Tanrı'yı iğdiş edenler yine kendileri oldu! Git- tikçe daraldı anlavış. kavraytş çemberimiz. Ne yazık! Yabancı kaldık varlığın, doğanın. doğadaki nes- nelerin, düşiincelerin gerçekleri- ne'. Lsu. bilinci yaşama daya- nan. yaşamdan gelen deneyim- lerle, onların gerçekleriyle bes- lenmemiz gerekirken düşkuru- culuğa dayalı boş sözlerle oya- landık." Kitabı basan Berfin Ya\ı- nlan sahibi İsmet Arslan ise: savcının iddianamesinde "...Tanrıların insanlar tarafı- ndan > aratıldığı". •"Tanrıların yanlışlar yaptığı", "Tanrı'nın coğrafya bilmediği". "inanı- şların güneş tapımı kökenli oldu- ğu" gibi ibarelerı suç kapsamı- na soktuğunu öne sürdü. Arslan aynca. "Hemen her gün düşünce özgürlüğii \e laiklik konusunda nutukların atıldığı bir iilkede bu, trajik ve ibret veri- ci birolavdır"dedi. Prof.Dr. Salih Tuğ kimdir? Bilirkişi raporunu hazırla- yan İlahiyat Fakültesi De- kanı Prof. Dr. Salih Tuğ; Korkut Özal, Eynıen Topbaş gibi isımlerle İlim Yayma Cemiyeti'nde bir süre çalışır. Daha sonra ise Türk-İslam sentezini savunan Aydınlar OcağYna başkanlık yapar. Tuğ. daha sonra İslami İlirn- ler Araştırma Vakfı'run (İİ- AV) yönetiminde görev alır. Vakıf. bir dönem Türkiye'de din görevlilerine maaş öde- yen şeriatçı Rabıta ile de iyi ılişkiler içindedir. İİAV'nin. Prof. Dr. Salih Tuğ'un "hi- mayelerinde" bastırdığı bir kıtapta ise oldukça ilginç dü- şünceler bulunuy or. Tuğ"hi- mayelerinde" basılan ve. "İslam Perspektifleri" adını taşıyan kıtabın 313. sayfası- nda Hamid Algar tarafından kaleme alınan makalcden bir bölüm şöyle: "Mustafa Kemal Paşa'- run. modern dünyada İslama en erken ve zarar verici saldınların öncüsü olduğu çok iyi bilinir. Halifeüğin kaldınlması, aşırı milliyetçüi- ğin desteklenmesi, şeriat hü- kümleri yerine Avrupa yasa- larının getirilmesi, medrese sisteminin kaldınlması, tari- katlann yasaklannıası sonu- cuiHİa Türfciyc'de gclcnckscl İslam yaşamı darmadağın edildi. Türkiye'de İslamdan uzaklaşma. diğer Müslüman ülkelerden çok daha hı/lı ger- çekleşti." Abdullah Rıza Er- güven'i rasyonalist olmakla suçlayan Prof. Dr. Salih Tuğ'un bilirkişi raporuvla, Hamid Algar'ın makalesi arasındaki benzerlik şaşır- tıcı. Burada suçlu sandalyc- sine oturtulanın kim oldu- ğunun aynmına ise bağımsız Türk mahkemeleri karar ve- recek... Metro 99'da bitecek • Baştarafi 1.Sayfada böyle bir gezı düzenlendiğıni söyledi. Atılanhergüzeladımın takipçisi olacaklannı seçim propaganda çalışmalan sırasın- da da söşledıklenni belırten Er- doğan. "Halkın bir kısmının metro çalışmalannın durduğunu zannettiği yolunda duyumları- mız var. Metro çalışması. prog- ramlandığı gibi devam etmekte- dir. Bu çalışmaların devam etti- .ğini şimdi hep birlikte görece- ğiz" dedi. ,' Metro çalışmalan ile ilgıli 'teknik açıklamalarda bulunan .genel sekreter şardımcısı Adem Baştürk. seçımden bir gün önce ' rnüteahhitin. birikmiş alacakla- "n olduğu gerekçesiyle çalışma- lan durdurduğunu. ancak 207 mılyar lıralık ödemenin vapıldı- ğinı \e çahşmalann devam etü- ğini sövledi. Daha önce programlanan iş- Jerde kısıtlama yapılmadığını - belirten Baştürk. "Metronun ,kazı çalışması 19% sonunda ta- mamlanacak. Elektronik siste- min konulmasK ravların döşen- ,mesi gibi işlemlerin tamamlan- masından sonra 1999 yılında metroda volculuk y apılabilecek- tir" dedi. Metro gezisi başlamadan ön- ce vaşanan bir ola>, gazetecileri oldukça sinirlendirdi. Bir grup gazeteci, diğerlerin- den önce metro şantiyesine git- ti. Şantiyedeki brifıng salonuna geçen gazeteciler. kendilerine aynlan \erlere oturdu. Bu sıra- da içende bulunan genel sekre- ter yardımcısı Adem Baştürk ve vanındaki iki kişi arasmda şö\- le bir konuşma geçti: "Beşinci kol geldi. yandaki odaya geeelim orada konuşma- ya dev am edelim." Bir gazetecinin "beşinci kol kimT" demesı üzerine Baştürk. "Siz 'beşinci kol' değil misiniz" dive sordu. Bir başka gazeteci. "Dördüncü kuvvet olduğumuz söylenir. ama beşinci kol olduğu- mu/u ilk kez sizden duyduk" dedi. Tartışmanın büyüyeceğı- ni anlayan Baştürk. aslında öy- le demek istemediğini. vapılan çalışmalan halkın öğrenebilme- si için basına ihtiyaç duyuldu- ğunu sövledi. Bakaıılık okul satıyor • Baştarafi 1.Sayfada ••yapımı için Milli Eğitim Bakan- - lığı'na tahsis edilen arsalar bulun- ı'duğunu. ancak bazı merkezlerde okul ihtiyacı olmadığıhı söyledi. -Ayaz. bakanlığa tahsis edilen bu • arsalan saüp şehir merkezleri '. dışında okullar yapılmasının planlandığım bclirterek. "Şehir merkezinde 100 milyar liralık bir arsamız varsa burayı satıp ihtiyaç olan yerde 10 okul vapacağız. Şe- hirlerin göbeğinde, arsası değeıii satıp 3 gardiyan şişlendi İstanbul Haber Servisi - Bay- rampaşa Kapalı Cezaevi B Blok'- ta adli hükümlü \e tutuklular arasmda çıkan kavgada 3 gardi- yan ^i^lenerek yaralandı Bir süre önce Bavrampa^a Cczacvi'ndc 5 hükümlünün dığcr mahkumlar- ca öldürülmesinden sonra öncekı akşam da a>nı cezaevinde adli G Ü N D E M MUSTAFÂ BALBAY çok verimiz var. Bunları kaynak varatacağız" dedi. Söz konusu satışlar için mev- zuatın incelendiğini belirten Ayaz. "Belki de yasal değişiklik olmadan bu satışlar gerçekleşe- bilecek" dedi. Gençiik ve Spor Genel Müdürü Ihsan Coşkun da imara açık arsalannın kapalı zarf usulü ile satılacağını açıkladı. Coşkun, bu satışlarla ilk etapta 150-200 milyar liralık gelır elde edeceklerini ifade etti. hükümlülerin kaldığı B bloktaki Dl \e D2 koğuşlarındaki tutuklu ve hükumlüler arasında kavga çıktığı öğrenildi. Olavda kavgavı avırmava çalı- >an Hakkı Orhan. Cemal Renkal. kahraman Kahraman adli 3 gardı>an. aldıklan jişdarbeleriv- leyaralandılar. ANKARA - Özelleştırme adı altında yapılanların ve yapılmakta olanların ortaya çıkardığı sonuç bizı giderek daha haklı çıkarıyor. Genel bir kuraldır. Elbıseyı dıkme- den önce, kışınin ölçüsü alınır, ışin yarısında prova yapılır. Ama bızde önce elbıse dıkiliyor. Sonra kışınin üzerinde denenlyor. Uzun gelen yer- ler kısaltılmaya çalışılıyor, dar kısımlar sökülüp genişletiliyor... 5 Nisan Kararlarıyla kapatılacak ve ne pahasına olursa olsun elden çı- kanlacak KİTIer açıklandı. Ardmdan bu kararların sağlıklı alırmadığı. iyi araştırma yapılmadığı ıddiaları orta- ya çıktı. Bunun üzerine söz konusu KİT'lerle ılgili yeni bir çalışma baş- ladı. Başta Karabük olmak üzere bazılarının kapatılmadan, satılma- dan, lyıleştirme yatırımlarıyla ayakta kalabileceğı ortaya çıktı. Madem böyleydı, niçın önceden araştırma yapmadınız? Araştırma yapmadan nasıl bu KIT'- lenn elden çıkanlması gerektiğıne karar verdınız? Avrupa Adalet Dıvanı önceki gün özelleştırme kurbanı olan İngiliz işçı- lerın başvurusunu değerlendirdi. Dı- van ın kararı şöyle: "Işçiler hakltdır. AB anlaşmasında özelleştirme sırasmda işçilere danışılması gerekırdi." ingıltere büyük kuruluşlarını özel- leştirırken işçilere, sendıkalara danıştı. Sadece bu iş içın onlarca ku- rum oluşturdu. Ama danışmadığı ışçi- ler 'divan'a başvurdu ve kazandı. Ne yazık ki, bugüne kadar yabancı- Aymazlık Perdesi Aralanıyor... lara ve holdinglere yapılan satışların hıçbırınden olumlu sonuç alınamadı. Bunun en somut ömeklerınden biri pazartesı gününden bu yana gazete- mizde bütün ayrıntılarıyla sergileni- yor: Teletaş'ın satışı Arkadaşımız Haluk Geray, Teletaş olayını kuruluşundan, üstlendiği iş- levlerden yabancılara peşkeş çekili- şine kadar inceledı. Oriaya çıkan gerçek şu: Fransız sermayelı Âlcatel, Teie- taş'ı, kendısıne rakip olmasını önle- mek ve "öldürmek" içın satın almış. 1970lı yıllarda ABD ambargosuna karsşı ıletışım al-anında önemlı bir iş- lev üstlenen Teletaş, son yıllarda çağdaş teknolojiye de ayak uydur- mufj. Türkıye'nin gereksinimini karşıladığı gibi dışarda da yatınmlar yapabılecek duruma gelmişti. Ama özelleştirme aşkının kurbanı oldu. İletişim yatırımlannın ne kadar stratejik önemi olduğunu söylemeye gerekyok Bu ABD ve Japonya nın kı- yaîiiya çekiştığı bir alan. Suudi Ara- bıstan bu alandaki yatırımlarını yine- lernek ıstedi ve ıhale açtı. Japonya kazanınca ABD kıyametı kopardı, Cliınton'ın devreye gırmesiyle ıhale AEJD'ye verıldi. Ama bız elimizdekı olanakları ya- bancılara peşkeş çekiyomz. Bunu sa- vunan çağdaş kafalı, karşı çıkan tutu- cu oluyor! Uluslararası tekellerin küçük olsun büyük olsun rakiplerinı yok etmek, zayıflatmak içın başvurmadıkları yön- tem yoktur. Bir tekel, rakibinin çok iyi elemanları varsa. gereksinımi olma- sa bile onları transfer eder kı, onu zayıflatsın... Teletaş kaybedıldi. Ama bile bile yeni Te/efaş'laryaratmayalım. Hükümetin bu konuda bir aymazlık içinde olduğu görülüyor. Türkıye'nin uçak lastiği üreten tek kuruluşu olan PETLAS'ı da Iran kö- kenli Nİadir Impeks firmasına satma hazırlıkları var. Firma, en yakın Türk rakıbinden bir trilyon lira daha fazla para vermiş. Arkadaşımız Nursun ErePin ortaya çıkardığı bu haberin di- ğer ayrıntılarını da önümüzdeki gün- lerde okuyacaksınız. SHP lideri Murat Karayalçın dün PETLAS'ın satılması kararını savun- du: "5 Nısan Kararları'nda kapatılması kararlaştırılmıştı. bız ışçileri duşüne- rek satılması içın baskı yaptık ve bunu başardık. Fırma yabancılara da satı- labilir, yabancı sermayeye karşı de- ğil im." Burada sorun yabancı sermayeye karşı olup olmamak değıl. bir ulusal varlığın değerlendirilmesıdır. Kapısına kilit vurup çürümeye mı terk edelim, yabancılara satıp elden mi çıkaralım? Üçüncü bir yol yok mu? Bu fabrıka çıklet değıl, uçak lastiği üretıyor. Çok araştırma yapmalarına gerek yok. sadece PETLAS'ın niçin kurulduğuna baksalar, konunun öne- mini kavrayacaklar. Kıbrıs Barış Ha- rekatı sonrasındaki ABD ambargosu nedenıyle uçaklar lastiksiz kalınca bu fabrıka kuruldu. Bugün çevremiz güllijk gülistanlık; Iran ezelı dostumuz, Türkıye'deki reji- me hayranlar, her fırsatta övgü düzü- yorlar! Yunanıstanla her şeyi çözdük, ne- redeyse sınırları kaldıralım dıyece- ğiz, Ege Denizi'ni ortak kullanıyoruz. Daha geçenlerde rica ettiler, "Biz Ege'yi daha fazla kullanıyoruz, ne olur siz degelin" üedtier. Bız, "Estağ- furullah sözü mü olur, bızım denız sı- zin, sizın deniz bızim. Dert ettiğiniz şeye bakın" karşılığını verdik! Rusya'nın hiç, sıcakdenizlere ınme gibi bir derdi de yoktur zaten. Demi- rel, Ukrayna ve Moldova'ya gıttı. Rus- ya'dan sevgı sitemleri: "Moskova'ya nıye uğramadınız. insan komşuya ka- dar gelir bize uğramaz mı? Aşkol- sun..." Suriye desen, bir muhabbet, bir muhabbet!... Hafız Esad yonetımı An- kara'ya bir mektup gondermış: "Abdullah Bey diye biri var. Galıba Türkiye'de adam mı oldurüyormuş ne. Duyunca kahroldum. Buralarda görürsek biz mi gönderelim. siz mı gelip alırsınız?" Yazının başlığında,"/4ymazMc Per- desi Aralanıyor..." demıştik. Oyun sü- rerse, ikıncı perdenın adı, "ihanet" olur! 'Türkİye'nİn NATO'ya desteği tam' Karayalçın'dan PETLAS işçilerine güvenceDış Haberler Senisi - Cum- hurbaşkanı Süleyman Detni- rel, NATO'nun istikrar ve gü- venlik sağlama rolünün öte- sindc. demokrasi. insan hak- lan ve hukukun üstünlüğü il- kesinin temel direği olduğunu söyledi. Demirel. "Karadeni/. Ege ve Akdeniz'in, ulusları birbirinden uzak tutmak yeri- ne, onları yakınlaştırmasını arzu ediyonız" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. NATO (KAK- KAİK) bakanlar toplantılan dolayısıvla Türkive'de bulu- nan dışişleri bakanlarına dün akşam Dolmabahçe Sarayı'- nda bir yemek \erdi. Demirel. yemekte vaptığı konuşmada. Türkıye'nin bundan önce en son 1980 yılında Kuzey Atlan- tik Konseyi Bakanlar Toplan- tısı'na ev sahipliği yaptığını hatırlaitı. Demirel. şöyle de- vam etti: "O zaman Başbakan oldu- ğum cihetle geçen süre zarfı- nda Avrupa'da siyaset ve gii- venlik alanında mevdana ge- len gelişmeleri değerlendirebi- lecek bir konumda olduğuma inanıyorum." Cumhurbaşkanı Demirel. bakanlan. Boğaz'ın karşı kıyı- sında diğer bir kılayı görebilen Saray'da ağjrlamaktan duyduğu memnuniyeti dile ge- tırdıği konuşmasında. "Bu- nun çok uygun bir mekan ol- duğunu düşünüyorum. Zira bu mekan, her şeyden önce Türk toplumunun canlı bir göstergesini oluşturmaktadır. Burası, kıtaların birleştiği, kültürlerin ve uygarlıkların birbirlerini etkiledikleri, stra- tejik çıkarların çatıştığı bir noktadu-" dedi. Demirel. şunlan söyledi: "Bugün Kemal Atatürk'ün modern Türkiyesi'nde İstan- bul, toplumumuzu 21. yüzyüa taşıyan ve bizi Batı'nın ayrı- lmaz bir parçası haline getiren bütün dinamikleri semboüze eden tipik bir örnektir. İçinde bulunduğumuz mekanın, aynı zamanda NATO ortaklığunız açısından da uygun olduğunu düşünü- yorum. Soğuk savaşın sona er- mesiyle NATO. daha önce hasmımız olan ülkelere dost- luk elini uzatmıştır. Bu ülkele- re yaklaşunımızın tarafsızlığı. barış için ortak girişiminde ifa- desini bulmuştur. Barış için ortaklık, karşılıklı güveni arttırmakta, mevcut güvenlik boşluğunun doldurulmasına yardımcı olmakta, bir istişare A z e r b a > c a n Cumhurbaşkanı y Ha)dar Ali>e> dün NATO Dışiş'leri Bakanları Toplanttsrnın gerçekleşririldiği İstanbul'a ani bir ziyaret vaptı. Havaalanında kendisini karşılavan Demirel ile Huber Köşli.ü'ıide göriişen Aliyev, Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri toprak- larının geri alınarak savaşa son verilmesi konusunda Türkive'den vardım istedi. Alivev ayrıca, "Azerbavcan topraklarında Rus askeri üsler i kurulması volunda Moskova'dan gelen voğun baskılara karşı" dest<.k aradı. Aliyev daha sonra ise İngiltere Dışişleri Bakanı Doug- las Hurd ile göriîştü. (Fotoğraf: MLHARREM AYDINı fonımu oluşturmakta ve küre- sel barış aravışımızı ortaya ko\ maktadır. İstikrar ve gü- venlik sağlama rolünün öte- sinde, NATO, demokrasi, in- sarı hakları ve hukukun üstün- lüğü ilkesinin temel direğidir. Bi;s NATO'yu tek bir dünja toplumu aravışında rehber olarak görü>oruz." Hiçbir ulusun başkalannı te!ıdit eden felaketlerden muaf ol madığının akıldan çıkan- lnıaması gereğini vurgulavan C umhurbaşkanı Demirel. te- rorizmin buna bir örnek oldu- ğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Demirel'in NATO Dışişleri Bakanlan'na verdiği vemeğe. Başbakan Tansu Çiller. Dcvlet Bakanı \e Başbakan Yardımcısı Mu- rat Karayalçın da katıldı. Ye- mek öncesi verilen resepsivon- da Başbakan Çiller. Yunanis- tan Dışişlcn Bakanı Carolas Papulias'la. Karayalçın ise ABD Dışişleri Bakanı VVarren Christopher'la bir süre sohbet ettiler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- ıı) - SHP Gcncl Başkanı vc Jaşbakan Yardımcısı Murat Ka- rayalçın. İranlı Nadir İmpex fir- masına satılması gündemde olan PETLAS için çalışanlara ve Kı- rşehirlilere güvence verdi. "Kuru- luş çalışanlarının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik tazmi- natlannın devlet güvencesinde bu- lunduğunu" vurgulavan Kara- yalçın. "PETLAS işçiİerinin ve Kı- rşehûiilerin kuruluşun işlerliği ko- nusunda hiçbir kaygüarı olmasuı" dedi. Karayalçın. özelleştirmede yabana sermayeye karşı olmadık- lannı vurgularken. PETLAS'ın bir İran firmasına satılması ko- nusunda. "Benim öyle bir beklen- rim yok, belirli bir fırmanın tesisi almasını bekliyor değiu'm" diyc ko- nuştu. Karayalçın. dün PETLAS'la il- gili olarak düzenlediği basın top- lantısında. açıklamalarda buluna- rak sorulan yanıtiadı. Karayalçın PETLAS'ın pazar payının ancak yüzde 5 düzeyinde olduğunu. bu düzeyi yüzde 20'lik fıyat desteği ile sağlayabildiğini belirterek. kuru- luşun sorunlannı şöyle özetledi: "Fabrika yüzde 40 kapasite ile çalışabilİNor. üretim genellikle iş makineleri lastikleri için yapılabili- yor. Kuruluşun 590 milyar liralık borcu bulunuyor. İşçilik, sektörde- ki öteki fabrikalarda yıizde 10 iken, burada yüzde 20'ye çıkmak- tadır. İstihdam düzeyi ise öteki fabrikaların iki katıdır. Piy asa ko- şullannda rekabet edebilmesi için önemli teknolojik yenilenmeye ve işletme sermayesine ihtiyaç duy- maktadır. Özetle, PETLAS çok ciddi somnlaıia karşı karşıyadır." Başbakan Yardımcısı. 5 ni;>an kararlan çcrçevesinde PETLAS'- ın kapatılmasının öngörüldüğü- nü. ancak SHP olarak. kuruluşun özellikle Kırşehir için taşıdığı öne- mi gözönünde bulundurduklannı ve işlcmesini sağlama arayışına girdiklerini anlattı. 14 nisanda çıkılan PETLAS ihalesinde \c- rilen ıckliflerin değerlendırilmektc olduğuna dikkat çeken Kara- valçın. şunlan sövledi: "Şimdi teküflerin değerlendiril- mesi aşamasınday ız. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bir değerlendir- me yapacak ve bunu Özelleştirme Yüksek Kunılu'na sunacaktır. Ku- rul olarak bunu bi/ler karara bağ- lavacağız." Ecevit'ten hükümete özelleştirme uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit. Avrupa Adalet Di- vanı'nın özelleştirmeve öncülük eden İngiltere'yi. işçilere danı- şmadığı ve çalışanlann haklannı yeterince korumadığı için suçlu bulduğunu anımsatarak. "Türki- ye, eğer Avrupa Birliği'ne üye ol- saydı çok daha ağır suçlamalarla karşılaşırdı"dedi. Ecevit. dün düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Adalet Divanı'nın İngiltere'vi özelleştir- me konusunda mahkum eden kararını değerlendirdi. Ecevit. Avrupa Birliği kurallanna göre. herhangi bir kuruluş özelleştiri- lirken mutlaka işçilere danı- şılması ve çalışanlann tüm eko- nomik ve sosyal haklannm gü- vence altına alınması gerektığini vurgulayarak. AB'nin İngiltere'- yi bu kurallara gereğince uvnıa- makla suçladığını anlattı. Ecevit. "Ülkemizde hükümet. milletin malı olan devlet işletmelerini, çalı- şanlara da. TBMM'ye de danı- şmadan. eski dönemlerin bazı sıkı- yönetim komutanlarının gazeteler veya dernekler için kullandıklan üsİupla 'Kapattım' deyip kapatı- yor, 'Sattım' deyip satıyor. Binler- ce işçinin işten çıkarılmasuıı da, kazanılmış haklannı yirirmeshıi de umursamıyor" dıye konuştu. OLAYLARIV ARDINDAKİ GERÇEK afı l.Sayfada lara zıkarım" diyordu. Gerçi ortalıkta yeni bir şey yoktu. Ankaranın bu konudakı kara'i, Çıller'ın başbakanlı- ğından yıllar önce belırlenmişti; Atına da bunu biliyordu. Ama bayram değil, seyran değılken, tam stanbul'da NATOtoplantısı vesılesıyle Türk-Yunan dışişleri bakanları bırarayagelecekken, başbakanımız her zamankı çamiarından bırinı mı devırmiş- t'ı?.. Hayır. Çiller bunu bir süre önce 'yazılmamak kaydıyla' söylemıştı. Kımi gazetelerımiz- de de Gökçeada ve Selçuk ha- vaalanlarının genişletildıği ve jetlere uygun duruma getirildiği yazılıyordu. Ne oluyordu? Sa- vaş Tanrısı' hazırlık mı yapıyor- du? Bu arada yıne basınımız, olağanüstü harflerle manşetler düzenleyerek İstanbul da ya- bancı bir dıplomatın eşıne yapı- lan tecavüzu dunya savaşı çıKmış gibi kamuoyuna sunu- yordu. Turıst kadmlara saldırı- lar ve Egede savaş tamtam- ları' çok satışlı gazetelerımızin binncı saytalannı boydan boya kaplarken NATO toplantısı ıçm Istanbula gelen bakanların ve diplomatların iyi kı Türkçe biimedıkleri düşünüldu. Ancak Yunan Dışişleri Ba- kanı. 'DemırLeydi'nın Türkıye- dekı 'nusha-ı sanıyesi'nm mey- dan okumasını elbet oğrenmış- tı; Hıkmet Çetın'le konuşması da bu hava içinde gerçekleştı. Yunanıstanın Egede 3049 adası ve adacığı bulunuyor. Bu adaların askeri statülerı çeşitli uluslararası anlaşmalarla be- lırlenmiştır. Bunların başmda Lozan ve Ikınci Dünya Savaşı- ndan sonra ımzalanan 12Ada- nın askerden arındırılmasına ıhşkın anlaşma gelır. Atınanın karasularını 12mile çıkarması. Ege'nın tam bir Yu- nan gölü'ne donüşmesı an- lamını taşır. Türkiye daha 1974- te bu eylemın bir savaş nedeni olacağını açıklamıştır. Yunanlı- lar ise 7982 Karakas Deniz Hu- kuku Sozleşmesi'n\ de one sü- rerek karasularını 12mıleçıkar- mak nıyetlerını temcıt pılavı gıbı yınelerler. Kuzey EgedeTaşoz Adası yakınında petrol bulan Atina, her yıl yaz mevsiminde konuyu ısıtır, gergınlık yaratır, bu konuda hakkı olduğunu tek- rarlamakla yetınır: nıtekım Ka- ralos Papulıas dün Türk ve Yu- nan gazetecılere, eskı söyle- nenlere eklenecek bir şeyi ol- madığını açıklamıştır. Ancak Türkiye'de basının kendısıne bir çekıdüzen ver- mesı, hükümet ve devlet yetkılı- lerinm de daha sorumlu dav- ranmalarmda saymakla bıtmez yararlar vardır. Devletın yüksek makamlarında görev yapanlar, gazetecılerle ayaküstü, bılır bıl- mez konuşmaktadırlar: bu dav- ranışlar özellikle dış polıtıkada olmadık sorunlar yaratıyor; kimı zaman Rusya kımı zaman Yunanıstan veya bir başka dev- let, konuşmayı cıddıye alıyor; satış rekabetıne kendıni kaptırmış basınımız, bu tür ko- nuşmaları büyütmekten vazge- çemıyor: hatta özel bir söyleşi- de çekıncelı olarak soylenenle- rı bile kamuoyuna duyurmak- tan kaçınmıyor. Nedemişler: "Bülbülün çekti- ğı dıii belasıdır." Ağzını tut- masını bılmeyen, dılınin be- lasını çeker. • • • DGM, Ayşegül Tecimer'i serbest bıraktı İslamcı fidyecilerin kimlikleri açıklandı Teröristleriıtı hedefi 100 işadamı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosıı)- İslami Ha- jeket Örgütü fıd\ecilennın kimlik leri açıklandı. Beş fidyeciden üçü. basına tanıtılır ken evlemcile- rin. 100'e yakın İzmirli işadamın ı hedef olarak listelerine aldığı ve e\lem hazırlığı içinde bulun- duklanbelirtildı.^*apılanaçıklam;dda."Evlemci- lerin edindikleri silahlaruı atış güıt -lerinin vüksek olması, aynca değişik özellikte ve duyarlıkta pat- layıcı sistemleri oluşrurmaları. geçMiişte faili meç- hul kalan bazı sansas\onel suikast olaylarıvla ben- zerlik teşkil etmektedir" denildı. -\\nı örgütle il- gili kimliklerı saptanan 8 kişinir daha arandığı öğrenildi. İzmirli İtalyan asıllı bir ailenin çocuğunu kaçı- rarak fidye alan ve düzenlenen o perasyonlar so- nucu yakalanan İslami Hareket Örgütü ü\esı 5 kişıden bınnın oğrencı. dığerlen nın ıijsız olduğu belırtildi. Emnivet Müdürlüğü T erörle Mücadele Şubesi'nde gazetecılere gösteri ien sanıklardan öğrenci Sevgi Engin'ın 1968. Faruk Aslan'ın 1972. Şeref Yavuz'un 1972, Mahmut Lyan'ın 1970 \e Şerafettin Güneş'ın 1974 doğumlu oldu- ğu açıklandı. Sanıklardan üçi.. basına tanıtılı- rken Faruk -\->lan \e Mahmut L\an soru^tur- malan sürdüğügerekçesiylegösterilmedı. Emni- yet yetkilileri evlemcilerin örgü t evlerıni de bası- na gösterdi. Örgüt evlerinin lü 'ks villalar olması dıkkat çekti. Evlemcilerin örgüt şeması ile evlem planını da basına dağıtan emnivet yetkilileri olavın geli^imı ve sonueuvla ılgili ^u açıklamavı vaptıiar:"Operas\onlar sonucu vakalanan sanı- klardan alınan bilgilerle hücre evleri tespit edilmiş. bu evlerde vapılan aramalarda çok savıda silah, mühimmat ve dokümanlarla birlikte fidye olarak aldıklan paranın önenıli bir miktan da ele geçiril- miştir. Sanıkların İslami Hareket adli örgüte men- sup oldukları. komşu bir iilkede eğitim gördükleri ve Türkiye'de geçmişte bir dizi eyleme karıştıkları anlaşılmıştır. Türkiye ekonomisinde önde gelen birçok işadamını hedef almak suretiyle bunlardan HKI'e yakımnı İzmir'de tespit edip eylem için hazırlık çaltşmalarına başlamışlardır. Eylemlerde kullanılmak üzere edindikleri silahların atış güçle- rinin yüksek olması, ay rıca değişik özellikte ve du- yarlıkta patlayıeı sistemleri oluşrurmaları. geç- mişte faili meçhul kalan bazı sansasyonel suikast olaylarıyla benzerlik teşkil etmektedir. " Yetkililer. "\ akalanan militanlaruı Üçok cina- yetine kartşıp kanşmadıklan" sorusunu da "Şu anda sorgular sürüyor. Fakat ele geçen ajandaya bombanın yerleştirilme şekli. t'çok cinayetine bçn/i\or. Ajanda. 1992 yılına ait olduğuııa göre. Üçok cinayetine yakın bir tarihtir. O günlerde yapıhtıış olabilir. Araştınyoruz" dıye yanıtladılar. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Amasya Sultan Bevazıt Kütüphanesi'nden çalınan ve Milli Kütüphane vetkililerinin "paha biçilemez" görüşünü bil- dirdiği "El yazması Kuran-ı Ke- rim"'in. yurtdışına satılmasmda aracıhk ettiği savlanan sosyete- nin üniü ismi Ayşegül Tecimer. dün çıkarıldığı Devlet Gü\enlik Mahkeme^ Savcılığı'nca serbest bırakıldı. Tecimer. "Olayla hiçbir ilgim olmadığı anlaşıldı, onun için ser- best bırakıldım" dedi. Ankara DGM Başsııvcısı Nusret Demiral ise. Tecimer'in serbest bıra- kılmasımn "sucsuz" olduğu an- lamına aelmediğım belirterek, "Soruşturmamız sürüyor" açıkla- rnasmı vaptı. İstan'bul'da gözlem altına alı- narak Ankara'va getirilen ve Te- rörle Mücadele Şubesi'nde iki gün bürevle sorgulanan Ayşegül tecimer. dün sabah saat 09.15'te ÜNlVERSlTEYE HAZIRLIK SINAVADOĞRU 1-E 2-C 3-C 4-D 5-C 6- A 7-A 8-E 9-D 10- E YANITLAR 11-D 12-E 13-C 14-B 1fr- D 16-A 17-B 1&- C 19- D 20-A 21-C 22-B 23- D 24- E 25-D 26-E 27-E 28- D 29-E 30- C Ankara DGM Savcılığı'na çıkanldı. Burada DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından ifa- desi alınan Tccimer'in. suçlama- lan reddettiği öğrenildi. Tecimer. daha sonra saat 10.50'de DGM önünde bekleven gazeteciler at- latılarak arka kapıdan çıkan- Imak istendi, Ancak. arka kapıyı da tutan gazetecilere yakalanan Tecimer. burada Cumhuriyet muhabirinin sorulannı yanıtiadı. Tecimer'c yönelttiğimiz sorular ve vanıtlan şöyle: - Çalıntı eserin yurtdışına sa- tılmasına aracıhk ettiğiniz söyle- niyor, doğru mu? - Hayır, bcn sadece polisc vardımcı oluyorum. - Oğuz Çavuşoğlu'nun, çalıntı Kuran-ı Kerim'i size getirdiği ileri sürülüyor. - Oğuz bcy benim kuzenim. - \ ani iddiaların tümünü red- dediyorsunuz? - Olavla hiçbir ilgim olmadığı anlaşıldı. onun için serbest bıra- kıldım. Hiçbir dava da söz ko- nusu değil. - O zaman neden gözlem altına alındınız? -Bir y anhşlık oldu. - Emniyette geceyi nasıl geçir- diniz? -Rahaı. Ayşegül Tecimer. daha sonra adlive binası önünde bekleven si- vil plakalı polis otosuna binerek Emnivet Müdürlüğü'ne gitti. Te- rörle Mücadele Şubcsi'nde yak- laşık bir saat kalan Tecimer. ge- rekli işlemler yapıldıktan sonra arka kapıdan çıkanldı vedışanda bekleven 34 AN 006 plakalı ö/el arabasına binerek karayolu ile İstanbul'a hareket etti. Tecimer. i takip eden gazetecileri görünce yolda durarak kısa bir a Çiklarna vaptı Tecimer. burada "Kuran-ı Kerim'in çalıntı oldu- ğunu farketmediniz mi?" soru- sunu. " Kitapta kütüphane dam- gası yoktu, olsaydı uyanırdık. Vırtmışlar" yanıtını vcrdi. Teci- mer. bir başka soru üzerine dc. "Satcı iki dakika ifademi aldı. a evimize gidebileceğimi söy-l e d i "dedi. Başsavcısı Nusret De- r n l r al ise. Cumhuriyet'e yaptığı acl Mamada. Tecımer'in serbest b'-rukılnıasının "sucsuz" olduğu an Wnına gelmediğini belırtti. "Sonışruıma sürüyor" diven- De- m l r al "Şu anda kayıp Kuran-ı arıyoruz. Onu bulduktan soruşturma son şeklini ala- Biz, Ayşegül Teeimer'in, e olan bir hadise nedeniyle >fa <l*sini aldık" dedi. Demiral. TTe '.merın önceliklc İBDA-CT m e r ı n önceliklc İBDAC •j,s '<ımi Büyük Doğu Akıncılan |- e Phesi) adli örgütle bir bağ- 'a r ı : sı olup olmadığını araştırdı- M' belinirken. "Örgütle bir ?" Svar mı?" sorusuna. "Ser- •"^ bırakıldığına göre örgütselDa Öantısı zayıf demekrir" >ar tını verdı Aatikacılar da serbest ^ ° Savcılığı. Ay^egül Tc-c ""!îr"le birlikte gözlem altına alı- "a- : ve antikacı olduklan bıldiri- ^ Kamber Parlak, M. Kemal *ren, Duran Tantekin. Meh- PJt Demircan \e çalıntı Kuran-ı 'i İ i k ' d k i bi k l l kPJt m'i İngikere'deki bir kollek- i T * g S1 : ncuya satnıası içın Tecimer*e ?° ırdüğü öne sürülen Oğuz Ca- ^ ğ l ' u da serbest bıraktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear