25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Daniel Auteuil'ün soğumuş yüreğini yeniden ısıtan Emmanuelle Beart, Sautet'nin son fılminde hayli göz alıyor Arkadasımınaskısın! SUNGUÇAPAN Geçen yıl fstanbul Film Fes- tivali'nde ıskaladığım. üç hafta- dır Alkazar Avrupa'da gösteri- Jen Claude Sautet'nin "Ayazda Bir Yûrek"ini bu kez ne yapıp edip seyredebildim sonunda. Ashnda Sautet'nin inceliklerle, duyarlıklarla öriilü sıcak ve iç- ten, biraz 'mızmız' sinemasın- dan öyle çok fazla hazzetme- sem de özellikle Maurice 'Bole- ro' Ravel müziğinden hiç hoş- lanmasam da bu kez sonuçtan memnun kaJdım diyebilirim. " Ayazda Bir Yürek", ışıklar ya- nar yanmaz belleğin çöplüğüne silkeleniveren, laf olsun pelikül dolsun cinsinden kotanlmış, sı- ra işi filmlerden değil, son dö- nemdeki Fransız sinemasının yûzakı yapıtlarından biri kuş- kusuz. Çeyrek yüzyıldır "Hayat Bağlan", "Şeref Yolu", "Sen ve Beo", "Sen, Ben ve Diğerleri", "Mado", "Benimle Birkaç Gfin" vb. gibi fılmleriyle merak- lısının gönlünde taht kurmuş, yalın ve sağlam öykülerin alçak gönüllü zanaatçısı, yaşamımızı dolduran minik aynntılann, söylenmeyen küçük şeylerin, sı- radan olaylann sinemacısı. az ama öz sayıdaki filmleriyle gündelik hayatın şiirini yakala- mış usta Claude Sautet, çağdaş Fransız sinemasının pek ön pla- na çıkmayan, ancak önemli yö- netmenlerinden biri olduğunu karutlıyor da Bir Yürek"le. Fibnde geleceğin tirtüözü olmaya aday Camille'i Fransız sinemasının veni yıldızlanndan Emmanuelle Beart canlandırıyor. 'Ayaz- Bunca yıldır filmleriyle, kadın-erkek ilişkile- rinden para, başan, mutluluk arayışlanna, ileti- şimsizlik sorunlanna ve gündelik olaylara kadar burjuva yaşamlanndan etkileyici kesitlcrle unu- tuhnaz,canh kahramanlarsunan, Jean Renoir- in mirasına sahip çıkan Claude Sautet sine- masının biraz gecikerek seyrettiğimiz bu son ürûnü, özellikle Sautet'nin Hnsan portreleri gale- risi'ne vakıf olanlar için. kesinlikle ilgisiz kalma- mayacak türden, içten, olgun ve etkili bir film. "Ayazda Bir Yürek"te. "Cesar et Rosalie - Sen ve Ben"den (1972) yıllar sonra. yeniden iki er- kekle bir kadının kahramanlan olduğu. üç kişi- lik, yeni bir aşk öyküsü anlatıyor Sautet, Trufia- ut'nun *üelü aşk' konusunda İdasikleşmiş "Jules et Jim - L'nutuimayan SevgüT'sine de selamlar sarkıtarak. Besteciler, çalgı yapıp satanlarla o çalgılan ça- lan icracılar ve dinleyicilerden bütünlenen mü- zik evrenini (ve özellikle de kemanı) öykünün • Ayazda BİP YÜrek (Un Coeur En Hiver) Yönetmen: Claude Sautet Senaryo: C. Sautet, Jacques Fieschi, Kamera: Yves Angelo / Oyuncular: Daniel Auteuil, Emmanuelle Beart, Andre Dussollier, Myriam Boyer. Maurice Garrel, Jean-Luc Bideau, Elizabeth Bourgoin 1992 Fransa ğ Sinemasrnda. odağma yer- Ieştiren Sautet'- nin, "Ayazda Bir Yörek"in kahramanı. üç kişilik ilişkisi. av nı gün seyret- tiğim Ameri- kan fılmi "Ah- laksız Oyun"un 3k ü fa g rkl! n £ (Standart Film) Beyoğlu Alkazar-Avrupa y e n yutiara yöneü- S i r d yor. Maurice Ravelın müziği eşliğinde. üç insanm çevresinde usul usul gelişen bu melodramsı öykü. bir kez daha dostluk ve sev giden. hayal kınklıklanyla hüzünlere doğru pupayelken seyrederek birçeşit şiirselliğe ve lirizme ulaşan Sautet sinemasıyla yüz yüze getirip bırakıyor bizi. "Ayazda Bir Yürek"in erkekleri. yıllardır bir- likte çalgı imal ederek gül gibi geçinip giden iki ortak. Müzik çevrelennde yer edinmiş. ikna edıci, baş- tançıkancı.e\li ve şık Maxi- me'le (Andre Dussollier) çalgılarla dost- luk etme\i in- sanlara yeğle- özellikle kemaniann di- linden çok iyi anlayan. aşka kapılannı kapatmı^. >üreği soğu- muş, münzevı Stephane (Daniel Auteuil). Bırlik- te gittikleri konscr\atu\an ve müzik eğitımini yanda bırakıp çalgı vapımcılığına girişmiş ve artık iyice kanıksanmış, beklentisız birdostluğu geliştirmiş bu iki ortaktan zanaatkar Stephane. enstrüman yapıp onanrkcn. hızlı çapkın Maxi- medepazarlama işlerini üstlenerck ünlü müzis- venlerden oiuşan müşterileriyle ilgileniyor. kayıtlara, tanıtım kokteyllerine katılıyor ve popü- ler kültürün düşünceyi kıyıma uğrattığj günümüzde. tama- men "toplama ve kanştırmaya da>anan' sığ bir sanat ortamı- nın. modenı insanı nereyegötü- receğine ilişkin geyik muhab- bctleri yapılan aydın sohbetleri- ne laf sıkmaktan da gcri dur- muyor. Çıkar ilişkisiyle perçinlenmiş Maxime - Stephane dostluğu. geleceğin virtüözü olmaya aday. gcnç ve güzel kemancı Camille'in (Emmanuelle Beart) devreyc gırmesiyle sarsınlıya uğru> or. Ketum Stephane, arkadaşı Maxime'in fena halde Camiİ- le'e sevdalandığmı fark etmesi- ne ve aşk konusunda riskleri göze alamayıp yalnızlığı seçme- sıne karşın. ona açılan güzel Camille'e ilgisiz kalamayarak ateşin bacayı sarmasına göz yu- muyor. Daygulan küçümseyip müzi- ' ği seven, oysa içi pas tutmuş, t'ortakarar maco' Stephane, so- / nunda Camille'in menajerliğin- de karar kılan Maxime ve ara- lanna rekabet, kıskançhk to- humlannı ektiği iki erkeği bir- den idare etmeye kalkışıp red- dedilmeyi oldukça güç haz- meden. Ravel uzmanı. güzel ke- mancı Camille'in üçlü ilişkisini, aşın dramatize etmeden. büyük laflar paralamaya yeltenmeden. özlü. sıcak ve yalın bir tarzda hikayc eden Sautet'nin "Ayazda Bir Yürek"i, yoğun biçimde Fransız sinemasının lezzetini getiriyor karşımıza. İyi anlatılmış. ustaca oynanmış ve özenle çe- kilmiş "Ayazda Bir Yürek" gcnelde oyunculan- ndan herzaman ivı venm almasını bilen Claude Sautet'nin. Michel Pkcoli, Roy Schneider, Yves Montand vb. gibi eski. fetiş oyunculannın yerini dolduran Daniel Auteuil. Emmanuelle Beart. Andre Dussolliervb. gibi yeni yıldızlannı da su- nuvoraynca. Özellikle thatrodan yetişip Jacques Rivette'in "La Belle Noiseuse"ndeki ressama modellik eden genç kız rolüyle dikkatimizi çeken Emma- nuelle Beart'ın genç. güzel virtüöz kompozisyo- nu ve bizde pek tanınmayan aktör Daniel Aute- uil'ün. arkadaşının aşkını geri çeviren. ketum keman ustası yorumunun da katkılanyla, Fransız sinemasının tadını estiren bu son Clau- de Sautet yapıtı "Ayazda Bir Yürek" kesinlikle scyre ve ilgiye değer bir Fransız fılmi özetle. İki sevici kızla, fahişe bir erkeğin aşk bulamacı: "Three of Hearts" Alışılmışın dışında bir aşk üçgeni çeşiüemesi Sessiz sinema döneminden günü- müze, yedinci sanatın hiçbir zaman vazgeçemediği o malum aşk üçgeni çe- şitlemelerine bir yenisini ekliyor "Ah- laksız Oyun." fki kızın arasına, üçge- nin üçüncü ayagını oluşturan bir ki- ralık erkek katan filmin. alışılmıştan farkı, geleneksel tutucu ahlaki değer ölçülerinin dışına taşarak iki kız kah- ramarunı lezbiyen ilişki içinde sunmuş olması. Bir ölçüde tabulan kırmayı göze alarak AİDS belasına değincn "Phila- delphiar 'nın açüğı yoldan giden Holl- ywood'un, bu kez iki sevici kızla erkek bir fahişenin kahramanı olduğu "aşk üçgeni hikayesFne dayanan, roman- tik komedi niteliğindeki bu yeni ve al- benili ürünü. 1990'lann geçerli aşk iliş- küerini sergileyerek, sözüm ona yeni, alternatif hayat tarzlanna bakmayı deniyor. güldürünün sevimliliklerine sığınarak. AiılaksızOyun(Threeof Hearts) Yönetmen: Yurek Bogayevicz / Senaryo: Adam Greenman, Mitch Glaze / Kamera: Andrzej Sekula/Müzik: Joel Jackson / Oyuncular: William Baldwin. Sherilyn Fenn, Kelly Lynch, Joe Pantoliano, Gail Stnckland/1993ABD (Özen Film) Şişli Site, Beyoğlu, Sinepop, Kadıköy, Reks, Çemberlitaş Şafak, Bakırköylncirli sinemalannda. Amerikan sinemasındaki Polonya kökenliler zincirinin son halkalan- ndan, tiyatrodan yetişme yönetmen Yurek Bogayevkz'in, oldukça yüzey- sel Polonya renkleriyle (Kilisedeki ge- iinin nerdeyse striptize kalkışarak noktaladığı Polonya usulü düğün tö- reni, vb. gjbi) bezediği "Ahlaksız Oynn", kuşkusuz bir Polanski ya da Jcrzy Skolimowski fılmi olmaktan çok. oldukça hafıf ve ticari birroman- tik güldürü denemesi. tşfaıin ehli bir kiralık erkek öğrencilerine Hamsun'un Yictoria'- sını okuyan, ev ödevi olarak aşk kom- pozisyonlan veren öğretmen EUen (Günümüzün Elizabetfa Taylor'u sayı- lan, ama birtakım basmakabp fılmler- , dc, baştan savma yazılmış rollerde, "Twin Peaks" gibi TV dizelerinde boy göstermekten öteye geçemeyen Sher- . Myn 'Boxing Helena' Fenn), Nevv York'un VVashington Meydanı'nda kendisiyle pek banşık olmayan, sınk gjbi, Polonya asıllı, kuruntulu hemşire Connie'den (yine doğru dürüst bir fıl- 'Ahlaksız Oyun'da Hollyvvood'un son dönem dikkat çeken oyuncularından \Villiam Baldv\in ile kcllv Lynch. mi pek anımsanamayan, sımsıkı jean'- ler. deri ceketler giyerek lezbiyen oldu- ğunu zanneden, çekici Kelly Lynch) aynlıyor filmin başında. Kalbi kınk Connie'cik sevgilisini yeniden elde etmek için tutup işinin ehli bir kiralık erkeği. yakışıklı Joe'yu. Ellen'in üstüne salıyor sonrasında. Pezevengının (Joe Pantoliano) üstüne titrediği. yaşlı-cirkın dcmedcn hcr gece ışe çıkan. tatlı dilli, parlak 'eskort' Joe ("Sli>er"le ^öhrcl kuşunu vakalamışa benzeyen. Baldvvin kardeşlcrin küçü- ğü vVilliam Baldwin). "her kadını, her yerde, her /aman" baştan çıkarma ve becerme yeteneklerine fazlasıyla güve- nip terk edilmişConnieyı tesellı eder- ken. hayali sevgılisi Conrad'ın (bu Conrad. filmin bir başka Polonya bağlantısı olarak. tanınmış Polonya asıllı romancı Joseph Conrad'ı anıştı- nyor) elinden çekip aldığı Ellen'e de fena halde aşık oluyor. 'Postmodern' ilişkiler Sevgılısınin yeniden kendine döne- ceğini umarken 'seks makinesi Joe'yla Ellen'in bırbirlenne tutulduklannı fark eden lezbiyen Connie de Joe'nun ashnda kim olduğunu Ellen'e açıkla- maktan kendini alamıyor tabii ki. İki sevici kadınla fahişe erkeğin. herkesin herkese ikram edildiği "post modern" ılişkilerini aktaran bu önemsiz filmin finali de her lürlü yoruma açık. Hetero. homo ve biseksüel ilişkiler çorbası niteliğindc. kolayca izlenen. geleneksel Amerikan komedisinden bolca vararlanan yönetmen Bogaye- vicz'ın alışılmış İclişelere yaslanan. özelliksiz anlatımıyla rahatlıkla tüke- tilcn bu bevlik büyük kent "comedy- romance"ı. "American Jigolo"dan "Pretty Woman"a kadar tutmuş bir- takım formülleri venilemeden vinelı- vor. hafif vc vüzcvsel tarafından. Son günlerin gözde delidolu komedisi "Budala DetektifYenibirJerryLewis'i haberleyen abuk sabuk bir güldürüABD'de sürpriz bir şekilde gişe ba- şansı elde edip box-o(Tice listelerinin tepesine yerleşen. son günlerin gözde delidolu komedisi "Budala Detektir. TV'den yetişen. yeni komedyen Jim Carrey'i karşımıza getiriyor. TV'de çalışan Hollyvvood'un yeni isimlerin- den senarist Tom Shadyac'ın yönet- menliğini üstlendiği ve son aylann ek- ran şöhreti-popüler komedyeni Jim Carrey'in ilk başrolüne sovunduğu "Budala Detektir, yunusta'n albino güvercinlere kadar birtakım kayıp hayvanlan bularak hayaünı kazanan, çevreci, hümanist ve hayvansever hay- van dedektifi Ace Ventura'nın gü- lünçlü serüvenlerini abuk sabuk ve zevzek tarafından aktaran yeni bir Amerikan eğlenceliği. Gıcır gıcır ve zıpır komedi... Gerçekten olağanüstü bir mimik yeteneğine, dur durak tanımaz bir di- namizme, sarsak ve patavatsız bir se- vimliliğe sahip genç komedyen Jim Carrey, ağız-göz büzmelerinden abartılı yüz ve beden ifadelerine kadar Jerry Levtis ustanın gençliğini anım satıyor ilk bakışta. Üstelik ondan çok daha gerzek. zırzop. hareketli ve sov- tan. Daha da yakışıklı ve şamatacı hem de. Dayanılmaz derecedc salak gö- rünüşlü bu yeni komedyenin \etenek- asındaki, komik serüvenlerini görün- tülüvor. Kara film türünün detektif tipleme- lennı *ti"yea!an şekilde. Doktor Doo- üttle'dan "Çıplak Silah"ın sersemler şahı teğmcn Drelin-Leslie Nielsen'ine kadar uzatıiacak bir >ığın bcyazperde Budala Detektif (Ace Ventura, Pet Detective) Yönetmen: Tom Shadyac Senaryo: Jack Bernstein. Tom Shadyac. Jim Carrey / Fvamera: Julio Macat / Müzik: Ira Newborn Oyuncular: Jim Carrey, Sean Young. Courteney Cox. Dan Marino; 1994 ABD (WB) Beyoğlu Enîek, Şişli Kent. Çemberlitaş Şafak. Etiler Akmerkez, Maslak Mövenpick. ÂltunizadeCapitol, Fenerbahçe Pyramid sinemalannda. lerine göre ayarlanarak tezgahlanmış bu gıcır gıar ve zıpır komedi, Miami Dolphins adlı Amerikan futbolu takımının maskotu olan sevımlı bir yunus balığının, tam da kupa maçının öncesinde kaybolması olayını kova- layıp araştıran sevimli soytan kahra- manımızın ortalığı yıkıp geçırme iddi- kahramanının karikatürü gibi. "gag"- lanyla bir buçuk saat süresince seyir- ciye neşeli dakikalar geçırtmeye ça- balayan hayvan dedektifi Ace Ventu- ra-Jim Carrey'le sürekli uğraşan ve dovasıya ve dört dörtlük tarafından olmasa da yer yer güldürüyor "Budala Detektif. Ev sahibinc inat. hayvanat bahçesine dönüştürdüğü evind'e hay- van sevgisiyle dolu dolu takılan kahramanımızın abuk sabukluklannı yeniliryutulurhalegetırme>e uğraşan yeni vönetmen. eski senaryo yazan \e oyuncusu Tom Shadyac'ın. David Lynch'ın iki-üç yıl öncesinin ekranı esir alan ünlü Twin Peaks-İkiz Tepe- ler" dizisinin entrikalan ve müziğiyle dalgasını geçtiğı sahnelerde var"Buda- la Detektirte. Bir şaklabanlık gösterisi... Kesinlikle önemli bir güldürü sayıl- masa da yer yer hoşça vakit geçirten, neşeli. yeni bir Amerikan eğlenceliği niteliğindeki bu sulu soytanlık filmi, yeni bir Jerry Levvis izlenimi veren Jim Carrey'i tanıtmasının dışında. fazlaca özelliği bulunmayan ve bir iki cuk oturmuş güldürü sahnesinin dışında. Bir Toplantının Ardından ATİLLA BİRKİYE Kitapsızlaşmaya ve de "edebiyatsızlaşmaya" doğru gittiğimiz şu günlerde Ankara'dan gelen çağrı bizi hare- ketegeçirdi ve "düşünce"\\e büyük bağı olan "deneme'- 'ye ilişkin bir konuşma yapmaya karar verdim. Konu, "Cumhuriyet Döneminden Günümüze Türk Yazarların Rolü ve Statüsü", düzenleyen ise Ankara Fransız Kültür Merkezi'ydi- Konuşmacı olarak da, benim dışımda Tah- sin Yücel, Mehmet H.Doğan, Enis Batur, Alpay Kaba- calı ve özdemir İnce katılıyordu. Yeni müdür Luc Veyri'nin konukseverliğinin yanı sıra, adlarını Yazko Çeviri'den anımsadığımız Ayşe ve Zey- nel Kıran çifti de kültür merkezi kadar evsahipliği yaptı- lar. Bütün gün boyunca bizi dinleme inceliğini göster- mekle birlikte, toplantı sonrası da evlerinde ağırladılar. Neyazıkkitoplantıyakatılımazdı. Genellikle Ankara- da böylesine toplantılara ilginin çok olduğu söylenir ve duyulurdu, ama bizimkisi doğrusu pek parlak geçmedi. Yeni müdürün deneysizliği, bir de bu tür toplantıların en ilgilileri olan öğrencilerin sınav döneminde olmaları gibi nedenler sıralandı. Gerçi biz alışıktık, ama Kıran çifti bu işe bizden daha çok üzüldü. (Toplantıyı izleyenlerin az, ama ilgili olduğunu belirtmeliyiz.) Toplantının sabahki oturumunda Tahsin Yücel, canalı- cı bir konuşma yaptı. Yücel'in konusu "eleştiri"yd\. Ataç'tan başlayarak günümüz eleştırmenlerine kadar geldi. Belli başiı eleştırmenlerimizin yöntemsel konum- larını belirtti. Tahsin Yücel'in yaptığı şu saptama oldukça önemli: "Türkiye 'de canlılık getirecek bir eleştiri var mı? Olumlu biryargıda bulunmak olanaksız (eleştirmenlerin değerı- ni bir kenara bırakalım). Bugün her şeye rağmen canh bir yazınımız var. Yapıtları değerlendirmede eleştiri ye- tersiz kalıyor. Dergilerde şiir, deneme, öykü buluyoruz, ama eleştiri son derece az." Eleştiri ile ilgili bu saptama, aslında yıllardır (eleştiri açısından) pek bir şeyin değişmediğini gösteriyor. Çün- kü bundan yaklaşık otuz yıl kadar önce Memet Fuat da benzer bir saptamayı yapmış: ''Türk edebiyatının en büyük eksiğibence, eleştirmen- lerdir. Sanatçıları onların değerlendirmesi; anlayışsız, bilgisiz, rahatına duşkün okurları onların uyarması ge- rekir. Hem de yalnız dergilerde değil, gazetelerde de yazmalılar. Ataç yaptı bunu. Ondan ötesi, eleştirmenlik~ le uzaktan yakından ilgisi olmayan birtakım eli kalem tu- tanlann gazetelere 'ekmek parası' diye yamanması." (Çağını Görebilmek, Adam Yay. 1982). Mehmet H.Doğan, yazılarından tanık olduğumuz titiz- liğiyle hazırladığı "Türk Yazınında Tanzimattan Gunu- müze Şairlerin Statusü ve Çağdaş Şiirsel Anlatım " baş- lıklı bildirisiyle kısa da olsa bir "ter/7)çe"çıkartıyor; Al- pay Kabacalı da "yazarınkazancı vehukuksalilişkileri" üzerine kendi uzmanlıkalanındaki bilgisini herzamanki araştırmacı kimlığiyle sergilerken, Mustafa Can Polat'ın yönettiği öğleden sonraki oturumda konuşan Enıs Batur da "yazarlık meslek mi, uğraş mı?"sorusunu birsorun- sallık olarak gündeme getiriyordu. Batur'un konuşması, yazarlık kavramı ve yazarların toplumda "mesleki" açıdan konumlanmasıyla ilgiliydi. Günümüzde yazarların kitaplarıyla geçimlerini kolay kolay sağlayamadıklarını belirten Batur, yazarlığı tutku ile uğraş arasında "tutkulu uğraş" olarak tanımlıyordu. Böylece, yazarlar için de bu tanımından yola çıkarak tut- kulu uğraşçılar demek pek de yanlış olmayacak. Özdemir İnce ise son yıllardaki yazılarında işlediği sorun bağlamında konuşmasmı sundu: "Görsel Kullür- den YazılıKultüreGeçiş veyaKriz". "Aydınlanma'yı \n- sanoğlunun ulaştığı en yüksek kültürel düzey olarak be- lirten İnce, medyatik kültürü "sözel" kültür olarak ta- nımlıyor ve postmodernizmin de, dünyanın "sürüleş- mes/'nin başlangıç noktası olduğunu söylüyordu. Bizi dinleme inceliğini gösterenlerden biri de Memet Baydurdu; böylece bu toplantı nedeniyle (Mehmet H. Doğan gibi) Baydur ile tanışma olanağımız doğdu. Ankara'dan Istanbul'a dönerken Yahya Kemal'i anım- samamak elde değildi, ama doğrusu artık bu "dönüş'ü pek sevemiyorduk... 5. ULUSLARARASI EGITIM ve OKUL FUARI 10-11-12 Haziran 1994/Divan Oteli PANEL YER: Divan Oteli/EImadag-Taksim GÜN: 10 Haziran 1994 SAAT: 14:00 "Yurtdışı Eğitim Alanındaki Özel, Vakıf ve Devlet Burslarında Güncel Sorunlar ve Yurtdışı Egitim Burslarının Türkiye'ye Katkılan" KONVŞMAC1LAR: Fulbrıght istanbul Müdürü Süreyya Ersoy Milliyet Gazetesi Eğitim Servisi Müdürü Abbas Güçlü Türk Eğitim Vakfı (TEV) Yön. Kur. Üyesi Ata Gökçe Hürriyet Gazetesi-HIT Genel Müdürü Rıfat Sarıcaoğlu TUBITAK Ulusal Metroloji Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Uğur YÖ\ETE,\: Doç. Dr. Veysel Batmaz PANAJAKS Comm. & Research Ltd. (Uç günliik Fuar boyunca 75'den fazla okul için semi- nerler düzenlenmektedir. Seminer programını Fuar'ın ilk günü Fuar Danışma Masasından ögrenebilirsiniz.) GtRlŞ SERBESTTİR Bilgi için: 212-279 88 52 çatışma çıkaran kadın polis karakte- sınırlı ilgi çekebilecek düzeydeki. rinde de tipinı değiştinniş, Sean Hollyvvood'a yakışan yeni bir şakla- Young'ı seyrediyoruz. Doğrusu şöyle banlık gösterisi. VAKIFLAR.DERNEKLERve DESTEKVEREBİLECEK KURULUŞLARA DUYURU Okumaya muhtaç gençlerimizin yararına düzenlenen, Atatürk ilke ve inkılaplarının konu alındığı, çağdaş modaçizgilerininsunulacağı "ANADOLU GÜNEŞİ19. ATATÜRK MODA ve SANAT GÖSTERİLERİ"nin ilki İstanbul Teknik Ünıversitesi Maçka'da yapılacaktır. Dört büyük şehrimizde düzenlenecek bu moda gösterilerinde sponsorluk yapabilecek, reklam vererek katkıda bulunabilecek veyatoplu davetiye alarak destekleyebilecek kurumların 0212-2663151 no.lutelefonlairtibatkurmaları rica olunur. Davetiye satış yeıieri: Suadiye Vakkorama, Taksim Vakkorama
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear