14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 MAYB1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Beyoğlu'ndaki çoğu mağaza, kentkültürü yerine 'ticaretkültürü'nü simgeliyor Beyoğlu'nunkültürsüzbinalan OKTAY EKİNCİ Özellikle tarihsel çevre so- runlanng ilgi duyan okurlan- mız anımsayacaktır. Beyoğlu'- ndaki Aksanat binasıyla ilgili bazı tartışmalara geçen yıl Cumhunyet yer vermiş ve bu binanın "restorasyon anlaytşın- daki" ka\gı veeleştirilerimizi de yine aynnülanyla dile geüfmiş- tik. Bu eleştirilere Aksanat'ın ta- sanmıru yapanlarca verilen yanıtlar ise eski kent dokulann- da yeni yapılan binalann "kül- tür kimlikleri" konusunda deği- şik görüşlerin çarpışmasına ne- den oldu. Kimilerine göre ta- rihsel bölgelerde "bugün" inşa edilen binalar yine "bugûnün" mimarisini yansıtmahydılar Böylece, "eski" ile "yeni". farklı kimlikleriyle yan yana durmalıydılar. Kimilerine göre ise aslolan. kentin ve o bölgenin "tarihsel karakteriniıT ko- runmasıydı. 0 .nedenle de bu tür dokularda inşa edilen her yapı. mutlaka "geleneksel cev- reyle uyumlu" bir şekilde yük- selmeliydı. Kent Uygarlığı Tartışmalar bu düzlemde sü- rerken aynı anda farkına van- lan bir başka "gerçek" ise şu oldu: Aslında Aksanat'ın "farklı olma" güdüsü. belki de bu nedenle tarihsel cephenın üzerine "parlak" bir metalik kı- lıfın gecirilmiş olması, böylece de binanın kendi özgünlüğüyle değıl. "carpıcr etkisiyle Beyoğ- lu'nda "farkedilir" kıhnması. Istıklal Caddesi için çok da yeni bir uygulama değil. İstanbul'un bu "kent uygarlı- ğıyla" nam salan tarihsel cad- desınde. özelllikle kimi "ünlü mağazalar" da caddeye köklü kültür kimliğini kazandıran "Pera yapüarıyla" tamamen ters ve onlarla hiçbir mimari uyumu dikkate almayan bına- lara sahipler. Dahası bu bina- lar. her biri günde binlerce kişi- nin girip çıktığı en canlı ticaret merkezleri olarak salt Beyoğ- lu'nun kentsel kimliği açı- sından değil "topluma karşı sosyal ve kültürel etkileri" açı- sından da özel önem taşıyorlar. Vakko binası... Örneğin. İstiklal Caddesi'nin orta yerlerinde bulunan ve her iki yanındaki tarihsel cephe dü- zenine hiç bağımlı kalmadan, tûmüyle "kendisine ait" bir mi- mari görünüş sergileyen Vakko binası. Sahibi "Beyoğlu'nu güzelleş- tiımek" için durmadan çırpjnırken aynı Beyoğlu'nun tarihsel güzelliğini "görmezden gelen" böylesi bir binanın, kent da kentkültürü yerine salt "tica- ret kültürünü" önemsemenin bir sonucu olsa gerek. HaliPin dış cephesi tstiklal Caddesi'nde benzer tutumu. yine binasının caddeye bakan cephesini kocaman bir "Ubela" gibi kullanan Halil Mağazası sergiliyor. Beyoğlu'- na olan katkısı. bina yüksekli- ğince dikilen ve üzerinde dev bir "Halil" yazısı bulunan bir "boş düzkroden" ibaret sayıla- bilecek bu yapının da yine "mi- mari değerier" açısından önem- li bir yanı bulunmuyor. Ancak, kendisini ve "Jsmini" Beyoğlu'- ndan çok daha fazla "önemse- mesi", sonuçta bulunduğu çev- reye karşı duyarsız bir yapı ola- rak kentsel kültürü de zedele- mesine yol açıyor. w tlk fotoğrafta, Beyoğlu'nun tarihi ve kültürel kimliğinin tipik simgesi sayılan binalardan biri göriinüyor. Bu tip binalar Beyoğlu'- nda gittikçe azalıyor. Yeıierini, Vakko, Halil ya da YKM gibi ön cepheİeri 'yeni' binalar alıvor... bir bölgede. bu zenginlikle "ya- nşmaya kalktşmak". yöresel mimariyi "küçümseyen" bir ta- vır içinde tarihsel çevreye "tü- müyle yabancı" bir bina ile "far- kedilir" olmayı yeğlemek. aslın- kültürüne ve mimariye olan katkısı acaba ne olabilir? Hiç kuşkusuz bu sorunun ya- nıtı "modern bir katkı" ya da "çağdaş tutum" olarak verile- cektir. Ancak. günümüzün "uy- garlıklara öoem veren" şehirci- lik anlayışında ve özellikle "mi- marlığın evrensel sonımluluk- ları" bağlamında. modern ol- manın ön koşulu da öncelikle "kentin tarihsel kimliğine" say- gıdan geciyor. Beyoğlu ve hele İstiklal Cad- desi gibi. İstanbul'un "dönya kültürüne kazandırdtğı" en gü- zel ve en görkemli mimari zen- ginliğirün hala yaşatılabildiğı stiklal Caddesi'ndeki büyük mağazalar, tarihi Pera mimarisini yadsıyan binalanyla Beyoğlu'nun kentsel kimliğini tahrip ediyorlar. İlginçtir, bir başka "büyûk mağaza", kısa adı YKM olan Yeni Karamürsel Mağazası da Beyoğlu'nda aynı "ayncalıklı olma" tavnna ortak olan bina- lar arasında. Mağazanın yine caddeye bakan cephesi, sanki Beyoğlu'nda değil, "herhangi bir yerde" ve elbette tarihsel özelfiği hiç bulunmayan bir semtteki arsada yükselecek sı- radan bir bina için tasarlanmış. Belki YKM. "içmekanlannda- ki rahatiık" y üzünden "iyi iş ya- pan" mağazalar arasında yer alıyor; ama Pera'ya olan bu ya- bancı kimliği ve "uygunsuz mi- marisiyle", doğrusu çevresin- deki o güzelim Beyoğlu binala- nnı oldukça rahatsız ediyor... İstiklal Caddesi'nde tarihsel çevreyi "hice sayan" ve sözde "modernlik" adına. salt "kendi çekicitiklerini" öne çıkaran "şı- marık binalar" elbette ki bun- larla sınırlı değil. Şöyle bir dik- katlice incelendiğinde, yine özellikle Taksim-Tünel arasın- da çok sayıda "kültürel kimüğe duyarsız" bina göze çarpıyor. Yabancılann hayranlıkla izle- dikleri ve kendilerine "uygar bir kentte" bulunduklan duygusu- nu \eren tarihi Pera yapılan ise bu "garip ve kişiliksiz" yeni komşulanna kaygıyla bakıp belki de şöyle düşünüyorlar: "Bizi \ aratan mimarlar önce- likle Beyoğlu'nu, kenti ve köl- türterini severlerdi. Bunlan yaratanlar ise ya mimar değiller, ya da rattf ekonomisinin du- yarsız kültürüne çoktan teslim olmuşlar..." Hulki Aktunç'a şıır oduluİZMİR (AA) - Halil Kocagöz şiir ödülü. bu yıl şair Hulki Aktunç'a ve- rildi. "İnsan Aşklannın Küiüdür" adını verdiği son kitabıyla ödüle layık bulunan Aktunç. "Yan yana gebnemiş sözcükler varoldukça, şair- Ieröhnez"dedi. 1987 yılından bu yana verilen ödül. bu yıl 35 şair, yayıncı ve önceki yıllarda ödül alanlann yaptığı de- ğerlendirme sonucu sahibini buldu. Atatürk Kültür Merkezi'nde dü- zenlenen ve Sıvas olaylannda ya- şamını yitiren Şair Metin Altıok'un da anıldığı ödül töreninde konuşan mimar Şükrü Kocagöz, kuzeni Halil Kocagöz adına verilen şiir ödülünün kurumlaştığını belirterek. "İnsan ve kültürün giderek gözardı edildiği Türkiye'de böyle bir ödül, toplum olarak bazı hareketlere tepkidir" dedı. Ödülü. Halil Kocagöz'ün oğlu Bartş Kocagöz'den alan Hulki Ak- tunç da "İnsan Aşklannın Küiüdür" adılı şiir kitabının, bu ismiyle Sıvas olaylannı çağnştırdığinı belirterek "Ancak bu ümitsiz bir şür değil. 'İnsan aşklannın küiüdür' diye başla- yan şiir, İnsan, aşklannın toplamıdır' diye bitiyor".dedi. "Şairîer ölmez. Tüm iyi şairler yaşıyor. Halil Kocagöz, Behçet Ay> san, Metin Altıok da yaşıyor. Yan yana gelmemiş sözükler oldukça, şa- irler yaşayacaktır" diyen Aktunç, şöyle devam etti: "Metin Altıok'un adımn bir soka- ğa verilmesi ne kadar iyi bir davramş ise, adını sokaklardan kaldırmak o derece kötü bir tavırdır. Sıvas olay- lannın ardından şair olduğunu sandığımız bir arkadaşımız. çok kötü sözler söyledi. 'İnsan Aşklannın Küiüdür' bir tepki kitabıdır. Bu kitap, Sıvas olaylan ile direkt ilgili değüse de, o olaya göndermeler yapmakta." Aktunç, törende bu şiir kitabında yer alan "Kalem ve Toprak" ile "Bil- diri" şiirlerini okudu. 11 yıllık geleneksel Galatasaray Lisesi Kültür ve Sanat Festivali bugün başhyor Amatörlerin profesyonel şenliğiKültür Servisi- Yıllardır öğrencilerin özverili çabalanyla gerçekleşen Galata- saray Lisesi Kültür ve Sanat Festivali bugün başlıyor. 11 yıkiır düzenlenen festi- • val bugün saat 18.00'de Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Galalasaray Eğitim Vakfı Başkanı Inan Kıraç, Galatasaray Lisesi Müdürii Erdoğan Teziç. Galatasaray Li- sesi Kültür Kollan adına Ltku Uraz Aydın'ın katılacağı bir törenle başlaya- cak. Açıhş töreninde Abdi İpekçi adına Acar Başkut a onur ödulu venlecck. Açıhştan sonra Ann Ala- gün (piyano). Semra Metel (soprano) ve Erez Eğilmez (bariton)'in vereceği kon- ser dinlenebilir. Konserin ardından Galatasaray Li- sesi TiyatroTopluluğu " Jü- bile" adh oyunu sahnekye- cek. Ferhat Özatarın yö- nettiği oyunun dekor ve kostümü Birol Özpişkin'e, makyajı Ayşegül Çolakel'e. ışıklan Mahir Bahadır'a. müziklen ise Ceyda Ak- bal'a ait. 2 hafta sürecek olan festivalde her gün çok çe- şitli konularda paneller dü- zenleniyor. konserler veri- liyor. fılmler gösteriliyor ve amatör oyunlann sahnele- dikleri oyunlar yer ahyor. Yann saat 14.3Ö"da düzenlenen "Medya Terö- rü" konulu panelin konuk- lan Savaş Ay, AH Bay- ramoğlu ve Doğan özkan. Tevfik Fikret Salonu'ndaki panelin ardmdan saat 17. OO'de İstanbul Lisesi Tiyat- ro Topululuğu Moliere'nin adh oyununu sahneleyecek. Çarşamba günü ise saat 13.30'da Emre Pekkan'ın klasik gitar dınletisinin ardından Başar Sabuncu'nun yönettiği; Tank Akan, Müjde Ar, Halil Ergün \e Berhan Şimşekin rol aldığı ">olcu" adlı fılm göstenlecek. Filmin ardından saat 17.30'da Tank Akan, Müjde Ar, filmin yapımcısı Sabahattin Çetin, Halil Ergün, Başar Sabuncu ve Berhan Şimşek'ın katıldığı bir söyleşi gerçekleştinlecek. Perşembe günü ise saat 14.30'da "Türki- ye ve Üniter Devlet" konulu bir panel düzenlenecek. Oral Çalışlar'ın yönettiği panelc konuşmacı olarak Nail Satugan, Şadi özansu ve Zeki Tombak kaulacak. Saat 16.00'da Bahtiyar Çakmak'ın klasik Türk Musikisi konserinden sonra dinlenebilir. Konserin ardından Kanıran İnan'ın konuşmaa olarak katıldığı "Dün- yada Bloklaşmalar ve Türk DışişkTİ" ko- nulu seminer düzemlenecek. Seminer saat 17.00'de Sosyal Bilimier Labo- ratuan'nda dinlenebilir. Saat 18.00'de saat 18.00"de Beyoğlu Anadolu Lisesi'n- ise Tevfik Fikret Salonu'nda Alan Par- denErsinKıratlı'nınyaapyönettiği"Ney- ker'in "Commitroeırts" adlı filmi se Önemi Yok" adb oyunu sahneleyecek. göstenlecek. 3 haziran cuma günü saat 13.00'de 6 haziran pazartesi günü saat 13.00'de Dağalık Federasyonu Sosyal Bilimier Sosyal Bilimier Laboratuan'nda "Çe- Laboratuannda bir dia göstensi suna- kül" belgeseli gösterilecek. "Çekül". Alan Parker'm fümi 'The Commitments-Gençlik Ate^' 4 haziranda Galatasaray'da izlenebilir. "Tarhıffe" cak. Saat 14.30"da "Türk Popu" konulu panele Ayşegül Aldinç, Kenan Doğuhı, Cem Karaca, Emin Şaylan ve Engin Yörükoğlıı konuşmacı olarak katılacak. Cuma günü saat 18.00'de Tevfik Fik- ret Salonu'nda Istvan Sıabo'nun yönet- tiği "Tatlı Emma Sevgili Böbe" adlı film gösterilecek. 4 hazıran cumartesi günü saat 13.00'- de Galatasaray Lisesi Bahçesi'nde Son Perde, Acil Sems, Flu, Murat Çekem ve Mercury ve Midas adlı rock gruplannın katıldığı "Türkçe Söriü Rock" kon-eri çarşamba ve perşembe günü de aynı yer ve saatte göstenlecek. Pazartesi günü saat 14.00'de ise Özel Semiha Şakir Lise- si'nin "İstanbul'un Fethi" adlı oyunu sahnelenecek. Alihan Karagül'ün yazdığı ovunu Serap Pannaksızoğlu yönetmiş. Saat 14.30'da Aydın Çuoukçu, "Sanat ve Felsefe" konulu bir seminer verecek. Saat 16.00"da ise Kadıköy Anadolu Li- sesi Tiyatro Grubu ".\h Şu Gençler" adlı oyunu sahneleyecek. Turgut özakman'- ın yazdığı oyunu Melahat Özay yönet- miş. Festival kapsamında salı günü saat 13.00'de Hahık Dursun un "Boğaz" ko- nulu dia göstensi Sosyal Bilimier Labo- ratuan'nda izlenebilir. Salı günü saat 14. 3O'da ise "Perde Arkası Kadın" konulu panele konuşmaa olarak Ayşe Düzkan, Handan Koç. Erol özbilgen ve Prof. Dr. Türkan Saylan katılacak. Aynı gün saat 18.00'de ise Fernando Solanas'ın "Gü- ney" adlı filmi göstenlecek. 8 haziran çarşamba günü saat 15.00'te Tevfik Fikret Salonu'nda piyanıst Ann Alagün "ün konseri dinlenebilir. Çarşamba günü saat 18.00'de The Atrama Topluluğu, "La Bel- le Du Setgneur" adlı oyunu sahneleyecek. Ayşe Başkut"un yönettiği oyunu Albert Cohen yönetmiş. Galatasaray Kültür ve Sanat Festivali kapsamında 9 ha- ziran perşembe günü saat 14.30'- da Tevfik Fikret Salonu'nda "Anayasal Düzenlemeler ve Dnı" konulu bir panel düzenlenecek. Ah'Sirmen'in yönettiği panele ko- nuşmacı olarak Prof. Dr. Niyazi Öktem. Yekta Güngör Özden ve Mehmet Metiner katılıyor. Panelin ardından saat 18.00'de Fernando Solanas'ın "Tangolar" adlı filmi izlenebilir. 10 haziran cuma günü saat 16.00'da Galata- saray Lisesi Tiyatro Topluluğu, Çehov'un "Düğön" adlı oyununu sahneleyecekler. Oyunu Ferhat Özatar yönetmiş. Aynı gün saat 17.30'da "Mum Iştğı", "Casper", "Kısa Devre" ve "Abandone" adlı topluluklann konseri saat 17.30'- da Galatasaray Lisesi bahçesinde dinlenebilir. Cuma günü saat 20. OO'de Cem Coşkun, Kerem Doğ- rar, Tıma Kiremitçi, Fırat İlker, Orkunt Özkaya, Onur Sankaya ve Togay Ye- nalpten kurulu "Kumdan Kakter" top- luluğunun konseri de okulun bahçesin- de dinlenebilir. Festival; cuma günü saat 21.30"da yapılacak kapanış konsen ile sona ere- cek. Konser programda "Hoş Bir Sürp- riz" olarak belirtiliyor. Aynca festival boyunca Galatasaray Lisesi Fotoğraf Kulübü ve Ebru Kolu'- nun sergileri, bahçedeki el sanatlan ser- gjsi gezilebilir. BUAgAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL ŞepiatçımnKopkusu Ülusal Bilinç Darülbedayi perdelerinin açıldığı 1914 yılında ülke, Balkan bozgunundan çıkmış, yeni bir savaşa hazırlanı- yordu. Ama iktidarı da muhalefeti de çağdaş bir tiyatro sahibi olmayı çok görmedi istanbul'a. Savaş boyunca da ekmeğinden kesip, dilinin güzelli- ğini sahnesine yansıtan sanatçısına verdi İstanbul halkı. O günlerin genç edebiyat adamlanndan Yahya Ke- mal, o günlerin Türk tiyatrosu üzerindeki düşüncelerini, üç önemli noktada toplamıştır: 1- Fransızlar Fransız, İngilizler Ingiliz, Almanlar Al- man, Türkler Türk olmadan önce insandırlar. İnsan ol- duktan sonra Türk'üz. 2- Bu nedenle eski Karagöz ve ortaoyunları gelene- ğinden yararlanılmasının yanı sıra, ta Aeschylus'tan Sophokles'ten, Euripidisten başlayarak bütün Fransız, ttalyan, ingiliz, Alman, ispanyol tiyatrosunun tragedia, komedia, fars, vodvil türlerinin bilinip gösterilmesı, Kral Oidipus gibi başyapıtların Türkçeye kazandırılması ge- rekir. 3- Ulusa! dilin bozulmasına yol açan Gedikpaşa Tiyat- rosu alışkanlıklarından kurtularak, "Türkçenin kendi ti- yatrosu"nun canlandırılması, oyuncunun özelliğıni ko- ruması, bu alandaki öğrenimın ön amacı olmalıdır. Darülbedayi'nin gelişme aşamalarında genç sanatçı- ların "milletin samimi seslerini sokaklarda, ücra mahal- lelerde, düğünlerde, kahvehanelerde, panayırlarda, ce- naze çıkan evlerde" bulacaklarını ve sahneye yansı- tacaklarını belirterek on yıla kalmadan ulusal bir tiyatro dilinin oluşacağına inandığını yazar Yahya Kemal. Doğru görmüştür. Şehir Tiyatrosu'na geçiş sürecinde, İstanbulludan ödenekle birlikte oyun yazan da, çevirmen de, kadın ve erkek sanatçı da, seyirci de istedi Darülbedayi. Muhsin Ertuğrul'lardan. Neyire Neyir'lerden itibaren kaç kuşak ulusal bir kurum yaratmanın sorumluluğunu yaşadı sahnede. Şeriatçı, ulus olma sürecinde yaratılan tüm kurumları, Batı kopyacılığımn ürünü sayar. Ve ulusu yadsıdığı gibi, ulusal olana da karşıdır. Mehmet Akif gibi reformist bir islamcı bile "Ey ce- maat-i Muslimin, siz ne Arapsınız, ne Türksünüz. ne Ar- navutsunuz, ne Kürtsünüz, ne Lazsınız, ne Çerkezsiniz. Siz ancak bir milletin fertlerisiniz ki o büyük millet de Islamdır. Müslümanlığa veda etmedikçe kavmiyyet (mil- liyetçilik) davasında bulunamazsınız. Kavmiyyet gayre- tine düştükçe de Müsluman olamazsınız"diyerek Islam öğretisinin ana ilkelerinden birini ortaya koymuştu. Yanıldığını, 1. Dünya Savaşı'nda Müsluman Türkleri arkadan vuran Müsluman Araplar gösterdi. Rerafçının "milli görüş" dediği ulusallık değil, 1910'- larda Sait Halim Paşa'nın adını koyduğu "İslam Beynel- milelcilıği'riın politikacasıdır. Yinelemekte fayda var. Ulusal olabilmek için, ulusal bağımsızlık gerekli, ama yeterli değil elbet. Dil ve tarih bilinci, eğitimi, edebiyatı, tiyatrosuyla ulu- sallaşabilmek... Işte bizim istediğimiz, işte şeriatçınm korktuğu ve boz- mak istediği... Koltuğuna ısınmadan "Şehir Tiyatrolan'na 200 milyar verilmesi edep dışıdır" diyen "frşm/yyer"gösterip, "şe- riat" vurmaya heveslenen istanbul Belediye Başkanı- nin davranışını da buçatışkı dışında yorumlama olanağı yoktur. Ulusal kurumlarımız havasız bırakılmak isteniyor. Seyirci mi kalacağız?!. Yüzen kitap fium İstanbuVageüyor Kültür Servisi - Dünyanın bütün limanlannı dolaşan U M. V. Doulos Yüzen Kitap Fuan" Türkiye'deki ilk durağı Mersin'den sonra. 3 Haziran larihinde İstanbul'a geliyor. 1914 yılında yapılan ve Guin- ness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın hala işleyen en eski gemisi olma özelliğine sahip Doulos. 4000 değişik konuda- ki, 300 tonluk kitap stokuyla birlikte. bugüne kadar 75 ayn ülkede 287 limana demirlemiş ve aralannda başkanlar. ba- kanlar ve krallannda bulun- duğu 20 milyonu aşkın kişi tarafından ziyaret edilmiş. Al- man "Gute Bücher fiir Ah"e" (Herkese İyi Kitap) isimli Kül- tür ve Eğitim Vakfi'nın sahibi olduğu Doulos'da 35 ayn ül- keden 350 gönüllü bir veya iki yıl birlikte çalışıp yaşıyorlar. Yunanca'da "hizmet veren" anlamına gelen Doulos demir- lediği her limanda kültürel konferanslar, İngilizce konuş- ma dersleri, okul ve hastane zi- yaretleri. konser ve halk oyun- lan gösterileri ve indirimli ki- tap satışlan gibi etkinlikler dü- zenleniyor. Bu etkinlikler ziya- ret edilen şehrin kuruluşlunv la bırlikte planlanıyor ve hem karada hem denizde uygulanı- yor. Yapıldığından bu yana yük. yolcu. fuel oil . sahil güvenlik gibi birçok farklı işlev yükle- nen ve 1978"den beri yüzer ki- tap fuan olarak hizmet veren Doulos'da. 1993 yılında dün- yanın en büyük İcalp naklide gerçekleştirildi. Türkiye'ye gelirken Süveyş kanalında gerçekleşen bir ka- zada denize dökülen insanlan da kur'aran \e 22 ağustosta 82. yıldönümünü kutlayacak olan Doulos'a ülkemizden seçilen beş Türk de katılacak. 12 haziran'a kadar Istan- bul'da kalacak olan eemide hergün 10.00-21.00 saatleri arasında kitap fuan gezilebile- cek \ e imza günleri gerçekleşti- nlecek. 5 haziranda geminin 35 ayn ulustan gelen gönüllü personeli ile tanışma olanağı yaratan özel bir günün düzen- leneceği Doulos'da. 11 haziran saat 19.00'da tüm personclin kendi yerel giyisileriyle katıla- cağı bir gösteri sunulacak. 7-8 haziran tarihlerinde 20.00-22. 00 saatleri arasında ücretsiz İngilizce konuşma kursunun gerçekleştirileceği gemide, 5 ve 11 haziran tarihlerinde ise si- nema günleri düzenlenecek. Geminin etkinlikleri 12 ha- ziran saat 20.00'de Rumelihi- san'nda gercekleştirilecek olan Uluslararası Müzik Fes- tivali ile sona crecck.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear