25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MAYIS1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Telefon sapklıgına son • ANKARA (AA)-PTT, telefon sapıklıklannın önüne geçecek en son teknolojik sistemi devreye sokuyor. Arayanın telefon numarasını, aranılan kişinin telefon makinesindeki ekranda gösterecek olan Number 7 işaretleşme sistemi, İstanbul'da deneme mahiyetinde hizmcte girdi. Başkalan tarafından sık sık rahatsız edilen ve bundan şikayetçi olan telefon aboneleri, bundan böyle ev ya da işyerlerine ekranlı telefon cihazlan aldıklan takdirde kendilerini rahatsız eden kişilerin hangi telefondan aradıklannı tespit edebilecekler. Uygulamaya İstanbul'daNETAŞ, TELETAŞveSİMKO tarafından üç ayn santralde deneme niteliğjndebaşlandı. İlaçfiyatlan altınla yanşıyor • ANKARA (AA)'llaç fiyatlannın altmla yanştığı, baa ilaçlannfiyatlannınbir gram altını geçtiği biidirildi. Ankara Eczacı Odası Başkanı Olcay Seles. ilaç fiyatlannın "öteden beri abartılı ve yüksek" olduğunu belirtti. Vatandaşm artık taksitle ilaç almak veya hiç almamak gibi yollan seçtiğini kaydeden Seles, ilaç fiyatlannın yüksek olmasının firmalann doktorlarla özel ilişkiler kurması ve gıderlerinın tümüyle ilaç fiyatlanna yansımasından kaynaklandığını söyledi. Bir gram altınınfiyatı400 bin lira dolayında iken solunum yollan, üriner,jinekolojik ve cerrahi enfeksiyon tedavılennde kullanılan, bir hastaya en az iki kutu yazılan Duocid isimli ilaan bir kutusu 622 bın 500 lira. Habur canlanacak • ANKARA (Cumhuriyet Börosu)-SHPGene| Başkan Yardıması ve Mardin Miletvekilı Mehmet Gülcegün. Habur Sınır Kapısı'nın, hazıran ayının ikinci yansı'nda eskı canlılıgına kavuşacağını belirtti. Gülcegün, dün düzenlediğı basın toplantısında, Körfez savaşıyla birlikte Birleşmiş Milletler'in Iraka uyguladığı ambargo sonucu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin büyük zarar gördüğünü belirterek hükümetin bu konuda başlattığı çalışmalann son aşamaya geldiğini bildirdi. SSK'den hastane itirafı • ANKARA (ANKA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığVnın yaptığı bir araştırma. nüfusun üçte birine hizmet veren SSK'nin Türkiye'deki hastane yatak sayısının yalnızca altıda birine sahip olduğunu gösterdi. SSK'nin Türkiye'deki doktorlann onda biriyle hizmet verdiği belirlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı araşürmasında, SSK'nin 28 bin 157 yatakla ülkedeki toplam hastane sayısının yüzde 16'sına sahip olduğu kaydedildı. Buna karşılık Sağlık Bakanhğı'na bağlı tesislerin yatak payının yüzde 52.2, üniversite hastanelerinin yatak payının ise yüzde ? 2.8 olduğu belirlendi. Memup sendikaları •ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ankara Demokrasi Platformu.kamu çalışanlannın sendikal hak ve özgürlük mücadelesini desteklediğini açıkladı. Platformun açıklamasında, "Biz. Ankara Demokrasi Platformu olarak Kamu Çalışanlan Sendikalan Platformu'nun 5 Nisan kararlanna, çabşanlann ücretlerinin dondurulmasına karşı ve kamu çalışanlannın grevli-toplusözleşmeli sendikal hak ve özgürlükleri için almış olduklan kararlan destekliyonız" denildi. DÜZELTME •Ord.Prof.Dr.Ekrem Akurgal'ın 2. sayfa "Arada Bir" sütununda çıkan yazısında metron sözcüğü metro olarak, Pittakosadıda Mittakos biçiminde çıkmış. Düzeltirözûr dileriz. Türkiye Işveren Sendikalan Konfederasyonu Genel Sekreteri Atasayar: Işsizlikdalgasıgeliyor IŞIK KANSU ANKARA - Hükümetin 5 Nisanda açıkladığı ekonomik paket, çalışan ke- simlerin yanı sıra sanayide de tehlike işaretleri vermeye başladı. Türkiye İş- veren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Kubilay Atasa- yar, haziran ayında yoğun bir işsizlik dalgasınm geleceğini söyledi. Jşsizliğin yaşanacağı sektörlerin başında makine. çelık. beyaz eşya ve tekstilin geleceğini vurgulayan Atasayar, işyerlerinde ka- panmalann başladıgını bildirdi. Turizm Bakanı AMüJkadir Ateş ise, sanayici ve üreticilenn. mallanna çok abartılı zam yaptıklannı, stoklannı eri- temediklerini belirterek, fiyatlar ve enf- lasyon oranının haziran ayında düşece- ğini savundu. TİSK Genel Sekreteri Kubilay Ata- sayar, para knzınin sanayiye büyük öl- çüde yansıdığına dikkat çekerek. "Eski- den ekonomi krize girerdi, ekonomkJeki krizi attatabilmek içîn bankalara müra- caat ediür, bankalardan imkan sağ- lanırdı. BankaJar, kriz çözücü oiurdu. Şimdi tersi oldu. Bankalar krize girdi" dedi. Yüksek faızlerle, banka kredileri- nin ne alınmasının, ne de ödenmesinin olası bulunduğuna değinen Atasayar. şöyle devam etü: "Böyle olıınca, işletmeler, isteristemez kendi kabına çekilmek mecburiyetini his- setti. Yani. dtş kaynak yolu, bu son kriz yoluvla kapandı. Bundan dolayı da yapı- labilecek tek şey var; hammaddevi kes- mek, üretimi daraltmak. Üretimi daralt- mak demek de, işçiyi daraltıpik anla- mına gelir. Haziran ayı içinde yoğun bir işsizlik dalgasınm geleceğini hissediyo- ruz." Atasayar, işsizlik dalgasınm her sck- tör için belli ölçüde geçerli olacağını be- lirterek. "Mesela, işsizlik, ağır sektörler- de çok önde olacak. Makine endüstrisi, beyaz eşya endüstrisi, demir çekmeler, çelikler gibi. Onlarda biraz öne çıkacak. Tekstilde oldukça \ a> gm. Zaten tekstil- de var olan bir olay. L'çte birle çalışmavı hedefledi 1994 ydinda, kendini kurtara- gadan. Hafif işletmelerden panik kokusu gelmeye başladı. Çünkö, kimse banka- lardan medet umamaz hale geldi. Tek çare olarak, Bir kapatayım. 6 ay başımın çaresine bakayım' demelef baş- ladı. Yani sanayideki kriz ciddi boyutla- ra doğru gidiyor, bize gelen ilk bilgilere göre." İşçi çıkarma dışında işyeri kapatma- lann da başladığını, ömeğin, Arçelik'in 5 hazirana değin üretime ara verdiğinı anımsatan Atasayar, "İlk anda bazı te- sislerin, ekonomik krizden çıkışa kadar belirli bir süre üretime ara vermeleri bek- TPÎSK Genel SekreteriKubilay Atasayar -* ekonomik krizin sanayideki etkisinin haziran ayı içindegörüîeceğini veişsiz sayısının 100 binlere ulaşabüeceğini söyledi. bilmek içuV diye konuştu. Atasayar, ne kadar işcinin işten çıkanlacağı konu- sunda kesin bir bilgi veremeyeoeğini ifa- de ederken. "100 binlere ulaşırraı"soru- su üzerine. şu yanıtı verdi • "Korkarun. Yani haziran ayında aJa- cağı renge bağlı bu iş. Haziranda bir bek- lentinüz >ar. IMF dolayısıyla gelecek bazı kredilerin tenunuz ayına sarkması bir bekletici neden olabilir mi, yoksa iş- letmeleri biraz başının çaresine bakmak dunımunda mı bırakır? Ondan endişemiz var. Haziran içinde korkuyonız bu dal- leniyor. Bu konuda hedeflenen süre ekim- dir. Birçok işyerinin ekime kadar kapan- ması söz konusu. Örneğin, tekstilde var böyle işyerleri. Çiinkü stokla çaltşama- yan işyerleri var. Artık stoka tahammûl kalmadı. Çok yaygın değil, o bakımdan rahatız. Küçüuneyi, kapatmaya tercih ediyprlar" dedı. TİSK Genel Sekreteri, ekonomik kri- zin dışında. işsizliği körükleyen neden- lerin arasında sosyal politikalardaki yanlışlıklann da bulunduğunu ileri sü- rerek, şu görüşleri dile getirdi: "Asgari ücrette izlenen politika, işsizli- ği önJeyici nitetikte olnıalıdır. Yani istib- dama hizmet etmelidir. Eğer, asgari üc- rette nontıal ekonominin şartları dışında bir tespit yapılırsa, işsizlik artar. Bu da bir tehlikedir. SSK'nin son rakamlarına göre, işyerleri, işçi istihdamı bakımından küçülüyor. 1987-1993 yılı arasında 5 se- neyi alıvorum. Yüzde 25 istihdamda da- raîma olmuş. Büyük işletmeler de küçül- meyebaşlamış. f ürkiye'de 500'den fazla işçi çaltştıran işyeri ki, Türkiye şartlannda büyük işlet- medir bunlar. 1987'de 616 iken 457'ye in- miş. 500 ile bin arasında işçi çaltstıran iş- yerleri 404'ten 314'e düşmüş. Binin üze- rinde işçi çalıştıran işyeri sayısı 212 iken 143'e düşmüş. Bilinen >e söylenenin tersi- ne, ekonomide kamumın payı büyüyor. I988'de, SSK'ya kayıtlı kamu işyeri savtsı 22 bin 156 iken, 1993'te 25 bin 473'e çıkmış. Buna paralel olarak işçisi artmış. 1988 yılında kamu sektöründe çalışan sigortalı sayısı 886 bin iken, 1993 1 milyon 77 bin olmuş. Hani ekonomide küçûltüyorduk kamuyu?" Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş de, çoğu sanayi işletmesinin mal stoğu yaptığını ve bunu eritemediğini belirte- rek, haziran ayında ekonominin düzene girmeye başlayacağını söyledi. Ateş, şöyle konuştu: "Abartılı fiyat verdiler, kimse mal alamıyor. Bazı mallar \e ürünlerde fiyat- lar düşmeye başladı. Birtakun abartılı fi- yatlar konuldu. Onlar, makul fiyatiara indiği zaman, yeniden canlanır piyasa." Türk-İş Yönetim Kurulu: "Ücretler dondurulursa çıkacak olaylardan sorumlu olmayız" Hükümeteücretuyarısı•Temmuzayı zammının verilmemesi olasıhğına sendikalar sert tepki gösterdi. 12 Eylül'de bile ücretlere kanşılmadığını anımsatan sendika liderleri 'enflasyonu düşüremiyorlarsa düşürebilecekler gelir' dediler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İşçi. "duvara çarpma noktasma geündi" gerekçesine dayanarak temmuz ayı zammı- nı vermemeyi planlayan hükü- mete. "Başkasmın kullandığı arabanın duvara toslamasından biz sorumlu değiliz" karşılığını verdi. 1993 >ılında imzalanan toplu iş sözleşmesi gereğince 600 bin kamu işçisinin I tem- muzdan itibaren almalan ön- görülen enflasyon oranındaki ücret artışlannın tehlikeye gir- mesi, işçi sendikalan tarafından tepkiyle karşılandı. Türk-lş Yönetim Kurulu, hükümete, "Ücretler dondurulursa doğa- cak olaylann sorumlusu biz ol- mayız" uyansını yapü. Zam yapılmaması konusun- da hükümetin ikna turunun ilk durağı olan Türk-İş, bu girişimi "nabtz yoklama" olarak nite- lendirdi! Türk-İş, "Ücret don- durulması, ancaic enflasyonun sıfır olduğu ortamda gündeme getirilebilir. Ancak fiyatların da aynı oranda dondunılması duru- munda, ücretler de donabiür" açıklamasıru yaparken bazı sendikalar, bu önerinin "asla tartışdamayacağını" vurguladı- lar. "12 Eylül'de bile, geçmişte imzalanan toplusözleşme zamla- nna dokunulmadığını" anımsa- tan sendika liderleri, "Toplusöz- leşme sistemimiz. IMPyi ilgi- lendirmez". "Arabanın direksi- yonunda biz yokuz. Başkasmın kollandığı arabanın duvara tos- lamasından biz sorumlu değiliz". "Enflasyonu düşüremiyorlarsa duşürecekler gelir" diye konuş- tular. Türk-İş Genel Başkanı Bay- ram Meral'in hükümet temsil- cileriyle geçen hafta yaptığı gö- rüşmenin ardından. Türk-İş Yönetim Kurulu, önceki gün yapüğı yazılı açıklamayla üc- reüerin dondurulması hazırhk- lannı kınadı. Meral'in yurtdı- şında bulunduğu sırada yapılan açıklamada. özetle şöyle denil- di: ., "Ücret dondurulması, ancak enflasyonun sıfır olduğu ortam- da gündeme getirilebilir. Sürekli olarak sorun yaratmama çaba- mızuı aczimize verildiğini göre- rek açıkça ilan ediyonız ki öc- retlerin dondurulması halinde doğacak toplumsal olaylann so- rumlusu biz olmayacağa. Hü- kümeti önemle uyanyoruz." Türk Harb-İş Sendikası Ge- nel Başkanı İzzet Çetin, fatura- nın hep çalışan kesimlere çıka- nlmak istendiğini belirtti. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Hikmet Alcan da geç- miş dönemlerde IMF kararlan- na karşın hükümetten zam alındığını anımsattı. Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ekber Güvenç de imzalanmış toplusözleşme ile verilmesi öngörülen zammın ödenmemesinin hukuken im- kansız olduğunu vurguladı. KDÇİ işçileri, hükümetin kunımu kapatma kararmı mitinglerle protesto etmişlerdi. KDÇIKımJu raporu: Kmabükyasatıîabiüv TÜREY KÖSE ANKARA - SHP Genel Başbakanı ve Başbakan Yardıması Murat Karayalçm'ın isteği üzerine oluşturulan Karabük Kuru- lu'nun raporunda "Karabük Demir Çeiik İşJetmeleri yaşatılabilir" görüşüne yerveril- di. Kurul. bavramdan sonra Karabük'e gi- derek incelemeler yapacak, haziran ayında rapora son biçiminin verilmesinin ardından KDÇİ'nin kaderi belli olacak. Kara- yalçın, "SHP, ka- rarını değerlendirme sonucuna göre belir- leyecek" dedı. İstikrar paketı açıklanırken. KDÇİ'i ilgili çalışmanın tamamlanma nokiasına geldiğini belirterek "Petlas, Zonguldak için de kunıllar oluşturuldu. Bu kunıllar SHP tarafından kuruldu. \ncak Savın Başba- kan'a da söyledim; 'kapatılmalıdır' görüşü veren kuruluşlann temsilcileri de Başbakan'- ın uvgun göriişüvle kurula katıldı. SHP bu değerlendirmelerin sonucuna göre karannı verecektir" dedı. Kurul ıçındc oluşturulan ıkı alt komısyon. teknolojı ve işletme konu- lanyla ilgili raporlar arayalçin'm 'altematİf hazırladı. Başbakanhk rn7iimnrnnmîiQriçtf«5i D a n ı $ m anı Aykut Ek- çozum aranması ıstegı «„,rap oriaria«giii oia- üzenne oluşturulan kurul 'bazı düzenlemeleryapılarak Karabük Demir n^abtkatg: Çelik İşletmeleri;™ yaşatmak £*• 1—J —'dedı. p g rak şu bilgilen verdi: "KDÇİ için, önümüz- deki 20 yıllık dönemi kapsayan süreç içinde ş züm bulunmaması dunımunda kapatı- lacağı bildirilmışti. Bu karar büyük tepki görürken, SHP lideri Karayalçın devreye girerek "altenıatif çö- züm" aranması için bir kurul oluşturul- masını istedi. Kurul, Başbakanlık Danı- şmanı Aykut Eksen ile SHP Genel.Başkan Yardıması Önay Alpago ve SHP İstanbul Milletvekili Nami Çağan'ın yanı sıra sendi- ka, KDÇİ, DPT, Hazine ile sektör temsilci- lerinden oluşuyor. Karayalçın, Karabük'le ma imkanlannı araştırdık. En uvgun çö- zümü seçtik. Türkiv e de- mir-çelik sektörünün ge- leceğini de değerlendirdik. KDÇİ yaşayabilir bir işletmedir. Birtakun tcknik düzenlemeler, organizasyon, sermaye yapısı, yönetim, yeni ürün çeşitlemeleri ile bu kuruluşu yaşatmak mümkündür." Raporlarda KDÇİ'nin "Kar- demir A.Ş."ye dönüştürülmesi, bazı bö- lümlerinin kapatılması, işçi sayısının azaltı- Iması ve fınansman yapısının güçlendiril- mesirie ilişkin öneriler yer alıyor. hakkındaki iddialan yanıtladı İstanbul Haber Servisi- Türk Kardıyoloji Vakfı Florance Nightingale Hastanesi Yöne- tim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cem'i Demiroğhı, İ.Ü. Kardi- yoloji Enstitüsü'ne Fransa ta- rafından verilen kredinın 300 bin değil, 100 milyon frank ol- duğunu ve bu parayı vakfa dev- retmeye kendisinin değil. Baş- bakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın yetkili olduğu- nu açıkladı. Kredi 100 milyon frank Gazetemizde yer alan, "De- miroğlu'na yargı yolu açılıyor" başlıklı haberle ilgili olarak bir açıklama gönderen Cem'i De- miroğlu, şu görüşlere yer verdi: "Fransa tarafından verilen ve Bakanlar Kurulu kararı ile t.Ü. Kardivoloji Enstitüsü'ne tahsis olunan 100 milyon FF krediyi (Cazetenizde yazıldığı gibi 3 yüz bin FF değil) mer'i mevzuat kar- ştsında. vakfa devretmeye, rek- tör olarak ben yetkili değilim. Yetkili makam Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarlıgrdır. Kredi görüşmeleri başından itibaren İ.C. Kardiyo- loji Enstitüsü Vakfı adına yürü- tülmüş, ancak isimlerdeki ben- zeriik sebebivle vakfın adı yazıl- mamış, vakıf yöneticilerinin baş- vurusu üzerine bu yanltşlık Baş- bakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından düzeltil- miştir. Bu kredi ile Türkiye'nin en büyük kalp hastanesi Vakıf Florance Nigthingale Hastanesi kuruunuştur." İddialar gerçek değil "Büyük paralarla satın alı- nan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi cıhazlannın Kardiyolojı Vakfı aracılığıyla Florance Nigthin- gale Hastanesi'ne devredildiği iddiası da gerçek değildır. Her ıki kurumun da demirbaş def- terleri vardır. İddianın dediko- duya dayanan soyut. boş ve ycrsız bır suçlama olduğu basit bir incclcme ile ortaya çıkar." "L'niversitede devamlı statüde çalışan öğretim üyelerinin YÖK'ün 38. maddesine göre yetkili üniversite organlarmın kararlan ile bir.vakıfta çalışma- ları ve maaş almalan mümkün bulunmaktadır. Bana ve vakıf üyelerine v akıf nezdinde öngörü- len huzur hakkı ödenmektedir." "Vakıflara gönüllü bağış adı altında trilyonluk kaynak top- landığı iddiası mütcaddit kere- lcr ilcri sürülmüş, yetkili YÖK müfettişlerince üniversite ma- kamlanna haber verilmcden Kardiyoloji Enstitüsü'nde ince- leme yapılmış ve bu iddialann doğru olmadığ! saptanmıştır." "YÖK müfettişlerine, 'Sizç hesap vermek zorunda değilim' diyerek vakıf genel müdürlüğü- nü araya sokarak soruştunnayı durdurmak istediğûn iddiası da gerceği ifade etmiyor." NADffiNADFYI UĞURLARKEN Derleme 50 000 (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı CadJ9-41 Cağaloğtu-lmanbul ödemeti göoderibnez ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ KırbanDerHepiveTHKKurban deriierinin toplanmasıyla ilgili tartışma, bizim gazetedeki değerli kimi meslektaşlarım tarafından sür- dürülmekte olduğu için, bu konuya hiç girmemek niye- tindeydim. Ancak bundan bir süre önce, özel bir televiz- yon kanalından gelen bazı arkadaşlar bu konuda benim- le bir söyleşi yaptılar. Biraz aşağıda okuyacağınız gö- rüşlerimi açık bir biçimde söyledim. Programın yayımla- nacağı gün de telefon ederek haber verdiler ve izleme- mi istediler. Fakat bizim evdeki televizyon kablolu yayı- na bağlı olduğu için izleyemedim. Keşke izlemenin bir yolunu bulsaydım... Zira bir gün sonra THK Genel Başkanı Sayın AtillaTa- çoy okuldan aradı. "Aman hocam" dedi, "Siz THK'ye nasıl karşı olursunuz?" "Aman hocam" dedim ben de "Benim THK'ye karşı olduğumu nasıl düşünebilirsi- niz?" "Ben konuşmanızdan o anlamı çıkardım" deyin- ce, ayağım suya erdi. Korkarım bundan önce birkaç kez daha olduğu gibi, konuşmam eksık yansıtılmıştı. Aslında elbette kimsenin günahını almak istemem. İzlemediğim bir program için 'kırpmışlardır' demek de belki doğru değil. Ama Atatürk'ün kurduğu ve üzerine titrediği Türk Hava Kurumu gibi bir kuruma karşı olduğum izlenimi doğmuşsa, burada bir yanlışlık var demektir ve düzeltil- mesi gerekir. Bu yazıyı bu nedenle yazıyorum. öncelikle şunu vurgulamak isterim ki; kendimi bildim bileli bizim evde kurban derileri THK'ye verilir ve bunun aksini hiç düştinmedım. Doğal olarak bu yıl da derileri- mizi THK'ye vereceğiz ve THK'ye bu ufak katkımızın mutluluğunu yaşayacağız. Şimdi burada yanıtlanması gereken kimi sorular var- dır. Ve sanıyorum benim soruna böyle geniş yaklaş- mam, farklı ve yanlış anlaşılmalara neden olmuş Birinci soruşudur: "Insanlar 'bağışlarını' istediklerikuruma,ki- şiye vb. yapabilmeli midir yoksa yapamamalı mıdır?" Bence bu sorunun yanıtı çok nettir. Bir insan bağış'ya- pacaksa, bunu istediği yere yapar. Zaten adı üzerinde bağış bu. Hem kısıntısız özgürlükleri savunacaksınız ve hem de insanların en doğal hakkı olan bağışlama öz- gürlüğünü'ortedan kaldıracaksınız ya da bu özgürlüğün ortadan kaldırılmasını savunacaksınız. Olmaz böyle şey. Bunun adına en basitinden 'çifte standart' derler ve karşımdaki insanlar istedikleri kadar çifte standartlara sahip olsunlar, ben özgürlüklerden yana tavrımı koya- rım. Şimdi ikinci soruya ve yanıtına geçmek istiyorum: "Devlet belli ekonomik ve toplumsal hedefler doğrultu- sunda vatandaşlanna belli ekonomik yukümlülükler ge- tirme hakkına sahip midir, değil midir?" Bence bu soru- nun yanıtı da çok nettir. Devlet belli amaçlar çerçevesin- de belli yukümlülükler elbette getirebilır. Ben bunlardan 'hoşlanınm' ya da 'hoşlanmam' o başka Hatta bunları değiştirmeye ya da ortadan kaldırmaya da uğraşabili- rim. O da başka. Ama devlet böyle yukümlülükler getire- bilir ve beğensek de beğenmesek de bunlara uymak zo- rundayız. Hiç kimse "Ben buyasayı beğenmiyorum, uy- mak zorunda değilim"diyemez. O zaman ortada devlet kalmaz. Bu bir 'inanç' meselesi değil, bir 'düzen' mese- lesidir. Devletin getirdiği yasaya uymamanın 'yaptırımı' (mü- eyyidesi) vardır. Eğer siz kendinizde o yasayı 'ihlal' Hakkını görürseniz, yasanın getirdiği yaptırıma da kat- /anma/r'zorundakalırsınız. "Benyasaya uymayacağım, ama bana yaptınm uygulanmasın" talebinde bulunma- nın, mantıkla hiçbir ilgisi yoktur. Şimdi üçüncü bir soruyu soralım: "Kurban deriierinin Türk Hava Kurumu'na verilmesi' devletin bir 'temenni- si' midir yoksa yasa gereği getirdiği bir 'zorunluluk' mu- dur?" Elimin altında bu konudaki tüm yasalar, yönet- meliklerduruyor. Bizim gazeteden değerli meslektaşım Cengiz Yıldınm, dosya dosya toparlamış bunları. Zaten ayrıntılı haberleriyie sizlere de aktardı. Bu nedenle ay- rıntılara girmek istemiyorum. Ancak şu kadarını söyle- yeyim ki, "Yardım Toplama Kanunu'nun Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik'/n 2 Mayıs 1992 günlü ve 21216 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle değişik 12. maddesinde; kurban derisi ve bağırsak top- lama ile fitre ve zekat zarfı dağıtmak suretiyle yardım toplama yetkisinin sadece Türk Hava Kurumu'na ait ol- duğu açık bir biçimde belirtilmekiedir." Bunun tartışıla- cak ve yorumlanacak bir yanı yoktur. Bu yetki (haklı ya da haksız- doğru ya da yanlış) Türk Hava Kurumu'nurv dur ve uyulması gerekir. Elimde Içişleri Bakanlığı'nın, Adalet Bakanlığı'nın ve Maliye Bakanlığı'nın konuyla ilgili genelgeleri de var. Hepsi mayıs 1994 tarihli. Bu konuda kimseye 'izin verile- meyeceği' belirtiliyor. Ama kimileri "Arkadaş ben bu yasaya uymuyorum" derse, kendinde bunu söylemek yetki ve cesaretini bulursa, sonuçlarma da katlanmak zorundadır. Hiç kimse 'yasaların üzerinde' değildir, ya- saların üzerinde olmamalıdır. Amaç ve niyetler ne ka- dar hayırlı olursa olsun. Amaç ve niyet dediğimiz zaman, sormamız gereken dördüncü soruya geliriz: "Acaba THK topladığı bu kur- ban derilerini 'iyi' ve 'hayırlı' amaçlar için mi kullanıyor, yoksa kötü amaçlara mı kullanıyor?" Şu anda elimin al- tında tutucu bir gazete var. "Müsluman, kurban derini ayyaşlara kaptırma!" diye resimli ilanlar koymuşlar. Acaba burada THK'yi mi kastediyorlar? Kastettikleri el- bette THK. Ama yarın mahkemede sorarsanız, "Hayır biz başkalannı kastettik" diyeceklerdir. İşte bu ayıpbr. THK ulusal bir kurumdur, topladığı yardımları yasa uya- rınca ve en iyi bir biçimde değerlendirmektedir. Burada birkaç trilyonluk bir kaynağın paylaşılması söz konusu. Eğer devletin bu konudaki düzenlemeleri beğenilmiyorsa, değiştirilmesi için çabalamak hakkı el- bette vardır. Ama "Ben bunlara uymam" demek hakkı kimsede yoktur. Hele, hem yasalara uymamayı 'hak' olarak görmek ve yasanın yaptırımlarıyla karşı karşıya gelindiği zaman "Müslümanlara zulmediliyor" diye şi- kayet etmek, ne 'adalet duygusuyla' bağdaşır ne de mantıkla.' Muş ve Hakkari'de 27 PKK'li öldürüldü Haber Merkezi- Ağn'nın Tendürek Dağı kırsal kesi- minde, Muş'ta ve Hakkari'- nin Kato Dağı bölgesinde gü- venlik güçleriyleçatışmaya gi- ren toplam 27 terörist öldü- rüldü. Mardin'de mayın pat- laması sonucu 4 kişi hayatını kaybetli. Tendürek Dağı Keçitepe mevkiinde operasyonlannı aralıksız sürdüren güvenlik güçleri, bir grup PKK'H ile karşılaştı. Çıkan çatışmada 15 PKK'li ölü olarak ele geçiril- dı. Muş'un Yaygın nahiyesi kırsal alamnda önceki gece arazi arama ve tarama çalış- ması yapan güvenlik güçleri ile bir grup PKK'linin çatış- ması sonucunda da 8 terörist öldürüldü. Güvenlik güçlerin- ce Hakkari'nin Kato Dağı bölgesinde sürdürülen ope- rasyonlarda da 4 PKK'li terö- rist daha öldürüldü. Ağn'nın Doğubeyazıt ilçe- sinde gerçekleştirilen operas- yonlarda. biri Suriye uyruklu 11 kişi yakalandı. Diyarbakır il merkezinde 19 Hizbullahçı yakalanırken Bitlis, Mardin, Batman. Diyarbakır, Muş, Si- irt ve Van'da 30PKK'li yaka- landı Mardin'in Savur ilçesi yakmlannda Tokluca köyüne gitmekte olan bir otomobil, yola döşenen mayına çarptı. Patlamada araçta bulunan Vasfi Sincar, Fikri Sincar, Sami Tekin ve Sadun Demir yaşamını yıtirdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear