Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyetîntiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni:ÖzgenAcar • Genel Yayın
Koordinatörü: Hikmet Çetinkava • Genel Yayın
Danışmanı: Orhan Erinç •Yazıişlen Müdürleri:
İbrabjm Yddız, Dinç Tayanç (Sorumlu).#Haber
Merkezi Müdürii: Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Ali Acar ©Dış Haberler Er-
gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahraan Yddınm 9
Islıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Viehmet
Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül-
kadir Yücebnan • Düzeltme: Abdullah Yaacı
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbav #Haber Müdürii Doğan Akuı AtatürkBul-
van No:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex: 42344. Fa\:
4195027 •İzmır Temsılcısr Serdar Kıak, H.Zıya Blv. 1352 S.2,3 Tel:4411220
Telex: 52359, Fax. 4419117 •AdanaTemsılası Çetin YiğenofluİnonüCd 119S
No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550-3522601-3522492, Tele\: 62155, Fa\ 3522570
Muessese Müdürii. Erol Erkut • Koordinatör
Ahmet Korulsan • Muhaset* BûJent Yener
• Idare: Müseyin Gürer • Işletme: önder Çefik
• Bılgı-lşlem Nail Inal • Bılgısavar Sıstem:
Mürinet Çiler • Reklam Reha Ljitman
^rnültııiıBtsaıtVcnı Gûn Haber Ajansı. Basn veYaymcıIık A Ş
Tükoca'âCad 39 41 Cağaioğlu 34334 tst PK 246İstanbulTel(0212)5l2O505(2Ohal)Tele\ 22246, Fdx (0 212)5138595 29MART1994 İmsak:5.19 Güneş:6.46 Öğle: 13.16 İkındı 16 45 Akşam 19 32 Yatsr 20 53
tonesco öldû
• PARİS(AFP)-PARİS
(\FP) - Avangard absürd
t vatronun kurucusu, oyun
yazan Eugene Ionescodün
81 yaşındaöldü.
Romanya'da doğan Ionesco,
1^50'li yıllarda daha sonra
yerleştiği Fransa'da
avangard tiyatronun
öncüleri arasında yer aldı.
Fransızca yazanlar arasında
oy unlan en çok sahnelenen
\ izarlar arasına giren
İonesco'nun ölüm nedeni
açıklanmadı. 1912yıhnda
Romanya"nın Slatina
kentinde Romen bir babayia
Fransız bir annenin çocuğu
o.arak dünyaya gelen
Eugene Ionesco,
çocukluğunun büyük bir
bölümünü geçirdiği
Fransa'dan sonra. 1930"lu
yıllarda faşizmin hüküm
sürdüğü ülkesi Romanya'da
13 y ıl geçirdi. 1938 yılında
Fransa'ya yerleşen Ionesco,
Romany a yıllannın
ajdından her türlü totaliter
rejime karşı çıktı. Evli olan
Ionesco'nun Anne-Marie
adında bir kızı var.
Kütûphaneler
Haftası
• ANKARA (AA) - Halk
kütüphanelerini tarutmak ve
kullanımını yaygınlaşUrmak
amacıv la her yıl kutlanan
Kütûphaneler Haftasf run
otuzuncusu 30 mart-5 nisan
tarihleri arasında
gerçekleşürilecek. Kültür
Bakanlığı'ndan yapılan yazılı
açıklamada. haftanın
açılışını 30 mart çarşamba
günu Mılli Kütüphane'de
Kültür Bakaru Fikri
Sağlar'ın yapacağı veana
temanın "Bosna-Hersek"
olacağı bildirildi
Sağlık alanında
yeni atılımlar
• ANKARA(AA)-Sağlık
Bakanlığı ıle Dünya Sağlık
Örgütü (WHO) Avrupa
Bölge Bürosu arasında
aerçekleştirilecek olan
Î994-1995OrtaDönem
Işbirliği Programı toplantısı
başladı. Toplanunın başında
bir konuşma yapan Dünya
Sağlık Örgütü Avrupa Bölge
Ofısı Direktör Yardımcısı
Dr. David Macfayden.
""Herkes İçin Sağlık" projesi
kapsamında öncelikle
önlenebilir hastalıklann
kontrolü. yaşam biçimlerinin
ve sağlık hizmetlerinin
gelıştirilmesi, çevre sağlığı ve
enformasyon desteği
konulannın ele alınacağını
bildırdi.
Soğukve yağışlı
• ANKARA (AA)-
Yurdumuzun dünden
ıtıbaren Orta Akdeniz ve
Balkanlar üzerinden gelen
soğuk ve \ ağışlı havanın
etkısı altına girdiği bildirildi.
De\ let Meteoroloji Genel
Müdürlüğü"nden yapılan
açıklamada. yağışl] ve soğuk
havanın önümüzdeki üç gün
ıçerisinde de tüm yurtta etkiü
olmay a devam edeceği
kavdedildi. Yağışlar
genellikle yağmur,
Karadeniz'ın iç kesimlerinde
karla kanşık yağmur ve kar
şeklınde olacak. hava
sıcaklığı özellikle yurdun
kuzey kesimlerinde olmak
üzere 10-15 derece azalacak.
YüceDivan'da
dava ertelendi
•ANKARA (AA)- Eski
Bayındırlıkveİskan
bakanlanndan Safa Giray ve
Cengiz Al tınkay a ile eski
Karayollan Genel Müdürû
Atalay Coşkunoğlu'nun
YüceDivan'dayar-
gılanmalanna devam edildi.
Yüce Divan'da dün yapılan
duruşmaya Giray. Altınkaya
ve Coşkunoğlu ile avukatlan
katıldı. Yüce Divan Başkanı
Yekta Güngör Özden, eski
Karayollan Genel Müdürii
Atalay Coşkunoğlu ile eski
Otoyol Dairesi Başkanı
Nurselı Cezayırlioğlu hak-
kında Danıştay 2.
Daıresi'nce verilen 'lüzumu
muhakeme' karannın Da-
nıştay İdari Dava İşleri'nde
incelemesinin devam
ettiğinin bildirildiğini
kaydetti.
Rüşdü Saracoğlu'ndan boşalan Merkez
Bankası Başkanlığı konusu Başbakan"ın
kafasını önemli ölçüde kurcalıyordu, pek
çok kişiye teklif etmesine rağmen, bu "ateş-
ten gömleği" kimse kabul etmiyordu. Öyle
bir isim bulmahydı ki hem bu Rüşdü'yü can
evinden vurmalı hem de dünya çapında ta-
nınan biri olmalıydı.
Şu Salih NeftçTyi de küstürmüştü. Hal-
buki Salih oraya nasıl yakışırdı... Aklında
bir isim her zaman vardı, ama ona nasıl
ulaşmalıydı:
- özer Ertuna'yı buluo bana...
özer Ertuna. Devlet Bakanlığı dönemin-
de ve daha da öncesinde akademisyen arka-
daşlan arasında en önem verdıği isimdi,
Devlet Bakanbğı döneminde Ertuna'yı
günde birkaç kez telefonla "özer Ağabey"
diye arar, kendisine danışırdı. Gerçi Özer
Ertuna'yı o sıralarda birkaç kez küstürmüş
ve Ertuna da üniversitedeki kürsüsüne dön-
müştü. Ertuna dunımu çevresine, "Tansu'-
nun en kötfi özelliği iyi djnlememesi" diye
anlatıyordu,
ama köprülerin altından çok sular akmış,
"Tansu" Başbakan olmuştu, özer Ertuna
kendi deyimiyle "Blzler akademisyeniz, bir-
birimizi kryasıya eleştirir, ama tekrar bırlik-
te oluruz, ne var bunda?" diyerek tekrar geri
dönmüş, Başbakanlık Başdanışmanı yapıl-
mışü. Telefon bağlandı:
"özer Ağabey, Merkez Bankası için Bü-
lent Gültekin diyordun, ara ve razı
et onu... Benimle de görüşrür."
O günlerde, makine mühendisleri odası-
nın düzenlediği "ÖzeUeştirme" konulu kon-
feransta, Bülent Gültekin konuşmacıydı.
Bulvar Palas'ta yapılan toplanunın izleyici-
leri arasında bulunan Ali Bilge, Ertuna'ya
yanaştı:
- Hocam merhaba?
- Merhaba, nasılsın?
- Bir tahminde bulunacağım... Siz, Bülent
Gültekin'e Merkez Bankası Başkaıüjğı'nı
teklif edeceksiniz değil mi?
- Nereden biliyorsun? Keşke kabul etse...
- Bir tahmin, içgûdii... Anlaşıldı, Bülent
Bey'in de başını yakacaksınız...
- Aman Ali sus, engel olmaya çalışma...
Topiantının ardından verilen kokteyl sı-
rasında Gültekin'in çevresi eski dostlan ta-
rafından sanlmıştı, Müşerref Hekimoğlu ıle
sohbet ediyordu, Bilge yanaştı:
- Sizinle görüşebiiir miyiz?
- Hemen havaalaruna gideceğim, sonra
da ABD'ye döneceğım.
- Peki o zaman sizi \Vharton'dan aranm.
Yeniköy'e gidiş
Bülent Gültekin'e, Çiller'in daveti Özer
Ertuna tarafından iletilmiş, sıra Çiller'legö-
rüşmeye kalmıştı. Bülent Gültekin bir pa-
zar günü Çillerlerin Yeniköy'deki yalısına
davet edildi, yalının havuzlu salonunda Çil-
ler mütebessim bir şekilde Bülent Gülte-
kin'e teklifıni ilettı:
- Bülent hoşgeldin... Merkez Bankası Baş-
kanı olarak istiyoruz seni... Ne dersin?
- Ben böyle bir tekliften onur duydum...
Ancak Sayın Başbakanım, size öncelikle şu-
nu sormak isterim. acaba siz Merkez Ban-
kası'na bir guvernör mü istiyorsunuz yoksa
bir memur mu? Eğer aradığınız bir memur
ise beni hiç düşünmeyin. zaten ben çalışma-
sı zor, inatçı bir adamım... Huyum, her şeye
'evet' demek değildir...
Bülent Gültekin'in "açık sözlülüğti" Çil-
ler'i mutlu etmişti, yüzünde beliren gülüm-
seme bunu gösteriyordu...
Gültekin sözlerini sürdürdü:
- Saym Başbakan, bir ekonomi bakanı ta-
yin etmenizde ben şahsen büyük yarar görii-
yorum... Bu işi tek başınıza götüremezsiniz,
çünkü ekonomi yönetimi teknisyenlik gerek-
tirir.
Çiller uysal biçimde Gültekin'i dinler gö-
rünüyordu, çünkü "ne pahasına olursa ol-
sun" Gültekin'i istiyordu, Gültekin'in elini
sıkarken, "Bu iş olacak" dedi, şunu da ekle-
di:
- Bülent, İnatçıyım' dedin... Ben de inatçı
bîr insanım...
Bülent Gültekin, Yeniköy'deki yabdan
Özer Ertuna ile birlikte aynhrken hala dü-
şünceliydi, Ertuna'ya şunu sordu:
- Hocam, aklnna çok takılan bir şey oldu...
Bu Özer Uçuran Bey, bütün toplantılarda
böyle eşinin yanında mıdır? Ben şahsen böyle
bir durumu katiyen oenimsemem.
Gültekin'deki"tereddütlü hali fark eden Er-
tuna, bunu gidermek için:
- Büientciğim, sen hiç merak etme, Özer'-
den ben de pek fazla hazzetmem... Zaten pek
MerkezBankasıkıvranıyoraz görürüm... Eee, adam da ne yapsın? Bu-
gün pazar...
Gültekin henüz kesin karannı verme-
mışti, ama 8 eylül çarşamba günü Anka-
ra'daki Başbakanlık Konutu'ndan bütün
gazetelere bıyografisi "Yeni Merkez Ban-
kası Başkanı" olarak fakslandı...
Gültekin'in göreve başlamasıyla birlikte
basın bır ABD vatandaşlığı fırtınası estir-
di. Gültekin'in ABD vatandaşı olurken et-
tiği yeminin metni manşetlerdeydi... Mer-
kez Bankası Başkanı, bu durumun büyük
hassasiyet yarattığını görünce, Amerikan
pasaportunu İstanbul'daki ABD Baş-
konsolosu'na iade etti. "Çifte pasaport"
tartışmalan kesilmişti. Gültekin cephesinde
"büyük bir sessizlik"hakim oldu. yeni gu-
vernör, Türkiye ekonomisinin ve Merkez
Bankasfnın fotoğrafını çekmeye, bir du-
rum tespiti yapmaya girişti. Kapsamlı çalı-
şmaJar sonucunda Gültekin. ekonomik
dengelenn hiç de iyi görünmediğini "kimi
önlemler alınmadtğı takdirde kriz arifesin-
de" olunduğunu saptadı, şöylediyordu:
Çiller yaİBinda yaptığı toplantı sonucu Gültekin'i Merkez Bankası'nm başına getirmeye kara verdi
D aşbakan Çiller,
JD Merkez Bankası ile
olması gereken diyalog
içinde değildi, Gültekin ile
aylardırgörüşmüyordu. 3
Aralık 1993'edeğin Bülent
Gültekin, Çiller'le doğru
dürüst birirtibat
kuramadı, ekonominin
içinde bulunduğu durumu
tartışamadı. Gültekin ilk
raporunu 3 Aralık günü
Başbakana verdi. Türkiye
ekonomisinin içinde
bulunduğu vahim durum,
bu raporda açıkça
anlatılıyordu.
ransu Çiller,
Gültekin'in bu
uyansını 'felaket
tellallığı'olarak
değerlendirdi ve şöyle
dedi:Bakalım durum
gerçekten, senin dediğin
gibi mi? Ben bunu bir de
Osman'a (Ünsal)
soracağım. Başbakan'ın
'beynimin yansı' dediği
Osman Ünsal ise
durumun ya farkında
değildi ya da bayan
Başbakan'ı rahatlatmak
ona istediği pembe
tablolan çizmek işine
geliyordu.
Jansu Çiller'in
Siyasetiîomanı/
Nursun Erel
Ali Bilge
"Ekonomide bir koordinasyonsuzluk var,
hiç kimse dosyasına hakim değil, Hazine'nin
başındaki Osman Ünsal ve Hazine ekonomi-
den adeta bihaber yaşıyor, Başbakan'ın da
öngördüğü bir faiz düşürme tutkusu içinde,
çelişkili kararlar ve uygulamalar sürdürûJü-
yor."
Başbakan Çiller, Merkez Bankası ile ol-
ması gereken diyalog içinde değildi. Mesut
Yümaz şöyle diyordu'
- Merkez Bankası Başkanı ile Başbakan
ayiardır görüşmüyormuş...
Bu sözler "hemen" yalanlandı, ama bir
gerçek vardı ki 3 Aralık 1993'e değin Bülent
Güitekin, Çıller'le doğru dürüst bır irtıbat
kuramadı, ekonominin içinde bulunduğu
durumu tartışamadı. Gültekin ilk raporunu
3 aralık günü Başbakan Çiller'e verdi, Tür-
kiye ekonomisinin içinde bulunduğu vahim
durum. bu raporda açıkça anlatılıyor ve alı-
nması gereken önlemler üzerinde durulu-
yordu. Başbakan Çiller, Gültekin'in bu
uyansını "felaket teUaUığı" olarak değer-
lendirdi ve şöyle dedi:
"Bakalım durum gerçekten. senin dediğin
gibi mi? Ben bunu bir de Osman'a (Ünsal) so-
racağım..."
Başbakan'ın "beynimin yansı" dediği Os-
man Ünsal ise durumun ya farkında değildi
ya da bayan Başbakan'ı rahatlatmak ona
istediği pembe tablolan çizmek işine geli-
yordu. Oysa Hazine'nin tekrusyen kadrosu
aylardır Osman Ünsal'ı uyamordu.. Çile-
den çıkan genç bürokratlar, "Bu adam anla-
mıyor, makro ekonominin M'sinden haberi
yok. Tutturmuş faizleri düşüreceğim diye,
bundan başka da bildiği yok" divorlar, ama
sözlenne kulak venlmıyordu. Gültekin'in
Merkez Bankası Başkanlığı'na gelmesi. Os-
man Ünsal'ı kompiekse sürükledı, "tennu-
re" ününü (ölene değin profesörlük) Whar-
ton School Of Economıcs'ten almış. dünya-
nın sayılı finansçılanndan biri olan Gülte-
km'den hiç hazzetmemişti,
bu durumu hemen ilışkile-
nne yansıttı. "Gültekin'in
telefonlanna çıkmaz oldu".
Aynı günlerde Cumhur-
başkanı Demirel'e bir eko-
nomi brifingı venldı...
Köşk'tekı brifing sırasında
Osman Ünsal ile Başba-
kan. "bütün felaketlerin
kur politikasından geldiği-
ni" anlatıp durdular... De-
mirel. Gültekin'e döndü:
- Kardeşım Merkez Ban-
kası olarak siz ne düşünü-
yorsunuz bu konuda?
"Sayın Cumhurbaş-
kantm... Olaya sadece kur
politikası diye bakılırsa, tc-
mele inilmemis. olur, kur po-
litikasında sorunlar \ ar, ama
meselenin özü kamu finans-
manındadır... \ergi ve har-
canıalar konusunda bence
yapüacak çok şey var."
- Ne gibi kardeşım, anlat?
"Artık geçmişi eleştirme-
nin fazla bir faydası \ok.
Bir ekonomik paket ha/ı-
rlayalım, iç ve dış güvenilir-
liği olan... Bunu yüriirlüğe
koyalım... Geçmişi ikide bir
masaya getirmek yerine,
beyaz bir sayfa açüsın..."
Bu sözleri duyan Çiller
aniden öfkelendi. Kendi
getirdiği bir Merkez Ban-
kası Başkanı nasıl olur da
Cumhurbaşkanf nın karşı-
sında kendisini eleştirebi-
lirdi? Ya Cumhurbaşkanı?
Toplantı süresince Gülte-
kin'i desteklemiş. kendisini
sinirlendirecek her şeyi
ısrarla yapmıştı. Yüzü
asıldı. tırnaklan ile önün-
deki masayı kaamaya baş-
ladı, bir yandan da söze
girmeye çalışıp şöyle diyor-
du- "Ben özelleştirme isti-
yonım."
Demirel dahil. herkes
şaşırmıştı, Çiller yine ko-
nuşulanlan hiç dinleme-
miş. bambaşka bir konuda
Türk-lş, TÜSIAD ve TÎSK temsilcileri, yerel seçim sonuçlannı "beklenmedik" olarak nitelendirdiler
Türk-Iş: I^tilıdmııııı yapısı çarpık
1
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türk-
İş, ülkede uygulanan liberal politikalann.
sanayi aleyhine "çarpık istihdam yapılan-
ması oluşturduğunu" savundu. Türk-Iş, is-
tihdam yapısındaki bozukluğun giderilme-
si için, "iç istihdam politikasınm"' öncelikli
olarak uygulamaya konmasını önerdi.
Türk-Iş Yönetim Kurulu Çalışma Ra-
poru'nda, gümrük birliğinegeçilmesi nede-
niyle, istihdam yapısında değişim olması
gerektiği belirtildi. Türkiye'de istihdam gü-
vencesi olmaması nedeniyle işsizliğin tır-
mandığına dikkat çekilen Türk-İş rapo-
runda, işgucü katılım oranı düşüklüğünün,
istihdam yapısına ilişkin önemli bir göster-
ge olduğu kaydedildi. Raporda, Türkiye
genelinde işgücüne katılım orarunın yüzde
50.9 olduğu ifade edilerek. "Ülkemizde is-
tihdam sorununun yapısal bozukluğunun de-
vam ettiğini gösteren önemli bir gösterge de,
istihdamın sektörel yapısıdır. İstihdamın
sektörel yapısı incelendiğinde, hala tarım
kesiminin ağırlık taşıdığı, hizmetler sektörü-
nün uluslararası politikalann verdiği rol ge-
reği, sağlıksız bir şekilde de olsa genişlediği.
sanayileşmenin ise gerçekleştirilmediğini or-
taya koymaktadır" denıldi.
Her yıJ 800 bin iş gücü
Ülkedekiistihdamyapısının,"sendikalaş-
mayı ve tophı ilişkilerin kapsamını daraJtan
önemli bir faktör" olduğuna dikkat çekilen
Türk-İş raporunda. her yıl işgücüne 800
bın kışinin katıldığı belirtildi.
Türk-İş Araştırma Merkezi'nin, 1993 ni-
san ayındaki verilen dikkate alarak. yaptı-
ğı incelemeve göre. Türkiye'deki istihda-
mın sektörel
dağılımında
yüzde 48 ile
tanm sektörü
ilk sırada yer
alıyor. Hiz-
metler sek-
törü yüzde
37.3 ile ikinci
sıraya, sanayi
sektörü de
yüzde 14.7 ile
üçüncü sıraya
yerleşiyor.
Sanayileşmiş
ülkelerde
çalışan nüfus Bayram Meral,
içinde ücretli-
lerin oranı yüzde 80dola_vında iken. Türki-
ve'de yüzde 32"ler duzeyinde kalıyor. Tür-
kive'de ücretli çahşanlann oranı yüzde 31.5
düzeyınde ıken, ücretsız aile işçisi olanlar
ile kendi hesabına çahşanlann oranı yüzde
55.9'a ulaşıyor.
Türkiye'nin AT üyesi olmadan Gümrük
Birliği koşullannı gerçekleştiren tek ülke
olduğunu vurgulayan Türk-İş. sanayinin
teknoloji, insan gücü. çalışma şartlan ve
yatınmlar anlamında AT koşullanna göre
haarlanmasını önerdi. Özel sektörde reka-
bet ortamı olmadığını vurgulayan Türk-İş.
"Rekabet,
sadece
kamu kesi-
minin özel-
leştirihne-
siyle sınırlı
rutulma-
malıdır" gö-
rüşünü dıle
getirdi.
Çalışma
Raporu'-
nda. topiu-
luğun reka-
bet hukuku-
na uyum
sağlan-
masının
önemine
dikkat çekildi. İşçi - işveren zirvesınde se-
çim sonuçlan değerlendirilerek. ülkede ya-
şanan ekonomik krize "ortak çözüm" üre-
tilmesi ele alındı. Türk-İş. TÜSİAD ve
TİSK temsılcilen. yerel seçım sonuçlannı
"beklenmedik" olarak nitelendirdiler.
TÜSİAD ve TİSK Yönetim Kurulu
Halis Komili.
üyeleri. dün Türk-İş'in çağnsı üzerine. An-
kara'da bir araya geldiler. Türk-İş Genel
Başkanı Bayram Meral, seçim sonuçlannı
"beklenenin dışında gelişmeler" olarak nite-
lendirerek. "V erel seçimler, halka hizmetle-
rin başlangıcı olması açtsmdan. çok önemli-
dir. Halka hizmete yönlcndimc olursa, so-
nuç alınır. Politik yönlendirme açısından
sapmalar olursa, halka yazık olur" dedi.
Meral, yerel seçim sonuçlannın "genel se-
çim için işaret olarak" nitelendirilmesi ge-
rektiğini belirtti.
TÜSİAD Başkanı Halis Komili de se-
çimlerde "demokrasi örneği yaşandığmı"
ifade ederek "Türk demokrasisi, çok güzel
bir seçim geçirdi. Katılım başarılı oldu. Neti-
celeri önce sivasetçiler tarafından irdelen-
mesi, neden hangi partinin hangi oyu aldığı
araştınlmaiıdır. Halkın oyunun hangi eğili-
mi işaret ettiği, çok iyi incelenmelidir" diye
konuştu.
TİSK Genel Başkanı Refik Baydur da
Türk seçmeninın "sağ politikacıları" tercih
ettiğini belirtti.
Ülkede yaşanan ekonomik kriz sonucu
üretimin durdurulması ve ışçılenn mağdur
olmaması konulannın ele alındığı vemek-
te. "demokratikleşme". "herkesin ekono-
mik gücüne göre katkıdabulunması". "Güm-
rük Birliği'nin sanayi açısından varatacağı
sorunların çözümünde ortak hareket edilme-
si"konulan ele alındı.
söze gırmişti. Cumhurbaşkanı şöyle dedi:
"Onu sonra konuşuruz... Siz önce şunu söyle-
yin... Müteahhit alacaklarını ne yaptınız?"
Çiller somut bir yanıt veremedi. toplantı bit-
mişti...
Başbakan, "hiç kimseyle vedalaşmadan"
Köşk'ten aynldı.
Çiller konutuna döndükten sonra "hışımla"
özel kalemine talimat verdi:
"Bana Bülent Gültekin'i bağlayın."
Gültekin bağlandı:
- Buyurun Saym Başbakan? "Bülent, beni
Cumhurbaşkanının önünde zor dunımda bı-
raktın..."
- Efendım orada bir durum tespiti yapıyor-
duk, ben bunu size daha önce dearzetmiştim...
"Ama sen her zaman, her şeyi kötü gösteri-
yorsun?"
- Sayın Başbakan, önlem alınmazsa du-
rumumuz gerçekten kötüye gidecek.
"Ben mi kötü yaptım? Demirel hükümefinin
faturası bu..."
- Efendim bunlan bir tarafa bırakalım, bir
istikrar paketi uygulayalım. Zaman geçiyor.
"Sen her şeyi çok kötü gösteriyorsun, büyük
bankalann ağzıyİa konuşuyorsun..."
'Anlatın şu paketi'
- Rica ederim efendim. ben sizin ve Türkiye'-
nin başansı için buradayım. Bu önlemler seçim
öncesi halka antıpatik gelebilir. ama başka ça-
resiyok...
Gültekin'i cıddı endişeler sarmıştı. Baş-
bakan kendisinin görüşlerine ve uyanlanna iti-
bar etmiyordu. Çiller'in de sevip saydığı görüş-
lerine önem verdiğini bildiği Oktay Yenal aklı-
na geldı. Yeni Delhi'ye telefon ederek Dünya
Bankası'nın Hindistan Temsilciliği'ni sürdü-
ren deneyimli iktisatçıyı Ankara'ya çağırdı.
Ankara'ya gelen Yenal. çok kapsamlı incele-
meler yaptı. saptamalarda bulundu...
Yenal ile Gültekin Türkiye ekonomisi için
uygulanabilir bir istikrar paketi geliştirip Çıl-
Ier'e önerdiler. Yenal ve Gültekin'le Başba-
kanlık Konutu'nda görüşen Çiller.
"Peki anlatın bana şu paketi" dedi.
Yenal: Sanki bir IMF stand-by anlaşması
varmışgibi bu program uygulanmalı. Dışdün-
yayı da buna ikna edersiniz... Bu size cıddı bır
vakit kazandınr... Uygulamayı, IMF ve Dün-
ya Bankası'nın da anlayacağı dılden ilan eder-
siniz.
"Peki anlıyonım, neler yapmalıyız?"
Görüşme boyunca Gültekin konuşmamaya
dikkat etti. Yenal: Şunlar yapılmalı... Birincisi
kamu fınansman ihtiyacı reel olarak düşürül-
meli. ikincisi para arz hızı azaltılmalı, üçüncü-
sü kurun trendi tersıne çevrilmeli, dördüncüsü
özellikle KİT'ler başta olmak üzere, Türkıye'-
deki sübvansiyon sistemı gözden geçirilmelı.
beşincisi reel ücretin artışı frenlenmelı..
Çiller heyecanlanmıştı. "Anlıyorum çok gü-
zel tespitler, katılıyonım size" dedi ve şunu sor-
du: "Şimdi biz. I994'ün kısa v adeli avansının ta-
mamını ocak ve şubat aylannda kullansak ne
olur?"
Okta\ Yena! ve Bülent Gültekin birbırlerine
baktılar... Çiller'in sorusu ikı iktısatçıvı adeta
felce uğratmıştı... Yanıt vermediler. toplantı
bitti...
Başbakan iktisat öğrenememiş
Merkez Bankası Başkanf nın makam otosu.
Başbakanlık Konutu'ndan aynldı. Ulus tarafı-
na döndü, arka koltuğunda oturan Yenal ve
Gültekin hala şaşkındılar. Merkez Bankası
Başkanı şöyle dedi:
"Oktay Bey... Bugünkü toplantı bana hocalık
tecrübelerimi hatırlartı... Bazen pırıl pırıl bir öğ-
renci gelir, parlak bir sunuş vapar. tam geçire-
ceksinizdir, sonunda öyle bir cümle kuUantr ki
biçbir şeyi anlamadığını fark edersiniz..."
- Kısa vadeli avans ışıni kastediv orsun değil
mi? Bülent, gerçekten işiniz çok zor... Başba-
kan yeterince iktisat bilmiyor, öğrenmemiş...
Gültekin üzgündü, Türkiye'ye ne hayallerle
dönmüş, nasıl bir tablo bulmuştu. Hazine suni
bir operasyonla faizleri düşürmek uğruna, tah-
vil ve bono ihalelerini iptal ediyordu. piyasada
kontrol edilemez miktarda T*L fazlası'oluşu-
yordu. Tehlike çanlan çalıyordu. Osman Ün-
sal ikide bir dış seyahatlere çıkıp yüksek faızle
borçlanmalar yapıyor, bunu marifetmiş gibi
müjdeliyor, bu pahalı para sonuçta maaşlara
gidiyordu. Hazine. devlet iç borçlanma senetle-
rini. Merkez Bankası'na veımiyor. verdiğinde
ise açık piyasa işlemlerinde kullandırtmıyordu.
Başbakanlık'tan gelen bir yaayla açık piyasa
işlemleri yapılmadan önce ve yapıldıktan son-
ra Merkez Bankası'nın bilgi vermesi de emre-
dilmişti. Ocak başında piyasa Türk Lirasfna
boğulmuştu, kur üzerinde büyük baskı vardı.
Merkez Bankası'nın eli kolu bağlanmıştı,
HDT Müsteşar Vekili Osman Ünsal, 'Hnatla"
ihaleleri iptal ettiriyordu. Bülent Gültekin,
Başbakan'la nihayet 9 ocak günü bir arava ee-
lebildi:
"Savın Başbakan. Olavlar kontrol edilemez
hale geldi. Merkez Bankası'nın dövize müdaha-
leleri ile daha ne kadar devam edebiliriz bilemi-
yorum. Aynca rezervler de eriyor. Hazine'nin iç
borçlanma senetlerini derhal bize vermesi gere-
kir... Açık piyasa işlemi yapamıyonım... Bu ül-
keyi felakete sürükler."
Çiller. yine kızdı:
- Doğru mu söylüyorsun bakalım, Osman'a
soracağım...
Gültekin. "soğukkanlı davranmaya çalı-
şarak" Çiller'e yanıt vermeden odadan aynldı.
Diyalog yine kopmuştu, Çiller. Gültekin'le 14
ocak cuma gününe değin. görüşmedi. Bu ara-
da Teknik Ekonomik Kurul adıyla oluşturu-
lan platformun başına da Tokatlı avukat ve
eski Spor Bakanı AL" Şevki Erek getiriimişti.
Erek iyi niyetliydi ve bürokratlann anlatımı-
ndan "ekonomideki vahameri" kavramıştı,
Başbakan'a kabul ettirebildiği önlemlerden
biri, Hazine'nin o güne değin vermedıği, iç
borçlanma senetlerini Merkez Bankası'na ak-
tarmak oldu. Çiller, ayın 14'ünde bir telefon
görüşmesi yaptığı Gültekin'e bu durumu teyit
etti. Aynı günlerde piyasalan bırbirine katan
ikı gelişme yaşandı... Uluslararası rating kuru-
luşlan Moody's ile Standard and Poors, Türki-
ye'nin kredi notunu düşürdüler. 17 Ocak 1994
gününden itibaren piyasalardaki tedirginlik
"had safha"ya ulaşmıştı. Merkez Bankası dö-
vize sürekli müdahale ediyor. ama önlenemez
y ükselişi durduramıyordu, ok yaydan çıkmıştı.
YARIN: Devnlüasyon