23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetîntiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni:ÖzgenAcar • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkava • Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç •Yazıişlen Müdürleri: İbrabjm Yddız, Dinç Tayanç (Sorumlu).#Haber Merkezi Müdürii: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Ali Acar ©Dış Haberler Er- gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahraan Yddınm 9 Islıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Viehmet Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül- kadir Yücebnan • Düzeltme: Abdullah Yaacı Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbav #Haber Müdürii Doğan Akuı AtatürkBul- van No:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex: 42344. Fa\: 4195027 •İzmır Temsılcısr Serdar Kıak, H.Zıya Blv. 1352 S.2,3 Tel:4411220 Telex: 52359, Fax. 4419117 •AdanaTemsılası Çetin YiğenofluİnonüCd 119S No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550-3522601-3522492, Tele\: 62155, Fa\ 3522570 Muessese Müdürii. Erol Erkut • Koordinatör Ahmet Korulsan • Muhaset* BûJent Yener • Idare: Müseyin Gürer • Işletme: önder Çefik • Bılgı-lşlem Nail Inal • Bılgısavar Sıstem: Mürinet Çiler • Reklam Reha Ljitman ^rnültııiıBtsaıtVcnı Gûn Haber Ajansı. Basn veYaymcıIık A Ş Tükoca'âCad 39 41 Cağaioğlu 34334 tst PK 246İstanbulTel(0212)5l2O505(2Ohal)Tele\ 22246, Fdx (0 212)5138595 29MART1994 İmsak:5.19 Güneş:6.46 Öğle: 13.16 İkındı 16 45 Akşam 19 32 Yatsr 20 53 tonesco öldû • PARİS(AFP)-PARİS (\FP) - Avangard absürd t vatronun kurucusu, oyun yazan Eugene Ionescodün 81 yaşındaöldü. Romanya'da doğan Ionesco, 1^50'li yıllarda daha sonra yerleştiği Fransa'da avangard tiyatronun öncüleri arasında yer aldı. Fransızca yazanlar arasında oy unlan en çok sahnelenen \ izarlar arasına giren İonesco'nun ölüm nedeni açıklanmadı. 1912yıhnda Romanya"nın Slatina kentinde Romen bir babayia Fransız bir annenin çocuğu o.arak dünyaya gelen Eugene Ionesco, çocukluğunun büyük bir bölümünü geçirdiği Fransa'dan sonra. 1930"lu yıllarda faşizmin hüküm sürdüğü ülkesi Romanya'da 13 y ıl geçirdi. 1938 yılında Fransa'ya yerleşen Ionesco, Romany a yıllannın ajdından her türlü totaliter rejime karşı çıktı. Evli olan Ionesco'nun Anne-Marie adında bir kızı var. Kütûphaneler Haftası • ANKARA (AA) - Halk kütüphanelerini tarutmak ve kullanımını yaygınlaşUrmak amacıv la her yıl kutlanan Kütûphaneler Haftasf run otuzuncusu 30 mart-5 nisan tarihleri arasında gerçekleşürilecek. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada. haftanın açılışını 30 mart çarşamba günu Mılli Kütüphane'de Kültür Bakaru Fikri Sağlar'ın yapacağı veana temanın "Bosna-Hersek" olacağı bildirildi Sağlık alanında yeni atılımlar • ANKARA(AA)-Sağlık Bakanlığı ıle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Bürosu arasında aerçekleştirilecek olan Î994-1995OrtaDönem Işbirliği Programı toplantısı başladı. Toplanunın başında bir konuşma yapan Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofısı Direktör Yardımcısı Dr. David Macfayden. ""Herkes İçin Sağlık" projesi kapsamında öncelikle önlenebilir hastalıklann kontrolü. yaşam biçimlerinin ve sağlık hizmetlerinin gelıştirilmesi, çevre sağlığı ve enformasyon desteği konulannın ele alınacağını bildırdi. Soğukve yağışlı • ANKARA (AA)- Yurdumuzun dünden ıtıbaren Orta Akdeniz ve Balkanlar üzerinden gelen soğuk ve \ ağışlı havanın etkısı altına girdiği bildirildi. De\ let Meteoroloji Genel Müdürlüğü"nden yapılan açıklamada. yağışl] ve soğuk havanın önümüzdeki üç gün ıçerisinde de tüm yurtta etkiü olmay a devam edeceği kavdedildi. Yağışlar genellikle yağmur, Karadeniz'ın iç kesimlerinde karla kanşık yağmur ve kar şeklınde olacak. hava sıcaklığı özellikle yurdun kuzey kesimlerinde olmak üzere 10-15 derece azalacak. YüceDivan'da dava ertelendi •ANKARA (AA)- Eski Bayındırlıkveİskan bakanlanndan Safa Giray ve Cengiz Al tınkay a ile eski Karayollan Genel Müdürû Atalay Coşkunoğlu'nun YüceDivan'dayar- gılanmalanna devam edildi. Yüce Divan'da dün yapılan duruşmaya Giray. Altınkaya ve Coşkunoğlu ile avukatlan katıldı. Yüce Divan Başkanı Yekta Güngör Özden, eski Karayollan Genel Müdürii Atalay Coşkunoğlu ile eski Otoyol Dairesi Başkanı Nurselı Cezayırlioğlu hak- kında Danıştay 2. Daıresi'nce verilen 'lüzumu muhakeme' karannın Da- nıştay İdari Dava İşleri'nde incelemesinin devam ettiğinin bildirildiğini kaydetti. Rüşdü Saracoğlu'ndan boşalan Merkez Bankası Başkanlığı konusu Başbakan"ın kafasını önemli ölçüde kurcalıyordu, pek çok kişiye teklif etmesine rağmen, bu "ateş- ten gömleği" kimse kabul etmiyordu. Öyle bir isim bulmahydı ki hem bu Rüşdü'yü can evinden vurmalı hem de dünya çapında ta- nınan biri olmalıydı. Şu Salih NeftçTyi de küstürmüştü. Hal- buki Salih oraya nasıl yakışırdı... Aklında bir isim her zaman vardı, ama ona nasıl ulaşmalıydı: - özer Ertuna'yı buluo bana... özer Ertuna. Devlet Bakanlığı dönemin- de ve daha da öncesinde akademisyen arka- daşlan arasında en önem verdıği isimdi, Devlet Bakanbğı döneminde Ertuna'yı günde birkaç kez telefonla "özer Ağabey" diye arar, kendisine danışırdı. Gerçi Özer Ertuna'yı o sıralarda birkaç kez küstürmüş ve Ertuna da üniversitedeki kürsüsüne dön- müştü. Ertuna dunımu çevresine, "Tansu'- nun en kötfi özelliği iyi djnlememesi" diye anlatıyordu, ama köprülerin altından çok sular akmış, "Tansu" Başbakan olmuştu, özer Ertuna kendi deyimiyle "Blzler akademisyeniz, bir- birimizi kryasıya eleştirir, ama tekrar bırlik- te oluruz, ne var bunda?" diyerek tekrar geri dönmüş, Başbakanlık Başdanışmanı yapıl- mışü. Telefon bağlandı: "özer Ağabey, Merkez Bankası için Bü- lent Gültekin diyordun, ara ve razı et onu... Benimle de görüşrür." O günlerde, makine mühendisleri odası- nın düzenlediği "ÖzeUeştirme" konulu kon- feransta, Bülent Gültekin konuşmacıydı. Bulvar Palas'ta yapılan toplanunın izleyici- leri arasında bulunan Ali Bilge, Ertuna'ya yanaştı: - Hocam merhaba? - Merhaba, nasılsın? - Bir tahminde bulunacağım... Siz, Bülent Gültekin'e Merkez Bankası Başkaıüjğı'nı teklif edeceksiniz değil mi? - Nereden biliyorsun? Keşke kabul etse... - Bir tahmin, içgûdii... Anlaşıldı, Bülent Bey'in de başını yakacaksınız... - Aman Ali sus, engel olmaya çalışma... Topiantının ardından verilen kokteyl sı- rasında Gültekin'in çevresi eski dostlan ta- rafından sanlmıştı, Müşerref Hekimoğlu ıle sohbet ediyordu, Bilge yanaştı: - Sizinle görüşebiiir miyiz? - Hemen havaalaruna gideceğim, sonra da ABD'ye döneceğım. - Peki o zaman sizi \Vharton'dan aranm. Yeniköy'e gidiş Bülent Gültekin'e, Çiller'in daveti Özer Ertuna tarafından iletilmiş, sıra Çiller'legö- rüşmeye kalmıştı. Bülent Gültekin bir pa- zar günü Çillerlerin Yeniköy'deki yalısına davet edildi, yalının havuzlu salonunda Çil- ler mütebessim bir şekilde Bülent Gülte- kin'e teklifıni ilettı: - Bülent hoşgeldin... Merkez Bankası Baş- kanı olarak istiyoruz seni... Ne dersin? - Ben böyle bir tekliften onur duydum... Ancak Sayın Başbakanım, size öncelikle şu- nu sormak isterim. acaba siz Merkez Ban- kası'na bir guvernör mü istiyorsunuz yoksa bir memur mu? Eğer aradığınız bir memur ise beni hiç düşünmeyin. zaten ben çalışma- sı zor, inatçı bir adamım... Huyum, her şeye 'evet' demek değildir... Bülent Gültekin'in "açık sözlülüğti" Çil- ler'i mutlu etmişti, yüzünde beliren gülüm- seme bunu gösteriyordu... Gültekin sözlerini sürdürdü: - Saym Başbakan, bir ekonomi bakanı ta- yin etmenizde ben şahsen büyük yarar görii- yorum... Bu işi tek başınıza götüremezsiniz, çünkü ekonomi yönetimi teknisyenlik gerek- tirir. Çiller uysal biçimde Gültekin'i dinler gö- rünüyordu, çünkü "ne pahasına olursa ol- sun" Gültekin'i istiyordu, Gültekin'in elini sıkarken, "Bu iş olacak" dedi, şunu da ekle- di: - Bülent, İnatçıyım' dedin... Ben de inatçı bîr insanım... Bülent Gültekin, Yeniköy'deki yabdan Özer Ertuna ile birlikte aynhrken hala dü- şünceliydi, Ertuna'ya şunu sordu: - Hocam, aklnna çok takılan bir şey oldu... Bu Özer Uçuran Bey, bütün toplantılarda böyle eşinin yanında mıdır? Ben şahsen böyle bir durumu katiyen oenimsemem. Gültekin'deki"tereddütlü hali fark eden Er- tuna, bunu gidermek için: - Büientciğim, sen hiç merak etme, Özer'- den ben de pek fazla hazzetmem... Zaten pek MerkezBankasıkıvranıyoraz görürüm... Eee, adam da ne yapsın? Bu- gün pazar... Gültekin henüz kesin karannı verme- mışti, ama 8 eylül çarşamba günü Anka- ra'daki Başbakanlık Konutu'ndan bütün gazetelere bıyografisi "Yeni Merkez Ban- kası Başkanı" olarak fakslandı... Gültekin'in göreve başlamasıyla birlikte basın bır ABD vatandaşlığı fırtınası estir- di. Gültekin'in ABD vatandaşı olurken et- tiği yeminin metni manşetlerdeydi... Mer- kez Bankası Başkanı, bu durumun büyük hassasiyet yarattığını görünce, Amerikan pasaportunu İstanbul'daki ABD Baş- konsolosu'na iade etti. "Çifte pasaport" tartışmalan kesilmişti. Gültekin cephesinde "büyük bir sessizlik"hakim oldu. yeni gu- vernör, Türkiye ekonomisinin ve Merkez Bankasfnın fotoğrafını çekmeye, bir du- rum tespiti yapmaya girişti. Kapsamlı çalı- şmaJar sonucunda Gültekin. ekonomik dengelenn hiç de iyi görünmediğini "kimi önlemler alınmadtğı takdirde kriz arifesin- de" olunduğunu saptadı, şöylediyordu: Çiller yaİBinda yaptığı toplantı sonucu Gültekin'i Merkez Bankası'nm başına getirmeye kara verdi D aşbakan Çiller, JD Merkez Bankası ile olması gereken diyalog içinde değildi, Gültekin ile aylardırgörüşmüyordu. 3 Aralık 1993'edeğin Bülent Gültekin, Çiller'le doğru dürüst birirtibat kuramadı, ekonominin içinde bulunduğu durumu tartışamadı. Gültekin ilk raporunu 3 Aralık günü Başbakana verdi. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu vahim durum, bu raporda açıkça anlatılıyordu. ransu Çiller, Gültekin'in bu uyansını 'felaket tellallığı'olarak değerlendirdi ve şöyle dedi:Bakalım durum gerçekten, senin dediğin gibi mi? Ben bunu bir de Osman'a (Ünsal) soracağım. Başbakan'ın 'beynimin yansı' dediği Osman Ünsal ise durumun ya farkında değildi ya da bayan Başbakan'ı rahatlatmak ona istediği pembe tablolan çizmek işine geliyordu. Jansu Çiller'in Siyasetiîomanı/ Nursun Erel Ali Bilge "Ekonomide bir koordinasyonsuzluk var, hiç kimse dosyasına hakim değil, Hazine'nin başındaki Osman Ünsal ve Hazine ekonomi- den adeta bihaber yaşıyor, Başbakan'ın da öngördüğü bir faiz düşürme tutkusu içinde, çelişkili kararlar ve uygulamalar sürdürûJü- yor." Başbakan Çiller, Merkez Bankası ile ol- ması gereken diyalog içinde değildi. Mesut Yümaz şöyle diyordu' - Merkez Bankası Başkanı ile Başbakan ayiardır görüşmüyormuş... Bu sözler "hemen" yalanlandı, ama bir gerçek vardı ki 3 Aralık 1993'e değin Bülent Güitekin, Çıller'le doğru dürüst bır irtıbat kuramadı, ekonominin içinde bulunduğu durumu tartışamadı. Gültekin ilk raporunu 3 aralık günü Başbakan Çiller'e verdi, Tür- kiye ekonomisinin içinde bulunduğu vahim durum. bu raporda açıkça anlatılıyor ve alı- nması gereken önlemler üzerinde durulu- yordu. Başbakan Çiller, Gültekin'in bu uyansını "felaket teUaUığı" olarak değer- lendirdi ve şöyle dedi: "Bakalım durum gerçekten. senin dediğin gibi mi? Ben bunu bir de Osman'a (Ünsal) so- racağım..." Başbakan'ın "beynimin yansı" dediği Os- man Ünsal ise durumun ya farkında değildi ya da bayan Başbakan'ı rahatlatmak ona istediği pembe tablolan çizmek işine geli- yordu. Oysa Hazine'nin tekrusyen kadrosu aylardır Osman Ünsal'ı uyamordu.. Çile- den çıkan genç bürokratlar, "Bu adam anla- mıyor, makro ekonominin M'sinden haberi yok. Tutturmuş faizleri düşüreceğim diye, bundan başka da bildiği yok" divorlar, ama sözlenne kulak venlmıyordu. Gültekin'in Merkez Bankası Başkanlığı'na gelmesi. Os- man Ünsal'ı kompiekse sürükledı, "tennu- re" ününü (ölene değin profesörlük) Whar- ton School Of Economıcs'ten almış. dünya- nın sayılı finansçılanndan biri olan Gülte- km'den hiç hazzetmemişti, bu durumu hemen ilışkile- nne yansıttı. "Gültekin'in telefonlanna çıkmaz oldu". Aynı günlerde Cumhur- başkanı Demirel'e bir eko- nomi brifingı venldı... Köşk'tekı brifing sırasında Osman Ünsal ile Başba- kan. "bütün felaketlerin kur politikasından geldiği- ni" anlatıp durdular... De- mirel. Gültekin'e döndü: - Kardeşım Merkez Ban- kası olarak siz ne düşünü- yorsunuz bu konuda? "Sayın Cumhurbaş- kantm... Olaya sadece kur politikası diye bakılırsa, tc- mele inilmemis. olur, kur po- litikasında sorunlar \ ar, ama meselenin özü kamu finans- manındadır... \ergi ve har- canıalar konusunda bence yapüacak çok şey var." - Ne gibi kardeşım, anlat? "Artık geçmişi eleştirme- nin fazla bir faydası \ok. Bir ekonomik paket ha/ı- rlayalım, iç ve dış güvenilir- liği olan... Bunu yüriirlüğe koyalım... Geçmişi ikide bir masaya getirmek yerine, beyaz bir sayfa açüsın..." Bu sözleri duyan Çiller aniden öfkelendi. Kendi getirdiği bir Merkez Ban- kası Başkanı nasıl olur da Cumhurbaşkanf nın karşı- sında kendisini eleştirebi- lirdi? Ya Cumhurbaşkanı? Toplantı süresince Gülte- kin'i desteklemiş. kendisini sinirlendirecek her şeyi ısrarla yapmıştı. Yüzü asıldı. tırnaklan ile önün- deki masayı kaamaya baş- ladı, bir yandan da söze girmeye çalışıp şöyle diyor- du- "Ben özelleştirme isti- yonım." Demirel dahil. herkes şaşırmıştı, Çiller yine ko- nuşulanlan hiç dinleme- miş. bambaşka bir konuda Türk-lş, TÜSIAD ve TÎSK temsilcileri, yerel seçim sonuçlannı "beklenmedik" olarak nitelendirdiler Türk-Iş: I^tilıdmııııı yapısı çarpık 1 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Türk- İş, ülkede uygulanan liberal politikalann. sanayi aleyhine "çarpık istihdam yapılan- ması oluşturduğunu" savundu. Türk-Iş, is- tihdam yapısındaki bozukluğun giderilme- si için, "iç istihdam politikasınm"' öncelikli olarak uygulamaya konmasını önerdi. Türk-Iş Yönetim Kurulu Çalışma Ra- poru'nda, gümrük birliğinegeçilmesi nede- niyle, istihdam yapısında değişim olması gerektiği belirtildi. Türkiye'de istihdam gü- vencesi olmaması nedeniyle işsizliğin tır- mandığına dikkat çekilen Türk-İş rapo- runda, işgucü katılım oranı düşüklüğünün, istihdam yapısına ilişkin önemli bir göster- ge olduğu kaydedildi. Raporda, Türkiye genelinde işgücüne katılım orarunın yüzde 50.9 olduğu ifade edilerek. "Ülkemizde is- tihdam sorununun yapısal bozukluğunun de- vam ettiğini gösteren önemli bir gösterge de, istihdamın sektörel yapısıdır. İstihdamın sektörel yapısı incelendiğinde, hala tarım kesiminin ağırlık taşıdığı, hizmetler sektörü- nün uluslararası politikalann verdiği rol ge- reği, sağlıksız bir şekilde de olsa genişlediği. sanayileşmenin ise gerçekleştirilmediğini or- taya koymaktadır" denıldi. Her yıJ 800 bin iş gücü Ülkedekiistihdamyapısının,"sendikalaş- mayı ve tophı ilişkilerin kapsamını daraJtan önemli bir faktör" olduğuna dikkat çekilen Türk-İş raporunda. her yıl işgücüne 800 bın kışinin katıldığı belirtildi. Türk-İş Araştırma Merkezi'nin, 1993 ni- san ayındaki verilen dikkate alarak. yaptı- ğı incelemeve göre. Türkiye'deki istihda- mın sektörel dağılımında yüzde 48 ile tanm sektörü ilk sırada yer alıyor. Hiz- metler sek- törü yüzde 37.3 ile ikinci sıraya, sanayi sektörü de yüzde 14.7 ile üçüncü sıraya yerleşiyor. Sanayileşmiş ülkelerde çalışan nüfus Bayram Meral, içinde ücretli- lerin oranı yüzde 80dola_vında iken. Türki- ve'de yüzde 32"ler duzeyinde kalıyor. Tür- kive'de ücretli çahşanlann oranı yüzde 31.5 düzeyınde ıken, ücretsız aile işçisi olanlar ile kendi hesabına çahşanlann oranı yüzde 55.9'a ulaşıyor. Türkiye'nin AT üyesi olmadan Gümrük Birliği koşullannı gerçekleştiren tek ülke olduğunu vurgulayan Türk-İş. sanayinin teknoloji, insan gücü. çalışma şartlan ve yatınmlar anlamında AT koşullanna göre haarlanmasını önerdi. Özel sektörde reka- bet ortamı olmadığını vurgulayan Türk-İş. "Rekabet, sadece kamu kesi- minin özel- leştirihne- siyle sınırlı rutulma- malıdır" gö- rüşünü dıle getirdi. Çalışma Raporu'- nda. topiu- luğun reka- bet hukuku- na uyum sağlan- masının önemine dikkat çekildi. İşçi - işveren zirvesınde se- çim sonuçlan değerlendirilerek. ülkede ya- şanan ekonomik krize "ortak çözüm" üre- tilmesi ele alındı. Türk-İş. TÜSİAD ve TİSK temsılcilen. yerel seçım sonuçlannı "beklenmedik" olarak nitelendirdiler. TÜSİAD ve TİSK Yönetim Kurulu Halis Komili. üyeleri. dün Türk-İş'in çağnsı üzerine. An- kara'da bir araya geldiler. Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, seçim sonuçlannı "beklenenin dışında gelişmeler" olarak nite- lendirerek. "V erel seçimler, halka hizmetle- rin başlangıcı olması açtsmdan. çok önemli- dir. Halka hizmete yönlcndimc olursa, so- nuç alınır. Politik yönlendirme açısından sapmalar olursa, halka yazık olur" dedi. Meral, yerel seçim sonuçlannın "genel se- çim için işaret olarak" nitelendirilmesi ge- rektiğini belirtti. TÜSİAD Başkanı Halis Komili de se- çimlerde "demokrasi örneği yaşandığmı" ifade ederek "Türk demokrasisi, çok güzel bir seçim geçirdi. Katılım başarılı oldu. Neti- celeri önce sivasetçiler tarafından irdelen- mesi, neden hangi partinin hangi oyu aldığı araştınlmaiıdır. Halkın oyunun hangi eğili- mi işaret ettiği, çok iyi incelenmelidir" diye konuştu. TİSK Genel Başkanı Refik Baydur da Türk seçmeninın "sağ politikacıları" tercih ettiğini belirtti. Ülkede yaşanan ekonomik kriz sonucu üretimin durdurulması ve ışçılenn mağdur olmaması konulannın ele alındığı vemek- te. "demokratikleşme". "herkesin ekono- mik gücüne göre katkıdabulunması". "Güm- rük Birliği'nin sanayi açısından varatacağı sorunların çözümünde ortak hareket edilme- si"konulan ele alındı. söze gırmişti. Cumhurbaşkanı şöyle dedi: "Onu sonra konuşuruz... Siz önce şunu söyle- yin... Müteahhit alacaklarını ne yaptınız?" Çiller somut bir yanıt veremedi. toplantı bit- mişti... Başbakan, "hiç kimseyle vedalaşmadan" Köşk'ten aynldı. Çiller konutuna döndükten sonra "hışımla" özel kalemine talimat verdi: "Bana Bülent Gültekin'i bağlayın." Gültekin bağlandı: - Buyurun Saym Başbakan? "Bülent, beni Cumhurbaşkanının önünde zor dunımda bı- raktın..." - Efendım orada bir durum tespiti yapıyor- duk, ben bunu size daha önce dearzetmiştim... "Ama sen her zaman, her şeyi kötü gösteri- yorsun?" - Sayın Başbakan, önlem alınmazsa du- rumumuz gerçekten kötüye gidecek. "Ben mi kötü yaptım? Demirel hükümefinin faturası bu..." - Efendim bunlan bir tarafa bırakalım, bir istikrar paketi uygulayalım. Zaman geçiyor. "Sen her şeyi çok kötü gösteriyorsun, büyük bankalann ağzıyİa konuşuyorsun..." 'Anlatın şu paketi' - Rica ederim efendim. ben sizin ve Türkiye'- nin başansı için buradayım. Bu önlemler seçim öncesi halka antıpatik gelebilir. ama başka ça- resiyok... Gültekin'i cıddı endişeler sarmıştı. Baş- bakan kendisinin görüşlerine ve uyanlanna iti- bar etmiyordu. Çiller'in de sevip saydığı görüş- lerine önem verdiğini bildiği Oktay Yenal aklı- na geldı. Yeni Delhi'ye telefon ederek Dünya Bankası'nın Hindistan Temsilciliği'ni sürdü- ren deneyimli iktisatçıyı Ankara'ya çağırdı. Ankara'ya gelen Yenal. çok kapsamlı incele- meler yaptı. saptamalarda bulundu... Yenal ile Gültekin Türkiye ekonomisi için uygulanabilir bir istikrar paketi geliştirip Çıl- Ier'e önerdiler. Yenal ve Gültekin'le Başba- kanlık Konutu'nda görüşen Çiller. "Peki anlatın bana şu paketi" dedi. Yenal: Sanki bir IMF stand-by anlaşması varmışgibi bu program uygulanmalı. Dışdün- yayı da buna ikna edersiniz... Bu size cıddı bır vakit kazandınr... Uygulamayı, IMF ve Dün- ya Bankası'nın da anlayacağı dılden ilan eder- siniz. "Peki anlıyonım, neler yapmalıyız?" Görüşme boyunca Gültekin konuşmamaya dikkat etti. Yenal: Şunlar yapılmalı... Birincisi kamu fınansman ihtiyacı reel olarak düşürül- meli. ikincisi para arz hızı azaltılmalı, üçüncü- sü kurun trendi tersıne çevrilmeli, dördüncüsü özellikle KİT'ler başta olmak üzere, Türkıye'- deki sübvansiyon sistemı gözden geçirilmelı. beşincisi reel ücretin artışı frenlenmelı.. Çiller heyecanlanmıştı. "Anlıyorum çok gü- zel tespitler, katılıyonım size" dedi ve şunu sor- du: "Şimdi biz. I994'ün kısa v adeli avansının ta- mamını ocak ve şubat aylannda kullansak ne olur?" Okta\ Yena! ve Bülent Gültekin birbırlerine baktılar... Çiller'in sorusu ikı iktısatçıvı adeta felce uğratmıştı... Yanıt vermediler. toplantı bitti... Başbakan iktisat öğrenememiş Merkez Bankası Başkanf nın makam otosu. Başbakanlık Konutu'ndan aynldı. Ulus tarafı- na döndü, arka koltuğunda oturan Yenal ve Gültekin hala şaşkındılar. Merkez Bankası Başkanı şöyle dedi: "Oktay Bey... Bugünkü toplantı bana hocalık tecrübelerimi hatırlartı... Bazen pırıl pırıl bir öğ- renci gelir, parlak bir sunuş vapar. tam geçire- ceksinizdir, sonunda öyle bir cümle kuUantr ki biçbir şeyi anlamadığını fark edersiniz..." - Kısa vadeli avans ışıni kastediv orsun değil mi? Bülent, gerçekten işiniz çok zor... Başba- kan yeterince iktisat bilmiyor, öğrenmemiş... Gültekin üzgündü, Türkiye'ye ne hayallerle dönmüş, nasıl bir tablo bulmuştu. Hazine suni bir operasyonla faizleri düşürmek uğruna, tah- vil ve bono ihalelerini iptal ediyordu. piyasada kontrol edilemez miktarda T*L fazlası'oluşu- yordu. Tehlike çanlan çalıyordu. Osman Ün- sal ikide bir dış seyahatlere çıkıp yüksek faızle borçlanmalar yapıyor, bunu marifetmiş gibi müjdeliyor, bu pahalı para sonuçta maaşlara gidiyordu. Hazine. devlet iç borçlanma senetle- rini. Merkez Bankası'na veımiyor. verdiğinde ise açık piyasa işlemlerinde kullandırtmıyordu. Başbakanlık'tan gelen bir yaayla açık piyasa işlemleri yapılmadan önce ve yapıldıktan son- ra Merkez Bankası'nın bilgi vermesi de emre- dilmişti. Ocak başında piyasa Türk Lirasfna boğulmuştu, kur üzerinde büyük baskı vardı. Merkez Bankası'nın eli kolu bağlanmıştı, HDT Müsteşar Vekili Osman Ünsal, 'Hnatla" ihaleleri iptal ettiriyordu. Bülent Gültekin, Başbakan'la nihayet 9 ocak günü bir arava ee- lebildi: "Savın Başbakan. Olavlar kontrol edilemez hale geldi. Merkez Bankası'nın dövize müdaha- leleri ile daha ne kadar devam edebiliriz bilemi- yorum. Aynca rezervler de eriyor. Hazine'nin iç borçlanma senetlerini derhal bize vermesi gere- kir... Açık piyasa işlemi yapamıyonım... Bu ül- keyi felakete sürükler." Çiller. yine kızdı: - Doğru mu söylüyorsun bakalım, Osman'a soracağım... Gültekin. "soğukkanlı davranmaya çalı- şarak" Çiller'e yanıt vermeden odadan aynldı. Diyalog yine kopmuştu, Çiller. Gültekin'le 14 ocak cuma gününe değin. görüşmedi. Bu ara- da Teknik Ekonomik Kurul adıyla oluşturu- lan platformun başına da Tokatlı avukat ve eski Spor Bakanı AL" Şevki Erek getiriimişti. Erek iyi niyetliydi ve bürokratlann anlatımı- ndan "ekonomideki vahameri" kavramıştı, Başbakan'a kabul ettirebildiği önlemlerden biri, Hazine'nin o güne değin vermedıği, iç borçlanma senetlerini Merkez Bankası'na ak- tarmak oldu. Çiller, ayın 14'ünde bir telefon görüşmesi yaptığı Gültekin'e bu durumu teyit etti. Aynı günlerde piyasalan bırbirine katan ikı gelişme yaşandı... Uluslararası rating kuru- luşlan Moody's ile Standard and Poors, Türki- ye'nin kredi notunu düşürdüler. 17 Ocak 1994 gününden itibaren piyasalardaki tedirginlik "had safha"ya ulaşmıştı. Merkez Bankası dö- vize sürekli müdahale ediyor. ama önlenemez y ükselişi durduramıyordu, ok yaydan çıkmıştı. YARIN: Devnlüasyon
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear