22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MART1994 CUMARTESİ CUMHURİYET 2 SAYFA KULTUR 'Ne kadav saçmahıvsan, Kültür Senisi - "Uzun yaşa- mak için zamandan daha fazla şeye ihtiyacı vardır insanm" (Charles Bukovvski, 1992) Amerikan edebiyatıntn yara- maz çocuğu Gıaries Bukowski. 9 şubat günü San Pedro'daki bir hastane odasın- da öldü. Zatürree yüzünden yaşama veda eden bu "dev adam" uzun zaman önce ölme- yi bekliyordu. Defalarca ölümle karşılaşan sanatçı, 1952 yılında bir bağı- rsak kanaması geçirmişti ve kan nakliyle yaşama dönmüş- tü. Tabıi o sıralar da sürekli bir yandan durmadan bira ve siga- ra içiyor, diğer yandan delicesi- ne yaayordu. İşte bu dönemde ilk şiirlerini yazmaya başladı ve 'on yıl gibi bir süre uzak kaldığı insanlann arasına döndü. Buna benzer başka dönemler de ge- çirdi. 1989 yıhnı veremle sava- şarak harcamışü bu büyük usta. 32 şiir ve 6 roman İlk şiıri "The Tragedy of the Leaves" ile son şiiri "In the Sha- dow of the Rose" arasında bin- lercesini daha yazdı. 32 cilt şiir kitabı, makalelerini topladığj 5 kıtap ve 6 roman yayımladı. 2 bin adet kitabı dünyanın dört bir tarafındaki kütüphanelerde okuyuculann hizmetine sunul- du. ("Postacı'", Amerikah mar- jınal yayımasına rağmen 75 bin adet basümıştı, aynı kitap ya- bana ülkelerde 5 yüz bin adet satılma başansı göstermişti). 1992 yılında yayımlanan "The Last Night of the Earth Poems'- 'de de Bukovvski olanca açıklığıyla, bir eskiz havasında yazdığı dizelerde sanki yaşamı boyunca onu rahatsız eden şey- lerden kurtulmaya çahşıyordu: "Kaplumbağanın can çekişinin farkîna »arılır/ Ağlavabilmesi için ele alınır tıpkı bir Hintli gibi/ Daktilonun içine bir başka şarjor yerleştirilir/ Işıklar sön- düriiJür ve beklenir" Sıradışı, sadık, inatçı Bukovvski okurunun dünya- da 70'li yıllardan sonra oluşma- ya başladığmı ve o zamandan 'günâmüze kadar geçen sûrede de sayısında artış ya da eksilme- nin söz konusu olmadığını söy- leyebiliriz. Bukovvski'nin oku- yucu kitlesı de üpkı onun gibi sıradışı, sadık ve inatçı, daya- nıklı ve mükemmeldir. Bu, za- man zaman dokunakb zaman zaman alaycı etkileşim eserleri- nin başansını da açıklar. Yine- leyicı karakteri yüzünden eser- lennde rastlanan "özûne inme". ondaki gücü ve zayıflığı da gör- memizı sağlar. Onun dolaysız anlatımının temelinde gündelik yaşamı konu edinmesi yatar. "All Is Well"de şöyle söyler: "Bence iistün yetenek, derin bir konuyu basit bir şekilde anlata- bibnektir. Daha iyi tanımlamak gerekirse; basit bir konuyu oldu- ğundan da basit bir şekilde an- latmak." charles Bukow&i? patırtılı gürültüKi, skandallar dolu yaşftmının ardmda sade, detaylar içinde boğulmayan, günlük yaşama dair fakat insanlann üzerinde etkili olmayı başaran eserler bıraktı. Faye Dunaway ik Mickey Rourke'ın oynadığı, Barbet Schroeder'in 'Barfly' filminin senaryosunu Charles Bukowski yazmıştı. Genius adh şiirinde bir yazar- dan sözeder: "Zaman zaman unutur/ Kim olduğunu, çoğu za- man kendini papa sanır/ diğer zamanlarda da avlanan ve ya- tağın altında saklanan bir kurt". Ardından bir sürü çılgınca ve delice şeyler sıralar ve şiiri şöyle tamamlar: "Fakat en çok pa- payken kendini iyi hisseder/ Latincesi çok iyidir. Sanat eser- leri de bundan geri kalmaz/ona dayanma gücü verirler/ oysa kendinden başka herkesi öldü- rür". Yalnızca iki şiir kitabı yayım- layan Bukovvski'nin şiirlerinde çirkin ve farklı olanlar vardır, fakat bu gözle göriilür aynmdır okuyucuya anahtan veren ve yazann nabzını tutmaya fırsat tanıyan. Bukovvski'nin hergece onlarca şiir yazdığı bilınir. Bir dönem, yazdığı şiirleri gömme dolabının içine atmış ya da kay- betmiş. Martin'le yaşamı değişti Onun yaşamında herşey. ar- kadaşı ve editör John Martin'le tanışmasıyla değişir. Martın, çok anlayışlı bir şekilde onun bohem yaşamını ve fakirhane- sini reddederek fakat ona bü- yük bir hayranlık duyarak Bu- kovvski'nin yaşamında önemlı etkileri olur. Tabii onu keşfe- den kişi değildir Martin. fakat Bukovvski'nin yaşamını ayda yüz dolarlık bir gelirle garanti- leyen ve onu postanelerde deli- ye çeviren işinden kurtaran kişi- dir. Bukovvski 2 Ocak 1970 günü işinden istifa eder ve ertesi gün "Postacr adh kitabını yaz- maya başlar. Bu romaru üç haf- ta içinde bitirir. Belkı de bu hızlı yazma sevgısı onun diğer yazar- lardan daha başanlı olmasının nedenidir. Fakat John Martin de onun yapıtının biçiminı de etkilemiştir. Bunu. ona öğütler vererek ve yayımlayarak yap- mamıştır, tam tersine onu başı- boş bırakmıştır. Black Sparrovv Press neredeyse Bukovvski'nin yaalannı yayımlamak için ku- rulmuştur. Gençliğini hiç yaşamadı "The Days Run away like VVild Horses over theHill" (I969)'ten sonra Bukovvski ge- çen zamana yetişebilmek için İ955y]lındanitıbaren broşürve PORTRE CHARLES BUKOVVSKI 1920 16 ağustosta Almanya'da Ander- nach 'ıa doğdu. Annesi Almandı, babası as- kerdi. 2 yıl sonra, ailesiyle birlikte Los An- geles 'a gitti. 1935 Ergenlik dönemi. Bukowski ultra- viyole tedavisi gördü ve 6 ay okula gide- medi. İlk yazısmı yazdı, halk kütüphane- sini keşfetti ve büyüyünce yazar olmak is- tedi. 1937 Ciddi bir şekilde içki içmeye baş- ladı, gecelerini barlarda geçirdi. 1940 Büyük bir mağazada ilk işine baş- ladı. Gazetecilik dersleri almak için üniver- siteye kaydoldu. 1941 Southem Pacifıc depolarında çalı- şmaya başladı, ailesini ve şehri terketti. 1944 Bir dergide ilk kez yazısı yayı- mlandı. 1946 Amerika 'nın dört bir tarafında do- laşmayı bırakarak, Los Angeles'te yerleş- ti. 1952 Postahanede kurye olarak çalı- şmaya başladı. Üçyübu işte çalıştı. 1957 Harleauin dergisine şiirlerini yol- ladı. Daha sonra eşi olan bu derginin yöne- ticisine mektupla evlenme teklifetti. 1958 Boşandı. Babası öldü, bundan bir yıl sonra da annesini kavbetti. 1960 Flower, Fist and Bestial Wail adh ilk şiir kitabını yayımladı. Ardından iki ki- tabı daha yayımlandı 1963 It Catches My Heart 'ı yayımladı. 1964 Hank ve Frances Smith 'in çocuk- ları Marina Louise Bukonski doğdu. 1965 Bukovvski iki yazısıyla düzyazıya döndü: Confessions ofa Man Insane Eno- ugh to Live with Beasts ve All The Assholes in the World and Mine 1967 Çok çalışarak kazandığı 100 doları, yazdığı tek bir şiirle kazanabileceğini keş- fetti. Open City gazetesinde kendisine bir köşe verildi ve "Notes Of a Dirty Old Man-Pis Moruğun Not Defterinden" başlığıyla yazılar yazdı. 1970 Postahanedeki işinden ayrıldı ve yazarak yaşamını kazanmaya karar verdi. Bir yıl sonra ilk romanı "Postman-Pos- tacı "yı yayımladı. 1973 Pek çok ödül kazandı, dünyanın dört bir yanında okuvucu kazandı. LJnda Lee Beighle ile tanıştı. 1981 Marco Ferreri'nin "Sıradan Delili- ğin Masalı" gösterime girdi. 1987 Barbet Schroeder için "Bar Kele- beği' 'filminin senarvosunu yazdı. 1992 Son kitabı 'The Last Night ofthe Earth Poems" vavımlandı. küçük gazetelerde yazdığı yaa- lan toplayarak yeniden yayı- mlar. "Burning in Water DVow- ning in Flame'in (1978)girişin- de Bukovvski ilk eserlerinde kullandığı anlatımı kullanır. Arkadaşına yazdığı bir mek- tupta "Her şeyi bir seferde ver- memek gerekir" der. Oysa o, 1970 yılına kadar neredeyse tüm söyleyeceğini söylemiştir. İlk iki uzun yazısmı Mimeo Press'teyayımlamıştır. "Confes- sions ofa Man Insane Enough to Live With Beasts" ve "All the Assholes in the VVorld and Mine"; "Factotum", "Post- Office" ve "Barfly"ın özünü oluşturuyordu. Yaşam hep ihanet etti Bukovvski görkemii bir şekil- de ortaya çıkışından önce uzun süre beklemek zorunda kaldı. Yazmaya başladıktan çok uzun süre sonra insanlar onun el yaz- malannı, resimlerini almak için sıraya girdiler, eserlerini oku- ması için ona para verdiler ve kapısı çok daha sonralan çalın- maya başladı bu değerli sanat- çının. Bukovvski yaşam tarafın- dan hep ihanete uğradı. İçki düşkünlüğü, birbirinden genç ve seksi kızlar oldu ona ihanet eden. Bukovvski, herşeyi genç- lik hatalanna bağhyordu, oysa kendisi kelime anlammda genç- liğini hiç yaşamamıştı. 1965 yı- lında, 10 ya da 15 dolara şiirler satarken, elinde kalan Cold dogs in the Courtyard'ı da elin- den çıkardı. Gelecek onu hakb çıkardı: "Ne kadar saçtnalar, ne kadar yaramazlık yaparsan o kadar ol- gunlaşırsın." Bukovvski, yaşamı boyunca kendini hep Hemingway ile kı- yasladı (Zaman zaman ciddi- yetle ve soytanlık yaparak)O, stil üzenne de bir iki şey öğren- mektendegerikalmamıştı:"Sti- li olan fakat değersiz bir şey ya- ratmak stilsiz fakat değerli bir şey yaratmaktan daha tercih edilir." Hemingway'in düştüğü ikilemi çok iyi görebilivordu. "Bir kere insan stilini bulduğun- da, bu uzaktan çok kolay bir şeymiş gibi görünür. fakat stil vajntzca kurallarla değü du- yflPhklaoluşur. "• Srilim'övünme eksikliği' Ve siz kendinizi o rözgara kaptıramazsanız bir kere, o stil de uçar gider. Hemingway'in sti- li de sonlara doğnı uçup gidecek- miş izlenimi verir fakat bu onun ne yapacağmı çok iyi bilmesin- den kaynaklanır. Bize yeteri olandandaha fazlaşey verir. Ta- bii kı Bukovvski'yi Heming- vvay'de tutku derecesinde etkı- leyen şey onun çıkış noktasıdır. Bukovvski stilini "övünme eksikliğT' olarak tanımlar. "Be- njm ya/dıklarım çok nettir. Ben onları yazarken, Seattleiı bir dok işçisinin va da berhangi bir tamircinin aniayacağı dilde yaz- dım".Başından beri onun stra- tejisı oturmuştu: "Ben bir numara uydurdonı. Tiksindiğim beş para erroez ve il- ginç şeyleri yazdım. Bunlan, mutsuz Bukowski anlattığında flgi çekti." Neeli Cherkovski. sanatçınm biyografısini yazarken onun yazın yaşamına şiirle başladığı- nı, sonralan düzyazıya yöneldi- ğini ve şiirlerini de içeren gün- lükleryazdığını belirtir. Bunalımlı geçen günlerinde neredeyse sistemli bir biçimde "sanatı için açlıktan geberecek" derecede kendini ışıne vermışti. Kendine Knut Hamsun ve John Fante'yi örnek alıyordu. Char- les Bukovvski, patırtılı gürültü- lü, skandallar dolu yaşamının ardmda sade, detaylar içinde boğulmayan, günlük yaşama dair fakat insanlann üzerinde etkili olmayı başaran eserler bı- raktı. ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Beştiride Kırk Yıl Fethi Nacl'nin 1994 Şubatı'nda yayımlanan yeni kitabı- nın adı: Eleştiride Kırk Yıl... Yapıtta yer alan güncelerin en son yazılmış olanı, 5 Aralık 1994 tarihlisi de aynı adı taşıyor. Kırk yılın bir dö- kümü olarak değişik harflerle dizilip kitabın en başına konmuş. On bir sayfada, ödünsüz bir eleştirmenliğin kırk yıhnı da içeren, altmış yedi yıllık bir yaşam öyküsü... Bir özet... Küçük dokunuşlar... Ama çok tatlı, anlayana çok şey söyleyen bir yazı... Fethi Naci aslında kırk yıldır değil, elli yıldır yazıyor. İlk yazısı 1943'te Erzurum'da haftalık bir gazetede çıkmış. Babaannesinin ölümü üzerine yazdığı "duygusal bir ya- zı. " Sonra öyküler, şiirler gelmiş ardından... Eleştirmenliğe başlamasının kırkıncı yılı mı? Hayır, Fethi Naci adını kullanmaya başlamasının kırkıncı yılı... Eleştirmenliği de daha eski. Bir kere, 1951-1953 arasın- da "Yeryüzü" ile "Beraber" dergilerinin Oktay Deniz'i var. Kendi anlattıklarından öğrendiğimize göre ise yaz- dığı ilk eleştiri yazısı Behçet Necatigil'in Kapalı Çarşı ki- tabı üzerineymiş, 1945-1946 kışında Giresun Halkevi dergisi ">Vrsu"dayayımlanmış. Arkasından, 1946yazın- da "Yeşilgireson"da CahH Srtkı Tarana'nın Otuz Beş Yaş adlı kitabıyla ilgili bir eleştiri yazısı basılmış. Demek ki kırk değil, kırk sekiz yıllık bir eleştiri serüve- ni söz konusu. öncekilere ilkgençlikyazıları diye bakılsa da, yazı yazıdır, hele Oktay Deniz'i kesinlikle atlamamak gerekir. Ortalığı az mı karıştırmıştıî Fethi Naci'nin ilk yazdığı eleştiri yazılarının Kapalı Çarşı ile Otuz Beş Yaş üzerine olması da ilginç. Anlaşı- lan sonradan romana kaymış. Roman eleştirmeni ola- rak ünlenmesine karşın, bu yazarımızın şiirsevgisi, şiir beğenisi son yapıtında da açık açık görülüyor. Elli yıllık yazarlık yaşamına çok sayıda ekonomik, si- yasal, toplumsal makaleler, incelemeler, kitaplar da sığdıran Fethi Naci, "Eleştiride Kırk Yıl" adlı yazısının son bölümünde şöyle diyor: "Sosyalizmin insanoğlunun yaratabildiği en güzel gerçekleşebilir düş olduğuna, dünyanın gençliği oldu- ğuna inanıyorum. Reel sosyalizmin çöküşünün neden- lerini açıklayabiliyoruz. Burjuva demokratik özgurlükle- rin, evrensel özgürlükler olduğunu artık biliyoruz. "Şunu da -nesnel verilere dayanarak- söyleyebiliriz: Türkiye burjuvazisi, bırakın insanca yaşanacak bir Tür- kiye, özgür ve adaletli bir Türkiye kurmayı, Turkiye'yi yönetmekten bile aciz olduğunu 1950 'den bu yana bütün iktidarlanyla ispat etmiştir. "Türkiye'nin geleceğini kendinde taşıyan ya da taşı- ması gereken toplumsal güçler, ne yazık ki siyasal bilin- ce, gerekli örgüte ulaşmaktan çok uzak." (A.g.y , Adam Yaymlan, s. 16) 12 Mart 1993 tarihli güncede ise, "Edebiyatımızda Sağ'ın Sol'a Bakışı" konusu tartşılırken Fethi Naci eleş- tiri ilkelerini şöyle özetiiyor: " 'Politik tercihler' başka şeydir, edebiyat eleştirisi" başka şey; bir eleştirmen, elbette kendi dünya göruşüne göre (ya da 'politik tercihlerine' göre) yaklaşır bir edebi- yat eserine, ama şu gerçeği aklından çıkarmaz- Söyle- nenler ancak edebiyata özgü biçimde söylendığı zaman bir 'edebiyat eseri'nden söz edilebilir, ancak böyle bir eser bize edebiyat hazzı verebilir; söz konusu, roman- sa, önemli olan romancının dilidir, bir dil 'yazınsal dil'se, söylenenler 'roman'/ oluşturmuştur. Söylenenler edebi- yata özgü biçimde söylenmemişse, bir roman en yüce idealleri dile getirse bile, ben o romanı 'edebiyat eseri' saymam." (s. 72) Bu ilkeler çerçevesinde dostluklar kurmanın çok güç olduğu açık. Kiminle arkadaşlık edersiniz? Elbette kafası kafanıza uyan kimselerle, elbette sanat çevresinden kişilerle, yazarlarla, romancılarla, şairler- le... Ama kafası kafanıza uyan bir arkadaşınızın önünüze getirip koyduğu romanı yazınsal açıdan yetersiz bulur- sanız ne olur? "Düşünduğumü apaçık yazmaktan çekinmediğim için bana darılan yazarların sayısı 20'yi buldu" diyor Fethi Naci. Belki aralarında çok sevdiği kimseler de vardı.. Eleştirmenliğin en çetin yanı budur... Liana Issakadze'nin Istanbul konserleri Kühür Senisi - Keman virtüözü David Oistrachın öğrencisi. ünlü kemancı Liana Issakadze hem solist hem de orkestra şefi ola- rak fstanbullu müzikseverlerin karşısına gkıyor. 10 yaşındayken Moskova Uluslararası Müzik Festivali'ne katılan sanatçı, "Sov- yetler Birliği Keman Yanşması'nda, Paris "Jacques Thibaud Uluslararası Keman Yanşmasfnda. Helsinki "Si- belıus" ve Moskova "Çaykovski" yanşmasında ödüller aldı. Sanatçı. ilk olarak pazartesi günü saat 19 00'- da Cemal Reşit Rey Konser Salonu"- nda Gürcıstan Oda Orkestrasf nı >ö- [ netecek. Bocchennı. Mendelssohn ve Gershvvin'in eserlerinin seslendırile- ceği konserin solisti de Issakadze. Li- ı ana Issakzadzc, çarşamba günü aynı saatte vereceği keman resitalinde ise Şostakoviç'den "•Dört Pre- lüd". Beethoven'den "Kreutzer Sonatı". Liszt'den "Grand Duo Concertante in A". Issai'den "'Si Minör Mazurka" ve Saint- Saens'den "Giriş ve Rondo Kapris" adlı eserleri seslendirecek. 13.Uluslararası Istanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yanşma Bölümü'nde 4 Sanat ve Sanatçı' temasını irdeleyen fılmler yanşacak 'Altın Lale' ödülüiçin 11 aday Belçika'dan Mac Henri VVajaberg'in'Just Friends'(Dostlar)adlı filmi cazsevenler tarafından yapdmış. Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 2-17 nisan tarihleri arasında düzenle- necek olan "13. Uluslararası tstanbul Film Festiva- li"nın Uluslararası Yanşma Bölümü'nde. festıva- lin özel temasını "Sanat ve Sanatçı"mn (yazın, ti- yatro, müzik, dans, sinema, plastik sanatlar vb.) dünyasını irdeleyen, 11 değişik ülkeden 11 film, Altın Lale Ödülü için yanşacak. Bu filmlerin yö- netmenleri ve oyunculan da festivalin konuğu ola- caklar. Amerikah yönetmen Arthur Penn'in başkanhk yapacağı Uluslararası Seçici Kurul'da yer alacak çeşith ülkelerden yönetmen, oyuncu ve sinema ya- zarlan, yanşma fılmlerini fesüvaün ikinci haftası Avrupa sinemasında halkla birlikte izleyerek de- ğerlendirecekler. Uluslararası Yanşma"da Turkiye'yi Halikarnas Bahkçısı'nın yaşamından bir kesit veren, Erden Kıral'ın "Mavi Sürgûn" adh fılmi temsil edecek. Törkiye'den Kıral'ın 'Mavi Sürgün'ü Uluslararası Yanşma'da "Amn Lale" için yan- şacak diğer fılmler ise şunlar: Müzik ve görselh'k ağıdıkh, az diyaloglu bir Bar- tabas filmi olan "Mazeppa" (Fransa), İranh yönet- men Dariusfa Farhang'ın öz yaşamsal öğeler taşı- yan yapıtı "Bir Bileteİki Film", 1993 Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü alan ve dünyanın en ünlü kukla ustası Ii Tien Lu'nun yaşamöyküsü- nü anlatan Hou Hsiao-Hsen'in yönettiği "Kukla Ustası" (Tayvan), İngiltere'nin çılgm şairi Lord Byron'm Yunanistan'daki yaşamından bir kesıt sunan Yunanh yönetmen Nikos Koundouros'un fil- mi "Byron, Bir Şeytana Ağrt", Suriyeli yönetmen Mohamed Malas'ın babasının anısına adadığı "Gece", 1993 Montreal Film Festivali'nde En İyi Film ve En !yi Aktör (Johan Leysen) ödüllerini alan Radu Mihaileanunun yönettiği "thanet" (Ro- manya), olgun bir erkekle büyüme heveslisi bir gençkızarasmdaki imkansızaşİcın öyküsünü anla- tan Radoslaw Piwowarski'nin yönettiği "Duygular S09İe9" (Polonya), sinemanın gecmişini ve ya- şamlan nasıl etkileyip zengjnleştirdiğini konu alan ve yönetmenliğini Bernhard Sinkel'in vaptığı "Fihn AnlatKtsı" (Almanya), bırkaç vıl önce festivalde ödül kazanan Eliseo Subiela'nın Arjantin'de genç- lerin sevgjhlilerine şiir kitaplan hediye etmelerine yol açan fılmi "Kalbin Karanhk Yüzü" ve caz se- venler tarafından caz sevenler üzerine, caz sevenler için yapılmış bir film olan Marc-Henri VVajnberg'in yönettiği "Dostiar" (Belçika). Yine yazın, tiyatro. müzik, dans. sinema. plastik sanatlar ve benzeri alanlarda "Sanat ve Sanatçı"- nın dünyasını irdeleyen, ama yönetmen ve yapımcılannın tercihi olarak "Uluslararası Yan- şma"ya kaülmayan fılmlerden oluşan "Sanatlar ve Sinema" bölümünde ise, genç Türk yönetmen Kırt- luğ Atanian'ın gizemlı öykülerden karmaşık bir ağ ören ve kısmen siyasal eleştiri, kısmen eğlencelik bir fantazi olan "Karanlık Sular"ı. izleyicileri du- daklannda bir tebessûm ve kalplerinde bir şarkıyla bırakan, esprili yaratıa ve hayranlık uyandıran bir film olan, Peter Chebom'un yönettiği "Şarkmu Dinle", 1982 yıhnda olen. uluslararası üne sahip pi- yano virtüözü Gleun GouM'un duygu ve düşünce- lerinin bir tür inceleraesi olan François Girard'ın yönettiği "Glernı GookJ Üzerine 32 Kısa Fıhn", 1993 Venedik Altın Aslan ödüllü bir Kieslowski fıl- mi olan "Üç Renk: Mavi" ve Ron Maım'ın, 50'Ierin baskıa ortamından, son derece özgür 60'lara nasıl gecildiğini müzik ve dans eşliğinde anlatan eğlence- ü belgesel filmi "TmsT yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear