23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27ŞUBAT1994PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Kadmın 'doğurganlığı'mı engel? 'Kadın sanatçılar' günümüz sanat ortamındaki konumlarmı gözden geçirdiler AHUANTMEN S an Francisco Üniversitesi öğretim göreviilerinden tVhitney Chadwick, "Kadut, Sanat ve Toplum"adh kitabında, femi- nist sanat eleştirmenlerinin özellikle 1970'liyıllarda irdele- meye başladığı çeşitlisorunlara işaret ediyor: Bir kere, varo- lan ve genellikle erkekler tarafından yazılmış - sözkonusu ^ ^ ^ ^ tarihin neredeyse tümüyle erkek sanatçüardan oluştuğu, va- " ^ ^ ™ rolan kadınlarm da (örneğin bir Artemesia Gentileschi, Ge- orgia O 'Keefe ya da Frida Kahlo) sanailarından önce 'egzoMrik' kifi- likleriyle ver aİdığı. kadınlarm çokça tüketilen bir tneta olarak karşımı- za çıktığı- dünya sanat tarihinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliği vardı. Sanat tarihçüeri. pek çok kadtn sanatçıy: neden gözardı etmişti? Ba- farılı olan ve sanat tarihinin gözardı edemedigikadm sanatçılarm ayrı- calığı neredengeliyordu? Erkek loplumlarm öngördüğükültürelyapıda sanatçı olmayı seçen kadmın "doğurganhğı" neden yaratıalığım kısı- tlavan birengele dönüsüyordu? Büıün engeüeriaşabibniş vekendine bu cangılda bir ver edinebilmis bir kadm sanatçınm vapıtlan neden da/uı az satüıyor, satıldığında da daha düşükfıyatlara alıa buluyordu? New York 'ta bir grup kadm sanatçıdan oluşan "Guerilla Girls " I Ge- rilla Kızlar), bu sorulara afışleriyleyanıt arıyor: "Irk ve cins aynmuun tnodastgeçince, sanat koleksiyonunuzun değerine oücak?" başlıklı bir afışte. bir arastırmanm trajikomik sonucu durumu açığa vuruyor; Bir adet Jasper Johns resmine verilen 17.7 milyon dolar karşıhğmda, Mary Cassatt, Imogen Cunning- ham, Sonia Delaunay, Eiaine de Kooning, Artenüsia Gentileschi, Barbara Hepworth, Frida Kahlo, Tina Modotti ve Georgia O'Kee- fe in de aralarında bulunduğu 67 kadm sanatçınm birer yapıtt satın alınabiliyordu!.. Gerilİa Kızlar'a göre, "kadın sanatçı" olmantn avantajları da var tabii: Başarma gerilimi ya- şamadan çalışmak. erkeklerle aynı sergilerde ver almamak. dört ayrı'free-Umce'işte çalışarak sa- nat dünyasmılan zaman zamanso- vutlanarak bir soluk almak. 80 yaşmdan sonra 'belki birşeyler olacağtmn'bilinciyle yaşamak, kendi düşiincelerini başkulannın yapı- tlarında görmek. meslekle annelik urasmda seçim vapma olanağı bul- mak. sevgilin seni daha genç biri uğruna terkettiğinde çalışmak için 'Tanrı doğuruyor...' Monica Sjoo daha çok zaman bulmak, gözden geçirilip yeniden yazılan sanat tarihi kitaplarında yer almak... gibi. Kültür Bakanlığı 'nıtı son yıllarda gerçekleştirdiği en önemli et- kinliklerden hiri olan ve kısa bir süre önce izlediğimiz "Çağlar Boyu Anadolu'da Kathn" sergileri, Türkiye'de de aynı soruları -geç de olsa- gündeme getiriyor. Türkiye de kadmın kökenlerini, ardmdan çağdaşlaşma sürecindeki yerini ve günümüz kadmmın konumunu sorgulayan sergi, Türk sanat tarihincle, geçmişten bu- güne, gözardı edilemeyecek bir birikimi olduğunu kanıtladı kadm sanatçılarm. Serginin küratörü Tomur Atagök. bugün Türkiye'- de çok sayıda kadm sanatçınm "cinsel rol kahplanıun sııurlarını asma çabast"nı sürdürdüğünü ve "sanatı bir süsleme vegüzelleş- tirmegibigören büyük bir kesime karşı, kendini arama, tanımla- ma, tanttma yolunda 70yddtr Uerici bir tavır sergileyerek evreıt- sel sanat içinde dışlanmayacak " bir konuma ulaştığım söylüyor. Pek çok kadın sanatçı. doğrusu Türkiye gibi sanatın ve sa- natçınm yeterince önemsenmediği ülkelerde yasayan öteki sa- natçılar gibi, "kadın sanatçı"dan önce, sanatçı olmantn zorluk- larıyla boğusuyor. Heykeltıras Handan Börüteçene, Türkiye'de kadın sanatçınm değil, sanatm gözardı edildiğine ınanıyor örne- ğin. Pek çok kadın sanatçı da sonıut örnekler mediğimizde, "bir sorun yaşamadım" demekleyetiniyor ki bu noklada nevin sorun olup olmadığı, gerçekten de konunun üzerinde derinlemesine düşününce or- taya çıkıvor. Ama artık söz onlarm... (1) Günümüz sanat ortamını gözününde bulun- durduğunuzda, kadın sanatçılann gözardı edildiği- ni düşünüyor musunuz? (2) Kadın sanatçılann tarihsel süreçteki konumu- na baktığınızda, feminizmin kadın sanatçıya bir katkısı olduğuna inanıyor musunuz? (3) Sanatçı olarak kadın olmanızdan kaynakla- nan sorunlar yaşadınız mı / yaşıyor musunuz? Hiçlik duygusu kadar iyi bir itîci güçyok HALE ARPACIOĞLU (1) Kadm sanatçılann kadın olmalanndan ötiirü herhangi bir zorlanma içinde olduklannı düşünmüyorum. Zaten artık kadın olmak "in". Bütün partiler kadın belediye başkanı çıkarabil- mek için yanşıyor. New York'ta da bir sa- natçınm başanlı olması için Yahudi, eşcinsel ya da en azından kadın olması gerekir deniyor. Yani artık sorun. sıradan bir erkek olmak. (2) İçinde yaşadığımız erkek kültürü kadına da. erkeğe de insanca bir varoluş sağlayamıyor. Bu kültür. erkeği maddi, manevi güç peşinde Jcoşturan onun kimliğirun bir parçası olan dişil yanını bastıran, neticede de doyumsuz ve eksik bireyler yaratan bir kültür. Feminizm, kadmın ana tannça kültürüne kadar gjden kaynaklanna inip kendi varlığını yeniden kurmasmı ve erkeğin de dişil yanını geliştinp değişmesini öngörüyorsa bunun yalnız kadın sanatçı için değil genelde in- san için çok yararlı olabileceğini düşünüyorum. •• (3) jEvet, çocukluğumda koz çocuğu ohnanın getirdiği toplumsal konumumdan ötürii bir eksiklik. bir hiçlik durumu yaşadığımı sanıyo- rum. Ama hayatta esaslı hiçlik duygusu kadar iyi bir itici güçyok. Çünkü kişi varlığındaki bu hiçÜ- ğjn yerine başka bir şey koyabilmek ve kendini başka bir yolla var etmek için üretmek ve yarat- mak zorunda. Kadm ressamlar dahaaz resim satıyor FATMA TÜLİN (1) Her şeyden önce, 'kadın ressam' ve 'res- sam' aynmının bana çok ters geldiğıni söyleye- bilirim. 'Erkek ressamlar' başlığı altında bir ser- gi ya da bir kitap düzenlendiğini hiç duymadım. Gözardı edilme sorununa gelince, bu toplum- dan ve toplumun saurarası kadma biçtiği kişilik özelliklerinden kaynaklanabiliyor. Kadmın gi- rişken ve atak yapıda olanma daha az rastlanı- yor. Çahşüğım galeriden aldığım ve kendi göz- İemime de dayanan bilgiye göre örneğin, kadın ressamlar erkeklerden daha az resim satıyorlar. Bu bir 'ciddiye alınmama' sorunu mu, bilemiyo- rum. sonuçta sanat alanmda da iktidar sorunu var. Kötü olan iktidann sanat dışı ölçütlerle kullarumının sanatcıyı etkilemesi. Bu tür bir kul- lanımda cins aynmı olduğunu sanmıyorum. İk- tidar bir kadının ya da bir grubun elinde olduğu zaman da aynı türden sonuçlarla karşılaşabili- yoruz. (2) Türkiye'de tarihsel süreç içinde kadının toplumsal rolünün gelişmesinde ilk önce Ata- türk'ün büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum. Bununla birlikte feminizmin de katkısı oi- muştur. (3) Erkek olsaydım yaşamayacağım sorunlan kadm olduğum için yaşadım diyebilirim. Ama bu benim çekingen ve biraz da asosyal yapı- mdan kaynaklaruyor olabilir. Toplum kadın sanatçıya gayriciddi bakıyor ARZU BAŞARAN (1) Günümüz sanat ortamında belli bir dü- şünce seviyesine ulaşmış, sanatı takıp eden, sor- gulayan izleyici kesiminin kadın-erkek. sanatçı diye bir aynm yaptığını sanmıyorum. Özellikle plastik sanatlar, edebiyat alanlannda sa- natçının cinsiyeti değil, yapıüdır önemli olan. Baa resim alıcılannın kadın sanatçıya yatınm yapmak konusunda endişelendiğini düşünü- yorum. Oysa sanatçı kalitesi açısmdan erkek veya kadının hiçbir farkı yok. Sanki kadın her an sanattan vazgecip, resim yapmayı bıraka- cakmış gibi düşünüyorlar. Koleksiyonerlerin aldığı resimlerin ressamlanna bakınca, erkekJe- rindaha fazla olduğu belli. Bu acaba bir tesadüf mû yoksa aynm yapmadan yalnızca iyi resim mi toplamışlar? Bunun cevabını net olarak bu- lamıyorum. Toplumun kadın sanatçıya gayri- ciddi baktığını düşünüyorum. Önünde sonunda sanatçı olan kadını görmek istediği geleneksel yapıya yakıştınyor. Kadın sanatcıyı sanki günün kalan kalan zamanlannı dolduracak bir hobisi varmış gibi görüyor. Aynca toplumun yüzyıl- lardır kadınlara uygulanan baskılann hatası de- ğil yalnızca. Sanatçı olan yetenekli kadınlann ye- tersiz kalan mücadelesidir de. Bu zamana kadar birçok yetenekli kadının gerekli kavgayı'yap- mayıp daha kolay ve tembel bir vaşamı seçtikle- rini, toplumun ve geleneksel ahlakın uygun gör- düğü rolü kolayca fedakarlık etmeden kabul et- tiklerini düşünüyorum. (2) Philadelphia Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi öğretim görevlisi Nancy G. Heller"- in hazırladığı Women Artists kitabında kadın sanatçılann yapıtlannın 1550 yıllanndan beri varolduklannı görebiliriz. O dönemlerdeki res- samlann, heykeltıraşlann varlıklannı ancak 20. yy'da yapılan araştırmalarla anlayabiliriz. Örne- ğin bir Camille Claudel 1864'te doğmayıp günü- müz kuşağından olsaydı, Rodin'in gölgesinde kalmak yerine daha çok ciddiye alırur ve yapı- tlan daha haklı bir yerde olurdu. Çünkü özel araştırmalarla günışığına çıkmasma gerek kal- mayacak kadar güçlü bir sanatçı ve önemli bir yetenek Camille Claudel. Bu bağlamda femi- Kadın cinsiyeti nedeniyle farkh konumda natını sürdüren ciddi sanatçıdan, boş vaktini dc- ğerlendiren amatör ya da sanat eğitiminden bir müddet sonra sanatına ara vererek. yıllar sonra tekrar sanat >asamına başldvan çoğu da kadın olan sanatçılara özel. banka ya da resmi galeri- lerde sergi açmak olasılığı neredeyse sınırsız. ül- kemizde. Hatta amatörce. popü'ler zevke hıtap edcn kolay anlaşılır türden yapılan çalışmalar kendilerini destckleyen çevrcler tarafından satın da alınır. Hele biraz da gelir düzeyi yüksekse önemli eleştirmenler onlann sanatı hakkında de- ğerlendirmeler vapabilirler. Bu. Türkiye'deki nizm, her ne kadar tüketilmiş bir kavram gibi gözükse de gerek çalışmak, okumak gerekse sa- natçılığı seçmek isteyen kadınlara önemli bir destek olmuştur. Ve ortak mücadelede önemli bir hız kazandırmıştır. Feminizmin ortaya çı- kmasından bugüne kadar olan zamanda kadı- nlann sanatın her alanında ne kadar ciddi işler çıkardığını ve saygılannın nasıl arttığını, kalite- nin yükseldiğini de yadsıyamayız. (3) Ressam olmayı istediğimden beri ailemin en az benim kadar istekli olduğunu gördüm. Akademideki öğrencilik yıllanmda da her za- man sanatı düşündüm ve bir sanatçı adayı ola- rak kendimi, çevremi, dünyayı algıladım. Res- mi düşünürken ve yaratırken kadın cinsinden olduğum hiç aklıma gelmedi. Gelmiyorda. An- cak resim bölümünde eğitim gören bazı öğren- cileri hatırlıyorum. Mezun olduktan sonra klasik her kadın gibi aileyi tercih edeceğimi ve sanattaki o zor mücadeleyi yapmayacağımı söylüyorlardı. Bir de mezun olduktan hemen sonra o zamanın önemli bir galeri sahibi önce resimleri beğenip sonra da kadın ressam- lara güveni olmadığını söylemişti. Böylece yatınm yapmanın da gereksiz olduğu ortaya çıkıyordu. Bu ve bunun gibi hem sanat ortarru- ndan hem de toplumdaki bu tarz yaklaşımlar vardı o zamanlar. Ancak benim sanata olan tutkum ve kendime olan güvenim ve mücade- lem sayesinde hiçbir zorluktan etkilenmedim. Ama yurtdışında özel bir burs almak istediğim- de erkek sanatçınm daha şanslı olduğunu düşü- nüyorum. Bir kadın sanatçınm bir holding sahi- binden böyle bir desteği isterken yeterince cid- diye alınmama endişesi taşıyorum, acıkçası ha- la bir takım zorluklann bazı durumlarda az da olsa var olduğunu sanıyorum. karmaşanın kadın sanatçıya sağladığı olanak- lardır. Sanat eğitimi gören öğrencilerin arasında sayıca fazla olan genç kadından kaç tanesi onu sürdürebilir? Müzelere ya da önemli koleksi- yonlara kadın sanatçılann işleri alınır mı? Ve yıllannı vermiş sanatçılara onlann sanatını ince- leyen ciddi kitaplar ya da kataloglar yapılır mı? İlk aklıma gelen, Füsun Onur'un, Candeğer Für- tun'un ya da Neşe Erdok'un kitap. katalog. bro- şürleri yapılmış mıdır? İş yapan birkaç ciddi TOML'R ATAGÖK galericinin kadın sanatçılann yapıtlannı cn az karşı cinsinki kadar desteklediği. pazara sürdü- ğü söylenebilir mi? Her şeye rağmen cinsiyeti ne- (1) Buna tamamen olumlu ya da olumsuz deniyle sanatçınm farklı değerlendirilme içinde yanıt vermek mümkün değil. Uzun yıllar sa- olduğu gerçektir. (2) Feminıst hareketlerin kadın sanatçıya katkısı olduğuna ınanıyorum. Türkiye'de kadın erkek aynmının olmadığı. ama eşitliğin"mut- lak"(!)gerçeğj kadın-erkek sanatçı sorunlan için de geçerlidir. Türkiye'de sanatçı birevseldır. bir düşünce >a da cylcm çcrçevesindc bırleşmez. Pek tepkı de göstermez. Diğcr taraftan eşitliğin daha fazla olduğu aynmcı veeylemcı ta\n çok önemli gelişmelere neden oldu. 1960"larda kadın gücü organize oldu, sanatçısı. eleştirmeni, yazan. ta- rihçisi. küratörü ve müzecisi ile birlikte! Geçmiş gclccek için tekrar, tekrar eözdcn scçirildi. 1970'lerde Whitney BÎenali'ne seçilen sanatçılann arasında kadınlann yüzde 5'in altında ol- duğunu protestoeden Amerikalı Kadın Sanatçılar-oou-izle^en llarda > üzdc 20-25 oranyıda katılım sağladılar. Son 1993 bıe- nalinde de 84 sanatçıdan 30'u kadın. Sanatçılardan oluşan Ge- rilla Kızlar 1970'lerin sonundan başlayarak eylemlerine devam ediyorlar. Feminist hareketlerin kadın sanatçıya iki ayn bağlam- da katkısj olduğu söylenebilir. Birincisi sanat ortamımının dinamiklerini ve önyargılan de- ğıştirmesi nedeniyle kadm sa- natçılann konumlanna olumlu olarak etkileri. Sanat politikası- nda önemli birdeğışim oldu. Di- ğer taraftan kadın sanatçılar kendi kadınsı birikimleriyledaha da özgün yapıtlar ortaşa koydu- lar, güçlenmeye başladılar. Bize gelince. bizlerin bu alanda etki- lenmesi. bilinçlenmesi pek yeııi- lerde oluyor. Görünen o ki yazı yazan, sergi düzenleyen hatta pa- zarlayan birkaç sanatçı ve aracının bir araya gelip bunu de- ğerlendirmesi gerekı'rken. birey- sel tavırlar. düşünce tembelliği. adamsendecilik. hatta kıskançîîk bunu önlüyor. (3) Doğal olarak yaşadım. En azından başkasından önce e\ lilik ve annelik nedeniyle dönem dö- nem sanat yaşamımı kendim ak- sattım ya da suçluluk du\dum. Türkiye'de çok üreten \e bırçalı- şan bir sanatçı olarak beğenil- dim. kötülendim. eleştinldim. hatla kıskanıldım ve neredeyse bir işimi kaybeııim. ama geriye dönüp baktığımda çalış- malanmızı engelleyenlerin kcn- dilerinin de sorunlan olduğunu :prmek_tcyiz. Kadm olmaktan oturuhıç bir sorun yaşamadım Feminist hareketin kadm sanatçıya katkısı çok GÜLSÜN KARAMUSTAFA (1) 20 yıl önce okuldan mezun olurken. kadın olarak, ancak "bir erkeğin bileğine sahip- seo" resim alanında yırtabilirdin. Bugün de bir "kadın sanatçılar sergja" açıldığı zaman "Bu da ftereden çıkrıT" sorusu sorulabiliyor. Bunun toplumsal veya ülkemize mahsus bir durum ol- madığmı düşünüyorum. (2) Dünya sanatında feminist hareketin kadın sanatçıya çok büyük katkısı olduğuna inanıyorum. Özellikle Amerikan feminist hare- keti sayesinde, kadınlar müzelere yaygın bir bi- çimde kabul edilebilme, galerilerde kendilerine uygulanan düşük fiyat tarifelerini erkek sa- natçılarla eşitleme ve erkek sanatçılar kadar ül- kelerini temsil edebilme hakkını kazandılar. Pek çok konuda olduğu gibi sanatla da Batı uzantısı gelişmeleri yaşadığımızdan şu anda bu haklann güvencesinden yararlandığımızdan eminim. (3) Sanat hayatıma tedirgin başladım ama 70 sonrası gelişmelerin getirdiği imkanlar ve kişi- sel çabamla kadın sanatçı olarak herhangi bir sorun yaşamadım. HALETENGER (1) Türkiye'de günümüz sanat ortamında kadın sanatçılann gözardı edilmediğini, aksine dalında başanlı günümüz kadın sanatçılannın hak ettikleri ilgiyi Türkiye'de zaten çok çeşitli sebepler yüzünden sınırlı, kısıtlı olan sanat or- tamı içinde olabileceği kadanyla gördüklerini düşünüyorum. Yani kadın veya erkek olsun sanatçılar Tür- kiye'de sanata karşı ilgisizlikten eşit olarak na- siplerini alıyorlar. (2) Feminizm ya da baa kişiler için daha az rahatsız edici adıvla 'kadın hareketi' aslında en basite ındirgenmiş haliyle kadmlann kendileri- ne kaybettikleri güveni. yani öz-güvenlerini tekrar kazanma mücadelesidir ve tabii ki sa- natçılara da dolaylı veya dolaysız geniş anlam- da faydası olmuştur, olmaya da devam ettiği gerek dünyada gerek Türkiye'de -hele gecmişe göre düşünüldüğünde şaşırtıcı- oranda artan kadın sanatçı sayısı ile ortadadır. (3) Türkiye'nin genel ortamı içinde şaşırUcı gelebilir ama işimle ilgili olarak bugüne kadar kadın olmaktan ötürü hiç sorun yaşamadım. PENALH MEMET BAYDÜR Esteük Kaygılap iki hafta önce Ankara Urart Galerisi'nde açılan ilginç bir sergiden söz etmiştim kısaca. Tiyatro kavramı çerçevesin- de otuza yakın sanatçınm yapıtlarından oluşan önemli bir sergi. Emre ve MüşerrefZeytinoğlu'nun ilginç yapıtı, Bar- bara ve Zafer Baran'ın Londra'da ürettikleri olağanüstü ti- yatro ve opera afişleri, Ali Arif Ersen 'den Arzu Başaran 'a, Muriel Clutten'den Nurcan Giz e, Barış Eren 'den Ismet Bir- sel'e kadar birçok sanatçınm düşündürücü yapıtıyla zen- ginleşen bir sergi. Yalnızca resim, heykel, afiş sanatına değil, ama özellikle tiyatroya gönül vermiş insanların se- veceğini sanıyorum bu sergiyi. Mart ayının ilk günlerinde de açık. • Ankara ve kent sorunlan ve belediyeler hakkında ho- murdanan satırlar yazmayı sürdürüyorum ister istemez. Altı yıldır bir avuç insan hiçbir çıkar, karşılık beklemeden, büyük bir özveriyle olağanüstü bir iş kotarıyorlar. Adı: An- kara Uluslararası Film Festivali. Onları bir araya getiren ve bu orta Anadolu kentinde böylesine boyutlu bir işe gö- nül, akıl ve emek koymalannı sağlayan olguysa, sinema sevgisi. Birinci yılından beri sürekli kaynak, para, yardım, destek sıkıntısı çeken bu güzel festival, bu yıl belediye se- çimlerinin arifesine rastladığı için daha da büyük sıkıntılar içine girdi. Çankaya'nın belediyesi mart ayındaki yerel se- çimleri gerekçe göstererek bu yıl festivale hiçbir katkıda bulunmayacağını epey önceden ilan etmiş. Normal kent- lerde (hele bu kent başkentse) yerel seçim olduğu için cid- di, boyutlu yardımların yapılmasını bekler kentli yurttaşlar. Ankara Büyükşehir Belediyesi ise bir unutkanlık ya da dal- gınlık sonucu olarak önceden vaat ettiği birbuçuk milyar li- ralık desteğin yarısını kesmiş almış festivalden. Kendi kentinde birçok aydın kişinın emeğiyle gerçekleşen bir uluslararası festivale, kendisiyle ilgili seçimler yüzünden yardım edemeyen bir belediye. Geriye Kültür Bakanlığı'- nın desteği kalıyor, bu yıl bununla yürütülmeye çalışılıyor festival. Bir kenti kent yapan en önemli olgu nedir? Bana soran yok ya, gene de söyleyeyim fikrimi: Bir kenti kent yapan en önemli olgu, o kentin içinde yaşayan gerçek kentli sayısı- dır. Gerçek kentliler sinemalara, tiyatrolara giden, haftada bir iki kitap alıp okuyan. kent yaşamına uymayan kişilere ve yaptırımlara müdahale eden, kırk bin liraya operaya gi- dip üç saat Mozart dinlemek varken, televizyonda yarışma programı ya da dizi film seyretmeyen; tiyatroya, resim ser- gilerine, film festivallerine yoğun ilgi gösteren kişilerdir doğal olarak. Şimdi Ankara'da ikamet ederek kentli sayı- lan yurttaşları güzel bir fırsat bekliyor 25 şubat - 6 mart arasında. Kısa filmler, hepsi güzel filmlerden oluşan An- kara Uluslararası Film Festivali'ne gösterecekleri ilgi, önümüzdekı yılın garantisi olacak bir bakıma. Dünya sine- masından da enfes filmler, ticari sinemalarda belki hiçbir zaman oynatılmayacak yapıtları yakalama şansı, isteyen için, meraklısına sunuluyor festivalde. Kaçırmayın! • Geçen hafta Hürriyet gazetesinde Mümtaz Soysal'ın nefis bir yazısı daha yayımlandı. Mümtaz hoca, hep bir sağduyu, çağdaşlık mimarıdır ya, bu yazısıyla günümüz belediyeleri için göz ardı edilınmesine olanak tanınmaya- cak şeyler söylüyordu. Göz Doktoru Mimarlar başlıklı ya- zıyı kesip sakladım. Bir bölümünü de sizinle paylaşmak istedim sevgili okur. "Göz doktoru, göz rahatsızlıklarını yri0ftirrr. Ama göz rahatsızlığı yalnız onun iyiİ9ştirebit&- ceği cinsten olmayabilir. Sadece merceği, pupiitayı, kor- neayı değil, hatta beyindeki gorme merkezinin de ötesin- de, butün zihni hırpalayan, bütün zevklerin algılanmasını olumsuz etkileyen göz rahatsızlıklan da var. Onları ancak şehirciler, belediye başkanları ve yanlarmdaki mimarlık danışmanlan iyi edebilir. Estetik kaygılan olan bir belediye başkanı, yanına este- tik duyarlığı sivrilmiş bir mimar alarak beldesinin yollann- da yürüyuşe çıksa, mimar rahatsızlıklan bir kağıda not etse, ertesı gun o notlara dayanarak düzeltme, doğrultma, güzelleştirme turlarına çıkılsa, çok şey değişmez mi? Üstelik, büyük masraflara katlanmadan. Çunkü, yapılan işlerin çoğu, sökme, kaldırma, küçultme cinsinden hiç para istemeyen ya da, tellerin yer altına alın- ması gibi, az parayla yapılabilecek işlerdir. Ama, bu kaygıyı duyan belediye başkanı, onlara yar- dımcı olacak estetik duyarlığı sivrilmiş mimar nerede?" Kenti ilgilendiren her meselede Mümtaz Soysal'ın yuka- rıda sorduğu soruya yanıt aramaya zorunluyuz. Belediye yalnızca su. elektrik, kanalizasyon, otobüs, trafik demek değıldir. Ayrıntılara inmesini bilen ve şehircilik estetiğın- den haberdar insanlar bekleniyor. Örneğin ben hala me- rak ediyorum şu Ankara'nın büyük caddelerinin başlarına ve sonlarına dikilen heykel-anıtlara benzeyen ucubelerin kimler tarafından yapılıp, kimin onayını alarak o noktalara dikildiğini? Şehircilik adına da. estetik adına da birer utanç yığınlarıdır bunlar Bu ve benzeri çırkinliklerin kaldınlması için kent yönetimlerini zorlayacak kentli yurttaşlar aranı- yor. Onları bulduğumuz zaman, Ankara Film Festivali'nin sosyal ve ekonomik bütün sorunlan çözümlenmiş olacak- tır. 6. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALrNDE BUGÜN: Kızılırmak Sineması 11.30 "Lüks Otel" Yön. Dan Pita 14.00 "LûksOtel" Yön. Dan Pita 16.30 '"Ölümcöl Tango" Yön; Patoco Leconte 19.00 "Ölümcül Tango" Yön: Patrice Leconte 21.30 "Lüks Otel" Yön: Dan Pita Kavaklıdere Sineması 11.30 "Shuru" Yön: Savi Gavison 14.00 "Shunı" Yön: Savi Gavison 16.30 "Sorumluluk Sorunu" Yön: Thomas Mitscherlich 19.00 "Çıplak" Yön: Alı Özaentürk 21.30 "Pazar Günü Çocukları" Yön: Daniel Bergman Alman Kültür Merkezi 10.30 Llusal Kısa Film Yarışması (Video dalı) 14.00 Llusal Kısa Film Yanşması (Videodalı) Fransız Kültür Merkezi 16.00 Düet Filmleri 17.30 "Sa>aş *e Banş" "Yergi ve Büyük Sonuçlar" 19.00 "Büvük Yanüsama" Yön: Jeaıi Renoir Baydur'un yeni oyunu: Tensing KültürServısi - Tiyatro yazınımızın son yıllardaki en verimli yazarlanndan biri olan Memet Baydur. yeni bir oyun yazdı: Tensing. Oyun, MitosBoyut Yayınlan'nca yayımlandı. Tensing, Doğu ile Batı'nın anlayış ve yaşam biçimleri arasındaki a_\nmlan ortaya kojan. bir tartışma oyunu. Bu tartışma ek'seninin bir tarafında. Everest Dağı'nın doruğuna çıkıp Everest Fatih'i bu nedenle "sir" unvanını almış olan E. Hilary, diğer tarafında ise, ona, yolculuğunda rehberlik yapmış. önceden Everest'in doruğuna, babasıyla defalarca tırmanmış olan. Nepal'li Tensing vardır. Hillary"nin bu başansı. yıllar geçtikçe Nepal'in bu bölgesinm olumsuz etkilenmesine neden olmuştur. Bütün dünyanın ilgisin çeken, bu nedenle de turizme açılan bölge, sorumsuz, sevgisiz, anlayışsız uygar turistlerce kirlenmiş, bozulmuş aşınmıştır. Oyun, "çevre" sorunun. hiç düşünülemeyecek yerlere kadar tırmanabileceğini gösterir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear