25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi GenelYayınYönetmeni:ÖzgenAcar#GenelYa\ın • Görsel Yonetmen: Ali \car ©Dış Haberler: Er- Ankara Temsılcisı: Mustafa Balba> #Haber Müdürir Doğan Akın AtatürkBul- MüesseseMüdiirü ErolErfcut •Koordınatör Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Ya'yın gun Balcı • Ekonomi Abdurrahman Yıldınm • van No:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020(7 Hat). Telex: 42344. Fax: Ahmet KonıLsan OMuhasebe Bülenl Yener Daruşmaru: Oriıan Erinç • Yazıişleri Müdürlen: Istihbarat: Yalçın Çaktr • Yurt Haberlen: Mehmet 44195027 •İzmır Temsileisi: Serdar Kızık, H Ziva BK 1352 S.2 3 Tel 4411220 •Idare Hüseyin Gürer • l,letme önderÇeük tbrahim Yüdız, Dinç Tayanç (Sorumlu). •Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül- Telex: 52359, Fax: 4419117 • AdanaTemsileisi: Çetin Yiğenoğlu İnönüCd. 119S •Bılgı-fşlem Nafl tnal •Bılgısavar Sıstem: Merkezi Müdürü: İpek Çauşlar kadir Yüceiman • Düzeltme: Abdullah Yancı No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492, Telex: 62155, Fax: 3522570 Mürii>et Çiler • Reklanv Retıa Işıtman Yı>ımla>an ieBasan:YenıGün Haber Ajansı.BasınveYayıncıbk \ Ş TürkocağıCad.39 4ICağak>glu34334İsI PK 246lstanbulTel (0 212)5i:0505(2Ohat)Telex 22246.Fax («212)513X595 21ŞUBAT1994 İmsak.5.19 Guneş: 6.44 Oğle- 12.25 Ikındı: 15.22 Akşam: 17.52 Yatsı: 19.11 KTİhle derster bugün başhyor •TRABZON(AA)- Karadeniz Teknik Üniversitesi'ne (KTÜ) bağb lakülte ve yüksekokullarda, 1993-1994 öğretimyıh bahar yanyılı dersleri bugün başlıyor. KTÜ Rektörlüğü'nden yapılan açıklamaya göre bugün başlayacak bahar yanyılı dersleri, 3 haziranda tamamlanacak. Bu yanyıhn sınav lan ise 6-24 haziran tarihleri arasında yapılacak. Öte yandan güz yanyılında özürü nedeniyle sınava giremeyen veya okuldan mezun olmasma 2 ders kalanlara tanınan bütünleme sınavlan da 21-23 şubat tarihleri arasında yapılacak. OECD'deişsiz sayısı •ANKARA(AA)- Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)ülkelerindeişsiz sayısının 30 milyonu aşüğı belirtildi. Türkiye İşveren Sendikalan Konfederasyonu'nun "OECD ülkelerinde işsizliğin önlenmesi konusundaki yeni yaklaşımlar ve Türkiye" konulu araşürmasında, son yıllarda dünyada yaşanan ekonomik durgunlugun, önemli bir işsizÜk sorununu da beraberinde getirdiği belirtildi. Araştırmada, 1994 yılı için yapılan işsızlik oranı tahmininin OECD ülkeleri için yüzde 8.6 olduğu kaydedildi. Doğu'da kûltüp balıkçflığı • ERZURUM(AA)- Doğu Anadolu Bölgesi'nin kültürbalıkçılığı açısından zengin birpotansiyele sahip olduğu bildirildi. Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısi Prof. Dr. Hamza Aktan, kültür balıkçıhğının gelişmesi için yöredeki yetiştiriciye her türlii desteğj vereceklerini söyledi Prof. Aktan Atatürk Ünıv ersitesi'nin su ürünleri boiümünde yetiştirilen alabalık yavrulannm yetiştiriciye çok düşük bir ücret karşılığı verileceğini kaydetti. Nice'de yaşlı blr Osmanlı • ATtNA(AA)-lkinci Abdülhamit'in torunu, Şeh/ade Abdülkadir Efendi'nin oğlu ve Osmanlı hanedanının şimdiki reisi Mehmet Orhan Efendi, Türkiyeye gerçekleştirdiği ziyaretini en iyi anılarla hatırladığını söyledi. Mehmet Orhan Efendi. Yunanistan'da yayımlanan haftalık"1000"dergisine verdıği demeçte, Türkiye ziyaretinden izlenimleri sorulduğunda "Mükemmeldi. Beni sanki yıllarca bekledikleri birisiymişgibi karşıladılar" dedi. Türkiye'ye ziyaretini niçinbukadargeç gerçekleştirdiği sonısuna, "Türk vatandaşı olmadan gitmek istemiyordum. Vatandaşhğa da geçen yıl almdım" yanıtını verdi. Beymenerkeklep defilesi • İSTANBUL(AA)- Bevmen'in 1994ilkbaharve yaz koleksiyonunda yeralan erkek giysileri, "Beymen crkck", "Business erkek" ve " V2 by Versace" adlı üç ayn defıleyletarutıldı. Beymen'in Maslak'takiyönetim merkezi Campus'ta, "Ekspozisyon Günleri" çerçevesinde gerçekleştirilen defilenin "Beymen erkek" bölümünde, giysilerde ketenin egemenliği görüldü. Bcj. gri, mavi. san ve tonlann ağırlıkla kullanıldığı bu serıde aynca blazer, triko ve tişürtlerdc kırmızı, mor, yeşil, turuncu, sax ve somon gibi canlı renklerdikkatiçekti. Gimaychtülakıhabevikukuuşnamn sonuoldıı T^-ansu Çiller'in kahve falına düşkün olduğu, her gün özel kalem müdürüne fal baktırdığı haberleri Ankara'da siyasi kulislerde günün konusuhaline gelmişti. Tansu Çiller'in Bilinmeyen Siyaset ifomanı JVursun Erel AYv Bilge Ç.iller fal haberinden basın danışmanlannı sorumlu tuttu."Ustelik haberi yazan gazeteciyle, danışmanlannın öğle yemeğinde buluştuklanm" tespit ettirmişti. Fallardagelecekarayışı Rüşdü Saracoğlu. altın borsası pro- jesine "çok temkinli" yaklaşıyordu. Altın ithalatını serbest bırakmayı ön- gören bu girişim. Türkiye"yi bir "kara para aklama cenneri"ne dönüştürebilır- dı. Bu endışelen, Demirel'in ekonomi başdanışmanı Prof. Emre Gönensay'a iletti: - Para aklama konusu üzerinde OECD çok hassas. Biliyorsunuz, OECD'nin hazırladığı mutabakat zaptında bizim de imzamız var. Bunlan Sayın Başbakan"a iletmeniz mümkün mü? Prof. Gönensay ise ertesi gün topla- nacak 'Ekonomik Kurul' öncesi Sara- coğlu'na Başbakan'la görüşebilmesi için bir fırsat yarattı. Sara- coğlu, Demirel'e altın borsası ve altın ithalatının serbest bı- rakılması ile ilgili rezervlerini anlattı. Demirel ise, başını iki yana sallayarak şu yanıtla ye- tindi: - Bana, sizin görüşünüzün alındığı söylenmişti... Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Tevfik Altınok "ra- hatsızdı" Onca yıllık devlet tecrübesi bir kenara itılmışti. Bağlı bulunduğu bakan onu "muhatap" bile almıyor, işleri Müsteşar Yardımalığı'na "tedviren" getirdiği Osman Ünsal'la yürütüyordu. Boğaziçi'nden mezun ol- duktan sonra bir ara "Top- kapı Halı Sarayfnda halıcılık yaptığı için arkadaş- lan arasında "halıcı Osman". "hanutçu (*) Osman" diye anılan Osman Ünsal"ın dev- let deneyimi topu topu 3 yılı gecmiyordu, üstelik Eti- bank'ta görev yaptığı sırada adı bir "usulsuzlüğe" kanşmış, hakkında açılan dava hâlâ sürüyordu. Hazine çalışanlan da yeni müsteşar yardımcısını peK benimseme- mişler, "Altm Rokx", "Pia- get", "Altm Cross" sözcükle- rinin sıkça geçtiğı kimi dedı- kodulardan rahatsız olmuş- lardı. Yabancı Sermaye Dai- resi'nde bir daire başkanı ar- kadaşlanna şöyle dıyordu: - Bir ara Seven Eleyen mağazalan dolayısıyla Özer Çiller'in bizde yabancı sermaye başvurusu vardı. Namık Kemal Kılıç (Altınok'tan önceki HDT Müsteşan) bunlan pek ciddiye almadı. Kılıç. "Canım ne ya- bana sermayesi, bunlar bildiğimiz bak- kal dükkanının Amerikan tipi..." diyor- du, o yüzden başvuruyu epey rafta tut- tuk... İşte o sıralarda bu Seven Eleven (Özer Çiller'in şirketı) işini takip için buraya devamlı bir adam gelip gidiyor- du. iri yan.esmer biriydi... Ben onu o zamanlar Özer Çiller sanıyordum... Neden sonra öğrendim ki Ozer Çiller sandığım adam meğer Osman Ünsal'- mış... Osman ÜnsaPın borcu HDT Müsteşan Tevfik Altınok'a bir gün İstanbul"dan bir "mektup" geldi... Mektupu HDT Müsteşar Yardımcısi Osman Ünsal'ın Töbank'a olan "yük- lü" kredi borcundan söz ediyor ve uzun süredir ödenmeyen bu borcun. ban- kanın Halkbank'a de\Tİnden sonra da kapatılmadığını bildiriyordu "ciddi id- dialardı" bunlar. Altınok hemen rande- vu isteyerek Bakan Çiller'e ulaştı: - Sayın Bakan... Osman Ünsal'la ilgi- li bu iddialar beni çok rahatsız etti... Size de haber vermek istedim... Çiller: - Ben bunlara itibar etmem... Os- man'ı şimdi kıskanan çoktur... Borcu- nu ödeyecektir. Altınok. "Siz bilirsiniz..." diyerek aynldı Çiller'in yanından... Bordo halılarla kaplı koridordan ge- çerek asansöre bindi... Asansörün ay- nasına yansıyan yüzü durgundu. Ka- rannı verdi: - Burada daha fazla işim yok... Aylardır "bir kuruş" bile yatınlma- yan hesap, Altınok'un Çiller'le yaptığı bu konuşmanın ardından "bir gün için- de" kapatıldı. Altınok HDT Müsteşarlığı'ndan aynlmaya karar vermişti ama, Başba- kan Süleyman Demirel'in "ısrarlan" ile görevini bir süre daha sürdürdü. Çil- ler'le "pek az" göriişüyorlardı. Devlet Bakanı'na Hazine ve Dış Ticaret Müs- teşarlığı'nda da bir çalışma ofısi hazı- rlanmıştı. Çiller, müsteşarlığa gelmek istediği zamanlar "önceden" haber veri- yor. Altınok binadan aynlıyordu. O günlerde, Devlet Planlama Teşki- latı'ndan daha önce alınarak Hazine Müsteşarhğı'na bağlanan uygulamaa birimler, Yabancı Sermaye Dairesi ile Teşvik Uygulama Başkanlığı'nın"yeni- den" DPT'ye aktanlması gündemdey- di. Hazine ve DPTnin Kuruluş Kanun- lan, bir taslakla "yeniden" düzenlen- mişti. Taslaklar, TBMM Plan-Bütçe Komisyonu'nda görüşülerek "aynen" benimsenmiş ve genel kurul aşamasına gelinmişti. Devlet Bakanı Tansu Çiller, kendisi için "çok önemli" olan bu taslaklann rince para vermiş olmuyorsunuz... Çiller. söyleyeceklerini söylemişti, iki müsteşan makamında yalnız bıraka- rak, arka taraftaki çalışma odasına geç- ti... Tevfik Altınok bütün bu konuşma boyunca "sessiz" kalmıştı... Kesici, Çil- ler'in odasından çıktıklannda HDT Müsteşan'na şunu söyledi: - Devletin tepesinde böyle yalan söy- lenir mi? Bakanla artık gönül bağım koptu benim... Demirel işi durduruyor İlhan Kesici "pes etmek" niyetinde değildi... Koskoca bir Devlet Planlama Teşkilatı ile böylesine oynanma- malıydı. konuyu Başbakan Süleyman Ajansı muhabiri haber bile yaptı. Çiller öfkesi burnunda makam ara- basına döndü, şoföre talimat verdi. - Uçağı kaçırdım... İstanbul'a kara- yolundan gideceğiz... Şoför Esenboğa'dan hızla geri döne- rek, lstanbul yoluna saptı. Bir saal ka- dar yol aldılar... Saat "geceyansrnı geçmişti... Kızılcahamam'ı gerilerde bı- rakmışlardı ki. Çiller. şoföre ikinci tali- matı iletti: - Vazgeçtim... Bakanlığa geri döne- lim... Devlet Bakanlığı'na dönüldü... Gece bekçilerinin "şaşkın baktşJan" altında kapılar açtınldı. Çiller makamına çıktı... Pelerinini çıkardıktan sonra. ko- rumasına talimat verdi: - Bana Erdal İnönü'yü bulun... Koruma, telefon kayı- tlannı güç bela gözden geçi- rerek Erdal İnönü'nün nu- marasını buldu, İnönü'ye: - Efendim Devlet Bakanı Sayın Tansu Çiller görüşc- cek... Bu kadannı becermişti ama becerisi o kadardı. İnö- nü'yü Çiller'e bağlayamadı... Çiller kendisini daha da sinır- lendiren bu beceriksızlik ne- deniyle telefon konuşmasını. "özel kalem"dcn yapmak zo- runda kaldı... Korumanın ışinc "ertesi gün" son verildı. İlhan Kesici - Çiller'i Demirel'e şikayet etti Tevfik Altınok- Tecrübesi bir kenara atılmıştı Revlet Bakanı Tansu Çiller'in tutarsız davranışlan HDT Müsteşan Tevfik Altınok ve DPT Müsteşarı ilhan KesicTyi çileden çıkanyordu. TBMM'de ele alınacağı gün, DPT ve HDT müsteşarlanna randevu verdi: - TBMM'ye beraber gidelim... Ikıniz de saat üçe on kala bana gelin... İlhan Kesici ve Tevfik Altınok ran- devu saatinde Çıller'in ofısıne gittiler... Devlet Bakanı o gün "değişik" bir ha- vadaydı, özellikle İlhan Kesici ile "göz göze gelmemeye çalışarak" şunu söyle- di: - Ben fikir değiştirdim... Yabancı Sermaye ve Teşvik daireleri eskiden ol- duğu gibi Hazine'de kalsın... DPT Müsteşan Kesici "küçük dilini" yutacaktı... Kendini tutamadı. biraz yüksek sesle konuştu: - Aman Sayın Bakan ne yapıvorsu- nuz? Komisyondan bu şekliyle gecmiş bir hükümet tasansı genel kurulda nasıl değişir? Ne di>eceksıniz milletve- killerine? - Merak etme onu da dün gece hallet- tirdim ben... 120 milletvekilinin im- zasını taşıyan bir önerge hazı- rlattırdım... Kesici kulaklanna inanamıyordu: - Sayın Bakan, aylarca konuştuğu- muz. mutabık kaldığımız. kanun ta- sansına dönüştürdüğümüz. hatta Büt- çe Plan Komisyonu'ndan bile geçırdı- ğimiz bir uygulamadan bir gece içınde vazgeçtiniz öyle mi? Neden? - Bövle uvgun gördüm . Bazı ışler vapılıyor, benim haberim olmuyor... Önun için böyle bir karar verdim... - Ne gibi işler? - Teşvikten 2.5 trilyon lira dağıtılmış benim habenm yok... - Sayın Bakan. teşvik para dağıt- maz. yatınmlara uygunluk belgesi ve- rir... DPT Müsteşan İlhan Kesici adeta "şok"a girmiş. üstelik Devlet Bakanı"- nın "teşvik belgesinin ne olduğunu bile anlamadığını" farketmişti. Çiller. sert bir ifadeyle konuşmasını sürdürdü: - Bundan sonra teşvik belgelerini de ben imzalayacağım. Kesici itirazını sürdürdü: - Sayın Bakan. siz teşviğin ne demek olduğunu herhalde bilmıyorsunuz... Bu belgeleri TC devletınde bakanlar ımzalamaz. hatta müsteşar adına. genel müdür atar imzayı. Böyle bir belgenin altına bakanın imza atması doğru da değildir zaten. fırmalarla ne diye içli dışlı olacaksınız ki? Hem bu belgevi ve- Demirel'e aktarmaya karar verdı. De- mirel o sabah bir yurtdışı gezisine çıka- caktı. Esenboğa Havalimanı'nın VIP salonu yüzlerce insanla kaynıyordu. DYP Teşkilatı, Genel Başkan'ı ûğurla- mak üzere neredevse tam kadro ora- davdı. DPT Müsteşan Kesici'nin kala- balığı yararak kendısine ulaşmaya ça- lıştığını gören Demirel. "Hayrola İlhan" diye sordu. Kesici olayı kısaca özetledı... Başbakan sinirlenmişti: - Olur mu övle şey? Hükümet olarak bu birimlerin DPT've bağlanacağı yo- lunda taahhüdümüz var bizim... Üste- lik tasan Plan Bütçe Komisyonu'ndan geçmış Ee. 120 ımzalı önerge mı hazı- rlatmış Tansu Hanım?Bubır emrivaki- dır... İki güzıde teşkilatı da paramparça edersınız... Demirel. bunlan söyledikten sonra. DYP'nın Meclis grup başkan vekilleri Turhan Tavan ve Bekir Sami Daçeyi yanına çağırdı: - İlhan Bev "le Plan Bütçe Komisyonu Başkanfna gidin . Tasanyı komisyona gen çektinn... Sonra çaresine bakanz. Korumanın işine son Çiller. Ankara'da "zor" günler geçi- rivordu. Kendisıne bağlı bulunan üç önemli kuruluş DPT. DIE ve HDTM'- nin başındaki bürokratlarla "merhaba'- 'sı bile kalmamışiı.. Kabinedeki tek dostu Necmettin Coheri idı... Demi- rel'le "baba-kız" muhabbeti ise adeta "anüar"a, hapsolmuştu. Çok sevdiği çocuklanndan ve eşin- den ayn yaşam sürdürmek, ister süit. ister kral dairesi olsun, gecelerirri "so- ğuk" bir otel odasının dörı duvan ara- sında gecirmek. bayan bakanın moralı- ni bozuyordu. Hafta sonlannı bu yüz- den her zaman İstanbul'da geçirmeye çabaharayordu. Bircumagecesiİstan- bul'a "son uçakla" hareket edecekti. Uçuş saatıne 15 dakika kala yola çıktılar. şoföre. "Daha hızlı sür... Daha hızlı" dedıyse de uçağı yakalayamadı. Esenboğa'nın VIP salonu ilk kez "göz- yaşlan yanaklarından süzüfcn" bir ba- kana tanık... Bu durumu Anadolu "Çiller'in kahve falma düş- kün olduğu, her gün özel ka- lem müdürüne fal baktırdığı" haberlen Ankara'da sıyası kulislerde "günün konusu" haline gelmişti. DYPçevrele- rinde. "Çiller geleceğini falla- ra mı bağladı" sorulan soru- luyordu. Günavdın'ın "deneyimli" politika muhabin Betül L'n- cular. bir gün bu olay ı Çiller'- in basın danışmanlan ile ko- nuştu: - Ben bu fal olayını haber yapıyorum... "Çıkacağından korkulan" haber. sonunda Günaydın'a takılmıştı. Çiller'in basın danışmanlan. Uncular ile. TBMM'de "öğlen >emeği"nde bu- luşarak, konuyu tartıştılar. LJncular'a "fal" verine "TÖYÖK tasarısı" nı ha- ber yapma önerisıni götürmüşlerdı ama. gazetecilik deneyimleri TBMM- den aynlırlarken "bunu başarama- dıklan"nı onlara hıssettirmişti. Haber Günaydında ertesi gün "manşetten" patladı... Çiller bu olaydan basın danışman- lannı sorumlu tuttu. "üstelik haberi ya- zan gazetecivle damşmanlarının TBMM'de öğlen yemeğinde buluştuk- lannı" da "siyasi danışmanı" Güler Centilmen'e tespil ettirmişti... Çiller: - Çocuklar. bu olaylar beni çok yıprattı.. Biraz önce beni Necdet Seçki- nöz ziyaret etti vç ekip dcğişikliğine gil- memi tavsiye etti.. Ne dersiniz? Çiller ile son 48 saat içinde üsl üste 'İki büyük tartışma yaşamış" ve ba- kanlıkta yaşanan bir sürü aksaklıktarı zaten "bunalmış" olan iki danışman yanıt verdiler: - Biz kaç defa aynlmak istedik. siz bı- rakmadınız, madem şimdi böyle bir is- tek geldi. görevlerimizi bırakalım ho- cam... Hoşçakahn... Erol ve Bilge. aynlışlannı Meşrutiyet Caddesindeki "pizzacıda" değerlen- dırdiler: - Çok zor gidiyordu... Hiç olmazsa stresten kurtulduk... - Evet ama niye bugün? Daha dün o tartışmadan sonra bizi kahve içmeye çağınp "aman çocuklar, bız bır ekıbız, sakın ani karar almayın. ayrılmanızı istemiyorum" dememiş miydi? - Baksana. Necdet Seçkinöz istemiş bizim aynlmamızı... İki gazeteci bu olayı "aydınlatmayı" da özellikle istediler. Erel. Başbakaulık Müsteşan Seçkinöz'e sordu: "Efendim, bizim görevlerimizden aynlmamızı Say ın Çiller'e siz önermişsi- niz. Acaba nedeni nedir?" - Hayır. bu doğru değil. ben sizin ora- da çalıştığınızdan haberdar bile değil- dim..." (*)Hanut: Mağaza sahibi tarafmdan müşteri getırene venlen pnm. YARIN:Dünya Bankası'mn mektubu 6 Tanrınuı olmadığı yer' lıalka açıldı • Girişinde Tannnın bulunmadığı yer' afilamına gelen İnde Deus Abest' yaası yer alan Bodrum Kalesi zindanı 400 yıl sonra, bir ibret müzesi olarak yeniden açıldı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, açıhşta, '•Dilerim bu zindanı gezenler, bir insanlık ayıbı olan baskı ve işkenceye karşı daha duyarlı olurlar" dedi. ÖZCANÖZGÜR BODRUM - Bodrum Kalesi zindanı geçmişte tanık olduğu "Karanlık ve utanç verici insan- lık suçlannı sergileyen bir me- kan" olarak. Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından. yeni- den açıldı. Ancak zindan bu defa, insanlar "işkence görsün" diye değil; "ibret alsınlar" diye ışığını içeriye kabul etti. Bakan Sağlar. zindanı açarken. "Dile- rim bu zindanı gezenler, bir in- sanlık av ıbı olan baskı ve işken- ceye karşı daha duyarlı olurlar" dedi. Bodrum Kalesi'ne gidenler 5 ana kuleyi; İngiliz. Alman. İs- panyol. İtalyan ve Fransız kule- İerini bılırler. Ama kalede İs- panyol ve Alman kuleleri ara- sından aşağıya doğru bakıldı- ğında görülen iç hendekte. kalın sur duvarlan altında pek bilinmeven iki kuledaha vardır. Bunlar Gatineau ve Caretto kuleleridir. Bu iki kuleden Ga- tineau Kulesi insanlığın utanç kulesidir. ama yıllardır bu kule ziyarete kapalı olduğu için hiç kimse bu utancın farkında de- ğildir... Bu utanç kulesi. kale komu- tanlanndan Jacques Gatineau tarafından 1512-1514 yıllan arasında yaptınlmış. 1513-1522 tarihleri arasında da bu kule hava bacalan kapanarak zin- dan (işkence odası) olarak kul- lanılmış. Bodrum Kalesi'ni 5 Ocak 1523 tarihinde Saint Jean şövalyelerinden savaşsız teslim alan Osmanlı donanması ko- mutanlan. bu utanç odasını 3 metre kalınlığında birtaşduvar örerek tarihin derinliklerine gömmek istemişler İç kapısında Latince 'İnde Deus Abest 1 diyen ve "Tanrının bulunmadığı yer' anlamına ge- len yazının bulunduğu ve kaleyi gezenlerin merakını uyandıran kule, aradan geçen 400 yıl sonra Kültür Bakanı Fikri Sağlar ta- rafından açıldı ve kapı önünde- ki balkondan izlenebilen işken- ce odası. iki hücresi. daraağacı çukuru. çukur önünde tabutlu- ğu, duvarda prangah kelepçele- rı. yerde prangalı gülleleri ve aynca tavana asıb darağaa kafesı ile ilk izleyicilerinde deği- şik duygular uyandırdı. Gözler, Filistin askısı. elektrik aradı... İnsanlann en doğal hakkı olan yaşama hakkını kısıtlayan ve bir işkenceye dönüştüren zindanlann belki de bilinen en eskisini, "ibret olsun", "ibret alınsın" diye acan Kültür Baka- nı Fikri Sağlar, "Dilerim bu zin- danı gezenler, bir insanlık ayıbı olan baskı ve işkenceye karşı da- ha duvarlı olurlar" dedi. Bakan Sağlar. şunlan söyledi: "Tüm dünyada salt düşünce- leri ve siyasâl tercihleri ya da ülkelerini ve ulusal varlıklannı korumaları nedeniyle baskı ve iş- kence gören başta aydın ve sa- natçılar olmak üzere, hartgi ge- rekçe ile olursa olsun insan onunınu hiçe sayan işkenceye maruz bırakılan tüm insanlar- dan, çağdaş insanlık adına özür diliyorum." Her bir köşesi sürprizlerle dolu Bodrum Kalesi'nde geçen vıl da Karyalı prenses 2 bin 500 yıl öncesindcn alınıp getirilerek sergilenmeye başlanmış ve uluslararası müzecilikte bu olay büyük vankı uyandırmıştı. 400 yıl aradan sonra günışığını içeri alan zindan nasıl bir yankı uyandıracak bilinmez. ama herhalde bu zindanı gezenler "Çağımızın zindanları, işkence- haneleri ne zaman sergilenecek" diye de sonnaktan kendılerini alamavacaklar. Çevre Şurası'nın tarihinetepki • Çevreci kuruluşlar. 28 Şubat- 4 Mart tarihleri arasında toplanacak Çevre Şurasf nın zamanlamasına karşı çıktılar. Daha önceki şuranın da seçim öncesine sıkıştınldığını hatırlatan çevreciler. ciddi ön hazırlık gerektiren böyle bir toplantının aceleye getirilmesini eleştirdiler. ÜMÎTOTAN İZMİR - Önce Çeşme top- lantısı. ardından Çevre Şurası. Çevreci kuruluşlar ciddi hazırlı- klar gerektiren şuranın yerel se- çimler öncesine "sıkıştırılmasım" ilginç olarak yorumluyor. Çevreciler. Çeşme toplantısına iyı nıvetle katıldı- klannı belirtip. "Ancak neler vapılıyor, bunu iyi izlemek İazım. İşte fırsat. bakalım Akku- vu'da neler olacak" dıyorlar. Çeşme'de 12-13 şubat tarihle- rinde gerçekleştınlen Gönüllü Kuruluşlar Toplantısı'nın ardından 28 şubat- 4 mart arasında da Çevre Şurası top- lanıyor. Çevreci örgütler. bır önceki Çevre Şurasfnın da 1991 yılı genel seçimlerinin he- mcn öncesine "denk getirildiği- ni" anımsatıp bu tür toplantı- ların çok ciddi hazırlıklar gc- rektırdığını vurguluyorlar. Çevre Bakanlığı'nın öncülü- ğündc yapılan ve 90 dolayında gönüllü kuruluşun katıldığı Çeşme toplantısında 18 çevre kuruluşunun kaleme aldığı or- tak deklarasyonun sonuçlan iz- lenıyor. Deklarasyonda belirle- nen bazı istemler şöyle sıralanı- yordu: "Akkuyu Nükleer Santralı'nı istemiyoruz. Gökova çalıştırı- Imamalıdır. Alternatif enerji kaynakları konusunda araştı- rmalar yapılmalıdır. Çevre Ba- kanlığı, gönüllü kuruluşların da yararlanabileceği bir bilgi mer- kezi oiuşturmalıdır." S.O.S Akdeniz Bürosu Sözcüsü Yusuf Barış. Çeşme toplantısının her şeye karşın önümüzdeki günlerde ihalesi sonuçlanacak Akkuyu Nükleer Santrah'run yapımına karşı çıkılan bır platforma dönüş- tüğünü vurgulayıp şöyle sür- dürüyor: "Aslında Çevre Bakanı da bu görüntüden pek fazla rahatsız olmadı. Ama özellikle yeşillerin kısır tartışmalardan kaçınıp, ko- nuyu nükleer ve termik santral- lara odaklamasının da başarıda katkısı büyük. Evet bu tür top- lantılar güzel hoş. Bunlan elimi- zin tersiy le itmemiz mümkün de- ğil. Ancak, neler yapılacak, bunu çok iyi izüyoruz. Şu anda Akkuyu Nükleer Santralı gün- demde. Yapılacak mı, yapılma- yacak mı? Gökova açılacak mı, açılmayacak mı? Toplantılar vapılıp herkes vine bildiğini okursa bu tür toplantıların hiç bir kıymeti olmaz. Bu bakı- mdan, biz yeşiller şimdi izüyo- ruz." S.O.S Ankara Bürosu Sözcü- sü Nesrin Timur da 28 şubatta başlavacak Çev re Şurasf nın bir "oldu- bittT've getirilmesinden rahatsız: "Çevre Şurası'mn duyunıları daha yeni yapılıyor. Şuranın toplanmasına bir hafta kalmış. Çevre şurası gibi ciddi hazırlı- klar gerektiren bir toplantının aceleye getirilmesini bir tek şey - le açıklamak mümkün: 27 Mart yerel secimleri. Birinci Çevre Şurası da vine genel seçimler ön- cesi bir oîdu bittiye getirilerek hazırlıksız yapılmıştı. Çevre Şu- rası'na kimlerin katılacağı da henüz belli değil. Bakalım yeşil- ler ve çev reci organizasyonlar bu şûraya çağnlacak mı? SOS bü- rolarına şu ana kadar bir çağn gelmedi." Çeşme toplantısının yapıldığı günlerde Türkiyenın çevreci bır partisi. Yeşiller Partisi ka- patılıyordu. Parti olduklan için Çeşme toplantısına çağnlma- yan Yeşiller Partisi'nin Izmir İl Başkanı Ayşe Tosuner, bu du- rumu protesto eden bir açıkla- ma yapmak istiyordu ki. parti kapatıldı. Tosuner, açıklama- sını değiştirerek şöyle diyordu: "Hesaplardaki 75 bin liralık bir vardışlık yüzünden partimi- zin kapatılması Türkiye'yi dün- ya ülkeleri arasında komik dunı- ma düşürmüştür. Partilerin biri kapatılır biri açılır. Partimizi kapatarak çevreyi daha rahat kirletebileceklerini umanlar vanılırlar."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear