25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 13 ŞUBAT 1994 PAZAR KULTUR Tuvalden taşankadınlarKültür Servisi - Yüksek bir taburenin üzerinde iri bır ka- dm. bacaklanru ovuşturup acı mı şehvet m: belli olmayan bır bakışla aşağı bakıyor. Âyakla- nndaki bevaz ayakkabılar dı- şında ûzerinde hiçbır şey yok. Geniş açıyla çekilmiş bir fotoğ- raftan >ola çıkarak tuvale akta- nlan bu görüntüde yer alan kadının dizleri ressamın yaptığı deformasyon ve oynadığı ışık- la, kocaman ve morarmış görü- nüyor. Tuvalın üzerine "ayna" yöntemiyle yazılmış bir vazıda. "Bu aynılıkla konuşmayı sürdü- rürsek, erkeklerin yıizyıllardır konuştuğu gibi, >ine birbirimi/e karşı \enik düşeceğiz..." UtUCU estetikçiler, genç bir sanatçının sonunda çıplak bir kadını geleneksel yöntemlerle tuvale aktarması nedeniyle övüyorlarJenny Saville'i. Feministler ise kadının imajını erkeklerin bakış açısından çıkartarak tuvale yansıttığı için tutuyorlar genç ressamı. Jennv Saville'in söz konusu yapıtı. güzel sanatlara olduğu kadar edebiyata da çeşitlı gön- dermelerle dolu çıplak bır ka- dın resmi. Taburenin üzerinde- ki kadın. siyasal duyarlılıkla ele alınmış bir Rubens çıplağı sayı- labilir: Kendi kendının bilincın- de olmayı. şışmanlığın bır femı- nist tanışma konusu olduğunu öğrenmiş bir kadın. Varlığı da buna bağlı. Londra'nın ünlii galerilerinden Saatchi'de bu ve benzeri yedi yapıtının sergilendıği genç ressam Saville'in resimlen. açıkça. izleyenı rahatsız et- mesi için yapıimış. Gerek konusu. gerek bır fo- toğraf gerçekçiliği veçarpıcılığı taşımalan ve ge- rekse Saville'i Glasgovv Güzel Sanatlar Okulu'- nun son sınıfında keşfeden Charles Saatehinın desteği. Jenny Savılle'ı şu günlerde "İngiltere'nin en çok konuşulan genç sanatçısı" yaptı. Koca- man kadınlann kocaman resimieri olarak. Jenny Saville'in yapıtlan korkunç bırçıplakhkla izleyenıbirkarşıîaşmayaçağınyor. şışmanlıklan ise avn bir korkunçluk \eriyor bu fıgürlere. Jennv Savılle. "Belli sanat çetrelerindehalatuval üzerine yağlıboya resim > apmak çok aptalca bu- lunuyor. Ama ben bu yöntemin hala akıllıca bir seçenek oluşturduğunu göstermek istiyonım" di- yor. Saville'in resimieri pek çok göreceli ya da ge- rekli-gereksiz neden yüzünden sev ılıp sev ılmey e- 23 yaşındaki Jenny Saville için her şey. Glasgow Güzel Sa- natlar Okulu'nda örencivken dünyaca ünlü koleksiyoncu Charles Saatchı'nin kendisini keşfetmesiylebaşladı. Üniversi- tedeki son yılı. Saatchı'nın des- teğiyle kirasını. geçımını düşün- meden, en kahteli tu\allerle. en kaliteli boyalarla resımleriyle uğraştığı bir yıl oldu. Saatchı. söz konusu sergı ıçın Saville'e yedi resim ısmarlamıştı. "Saatc- hi'nin desteğinin benim için bü- yük bir başlangıç noktası ol- duğunu itiraf etmeliyim. So- nuçta ne olursa olsun, bu ola- nağı iji değerlendirmem gereki- vordu"dıvorSavılle. 2 Kocaman kadınlann kocaman resimieri, izleyeni bir karşılaşmaya çağırıyor, şişmanlıkları ise ayrı bir korkunçluk \eriyor cek türde resimler. Tutucu estetikçiler. genç bir sanatçının sonunda çıplak bir kadını geleneksel yöntemlerle tuvale aktarması nedeniyle övüyor onu. Femınisıler. kadının imajını erkeklerin bakış açısından çıkartarak tuvale yansıttığı için tutuyorlar Saville'ı. Sergi kataloğunda Sarah Kent ımzab yazıda şöyle denıyor: "Çıplak kadı- na bir nesne oluşunun v anı sıra bir konu olarak da > aklaşarak, bizi etkisi altına alan öny argıları göz- den geçirmeye zorluyor SaviUe. Onun ellerinde, kadın, erkeklerin sohbetlerine konu olacak bir nesne değil artık." Ancak bu tip beğenıler, Saville'in sanatındaki farklı özelhğin gözardı edilmesine neden oluyor; ki bu. sanatçının bılınçli Hirtuozite'siyle yoğun bır feminist ideolojinin evliliğinden oluşuyor. Ancak bu evlilik. Saville'in resmini bir ölçüde "bozuyor". kımi resimler kendilerini öylesine ifade ediyorlar kı Saville'in ayna yöntemiyle üzerlerine yazdığı yazılar gereksiz fazlalıklar olarak resmin bütünlüğünü öldürüyor. Ancak yine de 23 yaşındaki Saville'in önemli bir başansı. belli bir tekniği çok iyi özümsemiş olmasından kaynaklanıyor: belki henüz o tekni- ği nerede kullanacağırun bilincınde o kadar ol- masa da. Aslında tarzı. İngıliz resmine özgü ti- pik bir gerçekçiliği yansıtıyor: Neşesız. sert bır gözlem... Tabii Lucian Freud'un etkisi çok açı- kça görülüyor. Saville bir bakıma öğrendiği. bir bakıma ken- di kendine bilincine v ardığı bir dünya görüşünü yansıtıyor resimlerinde: İnsanlan birerhayvansı yaratık gibi ele alıyor. ölümü bekleyen yaratı- klar gibi. Ama onlara yüklediği bu anlamdan ortaya çıkan yoğun kötümserlikle ne yapacağını bilmezmiş gibi bir tavır içınde aynı zamanda Sa- ville. Tuvale söz eklemesi. yapıtlannı bambaşka boyutlara çekmek isteyişinden kaynaklanıyor. 3 yaşındaki Saville'in önemli bir başansı belli bir tekniği çok iyi özümsemiş olmasından kaynaklanıyor. Aslında tarzı, Ingiliz resmine özgü tipik bir gerçekçiliği yansıtıyor: Neşesiz, sert bir gözlem. Lucian Freud etkisi de açıkça görülüyor. îngiliz basınına bakılırsa. bu olanağı fazlasıyla İyi' değerlen- dırdi Saville. Saatchi Galerisi'- nde "Genç İngiliz Sanatçıları" başlıklı sergi açıldığından bu yana her yerde Saville'in yapı- tlan var. Genç sanatçı. şöyle anlatıyor sanatını: "Bu tip fi- giirier j apmamın nedeni, çıplak kadın resimlerinin geleneksel resmediliş tarzına karşı gelmek- ti. Kadınlann vücudundaki faz- lalıklar, 20. yüzyıJ resminde ge- nelde hiç yansunaz tu>ale1 hep gözardı edilir... Ben bu olaya belli bir duvguyla yaklaşı>onım, aynca feminist bir çerçeve içinde vermeye çalışıyorum." Fotoğraftan çalışan Jenn) Saville. genelde birkaç fotoğraftan yola çıkarak. çeşitli kadın vü- cutlannı birleştırerek çalışıyor: "Ben kadın ko- nusunda belli bir düşüncenin peşinde.v im. j alnızca bir göriintü yansıtmak amacında değilim." Bu arada resimlerinin çerçevelenerek galeriye ası- Imasından da çok rahatsız olmuş Saville: "Bu resûnlerin çerçeve içine girmemesi gerekiyordu. Bütün sorun bu zaten, bu kadınlar tuvalden taşı- yor, çerçeveyi aşıyor. Bu resimlere kenarlar koj- mak, yanlış anlaşılmalarına neden olacaktır. Ben, resûnlerin karşısına aynalar yerleştirilmesini ve resimlerdeki yazılann öyle okurunasını istiyor- dum. Ama resimlerim artık Saatchfye ait olduğu- na göre, nasıl sergilenecekleri konusunda bir şey sövlevemem." Çin sineması avıl avıl, rengârenk... u yılki Rotterdam Film Festivali'ne kırmızısı ve sansıyla Çin kıtasının renkleri hâkimdi. Çinli yönetmenler değişik açılardan bakıldığında, sinemada kendilerine özgü çok önemli bir yer edindiler. MEHMETBASUTÇU ROTTERDAM- Bu kış. kır- mızısı ve sansıyla Çin kıtasının renkleri hâkimdi Rotterdam Festivali'ne. Çin kıtası diyorum. Çünkü Güneydoğu Asya'nın çok renklıliği içınde. dünya nü- Olivier Assayas'ın 'Yeni Bir Yaşam' (üstte) ve W ang \iaoshuai'nin 'Günler' adlı fîlmlerinden. fusunun dörtte birine rahatlıkla el ko- yan Çinliler müthiş bir güç oluştur- maktalar. Aynca hem politık \e eko- nomik hem de kültürel açılardan. bir değil. belki de iki kıtaya bedeller... Ve Hong Kong'da, Tayvan Adası'nda ya da eski adıyla Pekın. yeni adıyla Bei- jing'deki yaşamı yakından tanımak; gı- zemli Çinlileri. kafalannı kurcalayan bin bir soruyla birlikte anlamaya çaba- lamak ve Çin topraklannın değişik yö- relerinde yaşayan insanlarla merhaba- laşabilmek için en güzel olanak, kuşku- suz Çin sinemasını ızlemekten geçiyor 1990'U yıllann yükselen Asya ülkele- n sinemalan arasında bugüne dek sınırlan dışma açılmakta güçlük çeken Çinli yönetmenler. değişik açılardan bakıldığında. yedinci sanat dün> asında kendilerine özgü çok önemli bır yer edinmiş durumdalar. On yıldan bu yana Çin sinemasının en özgün adalanndan biri olarak taru- nan Chen Kaıge'nin geçen mayıs ayı- nda Cannes Festivali'nde "Alrın Palmi- ye"yi alması. ne bir rastlantırun ne de moda sayılabilecek geçici bir alamın sonucuydu. Toplumsai yaşamdaki bu- nalımlara koşut olarak gelişen gerçek bır sanatsal patlamanın kanıtıydı. Bır \anda kıta Çın'i. öte yanda Ta\"van, arada da Hong Kong! İşte size bol renkli ve çok kokulu olağanüstü bir toplumsai \elpaze ve birbırlerine taban tabana at politik düzenler... Bir yanda dünyaya açılan milyarbk bir tüketim toplumunun başdöndürücü ivmesi. esia olanla yeni olan arasındaki geçiş döneminin bularukhğı: öte yanda Batı modellenyle uyum sağlayarak Asya ekonomisinin başoyunculan arasına giren Ta\"van ve onlann ortasında. Çin ile Ingiltere'nin pazarbk konusu yap- tıklan Hong Kong... Çin'iıı değişen koşullan Yıllardır Amenkan sinemasının etki- lerini taşıyan ürünler veren Tayvan ve Hong Kong sinemalannda kültürel köklen sağlam filmlerle sıvrilen Qara Lavv va da Hou Hsiao Hsien gibi adlar yanında. Çın'ın değişen koşuilannda gehşıp serpılen sınema dünyasında. diplomalannı aldıklan tarihe göre be- şinci (I982'den sonra) ya da altına (I989'dan sonra) kuşak genç yönet- menler olarak anılan ve yepyeni sesler getıren bir dizi sanatçı ilgınç filmler ger- çekleştirmevi sürdüriiyor. Bu arada. değişimin tüm öremıne v e hızına karşın Çin Halk Cumhuriyeti- nin dışına çıkmak. genç bir sinemacı için büyiik bir macera olmayı sürdürü- yorgahba... İşte. genç yönetmen VV'ang Xıaoshuaı'ın. ılk filmi "The Days' (Gün- ler) ile başına gelenler: İlk kez. birkaç ay önce Kanada'va Vancouver Festivali'- ne çağnlan Xıaoshuaı'e ülkesinin yetki- blen çıkış vizesi vermemişler! Ancak bu kez, zor da olsa Follanda'ya gelebil- mış... Belirli birdışaaçılmavı vavaş va- vaş sağlavan nedenlerin başında. Mao'nun çocuklannın artık kendi iç- lerine dönük kalmaktan vazgecip pa- zar ekonomisine yönelmeleri ve böyle- ce başta büyük Avrupa ülkelen olmak üzere Batı dünyasının Çin'i tanıması. hatta Tay'van'a tercih etmesi geüyor. Beşinci ve altına kuşak Çin yönet- menleri. bu durumda. özellikle Hong Konglu yapımcılann desteğiyle gıdılen ortak yapım koşullanndan yararlanı- yorlar. \Vang \ıaoshuaı de ilk fılmi olan "Günler"ı bu tür bır ortak yapım ola- nağından yararlanarak gerçekleştir- miş. "Günler". sinema dıli sağlam. ala- bildiğıne duyarlı ve şaşırtıa bir film. Xıaoshuaı, gerçek bir sinemacı olduğu- nu hemen kanıtlıyor. Kamerarun geri- sinden. derinlemesıne. telaşsız bir bakışı var. Sivah-beyaz çekimin içerdi- ği bıçimsel şiirsellik vanında konusuna yaklaşımındaki yumuşak hüzün. Fransız yeni dalgasını anımsatan öz- gün bır biçemin kişisel damgalannı oluşturmakta... Şaşırtıcı birçok renkli ömek Başkentte. Güzel Sanatlar Akademi- si'nin resim bölümünde okurken tanı- şan ve evlenen genç çiftın yaşamı, fılm- de değişik bo>Titlanyla işlenmekte. Genç bir ressamın doğal sıkıntılar için- de sanatını ve kendi kendıni arayışı, toplumsai düzeydekı belirsızlikler yanı- nda. aile yaşamının varoluşçu sorun- lannı da ıçeren dikkatli bir vakJaşımla irdeleniyor. Anlattığı çevrenin insanlannı çok yakından tanıyan yönetmen avnca. Çin sinemasında az görülen sevişme sahnelerinde sergilediği sağlam estetik temel ile çok yönlü bir sanatçı olduğu- nu muştuluyordu. Çin sınemasından kalkıp Derek Jar- man'ın "Blue" (Ma>i) adlı denemesıne dek giden (bır saat on beş dakika bo- yunca ekranı kaplavan. devınimsiz ve görüntüsüz. mavi. masmavi bir fon karşısında oturduğumuz koltuklarda ses bandını dinliyoruz: Bosna-Hersek savaşından AIDS virüsüne dek değişik konulara ibşkin şiırsel bır metnin mü- zikle beraberbği. görüntüden destek al- mayan şaşırtıcı bir çokrenkbbğe örnek getirmekte...) Fransız kadın vönetmen Patricia Mazuy'nin genç kuşaklarla il- gili konusuyla yer yer çağdaş bir şıir- selliği yakalamayı başaran "Travolta ve Ben" adb duyarlı televizyon çabşması- na ya da geleneksel Fransız sine- masının içtena damanndan gelen ve v eni dalgacılardan etkilenen Olivier As- sayas'ın buruk bir gizemi damıtmayı başardığ] "Une Nouvelle Vie" O eni Bir Yaşam)'a dek ulaşan farklı yollar Rot- terdam'da buluşuyorlar... Kültür elçimze Japonya'dailgi ADANA (AA) - Uluslararası platformda kültür elçiliği göre\ ını üstlenen dev let sanatçısı piyanist Gülsin Onay'ın, Japonya'ya gerçekleştirdıği 9 konserbk turnenin büyük ilgi gördüğü bildirıldı. Konser vermek için Hollanda'ya hareketınden önce. 4-30 Ocak 1994 tarihleri arasında gerçekleştırdiğı Japonya turnesini, değerlendiren Onay. "Japonlann. özellikle Adnan Saygun'un eserlerine gösterdığı ılgıden çok duygulandım" dedı. Osaka kentinde 4 bın kişilik bir salon ile tanhi Kıota kentinde verdiği konserlerin büy ük ilgi gördüğünü anlatan Onay, dünyanın bir ucunda Türkive'yi başanyla temsil etmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Halen Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası'nın (CSO) solistliğinı yürüten veyılda ortalama 50 ıla 70 v urtdışı konser veren Gülsin Onay. bu yılın ilk bölümündekı etkınliklerinin 18 şubat Hollanda. 4 mart Almanv a. 24 mart Meksika. 7-8 nisan Avustury a ve 22-25 nısan Belçika konserleriyle süreceğini sözlerineekledi. Aktöv Yadigâi' Ejder ölümünün 2.yıhnda cuuhyor Kültür Senisi-Sınemaya I966yılında Erdoğan Tokatlf nın yönetiğı. başrolünü YılmazGüney'in oynadığı "Eşrefpaşalı" fılmiylegıren: sonra kavgacı. karakter oy uncusu ve başrol oyuncusu olarak bine yakın filmde rol alanaktör YadıgârEjder ölümünün 2. yılında dostlan ve ovuncuarkadaşlan tarafındananılacak. Velı Bar'da 15 Şubat 1994 Salı gecesı 21.00'de Küçük İskender'in yönetımındegerçekleşecek anma toplantısında Cüneyt Arkın. Agah Özgüç. Suzan Avcı. Necmeııın Çobanoğlu. Oktay Güzeloğlu, Samı Hazınses. Sönmez Yıkılmaz ve Hüsevin Alemdarkonuşmacı olarak katılacaklar. Anma toplantısı kapsamında. av nca. Yücel Ünlü'nün 3. Anburnu Ödülleri'ne Yadıgâr Ejder Sinema Emekçisi Jüri Özel Ödülü'nü kazanan "Sinemaya Sevgıyle"adlı kısa fılmıgöstenlecek.(251 1893) 'Kendisinibüyüleyebüen büyücü' Kültür Servisi - Füsun Çağlay an AKM Sanat Galerisi'nde 4. kişisel sergisini açıyor. Sergideerotik kadın fotoğraflannın fotokopılen ve Herman Hesse. Novab'sgibı Romantikdönemedebıyatıyazarlanndan sanatçının güncesınealmtılayıp sonra resmineaktardığı "şifre" tümceler ve pasajlar plastik bir anlatımla bez üzerine geçirilmiş. Novalis'in bir tümcesi özellikle serginin anahtar başlığını oluşturuyor: "En büyük büv ücü kendi kendisini büy üleyebilendir." Sanatçı sergisini oluşturan ana tema ile ilgili şunlan söy lüyor "Günümüz sanatçısının konumunun Altamıra'daki çizimlerin sahibi "Bü> ücü Ressamlar'dan farklı olmadığını düşünüyorum. Çağımızın stresli. yabancılaşmış ınsanı tek teselliyi ve büyüyü ya tüketım nesnelerinde y a tek tük keşfedilen doğada y a da sanatta arar. Bence günümüzün büyücüleri de sanatçılar. Ve sanatçının bu büv üleme sürecini öncelikle kendisine vaşatmasıgerekiyor Tıpkı Novalis'in"kendi kendisini büyüleyebüen büvucüsü'gibi. Sergi 17 Şubat-7 Mart 1994 tarihleri arasında AKM Sergi Salonu'ndagezilebilir 'Buzlar Çözülse de, Çözülmese de 9 Kültür Servisi - Cev at Fehmi Başkut'un "Buzlar Çözülmeden" adlı eserindenuvarlanan "Buzlar Çözülse de. Çözülmese de" o> unu. Sessız Tıy atro tarafından sahnelenecek. NergısÇorakçrnınyönetmenhğini yaptığı oyunda Ayhan Kavas'ın şıırlerini Mustafa Alabora seslendirecek. Beyoğlu Sağır ve Dılsızler Derneği'nin oluşturduğu Sessız Tıy atro. 14 şubat pazartesi günü Cevat Fehmi Başkut'un esennden uv arlanan oy unla izleyicilenn karşısınaçıkacak. İşıtmeengelblerin özel konuşma dılleny le sahnelenecek "Buzlar Çözülse de. Çözülmese de' adlı oy un 7 sahne halinde sergilenecek. Oy unun \ önetmenliğini Nergıs Çorakçı. kostüm-dekor düzenlenmesini Av İîan Doğan. y önetmen y ardımcılığını iseCan Başak. yapacak. Ov undakı başbca roller olan "Deli KayTnakam'ı Talat Kanber. "Deli Jandarma Çavuşu"nu Mustafa Ekşı. kaymakamı İsmet Korkmaz, Deli Çavuş'u ise Hıkmet Sev itoğlu oy nay acak. Oyun Muammer Karaca Tıv atrosunda sahnelenecek. Profesör Heidegger 1933'te Nelev Oldu? Kültür Servisi- "Profesör Heidegger 1933'te Neler Oldu?" adlı kıtap Yapı Kredi Yayınlan'ndançıktı. Yüzyılımızın felsefesıni dennden etkilemiş olan Alman düşünürü Martın Heidegger (1889-1976) Almanya'da Nazilerin iktidara gelmelennden hemen sonra kısa bir süre içinde bile olsa Freiburg Ümversıtesı rektörlüğünü üstlenınce. "işbirlikçıbk" suçlamalanna kadar uzanan eleştırilerle karşılaşmıştı. Bu kıtabı oluşturan ve Heıdegger'in ölümünden birkaç gün sonra, 31 Mayıs 1976tarihinde Alman "DerSpiegel" dergisindeyayımlanan uzun söv leşide düşünür hem bu eleştiriİere karşılık vermekte, hem de çağdaş dünyada felsefenın işlevi, teknoloji toplumunun bugünü v e geleceği gibi önemli konulara ilişkın görüşlerini açıklamakta. Turan Ilgaz'ın çevirdiği kitap, bu ıçeriğiy le v üzy ılımıza ilişkin çok önemli bir tanıkbğın belgesi niteliğinde. 'Bursa 5. FotoğrafGünkrV BURSA (AA) - Bursa Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneğınin (BUFSAD) düzenlediği 'Bursa 5. Fotoğraf Günleri' sürüyor. Etkınliklerkapsamında İzzet Keribar'ın 'Bali' adlı fotoğraf sergısı Büyükşehir Belediyesi Sanat Galensı'nde, Yalçın Çıdamb'nın sergisi de. Ösmangazi Belediyesi Sanat Galerisi'nde açılacak. Öte yandan, BUFSAD ile bır fotoğraf stüdyosu tarafından "8 Mart Dünya Kadıniar Günü'ne destek amaay la "Kadın" konulu fotoğraf yanşması düzenlendi. BUFSAD Üyesi Nazım Vatan yaptığı açıklamada. sıyah-beyaz ve renkli baskı olmak üzere ıki dalda gerçekleştirilecek yanşmanın herkese açık olduğunu bildirdi. Vatan, bir kişinin en çok 4 fotoğrafla katılabıleceğı yanşmaya. 1 marta kadar başvurulabıleceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear