25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Müftüler nikâh memuru olursa... Nikâh kıyma işleminin müftülere verilmesi önerisinin gerisinde yatan temel görüş, yani nikâhın dinsel nitelik taşıdığı savı doğru değildir. Gerçekten, evlilik ve onu doğuran nikâh kıyma işlemi, Islam açısından da dinsel nitelikte değil, dünyasal niteliktedir. Prof. Dr. NECİP BİLGE G azete haberlerine göre, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tay- yip Erdoğan, Türki- ye'de evlenecek çiftle- rin resmi ve dini olarak iki kez nikâh kıydırmak zorunda kal- dıkiannı söyleyerek, %99'u Müslüman olan ülkemizde bu görevin sadece müf- tülere verilmesini önermektedir. Gerek- çesi açıkça belirtilmemiş olmasına kar- şın, bu önen. nikâhın dinsei bir işiem ot- duğu ve bu nedenle de din adamlann- ca kıyılması gerektiği görüşüne dayan- maktadır. Nitekim bundan löyılkadar önce de, Sayın Erdoğan'ın görüşünde olan birkaç milletvekilinin TBMM'ye sunduğu bır kanun teklifinde, böyle bir gerekçe açıkça belirtilmişti. Bu teklif dolayısıyla o zaman yazmış olduğum bir makalede (Milliyet 28.7.1978) bu görüşü eleştirmiş ve önerinin kanun- laşması durumunda, eski kapitülasyon- lann hortlaması gibi tehlikeli sonuçlar doğacağına işaret etmiştim. O yazıda yer alan görüşümü yinelemekte yarar görüyorum: tsbma göre nikâh: Nikâh kıyma iş- leminin müftülere verilmesi önerisinin gerisinde yatan temel görüş, yani nikâ- hın dinsel nitelik taşıdığı savı doğru de- ğildir. Gerçekten, evlilik ve onu doğu- ran nikâh kıyma işlemi, Islam açısından da dinsel nitelikte değıl, dünyasal nite- liktedir. Kur'an-ı Kerim \e hadislerde, evlenmenin sadece tanıklar huzurunda yapılması gereği dışında, bu ışlemin kimler tarafından yapılacağı konusun- da bir hüküm bulunmamaktadır. O hal- de bu sorunun çözümü için başka kay- naklara başvurulması gerekir. Biz de öyle yapalım: a) Fıkıh bilgini ve tarihçi A.Cevdet Paşa'nm başkanlığındaki bir kurulca hazırlanarak kanunlaştınlmış ve 50 yıl- dan fazla yürürlükte kalmış olan Mecrf- le-i Ahkâmı Adliye (kısaca: Mecel- le)'nin l. maddesının gerekçesine gö- re, Fıkhın âhirete Uişkin hususlan İba- detlerdir; dünyaya Uişkin konulan ise Münakehât, Muameiât ve Ukubât(Nı- kâhlar, Muameleler ve Cezalar)'dır. Gö- rüldüğü gibi fıkıhta nikâh, dünyasal iş- lemlerarasındasayılmaktadır. Oyleyse, bu işlemin din adarm tarafından ya da onun huzurunda yapılmasına gerek yoktur. Kaldı ki ibadet olan namazı bi- le herhangi bir kimse kıldırabilir. b) Bilimsel kitaplardaki açıklamalar da böyledir: Gerçekten, pek çok yapıt- ta, fıkıh açısından nikâhın dinsel değil. dünyasal bir işlem olduğu, sadece ta- nıklar huzurunda taraflarca yapılacak beyanla tamam olacağı, işlerin yapıl- ması sırasında bir din adamının bulun- masına gerek olmadığı (zaten Islamda din adamı sınıfı yoktur) belırtilmekte- dir. Osmanlı devleti döneminde nikâh- ta imamın ya da din adamı sıfatını taşı- yan birisinin bulunması. onun sağlığı- nın vazgeçilmez koşulu olmasından do- layı değil. sadece dua etmek içindi. Bu duayı da herhangi bır kimse yapabilır- di. Zaten dua da sağlık koşulu sayıla- maz. Medeni nikâh: Medeni Kanun'un yürürlüğe girdiği 1926 yılından beri resmi (medeni) nikâh, kent ve beldeler- de belediye görevlileri tarafından, köy- lerde de muhtarlarca ikı tanık huzurun- da yapılır. Böyle yapılmasının nedeni, evliliğe resmiyet ve açıklık kazandır- mak ve ileride çıkabılecek anlaşmazlık- lan önlemektir. Bu sivil tören dışında, istenırse dinsel tören yapılmasına da kanun izin vermektedır. Ancak hemen belirtelim ki, resmi evlenme belgesi gösterilmeden dinsel tören yapılamaz. ıstanbul Belediye Başkanı'nın sandığı- nın aksine, nikâh için ıki ayn tören ya- pılması sadece Türkiye'yeözgü bir du- rum değildir. Bugün Almanya, Fransa, Italya. Bel- çika, Hollanda, fsviçre gibi birçok Ba- tı devletlerinde de medeni nikâh yapıl- dıktan sonra, isteğe bağlı olarak dinsel tören de yapılmaktadır. Sadece V'ati- kan'da dinsel nikâh töreniyle yetinil- mektedir ki, orası da Türkiye"ye örnek olamaz. Ağır sorunlar doğar: "Nikâh müftü- ler tarafından kıyıhrsa ne olur?" soru- su akla gelebilır. Bilındığı üzere müf- tüler, Diyanet Işleri Başkanlığı'na bağ- lı din görevlileridir. Onlara, nikâh kıyıl- ması gibı hukuksal bir işlemde yetkı verilmesi, 1937'den beri anayasalan- mızın temel ilkesi olan laikliğe aykın düşrükten başka, Müslüman olmayan yurttaşlanmızın ve Türkiye'de yerleş- miş yabancılann, nikâhlarının, kendı dinsel inançlanna göre kendi din adam- lan tarafından kıyılnıasını istemelerine yol açar. Çünkü Lozan Antiaşnıası. yur- dumuzdakı dinsel azınlıklara böyle bir hakkı tanımaktaydı. Gerçekten, Lozan müzakereleri sırasında. Türkiye'de din- sel hukuk yürürlükteydi ve onlara böy- le birayrıcalığı tanımak zorunluluğun- da kalınmıştı. Fakat bu durum. memle- kette hukuk birlığini bozuyor ve sorun- lara yol açıyordu. Buna son vermek ve bağımsız her devlette olduğu gıbı, ülkemizde hukuk veyargı birlığini sağlamak için (*). la- ik temellere dayanan bir hukuk düzenı kurmak gerekıyordu. İşte bu nedenle- dir kı, 1926'dan ıtibaren hukuk. ceza ve tıcaret alanlannda çağdaş, laik nitelik- te kanunlar kabul edılerek hukuk biıii- ği sağlandı ve böylece laık hukuk dü- zeninin benimsenmesınden ötürü, azın- lıklarda. Lozan Antlaşması'nın kendı- lenne tanıdığı ayncalıklardan vazgeç- tiler. Sonuç: Geçmişten ders almalı- Laik dev let düzenınden, başlangıçta ufak te- fek gibi görünen ve bu nedenle önem- siz sayılabilen ödünler vermenin, so- nuçta topluma pahalıya mal olacağının bılinmesi gerekir. Zira Osmanlı devle- tının çökmesinde büyük rolü olan ka- pıtülasyonlar da, vaktiyle padişahlann önemsiz saydıklan ufak tefek ödün ya da lütuflardan doğmuş ve sonradan ül- kenin başına bela kesılmiştir. Bu bela- >a ancak, imparatorluğunun idam fer- manı olan Sevr batağında kurtulmak için. ulusumuzun kan, tervegözyaşla- nyla kazandığı ICurtuluş Savaşı'ndan sonra imzalanan Lozan Antlaşmasf yla son venlebılmıştır. Böyle bir bela ile tekrar karşılaşma- mak için Atatürk ve arkadaşlan laik devlet ve laik hukuk düzeninı kurmuş- lardır. Bunun Islama da aykırı hıçbir yani yoktur. Istanbul Belediye Başkanı bunlan belki bilmeyebılir, ama öğren- mesi gerekir. Bunun yolu, başkamn ve onun gibi düşünenlenn, durumu bir bi- lene sorrnalandır. Bizegüvenmiyorlar- sa, dıllerinden düşürmediklerı Kur'an- ı Kerim'i anlayarak okusunlar ve ibret alsınlar. Gerçekten. o kutsal kitapta, "•BUenterle biimeyenlerhiç bir olur mu? Ancak akıl sahipleri ibret alırlar" deni I- mektedır (*)Kapitülasyonlar, hukuk aynlığın- dan başka, azınlıklarveyabancılar için ayncalıklı yargı yerlerıni de beraberin- de getıriyordu. Kaya Köyü'ne Doğanbey'den Uyan Prof. Dr. CEVAT ERDER ODTÜMimarlık Fak. Restorasvon Anabilim Dalı E ger 'koruma', yerleşmelerin tarihi kı- şiliğinın, maddı ve manevi nitelikle- rinin korunması ise; korumanın yapı- larla, yeşil ve açık alanlar arasındakı ilişkının, bütüniüğün. yol, boşluk ve parsellerle tanımlanmış zamanla oluşmuş yerleşme düzenıne, yerleşme yennın çev- resindekı dogal yapı arasındakı ilişkiye, biitünü oluşturan görsel ifadeye, iç ve dış mekân ilışkısıne, ölçeğe, boyutlara, yapılış tekniğine, stiline, malze- me, renk ve süslemelerine kadar bir bütün oluştur- duğuna ınanıyorsanız, tarihi yerleşmelerde her şey- den önce orada oturacak olanlann kaygılarının önemsenmesi gerektiğine inanıyorsanız; komşula- nn birbirlenne saygıyla yaklaşması gerektiğine, ta- rihi yerleşmelerin korunmasının ihtımamla. sistem- li bir yaklaşımla ve tutarlı bir disiplinle yapılabile- ceğine inanıyorsanız, Kaya Köyü'nü korumayı amaçlayanlann herhangi bir girişimde bulunmadan önce Söke yakınlannda Atburgaz'a bağlı eski Do- ğanbey köyüne gitmelerini öneririm. Gerçekten bu- rada ders alınacak bır köy oluşmaktadır. , Doganbeylilerkendılerinetahsis edilmişyeni ye- BUGUN 20.00 re yerleştiklennde terk ettiklen köy, Kaya Köyü'ne benzer özellıklerle bezenmış bır yerleşme yeriydi. Her göreni hayran bırakan, bütünleşmış nefıs bır do- ğa ve mimarlık örneği sunmaktaydı. Bu hayranlık, köyü ilk görenler arasında heyecan dolu bır sahıp- lenme. oraya aıt olma duygusunu kamçılıyordu. Za- manla btırayı korumak ve yaşanır bir bütün olarak savunmak isteyenlerin geliş gıdişı artıyordu. Köyü korumayı isteyenler arasında Kemal Tannseven'ı anmadan geçmek güç. Nitekim Tannseven, büyük bir gayretle burayı en iyi koruyacağını umduğu ay- dın kişiler arasında tanıtma çabalanna gırişti ve on- lara da her türlü yardımı esirgemedi. Nitekim bu ça- lışmalan başanlı da oldu. Ülkemizde kültürümüze, bılime uğraş vermiş, hatta yönlendirmiş kışilerden; ünıversıte öğretim üyelennden, hatta görsel eğitim verenlerden oluşan bir küme, burada evler ve yer- leraldılar. Umut saçtılar. Ancak gerçekleşenler umut sınınnı aştılar. Pek azı dışında, yeni yapılanmanın korumada öngörülen, hatta uluslararası koruma ıl- kelennde tartışılmasına bile gerek duyulmadan ka- bul edıien tüzüklerin giriş kısmında yer alan (1) gı- rişte özetlediğimiz niteliklerin hiçbın dikkate alın- madan gerçekleştınlmış olduğu görülmektedir. Ya- ni köyün kışılığı yıtınlmıştır. Doğanbey, dönüşü olmayan bır yeniden yapılaş- ma sürecıne girmiş bulunmaktadır. İç mekânlarda oluşan yapılaşmalara burada yer vermeye dahı ge- rek yok. Küçük mekânlardan oluşan evler satın altn- makta, ikisı üçü yıkılarak büyük mekân veren ev- ler, köye hıç de özgün olmayan bir bahçe ve avlu ol- gusu sokulmaktadır. Bunun sağlanması için de ge- ne birkaç ev satın alınarak bunlar yıkılarak bu ge- reksınım (!) gıderılmektedir. Yollar gene başka bır konu. Otomobıllerın evlere kadar ulaşımı herhalde insan için en büyük sorun gıbı gözüküyor. Bunlar için de haylı güçlü çözümler getırilıyor. Yollar açı- lıyor, dar olanlar genışletiliyor. Meydan şeklınde boş bırakılmış alanlar ise satın alınarak görkemli ev- lerle dolduruluyor. Buralannı ulaşım ve başka ge- reksınimler için kullanmış evierin varlığı ve oralar- da oturmayı amaçlayan kişilerin yaşam olanakları düşünülmeden yollar kapatılıyor. köyün kendıne öz- gü verleşim dokusu allak bullak edılıyor. Olçeklere saygılı yaklaşım yitırılmiş. köye hıç uymayan yükseklikler, çeşitlı pencereler. -rakı ıç- mek için yapılmış olduğu söylenen- çıkıntılar ve balkonlarla köye özgü ölçek elden çıkmış. Insanla- n bırbırıne yakınlaştıran evler arasındakı ılışkıler. ev ler arası soluk alma, görüntü olanağı sağlama gi- bi özellıkler bu yeni gelen ölçekle ve komşu saygın- lığı ıle bırlıkte yıtınlmektedır. Köye özgü olmayan birmımarı vebırsüriJmımanelemanlar, mımandi- ye köye sokulmuş, köyün en önemlı özgünlüğü olan sadelığine. mımari özellıkler bütünlüğüne, büyük lekelerle garipsenecek yepyenı damgalar vurulmuş- tur. İnsan 'burada ne korundu acaba' diye sorgulu- yor doğrusu. Belkı malzeme denebilir. Çünkü 'uy- du da oktıTkanısıyla evierin duvarlan taştan yapıl- maktadır. Malzeme belki taş, ama bıraz yakından bakıldığında eski taş duvarlarda kullanılan teknik bır başka teknik. Hiç olmazsa bu teknik devam ettırıl- seydı diye hayıflanmamak elde değıl. İnsan ısteme- yerek, 'keşke buoluşum başkayerdeolsaydı' diyor. Kısacası, Türkıye'nın kültür ve bılimıne katkıla- n olan sanatçı, öğretim üyelerı ve hatta bunlara yön verenler diyeceğımiz kışılenn de aralannda olduğu. büyük güçlüklerle kazanılan paralann yatınldığı, büyük bır iyi niyetın de eksık olmadığını izledığı- miz yeni yapılaşma Doğanbey'ı "restoras>on" ko- nusunda ilgınç bır gözlem ve araştınma laboratuva- n halıne getirmiştir. Kaya Köyü'nü sevenler. lütfen bu laboratuvardan yararlanın. Alınacak çok ders var. (1) ICOMOS, Charte Internatıonale pour la Sauvegarde des Villes Historiques. Washıngton D.C., 1987. BU AKŞAM ŞAHANE CUMARTESİ'DE ŞENLİKVAR. PENCERE ŞAHANE CUMARTESİ'de bu akşam yine şarkı, türkü, eğlence, şenlik var. Yarışmalı bölümde Grup Vitamin, Nuray Hafiftaş ile Burçin Orhon'a karşı kıyasıya mücadele ediyof. Programın sunucuları Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler, Jülyet'le birlikte yine herkesi gülmekten kınp geçiriyor. Nefis bir cumartesi akşamı geçirmek istiyorsanız, ŞAHANE OJMARTESİ'yi mutlaka izleyin. KANAL D jktidar Jktidarsızlık.. Avrupa Parlamentosu, gümrük birliğine girmek iste- yen Türkiye'ye "dur hele"dedi. Bir gazetenin başlığında şu tümce yer ahyordu: "Gümrük birliği DEP'e takıldı." Yargı/anan DEP millet- vekilleri Kürt kökenlidir; buna AB üyesi Yunanistan'ın Türkiye için Veto'sunu da ekleyince, neye takıldığımız ortaya çıkar. Ancak öfkeye gerek yok!.. "Demokrasiye hayır, AB'ye evet"kurnazlığını benim- semiş siyasal iktidarımız deve mi, kuş mu? Yoksa devekuşu mu?.. Şaşkın bu iktidar. Iktidar değil.. iktidarsızltk. AB (Avrupa Birliği) bizi gümrük birliğine nasıl ala- cak?.. Çok ağır koşullarla: AB'ye üye olmadan gümrükte kapılarımızı açacağız.. Davul bizim boynumuzda olacak.. Tokmak onların elinde. Onlar ortak.. Bizpazar!.. Peki, bu gümrük birliği bizden ne götürecek, bize ne getirecek?.. lyicearaştırdıkmı?..Somutçalışmalaryete- rince yapıldı mı?.. Yoksa Avrupa'nın dışında kalma kor- kusu ve telaşı her şeye baskın mı çıktı?.. Bilinçli, akıllı, serinkanlı, sağduyulu bir yönetim orta- mında mıyız?.. Hayır.. Bu konuda gerçekçj bir fikre doğru dönük durmak iste- yenler, arkadaşımız özgen Acar'm gazetemizde yayım- lanan yazılarına bir göz atmalıdırlar. Gümrük birliğine girerse, Türkiye'nin başı göğe er- mez; girmezse, Türkiye'nin sonu gelmez. • Tansu Çiller'le özel çevresi, Avrupa Gümrük Birl/ği'- ne girmek için can atıyor... Çokgüzel!.. Bu hedefe yönelmiş bir başbakan, dış dünyayı biraz tanısaydı, gümrük birliğinin kapısında bekleyen bir Tür- kiye'de DEP'e cihat ilan eder miydi?.. Tansu Çiller yum- ruğunu sıkıp Meclis'te haykırmadı mı: ' DEP 7 parlamentodan atacağız!.." Yaka paça Meclis'ten atılan DEP'lileri polis kapıda bekliyordu, çarpıcı bir film çekildi, televizyonlar Kürt kö- kenli milletvekillerinin kargatulumba nasıl içeri atıJdıkla- rını bütün dünyaya gösterdiler. Bir bankadan kredi almak istiyorsan, müdürün oğlunu dövdükten sonra adamla görüşmeye gitmek, akıllıca bir tutum sayılmaz. Bakkaldan veresiye alışveriş yapıyor- san, karısına sokakta laf atma!.. Mahkemede davan var- sa, yargıcın baldızı konusunda ileri geri konuşmak tutar- lı bir davranış değildir. Avrupa Birliğine girmek istiyor- san, kendi ülkende insan haklarını çiğneyip milletvekil- lerini içeri tıkmak akıl kârı sayılmaz... "Hayatın kanunu" bu!.. Medya, Çiller için övgüler yağdırıyor; ama Tansu Ha- nım'ın "hayatın kanunu" ile pek bir alışverişi yok. Bir yandan Avrupa Gümrük Birliği'ne girmek için can atıyor, öte yandan tam bu işin arifesinde an kovanına çomak sokup dünyayı ayağa kaldırıyor. Pekı, şımdı ne olacak?.. Türkiye için dünyanın sonu gelmedi. Uzun süreli bir yaklaşımın ufkunda iyimser olabiliriz; bugün dağıtılmış, parçalanmış, bastırılmış görünen güçlerimiz azımsana- cak gibi değildir, geleceğe umutla bakabiliriz. Amagüncelde, hortlamış gibi görünen 'mütarekekad- roları' ortalıkta ter ter tepiniyorlar.. Bu da geçer. Cumhuriyet Kitap Kulübü Ankara Temsilciliği İlhanilhan Kitabevi İMZAGÜNÜ 17 Aralık Cumartesi (Bugün) 14.30-18.00 İLHAN SELÇUK l Imza Gûnü Armaganırruz— - j >-Fotografıyla tlhan Selçuk >Yaşamı, kitaplan >tlhan Selçuk için (Hıfn Veldet Velidedeoğlu, Oktay Ak- bal, Vecihi Tünuroğlu, Muzaffer İDıan Erdost, Şükran Kurdakul, Şakir Balkı ve Bedrettin Şimfek ln yazılann- dan parçalar), •llhan Selçuk'un üç yazısı: "Sol Yayınlan" (1967), "Şem- dinb Davası" (1988), "Adımıza Ad Katanlar" ([llhan Er- dost] 1989) l Ruşe Kagıda Birleşlk "Oçyaprak"ta • İlhanilhaıı Kitabevi Bayındır Sokak 23/6 Yenişehir Ankara Tel: 433 14 22 Fax: 432 56 86 DAĞLARCA EĞİTİM VAKFI'NDAN DUYURU Kuruluşunu gerçekleştirmekte olan vakfımız, birinci girişimini 1994'te uygulamak istemektedir. 1- KONU: "Atatürk'ü Türkçe'mle seviyorum", Bütün ilkokul öğrencılerine açık yazı yanşması. 2- KATILIM: Bütün ilkokul öğrencileri, yukanda belirtilen konuyu 30 sözcük içınde ışleyebılecekler, yazılarını ya ayn ayn ya okullan aracılığıyla gönderebıleceklerdır. 3- DEĞERLENDİRME: Önseçimden geçebilen yazılar, ünlü yazarlarca oluşturulan BÜYÜK SEÇİCİLER KURULU'na sunula- cak, bu degeriendırme sonucu, 25 (yirmi beş) ögrencrye birer mily- on lira ile Başan Belgesi verılecektır. 4- SÜRE: Yazılar 23 Nısan 1995'te gönderilecek, kazananlar 29 Mayıs 1995'te birtörenle duyurulacaktır. 5- "Atatürk'ü Türkçe'mle seviyorum", ilkokullara açık yazı yanşmasını yönetme çalışmalan Istanbul'da yayımlanan Tüı* Dili Dergisi'nce (P.K. 118 Kadıköy-lstanbul) yürütülecektir. DAĞLARCA EĞİTİM VAKFI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear