29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13ARALIK1994SALI 10 DEIYAZI i Adı 'atölye',devbirfabrika:EsMşehirCerAtölyesi .urtuluş Savaşı ile birlikte emperyalizmin teknik donanımlı bir ileri karakolu niteliğinden kurtulan Eskişehir Cer Atölyesi, Cumhuriyet'in sanayi atılımmda kilit görev üstlendi. oırtuluş Savaşı'nda düşman mevzilerini döven toplann kamasını yapan Cer Atölyesi, savaş sonrasında "Demirağlarla ördük, anayurdu dörtbaştan" dizelerinin miman oldu. İşçisi, ustası, mühendisiyle, Eskişehir Cer Atölyesi savaş.tan çıkmış bir ülkenin sanayileşme atılımmda başaro la hizmet verdiler. Top kamasından lokomotife"Ortadoğu ve Balkanlann en uzun bayrak direği" çocukluk belleğime yanlış yazılmadıysa Anıt-Kabir'dedir. Babam, bana o zamanlar pek fiyakalı gelen bu tanımı, Ödemiş Halkevi Yönetim Kurulu Birinci Yedek Üyesi kim- liğine pek uyumlu bir yanıtla açıklamıştı: - "Eee oğlum," demiştı. Bal- kanlarda ve Ortadoğu'da Ata- türk'ten büyüğü mü var ki, Anıt- kabre dikilen bayrak direğinden uzunu oteun?" Çocuk kafamla, "Ortadoğu ve Balkanlarda daha uzun bayrak direği olsaydı babam ne diyecek- ti acaba?" diye düşünmüştüm. Bu "Ortadoğu \e Balkanlar klişesi" Turkiye'de oldum bittım abartılı kullanıldı. Birara bir Iz- mirgazetesi. Izmirsporlu futbol- cu Seyfi için "Ortadogu ve Bal- kanlarda duran topa en iyî vuran oyuncu" dıye yazmıştı. Genç bir gazetecı ıken açılışını izledığımiz Nizıp'teki bir yağ fabrikasının kapısındakı kurdela>ı da ilın va- lısi. "Ortadoğu ve Balkanlann en modera yağ sıkma tcsisi kentimi- ze hayıriı olsun" diyerek kesmış- ti. Yag fabrikası beş pres ve dört santrifüjden ibarettı Siparifbekteyenbirdev Böylesine yıpranmış, aşın ve abartılı kullanımdan ağırlık yiti- mine uğramış bu tanımı, ızniniz- le hiç y ıpranmamışçasına ve içe- riğinin olanca zenginliği ve ağır- lıgı ile kullanacağız. Ortadoğu ve Balkanlann en biiyiik ve en mo- dern lokomotif ve \agon fabrika- sı Eskişehir Cer Atölyesi, yeni adıyla TÜLOMSAŞ'tTr. Üsfelik 1934'ten değil 1994'den sözedı- yoruz. Böyle önemli bir sanayi kuru- luşuna sahip olmak kişiye öğünç vermeli degıl mı 7 Eğer yolunuz Eskişehrr'e düşer. Eskişehir Cer Atölyesı'nin 50 dönü'me ya> ılmış fabrikalannı. hangarlannı. sosyal tesislerini görürseniz içinizi öğünç degıl keder kaplayacaktır. Teknik bir adam olmasanız. biz- cileyin biri bile olsanız kolayca kavrayacagınız zengın teknolo- jik olanaklanna karşılık koskoca bir sanayi tesisınin *iş ve sipariş bekleyerek" boş duruşu yüreğınızi bur- kacaktır. Yılda otuz lokomotif üretebı- lecek (Şaka değıl. "monte edebileeek" demedık, montaj sanayiinden sözetme- dik, "üretebilecek" dedik) bir fabnka- nın "Devlet Demiryollan'nuı bir loko- motifi anza yapsa da onarsak" devıp aylak aylak beklemesini gözleyip de ke- derlenmemek olası mı ? Demir ağları örenler Yenı adıyla Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii Anonim Şirketi (Tiilom- saş). Yaşı bizcileyin eiliyi aşmışlar ıçın ilkokul tanh kitaplanndan kalma vega- liba daha şiir yüklü bir ad: Eskişehir Cer Atölyesi. Bırbuharlı lokomotif fo- toğrafı. Arkada fabrikanın hangarları. Yerde iki üç santim kar. Kalın gocuklar içindeişçiler. Vebirresimaltı: Cumhu- riyet devri ağır sanayi tesisi: Eskişehir Cer Atölyesi. Gene çocukluğa dönüş: - Baba atölye ne demek ? - Işte. küçük fabrika gıbi yani. Işlik. işlik. Mesela Ismail Enişte'nın maran- goz dükkanı bir atölyedir. - Peki ama Eskişehir Cer Atölyesi di- yor kitap. Ağır sanayii tesisi de diyor. - Onu bilemeyeceğım. Hiç görme- dim. Babamın yanıtlayamadığı soruyu. Eskişehir Cer Atölyesi Genel Müdür Özel Kalem Müdürlüğünden emekli Ahmet Sevük 45 >ıl sonra yanıtlıyor. AhmetSevük - Cumhuriyet'in onun- cu yılında bir marş vardır bilır misınız.' Hani yani sız gençsinız de... - Biliyorum cfendim. Onuncu Yıl Marşı. Çıktık açık alınla , On yılda her savaştan Demir ağlarla ördük / Ana- yurdu dört baştan. Bu değil mi ? Jıllarca Türkiye'de sanayi atılımına öncülük etmiş Eskişehir Cer Atölyesi (yeni adıyla TÜLOMSAŞ) bugün 'iş ve sipariş' bekleyerek boş duruyor. Yılda otuz lokomotif üretebilecek (montaj değil) bir fabrikanın "Devlet Demiryollan'nm bir lokomotif i anza yapsa da onarsak" deyip aylak aylak beklemesini gözleyip de kederlenmemek olası mı? A hmet Sevük anlatıyor: Bakın bu fabrika var ya bu Eskişehir Cer Atölyesi denen fabrika, işte Umumi Harp zamanında, 1939'dan sonra yani, dışandan tek bir lokomotif alma imkanı yok, tek bir parça getiremezsiniz. Paraylan da mümkün değil. İşte bu memlekette ulaştırma bu fabrika sayesinde yürümüştür. L Eskişehir Cer Arölvesfnin 1930'lu yıllardaki durumu. Onanm te/gahlanndaki lokomorifler, Türkiye'nJn sana>ileşme atılımının da lokomotifi olmuşlardı... okomotifler onarılmış, yenilenmiş hizmete sokulmuştur. Pistonu kırılmış lokomotifi bu fabrikanın işçisi, telle bağlayıp bu fabrikaya kadar getirmiştir. Burda onarıp yeniden hizmete sokmuştur bu fabrikanın ustası, mühendisi, işçisi. Ahmet Sevük - Pek güzel. Pek güzel. İftıharertım. Bilıvorsunuz demek İşte bakın efendım... Ö zamanlar bir tek hat \ar, Bağdat Demiryolu Şebekesi. On- dan ötesi ne yapıldıysa Cumhurivet dö- neminde vapıldı. l950"ye kadar yanı. Avncabütünözel hatlar. işte Avdınhat- tı. Odemış hattı filan. bunlar da satın alındı. Devletleştinldi yani. Şimdi özel- leştirılıyorya hani. evet devletleştırildi. parası ödendı hepsınin.. Bilıyorsunuz o zamanlar demiryollanna ehemmiv- yet veriliyordu. Demiryolu. toplu taşı- macılık yanı... Bakın bu fabnka var va bu Eskişehir Cer Atölyesi denen fabri- ka. işte Umumı Harp zamanında. 1939'dan sonra vani, efendım. dışandan tek bir lokomoti\ alma imkanı yok. tek bir parça getiremezsiniz. Parav lan da mümkün değıl efendi, rşte bu memle- kette ulaştırma bu fabrika sayesinde yü- rümüştür. Kumpanya işçisi kc isterse Lokomotn ler onarılmış. venılenmiş hizmete sokulmuştur. Pistonu kınlmış lokomotivı bu fabrikanın işçisi. telle bağlavıp bu fabrikaya kadar getırmiş- , tir. Burda onanp yeniden hizmete sok- muştur bu fabnkanın ustası. mühendi- si, işçisi. Bugün bunlar unutuluyor. Bakma sen buranın adının atölye oldu- ğuna. 1950'den sonra buraya Alman Sa- vunma Bakanı Strauss geldivdi. Gezdi muesseseyı. baktı baktı "Bunun neresi atölye vahu, fabrika burası, biiyiik fab- rika" dedı. Doğrudur Eskıden Eskışe- hır Cer Atölyesi. hatta tüm Eskışehır demek Kumpanya demektı. - Halen kullanılıvor nıu bu Kum- panva adı ? Ahmet Sevük - Has ır artık kullanıl- mıyor. Amaeskı ınsanlaröyle bılir. Me- sela >aşı 50'nin üstünde olanlar Kum- panya der. Burası Cumhuriyet'in ılk fabnkalanndan bıri. Belki de birincisi: Demiryolu fabrikası. Eskiden kumpan- yada çalışanlann büyük değeri \ardı Eskişehirhalkında. Divelım kız ısteye- ceksın. Sorulurdu. "Nenede çauşıyor- sun?", "Kumpama'da". Öyleyse me- sele yok. Kızını verirdi. Bir sömürge kalesi Daha gerılere gıdelim mi? 1894'le- re örneğin. Alman empervalizminin Osmaniı İmparatorluğunu "müttefik" adı altın- da sömürgeleştirdığı ve Anadolu yan- madasını Ortadogu'dakı zengin petrol yataklanna bir sıçrama tahtası >apma- >a hazırlandığı yıllarda "Anadolu- Bağ- dat Demiryolu"nun yapımına başlandı Demıryolunun sağında \e solunda 100 kilometrelikbiralandakitümmadenle- rın işletme imtiyazı da bir "müttefik şirketi" olan Anadolu-Bağdat Kumpan- yası'navenlmişti.f Kumpanya sözcüğü Eskişehir'e o yıllardan mirastır). Ha>- darpaşa'dan başlayıp Kurtalan'da biten demiryolunun Anadoluyu "tuhaPdö- nemeçler yaparak geçmesı bu yüzden- dir. Alman yayılmacılığı Osmaniı ülkesi- ni sömürgeleştirirken sılahlarını asker- sel değil, ekonomik alandan seçmiştı. Anadolu'yu bir uçtan bir uca aşacak de- miryolu da bu yayılmacılığın eksenini oluşturuyordu. Krupp, Thyssen. IG Chemie, Philips Holzmann gibi sanayi baronlan. Commerz Bank. Dresdner Bank ve Deutsche Bank gibı dev finans kurumlan> la elele, omuz omuza ve içı- çe Anadolu-Bağdat Demiryolu üstün- den Ortadogu'nun petrol yataklanna yakın stratejik mevzilere silah ve cep- hane yığıyor; demiryolunun yüz kilo- metre güneyinde \e kuzeyindekı ma- den jataklannın işletme ımtiyazlannı alı>or ve ele güne avuç açar fıale gel- miş Osmaniı Imparatorluğunu borçlan- dırdıkça borçlandırarak bataklığın dip- lerine doğru çekiyorlardı. Anadolu-Bağdat Demiryolu'nda uy- gun bir noktaya bir bakım ve onanm atölyesi kurulması gerekiyordu. Bozu- lan lokomotifleri onaracak. raylann, de- mir köprülerındoşenmesini vebakımı- nı üstlenecek bir atölve. Eskişehir se- çıldı. Porsuk kıyısında. uçsuz bucaksı- za benzeyen bir ovanm göbeğinde ve Sakarya - Porsuk batakhklarından ya- yılan sıtmanın pençesınde kıvranan. köy ırısi bir Anadolu kasabasının kade- n böyle değıştı. Buhariı LokomotifTa- mir ve Bakım Atölyesi bir tanm kasaba- sınasanayıın soluğunugetırdi. Amaay- nı zamanda Alman yayılmacılığının Anadolu'nun göbeğindekı bir kalesi özellığını Kuvva-i Mfliye'nin emrinde Cumhuriyet'in tayınleseçılmiş ilkiş- çi milletvekıli, Eskişehir Cer Atöl>esı işçisi Ahmet Özdemir anlatıyor: Özdemir- O zamanki adıyla Eskişe- hir Cer Atölyesi'ne 1916 yılında gır- dım. Ben işe başladığımda Atölye Mü- dürü Alman E'berlint idi. Ondan sonra gene bir başka Alman Krombel geldi. Ingilız işgalınde atölye de İngilizler ta- rafından işletildi. Ama Kuvva-i Milli- ye duruma hakim olunca. Atölye de Kuvva-ı Millıye'ninemrinegirdi. Son- ra artık hep Türk müdürler geldı Ilk Türk Müdür Eşref Bey'di... Bu dizının amacı Türkiye Cumhuriyeti'nın kımi ünlü fab- rikalannı tanıtmak değil. Hiç de- ğıl. Dizi "HaydiTürkiye,haydi" çağrılannın duvarlarda bıle yan- kılanmadığı 1994 Türkiyesine 1930'lann gözü> le bakmayı. ha- tasıyla sevabıv la ama ille de kıs- kanılası coşkusuy la bozkınn ka- derini değiştıren bir dönemın sımgesı olmuş fabrıkalardakı. bugün yaşamlarının sonuna gel- miş emekçilenn o yıllardaki duvgulannı. ülkelenni değerlen- dirışlerıni ve Anadolu'dakı kal- kınma atılımına karşı tutumlan- nı yansıtmayı amaçlıyor. Eskişehir Cer Atölyesi Özel Kalem Müdürlüğünden emekli Ahmet Sevük anlatıyor: Abmet Sevük - Ne öğrendiy- sem burada, bu müessesede öğ- rendim. On genel müdür eskit- tım. 1939'da Şevket Akyazı ile başladım. Kemalettin Vardar'la bıtırdim. Ben bunlann hepsıyle bir çeşit genel müdürun mahrem- i esrarı gibi çalıştım. Cok yorul- dum ama çok da öğrendım. Bu kadar ağır mesaıye rağmen. az maaşa rağmen. yeniden hayata gelsem yıne aynı hayatı yaşama- ya talibim Oevrim'i de yaptılar - Peki Ahmet Be> siz, Cer Atölyesi'nde bir de otomobil >ap- tınız, Devrim otomobili. Anka- ra'dan talimatgelince,yapılsın bu otomobil diye, içinize hiç kıtşku düşmedi mi ? . Ahmet Se\ ük - Neden? Kuş- ku. şüphe mi yani 7 Hani üstesin- den gelemeyiz filan gıbi mi 7 - Evet, evet» Ahmet Sevük - Hayır. Kuşku muşku düşmedi içimize. Bizim müessese herşeyi yapar. Ben o fikırdeyim. Uçak bile yapardı. Bugünkü fikrim de o; o günkü fıkrim de oydu. Cünkü yetişmiş eleman var. Nıtekım toplandı müdürler. Müdür ama mühendıs hepsı. Toplandılar burda bizim Dökümhane'nin orda. İşte motor bloğu Sıvas Cer Fabrıkası'nda döküldü. şusu burda. busu şurda, bitti. Bıttı ama herkes merakta. Acaba çalışır mı 7 Cevırdiler anahtan. Çaiıştı motor. Koca ko- ca müdürler oynamaya başladılar. Se- vinçten. Kımılen ağladı. Gene sevinç- ten... Fabrikaiar da kairamandır EskışehırCer Atölyesi kanımızca bir kahramandır. Kahramanlık ülkesinin bagımsızlığı ıçin savaşmaksaeğer, kah- ramanlık bir kalkınma atılımına gücü yettiğince omuz vermekse eğer, evet. Eskişehir Cer Atölyesi kahramandır Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa an- latıyor: • "_llk esaslı vazifem orduyu hazıria- makti. 1. Cihan Harbi'ndeki tecrübe- me dayanarak ağır top istedim. Elimiz- de 7 adet 15lik obüs \ardı. Bunları muhtelif depolarda terkedilmiş olarak bulmuştum. Kamaları alınmış, boru ha- linde duruyoıiardı. Bu obüslerin kama- larını \aptirmak için iki sene uğraşmı- şımdır. Eskişehir Demiryolu Atölve'sin- de bu (camalan vaptırdım ve Sakarya Savaşf nda kullandım... Umumi taar- ruzda muharebe çok duzenli topçu ate- şi ile başladı. Mustafa Kemal topçunun çok ivi hazırianmış olduğundan pek memnun kaldığını harp sahasında tek- rar tekrar söylemiştir_." A>nı olguyu emekli ışçı ve eski işçi- milletvekili AhmetÖzdemirdaha yalın anlatıyor: "Kurtuluş Savaşı'nda top kanıası imaları sırasında buraya İstanbul Top- -hane'den gelme ustalann da yardımı bü- yük oldu. Vagon akslarını şahmerdan- da döv üp tesviye ettik, sonra içlerini oya- rak kama haline getirdik." Yarın: İlk Türk Lokomotifi ve Alpullu Şeker Fabrikası ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Bosnalı Sürgünün Anlattıkları... (1) Bosnalı sürgün, eski devlet adamı, politikacı Muhammed Çengiç'e, Istanbul'da beni Güralp Basım götürdü. Muham- med Çengiç, Bosna'nın eski başbakan yardımcısıydı. Mu- hammed Çengiç, Türkiye'ye gelışinden bu yana, 1.5 yıldır ar- tık görevde degıl. Çoluk çocuğu ile evine çekilmiş, bir çeşit "sürgün" yaşamı yaşıyor. Muhammed Çengiç'ın saglığı da iyî değildi, görüştüğümüz akşamın sabahında, beyin damarlan ile ilgilı olarak saynevine gidecekti. Konuşmamız sırasında, Muhammed Çengiç'in, şimdiki Bosna yönetimince neden dışlandığını, konuşmanın satırara- sından çıkarmaya çalışacaktım. Muhammed Çengiç, Bos- na'dakı karşıtlannca, siyasal oyunlar sonucu dışlanmak isten- mişti. Çengiç, banştan yanaydı. Bıze o akşam söylediği gibi, Sırplar, Hırvatlar ile Boşnakların birlikte yaşamaları gerektiği- ne inanıyordu. Karşıtları ise onu "hainlikle" suçlamak istedi- ler. İki yıl önce Sırplarca BM konvoyundan alınarak öldürülen Bosna-Hersek Başbakanı Turayliç, onu "hainlikle" suçla- yanlar arasında mıydı? Bosna'dan Türkiye'ye gelen görevli- ler, Türk yetkililere: - Muhammed Çengiç'le konuşmayın! bile dediler. O zamanki Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, konuştuklanna: - BenMuhammed ÇengiçVdesteklıyonım, fakat Bosna ne- dense ona karşı! dıyordu. O akşam, Muhammed Çengiç Boşnakça konuştu, oğlu Faruk ile Bn. Deniz Emrullah. bir de eski Yugoslavya Göç- menleri Derneği Başkanı Zahit Gürdal, zaman zaman konuş- mayı Türkçeye, benım sorularımı da Boşnakçaya çevirdiler. Muhammed Çengiç, basının Bosna gerçeklerıni kamuoyu- na tam olarak yansıtmadığını söylüyordu. (Basın da çogu ha- berleri dış basın kaynaklarından, ajanslardan alıyordu, belki de ondandı.) Ilk bunu sordum: - Gazetelerin hıçbirigerçeğıyazmadı dediniz, çokilginç... - Basın, Bosna'dan hep "Müslümanlar" diye söz ediyor. Oy- sa, orada yaşayan halk, bayağı Avrupalı bir halktır. Onlan "Müslüman" olarak gösteriyoıiar. Bosna halkı, Türkiye'de din kimliğiyle açıklanmak istendi kamuoyunda. Oysa. tam tersi, Avrupalı halk görüntüsüyle, Türkiye'ye getmlebilseydi, Türki- ye halkı herhalde Bosna halkını daha iyi anlayacaktı. Bosna, Avrupalıtıgın tüm özelliklerıni kabul etmiş bulunuyordu oysa. Ordakı ınsanlar, bir hukuk fakültesını bitirmeden yargıç ola- maz, sağın (doktor) veya öyie bir şey olamaz. Özellikle Sır- bıstan bızı "dincı" gostermek istıyor. Eski Yugoslavya'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, en büyük yanlış, Boşnakların bir devlet olarak kabul edılmemesıydı. Sırbıstan Sırplann, Hırva- tıstan Hırvatlann, Makedonya Makedonlann, Bosnahların ken- di cumhurıyetlerı kabul edilmedi. - Yani Boşnakların cumhurıyeti olarak kabul edilmedi! - Evet, 1990'larda, Yugoslavya parçalandıktan sonra, o ye- ni devletler (Sırplar, Hırvatlar) Bosna-Hersek'le birlikte yaşa- mak istemediler. Bosna'dakı savaş, bir iç savaş değildi. Olay; Sırpları Sırbistan'a, Hırvatları Hırvatıstan'a bağlamak, Slo- venya'yı ortaya çıkarmak olayıydı. Dünyada Birleşmiş Millet- ler'den bu durumun engellenmesı için biryardım gelmedı. Ba- tı'dan bu durumun engellenmesı ıçın hıçbır hareket yapılma- dı. Parçalartmaması için hiçbirşey yapmadılar, gözlemcı ola- rak kaldılar. Yugoslavya'nın yuzde 78'ı Sırplardan oluşuyor- du. Bu olayı bir içsavaş olarak gosterdiler. "Müslümanlar, or~ daki Sırplara, Hırvatlara baskı yapıyor" dediler, dünyaya öy- le gosterdiler Ülkelerin çoğu, bunu böyle benimsedı. - Türkiye olaya nasıl baktı? -1992 Nisanı'nda buraya geldım. Bundan önce, üçkezTür- kiye'de bulundum. Devlet adamlarıyla görüştüm. 1992 Ma- yısı'nda, TBMM'de konuştum. O zaman dedim kı: "Türkıye bıze yardım etmezse, Bosna yok olacak!" Çünkü, bilıyorduk ki, Türkiye'den başka dünyada hiç kimse Bosna'dan yana çıkmayacak. Türkiye'nin bıze yardımcı olacağını düşünmüş- tük. Çünkü, Türkiye'de dört milyon Boşnak vardı. Hem tarih bizi bağlıyor hem de aile ilişkısı var. Bosna'da, Türkiye'de ya- kını (akrabası) olmayan aile yoktur. Türkiye o zaman, savaş başlamadan önce, 20 milyon dolarlık petrol yardımı yaptı ba- ğış olarak, maalesef bu bagıştan 5 milyon dolarlık petrol gel- di. - Neden? - Bu sıralarda savaş çok kısa zamanda başladı, nakledile- medi. Ondan sonra Türk hükümetince 40 milyon dolarlık gı- da yardımı verildi, ancak ne kadarmın gerçekleştiğini bilmı- yorum. Gıda, ne istedilerse... Sonra interstar'm açtığı bir kam- panya vardı, 8-9 milyon dolayında bir para toplamışlardı... - Ne kadar geldi? - Tam ne kadar gerçekleştiğini bilmiyoruz. Çünkü, bu sıra- larda ben polıtıkadan çekıldım. Bosna-Hersek'in Viyana'da- kı devlet hesabına yatınldığını duydum, interstar kampanya- sı sonucunun. Fakat, kişılerce çok sayıda yardım toplandı; kim nerede, ne kadar maddı yardım topladı, bilmiyorum. Kişile- rin düzenledıği olaylar. Ancak, Bosna-Hersek'ten aldığım bil- giler, şikayet bazında. İşte, "Türkiye bize yeterince yardım yapmıyor!" Öte yandan da Refah Partısi'nin çok büyük mad- di yardım topladığını TV'den duyduk. Kime nasıl, ne kadar git- tiğini bilmiyoruz! - Bunu denetleme olanağı yok mu? - Zannetmiyorum! Benim amacım, Türkiye'den yapılacak yardımlann tümünün Kızılay aracılığı ile Bosna-Hersek'e gön- derilmesıydi. Başbakan Yardımcısı olarak ılk zıyaretıme gel- miştim, ondan sonra beni, Bosna-Hersek'in ekonomi ilişki- leri ve insani yardımları için temsilci olarak atadılar. Fakat, ba- zı kişiler, çok sayıda kişiler, böyle Bosna'dan gelip kendı gi- rişimleriyle (inisiyatifleriyle) para topluyorlardı. Burada çeşıtli kuruluşlardan alıyorlardı bu paraları. Bunu gördükten sonra, ben yardım almaktan vazgeçtim. Çok sayıda kişi, hem para- yı götürdü, hem mal. yardımlar, ne gönderildiyse götürdüler. Ama nereye götürdüler? Bunu hiç kimse bilmiyor. O sıralar- da Bosna-Hersek'in ne konsolosluğu, ne elçıliğı vardı, bunu denetlemek de elimızde değildi. Bosna'da tam bir kaos ya- şanıyor. Gelen mallar, herhalde kaydedilmiyor bile! (Muhammed Çengiç'ın ilgınç açıklamaları sürecek.) BULMACA 1 2 3 4 SOLDAN SAGA: 1/ Çağdaş sanatta. çeşıt- li malzemenin ya da ay- n cınsten nesnelerin bir araya getınldıği üç bo- yutlu yapıt. V ABD'ye özgü sportıf bir oyun... Ticaret eşyası. 3/ K.e- miklerin yuvarlak ucu... Rusya'da üç atla çekilen kızak ya da araba. 4/ Derinee çanak... As- ya'da bir ülke. 5/ So- yundan gelınen kimse... Olta ya da tuzağa konu- lan yem. 6/ Şapka. çan- ta. sepet örmede ya da giysi süsle- mede kullanılan parlak. renkli ve dayanıklı şerıt.. Türkiye'nin plaka işareti. 11 İskambillerle oynanan bir tür oyun... Köpek. 8/Bayındır, mamur... Afrika'da bir ülke. 9/ Bir sözeüğün ya da adın baş harfi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Okyanusya'da ve Güney Amen- ka'da ormanlarda yetişen koza laklı büyük ağaç. 2/ Bademden yapılan şerbet.. Bızmııt elementinin simgesı. 3/ Şöhret... Aynı adlı bitkiden elde edilerek. yiyecek ve içeceklere tat, koku ve sarı renk vermede kullanılan toz. 4/Oğuz Kağan ile özdeşleşti- nlen Hun imparatoru... Himalayalar'da yaşadığına inanılan "Kar Adamı^na verilen ad. 5/ farıma elverişli olmayan top- rak... Sazın en kalın teli. 6/ Ispanyollann sevinç ünlemi... Ulus- lararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Ateşe dayanıklı bir rür asbest... Rey. 8/ En gelişmiş konuşma yeteneğine sahip pa- pağan cinsi... Letonya'nın başkenti. 9/ Güney Amerika'da ya- ban hayvanlannı yakalamakta kullanılan kement... Küçük köy.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear