25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetİmtivaz Sahit»i: Berin Nadi Genel Ya\ın Yonetmenı. Orhan Erinç• Genel Vavın Koordınatorü Hikmet Çetinkava # Yaznşlerı Mudurlerı Ibrahim Vıldız. Dinç Tayanç I Sorumlu), # Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara # Görsel Yönetmen. Fikret Eser DisHaberler Ergun BalcıO Ktıhbarat V,alfinÇakır • Ekonomı Bülent kı/anlık • Rjdyo-TV l'vgar Eremektar # Kultür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Vücelman # Yurt Haborlcr Mehmet Sarac # Makaleler Sami Karaörcn 9 Çeurı Sevfettin Turhan • Duzeltme \bdullah \ azıcı Yayın Kurıılu Ilhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç. Oktav Kurtböke. Özgen \car, Hikmet Çetinkaya. Ştıkran Soner. Ergun Balcı. Dinç Tayanç, İbrahim \ ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav • Habcr Muduru Doğan Akın Ataturk BuKarı No 125. Kat 4 Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 rhan.Telcks 42344. huks 419502" • IzmırTemsilcısı SerdarKı/ık. H ZıvaBK 1352 S 2 3 Tcl 441122(1 Tclcks 52359. Faks 4414117 • Adana TcniMİcısı Çetin \ iğenoğlu. Inonu Cd 119 S No I Kat [.Tcl. 3522550. Tclcks 62155. Faks. 3522570 csc Müdurü EroJErkut#Koordınat6r Ahmet Koruban # Muha^ebe Bülent Yener # Idare Hüse\in Gürer 0 İ^letme Öoder Çelik 0 Bılgı-lslem \ail Inal 0 Bılgısayar Sıstcm Mürü\et Çiler 0 Reklam. Reha Ijitman 0 Halkla llışkılen Nurten Berksoy V, atımtavan ve Basın* ^ erı Gün Haber Ajansı. Basın \e \a>ıncılık A S TutocagıcaJ « 4 C a Ş a i » ğ | u ''4334lst PK 246 lstanbul Tel lO 212) 5 i : 05 05 ı;o hjıı Telek, 22246. l-ak, (0212ı 9KASIM 1994 Imsak: 5.09 Günes: 6.37 Öele: 11 52 ikındı-14.34 Akşam. 16.59 Yatsı. 18.21 Berlin Duvarı yaitefckta y**mş • LONDRA(AA)-BBC televizyonunun hazırladığı belgesel, Berlin Duvan'nın. Doğu Alman yetkilileri arasındaki "yanlışanlama" sonucu yıkıldığıru sergiledi. SSCB'nin son Deviet BaşkanıMihail Gorbaçov'unda katıldığı belgeselde, politbüro sözcüsü Günter Schabovvski'nin, "vizealan Batı'ya geçebilir" sözünü "Herkes Batı'ya geçebilir" diyeaktardığıve bunun üzerinehalkın, Brandenburg Kapısı'na >ığıldığıanlaşıldı. Budurum karşısında ne yapacaklanru şaşıran sınırmuhafızlan, geçiş yapmak isteyenleri durdurmaya çalıştılarsa da. arkadan binlerce kişı geliyordu. Birkaç dakika sonra muhafızlar, kimse takılıp düşmesın diye bariyeri kaldırdı. Binlerce kişi, TV kameralanna el sallayarak güleoynaya Batı'ya geçti. İmre'nin kitabı yur • Haber Merkezi - Geçen nisan ayında İletişim Yayınlan'ndan çıkan Mehmet Fehmi İmre"nin "Sessizlik Hikayeleri' adlı kitabı, eyliil ayında yazann çevirisiyle İngilizce yayımlanacak. Minerva Presstarafından yayımlanacak olan yapıt. Londra'nın yanı sıra Washington ve Montreaux'dede dağıtılacak. ÇYDD'nin yazı yamşması • İstanbui Haber Sen isâ - ÇYDD'nin.Türkiye genelindeki liseöğrencileri arasmda düzenlediği, "Atatürk'ün Söylevi"ni okuyun ve tam bağımsızlık ilkesini değerlendirip yorumlaymız" konulu yan yanşmasısonuçlandı. 500 yazının kaüldığı yanşmada, Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesfnden Melike -Müezziûoğlu'nun yaası birinci seçilirken Ayazağa Işık Lisesi'nden H. Duygu Kalkan. Tuba Aynkaya ve Çiğdem Yaacı'nın ortaklaşa kaleme aldığı yazı ile Sıvas"tan Mehmet Güldeş'in yaası ikinciliği paylaştı. Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nden Fulya Açıksöz'ün yaası ise üçüncülük ödüjü kazandı. Ayru okuldan Zuhal Baysar ileElif Taş'ın yazılan ise mansiyona değer görüldü. pevreci prenses Istanburda • İSTANBLL(AA)- Belçika Kralı Baldvvin'in kuzeni, Fransız Hayvanlan Koruma DerneğTnin kurucusu Prenses Elizabeth De Kroy, dün Bakırköy Belediye Başkaru Ali Talip Özdemir'i ziyaret etti. Prenses Elizabeth De Kroy aynca. cuma günü, Uludağ Üniversitesi bünyesinde kurulan "Vahşi Yaşamı Araştırma Merkezi""nin açılışına katılacağını söyledi. Öğpenciden destek• ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri, Hukuk. Siyasal Bilgiler ve İletişim fakülteleri öğretim elemanlan, hükümete uyan amacı> la önceki gün ve dün derslere girmeyerek. üniversite sorunlannı tartıştılar. Hocalannın eylemlerine destek vermek amacıyla dün Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencilerin düzenlediği şölen. rektörlüğün izin vermemesi üzerine yapılamadı. Ege Üniversitesi'nin değişik fakültelerinden öğrenciler. düzenledikleri toplantıda hocalannın "'demokratik- özerk üniversite" mücadelesini desteklediklerini açıkladılar. Gerçeklerin özgürce tartışılması, sorunlara bilimsel çözüm aranması üniversitelerin gündeminden çıkmış görünüyor Medreseden ünîversiteye geçemedikERDAL ATABEK • • ni\ersıtelerayağakalktı. ~W~ "T"Geçmişte göriilen öğ- * J rencı hareketlerınden m I çokfarklı birayağakal- B 1 kış bu. Üniversite öğre ^ ^ ^ tım üyelerı çalışmalannı durduruyorlar. Görünüşte ücret yeter- sizliğını protesto edıyorlar ama. dıle getırdiklen başka sorunlar da \ar. Os- telik bu sorunlar ücret azlığından daha önemli. Çekingenlik henüz aşılmış de- ğıl. Belki 12 Eylül'le gelen baskılann aşılamamış olması, belki böyle hare- ketleri cok önemli buldukları 'titrle- ri"ne yakıştıramamalan onlan bıraz du- raksatıyor. Ama 'ünı\ersiteler' tam ola- rak geçmişte de bulamadıklan kımlik- lerini anyorlar. Nedir bu kımlik? 'Ö^ür-özerk-bilim üreten üniversi- te'... Dogru kimlikbudur. Öğrencısı de ögretim üyesi de yapılanması da örgüt- lenmesi de bütçesi de karar organlan da 'özgür-özerk-bilim üreten üniversite' için olan yüksek öğrenim kurumlan. Bunu kuramadığınız zaman gene 'yûk- sek öğrenim kunımlan'nız oluyor; ama 'bağımlı -deviet yönetiminde- meslek insanı yetiştiren kurum" olduğu içın 'gerçek üniversite' alamıyor. 'çağın medreseleri'oluyor. Temel sorun bura- da. Prof. Dr. Türkan Saylan'ÜnKersite- lerimizle toplumumuzun kopukluğu, giderek en dinamik olması gereken bt- lim kuruluşlanmızı statik. gelişme>en, içine dönük ve ilkel yüksek-okullar dü- zevine getirmiştir' dıyor. (1990 tanhlı yayın) IDüşük verimH müessese lstanbul Darülfünunu hakkında bır rapor vermek üzere çağrılan Cenevre Üni\ersitesi profesörü ve eskı rektörü Malche 1932 > ılında özetle şunları söy- lemişti: 'Öğretim metotlanortaçağdan kalmadır. Öğrenciler dersleri tamamh - le pasif olarak dinlemektedir. Kendi kendilerine çalışmalan için teşvik gör- memektcdirler. Öğrencilerin vabancı dil bilgisi yetersiz. Türkçe bilimsel vavın yok \e nihayet hocalar maaşlannın az- lığı sebebivle ikinci vazifeler almak zo- runda kaliyoriar'. Raporunun son bö- lümünde ise 'tstanbul Darülfünunu dü- $ük verinüi bir müessesedir' dıyor 60 yıl arayla yapılan ikı degerlendır- me ^ok düşündürücüdür. 'Ozgiir ünhersite' ne demektir' 1 Bı- Sunuş NEREYE GİDİYOR? Öğretim üyeleri, çok uzttn bir aradan sonra seslerini yükseltti. Kimi üniversitede bir kampustan diğerineyürürlerken kimisinde bahçede toplantılar düzenledilerya da dersleri baykot ettiler. Gerekçeleri: üniversite reformunun gerçekleştirilmesi, üniversiteye aynlan kaynaklann artttrtlması ve maaşlanna zam vapılmasıydı. tşte bu son istem, hem üniversite içinden hem de dışmdan "Bugüne kadar neredeydiniz? C'niversheler YÖK cenderesi altında kimliklerini kaybederken sustunuz. Clke sorunlarının gerektirdiği aydın tavrtnı koymaktan çekindiniz. Maaşınız artsın diye boykotyapıyorsunuz " eleştirilerine neden oldu. Bu eleştirilerde haklıhkpayı da var. Zaten kimi öğretim üyeleri de geçmiştepasif davmndıklannı söyleyerek özeleştiriyapıyor. Şuya da bu nedenle akademisyenler de artık sesleriniyükseltti. Bu sesler daha ne kadar çıkacak, istemlerin çapı ne kadar genişleyecek, bunu zaman gösterecek. Eylemlerle 'simdilik' gündemde kalan akademisyenler, 'medya 'nın ilgisini daha ne kadar üzerierinde tutacaklar? Ya da medya, onların dile getirdiği, getireceği başka gerçeklere de aynı ilgiyi gösterecek mi? Bu da henüz belli değil. Amacımız, bu sırularda medyatikleşen üniversiteler üzerine lafkalabahğı yapmak değil; hazır sırusı gelmişken. bir tartışmaplatformıı oluşturmak... Ozgür, özerk, demokratik üniversite dileğiyle... lımi özgürce üretmek. her türlü düşün- ceyı korkusuzca tartışmak, her türden araştırmav ı -bılim dışında denetlenme- den- yapabılmek. sonuçlannı acıklaya- bilmek 'nedemektir?'. Bunu henüz bil- miyoruz. Böyle bir ünıversitemız he- nüz olmadı. Geçmişte Pertev Naili Bo- ratav gıbı. Behice Boran gıbı sosyal alanda çalışan bilim ınsanlan ünıversı- telerden aynlmak zorunda bırakıldı. Günümüzde de düşüncelerinden ötürü. yazdıklanndan ötürü hapiste yatan bı- lım ınsanları \ar. Oysa 'ünrversite*. ka- tılalım \a da katılmayalım. beğenelım ya da beğenmeyelim, her türlü düşün- cenın. her türden çalışmanın -bilimsel olmaktan başka- hıçbır kaygı taşımadan ortaya atılacağı, tartışılacağı kurumlar demek Dınlerin denetımi. devletlerın denetımı. sermayenın denetımi olduğu zaman üniversiteözgürolmaktan çıkar. böylece ünıversıte olmaktan da çıkar. Onlar artık 'üniversite' değil. 'meslek yüksekokullan'dır. Böyle olunca da... Bö>le olunca da. adı üniversite olan kurumlarda >alnızca 'meslekleriçinin- san' >etışır. Düşünce üretılmez. tartış- ma olmaz. toplumsal konularla ilgi ke- sılir, topluma yön \ermesı gereken bi- lımın sesı çıkmaz. 112 Eylül'ün • deviet daireteri Oysa bir toplumda ünıv ersiteler sade- ce çeşitli meslekler için egıtim yapan kurumlar değıldir. 'Ozgür bilim üreti- mi' özgür düşünce ile olabilir v e ünıv er- siteler bunu savunan kültür merkezle- ndir. Bu açıdan baktığımız zaman. üni- \ersitelerimizin hıç de parlak durumda olmadıklannı görürüz Toplumun en büyük sorunlan ünıversıteler tarafın- dan görmezden gelınmekte. gerçekle- rin ortaya konulması, özgürce tartışıl- C/zgür-özerk- bilim üreten üniversite... Doğru kimlik budur. Bunu kuramadığımz zaman gene 'yüksek öğrenim kunımlan'nız oluyor; ama 'bağımlı -deviet yönetiminde- meslek insanı yetiştiren kurum' olduğu için 'gerçek üniversite" olamıyor, 'çağın medreselerT oluyor. Temel sorun burada. ması. politik kaygıların dışında. kışisel çıkarlann dışında bilimsel eksende so- runlara çözüm aranması üniversıtele- rın gündeminden çıkmış görünmekte- dır. Özellıkle 12 Eylül'ün getirdiği YÖK uygulaması, üniversite özerklığı- ni ortadan kaldırarak bu bilim merkez- lerıni bır 'deviet dairesi' durumuna in- dırgemıştır. Toplumu aydınlatma göre- vinın yapılacagı her konuda açıklama yapmak yasaklanabilmekte. buna da güçlü bır karşı çıkış göriilmemektedir Temel sorunun burada aranması gere- kiyor. Avrupa"dakı ilk üniversiteler ortaçağ- da açılmıştır. Bologna (İtalya) Üniver- sitesi 1000 yılında, Paris Üniversitesi 1100 yılında kuruluyor. Oxford 1169. Cambndge 1224 yılında bunlara katı- lıyor. Eibette onlar da bugünün üniver- sitelen değil. Ortacağın bilim-din çatış- ması bütün hızıv la yaşanacaktır. Astro- nomi ve tıp en büyük çatışma alanları. Ama 'reformasvon', 'Rönesans 1 büyük değışımler getınyor. Gütenberg 1460 yılında ilk kitabı yayımlıyor. Bu kitap Incil'dır. Osmanlfda üniversitenın karşılığı 'medrese'dir. Buradadadinbilgilerinin yanında doğa bilimleri var. tıp var. ma- tematık var Çağına ışık tutan büyük bılgınler de var. Ibn-i Sina. Biruni. Fa- rabi. Ali Kuşcu. Piri Reis. Takiyüddin Er Raşit bu bilgınlerden Ama dın bas- kısı arttıkça artı>or. her bilimsel gelış- me durdurulu>or. Kurulan ilk rasatha- ne zamanın şeyhülıslamının 'uğursuz- luktur' fetvası üzerine topa tutularak >ıkılıvor. Matbaa dın tutuculuğu yü- zünden gelemiyor. ilk Darülfünun 1846 yılında açılıyorama tepkıleryüzünden kapanıyor. sonra gene açılıyor. Tepkı- ler hep 'dine aykınlık' uzennde gelış- mektedır Kesıntısız egıtim ancak 1900 v ılında başlayacaktır. I Batı'yla arada I 600 yıl var Üniversite eğitımınde Batı'yla ara- mızda 600 yıllık gecikme var Matba- anın gelişınde gecikme 300 y ıl Yüzyıl- largehpgeçiyor. Batı. dogmalan yenıp aklın özgürlüğüne ulaştığı zaman da Osmanlı bılımı dogmalarla uğraşıyor. Bunu yenebılmek ıçın yırmıncı yüzyıl beklenecektır. Cumhurıyet'ın kurulu- şu, Atatürk'ün devnmlerı. yenı bırTür- kıye hareketı gecıkmış bır "Türk Röne- sansı' olacaktır. Ama gerçek bir üniversite kurulabi- lecek mıdır? Osmanlı'dan günümüze uzanan kültür mırasının tutuculuğu aşı- labilecek midır' Sorun çözülecek mıdır' PROF. BAŞBAKAN Çiller'in görüş açıklama yasağı Başbakan Tansu Çiller. ögretim üyelerinin görüşlerini açıklamasını genelgeyle yasakladı Başbakan Çiller'in Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na gönderdıği 28 Temmuz 1993 tarihli yazı şöyle: Kamu kurum ve kuruluşlanndaki bir kısım görevlılerin. yetkılı kılınmadıklan halde basın ve yayın organlanna görüş ve açıklama şeklınde bılgı ve demeç verdikleri gözlenmektedır. Kamu görevlilennin, hükümetın sıyasi, ekonomik ve sosyal politikalanna yönelik kararlan hakkında açıklama yapmaya yetkılennin olmadığı bılinmektedir. Bunun aksine davranışlann. basın yayın organlanna yanlış aksedebıleceğı ve kamuoyunda da yanlış anlamalara sebep olabileceği ihtimali her zaman mev cuttur. Kamu kurum ve kuruluşlannda görev lı bütün personel. 657 sayılı Deviet Memurlan Kanunu'nun 15. maddesı ile 399 say ılı kanun hükmündekı kararnamenın 17. maddesinde belirtildıği üzere sorumluluğunu taşıdıklan kuruluşlarla ılgilı teknık konularda yetkilı kılındıklan takdırde basına bılgı verebılırler. Bilgılenni. bütün kamu görevlilennin yukanda belirtıldigı şekılde davranmalan hususunda gerekli hassasıyeti göstermelerini rica ederim. Prof. Tansu Çiller Başbakan Öğretim üyeleri ve aydınlar sahip çıkmadı Araştırmacı yazar Doç. Dr. ls- mailBeşikçi hakkında40"tan faz- la mahkeme karan bulunuyor. Beşikçi'ye, tSO'yeyakmyaban- cı bilim adamı, gazeteci. yazar ve tarihçinin verdifi desteği Türk bilim adamlan ya da ay dın- lan göstermedi. Prof. Dr. Nihat Falay; Haluk Gerger ve Fikret Başkaya örneklerinden önce Is- mail Beşikçi konusunda Türk aydınlannın sessiz kaldığını söy - lüyor: "Öğretim üyeleri düşün- celerinden dolayı mahkum olan bilim adamlanna gerekli tepkiyi göstermedi. Bazılan korkudan bazılan da aynı fikirde olmadık- lanndan ya da genel apolitik ta- vırianndan... Haluk Gerger, Fik- ret Başkaya, Münir Ceylan olay- ları daha birkaç yıllık olaylar. tsmail Beşikçi'nin ilkyargılan- malarından beri öğretim üye- lerinden biçbir tepki çıkmadı. Kürtleri savunuyor diye des- tek vermediler. Genelde bu ta- vır eksiktir. Ancak son zaman- larda sınırlı sayıda arkadaş arasında, Fikret Başka- ya'nın'Paradıgmanm tflası" ki- tabınıtekrar basıp altına 100-200 öğretim üyesinin imza atma pro- Jesl gündeme geldl." Beşikçi'den aydınlara "lnsanm söyleyeceği bir şeyle- ri varsa bunu her yerde söyleme- li. Anayasa kısıtlıyor, kanunlar kı- srtlıyor denmemeli. Bunlar yasal olabilir, ama meşru degiklir. Ya- salar ister beş general ta'rafından ister 450 millervekili tarafından yapılıyor olsun. Düşünceyi kısıt- layan tek gerçek şudur diyen yasalar. anayasalar meşru değil- dir. Kişilerdüşüncelerini her yer- de söylemeli. Cezası varsa onu da göğüslemeli, o kurumlar önünde de fikirierûıi söy lemeli. Böylece bir dinamizm kazanmaİL Herkes böyle yapmah." DOÇ. FİKRET BAŞKAYA w m Üniversite dışı tepkiler daha olumlu Doç. Dr. Fikret Başkaya fikirlerinden ötürü mahkum olup şu anda Haymana cezaevinde bulunan öğretim üyelerinden biri. Başkaya."Paradigmanın İflası" adlı kitabında "Basm yoluyla devletin bölünmezliği aleyhine propaganda yaptığı" gerekçesiyle 16 Aralık 1993 tarihinde 20 ay hapis ve 41 milyon 666 bin lira para cezasma çarptınldı. Bu karan "utanç verici" olarak nıteleyen Başkaya. 3 Şubat 1994 tarihli Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan röportajda. "Cezalandınlmış olmam Paradigmanm İflası'nda ileri sürüien görüşlerin deviet tarafından doğruianması anlamına geliyor" dıyor. Fakülte çevrelennden "ceza aldığına göre demek ki suç işlemiş'* dıyenler olduğu gibı fakülte dışmdan bır profesöriin de "20 ay az, 20 yıl vermeliydiler'"dedığını belırten Başkaya, üniversite dışı tepkilenn çok daha olumlu olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Bunlar, üniversite diye bir şey olmamasından. düşünce özgiiriüğü diye bir şey oluşmamasından kaynaklanıyor. Üyelerinden biri kitap yazıyor ve cezalandınlıvor. tepki yok. Gerçekten üniversite olsaydı böyle bir şey olur muydu? Mahkemeler, yargıçlar normal işini yapan bir bilimadamını cezalandırmayı akıüanndan geçirebilirier mivdi?" Gerger: YOK'ü alkışlayan burjuvazi altmdaki halıyı çekti Ankara Üniversitesi"ndeki öğretim üyelıği sırasında 1402 yasasıyla görevine son verilen yazar Dr. Haluk Gerger. DenizGezmiş'ı anma gecesine gönderdıği mesajda "bölücülük"yaptığı gerekçesiyle Ankara DGM tarafından 20 ay hapıs cezasına çarptınldı ve halen Ankara Haymana Cezaevi'nde. Gerger'in 4 temmuz tarihli Gündem gazetesındekı "Doğramacı ve YÖK'ün zaferieri n yazısından bır alıntı: "Üniversitelen. mılitarizmin temel kurumlanndan bınne dönüştürmek. onlan resmi ideolojinin genç dimağlara çımento gibi akıtılmasının aracı yapmak ve böylece de üniversıteleri birer akademik kurum olarak bütünüyle ortadan kaldırmak YÖK'ün temel tahribatlannı oluşturdu bugüne dek. Bu artık kamuoyunca çok iyı biliniyor, tarihin karanlık sayfalannda yerini aldı bu kurum ve onun sorumluları. Burjuvazi sınıfta kaldı (...)YÖK Türkiye'nin gündemine girdiğınde burjuvazının olgunluğu konusunda da bir denek taşı olacağını düşünmüştüm. Bana göre 'olgun' bir burjuvazi sınıfı. kendi üniversitesinin böylesıne tahrip edilmesıne ızın veremezdı. Dolayısıyla ben. kendi payıma yabancı odaklann bu komplosuna karşı yerli burjuvazınin. kuşkusuz günün koşullan çerçevesinde belirli bir tepki göstermesi gerektiğıni düşünmüştüm. Öyle ya. kalkınma, sanayileşme, içerdeki sömürü pastasından ve hatta dış pazarlardan daha fazla pay kapma gibı 'doğal' güdülerin tatmininde 'milli' bir ölçüde işe yarar teknoloji ve eğitim sürecinde katkısı olan belli akademik standartlara ulaşmış üniversitelerin varlığı, burjuvazi açısından gerekli olmalıydı. Sonrakı 10 yılı aşkın süre içinde gördük ki. burjuvazi ve onun politik temsılcileri YÖK'ün en azgın savunuculan oldular. yaptığı onulmaz tahribatlan alkışladılar, hatta daha fazlasını ıstediler. aslında fcendı altlanndaki halının çekilmesınde aktif görev aldılar." PKOF. BERK.\RDA Türban yasağı nukuKa uygun ~ İstanbui Haber Servisi- Istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda. lstanbul Cnıversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Ebelik Programı öğrencilerinın pratik derslere türbanla gırmek ıçın başlattıklan imza kampanyasının okulun huzur ve düzeninı bozacak bir gıdış gösterdıgmi açıkladı. Berkarda. ebelik bölümü öğrencılerını yasa \e yönetmeliklere uymaya çağırdı. lstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda. dün yaptığı yazılı açıklamada tstanbul Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Ebelik Programı öğrencılennin pratık derslere türbanla gırmek ıçın başlattıklan imza kampanyasının sıyasi bır göstenye dönüştüğünü belırttı. Prof. Berkarda. başörtüsünün yasal yönüne de değınerek konuyla ilgılı yönetmelik. yasa ve dava metinlerinden örnekler verdi. Rektör Berkarda bu' maddelere örnek olarak bir öğrencınin başvumsunu reddeden Danıştay 8. Daıresı'nın 1982 yılında aldığı karan. 1989 yılında 3551 sayılı yasa ile ek 16. maddede getınlen "Yükseköğretim kunımlannda çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zonınludur" hükmünü ve lstanbul 3. Idare Mahkemesi'nın 1993 Florance Nıghtıngale Hemşırelik Yüksekokulu'nda uygulamalı derslere başartülü sokulmayan bır öğrencinın açtığı ıptal davasının öteki yargı kararlanna dayanarak reddedılmesıni gösterdı. Avrupa insan Haklan Komısyonu'nun 1993'te almış olduğu karara da değinen Prof. Berkarda açıklamasına şöyle devam ettr "Görüldüğü gibi başörtüsü yasağı konusumr ^ Danıştay, Anayasa Mahkeı^°si ve Avrupa tnsan Haklan Komisyonu içtihatlan adeta birbirini teyit edercesine büyük bir paralellik >e uyum içindedir. Hem ulusal hem de ulusalüstü hukuk başörtüsüne izin \ennemektedir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear