14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
bumnunı • ı_ 14 KULTUR TBMM Bütçe-Plan Komisyonu'nda Devlet Opera ve Balesi'nin prodüksiyon bütçesi yok edildi 'Sanatçdar evde oturup örgii mü örsün HANDAN ŞENKÖKEN Türkiye gerçekten garip bir ülke! 1934 yılında Atatürk, ilk kez Türkiye Cumhuriyeti'ni ziyarete gelecek lran Şahı ıçin apar topar operalar besteleti- yor. Çünkü, 'sunulacak en güzel tem- sil Bab'ya dönük, uluslararası dili ko- uısan bir ülke olarak kendimizi tanı- tacagunız bir opera temsili olacaknr'. BöyleceAhmet Adnan Saygun'un ve Necil Kazım Akses'in tek perdelik operalarıyla Türk müzık tarihi ilk operalannı kazanıyor. 1994 Türkiye- si'nde ise TBMM Bütçe Planlama Komisyonu'nda opera ve balenin 'ne i)e yaradıgY tartişılıyor... 'Altin yü'da bfitçe sıfiriandı Ardından da Devlet Opera ve Bale- si Genel Müdürlüğü'nün bütçesi 's- firbuuyor'. Nasıl mı? Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün 1 tril- yon 44 milyar lira olarak öngörülen bütçesine DYP, ANAP, MHP ve RP'lı mılletvekılleri itiraz ediyor. 'Bir dalrî- ka içinde' kabul edilen önergeyle 44 milyar lira HAGEM'e (Halk Kültür- lerini Araştırma ve Gelıştirme Genel Müdürlügü) ve 'tarihi Türk evferinin restorasyonu'na aktarılıyor. Gerıye kalan 1 trilyon lira ise çahşanlann bir yıllık maaşı yani personel gideri. 44 milyarlık prodüksiyon bütçesi de 'bir dakikada' yok edilip, Devlet Opera ve Balesi sanatçılanna 'siz maaşlan- nızı ahn, uslu uslu oturun, bir şey üret- menize gerek yok1 denıyor ve sanatçı- lann 'eü koiu bağUnıyor.' Yaşamları boyunca bir kez bile opera ya da baleye gitmediklen belli olan bu milletvekilleri herhalde ko- misyona girmeden önce gerekli araş- hrmayı yeterince yapmamışlardı. Devlet Opera ve Balesi'nin nere- deyse '«Itın yıh'nı yaşadığı bu dönem- de 'ne iş yapıkiığını' sormak ve 'khn- senin bunlan seyretmediğı'nı iddia et- mek; açıkça 'yapıcı' değıl, 'yıkıcı' eleştirinin amaçlandığının somut gös- tergesıydi. Yurtdışındaki büyûk bayın Istanbul Devlet Opera ve Balesi ilk kez yurtdışı turnesi yaparak, Danı- marka'da 'Turandot' operasını başa- DEVIET OPERA VE BALESİ'NİN DÖRT YILLIK KARNESİ zihniyetin, opera ve baleyle ilgili 'çağdışı' düşüncede olan insanların yeni görüşleri olmadığını vurguluyor. Ülkenin gelişmesine, çağdaşlaşması- na, uygarlaşmasına karşı olan bu zih- niyetin hedefinin 'sanat'olduğunu be- lirten Sağlar, "Bu ahniyet, firsat bul- duğu anda sanatı yok etmek için elin- den gelen herşeyi yapacak ve vapmak- ta. Bizim dönemimizde de çok firsat aramışlardı ancak bunda başanlı ola- manuşlardı"dıyor. Gününıüzde sanatın gerekliliği fiaerinde tartışmak ' ç k d ' 1994Türkiyesi'nde TBMM Bütçe Planlama Komisyonu'nda opera ve balenin 'ne işe yaradığı' tartışıhyor... Ardından da Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün bütçesi 'sıfırlanıyor'. rıyla sahnelemiş, 'Avnıpa'nın sınırla- nnın Türkiye'de bitmediğini' kanıtla- mış, büyük ilgi toplamış, dış basında övgüyle karşılanmıştı. Bu turne, İDOB Müdür ve Genel Sanat Yönet- meni Yekta Kanı ite Devlet Opera ve Bales: Genel Müdürü Rengim Gök- men'in inanılmaz çabalanyla son da- kikada 'mudzevi' gerçekleşmiş, Kül- tür Bakanlıgı nedense sorunlara ve güçlüklere 'sejirci' kalmayı yeğlemiş- ti. 'Modern Dans Topluluğu'nun tsra- il'de yaptığı turne de yine aynı caba- larla gerçekleşmiş, çok olumlu yankı uyandırmıştı. Komisyon üyeleri opera ve bale iz- leyicisi olmasalar bile, acaba hiç mi basını 'dikkatJe' ızlemıyorlar? Devlet Opera ve Balesi Genel Mü- dürlüğü'nün prodüksiyon bütçesinden yoksun kalması, öncelikle 'mümkfln olursa' komısyonda telafi edilmeye çalışılacak, yoksa genel kurulda veri- lecek önergeyle 44 milyarın geri ve- rilmesı istenecek. Bütçeden 44 milyar lira başka yere aktanlırken. neden bu önergeyi veren komisyon üyelerine, 'artık opera ve balenin yeni yapıtiar üretmesinin olanaksız hale geidiği'ge- reğınce anlatılamadı? Kültür Bakanı Tımurçin Savaş, sa- bahtan akşama dek süren komisyonda üyelerın önce bakanlıgı uzun uzun övdüklerinden belinerek, bu önerge- nin kısa sürede gündeme geldiğini, hem Kültür Bakanlığı'nın hem de Maliye Bakanlığı'nın karşı çıkmasına karşın karann geçtığini söylüyor. An- cak Bakan Savaş, umutlu. Çünkü DYP'li üyelennin daha sonra gelıp, 'böyle bir önergeyi fazLa incelemeden imzaladıklanm, en kısa sürede düzelt- mek için ne gerekiyorsa yapacaklan- nı'söylemelerinı sevındırici buluyor. Böylece sorunun genel kurula kalma- dan kısa sürede düzeltılebıleceğtnı sa- vunuyor:"Opera ve balemizin 95'te yoğun programı var. Llkemizde de, dı- şarda da özellikle Danimarka'da başa- nyla temsil etti; tereciye tere sattık, büyük övgü topladı. Komisyonda ho- şumuza gitmeyen otavlar oldu. 'Sanata Evet' demekle ne kadar haklıymışız. Bu kampanyayı operada da basjataca- ğız şimdi-." Kültür Bakanlıgı dönemınde Dev- let Opera ve Balesi Genel Müdürlü- f;ü'nün 4.yerleşik müdürlüğünü çel'de(Mersin) kuran. beşincisini Samsun'da sonra da Van ile Gazıan- tep'te de planlayan, aynca modern ve çağdaş dans topluluklan kurulan Fik- ri Sağlar zamanında, opera ve balenin başarı grafigı her geçen yıl yüksel- mışti.( Elbette, o zamanda da Sam- sun'da, Van'da opera ve balenin ne işı olduğunu soranlarolmuştu.) Eskı Kültür Bakanı Fikri Sağlar. bu Devlet Opera ve Balesi Genel Mü- dürü Rengim Gökmen de opera ve balenin bütçesinin 'sfirianmasrnı sa- nata karşı planlı bir hareketin, bir zih- niyetin parçası olduğunu vurguluyor. Üstelık Devlet Opera ve Balesi'nin tarihindeki en büyük aktiviteye ulaştı- ğı, en çok gündemde olduğu. atılım yaptığı, ızleyici, basın, dış basın ve dış çevrelerde yoğun ilgi gördüğü bir dönemde: "Devlet Opera ve Balesi, Danimarka'da, İsrail'de çok başanlı turneler yapmış. Uluslararası Opera- lar Birliği jönetim kuruluna seçümiş, Opera National dergisi Türkiye'deki tüm operalara 6 sayfalık yer ayırnuş, aynca Mısır'ın Kahire Operası'ndan davet almıştı. Bütün bu etkinlikJerin gerçekleştiği Devlet Opera \e Bale- si'nin son derece gündemde ve atılım yaptığı bir yılda böyle bir durumla karşı karşıya kalması son derece üzü- cü, layık olmadığı bir yaklaşım." Rengim Gökmen. günümüzde sa- natın gerekliliği üzerınde tartışmayı da 'çok çağdışı'olarak nitelendıri- yor: "Opera ve bale, Atatürk'ün dü- şüncelerinin simgesi bir kurum. lran Şahı'nın ziyareti öncesinde çok kısa sürede operalar besteleten Atatürk, bunun gerekliliğini biliyordu. Bunun gerekliliğini görebilmek için bireysel olarak Atatürk kadar dahi olmak la- zım. O yıllarda opera yoktu, oysa sa- nat bu denli geliştikten sonra bunun gerekliliği üzerine tartışmak gerçekten çok çağdışı bir rutum. Milletsekillerimiz Turizm Ba- kanlıgı >a da Bayındırlık Bakanlıgı gibi bakanlıklarda çok duyarlı dav- ranıyoıiar. Kültür Bakanlığı'na ge- lince 'sanat ne işe yarar?" diye sorabi- liyoriar. Parasız, yolsuz yaşanamaz da, sanatsız yaşanır zannediyorlar. Oysa sanat olmayınca soluksuz kalınıyor, akciğerieri sökülmüş bir topluma dö- nüşülüvor. Galiba öyle bir dönüştürü)- me gerekçesiyle. Atatürk devrimleriy- le kurumsallaşmış bu sanadara böyle dolaylı olumsuz yaklaşılıyor. Türk sa- natının özellikle opera ve balenin bu yolda yapmış olduğu aşamalardan sonra bunu çok talihsiz olarak görüyo- rum. Zannediyorum yanlışlığı en kısa sürede anlaşüacaknr." Atatürk Kültür Merkezi'nın kapalı olması nedenıyle güçlükle repertuvan uygulayabılmek için 'mekan'lar araş- tıran, gündelik çozümlerle hiç aksat- madan programını sürdüren Istanbul Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Ge- nel Sanat Yönetmeni Yekta Kara da varolabılmek ıçın bu koşullarla sava- şırken, bir de üstüne opera ve balenin ödeneğının kesılmesıne ılişkin tepki- sini çok açıkça ıfade ediyor: "Bir tril- yon ödediğiniz personele yapacak iş gösteremiyorsunuz. Sahneleri boş bı- rakıyorsunuz, sanatçılar evlerinde oturup örgü örüyoıiar. Yapıian kesin- tinin sonucu bu." Sanatçılar oturup örgü mü örsün? Yekta Kara, Devlet Opera ve Bale- si'nin bordrosunun bir trilyona yakın olduğunu, bunun ödendiğini ama bu- nun yırmıde binnden az olan milyann ödenmesinden 'kaçınıldığını' vurgulu- yarak çarpıcı bir ömek venyor:"Bir fabrika kurmak, işcisini, mübendisini istihdam etmek ama elektrik parası fazla gelîyor diye motoıian çalıştırma- mak ne kadar basiretli bir davranış sayilırsa, bu kesintiyi yapmak da o ka- dar basiretli bir da\ranış. Sanınm bu bir yanlış anlamadan kaynaklanıyor \e kisa zamanda düzeltilir." Devlet Tıyatrolan'nca aylar önce başlatılan 'Sanata Evet'kampanyası önce 'Sanata hayır diyen mi var?' tep- kısiyle karşılaşmıştı. Oysa yaşadığı- mız şu günler, sanatın gerekliliğini, sanata yapıian yatınmlann tartışma konusu yapılamayacağını savunan ve bunu gündeme getırmeye çalışan bu kampanyanın ne denli haklı olduğunu gösteriyor. Seyircilerle 'ay'ın yüzeyinde yolculuk ''•t~ BÜTÇE CÖRUSMELERINDEN Kültür Servisi - Quentin Tarantino rejime gırmiş. Şim- diden herkese 11 kilo kaybet- tiğini ilan ediyor. Çıplak ayak- ları, kırmızı şortu ve penye- siyle Hollyvvood'un batısında- ki iki odalı sıradan daıresinde, Fransız Premıere dergısi yaza- n Jean-Paul Chaiilet'nin soru- larını yanıtlıyor. Odanın her tarafmda yerlere atılmış video kasetler ve diskler dikkati çe- kiyor. Duvarda, Japonya'da yayımlanan "Rezervuar Kö- pekleri" afişi... Şöminenin üzerinde bir John Travolta be- beği, ve çeşitli uluslararası Festivallerde kazandığı ödül- ler... Tarantino, tam anlamıyla bir geveze. Röportaj sırasında onun ge- vezeliği öyle boyutlara vanyor ki arada soruyu unuttuğu bile oluyor! Tarantino. Godard'ın "Kral Lear'ıılmınde rol al- mış. Bu film üzerine yapıian -ycytU löportajlan, gtt7clp.lcrde yayımlanan yazıları özenle saklıyor. Tarantino birden gü- ^teretc' "Hayır, bu yanhî. Be- nim oyuncu olmak istediğim dönemde, kariyerimi zengin- leştirmem gerekiyordu. Dikkat çekmek için Krâl Lear'da rol aldım. Ancak Godard'la hiç karşılaşmadım" diyor. yardımcı olabilecek öğeleri bulmayı çok seviyorum. "Re- zervuar Köpekleri" ve "Tnıe Romance"dan farklı olarak "Pulp Fiction"ı yazarken ka- famda bazı oyuncular vardı. Bu noktada tehlike, onlarla çok uzun süre yaşamış olmam ve bir film çekme isteğını bir tarafa bırakmam oldu. Bruce VViIlis bence olaga- nüstü bir oyuncu. önceleri o başka bir karakteri canlandır- mak istiyordu, ama senaryoyu Butch'm gözünden okuduktan sonra benim yüzde yüz haklı olduğumu aniadı. Travolta'yı "Cumartesi Gecesi Ateşi"ni gördükten sonra çok sevdım. Onu bir oyuncu olarak başm- dan beri çok cıddiye alıyor- dum. De Palma'nın çekecegi "New York Prensi''nde rol ala- caktı, sonradan o film kadar RADIO 34 REPERTÜVAR DEĞİ8TÎRDİ! ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)- Kültür Bakanlığı'nın 1995 bütçe yasa tasansı görüşmelerinde her yıl olduğu gibi hayli ilginç ve dü- zeysiz görüşlere dile getirildi. SHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya. RP bclediyelerin kültür politikalannı eleştirip. Melih Gök- çek'in 'sanat anlayışına' dikkat çe- kınce. RP Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen. sanatın içine tükürülmesini doğru bulmadı ama sanat adına *ah- laksızlığı teşvik edenleri de nokta nokta yapmak' gerekliliğini savun- du. RP Kayseri Milletvekili Abdu^ lah Gül'e göre ise, Türkiye'de 'resmi kültür'dayatılmak ısteniyordu, *bas- lucı otoriter ve beyin yıkamava daya- h' bir kültür anlayışı egemendi: "Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı okunda belirtilen ilkelerin hiçbiriv' halkın rızası ile gerçekleşmemişöt Halkıiiı/ Kurtuluş Sa>aşı"nın yalnız- ca kuru bir toprak parçası için degil, inançlan uğruna yapmışür." Yine RPh M f Ü İ d 66 ril ses getiren "BJow Oufta bır- likte çalıştılar. Bu film ger- ıları az olan kw- ç ğ RPh Mustafa Ünaİdı. lynn li ralık mediler arasında hemen sivril- rneyi başardı. • HOUYWOOD: "Hız Tuzağı"nı çekmemi teklif etti. Ancak o dönemde, çekeceğim filmın "Pulp Ffcti- on" olacağından son derece emindim. Kararımı çoktan • Ben tam anlamıyla özgûr bir yönetmenim. Çekmek istediğim fılmin senaryosunu yazarım ve bu filmde oynamasını istediğim oyuncularla çalışınm. Bir öykü anlatmaya girişiyorum ve o öyküde adı geçen karakterler için ciddi biçimde endişeleniyorum. • CANNES: Altın Palmiye'yi kazanmak gerçekten büyük bir olay. Bu, fılmi tüm dünyada tanıtabil- mek için büyük bir avantaj sağlıyor. Bu, benim fılmlerim için Amerika kadar önemli bir pazar olan Avrupa için de ge- çerli. Her yerde tanınıyor ol- mamın nedenlerinden biri de dolaşarak pek çok ülkede "Rezervuar Köpeklerin ni ta- nıtmış olmam. Bu yıl, festival- den sonra, Paris'te birkaç gün geçirmeyi planladım. John'un (Travolta) da kendi kullandığı uçağıyla gezdirebileceğini söyledi. Onun kullandığı bir uçakta gezmek tam bir çılgın- lıktı! • PULP FICTION: Bu filmin senaryosunun bü- yük bölümünü Amsterdam'da yazdım. O sırada Amster- dam'da Howard Hawks film- leri toplu gösterimi vardı. Bel- ki de bu filmlerin etkisiyle, yeni bir film çekme isteği duydum. 8 milyon dolarlık bir bütçemiz vardı.Çektiğim fılm- lerde üç farklı türü denemek istedim. "Rezervuar Köpekle- ri'' bir anlamda "yeni dalga" döneminde çekilen gangster filmlerine benziyordu ve bir grup serserinin ilişkilerini ir- deliyordu. "Pnlp Fiction"da üç cinayet öyküsü, bir boksö- rün öyküsü ve tehlikeli ve ro- mantilc bir üçgen var. • OYUNCULAR: Onlarla çalışmayı, onları gözlemlemeyı, onlara filmde vermiştim. Her yıl stüdyolar- da kendilerini kanıtlamalanna yetecek kadar güzel film çeki- yorlar. Tabii ki aralannda beş para etmez fılmler de oluyor. Bu da onların ellerinde tuttuk- lan güçle ilgili bir durum. Bu bağlamda, ben hiç kimseye bağımlı değilim ve özgürüm. Çekmek istediğim filmin se- naryosunu yazarım ve bu filmde oynamasını istediğim oyuncularla çalışınm. Pek çok oyuncuyla çahşmak istiyorum ve bıliyorum ki onlann çoğu da benimle çahşmak istiyor. Bir öykü anlatmaya girişiyo- rum ve o öyküde adı geçen karakterler için ciddi biçimde endişeleniyorum. Benim du- rup durup hep aynı öyküyü anlattığımı söyleyebilirler, ama ben böylece sizi 'ay'ın yüzeyinde bir yolculuğa çıka- nyorum. • GELECEK: Bir yıl içinde hiçbir şey yap- mayı planlamıyorum. Aklım hâlâ "Pulp nction"da. iapon- ya ve Avrupa'da filmin tanıtı- mını yapacağım. Sonra bol bol fılm izlemeyi ve seyahat etme- yi düşünüyorum. Kendime bir defter aldım ve hiçbir amaca yönelmeden yazmaya başla- dım. Kafamdaki düşünceleri stokluyorum. Kamera arkasın- da olmamak benim için büyük bir trajedi degil. Daha gençken Fassbinder gibi 10 yılda 42 film çevirmek isterdim. İki film çevirdıkten fikrimi değiş- tirdim. 1^93den buyanarFÎ-rFrekansT-96.8 Mhz'den—- Jstanhul içinde yabancı müzik yayını yapan Radyo 34, dinleyicilerden gelen yoğun istek sonucunda repertuvar değiştirdi. Pekçok radyoda asla çalınmayan ancak milyonlan ardından sürükleyen Fantazi Müzik, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği parçalanndan oluşacak olan bu yeni repertuvan ile Radyo 34, yine eskisi gibi "Doğru Türkçe ile Tarafsız Yayın" ilkesini koruyacak Yeni stili ile Radyo 34'ün, gerek daha geniş kitlelere yayılacağına, gerekse benzertürde müzik yayını yapan radyolar arasında ilkeli yayınlan ile farklı bir ses olacağına inanıyoruz. Beraberii|imizin Radyo 34'de perçinlenmesi dileğiyle.. ARTIK FANTAZİ MÜZİĞİN PREIVSİ Kültür Bakanlıgı bütcesinde vp haleye I trilyon aynlmasını da bir türlü anlayamıyor, "Kâçldşi yararlanıyor bu paradan" diye soru- Kültür Bakanlığı'nın bütçe görüş- mclerının 'geleneksel muhalifı' ANAP Ankara Milletvekili Nedim Budak ise herkesçe bilinen ama bir türlü çözümlenemeyen 'yaraya' par- mak basıyordu ama fazlasıyla abar- tarak: "Bakanlıkta bin kişi hiç ku- rumlanna uğramadan maaş alıyor." Budak bu arada gerekçesını belırt- meden Müjde Ar'ın "porno filmler- de' oynamasını da önererek, bale sa- natçısı Lale Mansur'u hedef alıyor- du. Komisyon üyelerine bir Hafta Sonu gazetesinde yer alan Lale Mansur'un rol aldığı filmin sevişme sahnelerini gösteren yazıyı gösterip, (görsel etkiyi yeterince sağiadığına emin olarak)önce bu filmlerde nasıl oynandığın» anlamadığını sonra da bakanlığın buna nasıl izin verdiğini merak ettiğini söylüyordu. tşte böy- le bir sanatçı da "hiç kuruma uğra- madan bankamatikten para ah- yor"du. / Kültür Bakanfna tazminat davası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Tiyatrolan eski Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, görevinden alınmasına ilişkin "yüriitmeyi durdurma" kararlannı uygulamadığı gerekçesiyle Kültür Bakanı Timurçin Savaş hakkında 100 milyon liralık tazminat davası açtı.Avukat Metin Günday tarafından hazırlanan dava dilekçesinde, Bozkurt Kuruç'un genel müdürlük görevinden alınmasının ardından, Danıştay 5. Ceza Dairesi'nin "görevine iade ve yürütmenin durdurulması" karannı verdiği, ancak 15 günlük geçici görevlerle Antalya ve Diyarbakır'a gönderilmesi nedeniyle bu karann uygulanmadığı kaydedidi. Dilekçenin son bölümünde, verilen yargı kararlannı uygulamayarak Kuruç 'u manevi zarara uğrattığı gerekçesiyle Kültür Bakanı Savaş'tan 100 milyon lira manevi tazminat istendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear