14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 KASIM 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM Türkinvest mağdurlarına CHP'den destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP Genel'Baskan Yardımcısı Aigan Hacaloğlu. Türkinvest mağdurlannın sorunlannın aktanlmasında araci olacağını belirterek, "Devlete güvenen NUtttaşlann kayıplannın giderilmesi devletin boyun borcudur"dedi. Sermaye Piyasası Kurulu'ncaetkinliği durdurulan Türkinvest finans kurumuna yatırdıklan paralan geri alamayan vatandaşlar. Mudiler Derneği Ankara Temsilciliğı'nin çağnsı üzerine. diin CHP Genel Merkezi'nde bir araya geldiler. İlksan tasfiye yolunda • A.NKARA(ANKA)- İlksan Holdıng'de. llksan'la ilgıli yoisuzluk iddıalannın ardından gidilen tasfiyeye ilişkin ışlemler sonuç asamasına getirildi. ANKA'nın edındiği bilgıye göre, îlksan Holdıng A.Ş Genel Kurulu'nda, tasfiye memuru avukat Kamıl Barutçuoğlu'nun raporu doğrultu.sunda yönetım kurulunun ışbırliğıyle hazırlanan tasfiye açılış bılançosu ve envanten onaylandı. Genel kurulda, ışlemlerin sürdürülmesı sonucu, tasfiyenin yasal süreci ıçinde tamamlanacağının anlaşıldığı belırlendı. ilksan Holding'in geçen yılın ekim ayında yapılan genel kurulunda tasfiyesıne karar venlmiş ve tasfiye memuru olarak avukat Kamıl Barutçuoğlu atanmıştı. Vergi gelirleri dört ilden • ANKARA (AA) - Maliye Bakanı Ismet Aftıla. bu yılın ocak-ekım donemı \enlerine göre. genel bütçe vergı gelirlennın yüzde 72.5'ini lstanbul. Ankara. Kocaeli ve İzmır'den oluşan 4 ilın karsjladığını söyledi. Bakan Attila. genel bütçe gelirlennın yüzde 82.7 sını, kalan 66 ılın ıse vergı gelirlennin yüzde 17.3'ün.ü ropladığını kaydetti. Attila. en fazla vergi gelinnın elde edildiği İstanbul'un vergi gelirleri içındekı payının, yüzde 37.6'yı bulduğunu belırtti. 1995 yılmdan itibaren üretimi durduracak olan Fiat, yalnızca dağıtım işini üstlenecek Tempra üretimi sadece Tofaş'nı Dış borç ödemeleri • ANKARA (AA) - Türkiye, bu yılın ılk yarısında 2 milyar 493 milyon 913 bın L Vlarlık "dış de\ let borcu" geri ödemesinde bulundu. Bu miktann I milyar 478 milyon 183 bin dolannı anapara. 1 CUNEYTTOROS NAPOLİ-Tofaş. I995yılının mart ayından başlamak üzere ltaha ve tüm dünyaya Tempra üretmeye başlayacak. Tofaş Oto Ticaret Genel Müdürü Lğurman YelkencioğJuyaptığı açıklamada, Fiat'vn 1995'te Tempra üretimı- ni durduracağını ve Tofaş'ın Ital- ya'ya Tempra göndereceğini be- lirterek, otomobıllerın tüm dün- yaya ttalya'dan dağıtılacağını söyledi. Yelkencioğlu,"Gün ge- lecek günde 250 otomobil İtal- ya'ya gklecek, bu çok uzak değiT dedi. Gümrük birliğine hazır Koç Grubu'nun gümrük birli- ğine hazır olmadığına daır çıkan söylentilerin gerçeği yansıtma- dıgını da belirten Yelkencioglu. özellikle Tofaş/ın Fiat gibı bır or- takla gümrük birlığıne hazır ol- duğunu vurguladı. Yelkencioğ- lu."Gümrük birliğine en hazır holding Koç Hol- d i n g ' d i r " dedi. Yelkenci- oglu."Biz gümrük birliğine gi- derken, Fiat ile oturup Bursa'da neter yapabiliriz diyeceğiz ve ge- reken yapılacaktır"' şeklınde ko- nuştu. Türkiye'de yapılan bazı şeyle- rin unutulduğunu belirten Yel- kencioglu. Toyota'nın açılışında billerine ait toplam 18 yeni mo- fabrikanın yapılış süresinin dahi del çıkaracak. abartıldığını vurguladı. 1968 yı- Napolı yakınlarındaki Melsi lında Tofaş'ın da fabrikasını ay- kasabasındaaçılan yeni Fiat fab- •Tofaş, 1995 yılının mart ayından başlamak üzere ttalya ve tüm dünyaya Tempra üretmeye ^başlayacak. Fiyat ise Türkiye'den gidecek olan araçlann dünyaya dağıtılmasını sağlayacak. nı zamanda bitirdiğini hatırlatan Yelkencioglu. Türkıye'de yeni gelenin hep abartıldığını iddia et- ti. Öte yandan Fiat önümüzdekı iki yıl içinde. ürettiği Ferran, Al- fa Romeo. Lancıa \ e Fiat otomo- nkası, şırketın dünyadaki reka- bet şartlanna ayak uydurmasını sağlayacak. Fiat toplam iki mil- yon metrekare üzerinde kurulan fabrikasında günde 800 otomo- bil üretıyor. Fabrika tam kapasi- te ile çalışmaya başiadığında bu sayı 1600'e çıkacak. Fiat'ın Italya'nın güneyınde açılan fabrikasının >erı ıse Fi- at'ın sahibi Agnelliu ailesi ile ttalyan hükümetinin yaptığı an- laşma ile belirlendi. NapolTde yeni fabrika Napoli'ye bir saat uzaklıktaki Melsi kasabasında 1993 Kası- mı'nda faaliyete geçen fabrika- nın, ülkenin kısmetı geri kalmts, güney bölgesinin kalkındınlma- sı içın bu bölgede kurulduğu açıklandı. Fabrikada şu an 3630 kis.i çalışırken, bu rakam tam ka- pasiteye ulaşıldığında 7 bın kişi- ye çıkacak. Fiat. yeni gelıştirdı- ğı teknik ile üretım bandında ıkı modelin kalıbını değiştirme sü- resini bır haftaya indırmış du- rumda. Bu süre otomobil sanayıinde ortalama on iki ay. 1995'te 2.1 katrilyona çıkması beklenen kayıtdışı ekonomide vergi kaybı 379 trilyonu bulacak Vergisiz ekonomi rekora koşuyorANKARA (AA)-Marmara Ünıversite- si öğretim üyelerinden Prof. Dr. Osman Altuğ, Devlet Istatistik Enstitüsü'nün, Gayri Safi Milli Hastla'yı (GSMH) bir- takım anketlerle hesapladığını. bunun da gerçekleri yansıtmadığını savunarak, "Türkiye'de GSMH hesaplamalan doğru yapılmıyor"dedi. Prof.br. Altuğ, Türkiye'de 1987 yılın- da değiştirilen hesaplama yöntemi sonu- cunda bulunan GSMH rakamlannın, bu tarihten önce olduğu gibi gerçeği yanstt- madığını öne sürdü. DlE'nin birtakım an- ketlerle milli gelirhesaplamasıyaptığını, bu yolla milli geliri doğru bir şekilde bul- manın mümkün olmadığını anlatan Al- tuğ, şöyle konuştu: "DİE, birtakım anketler vapıyor. Bana hiç anketör müracaat etmedi. 5 >ı)da bir nüfus sayımı yapıyor. 'Ana adın ne, baba adın ne. ne ış >apıyorsun' diye sonıyor- lar. Hadionlardan hareketediyorlar diye- lim, bu 5 yıl geriden geliyorsun demektir. •Prof. Altuğ, "DPT uzmanlannın yaptığı ve 100 trilyon lira olarak hesapladıklan kayıt dışı ekonomi rakamı ile benim hesaplanm arasında çok büyük fark var. Laleli piyasasının boyutlan 7-8 milyar dolar olarak hesaplanırken 100 trilyon liralık kayıt dışı ekonomi boyutu bulmak, bana göre yüzünüze konan sivrisineği kovmaya benziyor" Türkiye gibi bir ekonomide 5 yıl geriden geiirsen yandın demektir." Altuğ, Türkıye'de ekonomik olaylar belgeye bağlanmadığı içinGSMH verile- rinin doğru elde edilemeyeceğini. kayıt dışı bir ekonomide GSMH rakamlannın gerçeği yansttmayacağuu iade etti. Vergi kaybı 379 trilyon Bu yıl kayıt dışı ekonomının boyutunun 2 katrilyon 130 trilyon lirayı, bundan do- ğan vergi kaybının ise 379 trilyon lirayı bulacağını anlatan Prof. Altuğ. ""DPT uz- manlannın yaptığı ve 100 trilyon lira ola- rak hesapladıklan kavıt dışı ekonomi ra- kamı ile benim hesaplanm arasında çok büyük fark var. Onlar ekonometrik mo- deC parasalcı yaklaşımla bir hesap >ap- mışlar. Türkiye'de parasal göstergeier ger- çeği yansıtmaz. Bu Amerikan modelidir. Orada gerçeği >ansıtır, ama bizde kulla- nılamaz. Laleli piyasasının bmutlan 7-8 milyar dolar olarak hesaplanırken 100 trilyon liralık kayıt dışı ekonomi boyutu bulmak, bana göre > üzünüze konan si\ ri- sineği ko\ma>a bt'nzJvor" dedı Ekonomik yapı açısından Türkıye'ye benzeyen ülkelerde kavıt dı^ı ekonomi hesabının. kayıtlı ve kayıt dışf ıstihdam olayından hareketle yapıldıgını anlatan Altuğ. ltalya'da da bu modelin uygulan- dığını söyledı Türkiye'de kayıtlı olarak 2 milyon dev let personelı, 3 mil>onu aşan SSK'liçalışanbulunduğunu, oysa Türki- ye"de aktif nüfusun 20 milyon olduğunu hatırlatan Altuğ. şunlan söyledi: Tanmda 5 milyon kavıtsız "Bunun 7 milyonu tanmda çalışsın, 3 mihonu işsi/ olsun. Sonuçta 5 milvon kayıtsız çalışan bulunur. Bunlar asga- ri ücretten avlık alsalar dcrseni/ kavıt dışı ekonominin boyutunu şakalarsı- nız. Avrıca korkunç bir tefecilik pi>a- sası >ar. TBMM Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanı. bunun bovutunu 200 trilyon lira olarak açıkladı. 200 tril- \on liralık tefecilik bo\utu olan bir ül- kede lOOtrihon liralık ka\ıtdı^ıekono- mi hesaplanıyorsa buna gülmek lazım." Emlakbank Genel Müdürü, Gebze konutlarına büyük talep gelmediğini söyledi Ucuz komıtlara rağbet yok Prof. Dr. A>dın Avavdın JSTANBliL (AA) - Emlak Bankası'nın, üzerine kâr koyma- dan ve ayda 2.5 milyon liradan başlayan taksitlerle satışa çıkar- dığı Gebze'deki sosyal konut projesınin fazla ilgi görmediğı bildirildı. Emlak Bankası Genel Müdü- rü Prof. Aydın Ayaydın, orta \e dü$ük gelir grubuna hitap eden Gebze Konut Projesi'ne, büyük talep gelmediğini söyledi. Bu projenin, Emlak Banka- sı'nın ortanın üzerindeki gelır grubuna hitap eden projelerinde daha lyı satış old,uğu, düşük ge- lırlıler için konut yapıidığı tak- dirde sattlmadıgını ortaya koy- duğunu belirten Ayaydın, "Gör- dük ki. Emlak Bankası'nın müş- teri potansiveli. \uksek, yani or- tanın üzerindeki gelirgrubu" dı- ye konuştu. Kârsız konut satacaktık Ayaydın, "Düşükgelirligrup- lar için konut üretiminden \a/ mı geçtiniz?" şeklındekı soru üzeri- ne, şunlan söyledi: "EmlakBan- kası tkari bir bankadır. Ticari amaçlı konut >apar. Toplu Ko- nut isesosyal amaçlı konut >apar. Biz sosyal amaçlı projeyi, >ani kâr etmeksizin Cebze projesini başlattığımuvakit, kâr eden böl- gelerden bura\ı süb\anse ede- ccktik, kâr etmeden konut sata- caktık. Biz bir kuruş kâr km ma- dan dahi satışa çıkardıVu çok bü- >ük bir talep gelmedi. Sattık ama, istediğimiz seviyede sata- madık. A>da 2.5 milyon liraya taksitle satışa çıkardık, satılanıa- dı. Bu da bize, trnlak banka- sı'nın bugüne kadar tutunmuş olduğu projelerin devamını gös- termektedir. Ama dev letten bi/e konut finansmanı için avrı bir kav nak verilirse. sosyal konutlar da yapnvak isteriz." A>a\dın. Toplu Konut İdaresı'nın satışa sunduğu konutlarla. Emlakbank konutlarının fıyat farkı hakkın- da bılgı \enrken de. Toplu Ko- nut İdaresı'nın dev letten "sıfır" malivetle para alarak. Emlak- bank'ın ise müşterilerden yüzde 80-% faizle topladığı mevduat ile konut i^inı gerçekleştirdiğini bıldırdı EKONOMİ DUNYASINA BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDR.4 ADD Seçiıııleriııin ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Bütçesine Bak, Hükümetini Al... Bütçe, bir hükümetin aynasıdır; yalnız ekonomik de- ğil, siyasal vetoplumsal 'konumunun'dagöstergesidir. Töplumun hangi kesimlerinin çıkarına ışlediğini açıklar. Bütçe gelirlerinin hangi toplum kesimlerinden 'alındı- ğı' ve 'nasıl kullanıldığı' ekonomik olduğu ölçude gelir ve bölüşüm yönleriyle toplumsaldır. Bu nedenle de de- mokrasi tarıhi, bir bakıma vergı tartışmaları tarihidir. Sı- yasal yönetimlerin gerçek niteliği bütçe anlayışlarıyla somutlaşır. Hükümetin hazırladığı 1995 bütçesi bu açı- dan çok ilginç özellikler taşıyor. Vergiler ya gelirler ve varlıklardan alınır ya da alım-sa- tım gibı ekonomik ışlemlerden toplanır. Birıncisine doğ- rudan, ikincısine de dolaylı vergi denir. Dolaylı vergile- rin, vergilerden beklenen 'eşitlik ve etkinlik' ilkelerine ters düştüğü, töplumun yoksul-varlıklı kesimleri arasın- daki uçurumu derinleştirdiği bilınır. Bu nedenle 'sosyal adaletin' önemsendıği donemlerde, dolaylı vergiler ye- rine doğrudan vergilere ağııiık verileceği vurgulanır. Ger- çekten de 197O'lı yıllarda doğrudan vergiler toplamın yaklaşık yüzde 6O'ı, dolaylı vergiler de yüzde 4O'ı dola- yındaydı. 1980'li yılların sermaye yanlısı ekonomi poli- tikalarının bır sonucu olarak doğrudan vergilerin payı yüzde 50"lere çekilmiş bulunuyordu; 1995'e değin top- lam vergilerin içinde dolaylı-doğrudan vergiler eşit ağır- lıktaydı. Bu yıl hukümet çok köklü bır 'vergi politıkası değişik- liği' yapıyor; doğrudan vergilerin toplam içindekı payını son üç yılın ortalaması olan yaklaşık yüzde 50'den, 1995'te yüzde 40 dolayına duşurmeyi amaç edinmiş bu- lunuyor. Vergi, yapısına daha yakından bakıldığında hüküme- tin hangi toplum kesimlerını vergılediği ya da vergi yü- künün kimlerin sırtına bindiği daha açık görülüyor. Ver- gi gelirlerinin alt başhkları, hükümetin bütçe anlayışını tüm çıplaklığıyla sergiliyor. 1995'te gelir vergısinin yüz- de 59 oranında arttırılması öngorulürken kurumlar ver- gisınin 1994'e göre artışoranı, yalnızca yüzde 12.4 (yan- lış okumadınız. yazıyla da on iki nokta dört) olacaktır. Bu- na karşılık tasarı, KDV'nın yüzde 57.4; Akaryakıt Tüke- tim Vergisı'nin de yüzde 106.5 arttırılmasını öngoruyor. Vergi gelirlerinin 1995'te bır öncekı yıla göre ortalama yüzde 86 artacağı öngorulürken sermayeden yuzde 12.4 vergi artışı beklentisı, sermaye kesimine nasıl yan- daş çıkıldığının da somut oranını verır. Bilindıği gibi kurumlar vergısını 'ortaklıklar' başta ol- mak uzere tüzelkişiler, sermaye kazançlarından ve kâr- larından ödüyor. Hukümet. butçe ile sermaye kazanç- larını vergılendırmekten özenle kaçınırken, ışçılerı ve memurlan, ikilı vergı kıskacına alıyor; bır yönden ücret- ler ve maaşlar, aylık 4.1 milyon TL olan asgarı ucretın yüzde 25'ının vergılendirilmesinden başlayarak, gelır vergısinin büyuk bölümünü karşılayacaklardır; ıkincı ola- rak da KDV ve kullandıklan akaryakıt vergileriyle ağır bir vergı yukü altına sokulacaklardır. Bir başka açıdan bakılınca 1995'te toplanacak 299 tril- yon lira gelır vergisinın, kimı hesaplarnalara göre yakla- şık yüzde 56'sı ya da 170 trilyonu ışçi ve memurlardan alınacaktır. Bu mıktar, çalışanlann odeyeceği 'doğru- dan' vergidır, alım-satımda ödediklerı ağır vergileri içer- miyor. Buna karşılık ortaklıkların odeyeceği kurumlar vergısı 47.2 trilyon TL olacaktır. Kaldı ki, ışçı ve memur- lann vergileri kaynakta kesildığınden, ödenmemesı söz konusu olamaz, sermaye ortaklıklannın ise vergi öde- meleri 'koşullara gore' olur. Bütçenın vergiler konusundakı bu sermaye kazanç- larını koruyucu. daha doğrusu, vergıyi emekçilerden al- ma politikası, sıra harcamalara geldığinde de izleniyor. Hukümet, yıllardır suren çalışanlar yararına olan yerle- şık uygulamaları ya tümüyle kaldırıyor ya da sınırlandı- nyor. Tasarı, personel taşıma servis araçlarını paralı ya- pıyor. ilaç katılım paylarının yüzde 50'ye çıkarılmasını ön- görüyor. Bütçe ödeneklerinin durumu da hükümetin bütçe an- layışını tam anlamıyla yansıtıyor. 1995'te 'faiz' ödeme- leri, geçen yıla göre 2.6 puanlık bir satışla bütçenin yüz- do 20.2'sı; tutar olarak 388 trılyon TL l Hdo 20.2'sı; tutar olarak 388 trilyon TL ongoruluyor, Hü- kümet ıç ve dış sermaye kesimlerinden yüksek faizle borclanıvor^seftfa da ücretli ve maashlardafhaldtarver* dolarlık bölümünü de faız demcleri-oluşturdu. ilk varısında 2.5 milyar dolann üzennde dış devlet ülke arasında. en fazla ödeme Japonya'ya oldu. Anılan dönemde. Japonya'ya 608 milyon 811 bin dolar tutarında dış borç gen ödemesı yapıldı. Japonya'yı 269 müyon 272 bin dolarla ABD. 256 milyon 606 bin dolarla da Almanya izledi. tsvıçre'ye 53 milyon 655 bin. Ingiltere'ye 49 milyon 15 bin dolar. Fransa'ya 54 milyon 956 bın dolar ödendı. Esnaf, bakanlık ve banka istedi • ANKARA (AA) - Sanav i ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârlan K.onfederasyonu (TESK.) tarafından ortaklaşa düzenlenen 2"ncı Esnaf l rası'nda alınan kararlarda, esnaf ve sanatkârlar öncelıkle kendılerine yönelik bır "bakanlık ve banka kurulmasını" ıstediler. Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Dönen, 18-19 kasım tarihlerinde Ankara'da yapılan şûrada alınan kararlann. 281 başlık altmda toplandiğını bıldırdı. Dönen, kararlan izlemek üzere, bir izleme komitesi oluştunılduğunu belirttı. ÇAYKUR, ödeme sriuntısında • RİZE(AA)-Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR), 1994 ürünüyaş ça> alımı kampanyasından üreticilere olan borcunu, i 'ali sıkıntı nedeniyle ödeyemiyor. 1994 ürünüyaş çav alım kampanyasında nedefiediği 500 bin ton alımı 67 bin ton geçen Çaykur, bu alımlar karşılığında üreticilere 1.8 trilyon lira ödeme yaptı. ABD ara dönem seçimlerinde, De- jTiokrat Parti hezimete uâradı ye 1952'den bu yana ilk defa Kongre'de çoğunluk Cumhuriyetçilerin eline geç- ti. Iş çevreleri ve mali piyasalar bu so- nuçları sevinçle karşıladılar. Ancak ya- kında, bu sevincin biraz erken ve se- çim sonuçlarının beklenenin aksine yeni politik sorunlar yaratma olasılığı- nın oldukça yüksek olduğu görülecek. Birincisi başkan ile Kongre arasında bir uyumsuzluk ve hatta bir kilitlenme sonucu, yasama aksayabilir. Ikincısi, başkanın zayıflamış olması, uluslara- rası platformda ABD'nin etkısini azal- tabilir. Üçüncüsü, seçim sonuçları De- mokrat Parti içinde yeni bir başkan arayışına yol açabilir. Dördüncüsü se- çimlerden güçlenerek çıkan sağcı po- pülist kanat, Cumhuriyetçi Parti için- deki geleneksel lideriik ile savaşa tu- tuşabilir. Bütün bunlar madalyonun bir yüzü. Seçimler, ABD'de seçmenin, eko- nomik sıkıntılara giderek muhafazakâr tepkiler geliştirmeye başladığına dair güçlü işaretler de verdi. Bu da madalyonun belki de uzun vade açısından daha bir önemle izlen- mesi gereklı olan öbür yüzü. Seçmen bezgin ve güvensizdi Geçenlerde, Avrupa'da gelişmeye başlayan bır 'hastalığın' ABD'ye de sıçradığına dikkat çekmiştim. Seçmen giderek düzen partilerinden, alışılagel- miş programlardan uzaklaşıyor ve po- litik yelpazenin uçlarına yöneliyordu. Sol altematifin orialıkta bulunmadığı yerlerde de bu hoşnutsuzluktan bü- yük ölçüde sağcı-popülist akımlar ka- zançlı çıkıyor, en çok da hükümetler ve ana muhalefet partilerı zarar görüyor- du. ABD'de oldukça güçlü bir ekono- mik toparlanma yaşanmakta olması- nı, seçmen görmezlikten geldi ve hü- kümete karşı tutum aldı. Çünkü eko- nomik toparlanma beraberinde bir ge- lir artışı ve işsizlik azalışı getirmemişti. ABD'de gelir dağılımı geçen yıllarda çok bozuldu -1992'de en zengin yüz- de 20'nin payı en yoksul yüzde 20 nin payının 11 kat fazlası bir düzeye ulaş- tı- ve 1993'te de bozulmaya devam etti. Bu arada 1980'lerde nüfusun en zengin yüzde 1 'inin geliri, yüzde 63 ar- tarken nüfusun yüzde 60'ımn geliri azaldı (Financial Times 12.11.1994). Aşın sağ kazançlı çıktı Bu gelir dağılımındaki bozulma ve işsizlik artışı, beyaz yakalı işçileri, ma- vi yakalılardan daha fazla etkiledi. Par- lamentodan ve hükümetten hoşnut- suzların oranının, 1985'te yüzde 26'dan 1994'te seçimlerden az önce, yüzde 43'e çık- masının (Wall Street Journal 10.11.1994) ve bu hoşnutsuzlu- ğun, orta sınıfın alt kesimlerini de (beyaz yakalılar) etkileyerek yay- gınlaşmasının ar- kasında, işte bu ekonomik man- zara yatıyor. Fa- kirleşmenin ve geleceğe güven- sizliğin artması- nın orta sınıflan daha sağ politik konumlara ittiği ise bilinen bir ger- çektir. Bu geliş- meler, ara seçim- lerın sonuçlarına tümüyle yansıdı. ABD seçimleri, bir Cumhuriyetçi Parti zaferi getir- di. ama hoşnut- suzluğun boyut- lannı da gösterdi: Seçimlere katılım son derece düşük- tü (yüzde 38); seçmen, yönetimde olanlara karşı tepkisel bir şekilde sağ, ırkçı popülist görüşleri savunanlara oy verdi. Cumhuriyetçilerin zaferi, seçim kampanyalarının işte bu ruh haline hi- tap etmesinden kaynaklandı. Birinci- si, Cumhuriyetçi Parti seçim tartışma- larını genelleştirdi ve ulusal çapta, hü- kümete karşı bir güvenoyuna çevirdi. Ikincısi Cumhuriyetçiler, seçmende oluşmaya başlayan görüşlere uygun bir platformla seçime katıldı. Cumhurtyetçiler 'Amerikaile Kont- rat'adlı son derece sağ-popülist bir platformla seçimlere girdiler. Bütçenin denk olmasını mecburi kılan yasalar, suçların oluşmasını engelleyen sosyal harcamalar yerine hapishanelerin ve güvenlik harcamalarının arttırılması, ai- le dışı doğmuş çocukların annelerine yardımların kesilmesi, işsizlik yardımı- nın iki yıl ile sınırlanması, vergilerin azaltılmast, hatta gelir vergisinin tümü ile kalkması, göçmenlik yasalarının sı- kılaştırılması ve göçmenlere verilen sosyal yardtmlann azaltılması hatta kalkması, hafif ma- kineli tüfek sahibi olmayı engelleyen yasanın durdurul- ması, çevrenin ko- runmasına ilişkin yeni yasaların en- gellenmesi, dini ve ailevi değerlerin güçlendirilmesıne yönelik politikalann uygulanması, ulus- lararasıalandahiç- bir ABD askerinin Birleşmiş Milletler komutasına veril- memesi, GATT'ın imzalanmasının geciktirilmesi vb. gibi öneriler 'Kont-. raf'ın önemli bıle- şenlerıydi. Bu 'Kontrat'ı ha- zırlayan Newt Gîngrich de doğal olarak bu muaz- zam başarının mimarı olarak parti için- de iyice güçlendi (Meclis başkanı ol- masına kesin gözüyle bakılıyor). 1996'da Clinton'ın yerine en güçlü adaylardan bıri haline geldi (The Eco- nomist 19.11.1994). Bu yüzden seç- mendeki havanın değişmesine paralel olarak parti içinde güçlenen sağ popü- list kanadın, Bob Dolan tarafından temsil edilen geleneksel, temkinli ve tecrübeli elit tabaka ile bir iktidar sa- vaşına girmesi halinde, Cumhuriyetçi Parti'nin zaferi kolaylıkla bir Pyrrhos zaferine dönüşebilin Diğer taraftan, Kongre'de kontrolü ele geçiren Cumhuriyetçiler. hemen hiçbir hareket alanı bırakmadılar. Cum- huriyetçilerin çoğunluk olma tecrübe- lerınin olmaması da göz önüne alındı- ğında, başkan ile Kongre arasında bir çatışma ve kilitlenme oldukça güçlü bir olasılık olarak beliriyor. Clinton'ın toparlanma şansı zayıf Demokratlar ise böyle bir durumla Truman'dan bu yana ilk defa karşılı- yorlar. O zaman Truman, meclisi tümü ile karşısına almış, sık sık veto hakkı- nı kullanmış, sık sık meclise yasa gön- denmiş, bunlar her reddedildiğinde su- çu meclise atmış, seçimlere meclise karşı girmiş ve yeniden seçilmişti. An- cak Truman zamanında hem ekonomi büyük bir gelişme evresinin başınday- dı hem de ABD, oyunun kuralları ol- dukça belli iki kutuplu bir dünyada hız- la güçlenen liderliğini kuran. bu yüz- den de devlet başkanına sık sık diplo- masi başarıları getiren bir konumday- dı. Bugün Clinton'ın konumu çok daha farklı ve Truman benzeri bir toparlan- ma yaşaması olasılığı düşük. Buna bir de ilk seçildığınde, her iki meclis de kontrolü altında olmasına rağmen he- men hiçbir reformu hayata geçıreme- miş ve birfırsat kaçırmış olması gibı bır düş kırıklığını da eklersek, bundan sonra Clinton'ın toparlanmasmın son derece güç olduğu sonucuna ulaşırız. Dedikodular da Demokrat Parti içinde bu yönde bır hesaplaşmanın başladı- ğı ve yeni başkan adaylarından bah- sedildiği yolunda. Seçimlerden önce sağcı yorumcu- lar. ABD'de politik güçler dizilışinde ta- rihsel bir değişikiığın yaşanmakta ol- duğunu söylüyorlardı. Bu seçim so- nuçları bir protesto eğilimi değil de uzun dönemli bir gelişmenın parçası ıse gerilemekte olan bır hegemonik devletin ülke içi politik yelpazesinin sa- ğa kayması gibi bir durumla karşı kar- şıyayız demektir. Bu ise dünyanın geri kalanının güvenliği açısından oldukça endişe verici birdurum. gilerı bu borçların faızlerinı ödemekte kullanıyor. Faız ödenekleri, YÖK artı ünjversıte|er toplam ödeneklerinin 8.6 Ratidır. Bütçe'dekî mîlli savunma giderlerınin yakla- şık iki buçuk, Milli Eğitim gıderlerinin de üç katı dolayın- dadır. işçîlik de içinde olmak üzere bütçeden yatınmla- ra ayrılan pay ise yalnızca 128.5 trilyon liradır. Hükümetin 1995 bütçe tasarısı her yönüyle emeğiy- le geçinenlerin zararına işleyecek bır düzenlemedir. 5 Ni- san Kararlan'yla değışik toplum kesimlerinden özveri is- teyen hukümet, işçıler ve memurlardan bu özveriyi faz- lasıyla aldı; 1994 boyunca bu kesimlerin gelirlerinin alım gücünü sürekli olarak azaltıcı ucret-fıyat politikalan iz- ledi. Geçen ay açıklanan enflasyon oranlarının ya da '1994 deneyimının' yeniden kanrtladığı gibi, ücretlilerin alım gucunün düşurülmesı. enflasyonun duşmesi için hiç de yeterli olmuyor. Bunu öğrenmeyenler ve özellik- le üretım-dışı aşın sermaye kazançlarını vergilendırme- yi beceremeyenler, hiç kuşkunuz olmasın, uzun dönem- de, yandaşı oldukları büyük sermayenın çıkarlarına hiz- mette de başarılı olamazlar. Son 3 Gün... Emlak Bankası'nın halen sattşta olan, İstanbul, Ankara, İzmir ve Adanada toplam 11 projesindeki konutlartn satjşlan 23 Kasım 19; tarihinde durdurulacaktır. , Bu firsatı değerlendirebilmeniz içn tüm Emlak Bankası şubeleri hizmetinizdedir. EMLAK BANKASI D a h a U y g a r B t r Y a ş ı m I ç ı n ANI DEĞİL YAŞAM OktayAkbal 30.000 (KDV \çınde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İsıanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear