14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 KASİM 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Duke Robillard, bu akşam saat 20.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Değişik blues uyarlaıııalarıEYÜPS.İBLAĞ Blues, yaygın kanının aksine, sadece uzmanlann hayat şansla- nnm olduğu bir müzik türüdür. Yaşamlannı Elmore James tar- zındaki slide tarzını mükemme- le eriştirmeye adayan pek çok müzisyen oldugu gibi B.B.veya AJbert King'in peşinden gıden ve hâlâ karmaşik T-Bone Wal- ker ve Gatemouth Brovvn yak- laşımlannda uzmanlaşmaya ça- lışan çok müzisyen vardır. tşte bu akşam, saat 20.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salo- nu'nda Major Müzik Organi- zasyon işbirliğiyle gerçekleştiri- lecek konserin sanatçısı Duke Robillard bunlann tümünü ba- şarmış sayılı (hem de beyaz) "Mues'culardan biri. Pek az sa- natçının cesaret edebileceği, birbirinden oldukça farklı blues tarzlannı bir beyaz'dan beklen- medik şekilde başanyla uyarlı- yor. Parçalannı dinlerken bunun farkına varmak hiç zor değil. T-Bone Walker ya da Gate- mouth Brovvn tarzında gitar tek- niğinin hâkim olduğu bir par- çayla başlayan herhangi bir al- bümü, ardındanAlbert Col- lins'ın 'keskin'tonlanyla bezeli bir parçayla devam edip B.B. King'in 'ağlayan tonlu' gıtarı- nın hakkının iyice verildiği bir parçayla sona erebiliyor. Bu arada Stevie Ray Vaughan'da ya da Lonnie Mack'te rastladıgı- mız rock sertliğindeki parçalan- nı da araya serpiştirip hem bir beyaz hem bir siyah hem de her ikisi gibi çalabileceğini kanıtlı- yor. Blues ve blues rock gitarı 60'lardan beri rock/pop müzikte ortak bır dil oluştururken Duke Ro- billard. elektrikli gitardaki 6 telin pek bilinmeyen, gözden kaçmış diyalektı- ği üzerinde sessiz sedasız ustalaşma- ya başlamış. 60'lardaki pek çok yaratıcı 'blu- es'cu gibi o da Şıkago ve diğer elekt- rikli çagdaş blues tarzlannın nüan:>Ia- nnı özümsemeye başlamış. Delta tar- zı 'Mues'da pek rahat edemeyen Du- ke, farklı ve kentsel etkiler taşıyan elektrikli gitar tarzına yönelmiş. Sa- natçı. "Büyük şehir, nefesli çalgılar ve "rhythm&blues" hayatımı baştan aşağı değiştirdi" diyor. Sanatçı, nefeslileri de kullandığı topluluğu ıle yaptığı iki albümde pek çok elektrikli blues tarzındaki drama- tik hâkimiyetini kanıtlamış. T-Bone'a ait 'Stormy Monday'deki tatlı tonlu dokunuşu, 'Texas Flood'daki şahane gitar atagı. Gatemouth Brovvn'a ait 'Okie Dokie Stomp'un rock uyarla- ması ve 'My Tears'taki (Let's Have a Parry. albümünden) slovv blues dina- miklerdeki ustahklan dinlemeye ger- çekten değer bulunmuş. Robillard ilk topluluklannda, Ven- t v-es ve Duane Eddy'nin yanı sıra C'.ıuck Berrj' ve Buddy Holly'nin par- çalarını da seslendirmış. O, James Burton ve Scotty Moore'dan bahse- derken. "Bu insanlar benim sadece ilk gitar idollerim değil, aynı zamanda şu anda gnıbumla yaptığım müzigin ana esin kaynaklan da olmuşlardır. Ama Uues yapmava başladıktan sonra, (ilk olarak Paul Butterfield ve John Ham- mond'ın plaklarının etkisiyle) artık çalgıcılığıma daha fazla eğildim" dı- yor. Sanatçının müzikal ze\kleri kısa zamanda Muddy Waters, Hovvlin Wolf ve B.B. King'e doğru eğılim göster- çalıyordu. Bu kadronun da- ğılmasından sonra Duke, 1969 yılın- da kısa ömürlü bir blues topluluğu olan 'Black Cat'i kurdu. Bu süre zar- fında topluluğu ile birlikte, blues-caz gitar diyanna da kapı açan bır albüm yaptı: 'Rock and Roll Stage Party I.' Bu plak müzik dünyasında müthiş bir et- ki yaratıyordu. R&B ve rock and roll mış. Sanatçı, Yaşayan en büyük blues rock gitarcılanndan biri sayılan Duke Robillard'ın, ülkemizde de kaseti yayımlanan yeni albümü 'Temptation'ın tanıtım turnesi çerçevesinde Istanbul'a gelecek topluluğunda ikinci gitarcı olan ve kariyeri boyunca git- tikçe artan ivmede övgüler kazanan Paul Murphy geçen ağustos aymda ani bir beyin kanamasından öldügü için onun yerine (Larry Coryell'ın oğlu) genç gitarcı Murali Coryell geliyor. "B.B.'s Blues ts King", bana de- rin ve duygusal sinyaller veren dinlediğim en önemli blues konser albü- müydü" diyor, "bundansonra hep bu yolda ilerledinı. Bos- ton'a, New York'a, Nevvport Folk Fes- tivali'ne idollerimi dinleme>e gittim. Buddy Guy, Hubert Sumlin, Otis Rush, B.B. ve Freddie King"i." Duke Robillard, 1967 sonbahannda 'Roomful of Blues'u kurdu. Toplulu- ğun ilk kadrosunda, tipik Şıkago blu- es topluluklannda olduğu gibi Duke lider konumunda. Fran Christina(şu anda Fabulous Thunderbirds'le bir- likte) davul çalıyor ve Greg Piccolo çalan bir big band! "Bana göre istedi- ğim her şeyi kapsayan bir albümdü" diyor sanatçının kendisi. Duke'un elektrikli gitardaki teknigi o kadar karmaşıktı ki 70'Ierde çalış- malar yapan diğer elektrikli blues gi- tarcılannın çoğundan çok önemli farklılıklar taşıyordu. "Kimseden gi- tar dersi almadım. Bu yüzden ortaya çıkardıgun tüm akoıiar kulaktan öğ- rendiklerimdir"diyor. Zeybek'in kitabı da çıktı ANKARA (ANKA) - Can Dündarın hazırladığı, Atatürk'ün son 300 günü- nün ve ölümünün hıkâyesini anlatan 'San Zeybek' belge- selinin kitabı da piyasaya çıktı. Büyük ilgi gören bel- geselin daha önce video ka- setleri de satışa sunulmuştu. Milliyet Yayınlan tarafın- dan hazırlanan 'San Zeybek' kitabı belgeselde er veril- meyen aynntılarl? zengileş- tirıldi. Kitapta Uatürk'ün hastalığının 1923'ten başla- yan gelışimi. 'ölümünde doktorlann ihmalinin payı da var mı ' sorusunun yanı- tı, tedaviye direnişinin ve son dönemdeki yalnızlığının öykiisü. tsmet Inönü ile kav- gr »mın perde arkası ve Ata- tüık ölüm döşeğindeyken başlayan iktidar çekişmesi- nin bilinmeyen ayrıntıları yer alıyor. Atatürk'ün son 300 gününe tanıklık etmiş kişilerin yazdıklan ya da an- lattıklan anılardan yararlanı- larak hazırlanan belgeselin kitabı 173 sayfa. Can Dündar, kitabm önsö- zünde belgeselin nasıl hazır- landığı konusuna değindik- ten sonra "Bu kitapta yaptı- ğım sey, yıllar önce basıiıp bi- rer tarüi parçası olmuş o eski anıian, tutanaklan, günliik- leri bir araya getirmekten ibarettir. Bu küçük parçalar- la örülen mozaiğin tünıüne baktığımızda ortaya çıkan Atatürk'ü sizin de benim ka- dar seveceğinizden eminim." diyor. s.itap, çok kısa bir süre önce piyasaya çıktığı halde bu hafta en çok satan kitap- lar lıstesinin üst sıralarına yerleşti. Kitabın çok satma- sı; ilk defa bir kitaba dönüş- türülen belgeselin başansını kanıtlaması açısından da önem taşıyor. ı ^iddiyede^öcııksu bir oyıîn birleşînce Kronolojik sırasıyla Chariie Chris- tian ve Freddies Green'den Tiny Gri- mes, T-Bone Walker. Gatemouth Brovvn, Guitar Slim ve Johnny Guitar VVatson'a kadar Duke Robillard, blues ve caz miizisyenlerinı yoğun, zaman alıcı bır süreç ıçinde keşfediyordu. 1977'de ünlü R&B ve rock plak ya- pımcısı olan (geçen yıl kaybettiğimız) Doc Pamus, Duke ve topluluğunu Bonnie Raitt'in ait grubu olarak gör- dükten sonra grupla bir plak sözleşmesi yaptı ve •Roomful of Blues' 197«'-de yayımlandı. Robil- lard'ın üzerindeki caz etkilen 'Duke's Blues', 'Still In Lo- ve VVhh You' parça- larında ve 'Stormy Monday Blues'un ilk üç dizesinde ra- hatlıkla hissedilebiliyor (T-Bone Wal- ker'ın şarkılannda bu büyük ustanın tonal nüanslanm inanılmaz şekilde yakalayabilmişti). Duke, 1978 yılı sonunda tekrar stüdyoya girdi ve 'Let's Have a Party'yi yaptı. Artık Robillard. T-Bo- ne Walker ve caz aşamasını geçiyor ve Johnny Guitar Watson, Gatemouth Brovvn ve Alhert Cqllirw'ın tarrlan- nın etkisi altına giriyordu. Duke'un daha çagdaş bir so- und arayışı ise sonunda onun topluluktan kopmasına yol açıyordu. O dönem için sanat- çı şöyle konuşuyor: "Roomful ile son iki yılımda beste yapmaya başlamıştım. Ama bazı arkadaşlar, hâlâ eski parçalann yeni uyariamalan- nın yapılmasında ısrar ediyor- lardı." Herkes için en iyisinin ola- cağını düşünüp topluluktan 1980 yılında ayrılan Duke, "rockabilly1 şarkıcısı Robert Gordon'ın topluluğunda Chris Spedding'den aynlan yeri dol- durmayı kabul etti. Ûç aylık bir beraberlikten sonra Gor- don, biraz dinlenip tatil yap- mak isteyince Duke, Muddy Waters'a yaptıklan eşliklerle bilinen 'Legendary Blues Band'ın kısa turne önerisini kabul ediyordu. Her ne kadar bu Şıkago blues ustalarının yanında kalıcı bir koltuğu ga- rantilemiş olmasa da Duke bu topluluğun 'Life of Ease' ve 'Red, Hot N Blue'albümlerin- de birlikte çaldı. Duke, "On- larta cahnak gerçekten çok ke- yifliydi. İlk albümlerinde pek rahat degildim, ama Red, Hot N Blue'da çalmak beni çok daha mutlu etti. Daha biitfin bir çaltşmaydı ve av nca ptakta Roomful'un nefesli çalgılar müzisyenleriv le birlikte çalma fırsatını buldum. Tıpkı eski günlerdeki gibiydi" diyor. Roomful of Blues'dan aynl- dıktan, 'Legendary Blues Band' ve şarkıcı Robert Gor- don ile olan ortak çalışmalan- nı tamamladıktan sonra, Duke Robillard 1980'in sonunda gitanyla tek başına ne kadar yol alabileceğini görmeye karar veriyordu. Sanatçı, "Gitanmı ilk olarak" diyor, u bir üçlii- nün ortasına koydum ve etkisi aranda kaldığım ustalar üzerinde odaklaşma- >a başladım (klasik rock and roll gi- tarcıları) ve öğrendiğim her yeni şeyi bunun içinde sentezlemeye çalıştım." Gitann ağırlıkta olduğu, nefesli çalgı- lann da yer aldığı 'rhythm&blııes'dan filtre edilen bu yeni sentez, ilk solo albümü 'Duke Robillard&The Pieasu- re Kings'albümünde başanyla deneni- yordu. Yaşayan en büyök blues rock gitar- cılarından biri sayılan Duke Robil- lard'ın, ülkemizde de kaseti yayımla- nan yeni albümü 'Temptation'ın tanı- tım turnesi çerçevesinde Istanbul'a gelecek topluluğunda ikinci gitarcı olan ve kariyeri boyunca gittikçe ar- tan ivmede övgüler kazanan Paul Murphy geçen ağustos ayında ani bir beyin kanamasından öldüğü için onun yerine (Larry Coryell'ın oğlu) genç gitarcı Murali Coryell geliyor. Bu akşam, böylesine önemli bir blues rock konserine daha önce tanık- lık etmeyen tstanbullu bluesseverlerin Duke Robillard'da, beklediklerinin de ötesinde şeyler bulacaklarını Kültür Servisi- British Council, Ingiliz fotoğraf sa- natçısı Calum Colvinin "Vedi Büyük Günah ve Son Dört Şey" adlı sergisini Türkiye'ye getirdi. Sergi, Colvin'in 1993 yılında ger- çekleştirdiği büyük boy on üç fotoğraftan oluşuyor. tlk önce 2 aralık tarihine kadar BM Çagdaş Küitür Merke- zi'nde Tstanbullu sanatse- verlerin beğenisine sunula- cak olan sergi. 19 aralık-10 ocak arasında Izmir Izfaş Sanat Galerisi'nde, 15-30 ocak arasında da Ankara Devlet Güzel Sanatlar Gale- risi'nde yinelenecek. Calum Colvın, 1961 Glasgovv doğumlu. 1979-83 yıliarında Duncan of Jor- danstone Sanat Koleji'nde okuyan, 1985 yılında Lond- ra Kraliyet Sanat Koleji'ni bitiren sanatçı, yaşamını ve çalışmalannı Edinburgh'da sürdürüyor. tngiltere'nin dışında ABD, Almanya, Israil, Bel- çika, Hollanda gibi pek çok ülkede kişisel sergiler açan. karma sergilere katılan sa- natçının Nevv York Metro- politan Müzesi, Calıforniya Devlet Galerisi, Aberdeen Sanat Galerisi, Londra Vic- toria ve Albert Müzesi, British Coun- cil, Dundee Sanat Galerisi ve Müzesi, Köln Ludvvig Müzesi, Houston Güzel Sanatlar Müzesi, tskoç Sanat Konseyi, Iskoç Ulusal Modern Sanat Galerisi, Iskoç Ulusal Portre Galerisi, Bath Kra- liyet Fotoğraf Dernegi'nde yapıtlan bu- lunuyor. Türkiye'de sergileyeceğı yapıtlannda sanatçı. Hieronymous Bosch'un Yedi Büyük Günah ve Son Dört Şey adlı tondosundan yola çıkmış. Colvin Is- panya'ya yaptığı bir ziyaret sırasında Madrid'in Prado Müzesi'nde bu eseri görmüş ve Bosch'un tuhaf insanlar ve korkutucu canavar-makinalarla dolu kokuşmuş manzaraları hemen ilgısini çekmiş. tki sanatçı arasında bu anlam- da pek çok benzerlik bulunuyor. Aynı boyanmış montaj duygusu; Colvin'in insan yaşamınm dramlanm canlandıran bebek ve kuklalann gerçeküstü manza- ralarda yer aldığı kurgu görüntülerinde de egemen. Ancak Bosch'un duyarlılı- ğı tuhaf olana doğru yönelirken, Col- vin'in sanatı komik olanı vurguluyor. Colvin de Bosch gibi konu edilen günahın Latince adını görüntünün bir kenanna yerleştirmış. Bunun yanı sıra fotoğraflann çeşitli yerlerine bazı kay- naklardan ayıntılar eklemiş. Bu. sanat- çının daha önceki işlerinde de başvur- duğu bir yöntem. Ancak, Bosch'un eserlerindeki şematikliğin yerini Col- Kızgınlık, 1993 81X 102 Renkli Fotoğraf vin'de büyük bir anarşi alıyor. Fotoğraf- lann bilgisayarda işlenmesi konusunda duyarlık taşıyan sanatçı, aynca her fo- toğrafın çok çeşitli günahlan içerdiği duygusunu uyandınyor. Colvin bu konuda. "Tek tek günahla- nn işlenmediğini, artık siyah-beyaz bir dünya var olmadıgına göre günahlann birbirlerinin alanlarına girdiklerini" söylüyor. Beral Madra, yapıtlannı oluşturmak için klasik bir araç ile yeni bır aracı (fotoğraf makinesi ve bılgisayar) bira- rada kullanan Colvin'in fotoğraflannın en ilginç özellığınin bıçim ve içerik arasındaki karşıtlık olduğunu belırtı- yor: "Colvin'in fotoğrafları garip, tu- haf, komik çizgi-bantlannı ya da bir çeşit Disney ttlkesini çağnştuırken, avnı anda ölü- müne ciddi tartışmalara degi- nir ve mesajlar verir. Bu ya- pıtlar ciddiyetle çocuksu bir ovunu birleştirir. Bir sanatçı dünyavi kasıp kavuran şiddet, sahte ahlak, ortak belleksiz- lik,ölüm ve umutsuzluk karşı- sında nasıl davranabilir ve yaratıcı olabilir? Calum Col- vin'in bu soruya vanıt vere- bilmek için bir strateji buldu- ğu anlaşdıyor". Yedi Büyük Günah'tan "KKguıhk" en kolay çözüle- bilen fotoğraflardan biri. Bu- rada. sanatçı tarafından yır- tılmış ve arkadan aydınlatıl- mış kitsch bir manzara önün- de iki insan figürü çatışıyor. Iskoç etekli macera adamı olan biri elinde bir kılıç tu- tarken. sanatçının kendi port- resi olan diğeri de bir oyuncu elbise askısı ile kendini savu- nuvor. Iskoç etekli macera adamı, bunun gibi gerçekdışı man- zaralar içinde "Şehvet", "Gurur", "Tembellik", "Ta- mah","Kıskançlık" ve "Oburluk" adını taşıyan di- ğer fotoğraflarda da yer alı- yor. Bir anlamda bu yedi gü- nah, insanlığın 'düşüsü- nü'simgeliyor. Bir yandan ileri toplum- ların hırslarını inceleyip arzularının olumsuz ve sömürücü boyutlan üzerin- de düşünürken, bir yandan da insan ki- birini yorumlayıp bu özelliğin yok edi- ciliğini inceliyor. "Son Dört Şey"de ise Colvin kahra- manını son yolculuğuna çıkarıyor. "Ölüm''de bir huninin içine düşen Is- koç etekli adam, "Kıyamet Günü"nde iki sepet arasındaki bambu bir ip üze- rinde yürürken görülüyor. Sol tarafta cchennem, sağ tarafta cenet var. "Ce- hennem" karamsar bir tablo yaratırken, "Cennefte artık kanatlanmış olan ma- cera adamı, Styx ırmağını aşarak ışığa doğru ilerliyor. BUAŞAMADA SÜKRAN KURDAKUL Nâam'la Birlikte Pnag "Prag şehri yaldızlı bir dumandır" öyle görünmediği saatler de var elbet. Doğa güneşini esirgememişse mimarın uygun gördüğü renkler yapılaria bütünleşmenin başka güzelliklerini döker ortaya. Büyük, küçük, barok.. değişik esinler, imge kaynaklan. Nâzım'ın dizesinde olduğu gibi, yaşamış, özümsemiş- seniz, bir iki izlenim bile yeter imge dünyanızı sarsmaya. Aslında, Prag'ın esinlediği beş şiiri var ustamızın. Ama dördünde etki gücü olmayan dizeler çoklukta. Bu müze kentine Oktay Rifat'ın yolu düşseydi, sanırım, ressamlar gibi yalnızca izlenimlerini yansıtırdı dizelere. Bu türden şiirlerinde somutu götürebildiği çizgiden sonra kendisini etkileyen öğeleri çoğun soyutlayarak verir Oktay Rifat. Nâzım'ın Prag'ında dostlukları, özlemleri, acıları, yer yer, özeleştiri duyumsatmalarıyla birlikte kendisi çokça vardır. Ve dış öğeler adlanyla sergilenirken bir iki dizede şiir- sel olan fışkırıverir. "Prag'da ağır ağır aydınlanıyor barok: huzursuz, uzak ve yaldızlannda kararmış keder. ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor Dördüncü Şart Köprûsü'nde heykeller." Uzun süre yaşamanın yaratacagı özümseme çizgisine ulaşmamış olsa bile, bende de, belleğin kuytulannda ye- rini bulan, bir Prag var kuşkusuz. Dar bir sokak köşesi, bir kilise kapısı, Yahudilerden kalma bir sinagog. Kimbilir kaç milyon kişinin başını kal- dırarak tadına varmaya çalıştığı saat kulesi ve "gotik du- varlann üstünde" on'lan, on birieri, on ikileri vuran Ha- muş ustanın saati. Şairce etkilemiş Nazım'ı: "Harmanilerinde yaldız ve an aziz Piyer önde Saatin içinden çıktı • - yorgun on iki havari ve kasesiyle bir Yehuda ve inanç, ve şer, ve zulüm, ve geldik ve gidiyoruz ve taştan biryeniçeri melul mahzun aşağıda ve çanları çalan ölüm ve yukarda öttü horoz." Doğrusu, bende şiire özgü çağrışımlar yaratmayan, bu eski uygarlık simgesini nasıl sözcüklere taşımış Nazım. Evet, Prag bende de bir Prag yarattı kuşkusuz. Bilinen bilinmeyen sokakları, eski kral sarayları, köprüleri, müze- leri, Kafka'nın yaşadığı köşeleri, Cafe Milena'lan bu ya- ratının bir parçası ama. öteki parça insan. Çevirmen özverisiyle de olsa kadın erkek, genç yaşlı, komünist antikomünist insanlardan birinin sözcüklerin- de, anılannda bulmak Prag'ı. Kentleri sanatçılanyta, yaratıp yücelten ustalannın yanı sıra yaşamaya alışanlan da açar size kalıcı olanın gizleri- ni. Sevenleri, Izmir'in Yaşar Aksoy'u gibi, kentlerini yeni- den yaşatırlar. Haydi, Praglı bir Yaşar Aksoy'u nerden bulacaktım, di- yelim. Romeo Juliette ve Karanlıklar romanının yazarı Jan Oçaneçek'le bir kahvede birkaç saat söyleşme olanağıyla sevinebilseydim. Ya da Zeyyat Selimoğ- lu'nun "Sıkı Kontrol Edilen Trenler" adıyla, ama ne gü- zel, çevirdiği büyük öykünün yazan Hırabal'la ayaküstü on, on beş dakikacık.. Nâzım'ın Prag'ında acılar, özlemlerie birlikte dostluklar da var demiştim. Işte okumalara doyamadığım sevgi dizeleri: Prag şehri yaldızlı bir dumandır ve kızıl, kocaman bir elma gibi Nezval geçer taze çıkmış kabrinden param parça yüreği de elinde ve Orhan Veli'yle karşılaşırlar Urumelihisanndan gelir o • • Ve telli kavağa benzer Orhan'ım yüreciği delik deşik onun da. Biz de aynı loncadanız biliriz Tavfer Zenaatlann en kanlısı şairtik sırların sırnnı öğrenmek için yüreğini yiyeceksin, yedireceksin. Prag şehri yaldızlı bir dumandır. Viltava suyunun köpüklerine martı kuşlanyla gelir Istanbul. _^ Lejyoneher Köprüsü'ne gidelim Tavfer martı kuşlarına ekmek verelimS Böyle dizelerle birlikte yaşamak da ayrı bir güzellik değil mi Prag'ı. 'Avrupa Kültür Haftalan' etkinliği bugün başlıyor Kültür Servisi- Son yıllarda Avrupa Bırlıği ülkeleri tüm alanlarda oldugu gibi kültür alanındakı ortak çalışmalannı da giderek yoğunlaştırdı. Bu yoğunlaşma, özellikle ortak kültürel mirasın Avrupa'nın politik birliğinin gelişmesini destekleyece- fi düşüncesinden kaynaklanıyor. Bu gelişmeleri lstanbul'da da ile getirmek amacıyla, burada temsilciliği olan Avrupa Birli- ği'ne üye devletler ile üyeliği beklenen devletler. 21 kasım-11 aralık tarihleri arasında "Avrupa Kültür Haftalan" adıyla or- tak bir etkinlik düzenledi. Avrupa Kültür Haftalan çatısı altın- da birleşen devletler, kültürel etkinliklerini ilk kez ortak bir amblem kullanarak sunuyorlar. tstanbul'daki etkinlikler; Mimar Sinan Üniversitesi, Alman Başkonsolosluğu, Deniz Müzesi Sanat. Galerisi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Teutonia- Alman Demeği, Yunus Emre Kültür Merkezi, ltalyan Kültür Merkezi, BM Çagdaş Sanat Merkezi ve Yüksel Sabancı Kültür Merkezi'nde gerçekleştiri- lecek. "Avrupa Kültür Haftalan" kapsamında bugün saat 10.00'da Mimar Sinan Üniversitesi'nde Fransız, Alman, ttal- yan ve Ispanyol akademisyenlerin katılımıyla "21. Yüzyıl Alle- si"konulu bir kongre düzenleniyor. Perşembe günü 18.30'da; bilim ve sanat ağırlıklı, çagdaş ltalyan mimarlann ltalya'nın yanısıra Avrupa'nın önemli ketlerinde gerçekleştirdikleri pro- jeleri de kapsayan bir sergi açılacak. 29 kasım günü saat 15.00de Isveç Kerstin \\ickmann ın "İnsan Boyutlan- En- düstri Çiziminde İsveç Kavramı" adlı sergisi gezilebilir aynı gün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda "Graz Saxophone Quartet"in konseri dinlenebilir. 30 kasım günü sa- at 20.00'de ise Salda Tanirova, Teutonia- Alman Dernegi'nde bir piyano resitali verecek. 2 aralıkta saat 20.30'da Yunus Em- re Kültür Merkezi'nde 'Prometheus Balesi' sahnelenecek. 3 aralıkta saat 14.00'te ltalyan Kültür Merkezi'nde "Liesje, Ba- bam Rio'da Yaşıyor", 4 aralık saat 14.00'te ise "Çakı"adlı fılmler gösterilecek. 5 aralık saat 19.00'da Alman Başkonso- losluğu'nda "Ensemble Divers" adlı trio, bir klasik müzik kon- seri verecek. Bu etkinlikler kapsamında çeşitli sergiler de düzenlenecek. 1 aralığa dek Ernst Degasperi'nin "Petrol Savaşı" ve "Avusturya Şehirfcri" başlıkh sergilen Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sürüyor. Calum Colvin'in "Yedi Büyük Günah ve Son Dört Şey" başlıkh fotoğraf sergisi ise 2 aralığa dek BM Çagdaş Sa- nat Merkezi'nde gezilebilir. Ralph Brinkmann'ın "Pachama- ma'nın Çocuklan"sergisi yann açılacak ve 5 aralığa dek Yük- sel Sabancı Kültür Merkezi'nde sürecek. 3- 10 aralık tarihleri arasında ltalyan Kültür Merkezi'nde Belçika yapımı "Kahra- nıan Toto", Alman yapımı "Lippel'in Rüyası", Norveç yapımı "Yürüvüşçüler''ve "Terkedilmiş Yolda Bir Yıradlı filmler gösterilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear