22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 KASIM 1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Atatürk Haftası'nda müzik etkmülderi EVtN İLYASOĞLU Atatürk aslında Türk musikisinin de iyisini severmiş. Artık yalnız onun ölüm günlerinde televizyonlarda yayımlanan şarkılan nasıl da unutmuşuz! Babalan- mızdan. dedelerimizden duyduğumuz gerçek Türk müziğini! Nerede şimdi Tabi Mustafa Efendi'nin "Gül yüzlüle- rin şevkine gel nuş edelim mey aman aman. tşrct edetim, yar Ue şimdi demi- dir mey aman aman" şarkısı! Ya da ar- tık neredeyse unutulmaya yüz tutan Ru- meli türküleri. Hangi arabesk şarkıda ya da yeni Türk popunda "Aflşimin ka$- lan kare" coijkusunu duyabilirsınız' Atatürk, Türk sanat müziğine kat>ı bü- yük sevgisı ile özde^leşmiştır. Ancak ilginç bir yönü de Batı müzi- ğinın kurallanna uygun besteler yapıl- masını desteklemek, uluslararası dılı. çokseslıliği özendirmek olmuştur. Say- gun ve Akses'e Iran Şahı ıçın apar topar operalar besteletmesı Türk müzık tan- hinde ilk operalann bestelenmesine yol açmıştır. 1934 yılında Iran Şahı ılk İcez Türkiye Cumhuriyeti'ni ziyarete gele- cektir. Atarürk'e göre ona sunulacak en gü- zel temsil Batı'ya dönük, uluslararası dilı konu^an bir ülke olarak kendimizi tanıtacağımız bir opera temsıli olacak- tır.. Bir ay gibi kısacık bir zaman dilimi içinde koroyu orkestrayı ve solistleri yoktan var ederek Ahmet Adnan Say- gıın, Ozsoy operasını. NeciJ Kazım Ak- ses de Bayönder operasını bestelerler. Herıkı yapıtdatekperdeliktır. Doğal ki ilk kez karşılaştığı bu tür opera temsil- leri tran Şahf nı da şaşkınlığa uğratır Bu yıl Dolmabahçe Sarayf ndakı anma tö- reninde klasik müzik sunulması ve Ata- türk haftasında çeşitli müzik etkinlikle- rinin düzenlenmiş olması da kı\anç ve- rici. Sofva Filarmoni Orkestrası » Cemal Reşit Rey Salonu'nda Sofya Filarmoni Orkestrası'nın ikinci gece verdiği konserde program seçiminin •pek yerinde oldugu söylenemez. Büyük orkestranın tüm gürlügünü ortaya seren üç yapıttan ikisi bale yapıtı idi. Bela Bartok'un Akılalmaz Mandarin ve Stravinski'nın Ateşkuşu balelerinin sü- itlen arasında bir de Rachmaninofun Paganinı Teması Üzerine Rapsodisi ses- lendirildi. Herbiri genişorkestranın ola- naklanndan yararlanmış büyük çaplı yapıtlar. Ancak başlangıç için Bar- tok'un Mandarin'i daha dinleyiciyi ve çalıcılan ısıtmadan birdenbire ileri atı- lan bir adım oldu. Keman ve çellolann kusursuz tonla- masına bakır üflemelerin ayak uydura- bildiği söylenemez. Rachmaninofun Paganıni Teması Üzerine Rapsodısf nde piyanıst Lyudmil Angetov(1961) guçlü teknıgine karşın oldukçafcurubir yorum sundu. Bu yapıt biraz daha tutkulu. bi- raz daha tuşlann derinınden gelen bir magnetık yorum gerektiriyor. Şef Emil Tabakov da herhalde asık çehresinın al- • Atatürk'e göre ona sunulacak en güzel temsil Batı'ya dönük, uluslararası dili konuşan bir ülke olarak kendimizi tanıtacağımız bir opera temsili olacaktır. Bir ay gibi kısacık bir zaman dilimi içinde koroyu orkestrayı ve solistleri yoktan var ederek Ahmet Adnan Saygun, Özsoy operasını, Necil Kazım Akses de Bayönder operasını bestelerler. Doğal ki ilk kez karşılaştığı bu tür opera temsilleri Iran Şahrnı da şaşkınlığa uğratır. tında bir güleçlik taşıyabilen ve kariz- matık olmayı başarabılen bir sanatçı. Öyle ya şeflerin değneğı ellennde tuta- bilmeyi sürdürebılmek ıçın çeşit çeşit yöntemleri var. Gülücükler. boncuklar dağıtan şefler yenne hiç gülümseme- yen. neredeyse çalanı da dinleyeni de azarlayacakmış gıbı bir ıfade takınan şeflere de rastlıyoruz. Stravinski'nin Ateşkuşu balesi süıtı. özenle ve 20. yüz- yılın ilk çeyreğindekı coşkuya uygun seslendirilip yoğun alkışlar aldı. Sofya Filarmoni Orkestrası bu yoğun alkışla- ra çeşitli popülerparçalarla karşilık ver- di ve Cemal Reşıt Rey Salonu'nu dol- duran izleyıcilerle kaynaşıp onlan coş- ruımayı başardı. İDSO'da bu hafta tsviçreli şef Lucas Pfalf bu hafta yı- ne lDSO'nun konuk vönetmenı ıdı. Konserin programı son derece ilgınçtı Ronıantızmden izlenimcilığe (impressi- onism) doğru bir rûzgar esti birincı bö- lümde. Aynı zamanda 19. yûzyılı 20. vüzyı- labaölayanbirtarihsel çızgivdi Ğabri- el Faure'nın Pelleas ve Melisandesüıtı- nı Maurice Ra\«l'in sol el ıçın vazdığı pı>ano konçertosu ızledı. Piyanist Meh- met Okonşarın (1961) 20 yüzyıl mü- zıgıne karş.ı duvarlılıgı. pıyanonun çal- gı olarak tüm oîanaklanndan yararlana- bılmesi, vurmaçaigı nıteliğındenşıırsel bir anlatıma kadar piyanoyu kullanabil- me>i dıkkatı çektı. Gerçekten de Ravel'ın yenı vüzyılın başındasa\aşgeçırmışbırdün)anınka- rabasanı ıle vannlara unıutla bakabıl- meyeteneğıni bırleştırdigı bu konçerto- yutümincehklerivleyansıtanOkonşar. bizlere yarının ünlü Türk pıyanı>tlerı arasında veralacağını haber vermış ol- du. Ayrıca bıs olarak çaldığı Franz •Piyanist Mehmet Okonşar'ın 20. yüzyıl müziğine karşı duyarlılığı, piyanonun çalgı olarak tüm olanaklarından yararlanabilmesi, vurma çalgı niteliğinden şiirsel bir anlatıma kadar piyanoyu kullanabilmesi dikkati çekti. Okonşar, bizlere yarının ünlü Türk piyanistleri arasında yer alacağını haber vermiş oldu. Liszfın 1950lerde bulunmuş bir prelü- dü de bınnct yannın romantikten izlc- nımcılığe geçiş dönemıni tamamlayan. duyarlı veyenılıklereaçıkbirçalışmay- dı. Osmanlı ordusu savaşta oldugu ka- dar barışta da bandosunu yanında taşir- mış. Herhangı bir elçi değiştınm töre- ninde ya da bir büyük anlaşma için tüm Mehter Bandosu sıyast erkan ile birlik- te gıder, o şehrin sokaklannda günlerce dolaşıp konser verirmiy Işte Batı'da Türk müziğinin etkisi olarak adlandır- dığımız olav da Mehter Bandosu"nun yarattığı etkınlıkten kaynaklanır. Gerek gıysılen.değişik vürüyüsleri, kocaman vurma ve üfleme çalgılan ıle gerekse değişık usulleri ve makamsal ezgileriy- le coşkun ve görkemli bir hava yaratan mehterler bugün bile Batı orkestrasın- daki büyük davullann. zillenn kaynağı olmuştur. 1670'lerden başlayarak birçok opera ve bale yazılır Türk konulu. Bunlann konusugenellikledüşsel bir Türk ülke- sinde geçer. Ancak müzikteki makam- sal göndermeler, aksak ritme benzer v u- ruşlar veöncelikle vurma çalgılann gör- kemle kullanımı. bu yapıtlardaki Türk etkisinın kanıtı olur. Işte Haydn'ın da birkaç operası gibi 100. senfonisi olan Asker Senfonisi bu özelliği taşır. özel- likle ikinci bölümdeki tonlama ve yürii- yüş, Türk Mehter BandoMi'nun izlerini yansıtır. Lucas Pfaff yönetimindeki İDSO, Haydn'ın Asker Senfonisi'ni de özenle seslendırdi. Aslında orkestramızın Haydn, Mozartgibı herşeyin apaçık or- tada oldugu kaçamaklaryapılamayacak çaiışmalan seslendirmesi ne kadar önemli. Bir zamanlar Strugala tüm Be- ethovensenfonilerını bu orkestraya çal- dfrarak sistematik bir eğitim amacı güt- müştü. Klasik dönem yapıtlannı sıkça çal- mak yorumcuyu egiteceği gibi dinleyi- ciye de alımlı gelecektir. Şef Lucas Pfaff'ı önümüzdeki yıllardayıne konuk etmeyi umanz. Orkestra üyelennın on- dan son derece memnun kaldığını öğ- rendik. Ancak Pfaff "ın orkestra üyelen üstüne ilginç bir gözlemı var: u Bu top- luluğun başlıca hastalıgu üyelerin çalar- ken birbirierini dinlememesi*'diyor. Bu arada yıne günümüzün canalıcı konusuna gelecek olursak. Cemal Reşit Rey Salonu'nun Kültür Bakanlıgı bün- yesıne bağlanması fikri gıderek sempa- tı kazanıyor. Hem Istanbul Belediye- sı'nin çeşitli baskılardan kurtulması. hem de İstanbul Devlct Senfonı Orkest- rası'nın disıplinli birbannak kazanma- sı belkı de bu voldan saölanmış olabi- lir. Üç haftadır çaresizlikten Aya Iri- nı'nin buz gibi ortamında konserlerini sürdüren senfoni. şimdi de kısıtlı sayı- da dinleyıcıye seslenebılecegi Maçka Maden Fakültesı'nin salonuna taşını- yor. Provalan yine Atatürk Kültür Mer- kezı'nde veralacak. Sürekli ayn sahne- de prova ve ayrt sahnede konser \er- mekten toplulugun ses yogunlugunda- ki denge hep sorun olmakta Önümüzdeki hafta konserseverler için yoğun bırçeşıtlılik ıçındcprogram- lar var. Yarın akşam Ayhan Baran ve Zehra Yıldız gibi iki değerli şancımız. cuma akşamı BrcziKa Madrigal Koro- su. pazartesı akşamı Duke Robillard \e salı akşamı gıtarcı Eduardo Fernandez Cemal Reşit Rey Salonu'nun konukla- n olacak. İstanbul Devlet Senfonı Or- kestrası'nın Maçka Maden Fakülte- si'ndeki bu yılın ilk konsenni ise genç şefimızNaciOzgiiçyönetecek Piyanist Adilia Aile\a, Prokofiyerın 2. konçerto- sunu çalacak Berlioz'un Harold Italya'da başlıklı yapıtında v iyola solo> u Ersin Pamukçu yapacak. Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ıse şef Rengim Gök- men yönetimınde Brahms'ın 'Bir Al- man Requienıi'nı seslendırecek. T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1992 798 KararNo: 1994 358 Davaa Hanife Kuriro tarafından Hilmı Hasan Kunro alevhine açılan boşanma davasında mahkememizce 8.7.1994 tarihindc Sinop ili Boyabat, Kavaak köyü cilt: 051 01 sayfa: 34sıra- 1 l'de nûfusa ka- >ıtb Sabit kızı 1%5 doğumlu Hanife Kunro eşi Mısır İskendıriye nüfusunda kayıtlı 13.10.1955 doğumlu Muhammed Hetmey Hassan Kuriro'nun boşanmalanna. Müştekerçocuklan 23.10.1986doğumlu Ruşen Kunronun vela- tinın annesi Hanife Kuriro'va tevdi edılmesıne. resmı \e dını bav- İLAN T.C. ÜSKÜDAR 1. SLLH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 340 1- Mardık Gurman. 2- Kırkor Tımuryan. 3- Stephan Tımuryan. Maliye Haanesı'ne ızafetle İstanbul Muhakemal Mudurlüğü ve- kilı tarafından Ne\arte Hnpsıme Melkonian. Jak Rıchard Melkoni- an vs. ale>hine Üsküdar Asli>e Huknk Mahkemesi'nın 16.11.1960 tarih, 1960.767 savılı veraset ilamınm ıptaü icın aglan \erasetin ıpıalı T.C. SİNOP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo:1993 198 Davacı Orman Genel Müdürlüğü'ne ızafeten Orman İşletme Mûdürlüğü vekili tarafından davalılar Halit Yaman. Hacere Yaman. Cemil Yaman ale> hlenne açılmış bulunan tapu kaydının ıptali ve tes- cil davasının vargılamasını sonunda; Mahkememizce 2.6.1994 tarih 1993'198esas. 1994/211 kararsayılı karan ıle davamn kabulü Ue Sinop Merkez Yalı Köyü'nde kain tapu- nun kütuk sayfa 723, pafta 10, parsel 764"te kayıtlı Delilleraltı mevkıi taşınmazın 13 000 m 2 'lik kısmının tapusunun iptaline ve orman vasfı ile Hazıne adınj tapuyn tescılinp gcri kalanfiS4Tl m 2 'Hlf lıtmınm H DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT İnanmakTevfik Fikret'in "inanmak Ihtiyacı" adlı bir şiiri vardır. 1897'de yazılmış kısa bir şıir: Yedışer dizelık ıki p>arça. In- sanoğlunun niçin inanmak gereksinimi içinde oldugu ko- nusunu irdeler. Birinci parça "Bütün boşluk" diye başlar. Yer boş, gök boş, yürek boş, vicdan boş. Tutunacak bir nokta yok. Bu yalnızlık, bu gurbet, mezardakı gurbet gibi. İnanmak işte tinsel bir kucak o gurbette. İkinci parça, "Karanlık" diye başlar. Her yan, her şey ka- ranlık, bir hazin gece! Yoğun karanlıkta gerçeğin zerresi bi- le algılanamıyordu. Bu korku veren karanlık, mezar karan- lığı gibi. İnanmak işte bir ışıklı yol o karanlıkta. Demek ki bundan doksan yedı yıl önce Tevfik Fikret "inanmak gereksinimi"nı ınsanoğlunun kendisine dönük, bireysel bir sorun olarak görmuş... Içimizdeki boşluğu doldurmak, gerçeği algılamamıza engel olan karanlığın, yani bılgılerimızin aydınlatamadığı karanlığın yarattığı korkuyu üstümüzden atmak ıçın bir şeylere inanmamız gerektiğini söytemiş. Bu görüş günümüzde de geçerlı. Huzuru bir dine inanıp bağlanmakta buluyor birçok kişı. Böylece içlerindeki boş- luöu dolduruyor, karanlıkları ınançlarıyla aydınlatıyorlar. Tnsanoğlundakı inanmak gereksınimının nerden doğdu- ğunu böyle açıklayan Tevfik Fikret'in daha sonrakı yılların- da inancını bütünüyle yitirdığıni. örnekse 1905'te yazdığı bir şiirde, Göçüyorsun da Arş ü Ferş'ınle, Yok tabîatta bir ıniltı bile, dıyecek kadar ileri gittığını bılıyoruz. Dokuz yıl sonra 1914'te, Mehmet Akif'e verdiği yanıt- ta ıse, gözü kapalı bağlandığı, "nefsını kurban ettıği" di- ninden neden uzaklaştığını anlatırken şöyle der: Anladım çünkı hakîkat başka, Başka yoldan varılırmış Hakka. Şiırin sonuna doğru ıse peygamberiere gerek duymadı- ğını belirtir: Bir örümcek götürür Hakka benı. Daha önce göçtüğünü söyledığı Tanrısına böylece ara- cısız olarak yeniden kavuşmuş mu oluyor? Görüldüğü gibi, bu tür "inanç" bütünüyle insanın birey- sel sorunudurHçınizdeki boşluğu doldurmak, bilinemeyen- lere gelen korkudan kurtulmak. sığınacak tinsel bir kucak bulmak... Bir de toplulukları kavrayan. başarılı kılan başka bir inanç var. Birey olarak insana değil de, katıldığı eylemlere dönük birjnanç... Örnekse bir spor takımı maça çıkarken, antrenör: "He- pimiz inanıyoruz, bu maçı mutlaka alacağız," diyor. Ya da bir siyasa adamı. karşıtlarından gelen eleştirileri yanrtlarken: ' Biz dayamıza inanıyoruz, bu yolda sonuna kadar gideceğız," diyor. Ya da seçmenler: "Biz bu partiye inanıyoruz, oyumuzu bu partiye vereceğiz," dıyorlar. Aslında Tevfik Fikret'in ırdelediği inançla bu inancın bir ilgisi yok. ama çoğu zaman bırbirıne kanştınldıklan görü- lüyor. Maça iyi hazırlanmışsınız, guçlüsünüz, yeneceğinize ina- nıyorsunuz... Ya da partinizin savunduğu gorüşlerin doğruluğuna ina- nıyorsunuz... Ama maçta yenilirseniz, ya da partinizin savunduğu gö- rüşlerin doğru olmadığı ortaya çıkarsa. tek tek, birey ola- rak yıkılmazsınız, hep birlıkte oturup başarısızlığınızın ne- denlerinı araştınrsınız. Baştakı ınancınız geçip gitmiştir, inanmayı sürdürmek, inanmakta dırenmek diye bir şey söz konusu değildir. Ille bir toplulukla birlikte olmak da gerekmez bu tür inanç- tan güç almak ıçın. Tek başınıza yaptığınız. başaracağını- za inandığınız bir ışın sonu da umduğunuz gibi gelmese, çözmeniz gereken sorun gene dışınızdadır. Çünkü bu tür inançla ne ıçınizde bir boşluk dolduruyor- sunuz, ne de bilgilerinızın aydınlatamadığı karanlığın kor- kusunu üstünüzclen atıyorsunuz. Geçenlerde bir arkadaşım bındığı taksının şoförüyle ko- nuşurken. adamın tuttuğu parttye yoneltılen eleştirilerden hiç etkılenmediğinı görmüş. Yolsuzluklar? Hepsi kara çalma... Malvarlığı açıklamalannda ortaya çıkan durum? Hepsi yalan... Hiç kuşkulanmıyor... Öbür partilerin adamlan birlik ol- muş, onun partisini karalamak ıçın yalan söylüyoriar... Gerçeği de aramıyor... İçinde yer aldığı tpplumsal katın çıkarları derseniz. on- larla hiç ilgili değıl... Ulkenın iyi yönetılıp yönetilemeyece- ğinı de düşunmüyor... Içındeki boşluğu doldurmak. bılgılerınin avdınlatamadı-DŞİUÖL korkıram gûnlennın ılk günlcrı ıle her hatta pazar gunlen saat 1U ıla IX UU arasında anne nezdınden alınıp görülüp gözetilmesi suretış le çocukla tnda sahsi münaacbct k.urulmajina karar veritei^elıı^da- davası sonunda davanın reddıne karar venlmiş olup. ışbu karann ılan edildiği tanhten ıtıbaren 15 gün sonra adresi tespıt edılemeyen -babaibabaws ş ^ p valının adresi meçhul olduğundan karann tebliğine kaim olmak üze- re ilanen tebliğ olunur. 99 yııkanda isimleri yaah davalıUıa tehliûcdUnuy Myılau<ûıry^sal sün: icensınde adı geçenlcr tarafından temvız edılmedığı takdırdc hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur 27 10.1994 ıfrazen a> n bir parsel numarası ıle tapu malıklen adına tapuya tescili- ne dair verilen karar, davahlardan Cemil Yaman'a tebliğ edılemedi- Basın 42840 ^ ayrRsnftıraşma <nrasm3a^iûhmamadıgından âflma Saıtaneır teblıgat vapıldığından ışbu hükmün de karar tebliğ \enne kaım ol- mak üzere ılanından ılibaren 15 gün ıçensinde kesinleşece^ ilanen tebtigDîunur. Basın: 52511 _ı karanlığın korkusunu üstünden atmak için bağlandığı "inanç" ıle partisi arasında kurduğu bağ onu her türiü sö- mürüye sonuna1<atfaf^çmtş: ~ Yurt yönetıminin bir inanç ışı olmadığını anlaması, top- lum içindeki yerinı saptayıp ona göre oy kullanrnası çok uzakbir dûş.. Ama bu oyun yeni değıl, yıllardır oynanıyor... KÜLTÜR • SANAT ALKAZAR AVRUPA SINEMASI TEL : 245 73 83 ORTAOYIINCTILAR 17 Kasım'dan başlayarak Nazım Hikmet-Genco Erkal SEYiRCiLi SEYiR DEFTERJYazan Nazım Hikmet Yon H. Hibni Bulunmaz Pazar 18.00 Lnartea 2* 00 Cumartea-fazar 15 30 Pazar 16 X Per.18.30 Cuma 21.00 C.tesi 15.00 14 -2O KASIM . Görürrtü YÖnetmenu£rtdn$S!iNKI 12 00-14 15-16 30-18 45-21 00 ÜÇ RENK: MAVI Günümüz Sinemasının 1 Numaralı Yaratıcısı K. KIESLOWSKrnin bütün büyuk festhaileri silip supüren başyapıtı 1993 VenLtlık Pcsüvalı I:n Iyı nlııı Bu\uk Odulu F.n İvı Kadın Oyuncu Odulu fHılıeltf Uınnthc) Ve daha 20 ııluslarara.sı odul BEYOĞLU ALKAZAR Tel: 245 73 83 12.15-14.30-16.45-19.00-21.15 5. HAfTA "Bu ftlm Eunmages katkılanyla gösierilmektedir" İFA ISTIKLAL C A D N O 140 TEL 2 5 1 1 8 6 5 66 FAX 244 43 27 Ferhan Şensoy Ferhan Şensoy Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER ŞU GOGOL OELİSİ Derya Baykal Şensoy Pefsembe 21 0 0 «»tei Sato Yerteri: SES-1BS5 Ortaoyuncutaf lel: 25118 65 VAKKOMMA Tsksim-Ruifieli^USI Hasiaiı-Bakırkoy. Caprtal Mağazalan KEINT OYLJOCULARI 2 4 7 3 b 34 - 2 4 6 3S 8 9 İ1 Lotus Oburtan 19501 yillardon 60 'a gınşın bir kronoloıısıdır Hotolar, sevınçlef. seçımlef muzurluklar, yaşorn, aşk. sıNr, anlık paHamalar ve tabı kı domuzlar uzenne yapılmış neşelı bir fılm LOTUS OBURLARI"Lotus Eaters" ı F Yonetmen Poul Shapıro Shelıa Mc Carthy • Aloka Mclean • Frances Hyland 18 KASIM DAN ITIBAREN Beyoğlu ALKAZAR Sınemasında Tel: 245 73 83 Kültür Sanat ilanlarınız için. 293 89 78 (3 hat) tarih toplüm KÜLTÜR GEZİLERİ MEHMET İHSAN TUNAY 3-7 Aralık 1994 NOEL BABA VE ANTALYA \9Kasım 1994 ARKEOLOJİ MÜZESİ VE SULTANAHMET YAPILARI VİLDAN İYİGÜNGOR 26 Kasım 1994 YALOVA DARIDERESİ 10-11 Aralık 1994 SÜNNETGÖL FEST SEYAHAT ACENTASI (0-212) 258 25 73 • 258 25 89 HARBIYE MUHSIN ERTUGRUL SAHNESI (240 77 20) H A L D U N T A N E R GÖZLERİMİ KAPARIM VAIİFEMİ YAPARIM I •n-,f-p.. SAVAŞ DINÇEL | (16-17-18-19-20 Kası K A D I K O Y H A L D U N T A N E R S A H N E S I ( 3 4 9 04 6 3 ) L O L E H B E L L O N OYLE BİR SEVCİ Kİ (DE SlTENO=fİLENS( EMGINGURMEN U,i MUALLA CENEZ 26 KASIM dan İTİBAREN MUZAFFER İZGÜ U S K U D A R M U S A H I P Z A D E C E L A L S A H N E S I ( 3 3 1 03 9 7 ) E R G U N S A V BİR BAjKASI ÛNETTN ENGtN CURMEN ÜÇ RENK: MAVİe (Juhetlt: ö#r>x;rıe J buvuk b# kompoz'töf otan kocası Patfice ve kı/ı Arma yt u J buvuk b# kompoz'töf otan kocası Patfice ve kı/ı trafık k^zasi sofrucu haybeder Bu tfaydan soora Jube Dağımsi7 *e r.no.ı'i uzakr t*n t»r yaşam sufd-jrmeye başlar O gune kadar d o«<jgij her sevden kendı ısîegryte yavaş yava* kopar Herşey b« anda H)r-n t>n ıçın spçpcettJe.' smıHıdır vaşa*nma son /erebılecptjı qıbt ıçmde aian aıeşip /e an'tafa yaşamcıı sufdurmeve *> rtevam cdeDrtır Her ne . ı' ı ' n betie^ındon sıtemese brte de^şık tnf yaşam luru" • • n i- *. jtjt.e(Ju*ıeiieB»ıocfıel)rnn seçtı^yotdabudur 4 s UÇ RENK K,*» yacögı t>r uçiefneden ozaurtutyu sjmpeleyen UÇ RENK: MAVİ ,-r gefçe* sınemasev»Ttor muM^M go'TVİı ^ \ * > < ÜÇ RENK'. BEYİZ, k ^ ÜÇ RENK: K1RMIZ1 qpi»-cPk FATIH RESAT NURI SAHNESI (526 53 80) A . R . G U f t N E Y ASK MEKTUPLARI HAKAN ALTINCR * jRK-v^ ARMAĞAN EftSIP (16-17-18-19-20 Kasımi GAZIOSMANPA5A SAHNESİ (578 60 67) N E I L S I H O N I L K C E N C L I C I M TONETE». ENGİNULUDAâ ' Kr"'- CEMİL BUYUKUTKU (16 17 18 l9-2OKas,m) . , . __ - . _ 10 Puari* 0Q.ll 1Q BıLETLENI SEHIH TITATFOLAdt CI5ELERI ILE VAKKOHAMA TAKSIM SU/ RUMEU MAGAZALARI KAOIKOY HALOUN TANER {MERKEZ CISES1, VE CAPlTOL DE SATHMAKTAOİH U Z E L L I K L E R E V İ O Y U N C Ü L A R KOMEDİ 2 BÖtÜM Yöneten: YILDIZ KENTER Oekor: OSMAN ŞENGEZER * * * * bir MİŞFİK KİESTER piisterisi nazım hikmet KUVAYI MİLLİYE 16 KASIM Çarşamba Saat : 15.OO Muzlklı Se>4rlik Oyun Cm2030 PerslS30 2030 Cımo2030 CHVİS30-2030 Yazan - yoneten Ira A™.Kin ıaw fufkıye d e ılk defo gece k!ubunc*e TtvaTro Otympu Gccc Klubu-. *caıa Sok No 5 »eyojlu Re* 993 tt 56 K O N F E R A N S Avusturyalı Yarar-Araştırmacı , JUTTA TREIBER [ "GENÇÜK EDEBİYATI-GENÇÜK TİYATROSU" t t t n o Ayjın UNDAH 17 tUwm 1994 Ptr>«rT>bt. Saat IS.0O HAIBİYE CEP THATHOSU (!*» 14 15) (AvuaufTa Kühur OüsTnm kjtkılanyla)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear