22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1994 PAZAR DIZIYAZI ANKARA NOTLARI Fransız politikacı Roland Dumas, yeni binyılda demokrasi ve insan haklannı Cumhurİyet 'e yazdı Koşul; özgürlük, eşitlik, kardeşlik 2 000 yılına yaklaştıkça bir bilançonun ve bir tasannın gereklılığı gıderek daha çok duyumsanır oluyor. Bilanço. sona eren bıryüzyılınki mi olacak? Binyılınki mi? Ya da daha da uzun bir süreninki mi? Ta- rihini bilmek, ona katlanma zorunluluğunu önler; tarih, her ne kadar Paul Valery'nin düşündüğü gi- bi ders vermezse de. şimdiki zamanda yınelene- rek daha da acıklı durumlara yol açabilir. Günün dünya olaylannın şu ya da bu dalgalanmasında do- laylı bir sonuç görüp tanıyabılmenin önemi de bundan. Fakat bellı bir dereceden itibaren. tarih- sel bilgı, ufuğu aydınlatmaktan çok karartır. Ni- etzsche bu düşünceyı "Güncel olmayan inceleme- ler^adlı yapıtmda başanyla anlatmıştır. Dolayısıy- la bu makale süresince evrensel nitelikli birtarih- sel bilançoya girişmeyeceğim. Herhangi bir büyük tasan önerme savında da değilim; yaşadığımız dönem ıçinde geleceğe ait ipuçlan, hatta geleceğin olabilırlık koşullannı se- çip ayırdetmekle yetineceğim. Kımıleri, davanın bitimini gördüklerini sanmışlar ve bu varsayım- lannı demokrasinin zaferine dayandırmışlardır. Erken anlatılmasına karşın bu görüş. demokrasi- ye ayırdığı üstün yer itibanyla bir doğruluk payı içeriyorsa da, ben tam aksinı tlen süreceğim. Bu son yıllarda demokratık değerler ve insan haklan birçok devlet açısından büyük aşamalar kaydetmiştir. 1989 ve Berlın duvannın yıkılışı bizi doğrudan doğruya, 1789'u. insan \e Vatandaş Haklan Bil- dirisi'ni anımsatmaya zorluyor. Buolaylann Fran- sa Cumhuriyeti'nin istemcesini oluşturan değer- leri pekiştirmiş olmasına bir Fransız kadar, bir in- san olarak se\ ıniyorum. Kanımca ""özgürlük, eşit- lik, kardeşlik" değerlerine saygı duyulması, önü- müzdeki binyılın doğal olarak üretecegi istekle- rin, özlemlerin gerçekleşebilmesınin belki yeter- siz ama kesinlikle gerekli bir koşulunu oluştur- maktadır. Bu, böylesi simgesel bir dönemecın doğurdu- gu korkular için de geçerlidir. Bu değerlere tüm anlamlannı hakkıyla vermek, onlara enerjılerı uyarma yeteneğini yeniden kazandırmak, insan- lığın özündekı, ahlaki sorulara yanıt bulma dıle- ğini karşılar; dolayısıyla yeni binyılın başında ın- sanoglunun göğüslemek zorunda kalacağı büyük sorunlan yüreklilik ve bılinçlılıkle tanıma ve an- lama görevinı tamamlar. Orta ve Doğu Avrupa "dakı eski halk demokra- silerinın günümüzde karşılaştıklan ekonomık güçlükler şev k söndürüyor; yine de bu güçlükler, 1989'da kurtulan halklann demokrasiye, yanı öz- gürlüğe ve uygarca eşıtüğe ulaştıklannı unuttur- Portre Deneyimli siyaset adamı 23 Ağustos 1922*de Limoges'da doğdu. Eğitimini Paris Hukuk Fakültesi ve Londra Üniveısitesi Doğu Dilleri Fakültesi'nde yaptı. 3. Mauroy hükümetinde, sırasıyla 1983-1986'da Avrupa lşleri Bakanı. 1984'de Hükümet Sözcüsü, M. Fabius hükümetinde Avrupa işleri Bakanı ve 1984-1986'da Dış llişkiler Bakanı olarak görev aldı. 1988 yılmda göreve gelen M. Rocard hükümetlerinde Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakanı olarak 1991 yılına kadar görevde bulundu. 1991-1992 yıllannda Cresson hükümetinde Devlet Bakanı ve Bereguvoy hükümetinde Devlet ve Dışişleri Bakanı olarak yer aldı. 1950'den bu yana Paris lstinaf Mahkemesi'nde avukatlık görevini sürdüren Dumas, 1967'den beri de haftalık 'Correae Repubiicaine et Socialiste' (Cumhuriyetçi ve Sosyalist Correze Bölgesı) dergisinin siyasal yöneticiliğini yapıyor. "Çta'i Yaşarken İzfcdim" adlı eseri bulunan Dumas, Fransız liyakat nişanı (legion d'honneur), 1939-1945 Savaş Nişanı, Gönüllü Savaşan Nişanı ve Isabelle la Catholique Yüksek Nişanı'na sahip. Roland Dumas mamalıdır. Bu halklann Batılı demokrasilere, tüm kavuştuklannın üstün değerini anımsattıklannı da göz ardı etmeyelım. Fransa'da ya da başka yerde. eşitlik ve özgürlük gıbı değerler arasında görünür- dekı çelişkinın altını çızmek kimi zaman moda- ya uygun oldu. Eşitlik özgürlüğe bir engel. özgür- lük ise eşitlik için bir tehdıt oluşturuyormuş. Kar- deşliğe gelince ancak merhamet düşüncesiy le öz- deşleştirilebilecek belirsiz bir kavrammış. Bu eleştıri, aralanndakı gerekli bağa kuşkuyla bakmakla tartışma konusu durumuna getirdiği de- ğerlerin evrenselliğinı tehlikeli biçimde göz ardı etmesi açısından bana temelsız görünüyor. Önü- müzdeki binyılın açılışını yapacak olan. her şey- den önce özgürlük. eşitlik \ e kardeşlik gibı değer- lerdir. Bu değerler hukuk devletınceyönetilen her toplum için. -dev letlerden ya da halklardan oluş- sun- uluslararası topluluk için, hep geçerlı değer- lerdır. Orta ve Doğu Avrupa'da özgürlüğün zafen dün- yayı, bloklara ayrılmanın kaçınılmazlığından kur- tardı. Halklann kendı yazgılannı belırleme hak- kını yeniden ortaya koydu: bu hak elbette. daya- nışma içınde olan uluslararası bir topluluga katıl- manın güçlü gerekliliğinin dışında hıçbır anlam taşıyamaz. Insanlık her zamankınden çok. insa- noğlunun onuru kavramında ve bunu temel ve amaç edınen demokrasi adlı siyasal sistemde bir- leşmiş bir bütün görünümünü sergilemektedır. Üçüncü Bınyıl'ın eşıgınde. Doğu-Batı karşı- laştınlmasmın son bulması nedenıyle şöyle bir il- ke oluşmakta: Demokrası. her tür siyasal yaşam örgütlenişinin kabul edilebilır ve sürebılır tek bi- çımıdir. Vatandas ve insan haklan. herbireyın ön- celikle insanlığın bir üyesı olduğu ınancından kay- naklanır: Ikincıl. unutulabılir. esgeçilebılırölüm ya da acı yoktur. Camus'yü açıklayalım: "Bir tek insan öldürüldüğünde. incinen tüm insanlıktır." IRefah ve kaHanma herkesi kapsarsa değer kazanır Henüz emekleme aşamasında olan insancıl si- yasanın apaçık ortaya koyduğu şu: Refah ve kal- kınma eğer bir toprak parçasıyla sinırlıysa, eğer az ya da çok doğrudan dünyanın genye kalan bö- lümünün acısına day alıysa. her tür değerden yok- sundur. Dünyamızın, ıletışım ve taşıma yöntem- lenndeki devnm aracılıgıyla bir kö> durumuna geldiğini varsayarsak, boyutlanna uygun bir de- mokrasiye yönelmemız gerekır Her dev lette de- mokrası. Dahası tüm dev letler arasında demokra- si. Herkes, kendı kültürü. dilı. gelenekleri içinde var olma ve gelişme özgürlüğüne kavuşmalı; eko- nomık bağımsızlıklardan, toplumsal kanşımlar- dan. kültürel karşılaşmalardan oluşan, gittikçe or- tak bir durum almakta olan bir maceraya katılma dileğinde özgürolmaiı... insanlık serüvenine öz- gürce katılabilmeli. Bunun yolu öncelikle, yöresel işbirlikleri oluş- masından ve çatışmalann yatışmasından geçer. En iyı örneği, İsraillilerle Filistınlilerin göster- dikleri gelişmedir? Bunun yanı sıra, 1957'den be- ri süregelen, Maastricht Anlaşması'ndan bu yana Avrupa Birliği adını alan Avrupa Topluluğu'nun macerası var; AT, yüzyıllardan beri süriip giden dehalannı anlatmakta özgür, ortak yazgılannı be- lirlemekte eşit, halklan biraraya toplayan devlet- lerden oluşmuş büyük bir demokrasi olma savın- da. Güçlükleri görmemezlikten gelmeyelim. En- geller, başansızlıklar. geri çekilmeler, birzaman- lar Yugoslavya'da olduğu gibi felaketler elbette çı- kagelecektir. Bunlar, özgürlük ve eşitlik, yanı de- mokrasi adına savaşım vermek; insanlar arasında kardeşliğı bınncıl gereklılık. banşın ve gelışme- nin tek kaynağı olarak açık ve seçık ılan etmek için daha da güçlü nedenler oluşturmaktadır 1000 yılı, büyük bir korku ile karşılanmıştı; tam tersine. 2000 yılı bütün dünyada büyük bir umut biçımınde yaşanacak; çünkü insanoğlunu kaygı- landıran büyük sorunlar henüz çözümlenmemiş- tir; yoksulluk. işsizlik, ırkçı şiddet. çevre kirlen- mesi, parasal ve ekonomık bunalımlar. daha gü- zel bir dünyanın görünümünü bozmayı büyük bir olasılıkla sürdürecek. Özgürlük, eşitlik ve kar- deşlik, dünyayı bu tehditlere karşı harekete geçi- recek, ınsanlık serüveninin günün birinde son bul- masını önleyecek başlıca değerlerdir. Bu inanç. öncelikle iktıdann ya da iktidarların icraatının özünde anlatımını bulmalıdır: Siyasal sorumlu. salt yönetici otmakla yetinemeyecektir; oysa gü- nümüzde teknolojik gelişmeler ve uzmanlaşma- lar sıyasacıyı etkin olma gerekçesiyle bu eğilime doğru sürükleyebilir. Siyasal icraatın özünde is- tek vc hevesin artması, yönetım ve yönetme tek- niklerınin yaşamlarımıza hükmetme eğilıminı dengeleyecektir. Herşeyineşdeğergöriindüğü. ayırdetmeksizin sunulan imgelerin ınsanoğlunun ürkütücü olanı kanıksamasına yol açtığı; verimliliğin, giderek kültür \e incelemenin tek değer ölçütü durumu- na geldiği bir dünyada salt bu değerlenn korun- masıdır ki. ınsanoğluna. kımsenın sonunu bilme- diği, ama herkesin mucızevi nıteliğını algılayabil- digi ve algılaması gerektıgi bu serüveni sürdür- me ve ona katılma ısteğini kazandırabilir. Romanya Devlet Başkanı Iliescu dünya ve ülkesindeki gelişmeleri Cumhurİyet 'e değerlendirdi Uluslararası istikrar sağlanmalı• w * ^ omanya Devlet Başkanı Ion Iliescu, M j dünyada ve Avrupa'da yaşanan geliş- m-^f meler, Romanya'da demokrasi ve ser- m % best pazar ekonomısine geçışte yaşa- JL. m . nan sorunlar konusunda sorulanmızı yanıtladı. Son beş vıldır uluslararası durum çok değişti. Günümüzde dünvanıı/ için ne gibi fırsatlar görü- yorsunuz? Sorunİar nelcrdir? Dünyanın ikiye bölünmüşlüğü artık sona erdi. 1989 yılında Avîupa'nın politik görünümü tama- men değişti. Avrupa'da ilişkiler, Avrupa Güven- lik ve işbirliği Konferansı (AGİK.) ile düzenlen- di. Böylece Avrupa'da işbirliginde ve bütünleşme- de Paris Konferansı yeni bir sayfa açtı. Uluslararası alanda ise belirli konularda işbir- liği yapan ülke gruplannın desteğini sağlayan Bir- leşmiş Milletler, krizlerin çözümünde daha etkin bir rol oynayabilıyor. Dünyanın ve Avrupa'nm si- yasal, askeri ve ideolojik aynlıklan ortadan kal- kınca, uluslararası ilişkileri yepyeni bir işbirliği anlayışı içinde oluşturma olanağı doğdu. Avrupa'da Demir Perde, yerini, daha anlamlı ve aşılması daha güç yeni bir ekonomik perdeye bıraktı. Orta ve Doğu Avrupa'da meydana gelen siyasal. sosy al ve ekonomik sarsıntılar Doğu-Ba- tı arasındaki ekonomik dengesizliği büsbütün art- tırdı. Bunlar Avrupa'da ne gibi gelişmelere yol aça- cak? Kıta'da iki karşıt gelişme ortaya çıktı. Batı'da bırleşmeye doğru bir eğilim görüyoruz. Maast- richt, ekonomik ve siyasal birleşmede yeni bir de- vir açtı. Doğu'da ise birleşik devlet gruplannın parçalandığına tanık oluyoruz Federal devletler bölünüyor Sovyetler Birliği yerini, aynlıkçı eği- limler sergileyen birçok yeni devlete bıraktı. Çe- koslovakya ikiye aynldı; Yugoslavya eyaletleri, kökeni etnık ve dini aynlıklara dayanan bir iç sa- vaşın ıçındeler. Bu durumda Avrupa Birliği, Avrupa'da Atlan- tikten Ural Dağlan'na kadar uzanan bir birlik kurmaya yeterli bir temel oluşturabilecek mi? Avrupa Bırlığı. kıtayı birleştirmek için yeterlı bir temel oluşturabilır, ama bu Avrupa Birleşik Devletleri gibi "büyük bir kıtafederasyonu" şek- linde olmayacaktır. Ortak ekonomik ilkelere da- yanan güvenilir bir ekonomik ilişkiler ağının oluş- turulması gibı basit bir amacm bile gerçekleşme- si yıllar sürer. Aşılması gereken başlıca engeller eski komü- nist ülkelerdekı köklü ahlaksal. sosyal ve ekono- mik bunalımlardır. Garip görünse de komünist düzenin yıkılması işin en kolay yanıydı. Toplum- lanmız için yeni bir dayanak bulmaİc daha da zor ve bunun için gelişmiş ülkelerin yardımı gerçek- ten gerekli. Romanya,geçenlerde Avrupa BitüğTne yan üye olarak katıldı. Bu kime yaraıiı olacak? Bu anlaşmayı ımzalarken uzun bir yolda ılk adı- mı atmış olduk. Bu yolun sonuna vardığımızda. Avrupa ortamında rekabet gücü olabilecek bir ekonomı kurmuş olmayı umuyoruz. Sağlam bir Romen ekonomısi, bölgede banş ve istikrara olan desteğimizi uzun vadede güçlendırmekle kalma- yıp aynı zamanda Batı ürün ve hızmetlen için bir Su tüketinıi ve ekoloji uzmanı Bükreş'in güneyindeki Ottenita'da 1930 yılında dünyaya geldi. tlk öğrenimini kasabasında yaptıktan sonra Bükreş Üniversitesi'ni bitirip elektrik mühendisi oldu, daha sonra Moskova'da su tüketimi ve ekoloji konusunda uzmanhk eğitimi gördü. 1979-1984 yıllan arasında su işleri müdürlüğü yaptı. Sorunlara bilimsel yaklaşımı diktatörleri kızdınnca 1984 yılında işinden çıkartıldı. 1984'ten 1989 yıiına kadar Bükreş Teknik Yayınevi'ni yönetti. Öğrenci dernekleri kurdu ve yönetti. Her zaman demokratik yaşam ve Batj'ya açılma taraftan olan Iliescu 1967 ile 1971 yıllannda Sovyet Rusya ile bağlannı azaltan Romanya'da Gençlik Bakanlığı yaptı. 1968 yıhnın Agustosu'nda Rusya'nın Çekoslovakya'ya gırmesini kamuoyu önünde kınadı ve Varşova Paktı'ndan aynlmayı pazar oluşturacaktır. Yüzyıllık dini, etnik ve bölgesel aynlıklara da- yanan çatışmalaria sallanan bir bölgede Roman- ya kendine nasü bir rol biçiyor? Bunalımlann çözümlenmesinde yakın işbirliği. Karadeniz'e komşu ülkelenn ortak çıkarlannın istikrarlı bırtabanaoturmasını sağlayabilir. İstik- rar, modem ekonomik ilişkilerin süımesi için ön koşuldur. Komşulanmızla. dığer ülkelerle ve uluslarara- sı kuruluşlarla ıyi ılişkiler kurmak arzusundayız ve bunu başarmaya çalışıyoruz, fakat bunun için gerekli değişimlerin oluşması, bölgesel çatışma- lar tarafından zorlaştınlmaktadır. Romanya, ken- di ıç güçlüklenne rağmen bölgede bir istikrar ada- sı ve denge unsuru oluşturmak için çaba harca- maktadır. Romanyaarabuluculuk yapabılirveböl- geyie bir iletışım kanalı oluşturabilır Uluslarara- sı toplumu tehdıt ettiği ve bölgede meydana ge- len sarsıcı gelişmelerin giderilmesi için uluslara- rası toplum çaba göstermelidir. Eski Yugosla\ ya'nın içinedüştüğü kanşıklık için ne gibi çözümler düşünüyorsunuz? Yalnızca siyasal ve dıplomatik çözümlerın et- kilı olacağına inanıyoruz. Daha önce Yugoslav- ya'daki gelişmelerin de gösterdıği gibı askeri "çö- zümlerin" sorunu daha da kanştıracagına inanı- yoruz. Hırvatistan ile Sırbıstan arasındaki asken çatışma durumu daha da kötüleştırmıştir. Bos- na'da ise taraflann tutumunu daha da köktencı ya- pıp uzlaşmayı güçleştirmiştir. önerdi. 1971 yılında Komünist Partisi Merkez K.omitesi Sekreterliği'ni altı ay yaptıktan sonra Çavuşesku ile anlaşmazhğa düşüp göre\r indeıı uzaklaştınldı. Romen devriminden sonra Ulusal Kurtuluş Konseyi'ne başkanlık etmesi istendi. O gün radyoda ve televizyonda yaytmlanan konuşmasıyla tek parti yönetiminin sona ereceğini ve Romanya'da gerçekleşecek olan sosyal ve politik değişimlerin hedeflerini açıkiadı. 20Mayısl990'da Romanya'nın ilk başkanı olarak seçildi. Yeni anayasa çerçevesinde ilk defa 11 Ekim 1992 tarihinde yapılan seçimlerde oylann yüzde 61.5'iyle ikinci bir dönen için tekrar başkan seçildi. Çok iyi derecede Fransızca, Ingilizce ve Rusça bilen Iliescu, 1951 yıhndan beri evli. ion İliescu Avrupa Topluluğu ile Amerika Birleşik Dev let- leri'nin siyasal bir çözüm için arabuluculuk çaba- lannı takdirediyoruz. Bölgenin bugünkü durumu ve istikran için bu tutum çok önemlidir. Doğu Avrupa'ya yönelen yabancı yatınmcılan en çok Ugilendiren konulardan biri de ekonomik reformlardır. Romanya pazar ekonomısine geç- mek için hangi adımlan attı? Başkalarının bunlar- dan alacağı dersler var nıı? Ulusal ekonomının yapısı temel değişıkliklere uğradı. Bu değişikliklerin biri de emır komuta ekonomisinin ve kurumlannın yok edilmesidir. Bir pazar oluşturmak ve çalışmasını sağlamak için zemin oluşturmak amacıyla. fıyatlar ve dışti- caret serbest bırakıldı Bankacılık ve finans ku- rumlan da merkezi kontrolden çıkanlmış ve özel- leştırme için kurumsal çerçeve kurulmuştur. Yaptıklanmızdan çıkanlacak en ıyi ders belki de sosy al ve ekonomik reformlann yöresel koşul- lara uyarlanmasıdır. Her ülke kendine en iyi uya- nını bulana kadar birçok görüş ve seçenekleri de- nemek zorundadır İvedi reformlan çok arzulasak da halkın kaçınılmaz zorluklan destekleyebilme- sıni sağlamak için belırlı bir hız sınınnı aşmamak şarttır. Geçiş dönemleri zorludur ama. bunu da- yanılır düzeyde tutmak gerekır. 1989 devrimi çoğu zaman bir darbe olarak ni- telendirildi. Sizce en iyi yorumu nedir? 1989 Aralık olaylannın hala bazı gızli yönleri var. Bir parlamento komisyonu, olayın karanlık- ta kalan yönlerini açığa çıkarmaya çalışıyor. Ke- sinlikle şunu söyleyebiliriz ki. işin içine gıren giz- li kapaklı niyet ve girişimlerne olursa olsun, dev- nmın sonucu, birdenbıre kahramanca bir tavırla Nikolay Çavuşesku'nun totaliter düzenini yıkan, milyonlarca Rumenin arzulannı yansıtıyor. O günden bu yana oluşturulan ekonomik ve siyasal değişımlere bakılırsa olayın niteliği hakkında hıç- bir kuşku kalmaz. Bu üç yılda neleri basardınız? Modern, demokratik bir ülkenın temellerini at- tık. Devnmden tam beş ay sonra Romanya ılk se- çimlerle çoğulcu demokrasiye. çok partili ve iki meclisli parlamenter yönetime adım attı. Seçilen bu meclis aynı zamanda yeni anayasayı hazırla- yıp yürürlüge koyma yetkisine de sahip bir Ana- yasa Meclisi görevı yaptı. Anayasa siyasal yapı- yı demokratik ilkelere göre güçlendirme sürecini tamamlayarak Şubat ve Eylül 1992'de yapılan se- çimler için uygun ortamı hazırladı. Romanya şimdi bir demokrasi mi? Evet. Romanya'nın, siyasal sıstemin demokra- tikleşme evrimini sağlayacak bir hukuk dev letine özgü kurumsal yapılaşmaya kav uştuğunu söyle- yebilirim. Bu süreç devam edecektir. Sizeyolgös- termesi bakımından hangi eski liderieri izİiyorsu- nuz? Başkan Franklin Roosevelt Amerika Birleşik Devletlennı depresyon sırasında yönetti. Lıder- lik yetenekleri güç zamanlarda bir katalizör gö- revi yapmasını sağladı, böylece ülkesinde sevilip beğenildı, daha sonra da tkincı Dünya Savaşf nda oynadığı rol ile tüm dünyanın hayranlığını kazan- dı. İkinci Dünya Savaşf ndan sonra Başkan DeGa- ulle, Alman işgalinden sonra Fransa'nın yeniden uyanışının bir temsilcisi olarak Fransa'nın dünya- ya açılmasını gerçekleştirdi. Romanya uluslararası topluma katılmay a ve ye- niden yapılanmaya devam ederken size hangi ge- nel felsefe yol gösteriyor? On beş y irmi y ıl sürecek ve çok büyük entelek- tüel potansiyali harekete geçirecek uzun vadeli bir ulusal strateji geliştınyonız. Dünyanın doğal kay- naklan giderek daha çok kötüye kullanılıp azalır- ken, çokluğa dayanan bir ekonomik gelişmeden yaratıcılığa dayanan bir ekonomik gelişmeye doğ- ru ilerlediğimize inanıyoruz. Hedefimiz artık do- ğanın bol miktarda sunmadığı kaynaklann yenni almak üzere insan zekasının devreye gırmesıdır. Ulusal gelişmemizi, özellikle de ekonomik sis- temımizin modern esasının gelişmesini, uluslara- rası akımlara uyum sağlayan bir çevre koruması dengesiyle birlikte bu görüşlere dayandırmak ıs- tiyoruz. Günümüzdedünyanui en büy ük sorunu nedir? Birçok sorun var, ama uluslararası düzeyde ge- lişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasındaki çatışma. uluslararası istikrar için en büyük tehlikedir. Bir- leşmiş Milletler, uluslararası ekonomik kuruluş- lar ve kişisel siyasal çıkarlar bir araya gelerek ge- lişmemiş dünyaya karşı birleşik bir siyasa oluş- turmalıdırlar. Ekonomilerinin bozukluklannın gi- derilip sağlam ve iyı çalışan ekonomiler yaratıl- ması bu ülkelerdeki yaşamın normale dönmesi ve onlann uluslararası topluluga katılabilmelerı için şarttır. MUSTAFA EKMEKÇİ Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e t 7 E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z Sabiha Serterin Dramı: (2) Mustafa Kemal Haklıymış... 'Yıldız Sertel'in Yapı Kredi Yayınlan'nda çıkan "Annem Sabiha Sertel Kimdi Neler Yazdı" adlı yapıtını okurken, bir yandan da Yıldız Sertel'in öbür yapıtlannı kanştınyo- rum. Onun Milliyet Yayınlan'ndan çıkan "Ardımdaki Yıl- lar" kitabında, ilginç bir bölüm var. Yıldız Sertel, burada Atatürk'ün ölümünü, Nazım Hikmet'in uzun bir süre için hapse girmesini anlattıktan sonra, Halide Edip'in yurda dönüşünü anlatıyor. Yıldız Sertel şöyle diyor: "Üçüncü önemli o/ay, 150'liklerin, bu arada Halide Edip'in yurda dönmeleri idi. Halide Edip, annemle baba- mın çok eski bir dostuydu. Babam, Istanbul'un işgali sı- rasında Halide Edip'in öndehiğiniyaptığı mukavemetha- reketinın içinde çalışıyordu... ... Mustafa Kemal, günün çok kötü şartlanna bakma- yarak, tam bağımsızlıktan yana olduğu için, Kurtuluş Sa- vaşı'ndan sonra Amerikan mandasından yana olanlan yurttan sürmüştü. Bunların içinde annemle babamın ta~ nıdıklan, Rıza Tevfik ve Halide Edip'ti. Annemle babam daha o zaman mandacılığa karşıymışlar, ama bu o gü- nün bütün aydınlannı beraberce işgale karşı savaşmak- tan alıkoymamıştı. Sonradan Halide Edip'in 'The Turkish | Ordeal' adlı kitabında okuduğuma göre, kendisiyle M. Ke- mal arasında görüş aynlığı sadece manda sorunundan ; öfünj değildi. Halide Hanım, Kurtuluş Savaşı boyunca ; Mustafa Kemal'in karargahında, onunla beraberçalışmış- j &. Harbin sonunda, sırayeni bir anayasa yapılmasına ge-' lince Halide Hanım'la kocası Adnan Bey, bu anayasay-'. la cumhurbaşkanına fazla yetkiler verilmesinden, M. Ke- mal'in bir diktatör kesilmesınden korkmuş, demokratik anayasa, demokratik seçim üzerinde durmuşlardı. Tür-; kiye'den uzaklaştırılmalannın önemli sebeplerinden biri", de buydu. Mustafa Kemal'in ölümünden bir süre sonra, manda- cılaraffedilince, Halide Hanım 'la Adnan Bey de geri dön- düler. Bir gün annemle beraber, Halide Hanım'ı Cağaloğ- lu'ndaki evindeziyarete gıttik. Hiç unutmam, kapıyı Ha- • lide Hanım açtı ve ilk söylediği söz şu oldu: ', - Sabiha, Mustafa Kemal haklıymış! î Annemle ikimiz donakalmıştık. Daha, 'Merhaba, nasıl-! sınız' demeden, Halide Hanım, 'Sabiha, Mustafa Kemal • haklıymış!' diyordu ve de Mustafa Kemal yüzünden 15 yıl çok sevdiği yurdundan uzak kaldığı halde. Onun için önemli olan, bağımsız bir Türk devletinin kurulmuş olma- sıydı. Bu 15 yılı Fransa ve Ingiltere'de geçirmişlerdi. O ülkelerin basınında, kurulan yeni modern Türk devleti hakkında yazılanlar gururlannı okşamış, yapılan işleri ya- kından ızlemiş, sonunda Amerikan mandasının değil, her ne pahasına olursa olsun, bağımsız bir Türk devleti kur- manın doğru bir yol olduğunu kabullenmiştiler. 'Musta- fa Kemal'in seçtıği yol doğruymuş' diyordu Halide Ha- nım. Ne demelı, belki de o zamanın aydınları daha olgun- dular. Belki de o dönemde bir başka türiü yurtseveriikan- layışı vardı, kişisel duygularının üstüne çıkan..." Halide Edip, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti liste- sinden Meclis'e girmişti. Demokratlar, Halide Edip'i an- lamadılar. Onun eleştirilerine kulislerde: - Ne olacak? Mandacı kan! dıyorlardı. Halide Edip: - Ben, o zaman bunu düşünmüşüm, bunlar ne yapı- yoriar? Türkiye 'yi Amerika 'nın kucağına atıyoriar! karşılı- ğını verçyordu. Nazım Hikmet, "fîes/m///4y"yıllanndan beri Sabiha-Ze- keriya Sertel çıftınin en yakın dostudur. Hapishane yıllan daonu, Serteller'den uzaklaştırmamıştır. Ona, dolaylı yo)- lardan sürekli haberier, yardımlar gönderilmiştir. 4 Aralık 1945'tekı "Tan o/ay/ar/"ndan sonra Nazım, "Düşman" şi- irini yazarak doğrudan Serteller'e gönderir. Şiir şöyledir "Düşman I- Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim./akar suyun/meyve çağında ağacın,/serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına;/-çürüyen diş, dökülen et-,/bır daha dönmemek üzere yıkılıp gidecek- Terjve elbetteki sevgilim, elbet./dolaşacaktırelinikolunu sallaya./dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuy- la/bu güzelim memlekette hüm'yet... Düşman II- Bursa'da havlucu Receb'e/Karabük fabri- kasında tesvıyeci Hasan 'a düşman,Ifakirköylü Hatçe ka- dına./ırgat Süleyman'a düşman,/düşünen insana düş- manjvatan kı bu insanlann evidir./sevgilım, onlar vatana düşman..." Yurtdışında sürgün kalmayan, Sabiha Sertel'in dramı- nı anlayamaz. Ne Sabiha Sertel'in, ne Nazım Hikmet'in, ne de Selim Turan'ın. Yurtdışında hep Türkiye konuşu- lur. Yıldız Sertel anlatıyor: "Söz Türkiye'ye gelince sızlanmalarbaşlıyordu. Sıla! Ne zaman dönülebilecekti memlekete? Bayar-Menderes idaresi memleketi Amerika 'ya satmış, asken masraflaria beraberhayatpahalılığı da artmış, muhalefeti susturmak için ise baskı sertleşmişti. Bu koşullarda Türkiye'ye dö- nülemezdi. Annem, 'Enflasyon, hayat pahatılığı arttıkça, içeride hoşnutsuzluk da artacak, bu baskı rejimi içeriden çöke- cek' diyordu, "Çok sürmez belki bir beş sene". Nazım, elini yüreğinin üstüne koyup, - S/z belki bir gün gidersiniz, ama ben gidemem, va- tandaşlıktan atıldım. Ve hazin hazin ekliyordu, "Münev- ver'/e MemedV de bir türiü getirtemedim..." Sovyetler'in faşizme kaydığını, sürgündekiler açıkça görecekler, Sabiha Hanım, düşkırıklığına uğrayacaktır. Ana-kız, "Artık bitse bu sürgün!" demektedirler... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Güreşte. ayakta yapı- lan bir oyun... Dört Ha- life'nin ikincisi. 2/ Taş ya da maden çıkanlan yer... ABD Ulusal Havacıhk ve Uzay Dairesi'nin simgesi 3/ Su... Kazlan semirt- mek için verilen mısır hamuru. 4/Sınır nişanı... Göreceli. 5/ Bir köşeden karşı köşeye doğru kesil- miş ya da katlanmış olan. 6/ Toprak, kum ve sa- man elemeye yarayan iri delikli kalbur... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Tiryaki Hasan Paşa'nın Avusturya ordu- suna karşı kahramanca savundu- ğukale... Yabancı. 8/ Atıf Yılmaz- ın bir fılmi... Bir çeşit küçük atmaca. 9/ Erkek keçi... Mevki, makam. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Küçük kulaklı koyun ya da ke- çi... Aşık ve bilye oyunlannda kul- lamlan, içi oyulup kurşun akıtıla- rak ağırlaştınlmış boyalı kemik. 2/ Kira... "Bâki yine mey içmeğe and içti demişler/Divâne midir... dururken içe andı". 3/ Ayak... Kolayca aldatılabilen. 4/ Kurnaz, açıkgöz... Taht. 5/ Dönemeç. 6/ Avcının av beklemek için taş yığınlanndan yaptığı pusu... Türkiye, İran ve Pakistan tarafından kurulan Ekono- mik İşbirliği Örgütü'nün simgesi. 7/ Afrika'da bir ülke... Tü- mör. 8/ Acınma, yerinme... Güney Amerika'da bir ülke. 9/ Çin, Vietnam. Malezya'da yetişen ve lifi dokumacıbkta kullanılan değerli bir bitki... Duyuru.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear