Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1994 CUMA
DIZIYAZI
Senegalli sosyolog Fatou Sow, Kara Kıta'nın geleceğini Cumhuriyet'e yazdı
Afrika meydanokumalı
21.
Yüzyıl Afrikası, tüm kıtayı
yeni uygarlıklara doğru iten
önemli meydan okumalar-
dan oluşuyor. Özgürlükleri-
ni ve girişimlerini yine ka-
zanma yoluna gitmeleri, Afrika devletlerini ve
toplumlannı uluslararası olaylar karşısında zor
duruma sokmuştur. Afrika'da ekonomik ve hu-
kuksal açıdan başanlı bir hükümetin başa getiril-
mesi ve ınsanogluna saygı ve özgürlük isteyen
toplumlann acilı ve yavaş gelişmesine ya da sö-
mürgeciliğe karşı süren çatışmalara benzer kar-
gaşalar, tarih boyunca olabilirdi. Tüm bu ani ha-
reketlenmeler, medya aracılığı ile kamuoyu yok-
lamalanna konu oluyor. Kamuoyu yoklamalan,
bu hareketlenmelerin şiddetini kanıtlıyor.
Meydan okumalarla başetme,t
zorluklar üzeri-
ne yapılan kısa ve öz yorumlar bir yana, bu bin-
yılın dönemecinde bilincini korumak ve temel
olan ıle ilgilenmek daha doğru olur. Sınırlann
yok edildiği bir dünyada, Afrikalılann kim ol-
duklannı bilmeleri mi gerekir? Kendilerini han-
gi kimliğe uygun görüyorlar? Bu amacı gerçek-
leştirmek için, Afrika nasıl olmalı ve ne yapma-
lı? Bu kıtayı, insanlan ve kaynaklan aracılığıyla
dünyada sözü geçebilecek bir güç durumuna na-
sıl getırebiliriz? Bu toplumlan meydan okumaya
çağıran olaylar, nasıl ortaya çıkanlır? Kanlı ihti-
lallerin ve dikta düzenlerinin siyasal ve ekonomik
çöküşlerin kıtası; kültürlerin, kurumlann, pazar-
lann tüm dünyada birleştiği bir zamanda dışlan-
mış bir Afrika, felaketlerin ve karamsarlığın hü-
küm sürdüğü Afrika, nasıl tekrar ayağa kaldınlır?
IAfrika bunalımı:
NeyatHlmah?
Ekonomik açıdan konuşursak; Afrika kıtası,
Güney Afnka hariç, bir felaket sonucu yok olur
ise dünyaya hiçbir etkisi olmaz diye uluslararası
kalkınma uzmanlan tüm ciddiyeti ile Fransızla-
nn günlük gazetesi Le Monde'a açıklıyor. Tüm
gazetelerin başsayfalan "Afrika karamsarlığı''
başlıgını taşıyor. Tüm haberler Afrika'nın parça-
landığı. yıpranmış Afrika ekonomisinin özel ya-
tınmlan engellediği ve de Batı ülkelerinin dün-
yaya açıldığı sırada Afrika'nın dışlandığı yolun-
da. Gazetelerde, yöneticilerin çok özel hesaplan,
hatır ve rüşvetler ile çökertilmiş uluslararası iş-
birliğinin başansızlığı ortaya çıkanlıyor. Bağım-
sızlıklardan sonra doğmuş yeni kuşak yazarlann-
dan Axeüe Kabou, "Afrika'nın kendi getiştnesini
bilinçli olarak mı reddettiğini*<kendi3ine soruyor.
Damlayı tasıran, "Afrika, Bir Kıtanın Baöşı"
başlıklı L'Express dergisinin haberi idi. Bu sayı,
Senegal dışında birçok Afrika başkentinde ya-
saklandı. Bu sayıda, Yann de l'Ecotais, şaşırtıcı
birkaç cümle ile durumu özetliyordu:
"Gözlerimizin önünde, bir kıta ölüyor. Siyah
Afrika. umutsuz bir felakete doğru ilerliyor. Sah-
ra'nın güneyinde çöl, senede 4 km. ilerliyor. Aç-
lık boy gösteriyor. Gecekondu adının bile yakış-
madığı yerlerde insanlaryaşıyor. Salgın hastalık-
lar, özellikle AIDS, hızh bir biçimde yayılıyor.
Ekonomik durum gittikçe daha da kötüleşiyor.
Dışsatım oranı gittikçe azalıyor, dış borç artıyor,
dogum oranı yükseliyor. Oysa para, iğrendirici
görüntüsü ile her yerde her kapıyı açıyor. Dikta
hükümetleri sırasında her seyi çözümleyen rüşvet,
yağ lekesi gibi ortaya çıkıyor.
Gözlerimizin önünde mi sorusuna cevap ver-
me cesaretini gösterelim: Bağımsızlıklardan be-
ri, Fransız suç ortaklığı rüşvetin gelişmesini sağ-
ladı."
26 Mart 1990 tarihli "Genç Afrika" dergisin-
de Philippe Gaillard ve Afrikalı arkadaşlannın
belirttiği gibi, son yıllarda kıtayı sadece doğal fe-
laketler zinciri olarak görmeye okuyuculan alış-
tırmışlardı. Acımasız dikta düzenlerine karşı ger-
çekleştirilen az çok kanlı darbeler, AIDS, açlık,
kuraklık, sel, gazete yazılannı oluşturuyor! Artık
olağandışı durumlar güncel haberlerde olağan
olarak ele alınmaktadır. Eğer rastlantı sonucu ya-
pıcı bir izlenim verilmiş ise gökten düşen iyi bir
işbirliği ya da yabancı bir ülkeden alınan yardım
olarak nitelendirilir.
IAfrikah 96PÇ6ği gopepek
çözüm aramah
21. yüzyılın eşiğinde, bu bunalımlar karşısın-
da Afrikalılar, kendilerine karşı dürüst olmalı ve
durumun yüzyıhn sonunda korkunç olduğunu ka-
bul etmeliler. Yabancı basından kuşkulanma ola-
nağı olsa da aşağılanmaya ya da iftiraya, hatta
ırkçılığa ve usulsüz basitleşmeye giden Afrika
için Afrikalılar, çevrelerindeki gerçeklerin far-
kında olan Afrikalılar, bu durumun ciddiyetini
anlayabilirler. Öte yandan, değiştirilmiş, hatta ap-
talca, en azından dengesiz haberlerin verdiği üs-
rünkörü açıklamalan kabul etmeleri güç. Burada
bilinçli bir meydan okuma olmaktadır.
Demokrasinin kazanma ya da yitirme uğruna
sürdürdüğü girişim, bu yüzyılın bitiminde bir baş-
ka meydan okuma biçimi. Güney Afrika'da öz-
gürlük kavgalan sürerken tehlikeye giren Afri-
ka'da, yöneticiler artık dikta düzenlerle uygula-
dıkJan baskıyı gizlemek için Pretoria düzeni ya
da toplumlann özgürlükleri gibi şaşırtmalara gi-
demeyecekler. Irk aynmının yok edilme girişimi
ve Nelson Mandela'nın salıverilmesi örneğinde
olduğu gibi daha da ilerlemeyi istiyoruz. Bugün
oylama sonucu. Afrika topluluklan resmi olarak
bu düzeni yok etmiş ve Mandela'yı kıtanın en
zengin ülkesinin başına getirmiştir. Bu deneyimin
ardından, Afrika, farklılık ve çoğunluk felsefesi-
ni göze alan demokratik meydan okumayı kabul-
leniyor.
Uzun süre kalıcı olarak görülen yönetimlerin
tümüne bunalımlar zarar verdi. Fildişi sahili ve
Senegal, geçiş dönemleri yaşıyorlar. Birbirleri ile
hem bağdaştnayan hem de zor dönemler bunlar.
Kentsel isyanlann ve ayaklanmalann sonucu ül-
kede konferanslar düzenlenmeye başlandı. Zor
kullanarak Nijerya, Benin, Kongo gibi ülkelerde
başa gelen devlet başkanlan, ülkeden çıkışlan
için pazarlığa oturdular. Ötekileri, örneğin Zaire
Dakar Cheikh Anta Diop Ünhersitesi, Afrika Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çaJışan Senegal-
li Sosyolog Fatou Sow, Afrikalı kadınlarla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: Yaşamlannı
ve üretimlerini denetim altında tutmalan, Afrikalı kadınlann en önemli meydan okuma biçimi-
dir. Toplumsal ve ekonomik bunalımlar. göçler ve askersel anlaşmazhklar, kadınlann sorumJu-
luklannı artormış ve ailenin >önetilmesinde onlara yeni roller kazandırnuşür.
ve Gabon, kavğadan sıynlmaya ve bir yolunu bu-
lup olaylann dıçında kalmaya bakıyorlar. Ülkeye
rahat vermeyen iki öğe var:
- Toplum ayaklanmalan
- Borçlanmalanna ve soyulmalanna neden ol-
duklan ülkelerin yaşamlannı ellerinde tutan ser-
maye sahıpleri hiç rahat vermiyor.
Latin Amerika'da ve Batı Avrupa'da olduğu gi-
bi Somali ve Etiyopya'da da kendilerini ebedi baş-
kan olarak adlandıran devlet başkanlan, ya orta-
dan kayboldular ya da iç savaş yüzünden yıkılan
ülkelerini terk ettiler. lngiltere'yi tehdit altına
alan, Yugoslavya'yı parçalayan ulusçuluğun hort-
laması, Liberya, Ruanda ve Burundi'ye de zarar
veriyor. Bir zamanlar safari cennetleri olarak bi-
linen Güney ve Doğu Afrika'dan bir şey kalma-
mış. Kuzey Afrika hükümeti artıkyobaz dinciler-
le uğraşıyor.
Bunun sonucunda da Afrika hükümeti için hak-
ka, hukuka dayalı sabit devlet gündeme geliyor.
fınanse ettigi Marshall Plaru'nı yürürlüğe koyma-
yı ve 'yeni' Batı cumhuriyetlerinı ele almayı ön-
gören, 1992 Avrupa iyi Niyet Bildırisi, Afrikalı
yöneticileri meraklandırmaktadır.
Dış ülkelerin etkisi altındaki Afrikalı yönetici-
ler, şu son otuz yılda yapılan yardımlann azaltı-
lacağından korkuyor. Sanki artık büyümenin,
kendini toparlamanın, kazanmayı öğrenmenin za-
manı gelmemiş gibi.
121. yüzyda meydan okuyanlan
saptamak
Bu yüzyılın sonunda, 30 yıllık özgürlük dene-
yiminin bilançosunu yapmak gerekir. Afrikalıla-
nn tümünün yaşadığı; ama bir çoğunun siyasal,
ekonomik, kültürel sahneden yok olma korkusu
ile saptayamadığı meydan okumalarla dolu 30
yıl. 6O'lı yıllar, beklenti yıllan oldu. Akıtılan kan-
Myasal meydan okuma, öncelikle tek parti sistemini
ve Afrika bütüncülcü devletini parçalamaktır. Tek parti sistemi,
demokratik geçiş dönemi sırasında somut olarak yok edilmiş olsa
da, halen etkileyebileceği bir çevreye sahip. îktidann düzenlenmesi
için daha çok eşitlik, farklılık ve özgürlük savunucuları olan
çoğunluklan kabul etme ve tanıma yoluna gidilmelidir.
'ugün ekonomik meydan okuma, iflasın eşiğinde
olan 30 yıllık işbirliği sisteminin kurduğu ekonomilerin yeniden
ele alınmasını gerektiriyor. Afrika'nın hizmet, kentsel, sınai, tanm
sektörlerinde kesin ve verimli ekonomik sistemleri tekrar kurması
gerek. Bu meydan okuma, yaratıcılığı destekleyen olumlu siyasal
çevreler olmadan gerçekleşemez.
la ya da siyasal açıdan pazarlıkla elde edilen öz-
gürlük yıllanydı. O yıllarda gelişmeyi sadece is-
tikrarlı güçlerin, yani antidemokratiklerin teşvik
edebileceği öne sürüldü. Bağımsızlıklann verdi-
ği rahatlığın ardında, bütüncülcü (totaliter) dev-
letin başa getirilmesinin arkasından ortaya çıkan
ekolojik felaketleri ve enerji bunalımı ile 70'li
yıllar, ekonomik duraksamanın ve siyasi baskıla-
nn yıllandır. 80'li yıllar, bunalım ve neye harcan-
dığı hala bilinmeyen borç yıllandır. Afrika'nın
yoksulluk ve değer yitirme yıllandır. Petrol, ka-
kao, bakır, üretici ülkelerin gelirlerinin çöküşü ve
geçici ödentilerinin cebe atılması, onlan çok yok-
sullaştırdı.
199O'lı yıllar. borçlann ve yapısal düzenleme-
lerin tekrar sıraya konulduğu yıllardır. Ormanla-
nn yok olması, hava kirliliği, su, sağlık, enerji si-
yasalannda önlem alınmaması, ekolojik felaket-
lerin ortaya çıkardığı karşıtlıklar, bunalımı geçen
Dünyanın gözünde, Afrika'dakı siyasi çalkan-
tılann İcökenindeki nedenler, Sovyetler Birliği'ni
dağıtan, Batı Avrupa haritasmı değiştiren olayla-
nn aynısıdır. Toplumsal ihtilallerin bu olaylann
ürünü olması hiç önemli değildir. Özgürlük hiç-
bir zaman bölünmez.
Demokratik haklar rüzgan, Batı Avrupa'nın
üzerine esti ve 70 yıllık bütüncülcü düzeni sildi
süpürdü. Berlin Duvan yıkıldı. dikta "düzenleri
yok oldu. önce Kızıl Meydan'da >-uhalanan Gor-
baçov,daha sonra bir darbeye kurban gitti. Isteni-
len, özgür seçimlerdir. lşçi sınıfı adı altında bir-
leşen uyruklar, mekanı ve gücü yine kazanmak
için iç savaş başlattılar. Afrika kıtasının kalbinde
soğuk savaşın sonu ve bir siyasanın çöküşü yan-
kılanıyor.
Bugün, Afrika toplumlannın kendi evrimleri-
ne katkıda bulunmalan ve daha demokratik olma
yollannı bulmalannı istiyonız. imar Bankası'nın
on yılda daha da şiddetlendirdi. Afrikalılar, gü-
nümüzde yaşanan bu felaketlere karşı, bugün da-
ha bilinçliler ve nasıl meydan okuyacaklannı da-
ha iyi biliyorlar.
Bilimsel ve teknolojik meydan okuma, çevre ile
dengeli bir sanayileşmeye bağlıdır. Bunu uygula-
mak Afrikalılara kalıyor. Hem elit sınıfın hük-
metmesi hem de çevremizin zenginliklerini yö-
neten kadınlar ve insan topluluklannın yardımı
sayesinde bilimsel yetenekler ve becerilerortada.
Dünyada ve Afrika'da değişik kültürlerin çoğal-
ması, kültürel meydan okumayı oluşturuyor. Kül-
türel meydan okuma, çoğunlukla bunalım nede-
niyle doyumsuz kalmış elit sınıfın yönlendirdiği
her türde ve her ınançtaki yobazlann yol açtığı
sürtüşmelere karşı gelmektir. Ortadoğu'da bu yo-
bazlıklar, insanlan kasıp kavunıyor. Bu yobazlık-
lan Afrika'da Sahra'nın güneyinde ve kuzeyinde,
hatta Avrupa'da bile görebilirsinız. Bu ülkeleri;
zenci ve Arap karşıtı, ırkçılığı ve Yahudi düşman-
lığını, dinsel ya da ulusçu etnik temizliği isteyen
şeytanlar ele geçirmişler.
Bosna'da ya da Azerbaycan'da etnik temizlik,
Orta Avrupa'yı parçalayan kanlı dövüşler ya da
Katolık ve Protestan Irlanda'yı bölen ölümcül
kavgalar kadar dikkatlice sorgulanmaktadır. Ne
1993 'te Noenaziler tarafından Almanya'da yakı-
lan Türk aileleri ne de 1994 Martı'nda başörtü
takmadıklan için boğazlan kesilen Cezayirli kız-
lan unutabilinz.
Fransa'yı ikiye bölen ve ırkçı aşın sağcılann
söylevlerini yine alevlendiren başörtüsü sorunu,
daha önceki örneklere nazaran fazla trajik değil-
dı. Bir zamanlar az sayıda başörtülü öğrencisi
olan Dakar Cheikh Anta Diop Üniversitesi'nde
1990-1994 yıllan arasında başörtülü öğrenci sa-
yısı iki kat artmıştır. Bugün kimsenin dikkate al-
madığı bu olayın sonu ne olacak? A
f
rika kültür-
lerinin kadınlanna tanıdığı özgürlük giderek kı-
sıtlanıyor.
Dogmalann çöküşü ile birlikte düşünsel ve ide-
olojik meydan okuma, en önemli veri durumuna
geldi. Yobazlar, kıtada seslerinı duyuruyorlar.
Kendilerinden daha hoşgörülü bir lslam görüşü
ile savaşıyorlar. Ideolojik meydan okuma; gelış-
menin buyruklannı, toplumlann haklannı ya da
ulusal birlik adına yasaklanamayacak insan hak-
lannın kazanılması ya da tekrar kazanılmasıdır.
121. yüzyıldaki meydan
okumalap
Kadınlann dûnyasını köleleştiren bir dünyada
cinsel eşitliğin ortaya çıkardığı meydan okuma,
gözardı edilemez. Kadınlar, insanoğlunun öbür
yansıdır. Bu değişim. 1993 Haziram'nda Viya-
na'daki tnsan Haklan Konferansı'nda kullanıl-
mıştır. Özellikle insan haklannın kadınlann birin-
cil derecedeki gereksinimlerini dikkate almadığı-
nı, Afrika'daki deneyimler gösteriyor. Yaşamla-
nnı ve üretimlerini denetim altında tutmalan, Af-
rikalı kadınlann en önemli meydan okuma biçi-
midir.
Toplumsal ve ekonomik bunalımlar, göçler ve
askersel anlaşmazhklar, kadınlann sorumlulukla-
nnı arttırmış ve ailenin yönetilmesinde onlara ye-
ni roller kazandırmıştir. Kazançlan, işleri, eği-
timleri olmadan nasıl bu sorumluluklarla başede-
biliyorlar? Çıkarlannı koruyabilmeleri için,
önemli kararlann alındığı çevrelerde kendilerini
göstermeleri gerekiyor. Bu, konumlannı önemli
ölçüde etkileyecektır.
Oylannı iyi kullanmalan, dışlanmalannı en-
gelleyecektir; ekonomi siyasasından dışlanmala-
n ve araç, kredi, toprak sahibi olmalan konusun-
daki zorluklar.
Toplumlann ne yazık ki sabit siyasa ve siyasa
mekanizmalan; kadınlann vücutlan, cinsellikle-
ri ve doğurganlıklan ile ilgili temel haklan hak-
kında sonuçlar uyandınyor insanda. Ama onlar-
da eş ya da anne rollerini değerli kılan ideolojik,
dinsel ve ahlaksal değerler, tam anlamıyla kadın
haklanyla ilgilenmelerini engelliyor. Cinsellik ve
doğum konusunda koşullandınlıyorlar ve kadın-
lara seçme özgürlüğü pek tanınmıyor. Uluslara-
rası \e ulusal toplum siyasalan, doğum oranını
yükseltmek ya da düşürmek konusunda, bu ço-
cuklan dünyaya getirenlerin yaşam koşullannı
düzeltmek konusuyla daha çok ilgileniyorlar.
lYdatanAfPika'yı
I yeniden kurmak
Kadın vücutlan. sanki sadece sermaye sahip-
lerinin sıyasalanna, devlet amaçlanna toplumsal
değerlere göre çalışan "uterus" ve tüpler olarak
algılanıyor. Öte yandan, demografik nedenlerin
dışında kaynaklann kötü işletilmesi ya da talan
edilmesi, dünya ticaretinin eşitsizliği, borçlanma,
eğitim düzeysizliği ve siyasal sefaleti de öne sü-
rebiliriz.
Afrika'da, Orta Asya'da ve Asya'da milyonlar-
ca kadın, cinsel tacize uğruyor. Bu tacizlerin yok
edilmesi, bunun için de hukuki cezalandınlmaya
gidilmesi gerekir. Bugün eskimiş olan değerleri,
zaman içinde kendi akışına bırakamayız. Erken
evlilikleri ve doğumlan kaldtrmak, fiziksel ve
manevi şiddeti kabul etmemek, kadınlann fizik-
sel ve manevi dokunulmazlıklannı konımanın bi-
çimidir.
Afrika, bu sorunlann çözümünün yansını bir
yana bırakarak 21. yüzyılda meydan okuyamaz.
u
Kadınlann" görevleri ve haklan toplum bilimi-
nin meydan okumalan arasında yer almalı ki, Vi-
yana'daki gibi mutlu bir görüntü sergileyebilsin-
ler. Haklannın vazgeçilmez olduğunu kanıtlamak
için kadınlar. Viyana'ya toplu halde geldiler. Bu
kadın topluluğu, Avrupalıydı, özellikle Kuzey
Amerikalı. Uluslararası hukuk mekanızmalan
arasında kadın haklannı da sokmalan, onlara
başan kazandırdı. Bu başan tüm kadınlara aitti.
Ama Afrikalılara özgü haklar, uluslararası gün-
deme ne zaman çıkacak?
Chinua Achebe adlı Cezayirli yazan tekrar-
lamak için: Yıkılan Afrikayı tekrar inşa ermek,
hepimiz için 21. yüzyılda en büyük meydan
okumadır.
ANKARA...ANKA
MUŞERREF HEKIMOGLU
Bayram Coşkusu
Cumhuriyet Bayramı büyük coşkuyla kutlanıyor bu yıl.
Halkın katkısıyla, yurdun her yanında görkemli program-
larla. Bu coşku bir tepkiyi de içeriyor kuşkusuz. Cumhu-
riyetimizin ilkelerine karşı davranışları yıldönümünü coş-
kuyla kutlayarak yanıtlıyor halkımız.
Benim kuşağım güzel yaşadı bayram sevincini. Cum-
huriyet ilkelerini yaşamında hissederek, devrimlerin ama-
cına içten yönelerek, yüklenerek. Ulusal marşları söyler-
ken güçlenirdi soluğumuz. Acı ama gerçek, giderek sol-
du sevincimiz. Cumhuriyet bayramlarında inanmadan
konuşan devlet adamlan dinledik, törenlere bir protokol
görevi diye katılanlar, katılmayanlar. Yetişen kuşaklar bay-
ramın bilincine varamadı, dinsel eğitim yaygınlaştı, Ata-
türk'e .devrimlere karşı kuşaklarda Cumhuriyet düşman-
lığı, şeriat özlemi oluştu neredeyse.
Ankara Palas salonlarında Cumhuriyet balosu var ya-
nn akşam, vals orkestrası eşliğinde dans edecek başkent-
liler. Atatürk'ün de sevdiği bir dans vals. Acıyla gülümsü-
yorum, Ankara Palas'ın devlet bakanlığına dönüştüğü
dönemi anımsıyorum. Atatürk'ün locasının önünde ib-
rikler ve nalınlar, namaz seccadelerı, aşağıda mescit! Da-
hası bu uygulamaya karşı tepki değil duyarsızlık var! An-
kara Palas'ın Dışişleri Bakanlığı'na bağlanarak devlet ko-
nukevine dönüşmes/ni bayram gibi kutladık sonra. Ev-
ren Paşa'ya teşekkür ettik, ama sonra neler oldu! Laik-
lik ilkesi nasıl zedelendi, Atatürk devrimlerinin doğrultu-
su nasıl değişti anayasada, o anayasa da hâlâ degişme-
di değil mi? Değiştirme çabaları önleniyor durmadan,
ama önlenemeyecek, toplumdaki beklentilere ters düşen-
lerin siyasal yaşamı uzun sürmüyor. Sıfır noktasından
sonra tırmanış başlıyor! Bayramı coşkuyla kutlamak ka-
rarı da duyarsızlara bir uyarı, sağlıklı bir tepki, bir özlem
bence.
•••
Çok yaşayanlar neler görüyor. Lisede üniversitede öğ-
renciyken ilk konser dinlediğim, ilk opera izlediğim Hal-
kevi Sahnesi'nde Cumhuriyet haftası nedeniyle düzenle-
nen bir konser dinledim pazartesi akşamı. Haftada yer
alan etkinlikler ODTÜ-Bilkent üniversiteleri, UNESCO,
Inönü Vakfı işbirliği ve Vakıfbank desteğiyle gerçekleşi-
yor. Eski halkevi şimdi Resim ve Heykel Müzesi, tiyatro-
su da onarıldı, Cumhuriyet haftasında ilk konserin bu sa-
londa verilmesi güzel bir olay bence. Yaşlı ve orta kuşak
başkentlilerin belleğinde neler canlandı kimbilir. Bilkent
Uluslararası Akademik Senfoni Orkestrası eşliğinde Mo-
zart'ın keman konçertosunu çaldı Suna Kan. Laik cum-
huriyetimizi, kadın ve müzik devrimlerini simgeleyen bir
olay bu. Cumhuriyet Bayramı'nda BASO'nun konser ver-
mesi de güzel bir olay bence. Yeni kurulan bir orkestra
ama sesini güzel kanıtlıyor. Suna Kan'ı ortak bir sevgili
diye selamlıyor başkentliler. Hızını, soluğunu yitirmeyen
bir sanatçımız, kimi zaman ağır ışçilere benzetiyorum
onu, Istanbul'da Aya Irini'de Nadir Bey'i anma konserin-
den sonra izmir'de konser mevsimini açtı. Bu haftaya yi-
ne Mozart çalarak başladı, yarın akşam CSO eşliğinde
Erkin'in konçertosunu çalıyor, sonra Japonya, ardından
Kıbrıs konserleri. Sahnede anıt gibi dikiliyor, Cumhuriye-
timizin güzel bir kadını olarak yerleşıyor yaşamımıza.
Konserden sonra Inönü Parkı'ndan geçerek döndüm
eve. Inönü'yü de selamladım. Bir ekim gecesinde, Çan-
kaya yollarında kısa bir buluşma. Ama o kısa buluşma-
dan neler anımsıyor insan. Bir tarih canlanıyor gözümde,
Inönü'nün yaşamından bölümler, Lozan Antlaşması'ndan
bugüne geliyorum, bugünden nereye diye düşünüyor,
hüzünleniyorum birden.
Eve gelince hüznüm dağıldı, TV'yi açtım, piyango ya-
nşmaları, seks filmleri, göbek havaları ve dinsel söyleşi-
ler derken, Kurtuluş filmi çıktı karşıma. Kaç kez gördüm,
hâlâ aynı coşkuyla izliyorum. Gözlerim yaşarıyor, yüreğim-
de çiçekler açıyor yeniden. Koltukta dikiliyor, umutlanı-
yorum birden.
Cumhuriyetimizin 71. yılını kutlayanlar bu savaşçılann
çocukları değil mi? Yeni savaşları da başaracaklar hiç
kuşkusuz. Bayramın coşkusu yeni savaşların itici gücü
olacak.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Çoban ya da avcılann ..
kullandığı meşin torba.
2/ Bir haber ajansının 2
süngesi... Karşı koyan, o
karşı çıkan. 3/ Bir öğre-
nim kurumu... Madagas- 4
kar'da yaşayan bir
maymun cinsi. 4/ Ha-
mam... Bütün kutsal
Hint metinlerinin başın-
da ve sonunda yinelenen
mistik hece. 5/ Suudi 8
Arabistan'ın başkenti. 6/ g
Eli ya da ayağı sakat olan
kimse... Aynı ahır adına koşan ya-
nş atlanna verilen ad. 7/ Kahpta
pişen bir tür meyveli pasta... Bir
gösterme sıfaü. 8/ Açık duran baş-
parmağm ucundan, gösterme par-
mağının ucuna kadar olan uzak-
lık... Tümsek biçimindeki yığın. 9/
İsrail'in plaka işareti... Pamuk ipli-
ğini sarmaya yarayan el çıknğı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA0
1/ Güzel bir görünüş, bir düşünce
karşısında kendinden geçercesine
sessiz bir coşkuya dalma... Bir nota. 2/ Eski Mısırhlann kutsal
saydıklan öküz... Artbur Hailey'in tanınmış bir romanı. 3/ Bir
keler türü. 4/ Osmanh devletinde sadrazamla saray arasındaki
yazılı haberleşmeyi sağlayan kalemin başı... Satürn gezegeninin
bir uydusu. 5/ Yüz, çehre... Kuran'ın her tümcesi. 6/ Hedeften
şaşmak... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 7/ Karak-
ter... Tahıl yığınlan üzerine, çalınmasıru önlemek amaayla vu-
rulan damga. 8/ "Kaba saba, görgüsüz" anlamında argo söz-
cük... Anadplu Selçuklulan'nın üsluplaşürdıklan dolaşık süsle-
me. 9/ Bir İslam devletinin uyruğundaki gayrimüslirn vatan-
daş... Bir gıda maddesi.
Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e C ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
İLAN
T.C.
PERTEK KADASTRÖ MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1974/692
Davacı Doğan Taşkale tarafından mahkememizde davalılar
aleyhine açılmış bulunan tapulama tespitine itıraz davasının
yapılan açık duruşması sonunda:
Tespit malıki Alı llbeyi mirasçılanndan Hatice tlbeyi adına
çıkarılan kararın adresi meçhul olduğundan teblıgat
yapılamamış, tüm aramalara ragmen adresi tespit
edilemediğinden ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş
olmakla,
Pertek ilçesı Yenıköy Akbayır mevkiinde bulunan 1686 parsel
sayılı taşınmaz hakkında açılan davacının davasının reddine,
parselın Doğan Taşkale adına tesciline dair verilen 20.6.1991
tanh ve 1974/692 esas, 1991/47 karar sayılı karann kendisine
teblıgat yapılamayan Hatice llbey adına ilanen tebliğine, ilan
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yoluna başvurul-
madığı takdirde karann kesınleşeceği hususu ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 51968