23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23OCAK1994PAZAR 12 DUNYADAN Kürtler K.Irak'ta devlet kuruyorm,. v. llork S^tn ! °'ara 'c t a n ı n a n bagımsız bırKürtdev- Bağdat'ın Kürt ekonomisini baltala- olan ve sayılan bugün 20 milyonu bu- kendini açıkça beuı ediyor. Belki de <CI)r ^>fU> yOrK (tıtncs letinin gerçekleşmesi şimdilik uzak bir maya yönelik ambargosu, ekonomiyi lan Kürtlerin, bağımsızlık savaşı efsa- yaralann en derini, Jran sınınndaki gfeeyetojjorkguncg jletinin ^ ^ ^ a ş i m d i l i k uzak b i r „ , ,. 1 1 1 1 1 olasıhk gibi eörünüyor. Kuzey Irak ın çıplak platolan ve kar- Y i n £ d e K | r t h a l k ' l n m 7 5 y l l d l r ö z l e . larla kaphdaglannda Kürtler. harabe-m i n j k ü & «K ü r d i s t a n « önlenemez ye donmuş koylennı. kasabaannı b ır biçimde şekilleniyor. y ş y yeniden kurma\a ve bö>lecefiilibır devlet oluşturmaya çalışıyor. Ayaklanmalanndan ve Saddam Hüseyin'in güçleri tarafmdan ezilme- lerinden üç yıl sonra. yaklaşık 4 mil- yon Kürt özerk fakat temkinli bir yaşam sürüyor. BM'nin yıllık 145 mılyon dolan bu- lan acil yardımına muhtaçlar. Yaşam- lannı, Irak kuvvetlerini körfezde tut- mak için her gün 36. paralelin kuze- yinde uçan BM, İngiliz ve Fransız uçaklan koruyor. İran tarafından des- teklendiği söylenen şeriatçı hareketle kuşatılmış durumdalar. Suriye'den Türkiye'ye kadar bütün komşular, kendi ülkelerindeki Kürt azmlık tarafından tehdit edildikleri hissini yaşıyor ve sınırlan uluslararası şy Irak Kürilerinin. seçimle ışbaşına gelmiş. ikı rakip partinin eşiı şekilde bölüştüğü bir parlamentosu var. İlaç ve malzeme sıkıntısına karşın, 24 has- tane işlemeye çalışıyor. Bir adalet sis- temleri. poîis gücü ve iki ana gerilla grubunun birleşmesiyle oluşmuş 36 bin kişilik bir ordulan var. 1.500 kadar ilk ve ortaokulun yanı sıra. üçüncü üniversitelen kuruldu. Kürdistan Demokratik Partisi'nin lideri Mesut Barzani (47), "Şimdiye kadar yaptıklarımızdan gunır duyuyo- nız ancak \ aşamlarunız tehdit altında" diyor. Barzani. Kürtlerin sorunlannı şöyle sıralıyor: Birincisi, "çifte ambar- go." Bır yandan Irak'a uygulanan uluslararası yaptınmlar, öte yandan ğ maya yönelik ambargosu, ekonomiyi boğuyor. İkincisi, Bağdat'ın yürüttü- ğü terörist kampanya. Sonra hem Irak hem İran'dan gelen bomba saldınlan. Barzani, "Ayrıca, yerel gerilimler, giderek kötüleşen ekonomi, yaşam standartlanndaki düşüş de istikran et- küiyor" diyor. Yine de Kürt devleti oluşuyor ve güçleniyor. Kürtlerin şu ana kadar kurduklan en uzun süreli devlet bu ol- du. Barzani, aynmcı bir devlet hedef- lemedikleri konusunda ısrarlı. Amaç en azından şimdilik. federasyon içinde özerk bir bölge oluştump. Saddam'ı devirerek Bağdat'ta demokratik bir yapı kurulmasına yardım etmek. Saddam posterleri indirilip yerlerine şehit fotoğraflan asılsa da, binalann üstünde Kürt bayrağı dalgalanmıyor. Kürt parası ya da pasaportu yok. Irak yasalan halen yürürlükte. Türkiye. İran ve Irak'a dağılmış lan Kürtlerin, bağımsızlık savaşı efsa- neleşmiştir. Öyle ki. Kürtler "Bizim tek dostiımuz dağlardır" der. Irak'ın 1991 ayaklanmasına karşı verdiği tepkinin izleri her yanda görü- lebilir. Bağdat'ın baskısından 4 bini aşkın köy zarar gördü. Kimi bölgeler aylarca elektrik almadı. Bağdat'ın, is- tasyondaki genel anzayla ilgili açıkla- malan da hiç inandına değildi. Yetki- liler, henüz açlık tehdidi bulunmama- sına karşın, kötü beslenmenin izlerinin her yanda görülebildiğini söylüyor. Yıllık enflasyon yüzde 100. Yüzde 85'lik bir işsizlik oranı ise. yalnızca an- lamsız. kuru bir istatistiki bilgi. Raşid Cabar ısmındeki yaşlı bir köy- lü "Bu insanca yaşamak değil, yalnız hayatta kalma çabası" diyor ve ekli- yor: "Gücsüzüm, dört ameliyat geçir- dim. Geiecek görmüyonım. Allah'ın yardımına muhtaç kaldık." Bölgede uygulanan Irak vahşeti. çç ediyor. Belki de yaralann en derini, Jran sınınndaki Halepçe'de açıldı. 16 Mart 1988'de adını duyurdu Halepçe. Dünya ilk kez bu tarihte Irak'ın Kürtlere karşı kim- yasal silah kullandığını farketti. O zamanlar yerel gerilla kuvvetleri- nin başında bulunan Şevket Hacı Muşir, o günü şöyle anlatıyor: "önce öğfc üzeri, bombalar patladı, camlar kı- rüdı, sonra saat 6'ya 20 kala, sekiz as- keri uçak belirdi, kasabayı bombaladı- lar. Tuhaf bir şeyler sezdik. Bombalar- dan geriye sarı bir toz bulutu kaldı. Bulut yükselmedi, aksine yere indi. Kaçmaya çalışanlar yollarda sinekler gibi döküldü. Evde saklanmaya cab- şanlann da SODU aynıydı, çünkü camlar kırümtştı." Köylülere ve insan haklan örgütle- rine göre, ölü sayısı 6.500'ü buluyor- du. Şimdi Halepçe'de bile yaşam geri d ö n û y o r JohnDarton Meksikalı ünlü yazar ve diplomat Carlos Fuentes, Meksika'daki Zapatista ayaklanmasını yorumladı: 'Kurşunlar,taşlardeğil,yurttaşlarkonuşsurî r ürkiye'ye çok uzak görünen bir iilke. Meksika I994_yûma bir ayaklanmayla girdi. Ülkenin güney ucundaki Chiapas eyale- tinde Zapatistalar adı altında başkaldıran köylüler de, onları bastırmaya çaiışan hükümet güçleri de yöreyi kan göliine çe- virdiler. Gazetelerin gündelik haberleri arasmda Meksika'da olup bitenlerpuslu bir belirsizlik- ten kurtulamadı. Nasıl bir yö- reydi Chiapas? Orada kimler himgi koşullarda yasıyordu? On- ca insanın yasamını yitirdiği bir ayaklanmanm temelinde neler yatıyordu? Romanlarıyla iilke- mizde de çok iyi tanınan Meksi- kalı romancı, öykücü, eleştirmen ve diplomat Carlos Fuentes. The Guardian Internaional m 15 Ocak 1994 günlü sayısında ya- yımlanan yazısuıda, bu tür soru- lara açık seçik yanıtlar getirir- ken tek çözünıün demokrasi ol- duğunu vurgulamadan edemi- yordu. Türk okurlarımn Aıara, Yash Gringo, Artemio Cruz'un ötümü, Deri Değiştirmek, Kör- lerin Şarkıst, Sefer gibi yapıtla- rıyla tanıdığı Fuentes, "Chia- pas 'ta şiddet son bulsun, ama de- mokrasi baslasın," diyordu. "Chiapas 'ta taşlarya da kurşunr lar değil, yurttaşlar konuşsun..." Carlos Fuantes Chiapas, Meksika'nın en yoksul ve en güneydeki yöresı- dir. Orada bütün köylüler Yer- li, bütün Yerliler de köylüdür. Bu yılın 1 ocak günü başlayan ayaklanmadan çok önceleri Chiapas'ta iki büyük ayaklan- ma daha patlak vermişti. 1712de Maria Candelaria adh bir kız çocuğu Meryem Ana'yı gördüğü sanılan yere yürümüştü. Katolik Kilisesi ise mucizeyi tanımaya yanaşmadı- ğı gibi Maria'nın sunağını da yıktırmaya kalkışmıştı. Bunun üzerine halk ayaklanmış. ayak- lanmaya önderlik eden Sevasti- ao Gomes de ia Gloria İspany ol- lann kökünü kanmak için sa- vaşmaya hazır altı bin Yerli'- den oluşan bir birlik kurmuştu. 1868de de Agustina Gomes Checheb adb genç bir kadın Chiapas'ta taşlann Tann'nın sesiyle dile gelip kendisiyle ko- nuştuğunu ileri sürmüştü. Ko- nuşan taşlar birçok hacırun yö- reye akın etmesine yol açrruş, bu laş tapımırun çevresinde bir tür toplumsal protesto oluşma- ya başlamıştı. Agustina hapse atılmış, ama Mexico kentinden gelen lgnacio Fernandez Galin- do diye biri hareketin başına geçmiş, Yerliler'e "altın çağ" vaadinde bulunarak toprakla- nnı geri alacaklannı söylemişti. İki ayaklanma da Gabriel Garcia Marquez'in büyük de- desinin kaleminden çıkma birer Fuentes: Toplumsal bir ayaklanma için tüm koşullar hazır Devrimin başmimarı Zapata 1879 yıhnda doğan Meksikalı devrimci, Emiliano Zapata Meksika Devrimi sırasında vesonrasında (191 l-1917)yürüttüğü gerilla savaşıyia tanınır. Toprağın köylüler arasında eşit olarak paylaştınlmasını sa\unmuştur ! 7 \aşında köylülerin topraklanna el koyan büyük toprak sahibine karşı protesto hareketine katıldı. Böylece yasa dışı eylemlerine başlamışoldu. Meksika Dıktatörü Porfirio Diaz'a karşı bir ayaklanma başlatan Francisco Madero'nun saflanna katıldı. Madero'nun 1911'debaşkan seçümesinden sonra sonra Zapata, Toprak ve Özgürlük sloganı ile toprak dağıtımının gerçekleştirilmesine önayak oldu. Bu arada başka bir devrimci önder Pancbo Villa ile birlikte gerilla savaşına devam etti. Yönetim, gerilla savaşını kırmak için Zapata'yı tuzağadüşürerek, Meksika Devrimi'nin bu yılmaz savaşçısını ortadan kaldırmayı başardı. Zapata 20.yüzyıldaki ilk büyük köylü hareketinin önderi olarak kabul edilir. Fuentes'e göre, bugüne kadar pek çok sanatçı yetiştiren Chiapas ülkenin gelişmiş kuzey kesimi ile yoksul kalmış güneyini birleştirecek tek köprünün demokrasi olduğunu gösteriyor. Zapatistalar Meksika'da devrimci nınun ayaklanmasını sağladı. masaldı sanki. İki ayaklanma da silah zoruyla bastınlmışü. Şimdiki ayaklanmanın da öm- rü kısa olacak. Ömrü kısa olmayacak bir şey varsa. o da hepsi de Yerli olan köylülerin ve hepsi de köylü olan Yerliler'in, yani Chiapas halkınm büyük çoğunluğunun on beşinci yüzyıldan bu yana içinde yaşadığı yoksulluk. ada- letsizlik, kıyım ve insan haklan- nın ayaklar altına alınışıdır. "Meksika De\Tİmi Chiapas'- tan geçmedi!" Bugüne değin çok sayıda yazar ve sanatçı ye- tiştiren Chiapas eyaletinden alü yazann yayımladığı bildiride böyle deniyor. Chiapas gerçek- ten de Pancho Villa ve Emiliano Zapata'dan önceki bir dönem- de yaşıyor sanki. En küçük bir toprak reformu gerçekleşme- miş. Chiapas'ta topraklar top- rağı işleyenlere geri verilme- mekle kalınmamış. yerel oligar- şi ortak topraklan da azar azar çalmayı sürdürmüş. Peki ya siyasal otorite? İşte asıl sorun burada. Halkın ço- ğunluğuna aynlacak engin ve bereketli topraklanyla gönenç içinde yaşayabilecek bir eyalet yoksulluğun batağında, çünkü genellikle devlet yetkileleriyle işbirliği eden yerel yönetimler ekonomik güçlerle elele. Toplumsal bir ayaklanma için bundan daha elverişli bir ortam olabilir mi? Asıl tuhaf olan. böyle bir toplumsal ayak- lanmanın daha önce meydana gelmemiş olması. Ama gene de Chiapas'taki durumun çok iyi bilindiğı apaçık ortada; Çünkü Devlet Başkanı Carlos Salinas - ın Meksika'nın toplumsal has- talıklanna getirdiği iyi niyetli reçete diye nitelenebüecek Soli- daridad (Dayanışma) programı kapsamında Chiapas'a son bir- kaç yıldır toplam 50 milyon do- larhk bir kaynak aktanhnış bu- lunuyor. Chiapas eyaletinin buna gerçekten gereksinimi var. Benjamin Disraeii. 1845'te ilk Sanayi Devrimi'nin İngilte- resinden söz ederken, "Biz iki ülkeyiz," demişti. Dünya yirmi birinci yüzyıldaki yeni bir bilgi ve teknoloji devrimine doğru ilerlerken, Meksika yalnızca toplumsal açıdan değil, coğrafı açıdan da iki ülke olma tehlike- siyle yüzyüze. Meksika'nın gö- rece gönenmiş, gelişmiş ve dün- ya ekonomisiyle bütünleşmiş kuzeyi, Meksika'nın unutul- muş, ezilmiş, çaputlara sa- nnmış güneyini sonsuza dek ge- nde bırakabilir. Chiapas bir uyan işartti: Devrimci hareketin 1910'da başlamasından bu yana gerçek- leştirdiği birçok ilerlemeyle hakb olarak övünç duyan bu ülkenin genel dinamiğiyle Mek- sika'nın güneyinin, Meksika'- nın yoksullannın bütünleştiril- mesi gerekiyor. İki Meksika arasındaki köprü ise demokra- sidir. En somut ve yerel düzey- de demokrasi, insanlann birbir- lerini tarudıklan ve en iyileri seçükleri köy düzeyinde de- mokrasi. İşte o zaman Chia- pas'ın sonsuz zenginliği -kakao, kahve, mısır, buğday, el değme- miş ormanlar ve uçsuz buçaksız otlaklar- yalnızca bir avuç insa- na değil, çoğunluğa yarar geti- recektir. Şu sıra Chiapas'ta savaş var. Meksika ordusu isyancılan basürmak amacıyla ağır silah- lar kullandı, roketler fırlatü, havadan bomba yağdırdı. So- nuçta, yağmur ormanını yerle bir eden roketleri ilk İspanyol athlannın gelişini gören atalan- nın gözlerindeki dehşetle seyre- den halkı da sindirdi. Meksika'da şiddete karşı bir görüş birliği vardır. Bizim tari- himiz kanla yıkanmıştır. Köy- lülerin, başka bir deyişle Yerli- ler'in verdiği bir gerilla savaşı- nın şiddetinden yana olamayız. Ama onlann umarsızlığı anlaşı- lır bir şey. Başka bir yöntem var mıydı ellerinde? Ohnadığını söylüyorlar. Ama bizler, hükü- met ve yurttaşlar, onlara başka yöntemler olduğunu kamtla- mak zorundayız. Zorbalık ile özgürlük arasın- daki köprünün, savaş ile banş arasındaki köprünün adı de- mokrasidir. Chiapas'a de- mokratik yoldan seçilmiş yöne- ticiler gelmelidir. Şiddet son bulmah, ama demokrasi başla- malıdır. Chiapas'ta taşlar ya da kurşunlar değil, yurttaşlar ko- nuşmalıdır. Derieyeıu Celal Üster ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yaramıza Tuz Basacağız! Geçen yıl 24 Ocak'ta, Uğur Mumcu öldürüldüğünde Avustralya'da, Sydney'deydim. Dünyanın bir ucu. Arada dokuz saatfark var; burada gündüzken, orada gece. Ak- şam 20.30'da Sydney Halkevi'nde yemek yiyecegiz. Yemek saatine dek, beş-on dakika uzanıp dinlenmek is- tedim. Uyumuşum. Düşümde Kenan Evren'i gördüm. Erol Simavi'nin koluna girmiş, yürüyüp gidiyorlar. Uya- nınca, arkadaşlara: - Türkiye'de önemli şeyler oluyor! dedim. - Darbe mi? - Bilmiyorum, belki darbe değil ama, basınla ilgili önemli bir olay var. Kenan Bey'le Erol Simavi'yi kol kola görmek hoşuma gitmemişti. Erol Simavi, Uğur'u çok se- verdi. Kenan Bey de, silahı simgeliyor. Yemekten sonra, gelip yine yattım. Bu kez, arkadaşlarım kaldırmışlardı: - Abi, kalp ilaçların yanında mı? Dil altı ilacını filan al, evi bir arayabilir miyiz? Ya da gazeteyi? - Ne oldu, haber nedir? - Uğur Bey'in başına bir olay gelmiş diye duyduk... Çok geçmedi, Uğur'un bir cinayete kurban gittiğini öğ- rendik. O gece saat 02.30'da, bulunup getirilen bir dakti- loda, "DünyanınBirUcundanUğurMumcu'ya..."başlık- lı "Ankara Notlan"m yazmaya başlamışttm. Avust- ralya'ya Nazım Hikmet'in 91. yaşgününe gitmiştim ama, toplantılar Nazım ile Uğurtoplantılarınadönüşecek, ikisi birden anılacaktı. Ben, oradan ayrıldıktan sonra da, et- kinlikler sürdü; Avustralyalı okurlardan İdal Ayık'ın bir mektubunu adresiyle birlikte yayımlamam, dünyanın her yerinden yüzlerce kişinin birbirleriyle dost olup, Uğur üstüne mektuplaşmalarını sağladı. Başına gelecekleri Uğur da düşünde görmüş mü? Bir geceyarısı uyandığında, eşi Güldal Mumcu, Uğur'u bir bacağını ovalarken görmüş. - Ne oldu Uğur, bir şey mi oldu? Niye bacağını ovalı- yorsun? Önce söylemek istememiş olmalı, eşi üzülmesin diye, sonra anlatmış: - Bir patlama oldu, bacaklanm havaya uçtu! Uğur öldürüleli bir yıl oldu; öldüren ya da öldürenler hâlâ ortada yok. Katiller bulunamıyor. Turan Dursun'un, Muammer Aksoy'un, daha nicelerinin katilleri de yok ortada. Almanya'da yaşayan Adnan Binyazar, yine Al- manya'da yaşayan Dursun Anlgan a 25 Ocak 1993 gü- nü, Uğur Mumcu olayı ile ilgili olarak, güzel bir mektup yazmış. Olayın sıcaklığı karşısında bir sanatçı duyarlığı ile kaleme almış. Şöyle diyor söz ustası Adnan Binyazar Berlin'den Monheim'daki Atılgan'a mektubunda: "Sevgili kardeşim, Her şeye teşekkür ederim. Uğur Mumcu 'nun açtığı ya- ra gün gün derinleşiyor. Sizlerden ayrıldıktan sonra, yüreğime boşaldı ne varsa. Türkiye, meclisiyle, askeriy- le, halkıyla... Artık ortaçağlarda kalması gereken bu il- kelliğe son vermenin yolunu bulmak zorundadır. Son zamanlarda ileri sürdüğum bir düşünce var: Demokra- siyi, ozgürlüğü ancak onu yarafma yolunda başan gös- teren toplumlar değerlendirebilir. Yoksa, insanlığın uygarlık aşamasını belirleyen bu düşünceler, ilkel insa- na ilkelliğini uygulama olanağı verir. Türkiye'de durum budur. Çok acıdır ki, demokrasiyi ve ozgürlüğü temsil etme durumunda olanlar da bu yanlış kavramanın için- dedirler. llkellik onlann beyinlerinden yayılıyor. Uğur Mumcu onlann kurbanıdır. Çırpınalım, yapalım, edelim, ama sanınm her olayda olduğu gibi, toplum olarak yine yaramıza tuz basacağız. Bir gün bu tuz, yarayı daha çok kavurduğunda, olan ola- cak, ama bu ilkellerin çoğu, toplumun önünde yer alma- yı başaracaklardır. Bugün olduğu gibi. Uğur Mumcu'- nun eli kanlı katilleri, bu anlamda ortadadır. Gizli ve hüzünlü yüzleriyle bizlehn yüreklerini bile etkileyebil- mektedirler. Onlarda, bizim, yüreğimizden yansıyan acının anlamını kavrayacak merhamet yoktur. Uygarlık maskesi takınmış katillerdir bunlar. Uğur Mumcu'nun katiliniaramak boşuna olacaktır. Çünkü O'nun katili, or- tada dolaşan ve ülkenin olanaklanndan sonsuzca yarar- lanan Atatürk düşmanlarıdır. Atatürk'ün kurduğu Mec- lis'in çatısı altında, Anıtkabir'in yerle bir edilmesini ileri süren insanlar oldukça, Uğur Mumcu'yu öldürdüğünü ileri süren katillere bile inanmak zordur. Suçlu, suçlulu- ğunu gizleme gereğini duymayacak denli cesaretlidir. Atatürk'ü tarihe gömme heveslisi ikinci cumhuriyetçiler başta olmak üzere, bütün toplumlara örnek olan devrim tarihimizin, gerekli dersi verme zamanı gelmiştir. Sana, orada saptadığımız deyim ve söz öbeklerinin karşılığını yazmak için taktım bu kağıdı yazı makinesine. Yüreğimin nerelerden dolduğunu şundan anla ki, ne ya- zacağımı unutarak, sana yüreğimi açıyorum. Ben sana demedim mi, beyanatlar, hüzünlü yüzler, bir-iki teselli lafı, sonradan gene kitleyi uyutanların radyolarda, tele- vizyonlarda, sahnelerde yarattığı şamata! Şimdi çoklan, bir av köpeği gibi yeni sansasyonların ardındadırlar. Te- levizyonu izlediysen görmüşsündür; aynı eğlenceler, aynı düzeysizlik, aynı arsızlık sürdü gitti. Uğur Mumcu'- nun parça parça olmuş etleri bizim yüreğimize yapışıp kaldı yalnızca. Onur, bu acıyı çekebilme bilincinde ola- nındır. Toplumda bu onuru yaşayarak sorumluluk yük- lenme başka boyutlardaki onursuzların elindedir. Içişle- ri Bakanı 'Suçluyu bulma bir onur meselesidir!' dedi. Bulduğunda bu onura hak kazanır; bulamadığında, istifa etme onurunu gösterip gösteremeyeceğini bekleyelim bakalım!.. Daha çok bekleriz Dursun Can!.. Başımız sağolsun! Hepinizi kucaklanm." - : BULMACA 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Eski Romalılann ulu- .. sal giysisi olan geniş ve uzun harmani... Eski Mı- 2 sır'da kutsal savılan „ öküz. 2/ Pay... Çin. Viet- J nam. Malezya'da yetişen 4 ve lifleri dokumacıhkta ,- kullanılan bitki. 3/ Uzak- ° lık işareti... Teknelerdekı 6 hamuru kazımaya yara- -, yan araç. 4/ Aza... Ça- nakkale'nin bir ilçesi. 5/ 8 Şekeri çok, bir tür >erel- g ması. 6/ Tropikal Af- rika'da yetişen ve çok sert odunu olan bir ağaç... Tecrübeli, usta. 7/ Yararlar. faydalar... Bir görevin yürütülebilmesi için merkez ola- rak seçilen yer. 8/ Kültür... Yürür- lükte olan. 9/ Gaetano Donizetti' nin bir operası... Bir taşıtı durdur- maya yarayan düzenek. YUKA- RIDAN AŞAĞIYA: 1/ Balerinlerin geleneksel kostü- mü... Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklanyla kokulandınlmış acımtırak bir içki. 2/ Önemli tarihsel olgu... Çabuk ve kolay kavrayan. 3/ Germanyumun simgesi... Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılığı kükürtle artünlmış kauçuk. 4/ Kimi hastahklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen eriyik... Kasta- monu'nun bir ilçesi. 5/ Pulcuklann belirmesiyle ortaya çıkan bir deri haştahğı. 6/ Aksaklık... Uluslararası Para Fonu'nun simgesi. 7/ İki paranın kambiyo değerinin eşit olması... Yiğit. 8/ Kulsal inanç... Madenci ocağı. 9/ Göğüs... İlham.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear