23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11OCAK1994SALI CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Miguel de Unamuno, kuşaktan kuşağa aktanlan düşünceleri sarstı, yurttaşlanru sorgulamaya çağırdı îç savaş başlangıanda bir milliyetçi NEYÎREGÜLIŞIK 1 936 yıbnın 31 aralığı, Kastilya'nın Sala- manca kentinde erken bir gecenin karanlığı basürmışü. İspanya'nm uzun geçmişinde tanık olduğu en uğursuz yıl. ıç savaşın patlak verdiği yıl kapan- mak üzereydı. Falanjistlerin 22 ekim tarihli kararnameyle görevınden aldıklan eski üniversıte rektörü 73 yaşındakı Miguel de Unamuno, larihsel kentin merkezinde. sessiz. sakin Bordadores sokağı- ndakı kendi halınde evinde genç bir konuğuyla buruk bir sohbete dalmıştı.: "Ara sıra aklımdan gecmiyor değil, yoksa Tanrı tspanya'dan yiiz mü çevirdi ki böyle en seç- kin evlatlarinı çekip alıyor" dedı Falanj yanlısı dehkanlı. Don Miguel duraksamadan yanıtladı: "Hayır, mümkün değil, Tann İspanya'dan yüz çeviremez! İspan> a kurfulacak, çünkü kurtulması gerek!" Sonra o sözleri uzun bir sessizlik izledi. Don Miguel'ın başı yavaş yavaş göğsüne düştü, İspanyol ve dünya yazınında koca bir çınardı devrilen. Tıpkı dızelerindeki gjbı: "Geceleyin gelecek o, evet, geceleyin gele- cek, kapkara mühriiyle kilitleyecek mhumu; ge- celeyin gelecek o, gürûltüsûzce" Alu aya yakındır kardeşin kardeşi vurduğu. kandan sarhoş olmuş İspanya. XX. yüzyıl dün- ya kültürüne sunmuş bulunduğu büyük ro- mana, şaır, bilim ve düşünce adamtnın ölümü- nü savaş bildirileri arasında duyurdu. Aynı yılın 18 temmuzunda Cumhuriyet'e baş kaldırarak iç savaşı başlatan Franco yanlısı ge- nerallerden birinin oğlu olan tarihçi Guillermo Cabanellas, Miguel de Unamunonun ölümünü aşağj yukan bu sözlerle anlaür. IFırtınalı bir ruh, ülkesine inançla bağlı bir aydın Yüzyılımızın i!k çeyreğınde. ülkesi denizaşın ımparatorluğunun son parçalannı da yitirirken geleneksel İspanyol kültür değerlennı yücelten ve İspanya'nın Av rupa karşısındakı konumunu tartışan ünlü "98 KuşağT aydınlanndandı Una- muno. Çevresınde, ulusal tanhınde. ınsanoğlunun iç dünyasında hep bir "gerçeğin" içten ve kökten arayışıy la yaşamış. her zaman ateşli, kımi zaman çelışkili düşüncelerinden ötürü hem sağdan hem soldan saldınlara uğramış, yine de sonuna değin kendı kendısi olarak kalmışü: Tutkuyla. umut- suzca çırpınan bir yürek, ve ona ödün-aman ver- meden ışleyen bir akıl ("zeka korkunç şeydir" derdı), o kişisel ıç savaş temelinde doğru bildiği- ni olanca gücüyle savunan ve -elbette ki- bedeli- ni ödeyen bir aydın olarak. Unamuno füozoftu ama. soyutlamalara değil, ülkesinin siyasal ortamınaydı yönelişi. İspanya'- nın trajik gerçeğinin içinde yaşamış ve sonuçta her şeye karşı savaşmışü: Katoük geleneklerine sımsıkı sanlı ülkede kilisenin sunduğu eleştirisiz. tartışmasız. rahatlatıcı dinsel ınanca karşı: kral varken tahta karşı 1924'tc dikta yönetımi kuran General Primo de Rivera\ a karşı en sonunda da sol şıddete kol kanat gerdiğine ınandığı Cumhu- riyet Hükümeti'ne karşı. İspanya'ya kendisinin dilediği ruhu. kendi beklediği siyasal ve toplumsal çözümleri sunma- lannı istemiştı hepsinden, her düş kınklığında birisine cephe almıştı. Aydın olarak en önemli ışlevi. ülkenin ûzerini bir fanus gibi örtmüş boğmakta olan, yüzlerce yıldır edilgenlıkle benimsenen ve kuşaktan kuşa ğa aktanlan inanç ve düşünüş yığınını sars- mak olmuştu; yurttaş- lanru, okurlannı. öğ- rencilerini tarihi ve olaylan sorgulamaya, insan ve İspanyol yazgısına başkaldırma- ya, kolay bır "eveften- se, "hayır" demeye eğit- mişti. Unamuno. ömrünün büyük bölümünü 1900 yılında Yunan Dili ve Edebiyatı kürsüsü baş- kanıyken atandığı Sa- lamanca Üniversitesi rektörlüğüyle geçirdi. Ancak hiçbir siyasal iktidann dümen suyu- na girmeyişi yüzünden birkaç kez görevinden alındı, sürüldü ya da ülkesinde bannamayıp Miguel de Unamuno komşu Fransa'ya sığınmak zorunda kaldı. Kendi deyışıyle "İspan- yol potitikasında meslekten siyasetçilerden daha fazla etkili olmasma" karşın, gündehk politikaya bulaşmaktansa düşüncelerini bilim adamı ve bir bilim yuvasırun yönetiası olarak savunmayı yeğledf. Bu yüzden, kendi düşünsel ve varoluşsal çeliş- kilerinin yanı sıra, İspanya'nın trajik çelişkilerinı de gün gün yaşayarak payıru aldı. Yine de kuşkusuz o dönemde pek çok İspan- yolunkınden daha rahat bir ölünile öldü; hıç ol- mazsa Lorca gıbi ıdam mangası önünde değıl- dı. ispanya'nın gele- neksel değerlerine iç- tenlikle bağlı. metafızik gereksınımlerle sarsı- lan, büyük çelışkilerin adamı Unamuno. baş- langıçta. "Hıristiyan Batı uygarlığını ve onunla birlikte ulusal bağunsızlığı kurtaraca- ğına" içtenlikle ınandığı Franco'ya açı- kça destek vermişti. Madnd'deki Halk Cephesi Hükümeti de kendısi nı "kaydı hayat şartıyla" atanmış bu- lunduğu rektörlük gö- revinden derhal almıştı. Bir haftasonu Ulusal Sa\ unma Cuntası, Unamuno'yu makamı- na yenıden yerleştirdi: Salamanca, Milliyetçilenn elındeydi artık. Ta- bıi bu arada "kurtanlan" rektörün de kurtarn- lannın sözcüsü olması bekleniyordu. Ne var kı onun Milliyetçi Cephe'nin gercek yüzünü görmesıne üç ay yettı: * "Falanfın tek partiye dönüştüğûnün, İtalyan faşizminin berbat bir kopyası olduğunun, üikeyi dört bir yandan saran ateş >e >ahşet dalgası or- tasında ulusal toprakların uluslararası bir savaşa sımuMuğunun" bılincine vardı Unamuno. Artık uzlaşmazlığını açığa vurması an meselesiydi. 12 Ekım Ulusal Bayramı sırasında o an geldi ve görevinden son kez alınmasına yol açan olay patlak verdi. Salamanca Üniversitesi"nin tarihsel tören sa- lonunda görkemli bır kutlama yapılmaktaydı: Franco'nun eşinin ve Salamanca piskoposunun huzurunda, yetkililer günün anlam ve önemini belirten, İspanyol uygarhğının tarihini ve parlak geleceğini göklere çıkartan parlak nutuklar veri- yorlardı. Milliyetçilenn İspanyayı kurtaracağı hayali- ne kapılmış, ama haksız ve zalım bır ıç savaşı aklına getirmemiş olan Rektör Unamuno ise si- nirden kasılmış parmaklarla not alıyordu. Sıra kendisine geldiğinde kalktı, düşündüklerini ora- da bulunanlann hiç beklemediği biçimde. sözü- nü esirgemeden açığa vurdu: "l vgarlığa stğmayan bir savaşı sürdürüyorsu- nuz. Ben iç savaş sırasında doğmuş biriyim, ne de- diğuni bilirim. V enmek başka şeydir, inandırmak başka; insanları her şe\den öncc inandırmanız ge- rekir; oysa acıma duygusuna yer bırakmayan bir nefretle kimseyi inandıramazsınız; ben burada ayıncı, sorgulay ıcı. eleştirici zekây a olan nefretten söz ediyorum!" Franco'nun sağ kolu, ısyancılann elebaşlan- ndan. "İspanyol Yabancı Lejyomfnun kuru- cusu general Millan-Astray o sözler üslüne bir- den ayağa fırladı, histerik bir çığlık kopardı var gücüyle: "Gebersin aydınlar! Kahroistın zekâ! Yaşasın ölüm!" Evet, aynen böyle, "Yaşasın ölüm!" İç savaşın ıdeolojisi bır söz düellosunda özetlenmiş gibiydi. Daha sonraki günlerde, haftalarda, aylarda, yı- 1larda İspanya'nın bir yansında bu kişilerden bi- nnın sözleri çınlayacaktı. öteki yansında öbürii- nün haykınşı. Düşünen. yargılayan. zorla be- nimsetilmek istenen tek tip görüşün dışında baş- ka seçenekler de araşüran kafaya karşı kırk yıl sürccek nefretin ilk kez açığa vuruluşuydu bu. Unamuno'yu salonu dolduran Falanjistlenn hışmından ancak Franco'nun eşi kurtarabildi: Koluna girip neredeyse sürükleyerek dışanya çıkardığı rektörü aynı akşam şehır kulübünden ^ehlikeli bir kızıl" olarak kovaladılar. O akşam- dan sonra kendi karanyla evıne kapandı. yetkili- ler de kapısına bır nöbetçı dıktıler IYaşamın trajik duygusu ve başka yapıtiarı 1937 yılının ilk günü Falanj. Unamuno'nun naaşına sahip çıkmayı uygun gördü, tabutunu militanlannın omuzlannda taşıtarak kendi as- ken töreleny le gömdü onu. Ardından Unamuno adının üstüne koyu bir sessizlik perdesi çekildı: Temsilcisı cılduğu çetin. başedilmez, uzlaşmaz sorgulayıcı zekâ gibı unu- tulsun diye. "Altın Salamancam benim" dcdiğj kcnttc son uykusunu uyuyan bu büyük düşünce ve duygu adamının mezar taşında kendı dızeleri kazılıdır. kazılıdır: "Llu Tannm, bağnna bastır beni, gi/.emli ateşinde .-^ .. uyuvayım, bitkin geüyonım çünkü amansız sa>aşundan" Ülkemızde Yaman Adam (öyküler, çev. B. Necatıgıl. Varlık. İsianbul, 1954). Sis (roman, çev. B. Necatigil. Bılgi. İstanbul. 1970), Tula Teyıe (roman. çev. Y. Canpolat. Can, İstanbul 1985). Yaşamın Trajik Duygusu (deneme. çev. O. Derınsu. İnkılap. İsianbul. 1986) yapıtlanyla oldukça ıyı tanınan Unamuno'nun ruhsal vasi- yeti ise şu sözlerinde özellenıyor: "Hep bir rutkunun sarhoşluğu içinde yaşamalı insan, bir tutkuya kapılsın da ne olursa olsun. Gerçekten kalıcı >e verimli işlerin üstesinden gel- mek, ancak tutkulu kişilerin harcıdır çünkü.'" Fransız Kültür MerkezTnde sergi 'İlkfotoğraflar... Kültür Servisi -İstanbul Fransı: Kültür Merkezi'nde bugün çok ilginç bir sergi açıhyor. "İlk Fotoğraf' adtnı taşıyan sergi- de. admdan da anlasılacağı gıbi fotoğrafçılık tarihine adını yazdırmıs önemli sanatçıların ilkfotoğraflan yer alıyor. Sergi, Paris Galeri Agnes B. tarafından gerçekleştirilmiş. Agnes B., Tanınmış Avrupalı fotoğrafçılara ilk fotoğraflarmı, daha doğ- rusu kendileri için ilkleri sordum" diyor ve özellikle Jacques- Henri Lartigue 'in kitabım karıstırırken bu sergiyigerçekleştir- meye karar rerdığim behrtıyor. Sergıde fotoğrafçılık tarüunin ilk fotoğrafım elde eden Ni- cephore Niepce'/n, 20 yüzyıl Fransız fotoğrafuıın en önemli temsücilermden olan Doisneau 'nun, Newton, Ronis ve Boubat - nın ilkfotoğraflan yer alıyor. Fotoğrafsanatındakı tünı teknolojik gelismeler bir vana, ilk foıoğraflarm o büyülü dünyasında yolculuğa çıkmak isteyenler için ınanılmaz bırserüven olacak "İlk Fotoğraf"sergisi. 31 oca- ğa kadar İstanbul Fransız Kültür Merkezi Sergi Salonu 'nda sergılenecek "ilk tntoğraf'lar tüm fotoğraf ve sanat tutkunları ıçın kaçınlmuz bır fırsat Zerrin Tuluğ'un resim sergisi 20 ocak tarihine dek Izmir Rotary'de Resimlerde bir kadın dünyası ÜMİT OTAN I ZMİR- Çıplak kadın be- denlerinın ressamı Zerrin Tuluğ'un son dönem çalı- şmalan göğüsler... Tuluğ. "Be- nim kadınlarım anadan doğduk- ları gibi. Onları belirli bir sınıfa sokmadım. Ne burjma, ne işçi, ne de köy lü, onlar sadece kadın" diyor. Zerrin Tuluğ, Karşıyaka Ro- tary Kulübü Sanat Galerisı'nde 20 ocak tarihine dek açık olan sergisınde. bu kez daha öncekılerindcn farklı ola- rak çıplak kadın bedeninden bır "aynnö"yı konu edinmiş. 12 yıldan bu yana resim çalı- şmalannı aralıksız sürdürdüğü- nü belirten Zerrin Tuluğ. "Be- nim amacım hikaye anJatmak değil. Yapıtlanm her ne kadar bir şeyler anlanyor göriinüyorsa da, onlara bellekteki çeşitli algı- lamaları harekete gecirecek, hatırlatacak aksiyonlar olarak bakılmalı"diyor. Resimlerindekı coşkulu fırça vuruşlanyla durağanlığın bır arada olmasını "cifte kişilikli" olmasına bağüyor Tuluğ. Me- kanı olabildiğince az ve soyut bir biçimde kullanan sanatçı. insanın evren ıçindeki yerini ve mitoslannı bulmaya çalıştığını söylüyor: "Benim kadınlarım, konuşa- rak tartışarak, sonınlarını çöz- meye çabalıyor. Neden kadın? Onlar her şeyden önce insan. Hakkında çok şeyler söylenen, değişik gözlerle yargılanan, ne entelektüel, ne burjuva, ne işçi ne de köylü, analarından doğ- dukları gibi. Resûnleri oluştu- ran etkenlerin haşında, kendi anlaytşım ve kabullenmemle, dış gerçeklikteki kadmın duru- mu arasındaki çelişkinin bende oluşturduğu tepkivi eyleme dö- nüştürme çabası yatıyor. Boş- lukta, mekanı olnîayan figürler bunlar. İnsanın boşluk duygusu, kendi kendine yetemeyişi ve çağın getirdiği hastalık; iletişim- sizlik." IResimlerinde ağırlık mavide Zerrin Tuluğ'un resimlerınde renk ağırlığı ma\ide. Göğüsler günışığı saıTnalında. Tuluğ, ma\ı\ı ozgurluğun, gunışığını da yaşamın ve bereketin simge- si olarak seçtığini söylüyor. Za- manm karşı koyulmaz tükenişi Zenin Tuluğ'un hem paniğe sürüklüyor hem üretiminde itici bır güç oluyor. "Saniyelerin, saatlerin, ya- şamın hızla akıp gecmesi, za- manın karşı koyulmaz tükenişi sürerken, her şeyi öğrenme dür- tüsü ve yaşamın öğrenmek ve yaptnak istediklerime yetmeye- cek olması beni dayamlması güç bir paniğe sürüklüy or. Bunun so- nucu daha çok resim > apma dür- tüsü ile birikimimi oİabildiğince özgür olarak tu-salimc aktarma- ya, varoluşumu her an bitivere- cekmiş gibi duyumsay arak, çok üretip, dolu dolu yaşamaya çalışıyorum." Gürbüz Doğan Ekşioğlu'na 'Mükemmeltik Ödülü* Kültür Servisi - Bu yıl Japonya'da 15.'si yapılan Yomiuri Uluslararası Karikatür Yanşmasf nda Gürbüz Doğan Ekşioğlu "Excellent Prize-Mükemmellik Ödülü" aldı. 68 ülkeden 10 bin 430 karikatürün katıldığı yanşmada Gürbüz Doğan 9. kez ödüle layık bulundu. İletişim Yayınları'ndan 99kitap Kültür Servisi - İletişim Yayınlan geçen yıl 52'si yeni, 47'si tekrar basım olmak üzere toplam 99 kitabın basımını gerçekleştirdi. İletişim Yayınlan'nın bastığı kitaplar arasında en çok ilgiyi Oğuz Atay, Şerif Mardin ve Cemil Meriç'in toplu yapıtlan ılgi görürken, ilk baskısı yapılan Gilbert Adair'in "Postmodernci Kapıyı Iki Kere Çalar" adlı kitabı da büyük ilgı gördü. Sivas'ta Yeşilkardeşlerin vitrayları Kültür Servisi - Sivas Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde Nuran Yeşil ve Zehra Yeşü'in yıllardır yaptığı yüze yakın vitray çeşidi sergileniyor. Ikı kardeşin 20 ocak tarihine kadar sürecek olan sergilerinin, Sivas'ı temsilen çevre illere taşınması da planlanıy or. Zeki Şahin y in resimleri Ömer Sunar Sanat Galerisi'nde Kültür Servisi - Zeki Şahin'in resım sergisi 26 ocak tarihine kadar Ankara Şekerbank Ömer Sunar Galerisi'nde görülebilır. 1947 Konya doğumlu Zeki Şahın. Gazı Eğıtım Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nü bitirdi. Sanatçı halen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı Grafik Anasanat Dalı'nda öğretim üyesı olarak çalışmaktadır. Sanatçı, 1970 yıhndan bu yana bırçok kişisel sergi açmış ve ödül almıştır. Kadıköy'de 'Sevgi Uzerine Bir GösterV Kültür Servisi - Selim Güneşin "Sev gi Üzerine Bır Gösteri" adlı dia göstensı 15 ocak cumartesi günü saat 15.00te Kadıköy Kültür ve Sanat Merkea'nde gerçekleşıinlecek. Sev ginin ve insanca yaşamın yorumlanmasını amaçlayan göstende. çağımızın fotoğrafçılanndan Roben Doisneau, VVerner Bischof ve Emst Haas'a ait Hfotoğraf da yer alıyor. Göstennm müzikleri. Levent Karaoğlu'na aıt. Sanatçılara masterplaru ANKARA (A.A)-Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hımayesinde sanatçılan teşvik etmek ve özendınnek amacıyla bır master planı hazırlanıyor. Plan bu yıl içinde uygulamaya konulacak. Master planda ağırlıklı olarak tüm sanat dallannın sağhklı bir yapıya ka\ uşıurulması \ e eksıkliklerin gıdenlmesi gıbi sorunlara yer verilıy or. Planda. ekonomik yönden zor durumda olan sanatçılann durumlannın ıyileştinlmesı gibı konulara öncelık tanınırken. bu sorunlann çözümlenebılmesı için öneriler de yer alıyor. Planla. sanatçılara güvenh bır gelecek sağlanması hedeflenıyor. Ankara ıçın yenı bir "Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu" projesinı de ıçeren planda. 14 y ıldan bu y ana sadece sözde kaldığı ifade edılen bu projenin kısa sürede yürürlüğe konulması ıçın çalışmalann başlatılacağı kaydedilıyor. Aynca konser salonunun temelınin de önümüzdeki ay larda atılacağına dikkatçekilivor. 4. Boyuftan özelsayı Kültür Servisi - İstanbul Üniversitesi İtetışim Fakülıesf nın çıkardığı. yavın koordınatörlüğünü Bülent Taka'nın yaptığı 4. Boyut dergisi bir özel sayı ile okuyuculara ula^tı İstanbul UnıversıtesT'nın 54ü yılı veCumhuriyetin70 \ılı olması dolayısıy la çıkan bu sayıda; Aşkın Elçi'nın "Onurkı Bir Devrimin70. Yılında Atatürk ve Cumhurn eti". Pcrihan Korkmaz'ın "Muhsin Ertuğrul'un İzinde". Eda Açıkalın \e Nurnan Mozak'ın "İlk Kadın Romancımız Fatma Alıye Hanım". Filiz Metin'in "Dakika Dakıka Kurtuluş Savaşı". Fıliz Metin \e Burcu Yeşilovalı'nın "Dünya Müzeleri Anadolu'yla Ayakta". Prof. Dr Okkı\ Aslanapa'nın"İstanbul Darülfünunu\e Uni\en.ıtc Binalannın Tarihçesi". Penhan Korknıa/'ın "Direklerarası" adlı yazılan bulunuyor. İstanbui Üniversitesi kütüphanesinın, Öğrencı Kültür Merkezi'nin. fakühelerinin lanıtıldığı bu özel sa\ ıda İstanbul Üniversitesf nin geniş bir tarihçesi \e Alaturk'un Keşşaf Devletşah'ın özel albümünden alınmış resımlcrı \cr alıyor. Dergide aynca Genel Yayın Yönetmcnımu Ö/gcn Acar'la. Önder Kiremitçi'nin yaptığı birsöyleşi yer .ılı\ or Fikri Sağlar, kitap toplatılmasına tepkigösterdi ANKARA (AA) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar. Nâzım Hikmet'in "Memleketimden insan Manzaralan" adlı kitabmın Ayvalık'ta toplatılma girişiminden büyük bir üzüntü duyarak. "Devletin kütüphanelerinde özgürce okunabilen kitaplann toplatılmasının anlamı ya da ma nüğını kavrayabilmek mümkün değil. Ülkemizde demokratikleşmeye yönelik çabalann yoğun biçimde sürdürüldüğü ve buna bağlı olarak her türlü düşünce ve yaratı özgürlüğünün yaşama geçirilmesinin hedeflendiği bir dönemde meydana gelen bu utanç verici olayı kınıyorum." dedi. Türkiye Cumhuriyeti 49. hükümetinin göreve başlamasından sonra kütüphanelerde aralannda Nâzım Hikmet'in de kitaplannın bulunduğu çok sayıda • kitaba uygulanan yasaklann kaldınldığını ve bu kitaplann okurlann yararlanmasına sunulduğunu haürlatan Sağlar. bu ve benzeri olaylan artık yaşamamak için kamuoyunu oluşturan ve farklı dünya görüşlerini savunan, demokrasıye inanan tüm baskı gruplannın ortak tavır almalan gerektiğini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear