14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet70. YILSAY! 24933 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V I Z Y O N 110CAK1994SAU Sokakta ayn, aile içinde ayrı, tv'de ayrı bir şiddet baskısı altında eziliyorlar ve sonunda kendileri şiddet yanlısı olup çıkıyorlar Korku, çocuklan tutsak etti Newsweek Bir zamanlar onlar herşeye sahip- tiler. Hiç kimsenin daha fazlasını is- teyip. hayal kurmasına gerek yoktu. öyle ki; 1959'da Amerika gezisinde dünyanın 2 Numarah Adaıru. Niki- ta Kruşçev bile, milyonlarca Ameri- kalı çocuğun doğum günlerinde aldıklan bir armağandan, Disney- land'da geçirilecek bir günden yok- sun olduğunu farkedip, hayıflan- mıştı. Kuşkusuz o dönemlerde kimse tehlike korkusunun ve o korkunun çocuklarda yaratacağı baskının, ço- cukluğu çalınan bir nesil ortaya çı- karacağını lahmin edemezdi. R'aşta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, çoğu gelismiş ülkede büyükler, sokakta kendilerine gülümseyen bir çocuk gördüklerinde "acaba zihin özürlü mü?" diye düşünür oldu. Amerikan kültüründen çok de- ğerli bir şeyler yitirildi ve Amerikalı- lar onu nasılj>eri kazanacaklannı bi- lemiyorlar. Işin kötüsü ancak ülke dışına çıktıklannda kaybettıklerinin ne olduğunu anlayabiliyorlar. Tıpkı çocuk gelişiminde bir otori- te sayılan Profesör David Elkind'in yakın zamanlarda Kanada'da küçük bir kasabaya yaptığı bir gezı sırasında sokakta yürürken 8 yaşın- da bir oğlan çocuğu larafından se- lamlandığında yaşadığı şaşkınlık gibi. Elkind önce çocuğun zihinsel Kendilerinden büe korkuyorlar olly Klaas 'w California Petaluma yakınlarında yatak odasından kaçırılıp öldürülmesin- den sonra,Judith Aboud 10 yası- ndaki kızı Andrea 'ya öğüt \erdi. "Onların silahlı olmalarına al- dırma. Kesinlikle onlarla gitme. Bağır, tekmele, tırmala: ama, sakm gitme!" İlkokul 5. sımftaki Andrea. me- sajı almıştı. Judith ve Andrea Pe- lalama'va bir saatlik uzaklıkta HalfMoon Bay da yaşıvorlar. Judith ilkokul öğretmeni. Polly Klaas olayından sonra, diğer an- neler gibi o da kızına sürekli ço- cuklara yönelik saldırılardan söz ediyor. Andrea'yı dtsart yalnız hı- rakmıvor. Andrea nm, ark adaşında kaldığı bir hafıa sonu. evdeki tüm ışıkları açık bırakmalanna karşın vine de uyuyamadılar. Andrea ba- zen evde mutfağa bile yalnız git- meğe korkar oldu. Diğer çucuklar gibikorku Andrea'nm da içine is- ledi. Fakat şu da bir gerçek kı: çocuk- lara yönelik fızikscl şiddet eylemlen, beyinlere yerleşmış olan tehlike ol- gusundan \e algılanış biçiminden çok daha önemsizdi. 1991 yılında 5-14 yaşlan arasında 36 milyon çocuk yaşamasına karşılık sadece 519'u dnayete kur- ban gitti. IÖzlenmeyen çocukluk Çocuklan yalnızca sokaktaki tehlikeden korumak ycterli mi? Aile içi tecavüzlere hedef olan çocuk bu konuda ne > azık ki, ses- siz çığlıklarla acı çektiği bir dünyada yapayalnız bırakılmakta. özürlü olduğunu düşünmüştü. Baş- ka kim sokaklarda yabancı bir adamla konuşmaya cesaret edebilir- di? PoJly Klaas California'da öldürül- düğü ve Denver'de bir alışveriş mer- kezinde bir manyağın vangın çı- kanp, yaratılan panikten onlarca in- san ezildiği şu günlerde. tüm Ame- rikayı saran kasveti Noel bile yok edemedi. Fakat. Amerikan toplumunun kaybcttikleri, cinayet ve saldın kor- kusunun çok ötesindeydi. Artık ço- cuklann. yetışkinlerın vetkı ve so- rumluluklannın altına sığınması ge- reken avncalıklı bir kitle olduklan konuşmadan fikir bırliğine vanlan bir olgu haline gelmişti. Toplumda aile kavramının gide- rek değişmesi. bekar anne-babala- nn. boşanmalann, çocuk sahibiy- ken yapılan ikinci evliliklerin. çalı- şan annelenn artmasını getirdi. Böylece çocuklann kendi kendile- rini saldırgan yabancılardan. cinsel tacizlerden. yetişkinlerin bile çözüm bulamadığı gizemli ekonomik güç- lenn dünyasından korumalan gere- ği doğdu. "Valley Molester benzeri bir süıü karil ve saldırgandan kendilerini ko- rumalan gcreken böyle bir dünyada çocuk olmayı gerçekten haval edemi- yonım" diyor California Canoga- parklı bir anne olan Julie O'Connor ve çocuklara yardım etmenin bir yo- lunun da, onlan tehlikeye karşı ha- zırlamak olduğunu söylüvor. "Ben çocuklaruna onlara karşı girişilen herhangi bir harekette ciğerlerinin olanca gücüyle bağumaları gerekti- ğini öğrettim." IYalnızca sokak mı? Çocuklan yalnızca sokaktaki teh- likeden korumak yeterli mı? Aile ıçi tecavüzlere (ensest) hedef olan ço- cuk bu konuda ne vazık ki, sessiz çığlıklarla acı çcktiğı bir dünvada yapayalnız bırakılmakta. Çocuklan ıjiddetın tam ortasına iten diğer bir olgu da. televizyon programlan. Yapılan istatistiklcr. 10 yaşlannda bir çocuğun televiz- vonda ortalama 8 bın cinayet ve vüz bin şiddet cylcmı ızledığıni ortaya çı- kartmış. Bu rakamlardan sonra 8 ve 10 >aşlannda iki çocuğun tabanca ile komşulannın 2 vaşındaki oğlunu öl- dürmesine şaşmamak gerekir. Evet. birileri çocukluk devresini vaşan- madan öldürüyor. Bunu hepımı/ el- birliği ile gerçekleştiriyoruz. "Gandhi" ile en iyi yönetmen Oscar ödülüne hak kazanan Attenborough: Kendini beğenen biri değilim EUTEService Eskiden Richard Attenborough, Richard. Mr. Attenborough. Sır Ric- hard gibi farklı adlarla anıhrdı. Ama gecen yıbn başlannda "Shadowlands" adlı son filmırun çekımlenni gerçekleştıren 70 yaşındakı yönetmen yapımcı aktör'e Lordlar Kamarası tarafından "Lord Attenborough" unvanı verildı. Yanı. "The Great Escape" filminin oyuncusu ve "Gand- hi"nin yapımcısına artık "Lord Attenborough" diye hitap etmek yerinde olur değil mi? Hayır. pek değil. Mavi kadifeden pantolonu ve beyaz İrlanda kazağı içinde bu enerji dolu ak saçh adamın. yeni unvanından hoşnut olduğu pek söylenemez. "Bana Dickie deyin" diyen Attenborough ile söy- leşinin odak noktasını, bu yılki Oscar ödüllerine aday gösterilmesi olasılığı çok yüksek görülen "Shadowlands" oluşturuyor. Yeni ydda gösterime giren fılmin, yönetmenin ustalık eseri olduğu ileri sürülüyor. Gerçek y?şamdan alınan bir öyküden esinlenerek haarlanan fılm. 50'li yıllarda yaşayan Oxford"lu profesör yazar C.S.Lewis ile Yahudi kökenli yazar-ozan Joy Gresham arasmda gecen tutkulu bir aşkı anlatı- yor. Romantik duygularla başlayan fılm. Joy'un kanserle boğuşmasıyla. sonradan acıh bir övküye dönüşü>or. Filmin finalinden önce Levvis. Joy ile olan ilişkisini çözümlemek, oğlu Douglas"a yardımcı olmak ve aşkla tomurcuklanan yeni yeni tutkulan kavramayaçalışır. I Kendini beğenen biri değilim "Gandhi" ile en ıyı yönetmen Oscar ödülüne hak kazanan Attenborough, "Shadowlands*' çalışmasından oldukça hoşnut görünüyor. "Yapay bir alçakgönüllülük göstermem yersiz. Kendini beğenen biri değilim, ancak "Shovvlands'ın. bugûne dek gerçekleştirdigim en iyi film olduğu kamsındayun." VVilliam Nicholson tarafından yazılan "Shadowlands" önce BBC ıçin bir televızyon filmi ola- rak düşünülmüştü. Daha sonra sahneye uyarlanan fılm 1989 yıhnda Londra'da sergilendi. Gösteriyi izleyen Attenborough, perde kapandığında oyunu beyazperdeye aktarmayı aklına koymuştu. Ancak Sidney Poilack'ın bu konuda daha atak davranması nedeniyle Attenbo- rough bu tasansından vazgeçerek "Chaplin"in yapımına girişti. Bu fil- min son rötuşlannı yaparken "Shadow- lands"in senaryosunun bir kopyası, yeniden gözden geçirmesi için Attenborough'ya gönderildi. Olanlara bakıhrsa, Pollack ile yapılan anlaşma bozulmuş, yapımcı Brian Eastman fil- mi kendisine önermişti. Attenbo- rough, "Senaryoyu bir cuma akşamı okuyup etkisinden kurtulamadığunı anunsıyonım. Daha önce böylesine sü- kişiliğine başvunnası gerektiği görü- şündeydı. "Lewis'te sıradan olan bir şey vardı ve bunu yansıtmak için Tony'- nin kişiliğinden bir şeylere gerek vardı." Tony artık Richard Burton'un göl- gesinde değil; Olivier'in izinden gıtmıyor. O artık yalnızca Tonv Hop- kins. Hopkins'in bu özelliğj ve eski bir dost ve çahşma arkadaşı oluşu. rükleyici bir aşk öyküsü okuduğumu hiç sanmıyorum" diyerek dujgulannı dıle getiriyor. Ertesi gün Attenborough senar- yoyu. daha önce dört kez birlikte cahştığı Hopkins'e gönderdi. Hop- kins, Attenborough'ya gönderdiği notta. "Seni gidi acunasız şeytan! Bu senaryo beni mahvetti" diyor ve onu bu filmi çevirmekten ahkoyacak olam vuracağını da sözleri- ne ekliyor. Bir gün sonra fılmin çekimine karar verildi. Attenborough, Hopkins'in. taşan vu'nmya^hazır ö^ Gerçekleştirdiğim her fılm ile bu amaca bir ması nedeniy le rolü kendisine verdiğini belirtiyor. "Tony'yi yakından tanınm. Bir ttenborough: Amacım, sinema yoluyla büyük kitlelere ulaşmak. f il b b adım daha yaklaşıyorum." derhal belirtir. Olumsuzluk giderilene dek tetikte olursunuz. Onun bu huyuna hayranım. Hakkındaki kötü izlenimler eğer yeteneklerine gölge düşüriirse yazık olur." Bir başka söyleşide VVinger. Atten- borough ile çahşmalanrun uvıım içinde olduğunu belirtti. "Onu anla- tacak sözcükler yetersiz. 70 yaşında böyksi enerji ve hırs görmedim. Görüş- lerinin hiçbirine ters ] düşmedim. Bir yıldız olarak gereksindiği- niz dcsteği sizden esirgemiyor. Biriikte çaltşmak son derece keyifli oldu. Tûm ekip ondan yanaydı." Oysa ki. "ChapBn" filminde durum farkhydı. Gösteri- minden kısa bir süre dönemde içki sorununu çözmesi için yardımcı oldum. Bu dönemin ardından Tonv daha da içine kapandı. Duy- gulannı dışa vıırmak ona son derece güç geliyor. Onun için Hannibal Lecter (Kuzulann Sessiziiği)'ın duygularını dile getirmek kolay olabilir. ama kendi kişüiğini sergilemek bambaşka bir şey." Attenborough, C.S.Levvis'e hak- sızhk etmemek için Hopkms'in kendi Attenborough'nun ona güvenmesme neden oldu. Hopkins'e eşlik edecek oyuncu olarak Attenborough. sette güçlük yaratmakla ün yapmasına karşın VVinger'ı istedi. "Debra son derece mükemmeliyetçi; karavanımn büyüklüğu ya da emrindeki berberlerin sayısı umurunda değil. Onun için önemli olan, yapılan iş. Yapılanın doğru olmadığına inanıyorsa bunu sonra unutulup gitti. Attenborough uluslararası bir başan elde edeceğını umduğu bu fılmin düşkınklığıyla so- nuçlanma nedeninı açıklamakta güç- lük çekiyor. "Olağanüsnî ohnasa da kötü bir film değildi" biçıminde >o- rumladığı fılmin başansızlığa uğ- ramasını, 12 dakikalık bölümünün kesilmesine bağlı>or. "Chaplin"in yaratüğı düşkınklığına karşın. Attenborough'nun 10 yıl sonra Spielberg'in "Jurassic Park" filminde rol olması "dinozor boju- tunda" bir başan sağladı. "Spielberg eninde sonunda beni ikna etti. Sahne korkumdan, çekimden önce gözüme uyku girmedi. Yeniden oynamak beni ürkütüyordu. Ama Steven bir hari- kaydı. Sonuçta müthiş zevkli oldu." Set dışında Attenborough. vaktini 50 yaşındaki eski sinema yıldızı eşi Sheila Sim ile evinde geçiriyor. Çift. fırsat buldukça üç çocuğu ve beş torununu görmeye çalışıyor. Ancak hemen hemen her zaman Attenborough') u kamera arkasında tutacak bir fılm oluyor. Yönetmen şimdiden Tom Paine'in yaşam öy- küsünü beyazperdeye aktarmavı ta- sarlıyor. Gerekli fon sağlanırsa. fılm- de ünlü yazan, Daniel Day Lewıs'ın canlandırması bekleniyor. Fon sağla- namazsa Attenborough mutlaka >a- pacak bir şey bulur. Zıra onu ayakta tutan. mesleği. "Film benim kilim, tua- lim. Ister kabul edin. ister etmeyin, si- nema toplumsal bir mücadele aracıdır. Amacım, sinema yoluyla büyük kitlele- re ulaşmak. Gerçekleştirdiğim her film ile bu amaca bir adım daha yaklaşı- yorum." Dünya Dostlan'nın gündemi 'Barış' LMİTOTAN İZMİR - Dunya Dostlan'mn 1994 vılı gundemı banş. Tüm çevre örgut- lennın ve gönüllü kuruluşlann bir çatı altında toplanması çalışmalan burdurülürken Istanbul'da vapılacak toplantıda. Yeşıl Banş Yılı ilan edı- len 1994'tekı eylemler ve Yeşil Yürü- vüş'ün hazırlıklan gözden geçirile- cek Dünya Dostlan. doğayı yıkıma uğratan bakış açısıvla ınsanlan vok eden bakış açısının bırbınnden farklı olmadığını söylü>orlar. Türkıye'deki tüm çevrecılenn. ve- şillenn. antımilitaristlerin ve femı- nıstlerin bir çatı altında toplanmasını amaçlavan Dünya Dostlan oluşu- mu. 5-6 şubat günlennde İstanbul'da toplanıyor. Platformu oluşturan tüm gönüllü kuruluşlar ve gruplannın çağnlı olduğu toplantıda tek gün- dem maddesı var; banş. 1994'ü Yeşıl Banş vılı olarak açıklayan Dünya Dostlan. ıkı gün boyunca "banş için neler >apdabilir"ı tartışacak. Bahar aylannda gerçekleştirilmesi planla- nan Yeşil Banş Yürüyüşü'nün de hazırlıklan sürdürülecek. Dünva Dostlan'mn dernek olma çalışmalannı yürüten ve SOS Akde- nız Bürosu'nun sözcülüğünü yapan Nesrin Timur. 1994"ün gecmiş y ıllara göre daha zor olacağını. bugüne de- ğın açılmış olan kampanyalarda İcarşılaşmadıklan güçlüklerle bu yıl karşı karşıya gelebileceklerini söyîe- dı. NesnnTımur şöyle konuştu: "Banşa \e savaş karşıtlığına ta- hammülü olmayanlann. bizlerin yürii- teceği Bartş Kampanyası'na da çok sıcak bakmayacaklannı biliyoruz. Doğayı yıkıma uğratan bakış açısıvla insanlan yok eden bakış açısı. bir- birinden farklı değil. Tarladaki ya- bancı otu yok etmek için tonlarca ilaç kullanan ve tabii ki, kendi kuyusunu kazan imhacı zihniyet. insanîarı da farkldıklanndan dolayı imha etmek- ten çekinmiyor. Biz btitün farklılık- lann birbirini yok etmeden kardeşce yaşamasını istiyonız, bunun için de çaba göstermeye kararlıvız." I'Farklılık zenginliktir' Son 40-50 yılda dünya üzerinde konuşulan dılferin neredevse vanya yakmınm ortadan kalktığını öne sü- ren Timur. endüstriyel yaşamın do- ğaya aykın bir karakteri olduğunu ve farklılıklan yok ederek monokül- türe yöneldiğini söyledi. Doğanın yapısmda farkhlıklann var olduğu- nu. farklı olmaktan korkmayıp tam tersine farkhlığın zenginliğimiz sayıl- ması gerektığinı belirten Nesnn Ti- mur. sözlerini şöyle sürdürdü: "Banş Yılı etklnlikkri kapsamında gönüllüler lokal eylemlerini yapacak- lar. Ancak platform olarak da nelerin yapılacağı İstanbul toplantısında tartişılacak. Bilindiği gibi bu yıl bir de Yeşil Yürüyüş projesi \ar. Bahar ay- lannda bu > ürüy üş gündeme gelecek. Ölümle, kanla alınacak sonuçlar ne kadar 'adil >e hakkaniyetli' olursa ol- sun insanların vicdanlarında kapan- mayacak yaralar açar. Çözümler daha fazla kanla sağlanamaz. Kanı kanla temizleyemezsiniz. Biz, insan- îarı barışçı politikalar izlemeye, so- runların çözümünü banş içinde ara- ma> a çağırıy oruz. Tarih. kan ile yapı- lan politikalan haklı çıkarmamıştır. İnsanların kendilerini özgürce ifade edebilmesinin önündeki bütün engeller ortadan kaldınlmalı, sa>aş isteyenlere sağlanan özgürlükler, savaşa karşı çı- kanlara da tanmmalıdır." DünyaDostlarrnın dernek olma çalışmalannı yürüten ve SOSAkdeniz Bürosu'nun sözcülüğünü yapan Nesrin Timur, 1994'ün geçmiş yıllara göre daha zor olacağını, bugüne değin açılmış olan kampanyalarda karşılaşmadıklan güçlüklerle bu yıl karşı karşıya gelebileceklerini söyledi. SOS Akdeniz Bürosu Sözcüsü Yu- suf Banş da herkesin karşı çıktığı nükleer santrallarla ılgilı kampanya yerine. herkesin farklı fikirlere sahip olduğu banş konusunun ele alı- nmasının tartışmalara açık bir zemin oluşturacağını söyledi. Dünya Dost- lan Platformu'nu. banş konusunda son umut ışığı olarak gördüklerini öne süren Yusuf Banş. şunlan söyle- di: "Banş için bir şeyler y apmak gerek diyen SOS Akdeniz Bürosu, özellikk Düny a Dostlarf nın. Tiirkiye'nin bir iç savaşa doğru süriiklenmesine seyirci kalamayacaklarını belirtiyor. İstan- bul topİantısında alınacak kararlar doğnıltusunda nükleer karşıtı kam- panyada olduğu gibi önce yerel etkin- liklerin, ardından da topluca bir eyle- min gelmesi bekleniyor. Yeşil Banş Yüriiyüşü'ne yurtdışından da konuk- ların çağrdması bekleniyor. Dünya Dostlan Platfornıu'nun bir yıl süre- since sürekli olarak barışı gündemde tutması ve eylemlerini bu yönde sür- dürmesiyle kamuoyunda büyük etki yararılacağına inanıyoruz. Dünya Dostları'nın çalışmalarına katıunak isteyen ve oluşuma ilgi duyanlar, Ankara İletişim Bürosu'nun 433 22 00 numarah telefonunu arayabilirler, ar- kadaşımız Mehmet Arslan'dan her tür bilgiyi alabih'rler."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear