Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL1993 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
'Butıu dayaşadın sen...Marika'
MARIKA
* ...yalnızlığım
kadarsın...
B E R A T 6 Ü N Ç I K A N
Marika, Melike ve sevgilisi, Mehtap
Pansiyon'un salonunda yemekteler.
Kapmın açıldığı duyulmuyor. Yavuz'u
elinde bıçakla karşılannda görünce
şaşınyorlar. Melike'ye saldınyor Yavuz.
Marika, çığlıkçığlığa. Melike'nincesedi
soğumadan tabelayı indiriyor Marika.
Mehtap Pansiyon yok artık...
-7-
Kaleköy'de, deniz
kıyısında beledıyeden bir yer
kiraladı. On çadır kurdu bu
yere.
lyiydi işleri. Ta ki, adada
başka pansiyonlar açılıp, re-
kabette din kullanılana ka-
dar... Yeni açılan pansiyon-
lar, müşterilerinin yolunu
kesiyordu Marika'nın. "Ne
işiniz var o gârur kadııun evin-
de. O bir orospu..."
Beş yıl kadar önce Hnsula
çıkıp geldi adaya, yanında
Marikula ve Tadori.
Kırgınlığını. öfkesini unuttu
Marika. Sıcaak kucakladı.
kızjnı, torunlannı... Yalnız
olmadığını, yaslanacağı biri-
leri olduğunu düşündü.Bır
ay kahp Yunanistan'a dön-
düklerinde de vazgeçmedı b r
süre bu düşüncesinden. Haf-
lada bır anyorlardı. Sonra,
arası açıldı aramalann. Yine
yalnızlığına gömüldü...
Onu bu yalnızhğından çıkaran
Avukat İrfan oldu. Adahydı. Bırkaç
akşam başbaşa yenen yemekten, Zey-
tinliköy'de ıçılen dibek kahvesinin ar-
kasından "Beraber yaşayalınT dedi
Marika'ya. Tekrarlatmadı bu teklifı
Marika. Mehtap Pansiyon'a taşındı
İrfan. Marika, yeniden gülmeye,
müşterileriyle şakalaşmaya başladı.
Yıllarca görmezlikten geldiğj komşu-
lanna bile laf atıyordu "Bre Nika, sen
yolcusundur artık. Benim gençliğimle
boy olçüşemezsin.
Melike ile Çanakkaleli
Yavuz
Pazarlamacı Melike'nın yolu da
bugünlerde düştü adâya. Pansiyonun
bir odasına yerleşti. Güzel, albenili bir
kadındı. Yanında getirdiği valizler
dolusu gjysiyi açık cezaevindekijnah-
kumlara satıyordu. Sonra zengjn
mahkumlarla ilişkiye girdi. Yavuz,
Çanakkaleli bir mahkumdu. Ce-
zasının biunesine az bir zaman kala
tanıdı Melike'yi. Evlendiler...
trfan da kapıldı Melike'nin bü-
yûsüne. Etrafında dört dönüyor, bir
dediğini iki etmiyordu. Görmezden
geldi Marika. Nasıl olja bir ay sonra
Yavuz salıverilecek, Melike'yi alıp
gidecekti. Cezaevine gıdip gelmelerin-
de daha genç bir mahkuma vurulun-
ca Melike, işler kanştı. irfan duygu-
lannı açığa vurdu. Öfkeye kapılan
Marika. Irfan'ı evden kovdu . Genç
mahkumla sık sık buluşuyordu Meli-
ke. Yavuz, salınıverip de pansiyona
geldığınde, ikisini birarada buldu.
Kulağına gelen dedikodulardan
hazırdı böyle bır sahneye. Yanında
getirdiği bıçağı Melike'nin bacağına
sapladı. Marika'nın ve diğer müşteri-
lerinin çığlıklanna koşan polisler Me-
like'yi hastaneye kaldırdılar. Şikayet-
çi olmadı Melike Polislere yalvardı,
"cezaevine atmayın" diye. Yavuz,
adadan uzaklaşünldı.
İki gün sonra bir kamyonun ka-
sasının altında döndü adaya. Marika,
Melike ve sevgjlisi yemekteydiler. Ya-
vaşça açtı kapıyı. Merdivenlen sessız-
ce çıktı. Birdenbire açılan oda kapı-
sıyla irkilen Manka, Mehke ve sevgj-
lisi, Yavuz'u karşılannda görünce
çığlık çığlığa bağırmaya başladılar.
Yavuz, elinde bıçak Melike'nin üzeri-
nesaldırdı.
Polisler geldiğinde, Melike kalbin-
den ve boynundan aldığı darbelerle
ölmüştü. Bu olaydan sonra duvar-
dan, "Mehtap Pansiyon" tabelasını
indirdi Marika. Bir daha da sürekh
kiracı olarak askerle, tanıdıklanndan
başkasma açmadı kapısını...
Her evlilik, yeni bir
başlangıç mıdır?
Bir akşam. altmışlı yaşlannı ortala-
mış bir adam çaldı kapıyı. "Sizi bana
istanbuTdan Lefter tavsiye etti. Birkaç
hafta kalmak istiyorum"dedi. Lefter'-
in kim olduğunu çıkaramadı ama te-
Bir akşam, altmışlı yaşlannı ortalamış bir adam. Sadık, çıkageldi Mehtap Pansiyon'a. Müşteri
olarak girdiği pansiyondan Marika'nın bir haftalık kocası sıfatıvla çıktı. Geride de, örtûlme umu-
dunu tümüyle yitirmiş yalnızlıklar bıraktı.
Pazarlamacı Meiike, Mehtap Pansiyon'un salonundald kane-
pede kocası Yavuz tarafından btçaklanıp öldürüldü. Daha kan-
İan temizkmeden Mehtap Pansiyon tabelasını indirdi Marika.
mız giyımh bu adama güvendi Ma-
rika. Anneannesinin, annesinin fo-
toğraflannın asılı olduğu odaya yer-
leştirdi adamı. Adam, ev yemeklerini
özlediğini söyledi, "Pişifirmı" dedi
Marika. Dolaşmaya çıktığında. eli
kolu dolu dönüyordu. meyvalar, tat-
lılar ve rakı. "Niye zahmet ettiniz" di-
yordu Marika. Bir hafta sonra evlen-
meyi teklif etti adam. Marika, şekeri-
nin, kalbinin ve gözlerinde kataraktın
olduğunu söyledi. "İyileşirsin" dedi
adam. Ermeniydi. İstanbul'da arma-
tür satan bir fırmada çalışıyordu.
Sadık'tı ısmi. Belediyenin salonunda,
birkaç tanıdığın kaüldığı bir törenle
evlendiler. Bir hafta daha kaldı adada
Sadık. Oda ücretıni arttırmasını ıstedı
Marika. Kızdı.. "kaltak" diye bağırdı
ve tokaıladı. "Hakaret ettin bana,
vurdun" dedi. Manka. "Defol git, bir
daha gönnek istemiyorum seni."
Öykü biter, yaşam sürer,
ta ki ölene kadar...
Marika'nın öyküsü burada bitıyor.
Şımdi kaç vaşında? Kendisi de bilmi-
yor. 6-7 Eylül olaylannda yirmi beşle-
rinde olduğu düşünülürse. altmışlı
yaşlannı sürüyor. Kendisini yaşlı gös-
teren fotoğraflanru. küçücük parça-
lara ayınp gızlice atıyor çöpe. Yüzün-
deki derin çizgilere kanıp da "Seksen-
lerinde olmalsuT diyenlere taham-
mülü yok...
Şimdi geriye dönüp baktığında, hiç
sevdi mi ölecek kadar Marika? Belki.
Ama kim biliyor aşkın ne olduğunu?
Vasil şimdi Yunanistan'da, üçüncü
kez evlendi. "Canı cehenneme" diyor
Marika. "Şeytan görsün \üzünü." Sa-
lih ne yapıyor, öldü mü, yaşıyor mu,
şimdi İcaç yaşlanndadır acaba? Omuz
silkiyor Marika, "Bana ne?" Ya, o
hûzünlü kocaman gözleriyle bir baktı
mı Marika'nın içinı kanatan İlia? Bir
güldü mü, Manka'nın yüreğmde gül-
vliliği bir kez daha denedi Marika. Yine başaramadı. Bir hafta
bile sürmedi Sadık'la birlikteliği. Kentliler adayı keşfedipde gelen
giden çoğalınca pansiyonculuk da rekabete bindi. Diğer
pansiyon sahipleri Marika'nın müşterilerinin yolunu kesmeye
başladı... "Ne işiniz var o gâvurun yanında. O bir orospu'
Çiçekler sulanmalı, yemek pişirilmeli hatta ikinciyi buldun mu hemen kâğıt o> nanmalı. Çünkü hayat devam ediyor.
Deıür ya, "Yaşam silgi kulianmadan resim yapma sanatıdır". artık Marika'nın silgilerden de umarı yok...O, hiçbir
zaman resim seçici de olamadı. Ama, hayata karşı da bir suç işlemedi...
ler açtıran İlia? "Ahhh o başkaydı işte.
Se\dim onu. çok se\dim. Se bileyim,
belki dönmüştür Yunanistan'a. Belki
de öimüştür. Belki de arasıra beni dü-
şünüyordur. Karısının her ta\uk pişiri-
şjnde, benim kukkuriku diye diye el çı-
rpmalanmı hatuiayıp gülüyordur ken-
di kendine..."
Hrisula'nın gözlerine, katarakt
indi. Ameliyatla yeni bir göz takıldı.
Bazen ayda bir telefonla anyor. Soru-
yor Marika, "Gözünü mü çıkardılar?
Yeni göz mü taktılar? Yıkıyor musun o
gözü? Acıyor mu?" Sorulsa. "özlöyor
musun kızını" dı\c "Yok, bre ne özle-
yeceğun, bana yapmadığını bırak-
madı" diyor ama her konuşmadan
sonra oturup saatlerce ağlıyor.
Yalnızlığını paylaşacak birisini buldu
mu bırlikte olacak ama asla evlenme-
yecek artık. Evini. Hrisula'nın üzeri-
ne yapacak belki...
En çok Almanya'daki evınde kalan
fotoğraflanna ve san döpıyesine ha-
yıflanıyor. O döpiyesi giyip de çıktı
mı sokağa, dönüp dönüp bâkardı er-
kekler. Döpiyesi. fotoğraflan, yaşadı-
ğı. yaşamadığı herşey kedileri artık.
Tekir. Pamuk, Kaplan, Prenses ve
Arap Kadri... Kapısını çalan yok ar-
tık. Kuzenleri. onlann çocuklan, bir-
kaç ev ötede oturuyor. Ama biri de
çıkıp. "Ne yapıyor bizim Marika, aç
mıdır, açıkta midır" sormuyor. Kımı
zaman öfkelenı\ or. "Bir gün de dolma
pişirdikti sana da getirdik deseler" di-
yor Kımı zaman umursamıyor, "Tu-
münüzün ciğeri beş para ermez. Sizin
dedikodulannızla sişirilecek kafam
yok."
Mevlütlerde gözünde yaş
başında beyaz örtü
Tüm yaşamı. silinmış. örselenmiş
bir film şeridi gibi. Olmadık bir za-
manda, olmadık bır yerde. bir kare
öne fırlayıp, "Bunu da yaşadın sen"
diyor. O zaman afallryor, bocalıyor...
Günlerce aynı rüyayı görüyor. Bir ka-
dının kucağına tutuşturulmuş, bem-
beyaz gıysılen içinde bir çocuk... Ya
da "Mehmet abi, beni sokağa atma"
1
diye çığlık çığlığa ağlayan genç bır ka-
dın...
Günlerce kendi kendine konu-
şuyor. Televizyonda, Yalan Rüz-
gan'nın Maria'sına sesleniyor, "Bı-
rak o adamı kızım, bırak git."
Çağnhrsa, mevlütlere gidiyor, başı-
nda beyaz bir örtü. Hafızın hiçbir
tona oturtulamayan sesine kapılıp.
ağlıyor. ağlıyor...
Zaman zaman intihar etmeyi dü-
şünüyor. Ölümden değil. yalnız ölüp
de bedeninin kurtlanmasından ya da
kedılerinin yemesinden korkuyor...
Yatalak olmaktan, düşkünler yurdu-
na yatınlmaktan korkuyor.
Yaşama, insanlara. kendisine küs-
kün Marika. bütün vurgunlara yüre-
ği kapalı. bekliyor...
BİTTİ
YapıKredi Yayınları'ndan
bir BEHİÇ AK kitabı
(Dığerlertnı bekleyın)
OD3O
YAP1 KREOİ YAYINLAM İSTİKLAI CADDESİ No 285-287 80050 BEHOCLU ' ISTANBUL
TEL (2121293 08 24 14 HatlFAKS (212129Î07 23
ŞİŞLİ 3. ASLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
1992'828
Davacı Semahat Bayn tarafmdan davalı Mustafa Kemal Bayn
aleyhine mahkememizde ikame olunan boşanma davasında;
Beşiktaş. Ortabahçe Cad Köşe Han No: 55, K: 3. D: 18 İstanbul
adresınde mukım davalı Muslafa Kemal Bayn'>a gönderilen teblıgat
bila tebliğ iade edilmış olmakla. hâkimliğimizce davacı dilekçesi ve
meşruhatlı davetiyenin ilanen tebhğine karar verilraiştir.
Karar gereğince davalı Mustafa Kemai Bayn'nın duruşma günü
olan 26.10.1993 günö saat 10.00'da mahkememizde hanr bulunması
veya kendisini bır vekil ıle temsil ettirmesi. belli edilen günde mahke-
mede hazır bulunmadığı takdirde duruşmalara yokluğunda devam
edileceğı ve geçerli özurü olmadan gelmediği takdirde cereyan eden
işlemlere itıraz edemeyeceğı, meşruhatlı davetıye ıle dava dılekçesinin
ilanen tebliği yerine kaim olmak üzere ılan olunur. 13.9.1993
TERASBAR/
YAZARLARINEVİ
Pazar, pazartesi hariç her gün
23.3O'danO3.OO'e kadar
ÖZDEMİR ERDOGAN.
22.00'den ıtibaren canh müzik.
Re:: 2576787/88
RESTAURANT
Bumsllhlsmrı
Naturel ZeytinyaQı v*
Taş Fırın Elcmegi
Gümüfdere Rokası
Taza Balık
Rez: 26 5 29 68
Hasnn Şevkl ErtOrk
KARTAL 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞÎ'NDEN
1992/652 Esas
1993/451 Karar
Davacı Zerrin Mırlak \ekili Av. Meun Gezmişoğlu tarafından da-
valı Yalçın Mırlak aleyhine açılan boşanma davasının mahkememiz-
de yapılan açık yargılaması sonunda:
istanbul Güngören Tozkoparan Mahallesi cilt: 059 02. sayfa: 71.
kütük'. 118'de nüfusta kayıtlı Mıthat kın Aysel'den olma davacı Zer-
rin Mırlak ile a>nı yerde nüfusa kavıtlı Bayram oğlu Nazife'den olma
davalı Yalçın Mırlak'ın boşanmalanna, 68.000.-TL. yargılama gıdcn
ile 250 000 TL. ücreti vekâletın davalıdan alınarak dâvacıya verilme-
sinc karar venlmış olup. davalınm adresi yapılan zabıta tahkıkatlan-
na rağmen saptanamadığından ilanen teblıgat yapılmasına karar
verilmiş olunmakla, işbu ılanın gazetede yayımını müteakip 1 hafta
sonra baslamak üzere 15 gün içerisinde temyiz edilmediğı takdirde
kesinleşeceği hususu adı gecen davalıya ilanen tebliğ olunur. 1.7.1993
Basın: 9788
Ehlivetimi ve banka kimlik
kartımı kaybettim.
Hukümsüzdür.
FATMAGÜLÇİN
TÜRKAKIN
Ormon - Deniz - Ssssldik
mcıcn OTCI
AKÇAKOCA
Odo Ukvolli (bir k^i).^u.fck 17S.O0O.-1U
R«stBur«n1 • Hm>*\MZ • Rl«|
b c *k(Bkaca-O374.*l 1443*
HOMMI S«vkl trHlfk
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Köpek, Bebek, Ödenek.Eskiden "tahsisat-ı mesture" derlerdi, şimdi "örtülü
ödenek" deniyor. örtülü ödenek, devlet adamlarının ba-
şını en çok ağrıtan harcamalardır. Bu paraları devlet
başkanlarından çok başbakanlar harcar. Her hükümet
değişiminde başbakanlar birbirlerine örtülü ödeneğin
hesabını verirler. Örtülü ödenek gizli harcanması gere-
ken bir ödenektir, ama gene de harcamalar açıklanır.
Genellikle bu paraları başbakan yerine bir bakan ya da
bir musteşar harcar. Gizli tutulan harcamalar gerçekten
de bir süre gizli kalır, sonra ilgililer tarafından yok edilir
(yakılır). Örtülü ödenekler ilgililer tarafından yok edilir
denir ya, gene de bir yerlerden çıkar, kendini ele verir.
Gazetede gördüm, Yassıada'yı üniversitenin bir dalı
olan "Su Ürünleri Fakültesi" yapacaklarmış. 27 Mayıs'-
tan sonra Yassıada'da eski Demokratlar yargılanmıştı.
Sanıklar adaya doldurulmuştu. Bu davayı birçok gazete-
cı gibi ben de izlemiştim. Her sabah erken saatte Dolma-
bahçe'ye gelir, oradaki camiden bır vapura biner, Yas-
sıada'ya giderdik. Gidenlerin üstü başı subaylarca
aranırdı. Bu davayı Vatan gazetesinin Ankara muhabiri
iken özel olarak izlemeye çağrılmıştım.
Vatan'ın satışı 35 bin iken, bu davalar görülürken tiraj
yüz-yüz on bine kadar çıkmıştı. Davaları da gazetenin
seçkin yazarları veriyorlardı. Bunlar, aklımda kaldığına
göre Adnan Veli, Oktay Akbal, Burtıan Aıpad, özcan
Ergüder'di Gökşin Sipahioğlu, tanıdığım en bıçkın ga-
zetecilerden biriydi, bu davayla tiraj alınacağını çok
önceden kestirmışti. Gökşin benim bir resmimi koymuş,
altına da' kurtgazeteci" diye yazmıştı. Sabahın köründe
vapura bindiğimde gazeteci arkadaşlar "kurtgazeteci",
"kurtgazeteci", "kurtgazeteci" diye bağırırlardı.
On yıl iktidarda kalmış bir partinin tüm kadrosu bura-
da yargılamyordu. Açılan davaların arasında üç tanesi
çok ilgi çekiciydi. Bunlar, "Köpek", "Bebek" ve "Cım-
bız" davalanydı. Köpek davası Bayar için açılmıştı. Ba-
yar, Afganıstan'a gıdıyor, Şah da Bayar'a bir Afgan tazı-
sı armağan ediyor. Afganların tazıları çok ünlü Bayar,
tazıyı alıp yurda dönüyor, ama tazı başına dert oluyor.
Akıldanelerden biri çıkıyor, "Tazıyı satın, parasıyla da
Umur Bey'e bir çeşme yaptırın" diyor. Köpek davası
buydu.
Bebek davasına gelince; günün başbakanı Devlet
Operası 'nda bir sopranoya gönül veriyor, soprano gebe
kalıyor, ünlü bir cerrah da çocuğu alıyor. Bebek de böyle
bir dava... Davanın açılışı yaygaralı oldu.
"Cımbız" davasına gelince... Örtülü ödeneğin bulun-
duğu kasadan bir defter çıkıyor. Harcamalar arasında
örtülü ödenek parasıyla bir "cımbız" alındığı yazılı. Bu
para böyle şeyler almak için konmamış, dava açılıyor.
"Bu cımbız gerçekten alındı mı?"
' Alınmış kı oraya yazılmış.''
Işin tuhaf yanı, örtülü ödenek hesabtnı tutan kişi, baş-
bakanın en yakın arkadaşı, böyle bir şakayı yapacak
insanlardan değil; ciddı bir kişi... Milli Emniyet Başkanlı-
ğı, Başbakanlık Müstesarlığı yapmış bir devlet memu-
ru...
Cımbız davası da uzun sürdü; öteki davalar arasında
unırtulup gitti.
Yassıadadavalarının ateşli bir başsavcısı vardı. örtü-
lü ödenek kasalarını karıştırırken iki kadın külodu bul-
muştu. Mahkemede bu külotları havaya kaldırıyor,
"Başbakanın kasasında bunlar da bulundu"diye göste-
riyordu. Kulot için dava açılmadı, ama "teş/7/r"edildi.
Bugünkülere benzemiyor, ama geçmişin örtülü öde-
nek davaları arasında bunlar da var.
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/ K.uyu gibi olan çukur
ya da çöküntü. 2/106 taş-
la oynanan, konkene
bertzer oyun... Haysiyet.
3/ Girtikçe yaygınlaşan
ve deriyı harap eden has-
tahk... Galyum elementi-
nin sımgesi. 4/ Kemikle-
rin yuvarlak ucu... Çeşme
avanası. 5/ Engel.. Din-
sel tören ve kurallan. 6/
Dünya işlerini hoş gören,
aldınşsız ve kalender
kimse... Su. 7/ Ele avuca
sığmaz... Uluslararası Çalışma Ör-
gütü'nün simgesi. 8/ EUi şiniklık
tahıl ölçegi... Savaşlarda gjyilen
zırh. 9/ Püskürtü... Bir renk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bilimsel bir sorunu incelemek
ya da siyasal, ekonomik, diploma-
tik sorunlan tartışmak için yapılan
akademik toplantı. 2/ Afrika'da
yetişen ve parlak kerestesi mobil-
yaahkta kullanılan bir ağaç...
Genellikle bldan yapılmış kaba
dokuma. 3/ Sipersiz şapka... Çekılerek bahk avlamaya yarayan
genellikle daire şeklinde el ağı. 4/ Ahenk... îran'ın plaka işareti.
5/ Sait Faik'ın bir öykü kitabı. 6/ Bir nota... Doğal ve tarihsel
özelliklerinden dolayı koruma altına alınan alan... Sevinç belir-
ten bir ünlem. 7/ Ördeğe benzer bir yaban kuşu... Yapma, etme.
8/ Budun ön kısnundan elde edilen dana eti... Kuran'da bir su-
re. 9/ Damarda kanın içinde akmakta olan bir cismin aniden
daman tıkaması.
Duygular
27 Eylül Pazartesi: Aşk
Fskender Savaşır
28 Eylül Sah: Utanç
SaffetMuratTura
29 Eylül Çarşamba: Hüzün
Güven Turan
30 Eylül Perşembe: Merak
Bülent Somay
I Ekim Cuma: Arada Kalmak
Hulki Aktunç
4 Ekim Pazartesi: Korku
Murat Dokur
5 Ekim Salı: Saldırganhk
İskender Savaşır
6 Ekim Çarşamba: Haset
Orhan Koçak
7 Ekim Perşembe: Kıskançlık
İskender Savaşır
8 Ekim Cuma: Matem
Yavuz Erten
Konu^maldr Saat 19.30'da başlar.
Katılım ücrctlıdir 25 000 TL
Yunanca
ile
Tanışalım
Panayot Abacı
Herhangi bir ön-bilgi gerektir-
meyen seminer dizisi 8 Ekim
Cuma günü başlayacak. her
Cuma saat 18-20 sırasında top^
lanacakür. Serruner ücreti
50.000 TL'dir. Kayıtlar 13-20
arasında Bilar'da yapıbnakta-
dır.
Nüfuscüzdanımı kaybettim.
Hukümsüzdür.
SACİDEBALKAYA
N üfus cüzdanınu ve araç ruhsatımı
kaybettim Hukümsüzdür.
METİSARIKAN