25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 EYLÜL1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI 'Butıu dayaşadın sen...Marika' MARIKA * ...yalnızlığım kadarsın... B E R A T 6 Ü N Ç I K A N Marika, Melike ve sevgilisi, Mehtap Pansiyon'un salonunda yemekteler. Kapmın açıldığı duyulmuyor. Yavuz'u elinde bıçakla karşılannda görünce şaşınyorlar. Melike'ye saldınyor Yavuz. Marika, çığlıkçığlığa. Melike'nincesedi soğumadan tabelayı indiriyor Marika. Mehtap Pansiyon yok artık... -7- Kaleköy'de, deniz kıyısında beledıyeden bir yer kiraladı. On çadır kurdu bu yere. lyiydi işleri. Ta ki, adada başka pansiyonlar açılıp, re- kabette din kullanılana ka- dar... Yeni açılan pansiyon- lar, müşterilerinin yolunu kesiyordu Marika'nın. "Ne işiniz var o gârur kadııun evin- de. O bir orospu..." Beş yıl kadar önce Hnsula çıkıp geldi adaya, yanında Marikula ve Tadori. Kırgınlığını. öfkesini unuttu Marika. Sıcaak kucakladı. kızjnı, torunlannı... Yalnız olmadığını, yaslanacağı biri- leri olduğunu düşündü.Bır ay kahp Yunanistan'a dön- düklerinde de vazgeçmedı b r süre bu düşüncesinden. Haf- lada bır anyorlardı. Sonra, arası açıldı aramalann. Yine yalnızlığına gömüldü... Onu bu yalnızhğından çıkaran Avukat İrfan oldu. Adahydı. Bırkaç akşam başbaşa yenen yemekten, Zey- tinliköy'de ıçılen dibek kahvesinin ar- kasından "Beraber yaşayalınT dedi Marika'ya. Tekrarlatmadı bu teklifı Marika. Mehtap Pansiyon'a taşındı İrfan. Marika, yeniden gülmeye, müşterileriyle şakalaşmaya başladı. Yıllarca görmezlikten geldiğj komşu- lanna bile laf atıyordu "Bre Nika, sen yolcusundur artık. Benim gençliğimle boy olçüşemezsin. Melike ile Çanakkaleli Yavuz Pazarlamacı Melike'nın yolu da bugünlerde düştü adâya. Pansiyonun bir odasına yerleşti. Güzel, albenili bir kadındı. Yanında getirdiği valizler dolusu gjysiyi açık cezaevindekijnah- kumlara satıyordu. Sonra zengjn mahkumlarla ilişkiye girdi. Yavuz, Çanakkaleli bir mahkumdu. Ce- zasının biunesine az bir zaman kala tanıdı Melike'yi. Evlendiler... trfan da kapıldı Melike'nin bü- yûsüne. Etrafında dört dönüyor, bir dediğini iki etmiyordu. Görmezden geldi Marika. Nasıl olja bir ay sonra Yavuz salıverilecek, Melike'yi alıp gidecekti. Cezaevine gıdip gelmelerin- de daha genç bir mahkuma vurulun- ca Melike, işler kanştı. irfan duygu- lannı açığa vurdu. Öfkeye kapılan Marika. Irfan'ı evden kovdu . Genç mahkumla sık sık buluşuyordu Meli- ke. Yavuz, salınıverip de pansiyona geldığınde, ikisini birarada buldu. Kulağına gelen dedikodulardan hazırdı böyle bır sahneye. Yanında getirdiği bıçağı Melike'nin bacağına sapladı. Marika'nın ve diğer müşteri- lerinin çığlıklanna koşan polisler Me- like'yi hastaneye kaldırdılar. Şikayet- çi olmadı Melike Polislere yalvardı, "cezaevine atmayın" diye. Yavuz, adadan uzaklaşünldı. İki gün sonra bir kamyonun ka- sasının altında döndü adaya. Marika, Melike ve sevgjlisi yemekteydiler. Ya- vaşça açtı kapıyı. Merdivenlen sessız- ce çıktı. Birdenbire açılan oda kapı- sıyla irkilen Manka, Mehke ve sevgj- lisi, Yavuz'u karşılannda görünce çığlık çığlığa bağırmaya başladılar. Yavuz, elinde bıçak Melike'nin üzeri- nesaldırdı. Polisler geldiğinde, Melike kalbin- den ve boynundan aldığı darbelerle ölmüştü. Bu olaydan sonra duvar- dan, "Mehtap Pansiyon" tabelasını indirdi Marika. Bir daha da sürekh kiracı olarak askerle, tanıdıklanndan başkasma açmadı kapısını... Her evlilik, yeni bir başlangıç mıdır? Bir akşam. altmışlı yaşlannı ortala- mış bir adam çaldı kapıyı. "Sizi bana istanbuTdan Lefter tavsiye etti. Birkaç hafta kalmak istiyorum"dedi. Lefter'- in kim olduğunu çıkaramadı ama te- Bir akşam, altmışlı yaşlannı ortalamış bir adam. Sadık, çıkageldi Mehtap Pansiyon'a. Müşteri olarak girdiği pansiyondan Marika'nın bir haftalık kocası sıfatıvla çıktı. Geride de, örtûlme umu- dunu tümüyle yitirmiş yalnızlıklar bıraktı. Pazarlamacı Meiike, Mehtap Pansiyon'un salonundald kane- pede kocası Yavuz tarafından btçaklanıp öldürüldü. Daha kan- İan temizkmeden Mehtap Pansiyon tabelasını indirdi Marika. mız giyımh bu adama güvendi Ma- rika. Anneannesinin, annesinin fo- toğraflannın asılı olduğu odaya yer- leştirdi adamı. Adam, ev yemeklerini özlediğini söyledi, "Pişifirmı" dedi Marika. Dolaşmaya çıktığında. eli kolu dolu dönüyordu. meyvalar, tat- lılar ve rakı. "Niye zahmet ettiniz" di- yordu Marika. Bir hafta sonra evlen- meyi teklif etti adam. Marika, şekeri- nin, kalbinin ve gözlerinde kataraktın olduğunu söyledi. "İyileşirsin" dedi adam. Ermeniydi. İstanbul'da arma- tür satan bir fırmada çalışıyordu. Sadık'tı ısmi. Belediyenin salonunda, birkaç tanıdığın kaüldığı bir törenle evlendiler. Bir hafta daha kaldı adada Sadık. Oda ücretıni arttırmasını ıstedı Marika. Kızdı.. "kaltak" diye bağırdı ve tokaıladı. "Hakaret ettin bana, vurdun" dedi. Manka. "Defol git, bir daha gönnek istemiyorum seni." Öykü biter, yaşam sürer, ta ki ölene kadar... Marika'nın öyküsü burada bitıyor. Şımdi kaç vaşında? Kendisi de bilmi- yor. 6-7 Eylül olaylannda yirmi beşle- rinde olduğu düşünülürse. altmışlı yaşlannı sürüyor. Kendisini yaşlı gös- teren fotoğraflanru. küçücük parça- lara ayınp gızlice atıyor çöpe. Yüzün- deki derin çizgilere kanıp da "Seksen- lerinde olmalsuT diyenlere taham- mülü yok... Şimdi geriye dönüp baktığında, hiç sevdi mi ölecek kadar Marika? Belki. Ama kim biliyor aşkın ne olduğunu? Vasil şimdi Yunanistan'da, üçüncü kez evlendi. "Canı cehenneme" diyor Marika. "Şeytan görsün \üzünü." Sa- lih ne yapıyor, öldü mü, yaşıyor mu, şimdi İcaç yaşlanndadır acaba? Omuz silkiyor Marika, "Bana ne?" Ya, o hûzünlü kocaman gözleriyle bir baktı mı Marika'nın içinı kanatan İlia? Bir güldü mü, Manka'nın yüreğmde gül- vliliği bir kez daha denedi Marika. Yine başaramadı. Bir hafta bile sürmedi Sadık'la birlikteliği. Kentliler adayı keşfedipde gelen giden çoğalınca pansiyonculuk da rekabete bindi. Diğer pansiyon sahipleri Marika'nın müşterilerinin yolunu kesmeye başladı... "Ne işiniz var o gâvurun yanında. O bir orospu' Çiçekler sulanmalı, yemek pişirilmeli hatta ikinciyi buldun mu hemen kâğıt o> nanmalı. Çünkü hayat devam ediyor. Deıür ya, "Yaşam silgi kulianmadan resim yapma sanatıdır". artık Marika'nın silgilerden de umarı yok...O, hiçbir zaman resim seçici de olamadı. Ama, hayata karşı da bir suç işlemedi... ler açtıran İlia? "Ahhh o başkaydı işte. Se\dim onu. çok se\dim. Se bileyim, belki dönmüştür Yunanistan'a. Belki de öimüştür. Belki de arasıra beni dü- şünüyordur. Karısının her ta\uk pişiri- şjnde, benim kukkuriku diye diye el çı- rpmalanmı hatuiayıp gülüyordur ken- di kendine..." Hrisula'nın gözlerine, katarakt indi. Ameliyatla yeni bir göz takıldı. Bazen ayda bir telefonla anyor. Soru- yor Marika, "Gözünü mü çıkardılar? Yeni göz mü taktılar? Yıkıyor musun o gözü? Acıyor mu?" Sorulsa. "özlöyor musun kızını" dı\c "Yok, bre ne özle- yeceğun, bana yapmadığını bırak- madı" diyor ama her konuşmadan sonra oturup saatlerce ağlıyor. Yalnızlığını paylaşacak birisini buldu mu bırlikte olacak ama asla evlenme- yecek artık. Evini. Hrisula'nın üzeri- ne yapacak belki... En çok Almanya'daki evınde kalan fotoğraflanna ve san döpıyesine ha- yıflanıyor. O döpiyesi giyip de çıktı mı sokağa, dönüp dönüp bâkardı er- kekler. Döpiyesi. fotoğraflan, yaşadı- ğı. yaşamadığı herşey kedileri artık. Tekir. Pamuk, Kaplan, Prenses ve Arap Kadri... Kapısını çalan yok ar- tık. Kuzenleri. onlann çocuklan, bir- kaç ev ötede oturuyor. Ama biri de çıkıp. "Ne yapıyor bizim Marika, aç mıdır, açıkta midır" sormuyor. Kımı zaman öfkelenı\ or. "Bir gün de dolma pişirdikti sana da getirdik deseler" di- yor Kımı zaman umursamıyor, "Tu- münüzün ciğeri beş para ermez. Sizin dedikodulannızla sişirilecek kafam yok." Mevlütlerde gözünde yaş başında beyaz örtü Tüm yaşamı. silinmış. örselenmiş bir film şeridi gibi. Olmadık bir za- manda, olmadık bır yerde. bir kare öne fırlayıp, "Bunu da yaşadın sen" diyor. O zaman afallryor, bocalıyor... Günlerce aynı rüyayı görüyor. Bir ka- dının kucağına tutuşturulmuş, bem- beyaz gıysılen içinde bir çocuk... Ya da "Mehmet abi, beni sokağa atma" 1 diye çığlık çığlığa ağlayan genç bır ka- dın... Günlerce kendi kendine konu- şuyor. Televizyonda, Yalan Rüz- gan'nın Maria'sına sesleniyor, "Bı- rak o adamı kızım, bırak git." Çağnhrsa, mevlütlere gidiyor, başı- nda beyaz bir örtü. Hafızın hiçbir tona oturtulamayan sesine kapılıp. ağlıyor. ağlıyor... Zaman zaman intihar etmeyi dü- şünüyor. Ölümden değil. yalnız ölüp de bedeninin kurtlanmasından ya da kedılerinin yemesinden korkuyor... Yatalak olmaktan, düşkünler yurdu- na yatınlmaktan korkuyor. Yaşama, insanlara. kendisine küs- kün Marika. bütün vurgunlara yüre- ği kapalı. bekliyor... BİTTİ YapıKredi Yayınları'ndan bir BEHİÇ AK kitabı (Dığerlertnı bekleyın) OD3O YAP1 KREOİ YAYINLAM İSTİKLAI CADDESİ No 285-287 80050 BEHOCLU ' ISTANBUL TEL (2121293 08 24 14 HatlFAKS (212129Î07 23 ŞİŞLİ 3. ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1992'828 Davacı Semahat Bayn tarafmdan davalı Mustafa Kemal Bayn aleyhine mahkememizde ikame olunan boşanma davasında; Beşiktaş. Ortabahçe Cad Köşe Han No: 55, K: 3. D: 18 İstanbul adresınde mukım davalı Muslafa Kemal Bayn'>a gönderilen teblıgat bila tebliğ iade edilmış olmakla. hâkimliğimizce davacı dilekçesi ve meşruhatlı davetiyenin ilanen tebhğine karar verilraiştir. Karar gereğince davalı Mustafa Kemai Bayn'nın duruşma günü olan 26.10.1993 günö saat 10.00'da mahkememizde hanr bulunması veya kendisini bır vekil ıle temsil ettirmesi. belli edilen günde mahke- mede hazır bulunmadığı takdirde duruşmalara yokluğunda devam edileceğı ve geçerli özurü olmadan gelmediği takdirde cereyan eden işlemlere itıraz edemeyeceğı, meşruhatlı davetıye ıle dava dılekçesinin ilanen tebliği yerine kaim olmak üzere ılan olunur. 13.9.1993 TERASBAR/ YAZARLARINEVİ Pazar, pazartesi hariç her gün 23.3O'danO3.OO'e kadar ÖZDEMİR ERDOGAN. 22.00'den ıtibaren canh müzik. Re:: 2576787/88 RESTAURANT Bumsllhlsmrı Naturel ZeytinyaQı v* Taş Fırın Elcmegi Gümüfdere Rokası Taza Balık Rez: 26 5 29 68 Hasnn Şevkl ErtOrk KARTAL 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞÎ'NDEN 1992/652 Esas 1993/451 Karar Davacı Zerrin Mırlak \ekili Av. Meun Gezmişoğlu tarafından da- valı Yalçın Mırlak aleyhine açılan boşanma davasının mahkememiz- de yapılan açık yargılaması sonunda: istanbul Güngören Tozkoparan Mahallesi cilt: 059 02. sayfa: 71. kütük'. 118'de nüfusta kayıtlı Mıthat kın Aysel'den olma davacı Zer- rin Mırlak ile a>nı yerde nüfusa kavıtlı Bayram oğlu Nazife'den olma davalı Yalçın Mırlak'ın boşanmalanna, 68.000.-TL. yargılama gıdcn ile 250 000 TL. ücreti vekâletın davalıdan alınarak dâvacıya verilme- sinc karar venlmış olup. davalınm adresi yapılan zabıta tahkıkatlan- na rağmen saptanamadığından ilanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş olunmakla, işbu ılanın gazetede yayımını müteakip 1 hafta sonra baslamak üzere 15 gün içerisinde temyiz edilmediğı takdirde kesinleşeceği hususu adı gecen davalıya ilanen tebliğ olunur. 1.7.1993 Basın: 9788 Ehlivetimi ve banka kimlik kartımı kaybettim. Hukümsüzdür. FATMAGÜLÇİN TÜRKAKIN Ormon - Deniz - Ssssldik mcıcn OTCI AKÇAKOCA Odo Ukvolli (bir k^i).^u.fck 17S.O0O.-1U R«stBur«n1 • Hm>*\MZ • Rl«| b c *k(Bkaca-O374.*l 1443* HOMMI S«vkl trHlfk POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Köpek, Bebek, Ödenek.Eskiden "tahsisat-ı mesture" derlerdi, şimdi "örtülü ödenek" deniyor. örtülü ödenek, devlet adamlarının ba- şını en çok ağrıtan harcamalardır. Bu paraları devlet başkanlarından çok başbakanlar harcar. Her hükümet değişiminde başbakanlar birbirlerine örtülü ödeneğin hesabını verirler. Örtülü ödenek gizli harcanması gere- ken bir ödenektir, ama gene de harcamalar açıklanır. Genellikle bu paraları başbakan yerine bir bakan ya da bir musteşar harcar. Gizli tutulan harcamalar gerçekten de bir süre gizli kalır, sonra ilgililer tarafından yok edilir (yakılır). Örtülü ödenekler ilgililer tarafından yok edilir denir ya, gene de bir yerlerden çıkar, kendini ele verir. Gazetede gördüm, Yassıada'yı üniversitenin bir dalı olan "Su Ürünleri Fakültesi" yapacaklarmış. 27 Mayıs'- tan sonra Yassıada'da eski Demokratlar yargılanmıştı. Sanıklar adaya doldurulmuştu. Bu davayı birçok gazete- cı gibi ben de izlemiştim. Her sabah erken saatte Dolma- bahçe'ye gelir, oradaki camiden bır vapura biner, Yas- sıada'ya giderdik. Gidenlerin üstü başı subaylarca aranırdı. Bu davayı Vatan gazetesinin Ankara muhabiri iken özel olarak izlemeye çağrılmıştım. Vatan'ın satışı 35 bin iken, bu davalar görülürken tiraj yüz-yüz on bine kadar çıkmıştı. Davaları da gazetenin seçkin yazarları veriyorlardı. Bunlar, aklımda kaldığına göre Adnan Veli, Oktay Akbal, Burtıan Aıpad, özcan Ergüder'di Gökşin Sipahioğlu, tanıdığım en bıçkın ga- zetecilerden biriydi, bu davayla tiraj alınacağını çok önceden kestirmışti. Gökşin benim bir resmimi koymuş, altına da' kurtgazeteci" diye yazmıştı. Sabahın köründe vapura bindiğimde gazeteci arkadaşlar "kurtgazeteci", "kurtgazeteci", "kurtgazeteci" diye bağırırlardı. On yıl iktidarda kalmış bir partinin tüm kadrosu bura- da yargılamyordu. Açılan davaların arasında üç tanesi çok ilgi çekiciydi. Bunlar, "Köpek", "Bebek" ve "Cım- bız" davalanydı. Köpek davası Bayar için açılmıştı. Ba- yar, Afganıstan'a gıdıyor, Şah da Bayar'a bir Afgan tazı- sı armağan ediyor. Afganların tazıları çok ünlü Bayar, tazıyı alıp yurda dönüyor, ama tazı başına dert oluyor. Akıldanelerden biri çıkıyor, "Tazıyı satın, parasıyla da Umur Bey'e bir çeşme yaptırın" diyor. Köpek davası buydu. Bebek davasına gelince; günün başbakanı Devlet Operası 'nda bir sopranoya gönül veriyor, soprano gebe kalıyor, ünlü bir cerrah da çocuğu alıyor. Bebek de böyle bir dava... Davanın açılışı yaygaralı oldu. "Cımbız" davasına gelince... Örtülü ödeneğin bulun- duğu kasadan bir defter çıkıyor. Harcamalar arasında örtülü ödenek parasıyla bir "cımbız" alındığı yazılı. Bu para böyle şeyler almak için konmamış, dava açılıyor. "Bu cımbız gerçekten alındı mı?" ' Alınmış kı oraya yazılmış.'' Işin tuhaf yanı, örtülü ödenek hesabtnı tutan kişi, baş- bakanın en yakın arkadaşı, böyle bir şakayı yapacak insanlardan değil; ciddı bir kişi... Milli Emniyet Başkanlı- ğı, Başbakanlık Müstesarlığı yapmış bir devlet memu- ru... Cımbız davası da uzun sürdü; öteki davalar arasında unırtulup gitti. Yassıadadavalarının ateşli bir başsavcısı vardı. örtü- lü ödenek kasalarını karıştırırken iki kadın külodu bul- muştu. Mahkemede bu külotları havaya kaldırıyor, "Başbakanın kasasında bunlar da bulundu"diye göste- riyordu. Kulot için dava açılmadı, ama "teş/7/r"edildi. Bugünkülere benzemiyor, ama geçmişin örtülü öde- nek davaları arasında bunlar da var. BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ K.uyu gibi olan çukur ya da çöküntü. 2/106 taş- la oynanan, konkene bertzer oyun... Haysiyet. 3/ Girtikçe yaygınlaşan ve deriyı harap eden has- tahk... Galyum elementi- nin sımgesi. 4/ Kemikle- rin yuvarlak ucu... Çeşme avanası. 5/ Engel.. Din- sel tören ve kurallan. 6/ Dünya işlerini hoş gören, aldınşsız ve kalender kimse... Su. 7/ Ele avuca sığmaz... Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün simgesi. 8/ EUi şiniklık tahıl ölçegi... Savaşlarda gjyilen zırh. 9/ Püskürtü... Bir renk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bilimsel bir sorunu incelemek ya da siyasal, ekonomik, diploma- tik sorunlan tartışmak için yapılan akademik toplantı. 2/ Afrika'da yetişen ve parlak kerestesi mobil- yaahkta kullanılan bir ağaç... Genellikle bldan yapılmış kaba dokuma. 3/ Sipersiz şapka... Çekılerek bahk avlamaya yarayan genellikle daire şeklinde el ağı. 4/ Ahenk... îran'ın plaka işareti. 5/ Sait Faik'ın bir öykü kitabı. 6/ Bir nota... Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı koruma altına alınan alan... Sevinç belir- ten bir ünlem. 7/ Ördeğe benzer bir yaban kuşu... Yapma, etme. 8/ Budun ön kısnundan elde edilen dana eti... Kuran'da bir su- re. 9/ Damarda kanın içinde akmakta olan bir cismin aniden daman tıkaması. Duygular 27 Eylül Pazartesi: Aşk Fskender Savaşır 28 Eylül Sah: Utanç SaffetMuratTura 29 Eylül Çarşamba: Hüzün Güven Turan 30 Eylül Perşembe: Merak Bülent Somay I Ekim Cuma: Arada Kalmak Hulki Aktunç 4 Ekim Pazartesi: Korku Murat Dokur 5 Ekim Salı: Saldırganhk İskender Savaşır 6 Ekim Çarşamba: Haset Orhan Koçak 7 Ekim Perşembe: Kıskançlık İskender Savaşır 8 Ekim Cuma: Matem Yavuz Erten Konu^maldr Saat 19.30'da başlar. Katılım ücrctlıdir 25 000 TL Yunanca ile Tanışalım Panayot Abacı Herhangi bir ön-bilgi gerektir- meyen seminer dizisi 8 Ekim Cuma günü başlayacak. her Cuma saat 18-20 sırasında top^ lanacakür. Serruner ücreti 50.000 TL'dir. Kayıtlar 13-20 arasında Bilar'da yapıbnakta- dır. Nüfuscüzdanımı kaybettim. Hukümsüzdür. SACİDEBALKAYA N üfus cüzdanınu ve araç ruhsatımı kaybettim Hukümsüzdür. METİSARIKAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear