22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 31AĞUSTOS1993SALI KULTUR 'UçanTürk'Hezarfen Ahmed Çelebi'nin yaşamını sinemaya uyarlayan genç yönetmen Mustafa Altıoklar Sinemaolık oynarken yönetmen oldu ANTLAL L'zun bır koridor.. İkı larafında kapılar sıralanmış Bir başından baktığınızda bej duvarlann yansıttığı tavandaki pencereden süzülcn gün sşığı gözlennizi kamaştırıvor; kon- dorun en ucundaki görüntüyü ancak hayal meval seçebilivorsunuz. Sol ta- raftaki odalardan birınden çıkan bır adam üzerine doktor gömleği gıymiş Yüzünü görmüyorsunu?:. yalnızca el- fcri... Ellerinde amelivat eldıvenlen. Sağdaki odalardan binne girnor. Fılmçekmekiçin... Yan fantastik yan gerilım bir film- den bir sahneızlemıyorsunuz. İkıvanı- nda odalar sıralanmış kondor. sine- mamızın genç yöneımenlennden Dr. Mustafa Altıoİdar'ın v azgeçcmedıği her ikı meseleğini de - doktorluk \ e yö- netmenhk - sürdürebılmesi ıçin hava- lmde oluşturduğu özel bır klinik. Cer- rahpaşa'daki tıp oğreniminın ardı- ndan Ankara'da fızik tedavi dalında uzmanlığını yapan Altıoklar. 1989 vılında bir rasİantı sonucu film çekme- ye başlıvor. Sinemada hiçbir eğitimi olmayan Altıoklar ilk kısa fılmi "Çizgini"le Yu- nus Nadi Ödülü de dahil olmak üzere 5 ödül kazanıyor. Ardından 4 kısa film daha: "Ayak Sesleri", "Lapsus", "Kıl Payı" ve "AgonT. Toplam 11 ödül. Geçen yıl tamamladığı, bu yıl vizyona girecek ilk uzun metrajlı fılmi "Denize Hançer Düştü" ise eleştirmenlerce ol- dukça başanlı ve olgun bır çalışma olarak nıteleniyor. Altıoklar şu sırada geçen yıl Kültür Bakanlığı'nın açtığı senaryo yanşmasinda diğer 5 yapıtla birlikte ödüle değer göriilen senaryosu kendine ail "İstanbul Kanatlarımın Altında'Tılmi için mekan araştırması ve kostüm hazırlıklan amacıvla İstan- bul'da. IYeşilçam, sinema ve doktorluk Yaşamında ciddi sonuçlar doğura- bilecek kararlan anıden. hıç düşünme- den aldığı için pata%atsız bır kişılik yapısı olduğunu söyle>en bu enerjik. yaratıcı vönetmenle yeni fılmi. Yeşil- çam. doktorluk. yönetmenlik \e sine- mayla tanışması üzerine konuşuyoruz. -S'asıl film çekmeye başladınız? 89 yılının başlannda asistanlığım sı- rasında Ankara'da amatör bir grup kısa film çekiyordu. İçlerinden bır ta- nesi benim de arkadaşımdı. Ben de sete gidip geliyor. ne yapıyorlar diye merak edıyordum. Fakat film yanm kaldı; yönetmen bitiremedi fılmi. ekip dağıldı. Çok üzüldük. Ben çekerim diye çıktım ortaya. Filmi çektim \e aslmda benım en sevdiğim filmim oldu. Sonra ödüller... -Daha önce başka bir deneyiminiz, bir eğitimini/ sinemayla ilgili profesyo- nel anlamda bir tanışıklığınız var mıydı? Film setini ilk defa o fılmde gördüm. Film çalışmalannı yaparken son dere- ce zor koşullarda ve parasız bır şekılde çekiyorlardı. Bir \ideo kamera>la ba- sit video ışıklanyla çekim yapılıyordu. Ben çekeceğim dıye ortaya çıktığım zaman. ne kadara mal edilebileceğini hesap etmeye çabştım. Ama hiçbir fik- rim yoktu. Bir kameramanla tanışüm ondan aldığım bilgilerle 3.5 mılyon ci- vannda bir paraya mal olacağını he- sapladım. O zaman da bırikmiş o ka- dar param vardı. Onu ortaya koydum ye iyi şartlarda çekmeye çalıştım fılmi. İyi film ışıklan oluşturdum. öyle çek- tik. Dolayısıvla ı^ık nasıl kurulur. set nedir. mizansen nedir bunlan ben film çekerken öğrendim. -Neye bağlıyorsunuz bu başarıyı? Senaryo ışler dunımda değıldi. Za- ten film de o >üzden çekilemedi. Son- radan ben çekerim diye ortaya çıkınca yeniden yazdım senaryoyu. Yeni yazı- lan senaryo tıkır tıkır işledi ve film or- taya çıktı. Şimdıye kadar çektiğim bü- tün filmlerin senaryosunu ben, ken- dim yazdım. Ama ıyi bir senaryo ya- zan 'değilim. bunu biliyorum. Buna rağmen. şımdı yapmakta olduğum "İstanbul Kanatlanmın Altında"nın se- naryosu kapı gıbı bır senaryo oldu. Bu kadar iyi senaryo yazabileceğimı bıl- miyordum. Zaten iddıalı da değilim senaryo yazımında. Senaryo yazarlığı çokaynbiralan. Rr ır arkadaşım film çekiyordu, bitiremedi. Ben çekerim diye çıktım ortaya. En sevdiğim filmim oldu.. Y.eşilçam dünyasının içine girmedim. Hasbelkader ilerleyen bir trende yer almak istemiyorum. paralar veriyorlardı. sinema filmleri yaptınyorlardı ve o fılmler sinemada oynatılıyordu. Ve televızyon onun satış haklannı almış oluyordu. Dün- yada da uygulanan bir sıstem bu. Şim- dılerde, ya ben niye sinema sektörüne film çektireyim ki. çeksin benım yönet- menim diyor. Kendi televızyon ka- nalının ıçine kadrolu olarak almış ol- duğu. ama sinematografik en ufak bir binkımi ve yaratıcı düzeyı olmayan in- sanlara. daha ucuza mal ettikleri için. kendi kahplan çerçevesinde film çek- ürmeye başlıyorlar. Bu sinema için sanıyorum ciddi bir tehlike oluşturma- ya başlavaçak yakın zaman ıçınde. - Biraz "İstanbul Kanatlanmın Altı- nda"dan bahsedelim. Senanoyu ne za- man > azmay a başladmız. ne kadar sü- rede tamamladınız? Senaryonun yazılış serüvenı aslında hoştur. Hezarfen Ahmed Çeiebi, üç dört yıldır bundan bir film projesı olur diye kafamda gehştırdiğim bir şey. Ge- çen sene "Denıze Hançer Düştü"yü burda çekerken çok yorgun hıssetti- ğim. pelte gdbi hissettiğim bir dönem vardı kendimı. Ve Galatasaray ha- mamına daldım biraz gevşeyeyim diye. O sıcak ortamda gevşeyip göbek taşının üzenne bıraküm kendimi: ka- famı şöylearkaya koydum. Bomboştu hamam. Kubbe, camlar ve hamam or- tamı derken, bu film burda başlar de- dim. Ve Hezarfen Ahmed Çelebi'nin fılmi Galatasaray hamamında başlar! Kültür Bakanlığı o esnada bir yanşma açtı. Senaryo yanşması. Sinopsıs oluş- turup gönderdim 20 tane sınopsisi ba- şanlı bulmuşlar Benimki de secilenle- rin içındeydi Y, -İyi bir senaryo yazarı olmadığınızı düşündüğünüz halde, neden şimdiye ka- dar yaptığınız bütün filmlerin senaryo- larını si/ > azdınız? Yazmak zorunda kaldım. Çünkü zaten kısa filmlen çekerken çok fazla bütçeniz olmadığı için genış ekıplerle çalışmak pek mümkün olmuyor. Bir de kim bu adam diyorlar. ortaya çıktığınız zaman. Niye bana bir sena- nst kalksın film yazsın? Ben ancak çok para verdiğim zaman bu olabilir. Onu için başlangıçta hep kendım yazmak zorunda kaldım senaryolan. -V erleşik sinema dünyasının dışuıdan geldiğinizi söylüyorsunuz. Son yıllara kadar, Yeşilçam'da •alaylı' olmayan akademi eğitimi almış yönetmenler bile dışlanıyor, kolay kolay kabul görmü- yorlardı. Siz ne gibi zorluklarla karşı- İaştuıız böylesi bir dünyaya girmeye çalışırken? Benim için Türk sinema dünyasının. Yeşilçam'ın içine girmekte zorlanma diye bir şey söz konusu olmadı, çünkü ben bu dünyanın içine girmedim za- ten. Öyle de bir niyetim yok açıkçası. Sinema sektörüne büyük saygı du\u- yorum ama. bu apayn bir şey. Hasbel- kader ilerleyen bır trenin ıçinde de ol- mak istemiyorum. -Bunu biraz açar mısınız? Yani hıçbir profes>onelliğı olma- yan, ahbap çavuş jlişkılenyle yürütül- meye çalışılan bır sinema dünyası. 1914'tü sanıyorum Türkiye'de yapılan ilk film, 1994"e geliyoru'z. 80 yıl! 80 yıldır bu ülkede varolan bir sanat dalı ve hala endüstrileşememiş. endüstrile- şemediği için de adı sanı bellı olan bir sektör çıkamamış. İşletmecılen. yapımalan kazarulan paralan harca- mışlar. sektöre geri yatınm yapmamı- şlar. Yatınm yapılmayan bir sektör- den de ne beklenebilir ki? Bugün artık Kültür Bakanlığı'ndan gelen uç kuruş. ılda bir tane Avrupa sineması düzeyinde yönetmen çıkarsak büyük bir olay olur. öbür taraftan alınan beş kuruş ile film yapmaya çalışıv orlar. - Peki sizce Türk sineması adına çıkar biryol>armı? Tdbu var. Kültür Bakanlığı'nın bunda cıddı bır katkısı oldu bence . Fikri Beyin bakanlık yaptığı dönem- de toplanan ilk komısyonda 11 esere kredi venldi ve bu 11 esenn üç tanesı. kı bunlardan biri de benım. ilk filmleri- ni çekecek olan yönetmenlere verildı. Arkasından toplanan ikinci komis- yonda ilk fılmıni çekecek 2 yönetrne- nin projesıne destek venldi. Oran 21 de beş yanı. Yeni vönetmenlere film yaptırma karan prensip olarak çok olumlu. Yılda bir tane Avrupa sine- ması düzeyinde vönetmen çıkartsak büyük bir olay olur. Bunu geleceğe umutla bakılabılecek bir nokta olarak görüyorum. Medya dünyası televız- yon meselesi de çok enteresan bir bo- yuta getirdi işi şimdi. Geçen yıllarda I'Senaryojıı telc gecede yazdım7 Sonra çok dar bır zaman vardı se- naryo yazmak için. iki ay kadar ve ben o ıki ay zaman içinde sinopsisin üzeri- ne hiçbir şev koyamadım. yazamadım. Son günden bir gün önce gece yatak- lan firladım ve bilgisayann başında şakır şakır senaryo yazmaya başladım. 48 saat durmadan yazdım. Kanm da sabah uyandı. kalktı geldi. Ben tabii bir delı hev^ecanıyla anlatmaya baş- ladım. Sen önceki yaşamında muhak- kak Hezarfenmişsin. Bu kadar anı ha- tırlamak olur. bu kadar ani uydurmak olamaz dedı. Ondan sonra iki gün için- de senarvobiui. - Hezarfen hangi burçtan? O çağda hangi burçtan bir insan uçmavı düşleye- bifir? Kova burcundan. Bilim adamı. He- zarfen "de çünkü o karakterde bir yapı var. Ayaklan hep yere basıyor bilim adamı yönüyle. Bu benimle de çok il- gili bir şey. Filmde 5 ana erkek karak- ter. Bir tane de kadın karakter. Kadın karakter bambaşka bir dünyadan. Ama onun da karakteri Hezarfen'in karakterine galiba biraz yakın. Ama bu beş erkek karakter ışte Hezarfen . Lagari. Evliya Çeiebi, Bekri Mustafa ve IN" Murat hemen hemen bu beşinde de benden bir şeyler var. Bir defa Mu- ral tam anlamıyla bir ikizler burcu, tam anlamıyla bir şizofren. Tahtta dünvanın en gaddar padişahı ama, 27 vaşında sirozdan ölüyor. Bununla beraber tebdil-i kıyafetle meyhanelere baskın vapıyor. gerekirse meyhanede dığerleriyle işret yapıyor. Hezarfen ise avaklan yere basan bir bilim adamı. Âttığı her adımda o dönem için bilim- sel verilere uygun ilerlemeler yapmak isteğını gösteriyor - Bu beş erkek karakteri kimler oynu- yor? Hezarfen'i Fikret Kuşkan. Lagari'yı büyük bir olasılıkla Uğur Polat. IV Murat'ı Taner Birscl. Evliya Çelebi'yi Halil Ergün canlandıracak. Bekn Mustafa dönemin en ehli keyıf insan- lanndan. Bekn Mustafa'nın kişiliğin- de film Ömer Hayyam'ı bol bol ana- cak. - Mekân araştırması yaptmız mı? Mekan araştırması yapıyorum ama, açıkçası olumlu bir sonuç vok maale- sef. Ozelhkle Galata Kulesi fılmin can daman ama. Galata Kulesi'nin etrafı felaket. Ne yapacağım bılmnorum, kartondan bir Galata Kulesi kurdura- cağım herhalde. Böyle büv ük maketler kurulacak, başka birçaresi vok. Mesa- la bir 17. vüzvıl İstanbul maketi. Edinburgh Festivali'nde Körfez Savaşı'nı konu alan oyun ilgi görüyor Amerikalı Grek, Iraklı Pers rolünde Kültür Servisi- "Körfez Savaşı boyunca televizyonda en az Iraklılan gördük. Ölü ya da canlı. Iraklılar sav aşta yoktu sankı. Çocuklar, yaşhlar, kadınlar, erkekler kısacası insanlık ikinci plana itilmişti. Tüm insanlık değerleri, yerini ideolojik ve ticari anla>ışlara bırakarak gözardı edılmışti." Edinburgh Festivali kapsamında gösterilen Eschyle'in yazdığı "Persliler" ısimlı oyunun yönetmeni PeterSellars'ın Körfez Savaşı üzerine görüşleri böyle. Sellars, bu düşüncelerden hareket ederek oyunun kurgusunudüzenlemiş. Oyunun adından da anlaşılacağı üzere "Persliler". tarihsel bir oyun olma özelliği taşıyor. Oyunun konusu son derece açık bir çizgjde gelişıyor. Perslilenn M.Ö472yıhnda Grekler tarafından bozguna uğratılmasından hareket ediliyor. Ancak Sellars ve oyunu günümüze uyarlayan Robert Auletta öyküyü Körfez Savaşı özelinden yola çıkarak değişürmiş. Persliler. Iraklılann karşılığı olarak canlandınlıyor. Oyunda Xerxes. Saddam Hüseyin'ın odevırdeki eşi olarak seyırci karşısında. Savaşın galiplen Grekler ise Amenkalılar. "•Persliler"de bır savaşın öyküsü yenilmişlerin agzmdan anlatılıyor. Reter Sellars'm yönettigi 'Persliler' adlı tanhsel oyun, MÖ.472'de gerçekleşmiş bir olayı günümüze uyarlayarak sâhneyegetiriyor. Robert Auletta tarafından uyarlanan oyunda yenilen halkın duygu ve düşünceleri dile getirilirken Xerxes'in şu sözlen dikkat çekiyor:"Dünyanın en küstah halkı Amerikan halkıdır." Peter Sellars, oyunun içiçe geçmiş örgüsü içersinde politik saptamalar yaparken teatral anlamda da farklı bir bakış açısı sergiliyor. Oyunda tüm olaylar bomboş bir sahnedegelışi>or. Dekornivetine hiçbir şe> gözeçarpmıvor. Doğallığı bozan tek nokta ise James F. İngalls tarafından yönetilenışıklar. Koronunvarlığıoyunun . bir başka özelliği. Yalnız bu koro iki oyuncudan ojuşuyor. İlki olaylan görüyor ve anlatıyor. İkincisi ise olaylan uzaktan yorumluyor. Tıpkı Körfez Savaşı sırasında Bağdat'taki otel odalanndaçalışan gazetecıler gibi. Bu noktada sahneye yerleştirilen mikrofonlardan da anlaşılması güç ancak etkili bir sesın çıkması amaçlanmış. Oyunun başkahramanlanndan birini canlandıran Endonezy alı danscı Martinus Miroto çuvaldan bir savaş kostümüyle sev irci karşısına çıkıyor. Mısırlı besteci Hamza El Din'in oyun için hazırladığı müzjkler yumuşak vekulağahoş geliyor. ElDin çaresizdurumdaki Perslilenn yaşadığı atmosferi pekişuren birmüziğı yakalamayı başarmış. Oyunun sonunda Xerxes paldır küldürindiriliyor.Odaçareyıannesinin kollan arasına sığınmakta buluv or. Şaşırtıcı sahneleri olan "Persliler"de savaşın şiddetini hissettirmeye \ önelik efektlerde oyunun değişik yanlanndan birini oluşturuyor. PeterSellars'ın vönettiği Eschyle'in bugüncelleştınlmış "Persliler" uyarlaması, şu sıralar Edinburgh Festivali'nin en çok ses getiren oyunlan arasında kabul ediliyor. Kürşat Gürfotoğrafsergisi ANTALYA (AA) - Fotoğraf sanatçısı Kürşat Gür. ikinci kışisel sergisini Burdur'da açacak. Burdur Kültür ve Sanat Festivali çerçevesinde Dev let Güzel Sanatlar Galerisi'nde açılacak sergide. 20 eser yer alacak. Sergi. 1 -4 eylül tarihleri arasında gezilebilecek. Başkentte eytiilakşamlan ANKARA (AA) - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, başkentlilerin müzikle bütünleşmesi ve kaliteli bir müziğe dovTnası amacıyla hazırladığı bir dizi etkinliği, eylül ayında göstenme sunacak. Gençlenn de unutulmadıgı etkinliklerde, günün en sevilen pop müzik parçalan "1I)OB Ankara Pop" konserinde yer alacak. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, "Ev lül Akşamlan" başlıklı kültür-sanat etkinliği nin 4 eylül cumartesı akşamı başlav acağını v e etkinliklenn merkez Segmenler Parkı olmak üzere Ankara Kalesi. Gençlik Parkı ıle Alıınpark'ta düzenleneceğini kaydettı. Gençlerin veçocuklann da unutulmadığını belirten Gökmen. bu amaçla DOB bünyesinde bir orkestra oluşturulduğunu ve bazı profesvonel sanatçılann da katkılannın sağlandığını ifadeettı. DOB. ilk etkinlığıne4eylülcumanesi günüsaat 21.00'de. "Övlesıne Bır Dınleti" konseri ıle başla>acak. Konser, 6 eylül akşamı tekrarlanacak. Bu kapsamda, 11 eylül cumartesi akşamı saat 21.00'de"Napoliten Konseri", 18 eylül" Azeri Şarkılar Konseri", 19 eylül "Modern Dans Topluluğu". 25-26 e> lül "Ankara Pop Konseri" ve 28eylül "Vurma Çalgılar Konsen". başkentlilere sunulacak. Müzikliçocuk oyunu "Kuklacı" ise 14 ev lül akşamı saat 19.30'da sahnelenecek. Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı bünyesinde yeni kurulan İstanbul Dev let Modern Folk Müzik Topluluğu, ilk konserini 4 Eylül 1993 Cumaresigünü Ankara Devlet Resim ve Heykel M üzesi Konser Salonu'nda verecek. Halk müziğını çokseslı bir yapıyla ve v eni bir bakışla ele alarak sunmayı ve halk müziğine daha canlı bir yonım getirmeyi hedefleyen topluluk. aynca, klasik Türk müzığinin çok seslı örneklerine ve özgün bestelere de repertuvannda yer verecek. Genel sanat yönetmenliğini Ferhat Livaneli'nin v aptığı ve 16 kişiden oluşan topluluk, Ankara Dev let Resim ve Heykel Müzesi'nde verecegi ilk konserini saat 20.00'de gerçekleştirecek. Mehtnet Gürbay resim sergisi ANKARA (AA) - Ressam Mehmet Gürbay resimlerini, 1 -15 eylül tarihlen arasında Emlak Bankası Sanat Galerisi'nde sergıleyecek. İstanbul'da 1920yılındadoğan ve asıl mesleği harita yüksek mühendisliği olan Mehmet Gürbav- MSB Harita Genel Müdürlüğü Bilimsel Araştırma Dairesi BaşkanhgTndan albaylıktanemekli oldu. Resim çalışmalanna çocuk vaşta başlayan sanatçı- ilk derslerini ortaokul öğretmeni Hayri Çizel'den, daha sonra da Şefik Bursah'dan aldı ve Şeref Üren ile 25 yıl süren çalışmalar yaptı. 36 vıldır sanat yaşamının içinde olan Gürbay, çalışmalannda empresyonist tarzı benimsedi. 1957-1960 yıllannda Plastik Sanatlar Derneği üyeliği. 1960-197f8 yıllan arasında da Ressamlar Cemıyeti'nin genel sekreterliğını yaptı. 1978'den bu yana da Güzel Sanatlar Birliği v e Birleşmiş Ressamlar Demeği üyesi olan sanatçı. söz konusu derneklerle 60 \ urtıçi, 20 * yurtdışı karma sergiye katıldı ve 8 kişisel sergi açtı. Sanatçınınyapıtlan.Cumhurbaşkanlığı.TBMM. Kültür Bakanlığı. TPAO. MSB. orduevleri. çeşitli bankalar. elçilıkler ile yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiv onlarda bu- lunuyor. Teşvikprimi tarüşma yarattı ANKARA (AA) - Sözleşmeli olarak çalışan sanatçılara yılda iki maaş tutannda ödenmesi gereken teşvık ikramiyesınde, Devlet Tiyatrolan'nda çalışan bazı sanatçılar kapsam dışı bı- rakıldı. Kapsam dışı bırakılan. aralannda ünlülenn de bulun- duğu çok sayıda sanatçının 'ilgili yasa ihlal ediliyor' gerekçesiy- le bölge idaıe mahkemelenne başvurduğu öğrenildi. Bu arada Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Yücel Erten'in kurum içi du- yurusunda bu sorunu "şans ovununa" benzetmesi sanatçılar arasında tepkiye yol açtı. Bu konuda görüşlerini açıklayan Devlet Tiyatrosu'nun bazı sanatçılan. teşvik ikramıyesinin yasal hak olmasının >anında yerinde bir karar olduğunu. ancak uygulamayı sağlıklı bul- madıklannı söylediler. Kapsam dışı bırakılan sanatçılar arası- nda Kerim Afşar, Hepşen Akar, Beyhan Saran, Nurşen Girgin- koç ve Gülsen Alnıaçık gibi ovunculann da olduğuna dikkat çeken sanatçılar. yönetimin uvgulamada aldığı kıstaslan açı- klaması gerektiğini bildirdiler. Eski DT Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, "Her uygulama için belli bir değer ölçüsü olur. Bu hangi değer ölçüsüne göre yapıldı; doğrusu merak ediyor insan" sözleriyle görüşlennı açıkladı. Başanlı ve başansız çalışan ve çahşmavanın aynlmasından vanayım diyen Can Gürzap. yönetimin değerlendırmesine ba- kıldığında böyle bır davranışın görülmedigirti ifade etti. Gür- zap. şövlededi: "Ama şimdi olduğu gibi sağlıklı >e sağlam ilkeye dayanma- yan, siirpriz kararlarla gerçekleştirilen bu uvgulamanın bu soru- nu çözeceğine inanmıvorum. Verilmeme gerekçesinde sanatçının geçen yıl göre> almaması, disiplin cezasının bulunması >e başanlı. başarısız obnası esas alınmış gösteriliyor. Geçen >ıl yönetim tarafından göre> veril- mişse. bu husus kişive yüklenebilir mi? Suç işleven kişi ceza- landınlmış ise aynı suça ikinci bir ceza vermek anayasaya av- kırıdır. Ktşinin başanlı veya başarısız olduğu, bir kişinin hangi hassas terazisi 0e ölcülebilir? Uygulama, geçmişi değil geleceği kapsar." Semih Sergen de bir sanatçının cezalandınlmasının en kolay yol olduğunu belirterek "Bu tür uygulamalar bir kişinin iradesi- ne bırakılmamalı" dedi. Yönetimin bazı sanatçılan kapsam dışı bırakmasında aldığı kıstaslan açıklamasını isteyen Sergen, uv- gulamanın bir kişinin iradesinden çıkartılması gerektiğini be- Urtti. Devlet Tiyatrolan'nda 40 yıldır görev yaptığıru ifade eden Kerim Afşar, teşvik edici bir uvgulamanın doğru olduğunu be- lirtti. Afşar. geçen yıl sağlık nedeniyle görev almadığını ha- tırlattı ve kapsam dışı bırakılmasını. "40 yılı bitirdim; yönetim böyle takdir etmiş; ayıp varsa, onlara aittir" dedi. Kesinüsiz 37 yıl Dev let Tivatrolan'nda görev yaptığını anla- tan Hepşen Akar, herhangi bir disiplin cezası ve görev almama gibi sorunlan hiç yaşamadığını kavdettı. Hepşen Akar. bu tür uygulamalarda yönetimin hangi kriterleri esas aldığını oyun- cusuna anlatması gerektiğini bildirdi. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Yücel Erten, tartışmalar üzerine bir duyuru vayımladı. Teşvik ikramiyelerinin kurumda bazı gereksiz tartışmalara yol açtığını gözlemlediğıni ifade eden Erten. ikramivenın kazanılmış hak olmadığını. bunu hak edebilmek için teşvike değer bır durumun olması gerektiğini vurguladı. Erten duyurusunda şunlan kaydetti:"Kendilerine teşvik ikramiyesi uygun görübneyen bazı çalışanlarımızın bunu bir 'ceza' olarak nitelendirme yanlışına düştükleri gözlemlen- mektedir. Oysa 'ödüllendirilmeye* ya da 'teş>ik edilmeye' uygun görülmemiş olmak, objektif dunımunu korumak anlamına gelir. Kişiye herhangi bir 'ceza' uygulandığı anlamına gelmez. PÎyangodan para çıkmadığı zaman nasıl 'cezalandırıldığımızı' düşünmüyorsak. bir ödüle değer görüunediğimiz zaman da 'ceza- landırıldığımızı' düşünemeyiz. Devlet hizmetinde herkesin gönlünden gectiği gibi 'kendini ödüllendirmesi' düşünülemeyeceğine göre, ödüllendirme ya da teşvikin makamlar tarafından yapılması ve bu işlemin ölçütleri- nin o makam tarafından konulması da doğaldır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear