25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3AĞUSTOS1993SAU 10 DIZIYAZI Barış, uzlaşma ile müıııküıı KEMAL BURKA Y'LA KURT SORUNU ORAL CALI $LAR ürkiye'nin de sonuçta bu yöntemibenimseyeceğikanısındayız. Sonunda bir masa etrafinda oturacağızf barışçı biçimlerde olacağız. Amapolitik güçleryenibir dengeye kavuşacaktır9 diye düşünüyorum. Sadeceşahinlerden ibaret olmayacak toplum... •6- Eylül öncesi ve son- rasında Kürt örgüt- leri oLsun, Kürt ve Türk sosyalisf ör- gütieri obun. ûşman sayüabilecekbirsü- bir süreç yaşadılar. Karşılıklı öldürmeleri de içeren bugün acı ile andığıınız. çok tra- jik oJaylar yaşandı. Ye bu acı ounaylar kieoiojik gerekçelerle süsleniyordu. Bur- juvanın adamı, revizyonist. oportünist vs. gibi ifadeler kullanılıyordu. Bu konuda en kıyıcı örgütlerden biri de PKK idi. Yalnız- ca Türk devletiyle savaşmak değil. solcu örgütler içinde en fazla saldın eğflirai taşı- yan ve bu kavgalarda öldûrmeye kadar varan eylemlerin en önemli sonımluların- dan biri de PKK idi. Bu yalnız Kürtler arasmdaki ilişkilerde değil, Türk solu ile itişkilerinde de böy le idi. Ve özellikle de si- zinle çok > akın taribe kadar düşman sayı- labilecek bir ilişkiye sahiptiler. Diğer Kürt örgütler arasında da benzer şeyler yaşandı. Şimdi ise "cephe" diye adlandın- lan bir noktaya geldiniz. Bu süreci nasıl değeriendiriy orsunuz? örgütler arası şiddet BURKAY - Başmdan beri de bizim tu- tumumuz sol saflarda yurtsever örgütler arasında şıddete başvurulmaması idi. Biz bunu her zaman vurguladık. Parti- mızin gecmişten ben pratiği de bunu kanıtlıyor. PKK'nın o politikasım veya diğer sol saflarda şiddete başvuran politikalan hep eleştirdık. Son dönemlerde daha olumlu bir ortam oluştu. Biz, yurtsever örgütlerin her şeye rağmen ortak nokta- larda bırleşmeleri gerektiğini başından berisavunduk. Son dönemde bu eğilimler daha da güçlendi. Öyle sanıyorum ki, uluslara- rası plandakı değışiklikler de bu gelişme- yi etkiledi. Biz de gecmişten deneyler edindik. Yurtsever örgütler arasındaki çatışmalann verdıği zararlan somut ola- rak da gördük. - Yurtsever vurgusu yapıyorsunuz. Ama onlar kendüerine sosyafist diyorlar. BURKAY - Biz de sosyalist diyoruz kendimize. - Yok, yurtsever keiimesi eski anlay tş- lan hatırlatıyor. BURKAY -'Ben Kürt ulusal hareketin- deki diğer bütün örgütieri de kapsadığı için söylüyorum. Genellikle Kürtlerin haklanrun tarunmasından yana olan, baskjlara karşı çıkan örgütieri kastetti- ğim ıçin söylüyorum. Kürt kesiminde bütün bunlan bir araya getire- cek bir şey olduğu için. Biz bunlar arasında bir birlik yaratılmasından yanaydık. Kitleler arası- nda da bu istek güçlüy- dü. Kürt kesiminde yurtsever halk kesimleri çoğunluk. örgıitler arasındakı çatışmalar- dan rahatsızdır. Örgüt- ler arasında iyi ilişkiler. dayanışma, işbirliği is- teniyor. Buna da uygun düşüyordu. Demin söy- lediğim gibı uluslararası değişiklikler de bunu k o layiaştırdı. Çünkü geç- mişteki kamplaşma vc aynı zamanda sosyalist ülkeler arasındaki ıdeo- lojik kavgalar. Türkiye'- de de solu bir bütün ola- rak. aynca yurtsever Kürt harekeuni de de- rinden etkiliyordu. Sizin de belirttiğiniz gibi. kör döğüşlerine yol açıyor- du, mezhep kavgalanna yol açıyordu. Bu dünya- daki değışim ıster iste- mez ortamı yumuşattı. İdeolojik kavgalar eski sertliğini, keskinliğini kaybetti. Ve bellı bir yakınlaşma doğdu, ör- gütler arasında ortak çalışmalar güçlen- di. 'Seyirci kalmadık' Yine sizinle ilgili şöyle bir değerlen- dirme yapıiıyor Dahadoğrusu genel olarak Kürt örgütieri konusunda şöyle bir değerlendirme var: Aslında mücade- leyi PKK yürüttü, son dönemde. Diğer örgütlerin pek bir fonksiyonu olmadı. Daha çok seyirci kaldılar. Barış çağrı- lan falan berhangi bir cevap bulmadı ve bu yfizden de insanlar savaşan örgütün yanına toplandılar deniyor. Aynı risk önûmüzdeki dönemde sizin için dtvam edecek mi? Bu barışçı çizginiz nedeniyle Kürt halkı icinde yeterince güç bulama- mak gibi bir sorunla yüz yüze gelecek misiniz? BURKAY - Bence uzun vadeli dü- şünmek gerekiyor. Partilerin mücade- ] orun terörize oldu. Bunu yapan da devlet oldu. BiHnçtişekilde Kürt hareketinioraya itti. Bu bizim geçnüşte söylediklerimizinyanhş olduğu anlanunagelmiyor. Bugün durum değişmiştir. Böyle devam ederse bizim de bu barışçıpotitikayı sürdiirmemiz mümkü'n o/maz. destek sağladı. Bizim gücümüz zayıf- larken PKK gerçekten güçlendi. Çün- kü dönemin yöntemi oydu. Yani dev- let şiddet kullanıyor. PKK da karşı şıddete yöneldi. Bu bakımdan bu deği- şikliği biraz doğal karşılamak lazım. Ama demin de söyledigim gıbı, politik mücadele uzun vadelidir. Bize göre bu sonınun çözümü, so- nunda uzlaşma ile mümkündür. Banş ve uzlaşma ile mümkündür. Özellikle de Kürt hareketinin içerisinde bulun- duğu koşullar nedeniyle, bölge koşul- lan nedeniyle. Türkıye'run de sonuçta bu yöntemi benimseyeceği kanısı- ndayız. Yanı sonunda bir masa etrafi- nda oturacağız, banşçı biçimlerde ola- cağız. Ama politik güçler yeni bir den- geye kavuşacaktır, diye düşünüyo- rum. Sadece şahinlerden ibaret olma- yacak toplum... Siyasi mücadele Kürt halkının yararınadır AbduUah Öcalan ve Kemal Burkay yan y analar. Kürt hareketinde biri şiddetin, diğeri de uluslararası kamuoyu oluşturmanın temsilcisi... lesinde genel olarak Kürt ulusal hare- gördük. 1980 sonrası koşullarda, 12 ketinin değişik dönemlerde aldığı bi- Eylül koşullannda bizim yurt içerisin- çimleri de bir bütün halinde uzun va- deki eylemlerimiz isler istemez düştü, deli düşünmek gerekiyor. herkesin düştü. Ancak bizim çalışma- 12 Eylül öncesinde öyle sanıyorum ki. Kürt politikasında. Türkiye Kür- dıstanı'nda. Türkiye'de önemli roller oynayanlardan bir tanesi bizim parti- mizdir. Sorunun tartışma gündemine getirilmesi. basın-yayın planında. ör- gütlenme planında, kitlelerin aydı- nlatılması, örgütlenmesi bakımından partimiz önemli bir rol oynadı. Ancak 12 EylüPün öncesinden başlayarak durum değişti. Sorunun terörize olması etkiledi bi- zim durumumuzu. Bana göre sorunu lanmız devam etti. Yani biz seyirci kalmadık. Bizim çalışma yöntemlerimiz farklıydı. Biz silaha sanlmadık. Onun dışındaki politik çalışmayı yurt koşul- lannda olar.aklann elverdiği ölçüde, onun ötesinde yurt dışında. biz çah- şmamızı sürdürdük. Kürt hareketinin uluslararası kamuoyuna mal edilme- sinde yine bizim çalışmalanmızın önemli biretkisi oldu. Partilerle, ülke- lerle, kamuoyu ile... Bugün bunlann olumlu etkilerini görüyoruz. Aynca yun içerisinde ses çıkaran terörize eden devlet oldu. Kürt hare- ketini adeta o köşeye itti, şiddete itti. Bundan amaç. daha kolay basürabil- eylemler, silahlı eylemler oldu. PKK'- me umuduydu. Sol hareket bir bütün nın silahh eylemleri oldu. Bu kamuo- olarak itildi. Bunu 1960"tan beri biz yuna yansıdı. Bu PKK'ya önemli bir - Siz, Türk devleti böyle giderse biz de şiddeti ve silahlı mücadeleyi günde- me getirebiliriz diye açıklamaİar yaptı- nız. Ve bu açıklamalarinızı da zaman zaman sürdürüyorsunuz. Bugüne kadar sabırla barışçı çizgide Lsrar etmeniz ve banşçı çözümlerde rsrar etmeniz deği- şebilir mi? BURKAY - Geçmişte izlediğimiz poliükanın bugün de doğru olduğu kanısındayız. Yani biz Kürt sorunun şiddete yönelmesinden yana olmadık. Türkiye koşullannda. Türkiye Kür- distan'ı koşullannda banşçı, politik mücadele biçimlerinin, silahlı olma- yan mücadele biçimlerinin Kürt hare- ketinin gelişmesi ıçın daha elverişli ol- duğu kanısındaydık. Ancak bize rağ- men gelişmeler farklı yönde oldu. Yani sorun terörize oldu. Demin de söylediğim gibi bunu ya- pan da devlet oldu. Bilinçli şekilde Kürt hareketini oraya itti. Bu bizim geçmişte söyledüderimizin yanüş ol- duğu anlamına gelmiyor. Ancak bu- gün durum değişmiştir. Eğer böyle de- vam ederse gerçekten bizim de bu banşçı politikayı sürdürmemiz müm- kün olmaz. YARIIM: Şiddet Kürt halkı için taliKsizIiktir Sorununçözümündeesasyük kadınlarda - Bizde kadın yönetid az. Sizin partinin yöneti- minde ne kadar kadın var? Parti yönetiminde oraosal olarak durum nedir? BURKAY - Ne yazık ki az. Oran veremem de. Parti örgütümüzde de kadınlar var. Ama üst organlara dogru çıktıkça azalıyor. - Sizin eksikliğiniz mi, yoksa kadınlaruı eksik- liğimi? BLHKAY - Kanımca genel toplumsal politik yapıdan kaynaklanan bir şey. Çünkü biz kadı- iılann erkeklerle eşit oranda olmasını, hatta daha fazla olmasını isteriz. Ama en aandan eşit bir yanşma olabilmeliydi. Daha fazla katılım olmalıydı. Ne yazık ki bizim Kürt toplumunun yapısı buna elvermiyor. Daha birkaç yıl öncesi- ne kadar öyle şehirler. öyle kasabalar vardı ki kadınlar sokağa çıkamıyor- lardı alışveriş için. Mesela bir arkadaşımızın hanımı Batıh idi. Zaman zaman sokaga alışveriş için çıktığı için bu, tepkilere yol açtı bizim arka- daşlanmız arasında büe. Yani bu bayan bizi çok güç durumda bırakıyordu. Ade- ta partinin durumunu tehdit ediyordu. - Kuzeye doğru geçriğimiz zaman, Akvi geleneklerinde diğer geleneklerden farklı bir durum vardı. Bu bakımdan mesela sizin Kürdistan adını verdiğiniz. Kürdistan'm kuze- yi dediğiniz yörelerİDde bu konuda çok fazla sıkmtı çek- memiş olmanız gerekir. BLTtKAY - Tunceli yöresi biraz daha farklı. Ale\i yöre- leri biraz daha toleranslı. Ama çok fazla da değil. Me- ^ ^ ^ ^ ^ sela hatırlıyorum, bu daha önce kınldı. Kadınlann meslek yaşamına gir- mesi. kadınlann dışa açılması, Alevi Kürt kesi- minde biraz daha erken başladı ama, kendi ço- cukluğumdan hatırhyorum. komşu köyde ilk defa zengince bir köylü, kendi kızlannı öğret- men okuluna göndermişti diye çok kınanmıştı çevrede. Yani demişlerdi ki. Mustafa Ağa idi ismi. Mustafa Ağa kızlannı öğretmen okuluna göndermiş. Bu olacak şey mi? Yani kınldı tabii o. Toplum hızla açıldı. Tunceli'ye mesela ! 965'- te gittığimde avukat olarak hatırlıyorum. yerli kadınlar alışverişe orada da çıkmıyorlardı, ayı- planıyordu. Yalnız memur hanımlan, yabancı memurlann hanımlan... Kınldı bu tabii. Gü- ney kesimine nazaran. kuzey kesimi biraz daha geç oldu. Ama görebildiğim kadanyla artık Di- yarbakır ve başka yerlerde kadın hem politik çalışma içerisine giriyor, hem meslek hayatına giriyor. - Şöyle bir şey dûşünemez misiniz? Bu, SHP'nin uyguladığı veya uygulamak tstediği bir kota sis- kendim de dahil, ne kadar da kadın haklanndan yana da olsak, kadın sorunlanm, kadınlann kendileri kadar iyi dile getiremeyiz. temi var. Diyarlar ki, kadın en azından yüzde 25 oranında her yönetim kademesinde bulunmalıdır Siz böyle bir şey düşünmüyor musunuz? BLfRKAY - Buna tümüyle karşı değilim. Bence hak etmeli kadınlar. Yani biz yardımcı olmalıyız onlara. Ama teşvik de etmeliyiz. Bu nedenle belli bir teşvik gereklıdir diye düşünü- yorum. Bu yüzde 25 mi olur, daha mı olur. az mı olur ayn bir konu. Bence kadınlann bızım partilerde de yönetim kademelerinde daha çok görev alması için onlan teşvik etmeliyiz. Erkek arkadaşlar o konuda daha yetkın bıle olsa, on- • lan geri plana itip kadına yer verilmeli. - Kültürden gelen. eğitimden geien toplumsal baskılar nedeniyle kadının ön plana çıkması çe- şitü şekillerde engelleniyor. O zaman da tercih yapmâk zonında kaidığuıız zaman daha çabuk iş yapan ve daha çok iş yapan erkektir de- yip ona kapılı> orsunuz. Ve bü- tün sosyalist partiler aslında hep bunlan belirttiler konuştu- ğumuz zaman. Ama sonuçta yine erkek parüsi haline dönü- şür partiler. Yani benzer sıkıntiyı siz de yaşıyorsunuz sandığun kadanyla. BURKAY - Kanımca dev- rimci kadrolara, erkeklere de görev düşüyor. Ben kendi ar- kadaşlanmı da zaman zaman eleştiriyorum bu konuda. Ne yazık ki erkeklerin de biraz işine geliyor, kadınlar daha zi- yade çocuk bakımına eğilsin diye. Yani erkeklerin de ken- dilerini yenilemeleri gereki- yor. Kolay bir şey değil imti- ^ ^ ^ ^ ^ yazlardan vazgeçmek. •^•H - Kadınlar diyoriar, politika erkek işidir. Politika iktidar demektir. Politika iktidar detnek olduğu için kadın da politikaya girdiği zaman erkekleşiyor ve iktidarın bir parçası haline geiiyor.Bunu nasıl değeriendiriy orsunuz? Bir de, sizce bu meseie oasıl çözüleoUir? BURKAY - Kadınlann; diyelim ki kadın toplumsal yaşamda bir bütün olarak ekonomik yaşamda. politik yaşamada. kültürel yaşamda eşit sayılabilecek düzeye ulaşmadıkça, bu ko- şullarda baa kadınlann üst düzeylerde olması. bazı Kürtlerin, hani Türk devletinde postlar iş- gal etmesine benziyor. Hatta bugün bir başba- kan olması, erkek olacağına bir bayan olması iyi olur diye düşündüm ben. Tansu Çiller'in.. Ama Tansu Çiller mesela Müslüman Türkiye sözüyle başladı. O zaman hanımlann çarşafa girmeleri gerekir. Dolayısıyla demokratik bir Türkiye gerekli hanımlara. Müslüman Türkiye değil. - Ben o anlamda söy lemedim. Birçok kadın Tür- kiye'de polifikadan uzak dunıyor. Sebebi de şu: Politika dediğim zaman, siyasi mücadele ve par- risel mücadeleyi kast ediyorum. Politikadan uzak dunıyorlar ve diyorlar ki biz bu işin içine girdik mi, erkekleşiyor ve erkeklerin bildiğiniz iktidar kavgalan içinde yer atmaya başlıyoruz. Bu ise kadının esas özelliği olan radikal, değişti- rici özelliklerini törpülüyor, onu başka bir kalıba döküyor. Bu anlamda sosyalizmin prutik tecrii- besine baktığımız zaman şöyle bir açmaz içinde bulunulduğunu görüyoruz: Bütün sosyalist iilke- ler erkek iktidarlarının üikeleri oiduİar. Sosya- list önderlerin bu konuda ciddi bir teorik çözüm getirdiği fıkrini kadınlar kabul etmiyorlar. O yüzden de sosyalist politikayı bemmsemiyorlar. Nasıl çözükbi'lecek bu iş? BURKAY - Ben genel olarak kadın sorunu- nun çözümünü de genel ekonomik sosyal koşullann bütününe bağlıyorurn. Ör- neğin bugün Avrupa'da kadının yeri çok farklı bazı ülkelere göre. İskandinav ülkelerde kadının durumu hatta Avrupa'nın diğer bö- lümlerine göre daha da iyi- dir. Danimarka'da İsveç'te, Norveç'te... Hükümette önemli bir yerleri var kadının. Mesela Norveç'te, kuzey ülkelerinde. Bu şur- dan geliyor: Kadının top- lumda meslek hayatına katı- lması, kadının iş hayatında özgürleşmiş olması. kadm- erkek iKşkilerinın daha de- mokratik olması genel top- lumsal demokrasiye bağlı. Bundan ileri geliyor. Ama elbette işi oluruna da bırak- mamak lazım. Yanı kadı- nlann da erkeklerin de bu konuda yapması gereken şeyler var. Bu süreci hızlandırmak için. Biz ekonomik, sosyal alanda gen bir toplumuz deyip kendi kaderimize razı olmak yanhş olur. Hanımlara önemli görevler düşüyor. Demin de söyledım, bize, erkeklere de görev düşüyor. Çaba göstermemiz gerekir bu konuda. Ben görevlerimizi iyi yaptığımız kanısında değilim. Diğer taraftan kadınlann da en başta çaba göstermeleri gerekiyor. Ben şu kanıdayım: Kadın sorununu ne kadar bilirsek bilelim. kadınlar kadar biz bilemeyiz, onlann sorunlannı onlar kadar yaşayamayız. Bu doğal bir şeydir. Mesela bizim bayan arkadaşlanmız. taraftarlanmızm çıkardığı kadın dergisi var. Orada ben yaalanlan okuduğum zaman hoşlandım. yanı sevindim. Yani kendi sorun- lannı gerçekten iyi dıle getiriyorlar. O kadannı ben beklemiyordum. Daha birkaç yıl öncesi bir şey yoktu. Genel olarak yayınlanmızda yazan İcadınlanmız azdı. Ve ıçlerinde böyle aklımıza bile gelmıvordu. Bu arkadaşlar iyi şeyler yaza- emınızm, sorunu salt kadın sorunu olarak gören, birerkek düşmanlığına çeviren, toplumsal ve sosyal sorunlardan koparanbirtavır içine giriyor. bilir, bilmem ne yapabilir. aklımıza gelmiyor- du. Ama orada gördük, kendileri bir kadın der- gisi çıkardılar, kadın sorununu ışleven birdergi çıkardılar. Sorunlanm ne kadar güzel dile geti- riyorlar. Bunu gördük. Dolayısıyla şu sonuca vardım: Ben kendim de dahil, ne kadar da kadın hak- lanndan yana da olsak, kadın sorunlannı, kadınlann kendilen kadar iyi dile getiremeyiz. Ve bu arada yanlışlar da yapıyorlar. Yani genel olarak kadın hareketi icinde. Diyelim ki femi- nizm, sorunu salt kadın sorunu olarak gören, hatta sonunda bır erkek düşmanlığına çeviren, diğer toplumsal sorunlardan ve sosyal sorun- lardan koparan bir tavır içine giriyor. Şunu da ekleyeyim: örneğin bu iktidar meselesinde kor- ku, politikadan korku. Bunu yanlış buiuyorum. Politikanın dışında kalmak mümkün de- ğil. Sanattaolsun... - Ama kadınlar şöyle söylüyor- lar Politika tarzını değiştirme- miz gerekir diyoriar. 'Şimdiye kadar dünyadaki denenmiş ve erkeklerin egemen olduğu poli- tika tarzı, bir parti kurmak ve bunu iktidara yöneltmek biçi- minde. İktidarı kim ele geçirir- se o hakim olur şeklindeki an- laytsın özü erkekçedir. Bu ikti- dar mû'cadelesinin özü erkekce- dir ve erkek özeUikleri taşımak- tadır. Onun için biz politikayı bu bilinen tarzda yapmaya- cağız İktidarı başka şekilde et- kileyebilecek, iktidarı iktidar olmaktan çıkanp ortak yöoeti- me döndürecek başka yollar bulacağız' diy orlar. BURKAY" - Ben katılmıyo- rum ona. İküdan erkeksi bir egemenlik biçimi olarak görmüyorum. İktidar- da mevcut olan güç unsurundan kaynaklanı- yor. Erkek de kadına göre fızik olarak daha güçlü. Ve o yüzden belki ıktidan erkeklerle kı- yaslamak, boyle bir benzerlik kurmak oluyor. Ama ben ona katılmıyorum. Her iktidarda güç vardır kuşkusuz. Kadınlann kendisi iktidar olsa onlar da güç kullanacaklardır. Erkekleş- mek değil. İktidann kendisine özgü bir gücü var; ortamlan var. ordulan var. Yani bir kadın da olsa o orduyu kullanacaktır. Nitekim geçmişte devletlere kumanda etmiş kraliçeler görüyoruz. Bence iktidann niteliğini değiştirmek lazım: Eğer bugün gördüğümüz. somutta gördüğümüz iktidar. gücü kötüye kul- lanıyorsa, bu genel olarak iktidar kavramına karşı çıkmayı gerektirir. Ve iktidann niteliği de- ğiştirilırse, aynı iktidar erkeğı de sınırlayabıhr. SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Işıklar'ın Savaşımı: (4) Bir Ders, Bir Açıklama... DiyarbakırTabipler Odası, tüm milletvekillerine, Feh- mi Işıklar'ın durctmu ile ilgili olarak bir mektup gönderdi. Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Dr.Mahmut Ortaka- ya imzasıyla yollanan mektup şöyle: "Anayasa Mahkemesi, 1982 Anayasası'nda yer alan, o dönemin hukuk anlayışına uygun, çağdaş devlet ilke- lerine aykırı, antidemokratik 84. maddeye dayanarak, oylanmızla seçilmiş milletvekilimlz Sayın Fehmi Işık- lar'ın milletvekilliğine son verme karannı almıştır. Bu karar demokrasiye vurulmuş bir darbedir. Hukuku ve demokrasiyi savunması gereken siz parlamenterle- rin bu karara tepki göstermenizi ve anayasanın 84. maddesinin kaldırılması için gerekli çabaya katılacağı- nızı demokrat olmanın bir gereği olarak bekliyoruz." Fehmi Işıklar'ın, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin ker>- disirte "Demokratik savaşımı ile ilgili Ûzel Dayanışma Ödülü" verdikleri sırada, yaptığı konuşmayı, ardından Anayasa Profesörü Bahri Sava'nın konuya değinen gö- rüşlerini yayımladım. Prof. Bahri Savcı bir sorum üzeri- ne şunları da söylemişti: "Yargıçlar, özellikle yüksek mahkeme yargıçlan, gün- lük siyasal polemiklere girmezler. Girerlerse, hem ken- dileri, hem de onlardan adalet bekleyenler rencide olur- lar. Yargı mercileri evvela müspet mevzuatr uygulamak zorundadır. Hele çok açıklık varsa bu mevzuatta, başka türlü hareket edemez. Ama, bazen açıklık yoktur, müs- pet mevzuatla, yüksek hukuk prensipleri arasında, ya- hut mevzuatm birbiri arasında çözülmemiş, formüle edilmemiş açıklıklar olur; bu açıklığı, yargı mercii, yük- sek hukuk ilkelerinin esprisi içerisinde yorumlayarak uygular veya uygulamayı yönlendirir. Bütün üikeleri bağlayan, Birleşmiş Milletler Bildirgeleri, uluslararası bildirgeler var; yüksek mahkeme bunu iç hukuk mev- zuatına göre çözer." Prof.Bahri Savcı, tüm yüksek yargıçların kulağına kü- pe olması gereken, şu tümcesiyle bitirdi konuşmasını: "Yüksek yargıçlar, günlük yaşamın içine girmezler." Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör özden, "Işıklar'ın savaşımı..."başlıklı "Ankara Noiları" ile ilgili olarak birdüzeltme gönderdi. ûzden'in 29temmuzgün- lü düzeltmesi şöyle: "Sayın Ekmekçi, Cumhuriyet gazetesine ve okuyucularına saygım ge- reği bu düzeltmeyi gönderiyorum. Fehmi Işıklar'la ilgili olarak belirgin bir yanlılıkla (bu evrede "yandaşlık" demiyorum) sürdürdüğünüz yazıda mahkememize ve bana ilişkin anlatımlar hem gerçeğe hem de hukuka aykındır. Özetle: 1- Anayasa Mahkemesi Fehmi Işıklar'ın milletvekilli- ğini düşürmemiş, Anayasa 'nın 84. maddesinin 3. fıkrası gereği söz ve eylemleriyle kapatılmasına neden olduğu partiye ilişkin kara/ın TBMM'ye tebliği ile üyeliği sona ermiştir. Anayasal zorunluluk kanımca da doğrudur. Devleti ve demokrasiyi güçlendirmek yönünden de ye- rindedir. * 2- Partiyi kapatma kararı mahkemenindir. Benim kişi- selkararım değildir. Tersine yayınlar mahkememize ve üyelerine saygı ile bağdaşmaz. 3- Fehmi Işıklar'la akraba olduğumu söyleyen gazete- cileri 'araşurdrm. kayınbiraderimin kayınbiraderinin 1 dünürü oldugunu ögrendtm. Akrabam değil. Olsa ne çı- kar?...' diye yansızlığımı vurgulayan bir halk deyişiyle yanıtladım. Hatır için mi oy kullanacaktım? 4- Karara yönelik eleştirilerle hukuk dışı değerlendir- melerin haksızlığı herhalde kararın yayımlanmasıyla daha iyi anlaşılacaktır. 5- Işıklar'la bir kez protokol gereği yan yana oturdum. Bir kez mahkemeye ziyaretime geldi. iki kez de telefon- la aradı. Sözlü açıklamayla ilgili sorusunu 'Kurallara göre dinlenmeniz olanaksız ama yine de mahkemenin takdirinde' diye yanıtladım. HEP'lilerle ve partileriyle ilgili birsözüm asla olmadı. Milletvekillerinin sorumluluğu dava açıldığı tarihte parti üyesi olmalan koşuluna bağlıdır. Davayı önceden bile- meyeceğimize, dava tarihinden önce o partide milletve- kili ise parti değiştirse de sorumluluğu kalkmayacağına, davadan sonra üye olurlarsa sorumlu tutulamayacakla- rına göre, yeni partiyle ilgili bir söz söylememin gerek- sizliği ve anlamsızlığı açıktır. Kaldı ki kendileri partiler kurup partiler değiştirmişlerdir. Dava tarihinden sonra girdikleri söylenen partide bir tehlike yoktur ki Işıklar'ın söylediği doğrultuda bir konuşma geçmiş olsun. O mil- letvekilleri HEP'te kalsalardı şimdi bağımsız olurlardı. Görülmektedirki suçlama ve karalama çabalan boşu- nadır. Terbiye sınırlannı aşan sözler ve davranışlar ya- kışıksız ve yararsızdır. Benimle ilgili sav ve söylentileri bana sorup gerçeğe uygun yazma olanağı varken yaptı- ğınız yayını sizden beklemezdim. Sorduktan sonra iste- diğinizi yazabilirdiniz. Herkes, herkesin ne olup olmadı- ğını, ne yapıp yapmadığını bilmektedir. Hukuk devleti, demokrasi, güçler ayrılığı, anayasa yargısı konusunda yeterli bilgisi olmayanların demeçlerinin de önemi yok- tur. Devletin 'tek'liğini, ülkenin tüm'lüğünü, ulusun 'bir'- liğini insan hak ve özgürlüklerini dürüst ve yansız bir hukukçu olarak ilerici çizgide her zaman savunacağım. Ülkeyi ve ulusu da kapsayan devletin, güvencemiz olan hukukun hiçbir nedenle hiçbir gösteriye feda edilmesi- ne olur vermemeliyiz. Bilginizi rica ederim. İyi dilekler ve saygı ile." BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Necati Cumalı'mn bir romanı. 2/ Romatizma ağnsı... Gümüş üstüne kurşunla işlenen siyah nakış. 3/ Orta Asya'da yaşayan Şamanist f ürk- ler arasında çeşitli şeyler- den anlam çıkartarak bakılan fal... Odun. kıreç gibi kaba ve ağır şeyleri 7 tartmakta kullarulan iki yüz elli kiloluk ağırlık öl- 8 çüsü. 4/ "Bir — handey- g le bezm-i şevke câm ettin beni/Nim sun peymâneyi sâki ta- mam ettin beni" (Nedim)... Bir vidada iki diş arasında kalan çu- kur bölüm. 5/ Sahip... Japonya'da din törenlerinde okunan bir çeşit ilkel nesir. 6/ Sığır çobanı. 7/ Tek- nelerdeki hamuru kazımaya yara- yan araç... Matematikte kullanı- lan sabit bir sayı. 8/ Sınır nişanı... Gönül. 9/ Mesafe... Mektup kâğı- dının boş bir yerine yazılan ek dü- şünce. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ömer Faruk Toprak'ın bir şiir kitabı. 2/ Hayvanlann boynu- na takılan küçük çan... Kale duvan. 3/ Soğukla sıcak arası... Zayıf. cılız. 4/ Museviliğin simgesi olan sekiz kollu şamdana ve- rilen ad. 5/ Kök, asıl, temel... Düzgün sanlmış halat yumağı. 6/ Hükümdar başlığı... Gemilerin mizana direğinin gerisindekı yelken. 7/ Korularda yaşayan, güvercine benzer bir kuş... Paro- la. 8/ Kullanılmaya hazır para... Süs için yazılmış giysi kjvnmj. o/İtalya'dabirkent.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear