25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS1993 CUMARTESİ YAŞAYANALEVILIK Rafet Yavaş: C. ŞENER - Burada Akvi-Sünni üişkileri nasd? Köyier arası olsun, kentte olsun... R. YAVAŞ - Bugün bizim gücü- müzü hıssettircmememizin sebebi, si- yasi alanda ağırbğımızı koymamamı- zdan. Ben, Aleviler parti kursun de- miyorum. Çünkü onun olumsuz so- nuçlandığı, geçmişte yaşanan Biriik Partisi olumsuz deneyiminden ortaya çıkmış durumda. Olayı da sadece Alevi-Sünni meselesi olarak ele almı- yorum. Laiklik ve laiklik karşıtı akı- mlar olarak alıyorum. Bu durumda laikliği ve cumhuriyeti savunan, Sün- ni olur veya başka bir inançtan olur veya inançsız olur; bunlarla aynı çatı altında bir sıyasi örgüt -örgût deyince gjzli örgüt anlammda değıl- bir siyasi partinin desteklenmesinın daha uy- gun olacağmı düşünüyorum. Bu, var olan siyasi partılerden bin de olabılır. Ya da var olan siyasi partilerin birlik- teligirü sağlamak. En uygunu o.. Eğer Alevilerin merkezi bir örgütlenmesi otmuş olsaydı ve benim kışisel olarak tasvip etmedigim bir partıyi destekle- rnemiz gerektiğı konusunda merkezi bir karar ahnrnış olsaydı, ben şahsen kendimi, ailemi ye bütûn çevremdekı, etki alanımdaki insanlan bu yönde yönlendirebilirdim. Bugün Türkiye'- de 20 milyon Alevi yaşıyor. Bunlann lahmini olarak en az 6-7 milyonu oy kullanabilecek konumda insanlar. IAlevilerin dağınıkhğı örgüt kuramamasından 6-7 milyon insanı bir partıye kana- lize ettiğinizde, o partiyi ıktıdara getı- remesek bile en azından, ana muhale- fet partisi, güçlü bir muhalefet partisi konumuna getirebiliriz. Alevilerin dağmıkhğı, dediğim gıbi, bir merkezi örgütten yoksun oluşundan kaynak- lanıyor. Bu en kısa sürede çözümlen- meli. Nasıl olmab? Türkiye'deki bir- takım demeklerin, artık federasyon haline getırilmesı veyahut vakıf halin- de örgütlenmesı -veyahut da sembo- lik bir örgüüenme de olabilır- gereki- yor. Yani kısacası, "cemaat" şeklinde olursa, biz de nasıl hareket edeceğimi- zi biliriz... Şimdi Türkiye'deki Aleviler başsız kalmış kocaman bir gövde. Nereye gıdeceğini bilmez durumda.' Bu sağ-' lansa büyük ölçüde siyasi sorunla- rtmız çözümlenir. lngiltere'de yazıh, anayasa yoktur. Geleneksel bir Sıvas olaylamıuı sorumhısu devlettirV „. .... . . . . . . ....anayasa vardtr ama, herkes o anaya- saya sıkı sıkıya bağlıdır. Yani o yaah olinayan anayasa da, öyle gayri meş- ru bir anayasa falan değjl. Yüzyı- llardır bu böyle orada. Hatta, bildi- ğim kadanyla 1265'lerde İngiltere halkı krala karşı ayaklanıyor. O za- man içın, Cojsb Aft (bir Ingjlizce deyım olduğu için tam telafuz edemi- yorum) öyle bir anlaşma yapıyorlar kralla. Devletle halkın ilişkilennı dü- zenliyorlar. Daha sonra bu anlaşma. geleneksel halde bir anayasaya dönü- şüyor. ISıvas olaylan bir ferdi olay değildir Türkiye'de de özellikle Alevilerin örgütlenmelerini sağlamak açısı- ndan, bu tür demeklenn federasyon halinde örgütlenmelerinin yasalaş- malannın mümkün olmayacağı gibi bir engel (tam aynntıb incelemediğim için bilemiyorum), öyle bir engel var- sa, o zamân dediğimiz şekilde. yani belki yazılı yasalara sığmayan, ama genelde hukuka uygun olan -yani hu- kuk dışı bir şey yapüsın demiyorum- bır örgütlenme gerekıyor. Az önce bebrttiğimız gibi, cemaat şeklinde bir örgütlenme olur. Bugün 100 Alevi'- den belki 30'una yakını Alevibğıni saklar durumda. Eğer böyle bir ör- gütlenme olursa insanlar birbirlenni tanımak suretıyle, en azından inançlannı ya da kimliklerini sakla- mak durumundan kurtulurlar. Yani ksacası, öncelikle Afcvi kesim kendi merkezi örgfittenmesini sağlamah, si- yasi bir partiye ağuiığını koymalı. Ya da sıyasete ağırlığını koymab. Bunu yaparken taban ile tavan, yani tner- kez ile taşra arasındaki bağlantı iyi sağlanmab. istısmar edilmemeb. Geç- mıştekı o Biriik Partisrnın bazı mil- letvekillerinin Adakt Partisi'nin gü- dümüne gırmeleri, Alevı kesımınde büyük bir hüsrana neden olmuştur. Buna benzer istısmarlar olmamalı... Bir de ben Sıvas olayında başta devieti sorumlu tutuyorum. Devletin yanında, Sıvas'ın Alevilerinin (orada nüfusun dörtte birine yakını Alevi de- niyor) böyle bır olay karşısında, 7-8 saat süren böyle bir olay karşısında, ne pahasına olursa olsun. Alevi ke- siminin de müdahalesıni beklerdim. Bu bızım geleneklerimızde. misafir- perverhğın. misafin korumanın da bir gereğıdir. Orada Sıvasb AJevıler, oteldekı bır avuç aydını koruya- mamışlardır. Ben kendi açımdan. kendi insanlanmıza sitem olarak bunu soylüyor ve onlan kmıyorum. C.ŞENER - Aziz Nesin'in orada ol- mas> ya da olmamasıhı nasıl deferien- diriyorsunuz? R. YAVAŞ - Azız Nesın'in du- rumunu şöyle değerlendıriyorunv. Aziz Nesin'in düşüncelerini kışisel olarak benımseyebıhriz veya benım- semeyebiliriz. O, düşüncelerini açı- klamıştır. Bu olay, Sıvas olayı. bir fer- di olay değildir. Anmda bir tepki olayı değildir. Yalnızca Aziz Nesin'in söylediğı bazı sözlere karşı halkın ga- leyana gelmesi olayı da değıldir. Çün- kü Aziz Nesin perşembe günü konu- şuyor. Olay cuma günü oluyor. Aziz Nesin oraya gjtmeden önce de, özel- bkle valiye yönebk birtakım tepkile- rin önceden beri var olduğu bibniyor. IDinde şiddet, dinde zorlama yoktur Valinin tasarruflanrun özellikle Refah Partisi ve oradaki şeriatı be- nimseyen kesimin tepkisini çektiğini, valiye karşı bir cephe abndığını ve va- liyi attırmanın yollannı aradıklannı biliyoruz. Benim az ilerde Sünni kö- kenli bir komşum var. Oğlu Sıvas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakül- tesi'nde okuyor. Belediyenin son za- manlarda, beledıye otobüslerinde se- yahat eden ınsanlara vaazlar verdir- diğinı. yani orada şenatı savunan ke- simin sürekb saldın habnde bulun- duğunu, bırilennin sürekb olarak valinin tasarruflannı etkısiz hale ge- tirmeye çabştığını, hedefın de vab ol- duğunu o öğrenci arkadaş söylemişti. Zaten -sanınm Cumhuriyet gazetesin- deydı- üç dört tane olayın nedenleri diye başlık atılmıştı. Bunlann ıçinde hedef olarak vali de gösteriliyordu. Vali, Pir Sultan etkinükleri, bir şey daha vardı, şimdi hatırlayamıyorum. Sadece Azız Nesin gelmeseydi böy- le bir olay yıne olabilırdı. Hiçbir dini inançta, Tann'ntn yarattığını ortadan kaMırma hakkı kimseye verilmemiş- tir. Alevıbk inananda. kainat. Tann'- nın bir yansımasıdır. Tasavvufta da öyledir; Tann. kendini, cemabnı gör- mek ıstemiş ve insanı yaratmışür. Hatta insana tokat >ıırmanın bile Tann'ya hakaret olarak kabul edildiği bir inanc biçiminde, insaın ortadan kaMırmak. ö/ellikle bir de \ akarak or- tadan kaidırmak. vicdanlara sığacak bir olay değil. Sunnı kesımın savun- duğuna göre de dinde şiddet, dinde zor yoktur; böyle denilir. Artık ya zo- run anlamı değiştı, ya da bu olayı ger- çekleşürenler Müslüman değil... Aziz Nesin'e özelbkle basındaki birçok aydının da tavır almasını ben yadırgı- yorum. Bu, asıl suçu işleyenleri değıl de başkalannı suçlu pozisyonunda göstermek ve olayı çarpıtmak gibi ge- üyorbana. Hani Nasreddın Hoca'nın, bir fı- krasında, "Hırsızın hiç mi kabahati yok?" demesı gıbı... Niye kapıyı açık bıraktı, niye şunu yapün diye herkes Nasreddın Hoca'ya yüklenıyor. Hoca da çaresiz "Hırsmn hiç mi ka- bahati yok!" diyor. Son zamanlar- daki, özellikle Sıvas olaylanrun he- men arkasından yapılan birçok de- ğerlendırmelerde, birçok kişi Aziz Nesin'e yükleniyor. Soldaki aydınlardan bir bölümü, hatta Alevi kesımın ıçınden de benim görüştüğüm baalan Aziz Nesin'in oraya gjtmemesı gerektığıni söylü- yor. Ben buna katılmıyorum. Eğer la- ikbk ve demokrasıyi sav-unuyorsak, herkes, her istediği yerde, konuşabil- melidir. Ve eğer bu bir tahrik unsuru kabul edib'yorsa, o zaman bundan birkaç ay önce HBB Televizyonu'nda yapılan tartışmada Hasan Ali Bul- dan'ın Alevı kesime karşı saldı- nlannın da tahrik unsuru oluştur- ması gerekırdi Bu da bızım sokağa dökübnemizı hakb hale getirirdi. Ama biz o cok çırkın suçlamalara karşı tepkimizi, demokratik bıçimde kamuoyuna yansıttik. Tepkimizi de- mokratik şekilde dıle geürdik. Bi- zim de Hasan Ali Buldan böyle demiş- tir diye, camiyi mi basmamı/ gereki- yordu yani.. Biz bunu > apmadık; asla da yapmayız. Demek kı Azız Nesin'i suçlamak, Aziz Nesin'in oraya gitme- mesı gerekirdi demek yanbş.. ISıvas olaylannın ! ULUĞBEYİN DEDELERtNDEN HALÎL ÖZDAMAR (GÖZLÜKLÜ). ULUĞBEY - VELt BABA CADDESİ. I sorumlusu bence devlettir Bu etkınbği düzenleyen kışiler, sü- resi içinde devlete başvurup konuş- maalann ve etkınliklerin programını, oraya katılanlann ısimlenni, hatta nüfus cüzdan suretlerini de veriyor ve bu şekilde düzenlenıyor. Bunun an- lamı şudur: Biz bu etkinbği düzenü- yoruz. Gerekli güvenük tertibaünı abnız. Ancak bu mahallin en büyük mülkı amin, gerekb güvenbk or- tamının oluşturulamadığı kanaatin- de ise, o zaman bu etkinliklen iptal etme veya erteleme yetkısi olduğuna göre de, böyle bir tehlike görülmemiş olacak ki bu etkinliklere izin verilmış- tir. İzin venldikten sonra da devlet, gerekli güvenük tertibaünı almak zo- rundadır. Burada Sıvas olaylanrun baş sorumlusu bence devlettir. Mistafa Kapatürk: Kuran-ıKerim'deibadetinşeldiyokturC. ŞENER - Mustafa Hoca, bu yö- remn taribini en iyi siz biliyorsunuz. O zamandan beri Akvi-Sünni Üişkileri MUSTAFA KARATÜRK - Cemal Bey, ben 70 yaşındayım. Haydi 10 yaşnıa aklım ermez diyeyim. 60 sene- sine kesinlikk aklım eriyor. Biâm karşımızda Senirkent var. Burada çok azınlıkta bir Alevi var. 30-40 hane varmış. Ama şimdi daha da azaldı. Bunlarla hiçbir zaman bir anlaş- mazlık, bir sürtüşme olmamış. Çünkü onlarla 500 metre, 200 metre yakınımızda bağlanmız, arazilerimiz var. Bizim onlann sınınnda bahçeleri- miz bağlanmız var. Bunlarla hiçbir çatışma; fikir teatisinden doğan ölüm kahm, kavga vs. obnamış Bunlarla biz kız ahp vermişiz. Adeüerimiz he- men hemen aynıdır. Şivelerimiz, ko- nuşmalanmız aymdır. En az 100 tane öğretmen arkadaşım var. Öğretmen okulunda okurken de bu böyle idi. Hiçbir zaman bana demediler ki sen Alevisin, Kızübaşsm. Beni böyle ten- kit etmezlerdi. Biz de onlara sen Sün- nisin, sen namazasın demezdik, kar- deşçe yaşardık ve hala da bu iş devam ediyor. C. ŞENER - Mustafa Bey, Alevi köylerine karşı Sünni köylerinin tavn nasd? MUSTAFA KARATÜRK - Sünnı- ler bizden şunu istiyorlar Biz rama- zan orucu tutuyoruz, siz de tutun; biz beş vakit namaz küıyoruz, siz de kıbn; biz hacca gidiyoruz, sizdegidin.. Yani bizim kurallanmız, dini inançianmız nasıl ise siz de aynen bunu uygulayın manasuıda tenkitlerde bulunuyorlar. Bu hak onlara nereden doğuyor? Ku- ran-ı Kerim'deki 6666 ayeti Cenab-ı ADah indintiği zaman, bir ayet daha in- dirip de, ''Bana karşı ibadetinizi şu şe- kilde yaparsamz kabul ederim. Başka türlü yaparsanız kabul etmem" deme- miş. Cenab-ı Allah'a yalvarrnanın şekli yok. Kuran-ı Kerim'de ibadetin biçimi yok. Bir zonınlu şekil ol- madığma göre, Sünni kardeşlenmiz bu hakkı sadece kendilerine tanıyıp da "Siz de bize uyacaksınız!" deme hakkını kendilerinde buluyorlarsa, yani eğer gecerb' mantık bu olacaksa, biz de onlara şöyle söyleyebiliriz: "Hayır sizin yapüğınız yanhştır. si- zin bize uymanız lazım. Muharrem orucu tutmanız lazım. Orucu bizim tuttuğumuz gibi tutmanız lazım". Böyle deme hakkı bize de doğar. Oysa bu hak onlarda da yok, bızde de yok. Olmadığına göre, Aleviler kendi inanç- fauı ve kendi badikkrine göre ibadetie- riıri yapmalı; Sönıri kardeşkrimiz de yine kendi inaoçlaruıa göre ibadetlerini ynrütıneUer. Onlar bizi tenkit etrnerne- K, biz onlan tenkit etmemcliyiz. Mesela 3.5 küometre mesafededır Üluğbey'e, Senirkent.. Çarşıda pazarda denk gelinz; arka- daşlanmız, onlar, vakit namazlannda camıye giderler. Biz gitmediğirniz za- man bize nedenjptmiyorsunuz demez- ler, serbesttir bizim burada. Öyle bir fıkır aynhğımız kesinlikle yoktur. Bir de şu var: Onlar bize de. keşke sizin gibi olabilsek derler. Yani ahlaki yönleriyle. tçlerinden bazı kişiler ne kadar namaz kılıp oruç da tutsalar, ikiyüzlü olduğu için. bize, "Her ne ka- dar namaz kıİmıyor, oruç tutmuyor- sanız da, sizin ahlaki yönünüze gıpta ediyoruz" derler. Bir de, Uluğbey'in misafııperverliği bizde yok derler. lar devlete asker veriyor mu? Veriyor. Devlete vergi veriyor mu? Venyor. Devletin bütün kanunlanna uyuyor. Alevi kesiminin verdiğı vergilerden sa- dece Sünni kesim faydalanıyor. Alevi Itesimı ise devletten aynlan bu bütçeden, Diyanet İşleri Başkanbğı'- na verilen bütçeden bir kuruş yardım görmüyor. Sünni kesimin televizyon- lan var, yayınlan var, vaizleri var, müftüleri var, Diyanet İşleri Başkanb- klan var. Bunlann yanında bu 22 mil- yon Akvi'yi temsil edecek birer yetkili re atılan çamurlar. kirii laflar, isnatlar, iftıralar bu şekilde önlenmiş olur. C. ŞENER - tki tarafa da demokrasi olsun divorsunuz. MUSTAFA KARATÜRK - De- mokrasi olsun efendim. Yok, senin yaptığın ibadet yanbşur, benim yaptığım doğrudur.. Böyle bir hakkı onlar nereden buluyorlar? Yok bil- mem, Alevilerin kestiği yenmez; bun- lar Kızılbaştır; bunlar abdest abnaz, namaz kılmaz; doğrudan doğruya ce- hennemliktirler vs.. Bu hakkı nereden ya hakkımız yoktur" dedi. Benim ho- şuma gitti o adamın dediği. Ona hak verdim. C. ŞENER - Ali Bey, Alevi kökenli vatandaşlann yaşadığı bir beldenin Alevi belediye başkanısınu. Ale>i bd- denin belediye başkanı olmanın ayn so- runları \ar mı? ALİ EStN - Hayır, hayır. Kesinbk- le. Hocamın da söylediği gibi, sen-ben meselesi yok burada. Mesela Senir- kent, ılçemıze 3 kilometre mesafede. Senirkent'in de-üçte biri Alevi. Üçte Onlar da demesin ki hiç olmazsa bu ıkihği kaldırahm ortadan. Asbnda Türkiye olarak bugün. dediğim gibi daha çok birliğe, berabertiğe. bütün- lüğe ihtiyaamız var. C. ŞENER • Ali Bey, bu son Sıvas olaylartnı bir yönetki olarak nasıl de- ğerlendiriy orsunuz? ALİ ESİN - Sıvas olaylan bana göre bır Alevi-Sünni çatışmasından başka bir şey değil. Bana göre, ışin iç- yüzünde bir yazann meselesi falan de- ğil, Aziz Nesn'ın meselesi değil. 3-4 gun CANLAR LOKMALARIPAYLAŞIRKEN. Aleviler kendi inançlan ve kendi bildiklerine göre ibadetlerini yapmalı; Sünni kardeşlerimiz de yine kendi inançlanna göre ibadetlerini yürütmeliler. Onlar bizi tenkit etmemeli, biz onlan tenkit etmemeliyiz. ISPARTA BALADIZ KÖYÜ'NE YILLAR ÖNCE CAMİ YAPILMIŞ. ŞÎMDİ DE MİNARE ÎNŞAATISÜRÜYOR... Iıvas olaylan bir Alevi-Sünni çatışmasından başka bir şey değil. Bana göre, işin içyüzünde bir yazann meselesi falan değil, Azız Nesin'in meselesi değil. 3-4 gün önceden planlanmış, kurulmuş, ayarlanmış bir mesele. Doğrusu ya. misafirperverhkte, in- sancıUıkta, eve götürmek, icabında doyuımak falan; bu yardımda bizim onlardan üstündür bazı vasıflanmız. Bir de Alevidir Sünnidir, namaz kıhyordu kılmıyordu diye tercih de ol- maz o ilgı göstenbrken. C. ŞENER - Aleviler ne istiyorlar? MUSTAFA KARATÜRK - Alevi- lerin ne istedığıni televızyon dile getin- yor. Basın dile getiriyor. Geçen gün Büyük Mıllet Meclısi'nde Aydın Gü- ven Gürkan bundan bahsetti. Aleviler şunu ıstıyor: 22-23 milyon Alevı var Türkiye'de. Şimdi bu Alevi vatandaş- kişı bulunamaz mı? Bir de, Alevi ço- cuklannın okutulduğu, bir Kuran kursu gibi, imam-hatip okulu gibi bir okul açüamaz mı? Niye açılmasın? Camilerde baa agzı kara kişiler, Ale- viler hakkında atıp tutuyorîar, Alevi kesımı karabyorlar. Bunlara karşı Di- yanet İşleri BaşkanlığYnda bir temsilcı olsa; yetkih', tahsillı bir dede olsa me- sela.. Yine mesela vilayetlerde, kaza- larda müftülerin yanında Alevi kesimi temsil eden bir yetkih kışi bulunsa bu ağzı karalann ağzını kapatırlar. Onlar da beyanat verir, onlar da televizyon- da konuşma ımkanlan bulur. Alevile- buluyorlar? Yok efendim, ana-bacı tanımazlar. erkanlarda mum söndü- rürler gıbi daha birçok iftira atıyorlar Alevilere, Bektaşilere. Yetkib' İcurul- lann içinde bizden de birer yetkili ağız bulunacak olsa bunlar önlenebilir. Diyanet İşleri Başkanı geçen gün çok güzel bir şey konuştu. Benim ho- şuma gitti. Televizyonda Asaf Demir- baş'la karşıhklı sohbet ediyorlardı. "AlevüerdeMüslümandır"dedı."AJe- viler de İslamdır Bayrağımız birdir, vatanımız birdir. Onlar da Kuran-ı Kerim'e inanırlar" dedi. "Bunlann dini inançlan ayn ise bunlan suçlama- ikisi Sünni. Birbirimize kız alır verinz. Bırbirimizin arazısinden sığınmız, malımız geçer... Aslındâ bana göre Alevi-Sünni diye ayırmak bile yanbş. Çünkü kardeşlığe, bütünlüğe, bera- berliğe çok ihtiyaç duyulduğu bir dö- nemden geciyoruz. Yani Alevi-Sünni diye ayırmak, insanlan bölmek bence yanbş. Bunlan birleştirmek lazım. Daha mütevazı olmak lazım, hoş- görülü olmak lazım. Zaten Alevi top- lumu genelde hep hoşgörülü, müte- vazı davranmış. Biz onlara karşı hıçir zaman bir şey dememişiz. Bugüne ka- dar dememişızdir de, demiyoruz da önceden planlanmış, kurubnuş, ayar- lanmış bir mesele. Cuma namazından çıkan bir toplu- luğun -ki madem cuma namazına git- miş. demek ibadete gitmiş- böyle olay- lara tevessül etmesi de asbnda çok yanbş. Oradaki belediye başkanının, vabnin, bir emniyet müdürünün saat- lerce olaya müdahale etmeyişi de ayn- ca çok dıkkat çekici bir olay. Biz bası- ndan, TRTden duyduğumuza göre konuşuyoruz. tşin içyüzünü tam bil- miyoruz. Bana göre, bir Alevi-Sünni catışmasıdır. Başka bir şey değildır. CJŞENER - O olayın, bu yöreye ohonlu ya da olumsuz bir etkisi oldu mu? ALİ ESİN - Tabii olumsuz etkileri oldu. örneğin bizim her yıl ağustos ayının ilk haftasında yapılagelen ve geleneksel halde süren fesüvaümiz, Seyit Veli Sultan Anma Törenleri vab- likçe yasaklandı. Sayın Isparta Vali- miz, Sıvas olaylannı ve Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu ortamı öne sürerek gece yapıbnasına müsaade et- raemişlerdir. "Ya gündüz yaparsınız, ya da iptaledersiniz"'demişlerdır. "Ge- ceye kesinhkle müsaade etmem" de- mişlerdir. Tabii ki bu Sıvas olaylannın etkısindendir. C. ŞENER - Mustafa Hoca, köyde dede var mı? Cem'ler > apılıyor mu? Ce- mevi var mı? Yani cemevi yapmak ge- reği duyuyor musunuz? Dedeler nere- den geü'yor? Alevi geleneği sürüyor mu? MUSTAFA KAR.\TÜRK - Bizim halihazırda 9 tane dedemız var köyde. Bu 9 dedenin, ayn ayn taüp gruplan var. Bizim buradaki dedeler, Battal Gazi'nin babası Hüseyin Gazi Paşa ile bizdm Veli Baba Sultan'ın on göbek evvelki büyük dedesi Hasan Gazi kar- deş olduklanndan. bunlar birbirlerine bağlanmışlar. Birbirine kanmışlar, bırbirinden öğütlenmişler. Eskışehir'e bağhyız. Mürşit diyoruz onlara. De- delerin üstündeki yetkib makama "mürşit" diyoruz. Yani "dedebaba" tabirini kullanıyorsunuz siz Bedri No- yan'a. Biz Seyitgazi'ye bağbyız. Bizim mürşitlerimiz oradan gebyorlar. Bi- zim buradaki dedeler de, Eskişehır'- den gelen mürşide bağb. Şimdi Hakkı Aydoğdu Dede var. Fakat çok yaşlandığı için iki üç sene- dir gelemiyor. Hatta bende bır mektu- bu var; ben hayatımın son günlerini yaşıyorum diyor. Benim yerime kimi bulacaksanız, bir mürşit bulun ayar- layın diye bize mektup yazdı. Evet, geleneklerimizi sürdürüyo- ruz. Cemevimiz yok. Bazı köylerde tek dede olduğundan bütün köy halkını bir yerde toplayıp topluca bir cem yapabibnek için cemevleri yapmi- şlar. Ama bizde 9 dede var ve her grup kendi evlerinde cemini yapıyor. Dı- şandan tören için, dergahı ziyarete ge- lenler için tören yaptığımız sahanın alt tarafmda bir cemevi inşaatı başlattık. Bu inşaat çok büyük bir paraya ihti- yaç gösteriyor. Sadece derneğin hakkından gelebileceği bir inşaat de- ğil. Geçen sene sadece kolonlanru di- kebildik. Bu sene de törenlen yapabil- seydik, biraz daha kazanç sağlayabil- me ümıdındeydik. Birazını da bu sene tamamlayahm, bu yıl cemevini ta- mamlayalım; gelen giden büyük misa- firler, evlere sığmadıklan içın kurban- lannı orada kessınler, cemlerini orada yapsınlar düşüncesı ıçindeyiz. Yapabi- lirsek öyle yapacağız. YAREV: YAŞAYANALEVt ÖNDERLERI A>fLATTYOR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear