Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS1993 CUMARTESİ
YAŞAYANALEVILIK
Rafet
Yavaş:
C. ŞENER - Burada Akvi-Sünni
üişkileri nasd? Köyier arası olsun,
kentte olsun...
R. YAVAŞ - Bugün bizim gücü-
müzü hıssettircmememizin sebebi, si-
yasi alanda ağırbğımızı koymamamı-
zdan. Ben, Aleviler parti kursun de-
miyorum. Çünkü onun olumsuz so-
nuçlandığı, geçmişte yaşanan Biriik
Partisi olumsuz deneyiminden ortaya
çıkmış durumda. Olayı da sadece
Alevi-Sünni meselesi olarak ele almı-
yorum. Laiklik ve laiklik karşıtı akı-
mlar olarak alıyorum. Bu durumda
laikliği ve cumhuriyeti savunan, Sün-
ni olur veya başka bir inançtan olur
veya inançsız olur; bunlarla aynı çatı
altında bir sıyasi örgüt -örgût deyince
gjzli örgüt anlammda değıl- bir siyasi
partinin desteklenmesinın daha uy-
gun olacağmı düşünüyorum. Bu, var
olan siyasi partılerden bin de olabılır.
Ya da var olan siyasi partilerin birlik-
teligirü sağlamak. En uygunu o.. Eğer
Alevilerin merkezi bir örgütlenmesi
otmuş olsaydı ve benim kışisel olarak
tasvip etmedigim bir partıyi destekle-
rnemiz gerektiğı konusunda merkezi
bir karar ahnrnış olsaydı, ben şahsen
kendimi, ailemi ye bütûn çevremdekı,
etki alanımdaki insanlan bu yönde
yönlendirebilirdim. Bugün Türkiye'-
de 20 milyon Alevi yaşıyor. Bunlann
lahmini olarak en az 6-7 milyonu oy
kullanabilecek konumda insanlar.
IAlevilerin dağınıkhğı
örgüt kuramamasından
6-7 milyon insanı bir partıye kana-
lize ettiğinizde, o partiyi ıktıdara getı-
remesek bile en azından, ana muhale-
fet partisi, güçlü bir muhalefet partisi
konumuna getirebiliriz. Alevilerin
dağmıkhğı, dediğim gıbi, bir merkezi
örgütten yoksun oluşundan kaynak-
lanıyor. Bu en kısa sürede çözümlen-
meli. Nasıl olmab? Türkiye'deki bir-
takım demeklerin, artık federasyon
haline getırilmesı veyahut vakıf halin-
de örgütlenmesı -veyahut da sembo-
lik bir örgüüenme de olabilır- gereki-
yor. Yani kısacası, "cemaat" şeklinde
olursa, biz de nasıl hareket edeceğimi-
zi biliriz...
Şimdi Türkiye'deki Aleviler başsız
kalmış kocaman bir gövde. Nereye
gıdeceğini bilmez durumda.' Bu sağ-'
lansa büyük ölçüde siyasi sorunla-
rtmız çözümlenir. lngiltere'de yazıh,
anayasa yoktur. Geleneksel bir
Sıvas olaylamıuı sorumhısu devlettirV „. .... . . . . . . ....anayasa vardtr ama, herkes o anaya-
saya sıkı sıkıya bağlıdır. Yani o yaah
olinayan anayasa da, öyle gayri meş-
ru bir anayasa falan değjl. Yüzyı-
llardır bu böyle orada. Hatta, bildi-
ğim kadanyla 1265'lerde İngiltere
halkı krala karşı ayaklanıyor. O za-
man içın, Cojsb Aft (bir Ingjlizce
deyım olduğu için tam telafuz edemi-
yorum) öyle bir anlaşma yapıyorlar
kralla. Devletle halkın ilişkilennı dü-
zenliyorlar. Daha sonra bu anlaşma.
geleneksel halde bir anayasaya dönü-
şüyor.
ISıvas olaylan bir ferdi
olay değildir
Türkiye'de de özellikle Alevilerin
örgütlenmelerini sağlamak açısı-
ndan, bu tür demeklenn federasyon
halinde örgütlenmelerinin yasalaş-
malannın mümkün olmayacağı gibi
bir engel (tam aynntıb incelemediğim
için bilemiyorum), öyle bir engel var-
sa, o zamân dediğimiz şekilde. yani
belki yazılı yasalara sığmayan, ama
genelde hukuka uygun olan -yani hu-
kuk dışı bir şey yapüsın demiyorum-
bır örgütlenme gerekıyor. Az önce
bebrttiğimız gibi, cemaat şeklinde bir
örgütlenme olur. Bugün 100 Alevi'-
den belki 30'una yakını Alevibğıni
saklar durumda. Eğer böyle bir ör-
gütlenme olursa insanlar birbirlenni
tanımak suretıyle, en azından
inançlannı ya da kimliklerini sakla-
mak durumundan kurtulurlar. Yani
ksacası, öncelikle Afcvi kesim kendi
merkezi örgfittenmesini sağlamah, si-
yasi bir partiye ağuiığını koymalı. Ya
da sıyasete ağırlığını koymab. Bunu
yaparken taban ile tavan, yani tner-
kez ile taşra arasındaki bağlantı iyi
sağlanmab. istısmar edilmemeb. Geç-
mıştekı o Biriik Partisrnın bazı mil-
letvekillerinin Adakt Partisi'nin gü-
dümüne gırmeleri, Alevı kesımınde
büyük bir hüsrana neden olmuştur.
Buna benzer istısmarlar olmamalı...
Bir de ben Sıvas olayında başta
devieti sorumlu tutuyorum. Devletin
yanında, Sıvas'ın Alevilerinin (orada
nüfusun dörtte birine yakını Alevi de-
niyor) böyle bır olay karşısında, 7-8
saat süren böyle bir olay karşısında,
ne pahasına olursa olsun. Alevi ke-
siminin de müdahalesıni beklerdim.
Bu bızım geleneklerimızde. misafir-
perverhğın. misafin korumanın da
bir gereğıdir. Orada Sıvasb AJevıler,
oteldekı bır avuç aydını koruya-
mamışlardır. Ben kendi açımdan.
kendi insanlanmıza sitem olarak
bunu soylüyor ve onlan kmıyorum.
C.ŞENER - Aziz Nesin'in orada ol-
mas> ya da olmamasıhı nasıl deferien-
diriyorsunuz?
R. YAVAŞ - Azız Nesın'in du-
rumunu şöyle değerlendıriyorunv.
Aziz Nesin'in düşüncelerini kışisel
olarak benımseyebıhriz veya benım-
semeyebiliriz. O, düşüncelerini açı-
klamıştır. Bu olay, Sıvas olayı. bir fer-
di olay değildir. Anmda bir tepki
olayı değildir. Yalnızca Aziz Nesin'in
söylediğı bazı sözlere karşı halkın ga-
leyana gelmesi olayı da değıldir. Çün-
kü Aziz Nesin perşembe günü konu-
şuyor. Olay cuma günü oluyor. Aziz
Nesin oraya gjtmeden önce de, özel-
bkle valiye yönebk birtakım tepkile-
rin önceden beri var olduğu bibniyor.
IDinde şiddet, dinde
zorlama yoktur
Valinin tasarruflanrun özellikle
Refah Partisi ve oradaki şeriatı be-
nimseyen kesimin tepkisini çektiğini,
valiye karşı bir cephe abndığını ve va-
liyi attırmanın yollannı aradıklannı
biliyoruz. Benim az ilerde Sünni kö-
kenli bir komşum var. Oğlu Sıvas
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi'nde okuyor. Belediyenin son za-
manlarda, beledıye otobüslerinde se-
yahat eden ınsanlara vaazlar verdir-
diğinı. yani orada şenatı savunan ke-
simin sürekb saldın habnde bulun-
duğunu, bırilennin sürekb olarak
valinin tasarruflannı etkısiz hale ge-
tirmeye çabştığını, hedefın de vab ol-
duğunu o öğrenci arkadaş söylemişti.
Zaten -sanınm Cumhuriyet gazetesin-
deydı- üç dört tane olayın nedenleri
diye başlık atılmıştı. Bunlann ıçinde
hedef olarak vali de gösteriliyordu.
Vali, Pir Sultan etkinükleri, bir şey
daha vardı, şimdi hatırlayamıyorum.
Sadece Azız Nesin gelmeseydi böy-
le bir olay yıne olabilırdı. Hiçbir dini
inançta, Tann'ntn yarattığını ortadan
kaMırma hakkı kimseye verilmemiş-
tir. Alevıbk inananda. kainat. Tann'-
nın bir yansımasıdır. Tasavvufta da
öyledir; Tann. kendini, cemabnı gör-
mek ıstemiş ve insanı yaratmışür.
Hatta insana tokat >ıırmanın bile
Tann'ya hakaret olarak kabul edildiği
bir inanc biçiminde, insaın ortadan
kaMırmak. ö/ellikle bir de \ akarak or-
tadan kaidırmak. vicdanlara sığacak
bir olay değil. Sunnı kesımın savun-
duğuna göre de dinde şiddet, dinde
zor yoktur; böyle denilir. Artık ya zo-
run anlamı değiştı, ya da bu olayı ger-
çekleşürenler Müslüman değil... Aziz
Nesin'e özelbkle basındaki birçok
aydının da tavır almasını ben yadırgı-
yorum. Bu, asıl suçu işleyenleri değıl
de başkalannı suçlu pozisyonunda
göstermek ve olayı çarpıtmak gibi ge-
üyorbana.
Hani Nasreddın Hoca'nın, bir fı-
krasında, "Hırsızın hiç mi kabahati
yok?" demesı gıbı... Niye kapıyı açık
bıraktı, niye şunu yapün diye herkes
Nasreddın Hoca'ya yüklenıyor.
Hoca da çaresiz "Hırsmn hiç mi ka-
bahati yok!" diyor. Son zamanlar-
daki, özellikle Sıvas olaylanrun he-
men arkasından yapılan birçok de-
ğerlendırmelerde, birçok kişi Aziz
Nesin'e yükleniyor.
Soldaki aydınlardan bir bölümü,
hatta Alevi kesımın ıçınden de benim
görüştüğüm baalan Aziz Nesin'in
oraya gjtmemesı gerektığıni söylü-
yor. Ben buna katılmıyorum. Eğer la-
ikbk ve demokrasıyi sav-unuyorsak,
herkes, her istediği yerde, konuşabil-
melidir. Ve eğer bu bir tahrik unsuru
kabul edib'yorsa, o zaman bundan
birkaç ay önce HBB Televizyonu'nda
yapılan tartışmada Hasan Ali Bul-
dan'ın Alevı kesime karşı saldı-
nlannın da tahrik unsuru oluştur-
ması gerekırdi Bu da bızım sokağa
dökübnemizı hakb hale getirirdi.
Ama biz o cok çırkın suçlamalara
karşı tepkimizi, demokratik bıçimde
kamuoyuna yansıttik. Tepkimizi de-
mokratik şekilde dıle geürdik. Bi-
zim de Hasan Ali Buldan böyle demiş-
tir diye, camiyi mi basmamı/ gereki-
yordu yani.. Biz bunu > apmadık; asla
da yapmayız. Demek kı Azız Nesin'i
suçlamak, Aziz Nesin'in oraya gitme-
mesı gerekirdi demek yanbş..
ISıvas olaylannın
!
ULUĞBEYİN DEDELERtNDEN HALÎL ÖZDAMAR (GÖZLÜKLÜ). ULUĞBEY - VELt BABA CADDESİ.
I sorumlusu bence devlettir
Bu etkınbği düzenleyen kışiler, sü-
resi içinde devlete başvurup konuş-
maalann ve etkınliklerin programını,
oraya katılanlann ısimlenni, hatta
nüfus cüzdan suretlerini de veriyor ve
bu şekilde düzenlenıyor. Bunun an-
lamı şudur: Biz bu etkinbği düzenü-
yoruz. Gerekli güvenük tertibaünı
abnız. Ancak bu mahallin en büyük
mülkı amin, gerekb güvenbk or-
tamının oluşturulamadığı kanaatin-
de ise, o zaman bu etkinliklen iptal
etme veya erteleme yetkısi olduğuna
göre de, böyle bir tehlike görülmemiş
olacak ki bu etkinliklere izin verilmış-
tir. İzin venldikten sonra da devlet,
gerekli güvenük tertibaünı almak zo-
rundadır. Burada Sıvas olaylanrun
baş sorumlusu bence devlettir.
Mistafa
Kapatürk: Kuran-ıKerim'deibadetinşeldiyokturC. ŞENER - Mustafa Hoca, bu yö-
remn taribini en iyi siz biliyorsunuz. O
zamandan beri Akvi-Sünni Üişkileri
MUSTAFA KARATÜRK - Cemal
Bey, ben 70 yaşındayım. Haydi 10
yaşnıa aklım ermez diyeyim. 60 sene-
sine kesinlikk aklım eriyor. Biâm
karşımızda Senirkent var. Burada çok
azınlıkta bir Alevi var. 30-40 hane
varmış. Ama şimdi daha da azaldı.
Bunlarla hiçbir zaman bir anlaş-
mazlık, bir sürtüşme olmamış. Çünkü
onlarla 500 metre, 200 metre
yakınımızda bağlanmız, arazilerimiz
var. Bizim onlann sınınnda bahçeleri-
miz bağlanmız var. Bunlarla hiçbir
çatışma; fikir teatisinden doğan ölüm
kahm, kavga vs. obnamış Bunlarla
biz kız ahp vermişiz. Adeüerimiz he-
men hemen aynıdır. Şivelerimiz, ko-
nuşmalanmız aymdır. En az 100 tane
öğretmen arkadaşım var. Öğretmen
okulunda okurken de bu böyle idi.
Hiçbir zaman bana demediler ki sen
Alevisin, Kızübaşsm. Beni böyle ten-
kit etmezlerdi. Biz de onlara sen Sün-
nisin, sen namazasın demezdik, kar-
deşçe yaşardık ve hala da bu iş devam
ediyor.
C. ŞENER - Mustafa Bey, Alevi
köylerine karşı Sünni köylerinin tavn
nasd?
MUSTAFA KARATÜRK - Sünnı-
ler bizden şunu istiyorlar Biz rama-
zan orucu tutuyoruz, siz de tutun; biz
beş vakit namaz küıyoruz, siz de kıbn;
biz hacca gidiyoruz, sizdegidin.. Yani
bizim kurallanmız, dini inançianmız
nasıl ise siz de aynen bunu uygulayın
manasuıda tenkitlerde bulunuyorlar.
Bu hak onlara nereden doğuyor? Ku-
ran-ı Kerim'deki 6666 ayeti Cenab-ı
ADah indintiği zaman, bir ayet daha in-
dirip de, ''Bana karşı ibadetinizi şu şe-
kilde yaparsamz kabul ederim. Başka
türlü yaparsanız kabul etmem" deme-
miş. Cenab-ı Allah'a yalvarrnanın
şekli yok. Kuran-ı Kerim'de ibadetin
biçimi yok. Bir zonınlu şekil ol-
madığma göre, Sünni kardeşlenmiz
bu hakkı sadece kendilerine tanıyıp da
"Siz de bize uyacaksınız!" deme
hakkını kendilerinde buluyorlarsa,
yani eğer gecerb' mantık bu olacaksa,
biz de onlara şöyle söyleyebiliriz:
"Hayır sizin yapüğınız yanhştır. si-
zin bize uymanız lazım. Muharrem
orucu tutmanız lazım. Orucu bizim
tuttuğumuz gibi tutmanız lazım".
Böyle deme hakkı bize de doğar. Oysa
bu hak onlarda da yok, bızde de yok.
Olmadığına göre, Aleviler kendi inanç-
fauı ve kendi badikkrine göre ibadetie-
riıri yapmalı; Sönıri kardeşkrimiz de
yine kendi inaoçlaruıa göre ibadetlerini
ynrütıneUer. Onlar bizi tenkit etrnerne-
K, biz onlan tenkit etmemcliyiz. Mesela
3.5 küometre mesafededır Üluğbey'e,
Senirkent..
Çarşıda pazarda denk gelinz; arka-
daşlanmız, onlar, vakit namazlannda
camıye giderler. Biz gitmediğirniz za-
man bize nedenjptmiyorsunuz demez-
ler, serbesttir bizim burada. Öyle bir
fıkır aynhğımız kesinlikle yoktur.
Bir de şu var: Onlar bize de. keşke
sizin gibi olabilsek derler. Yani ahlaki
yönleriyle. tçlerinden bazı kişiler ne
kadar namaz kılıp oruç da tutsalar,
ikiyüzlü olduğu için. bize, "Her ne ka-
dar namaz kıİmıyor, oruç tutmuyor-
sanız da, sizin ahlaki yönünüze gıpta
ediyoruz" derler. Bir de, Uluğbey'in
misafııperverliği bizde yok derler.
lar devlete asker veriyor mu? Veriyor.
Devlete vergi veriyor mu? Venyor.
Devletin bütün kanunlanna uyuyor.
Alevi kesiminin verdiğı vergilerden sa-
dece Sünni kesim faydalanıyor.
Alevi Itesimı ise devletten aynlan bu
bütçeden, Diyanet İşleri Başkanbğı'-
na verilen bütçeden bir kuruş yardım
görmüyor. Sünni kesimin televizyon-
lan var, yayınlan var, vaizleri var,
müftüleri var, Diyanet İşleri Başkanb-
klan var. Bunlann yanında bu 22 mil-
yon Akvi'yi temsil edecek birer yetkili
re atılan çamurlar. kirii laflar, isnatlar,
iftıralar bu şekilde önlenmiş olur.
C. ŞENER - tki tarafa da demokrasi
olsun divorsunuz.
MUSTAFA KARATÜRK - De-
mokrasi olsun efendim. Yok, senin
yaptığın ibadet yanbşur, benim
yaptığım doğrudur.. Böyle bir hakkı
onlar nereden buluyorlar? Yok bil-
mem, Alevilerin kestiği yenmez; bun-
lar Kızılbaştır; bunlar abdest abnaz,
namaz kılmaz; doğrudan doğruya ce-
hennemliktirler vs.. Bu hakkı nereden
ya hakkımız yoktur" dedi. Benim ho-
şuma gitti o adamın dediği. Ona hak
verdim.
C. ŞENER - Ali Bey, Alevi kökenli
vatandaşlann yaşadığı bir beldenin
Alevi belediye başkanısınu. Ale>i bd-
denin belediye başkanı olmanın ayn so-
runları \ar mı?
ALİ EStN - Hayır, hayır. Kesinbk-
le. Hocamın da söylediği gibi, sen-ben
meselesi yok burada. Mesela Senir-
kent, ılçemıze 3 kilometre mesafede.
Senirkent'in de-üçte biri Alevi. Üçte
Onlar da demesin ki hiç olmazsa bu
ıkihği kaldırahm ortadan. Asbnda
Türkiye olarak bugün. dediğim gibi
daha çok birliğe, berabertiğe. bütün-
lüğe ihtiyaamız var.
C. ŞENER • Ali Bey, bu son Sıvas
olaylartnı bir yönetki olarak nasıl de-
ğerlendiriy orsunuz?
ALİ ESİN - Sıvas olaylan bana
göre bır Alevi-Sünni çatışmasından
başka bir şey değil. Bana göre, ışin iç-
yüzünde bir yazann meselesi falan de-
ğil, Aziz Nesn'ın meselesi değil. 3-4 gun
CANLAR LOKMALARIPAYLAŞIRKEN.
Aleviler kendi inançlan ve kendi
bildiklerine göre ibadetlerini yapmalı; Sünni
kardeşlerimiz de yine kendi inançlanna göre
ibadetlerini yürütmeliler. Onlar bizi tenkit
etmemeli, biz onlan tenkit etmemeliyiz.
ISPARTA BALADIZ KÖYÜ'NE YILLAR ÖNCE CAMİ YAPILMIŞ.
ŞÎMDİ DE MİNARE ÎNŞAATISÜRÜYOR...
Iıvas olaylan bir Alevi-Sünni
çatışmasından başka bir şey değil. Bana göre, işin
içyüzünde bir yazann meselesi falan değil, Azız
Nesin'in meselesi değil. 3-4 gün önceden
planlanmış, kurulmuş, ayarlanmış bir mesele.
Doğrusu ya. misafirperverhkte, in-
sancıUıkta, eve götürmek, icabında
doyuımak falan; bu yardımda bizim
onlardan üstündür bazı vasıflanmız.
Bir de Alevidir Sünnidir, namaz
kıhyordu kılmıyordu diye tercih de ol-
maz o ilgı göstenbrken.
C. ŞENER - Aleviler ne istiyorlar?
MUSTAFA KARATÜRK - Alevi-
lerin ne istedığıni televızyon dile getin-
yor. Basın dile getiriyor. Geçen gün
Büyük Mıllet Meclısi'nde Aydın Gü-
ven Gürkan bundan bahsetti. Aleviler
şunu ıstıyor: 22-23 milyon Alevı var
Türkiye'de. Şimdi bu Alevi vatandaş-
kişı bulunamaz mı? Bir de, Alevi ço-
cuklannın okutulduğu, bir Kuran
kursu gibi, imam-hatip okulu gibi bir
okul açüamaz mı? Niye açılmasın?
Camilerde baa agzı kara kişiler, Ale-
viler hakkında atıp tutuyorîar, Alevi
kesımı karabyorlar. Bunlara karşı Di-
yanet İşleri BaşkanlığYnda bir temsilcı
olsa; yetkih', tahsillı bir dede olsa me-
sela.. Yine mesela vilayetlerde, kaza-
larda müftülerin yanında Alevi kesimi
temsil eden bir yetkih kışi bulunsa bu
ağzı karalann ağzını kapatırlar. Onlar
da beyanat verir, onlar da televizyon-
da konuşma ımkanlan bulur. Alevile-
buluyorlar? Yok efendim, ana-bacı
tanımazlar. erkanlarda mum söndü-
rürler gıbi daha birçok iftira atıyorlar
Alevilere, Bektaşilere. Yetkib' İcurul-
lann içinde bizden de birer yetkili ağız
bulunacak olsa bunlar önlenebilir.
Diyanet İşleri Başkanı geçen gün
çok güzel bir şey konuştu. Benim ho-
şuma gitti. Televizyonda Asaf Demir-
baş'la karşıhklı sohbet ediyorlardı.
"AlevüerdeMüslümandır"dedı."AJe-
viler de İslamdır Bayrağımız birdir,
vatanımız birdir. Onlar da Kuran-ı
Kerim'e inanırlar" dedi. "Bunlann
dini inançlan ayn ise bunlan suçlama-
ikisi Sünni. Birbirimize kız alır verinz.
Bırbirimizin arazısinden sığınmız,
malımız geçer... Aslındâ bana göre
Alevi-Sünni diye ayırmak bile yanbş.
Çünkü kardeşlığe, bütünlüğe, bera-
berliğe çok ihtiyaç duyulduğu bir dö-
nemden geciyoruz. Yani Alevi-Sünni
diye ayırmak, insanlan bölmek bence
yanbş. Bunlan birleştirmek lazım.
Daha mütevazı olmak lazım, hoş-
görülü olmak lazım. Zaten Alevi top-
lumu genelde hep hoşgörülü, müte-
vazı davranmış. Biz onlara karşı hıçir
zaman bir şey dememişiz. Bugüne ka-
dar dememişızdir de, demiyoruz da
önceden planlanmış, kurubnuş, ayar-
lanmış bir mesele.
Cuma namazından çıkan bir toplu-
luğun -ki madem cuma namazına git-
miş. demek ibadete gitmiş- böyle olay-
lara tevessül etmesi de asbnda çok
yanbş. Oradaki belediye başkanının,
vabnin, bir emniyet müdürünün saat-
lerce olaya müdahale etmeyişi de ayn-
ca çok dıkkat çekici bir olay. Biz bası-
ndan, TRTden duyduğumuza göre
konuşuyoruz. tşin içyüzünü tam bil-
miyoruz. Bana göre, bir Alevi-Sünni
catışmasıdır. Başka bir şey değildır.
CJŞENER - O olayın, bu yöreye
ohonlu ya da olumsuz bir etkisi oldu
mu?
ALİ ESİN - Tabii olumsuz etkileri
oldu. örneğin bizim her yıl ağustos
ayının ilk haftasında yapılagelen ve
geleneksel halde süren fesüvaümiz,
Seyit Veli Sultan Anma Törenleri vab-
likçe yasaklandı. Sayın Isparta Vali-
miz, Sıvas olaylannı ve Türkiye'nin
bugün içinde bulunduğu ortamı öne
sürerek gece yapıbnasına müsaade et-
raemişlerdir. "Ya gündüz yaparsınız,
ya da iptaledersiniz"'demişlerdır. "Ge-
ceye kesinhkle müsaade etmem" de-
mişlerdir. Tabii ki bu Sıvas olaylannın
etkısindendir.
C. ŞENER - Mustafa Hoca, köyde
dede var mı? Cem'ler > apılıyor mu? Ce-
mevi var mı? Yani cemevi yapmak ge-
reği duyuyor musunuz? Dedeler nere-
den geü'yor? Alevi geleneği sürüyor mu?
MUSTAFA KAR.\TÜRK - Bizim
halihazırda 9 tane dedemız var köyde.
Bu 9 dedenin, ayn ayn taüp gruplan
var. Bizim buradaki dedeler, Battal
Gazi'nin babası Hüseyin Gazi Paşa ile
bizdm Veli Baba Sultan'ın on göbek
evvelki büyük dedesi Hasan Gazi kar-
deş olduklanndan. bunlar birbirlerine
bağlanmışlar. Birbirine kanmışlar,
bırbirinden öğütlenmişler. Eskışehir'e
bağhyız. Mürşit diyoruz onlara. De-
delerin üstündeki yetkib makama
"mürşit" diyoruz. Yani "dedebaba"
tabirini kullanıyorsunuz siz Bedri No-
yan'a. Biz Seyitgazi'ye bağbyız. Bizim
mürşitlerimiz oradan gebyorlar. Bi-
zim buradaki dedeler de, Eskişehır'-
den gelen mürşide bağb.
Şimdi Hakkı Aydoğdu Dede var.
Fakat çok yaşlandığı için iki üç sene-
dir gelemiyor. Hatta bende bır mektu-
bu var; ben hayatımın son günlerini
yaşıyorum diyor. Benim yerime kimi
bulacaksanız, bir mürşit bulun ayar-
layın diye bize mektup yazdı.
Evet, geleneklerimizi sürdürüyo-
ruz. Cemevimiz yok. Bazı köylerde
tek dede olduğundan bütün köy
halkını bir yerde toplayıp topluca bir
cem yapabibnek için cemevleri yapmi-
şlar. Ama bizde 9 dede var ve her grup
kendi evlerinde cemini yapıyor. Dı-
şandan tören için, dergahı ziyarete ge-
lenler için tören yaptığımız sahanın alt
tarafmda bir cemevi inşaatı başlattık.
Bu inşaat çok büyük bir paraya ihti-
yaç gösteriyor. Sadece derneğin
hakkından gelebileceği bir inşaat de-
ğil. Geçen sene sadece kolonlanru di-
kebildik. Bu sene de törenlen yapabil-
seydik, biraz daha kazanç sağlayabil-
me ümıdındeydik. Birazını da bu sene
tamamlayahm, bu yıl cemevini ta-
mamlayalım; gelen giden büyük misa-
firler, evlere sığmadıklan içın kurban-
lannı orada kessınler, cemlerini orada
yapsınlar düşüncesı ıçindeyiz. Yapabi-
lirsek öyle yapacağız.
YAREV: YAŞAYANALEVt
ÖNDERLERI A>fLATTYOR