28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ1993 PAZARTESl 12 DIZIYAZI Ayaklanmageliyordu; bipyanda GeneralAlpdoğan, bipyandaŞeyh Rna Tunceli Kammu' 1935yılmda TBMM'de görüşülmeye başlandı. İlk sözüaian İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, 'Bu bölgenin adı Dersim'dir. Yörede 91 aşiret hukuk ve cezaişlerini aralanndabölüşmüştür' BMM'de yasa tasansı üzerindeki ılk sözü İçiş- len Bakanı Şükrü Kaya almıştı. Bakan Kaya. ya- sayı şöyle savunmuştu: "Tunceü adıyla şimdi teşkii edilecek vilayetin ve o bölgenin adı Der- sim'dir. Dersim. eski bir isim değildir. Dersim uzunluk itibariyle 90. ge- nişlik itibariyle 60 olarak toplsun 450-500 kilometredir. YüİUek dağlan, derin dereleri ve geniş vadileri vardır. Ve bu böl- genin büyük bir kısmı taşlık ve kay, alıktır. Sakin- teri 60-70 bin nüfustan ibarettir. Aslen Tûrk unsuruna mensup bir kitledir. Bu bölgenin ilk Türk tarihinde resmi olarak te- ması Şah İsmail ile Y avuz Sultan Selim'in muha- rebesine tesadiif ediyor. Ondan sonra memleke- tin birçok kısıtnlarındaki idare ırsulü gibi yerli ağalara ve beylere verilerek klare olunuyordu. Tanzimafta vilayet teşkilatları yapıldığı zaraan burada da vilayet teşkii ediliyor. Fakat. her nasıl- sa - ihmal - Dersim olduğu gibi bırakılıyor. Bu nedenle oranın yapısı bir ortaçağ teşkilatıdır. (106) Yani birtakım parçalara ayrılmıştır. Bunlar. Medeni Hukuk. hafta ceza işlerini kendi aralarında görürler. Bugün burası 91 aşire- te bölünmüştür. 1876'dan bugüne kadar muhtelif zamanlarda Dersim üzerine 11 harekât yapılmış- tır. Halkı cahil, biraz da toprağın fakirliği dola- yısryla halkı fakir olur \e eli de silahlı bulunursa tabii böyle verde vukuat eksik ounaz. Böyle yer- ler her medeni memlekette bulunabilir. Fransa, İtalya ve Yunanistan'da da böyle yerler vardır. Aşağı yukan her memleketin elinde böyle geri kalmış yerler vardır. Burada çıkan olaylar. çeşili askeri harekâtı gerektirmiş, yukarıda arz ettiğim gibi 1876 senesinden beri bugüne kadar muhtelif kuvvetlerle 11 askeri harekât y apılmıştır. Fakat, bu askeri harekât, muavyen bir gayeyi güttüğü için asker geri alınmış, asil askeri hare- kâtı gerektiren hastahk ne tahlil ne de tedavi edil- miştir. \ alnız hafifletilmiştir. Cumhuriyet devri- nin amacı, memleketin esaslı ihtiy açlannı esasın- dan tedavi etmek ve asıl hastalığı tedavi ey lemek olduğu için burada da medeni usuller ile tedbir düşündü ve bu programı ile memleketin her yerin- de olduğu gibi buranın da cumhuriyetin feyizle- rinden istifade etmesini temin edecektir. Şimdi müzakere edilecek kanun. bu kanundur. Orada anormal bir şey yoktur. Efk&n umumiyey e arzet- mek isterim ki, memleketimizde anormal bir va- ziyet yoktur." (107) Tartışmalar daha çok bölgeye atanan vali ve kumandanın 'cezalann teciline selahiyetli' olup olmaması üzerinde geçti. Tunceli Yasasfnın TBMM Genel Kurulu'- nda tartışılmadan kabul edilen 1. maddesi şöy- leydi: Madde 1 - Tunceli Vdayetine ordn ile irtibatı baki kalmak ve riitbesinin selahiyetini haiz bu- lunmak üzere korkomutan rütbesinde bir zat vali ve komutan seçilir. Yali ve komutan usulü vechile Milli Müdafaa \ ekâletinin muvafakati alınmak şartıyla dahili- ye vekilinin inhası ve icra vekilleri heyetinin kara- n ile tayin olur. Bu vali ve kumandan. teşkii edilen dördüncü umunü müfettişliğin de müfettişidir. Komutan — Vali'ye Tunceli ilinde ilçe sınırlan- m ve merkezlerini değiştirme yetkisi veren 2. madde ile kaymakam ve nahiye müdürlerinin atanma işlemlerinde Milli Savunma BakanlığT- nın îzninin ahnnıası koşulunu getiren 3. madde ve komutan-valiye disiplin cezaları verme ve bu ce- zaları uygulama yetkisi tanıyan-5. madde de tar- tışması/ kabul edildi. Savcdarın tanıkları dinleme ve iddianamelerini doğrudan doğruya mahkemeye vermelerini dü- zenleyen ve dava açdması izne bağlı olan sonış- turmalarda bu vetkiyi komutan-valiye devreden maddeler üzerinde de söz alan olmadı. İddianamelerin samklara tebliğ zorunluluğunu kaldıran ve ağırcezalık suçlarda zonınlu tutuklu- luk sistemi getiren madde de hiçbir tartışma ya- pümadan oylandı. 28. maddede 'Maznun ve müdafiine müdafaa- larmı hazırlamak için iki gün müsaade oiunabilir' hükmüyle savunma hakkı kısıtlanraaktaydı. Bu madde de tartışma açılmadan kabul edil- di. "tlbaylık içindeki ceza mahkemelerinden veri- len hükfimler temyizc tabii değildir'" hükmünü getiren 29. maddede de bir tartışma açvlmadı. Bu maddeler ile ilgili tutanaklar aynıdır: 'Kabul edenler... etmeyenler. kabul edibnistir.' 31. madde - "Yali ve kumandan, emniyet ve asayiş noktasından lüzumlu görürse, vilavet hal- kından olan fertleri ve aileleri vflayet içinden bir yerden diğer yere nakletme>e ve bu gibilerin vila- yet içinde otürmalarını men etmeye selahiyetli- dir" biçimindeydi. Bu madde de tartışmasız kabul edildi. Tartışma 32. madde görüşülürken başladı. Söz alan Muğla Milletvekili Hüsnü Kitapçı, ölüm cezalannın TBMM'ce onaylanmasının anayasa emri olduğunu anımsatarak anayasa değiştirilmeden bir komutana böyle bir yetki- nin devredilemeyeceğini anlattı. (108) Kitapçı'dan sonra kürsüye Trabzon Millet- vekili Raif Karadeniz geldi. Karadeniz, yasalann bütün yurtla herkesc uygulanması gerektiğini anlattıklan sonra Tun- celi Vilayetinde uygulanmak üzere vasa çıkarıl- masının ncdenini sordu. Adliyc Encümcnindc lasanya karşı çıkanlann bu noktaya ıliraz el- mclcri gerektiğini söyleyerek konuşmasını şöyle sürJürdü: "Bi/. muayyen bir mıntıkada hususi bir kanun yapıyoni7. Ğrada vaşayan vatandaşlar, ancak UĞUR MIUMCU'NUN SON ARAŞT1RMASI Dersim'e 11 askeri harekat yapıidığmı anlatan Bakan Kaya sözlerinic Amaç buranın da Cumhuriyetin feyizlerinden istifa etmesini temin etmektir. Memleketimizde anormal bir vaziyet yoktur'diyerek bitirdi. bu kanun dairesinde devletle münasebetc girişe- ceklerdir. Bunun manası fevkaladeliktir. Dahili- ye vekili fevkaladelik yok dediler. Bunu şu mana- da anlamak la/ımdır. Evet, orada muharebe yoktur. Top sesleri işitilmiyor. Fakat, hükümeti tanımayan. yalnız aşiret reislerini tanıyan bir zümre vardır. Medeni bir memlekette en büyük kuvvet hükümettir. devlettir. Bunun yerine büvük kuvvet olarak aşiret reisini veya ağayı tanımak ne demektir? Bu hukuki anlamda anormal bir va- ziyettir. Hukuki manasında normal denilmeye- cek bir haldir. O halde böyle vaziyetlerde ne y apılabilir? Anayasa, fevkalade ahvaîi göz önüne almış ve yapılabilecek şeyleri göstermişrir." (109) Karadeniz, anayasanın olağanüstü halin ta-- nımını, savaş hali. ayaklanma ya da cumhuriyet aleyhine ayaklanma belirüleri gibi koşullara bağladığını. hükümetin Tunceli'de olağanüstü halin varhgını kabul ettiğini. bu yasanın sıkıyö- netimin gerektirdiğı ve istediği yetkileri verdiği- ni söylüyor, ancak bu noktayı anayasanın ruhuna aykırı görmediklerini anlatıyordu. Karadeniz'e göre kuvvetin asıl kaynağı TBM M'dir. "Jcra" ayn bir kuvvet değildir. Yü- rütme organına anayasa görev vermişıir. TBMM isterse bu görevi kendisi yapabilir. Ola- bulmamakta iken orada vukua gelen ufacık bir hadise kulaklarımıza ağır geliyor. Bunun için orada içtimai tedbirlerle asayiş ve intizamı koru- mak mecburiyetinde hissediyonız. Bu maddele- rin anayasaya aykırılığına gelince... İlim ve mütalaa itibarıyla Karadeniz arkada- şımla beraberim. Hükümet bu kanunu yaparken, Meclisin bu yolda yaptığı kanunlar gibi tama- mıyla anayasaya uygun olmasına dikkat etmiş- tir. Gecmişler batıl değildir. Geçmişte yaptığımız kanunlar da tamamıyla anay asaya uygun olarak y apılmıştır. Biz bu kanunu getirirken vicdani. hu- kuki v e siy asimizden tamamen emin olarak getir- dik. Arkadaşlarımın da vicdani, hukuki ve siyasi- lerini burada temin etmek isterim. Müsterih olsunlar. (110) Şükrü Kaya'nın bu konuşmasından sonra yasanın "Vali ve kumandan herhangi bir şahıs hakkmda takibatın tehirine ve cezalann teciline selahivetlidir" biçimındekı 32 \e 'İdam hüküm- lerinin vali ve kumandan tarafından tecile lüzum göriUmediği takdirde infazı emrolur" bıçimınde- ki 33, maddelerin kaldınlması için önergeler verildi. Bu önergeler ret olundu. Yasanın 36. maddesi "Bu kanunun hükümleri makabUne şamildir" hükmünü getirmekteydi. beple olursa olsun şimdiye kadar nüfus kürükleri- ne yazılmamış veya doğum, ölüm, evlenme, bo- şanma ve kayıp vakalarını vazdn-mamış olanlar hakkında 2576 sayılı kanun hükümlerine göre ta- yin olunan cezalar affolunmuştur" hükmü geti- rildi. Yasanın 3. maddesıyle de asker kaçaklan afTedildi. (111) Korgeneral Abdullah Alpdoğan. Tunceli Valisi ve "4. L'mumi Müfettiş"' • komutan ola- rak atandığında kendısine veı .-n ve kendisin- den beklenen görevleri de bili ırdu. Alpdoğan, "Koçgiri Ayaklanmasrnı basü- ran MerkezOrdusu Kurma> Başkanı'ydı. Ayaklanmacılar Alpdoğan'ı, Korgeneral Alpdoğan da ayaklanmacılan çok iyi tanıyor- du. Korgeneral Abdullah Alpdoğan. 1 Şubat 1936 günü Elazığ'da görevıne başladı. Tunceli'de her an ayaklanma bekleniyordu. Bir yanda Şeyh Rıza. öte yanda General Alp- doğan bırbirlerinin adımlannı izliyorlardı. İlk adımı kim atacaktı? YarımKÜRTNÜFUSUDAHA HIZLIARTIYOR Dersim'de ilk ATATÜRK, tNÖNÜ, BAYAR VT ÇAKMAK -Cumhuriyetin kurucularını en çok uğraştıran konu Kûrt sorunuydu. Genç Cumhuriyet arka arkaya patlay an dinci ve Kürtçü ayaklanmalarla uğraşmışti. Atatürk'ün isteğiyle yurt gezisine çıkan İsmet İnönü'nün raporu üzerine 25.12.1935 gün ve 2884 sayılı 'Tunceli Vilayetinin Teşkilatı Hakkındaki Kanun' hazırlanmış ve TBMM'ye sunulmuştu. Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan fnönü tarafından ayrıntıları görüşülen gizli plan adım adım yürürlüğe konuyordu. Dersim'deki başkaldırıya karşı ön- lemler tek tek uygulanacaktı. Atatürk'ün onayladığı vasa, 2Ocak 1936"da yürürlüğe girdi. (Fotoğraf, Fuat Çelebi'nin arşivinden) adımı kimatacak?ğanüstühallerdeTBMMhükümeteyetkıverir. Ölüm cezalannı yerine getirmek "icrai bir va- zife"dir. Bu görev bir yasa ile yerine getirilir. Öyleyse TBMM'ye tanınan yetkiler bir ya- sayla başkasına da bırakılabılırdi. 595 sayılı yasa. nasıl mahkemelerce verilen ölüm cezalannın komutanlar tarafından onan-' dıktan sonra yerine geürilmesi ile ilgili hüküm- ler getirmişse, bu yasa da aynı yetkiyi komu- tana-valiye verebilirdi. Bu yüzden anayasaya aykınlık söz konusu olamazdı. TBMM'nin hukukçu üyelerinin bile hazırla- nan yasayı anayasaya aykın görmemelerindeki en büyük etken 595 sayıb yasaydı. 595 sayılı yasa anayasaya aykın mıydı? Karadeniz'e göre hayır. değildi. Raif Karadeniz'in bu konuşmasından sonra kürsüye yeniden İçişleri Bakanı Şükrü Kaya geldi. Şükrü Kaya. Tunceli'de olağanüstü hal olup olmadığı konusuna açıklık getirme gereği duyarak şöyle konuşmuştu: "Hadiselerin ehemmiyeti nisbidir. Eğer mem- lekette 25 sene evvelki hal olsaydı, -ki nepimiz o /amam hatırlarız- bugün Dersim'in halini de nor- mal görürdük. Bugün cumhuriyetin kuvveti saye- sinde memleketin hiçbir yerinde bir hadise vuku Bu konu üzerinde esasa vönelik bir lartışma açılmadı. Bu madde ile ilgili tanışma, yasanın yürürlü- ğe girmesinden önce Yargıtay başvurusunda bulunanlara kazanılmış hak sağlaynp sağlama- yacağı üzerinde yapıldı. Tartışma daha çok bu konu üzerinde geçti. Yasayla Tunceli ilinde bir ağır ceza mahke- mesi ile asliye ceza mahkemesi ve ilçelerde de birer asliye ceza mahkemesi kurulmaktaydı. Bu yasa 1 Kanunusani (ocak) 1940 tanhıne kadar yürürlükte kalacaktı. Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İsmet Paşa tarafından aynntılan görüşülen gizli plan adım adım yürürlüğe konuyordu. Dersim'de bir başkaldırı bekleniyordu. Baş- kaldırma başlar başlamaz, umumi müfeUişlerin raporlannda belirtilen önlemlcr tek tek alına- caktı. Yasa. 31 Aralık 1935 günü Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından onaylandı. Yasa. 2 Ocak 1936 günü yayımlanarak yürürlüğe girdi. Dört gün sonra da hükümet, "4. L'mumi Mü- fettişliği'" kurulduğunu açıkladı. Tunceli, Bin- göl. Elazığ ve Erzincan. umumı müfetlişlik sı- nırlan içine alınmıştı. 13 ocak günü vayımlanan 3204 sayılı yasa ile de "Tunceli vilayeti halkından olup da her ne se- (106)- ŞiUirü kaya'nın bugünkü dUe çevirdiği- miz konujrnasuun bu bölümü şöyledir: "Bugün oranın içtimai lefkilatı, kurunu rüsttu bir tefkilatıır." "Kurunu vüsta"oriaçağ demektir. Doç. Dr. İsmail Bepkçi, "Bilim Yöntemi, Tür- kiye'deki L'ygulama"başhğı ikyayutûanan "Tun- celi Kanunu ve Dersim Jenosidi" adlı kitabmda Şükrü Kaya'nın bu sözlerinin "Bugün oranın içti- mai tefkilatı, kurunu vüsiai bir teşkilattır" diye su- nuyor (S: 10) Doç. Dr. Beşikçi, "Kürtlerin Mecburi tskânı" adh kitabmda Şükrü Kaya'nın TBMM'deki konuşma- sında "imar tarihi** anlamındaki "istimar tarihi" sözlerini "iitismar tarihinde hiçbir kavimyoktur ki, (..) TürklerkadaristismarkaabiUyetigöstermi} ol- sun"diye değiştirerek sunuyor. (S: 173) Bütün bunlar hep bilim adınayapıbyor! (107)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: l.s: 175 (108)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: 1, s: 178 (109)- TBMM ZC, 25.12.1935, İ: 21, C: l,s: 779 (110)- TBMM ZC, 25.12.1935,1:21, C: 1, s: 180 (111)- Yasanın yürürlük süresi, 7 Temmuz 1939 gün ve 3706 sayılı yasa ile 1 Ocak 1943 tarihine, 16 Aralık 1942gün ve 4430 sayıbyasa ile 1 Oçak 1945 tarihine, 18 Aralık 1944gün ve 4687 sayıbyasa ile 1 Ocak 1946 tarihine, 25 Arabk 1945gün ve4807sa- yıb yasa ile de 1 Ocak 1947 tarihine kadar obnak üzere dört kez uzatılnuşttr. POLJTIKAVEOTESI MEHMED KEMAL Bir Yangının Dumam... Şaır, ozan yazar. sanatcı, türkücü, derlemeci, Pir Sul- tan Abdal'ı seven kim varsa Sivas'a çağrılmıştı. Gönül- leri dolduran bir kültür şenliği vardı. Her yıl yapılıyordu. Bu yıl. çağrılanların sayısını arttırarak daha görkemli yapılmasmı istemişlerdi. Gazeteci, haberin kokusunu alır. Bukoku, başkakoku- lara benzemez, ancak gazeteciler duyar. Güle oynaya şenlik sürerken, "Sivas'ta cuma nama- zından çıkan halk, Aziz Nesin ve arkadaşlarına saldırdı" haberi geldi. "Eyvah", dedim içimden "Bir yeni 6/7 Eylül mü?" Bunu düşünmez, aklıma getirmez olsaydım. Bir süre sonra Sivas'tan yangın ve ölüm haberleri gelmeye baş- ladı. Madımak Öteli sarılmış, şenliğe giden sanatçılar, yazıncılar kuşatılmıştı. Can derdindeydiler, kuşatmayı yanp dışan çıkamıyorlardı. Kimler yoktu bu kuşatmanın içinde: Cahit Külebi, Sami Karaören, Cevat Geray, şair Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Ariî Sağ, HasretGültekin... Kulaklarımız artık ölüm kalım haberlerindeydi. İlk ölüm haberi Asım Bezirci'den geldi. Edebiyatımızın atom karıncası kadar çalışkan yazarı gözlerini kan ve yangına kapatmıştı. Oysa daha birkaç gün oluyoryetmi- şinci kitabı da piyasayaçıkmıştı, bana gelirmişti. Gözleri ışıl ışıldı... ikinci haber "Aziz Nesin kuşatmayı yardı." Bizsevinmiştik, hasımları "Sivas Aziz'emezarolacak.," diye sokaklarda bağrışıyorlardı. Gün ilerledikçe, saatler geçtikçe ölüm haberterini de alıyorduk. Kuşatmayı önlemeye çalışan güvenlik güçleri yetersizdi. Madımak Oteliateşe verilmiş, yanıyordu. Du- man içinde kalmış olanlar boğuluyordu. Ateş yakar, duman boğar... Meclis'te hükümet programı üstüne görüşmeler var- dı. Sivas'ta kan ve ateş... Her kürsüye çıkan konuşmacı önce Sivas'taki kan ve yangından söz ediyor, sonra hü- kümet programına geliyordu. Olaylarda bir belirsizlik vardı. Ama saatler geçtikçe açıklık da geliyordu. Cuma namazından çıkanlar birkaç kışkırtıcının da öne geçmesiyle şenliğe gelenlerin üstü- ne saldırmışlardt. Camiden çıkanlar Sivasın ileri gelen- lerince kışkırtılmasalar kim bunların önüne geçebilirdi? Sivas ve Pir Sultan Abdal birbirinden ayrılmaz, birbi- rinden kopmaz... Sazi eline kim alırsa alsın ilkin söyle- yeceği türkü "Sivas ellerinde sazım çalınır" değil midir? Şimdi Sivas ellerinde saz çalmıyor, çamlı beller bölün- müyor, bağırlar delinmiyor, kan gövdeyi götürüyor, yan- gın her yanı sarıyor. Sivas'ı, Hafik'i, Zara'yı, Suşehri'ni, Sivralan'ı bilirim. Buralarda askerliğim vardır. Kızırmak'ın kıyısında çok oturmuşluğum olmuştur. Kulağım Pir Sultan Abdal tür- küleriyle. ağıtlarıyla doludur. Sivas'ın şiirimizde şanlı bir yeri vardır. Halk ozanları burada yetişir. Şimdi ne oluyor? Sivas'ı, eşkiya basmışcasına cami- den çıkan kışkırtılmış adamlar sarmış... önüne çıkan yabancının üstüne saldırıyor. Görevli kişiler el altından bu gözü dönmüşlert ktşkırtıyorlar. Televizyonda program görüşmelerini izliyorum. Bir benim değil, herkesin gözü ve kulağı Sivas'ta. »"Kaç ölü var?" "Kaçyaralı var?" "Kuşatma yarılmış mı?" Yanıtlar geliyor. "Otuzbeşölü var." Ardından bir yanıt daha: "Altmışyaralı var." Bir haber daha: "Aziz Nesin kurtarılmış, güvenli bir yerde." Haberler başka haberleri kovalarken saatler de geçi- yor. ölüm haberleri tesellisini dirim haberlerine bırakı- yor. Her yeni haberde, "Şükür ölmemişL" diye teselli buluyoruz. ölüm karşı- sında bu teselli yeter mi? BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Haüt Refig'in yönetüği bir fılm... Bir nota. 2/Her yanı suyla çevrili kara parçası... Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarla- nan. 3/Himalaya doruk- 4 lanna tırmanan dağcılara c kılavuzluk yapmalarıyla tarunmış Nepal halkı. 4/ 6 Hamurun fınna verilme- j den önce dinlenmesi için üzerinde bekletildiği tah- 8 ta... Sahip. 5/Siirt'in bir g ilçesi... Süslü bir çeşit ge- zinti arabası. 6/Bir asitle birkşince tuz oluşturan madde... Samsun'un bir ilçesi. 7/İki borunun birbirine birleşürildiğj yer... Katolik mezhe- binde kendini dine adayan ve ma- nasürda yaşayan kadın. 8/ Tatbsu ıstakozu. 9/Yapraklan salata ola- rak yenen bahariı bir bitki... Tec- rübeli, usta. YVKARIDATSIAŞAĞIYA: 1/ Elia Kazan'ın tanmmış bir filmi. 2/Bü\ük erkek kardeş... Bir spor araa. 3/Nane türünden. güzel kokulu bir bitki... Renyum ele- mentinin simgesi. 4/Eğik olarak kesilmiş kenar... Baş. 5/Bir şeyin özünü oluşturan ana öğe... Briçte kazanılan her ele verilen ad. 6/Alçıdan yapılmış kabartma süslemelere verilen ad. 7/ Olumsuzluk belirten bir önek... Ateş.... Adm dunım eklerinden biri. 8/Artvin yöresine özgü türkülü bir halk oyunu. 9/Ülke, yurt... Arabistan'ın çeşitli yerlerinde kumlan pazarlara verilen ad... Tavlada bir sayı. MARMARA ÜNtVERSİTESİ YENİ TEKNOLOJİLER ARAŞTIRMA VE GELİŞTÎRMEMERKEZİ Merkezimiz bünyesinde yürütülmekte olan; A- "'Yönetim Bıbşım SistemJeri" - "Management Informalion Systems" lisans sonrası programının dördüncü devresinin, B- "Modern Büro Teknolojısi Yönetimi" - "Modern Offke Tecbr nology Management" - programının lise mezunlanna açık olan ikinci devresinin ve, C- Programa yönelik tngilizoe hazırlık programlannın açılmasına karar vermiştir. Programlann öğretim dili lngilizce olup 30 hafta sürelidir. Gün- düz. gece ve hafta sonu bölümleri olarak ders. uygulama, seminer ve konferanslardan oluşmaktadır. Dersler Marmara Üniversitesi Mü- hendislik Fakültesi ve diğer fakültelerle. diğer üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve ış piyasasında uzmanlaşraış yerli ve yabana elemanlarca yürütülmektedir. Dersler 80386 ve Macıntosh bilgisayar laboratuvarlanndan faydalanılarak öğrencüere sunulmaktadır. Programa alınacak öğrenciler yeterlilik sınavlan sonu mülakata tabi tutularak seçilir. İngilizcesı yetersiz olanlar "English For Special Purpose" programına alınır. Bu eğiümde başanlı olduklan takdirde ana programa geçerler GMAT, GRE ve TOFFL sınav sonuçlan programa kabulde de- ğerlendirilir. Programlar hakkmda daha fazla bılgi için aşağıdaki telefonlann aranması nca olunur. Müracaat Adresi: Marmara Üniversitesi Mühendisbk Fakültesi MIS ve MOTEM Program Mûdürlüğü, Gönepe Kampüsü 81040 Kuyubaşı Kadıköy Gerekli Evrak: Mezuniyet belgesi, 2 adet vesikahk fotoğraf. Telcfon 347 13 60 348 02 92 / 349 27 11 Fav. MX0293 Son Müracaat Tarihi: I Eylül 1993 Saat: 18.00. Basın: 33529
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear